; n j | | TOPRAKALTI| KRALİÇESİ 2 — Con Mak Donald yolcuların sıcak mınta. kayı geçtiklerini ve sağ salim olduklarını Morgan, Bran ve gazetecilere haber veriyor. 64 — Hani sizin meşhur sıcaklarınız? — Ben onların bu derece aşağıda ve sağ olduk. larma inanmıyorum. PARDAYANLAR ebediyyen kırılmıştı. Fakat Marşal gibi metin ve doğru bir insan uzun müddet tereddüt için- de kalamazdı. Ya sulh ya harp.. Adeti olan yüksek kalblilikle bir karar ver. mek lâzımgeliyordu. Elini Pardayana uzattı: — Şövalye, benim için dünyada) yafnız bir Pardayan yardır. Bu da se.! nelerdenberi kalbimde taşıdığım acı -| dan beni kurtarandır. Eğer bir gün 0.) lur da babanıza rastlarsam sizin gi. bi bir evlât yetiştirdiği için kendisini! tebrik edeceğim. İ Şövalye kendisine uzatılan eli he -| yecanla yakaladı. | — Ah, şimdi size söyliyebilirim ki| eğer ağrmızdan babam hakkında bir hakaret kelimesi çıksaydı o Buradan ancak cesedim çıkacaktı. Marşal, hayretle Pardayana baktı: Delikanlı neredeyse Luizi sevdiği -' ni de söyliyeceğini anlıyark kendisini! topladr.: — Şimdi Monsenyör, babamın yap. mış olduğu bu fenalığı tamir ettiğini söyliyeceğim, dedi. — Nasıl — Bunu kendi ağzından dinledim. Bir gün olup da sizinle tanışmak şe - refeine ereceğimi aklına bile getirme. miş olduğu için bana anlatmıştı. Mon. senyör. Çocuğu kaçıran Mösyö dö Par dayan olduğu gibi aldığı emre aykırı olarak onu annesine geri veren de oy. du. — Eyet, evet . Vakanın geçişini şimdi anlıyorum. Arada bir cant var - sa o da kardeşim Hanridir. Fransuva Şövalyenin elini şiddetle, sıkarak heyecanlı bir sesle devam etti; — Oğlum. Bu düşünülmesi bile müthiş bir meseledir. Böyle bir cina . yetin kardeşim tarafından yapılması pek dehşetli ve uğursuzdur. Fakat hep sini bir tarafa bırakalım. Bu ana ka- dar acı.içinde yaşıyan kadını kurtar « mağa teşebbüs edeceğim Şövalye, Bil diğiniz bir şey varsa doğru olarak söy leyiniz! Pardayan tevkif edilişini, Bastil « den nasıl çıktığını, Jan dö Piyenin mektubunu açık olarak bulduğunu kı. saca anlattı. Hikâyesinde yalnız bir noktayı giz li bırakmıştı. Bu da: Jan dö Piyenle Luizin niçin kendisinden yardım is - tedikleri idi. Bu tehlikeli bahsi sezdir meden atlatmak için çok dikkatli dav. randı, İki kadınım uğradıkları felâke- ti, . nasıl kaçırıldıklarını anlatırken hem tereddüt içinde kalmıştı. Sözünü: — Takip olunacak iki yol: vardır. Size, “Dük Danjo'ile arkadaşlarmın Sen Denis sokağındaki evin etrafında dolaştıklarını gördüm, demiştim, Bel ki bu kayboluşun sebeplerini kralın kardeşinden sormak lâzımgelecek di ye bitirdi. Marşal başını salladı: — Hanri Danjoyu tanırım. Bü gibi müthiş şeylerden nefret eder, Rezale te meydan verecek kimselerden değil dir. — Öyleyse, Monsenyör, daima aklı ma gelen öbür yolu takip etmek lâzım dır. Marşal dö Damvilin tesadüfen Düşes dö Monmoransiye rastlamış ol ması muhtemeldir. Onun için araştır mağa Otel Dömeme tarafından başla 63 — Gazeteler ikinci tabılar çıkararak yolet ların 27 kilometre toprak altında sağ olduklar yaziyorlar. 