11 Ekim 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

11 Ekim 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ş a e e rg £ le derhal yola çıkıyor. Aneak yedi| © sehe sonra, yani mukavele bitince) kir. j ondan avans parsı aliyor. Prensin! zevcesi, mütereddt olar kocasın > İT İLKTEŞRİN — 1968 BARBAROSTAR . a > Mi Tefrika numarası :$i Yazan: Lİ) v iVE-NÜ) Kör oldum, fakat zarar yok!.. Bu, yarıyarıya şehitolmak demektir!. Gemiyi tutuşturabildik mi bari? sen onu söyle! Asıl isimi Hızar Reis olan Bar - baros Hayrettinin sevgili ağabe - yisi Oruç Reisi Rodos şövalyeleri esir etmiştir. Hızır, himaye ettiği| ve karşılık. olarak hataç aldığı| Ağınbos prenslerindeh o Cilberto G'Albertino'yu iki kadımgasiyle | ziyaret ediyor. Yedi sona daha hi mayesini üzatacağını vadederek! dan nefret ettiği İçin.'o Aha Kadar bakire kalirstır. tetiklâf ve hilrri-! > vet âşıki bir kızdır. Kendilerini! tâbi bir vaziyete sokan Hızır'dan| intikam almak maksadiyle gecele.| Yin onun odasına giriyor. Fakat, İntikam, aşk halini alıyor. * Ertesi) sabah, Hazır, bu kızın seray sahi -| besi olduğunu öğrenince, himaye « sİ alındaki biradama ihânek et - ntek İstemetliği için, kadıtygalariy: Anita'yr almak üzere göz