66 — Morgan ve Brand şu sözleri duydular * — Tehlike, şeytanlar. Eyvah düşüyoruz! PARDAYANLAR 235 ——— —-—-- mak lâzım. Bu gece araştırmalarıma yardım etmesini rica ettiğim Kont dö Mariyyak'a da bunu söylemiştim. | — Hakkınız var gibi görünüyor. Evvelâ kardeşimi bulacağım. Fakat; beni Pariste bulmasaydınız onları kur tarmağa çalışıcak mıydmız? Söyleyi niz, niçin bu işe girişmek istiyordu nuz? — Monsenyör, babamın sebep oldu Zu bir felâketi biraz olsun tamir etme yi kendime vazife sayarım. — Evet, çok doğru. Siz hakikaten mert bir delikanlısınız şövalye.. Bu sorguları sorduğum için kusurumu af fediniz. — Marşal dö Damvili bulmak mese lesine gelince, bu teşebbüs biraz tehli kelidir. Fransuva hiddetle bağırdı: — Ah, ona bir rastiayabilsem. Han gi tarafın tehlikeye uğrıyacağını görü rüz, i — Sizin için değil Monsenyör, Za vallı kadınlar için söylüyorum. Asıl tehlike onlara aittir. — Onlara mı? — Şüphesiz! Eğer kadmlar onun yanındaysalar, siz de kendisini gidip! kuşkulandırırsanız kim bilir onları hangi tarafa götürecek? Kim bilir na sıl emirler verecek? Belki de babamın evvelce işlemek istemediği bir cinaye ti bile göze alır. Fransuva sarararak: — Kızım! sözlerini kekeledi. — Monsenyör, bir gün ve bir gece sabrediniz, Beni yapacağım şeyde ser best bırakınız. Bu geceden sonra Otel Dömemede ne olup bittiğini öğrenme| yi üzerime alıyorum. Eğer bu kadınlar oradaysalar herhalde haber alacağız ve hile kullanmağıa mecbur olacağız sanıyorum. İntikam 'bahsına gelince; o zaman da siz kuvvetle hareket eder siniz, — Şövalye, sizi dinledikçe zekânıza hayran oluyorum. - Tesadüfümüz be nim için büyük bir saadettir. — Demek ki beni hareketlerimde serbest bırakacaksınız öyle mi? — Yarına kadar razı olurum. — Monsenyör, Otel Dömeme girme ğe ve orada geçen şeyleri öğrenmeğe muvaffak olacağım güne kadar... Bu nunla beraber bu akşam muvaffak © lacağımı umuyorum. — Çalışınız oğlum, muvaffak oldı Zunuz takdirde size son derece mir nettar kalacağım. Şövalye gitmek için ayağa kalktı. Marşal onu şefkatle kucakladı. Bulun: duğu şiddetli heyecan içinde neye kal kışsa kendi aleyhine çıkacağını: anlı yarak şövalyeyi, hem kendisini hemi Janı ve hem de kızı kurtarmak için yaratılmış bir insan olarak kabul etti, Pardayan, acele, Monmoransinin ko nağından uzaklaştı. Doğruca , Devin yere giderek kendisine harbe hazırl mr g * bir çeki düzen verip. — Şimdi artk saadeti elde etmeğe, Otel Dömemeye! diyerek otelden çık tı. —— ŞÖVALYENİN BABASI MÖSYO DÖ PARDAYAN Anlattığımız vakadan iki ay kada ! evvel, soğuk bir günür akşamı, iki dam Anjer civarnda bulunan Pon Dö se hanma indiler, . Bunlardan biri acele bölüğüne yeti mek fstiyen bir yürbasıya benziyordu. Öbürü ise seyisiydi. Yüzbaşıya benziyen bu adam Paris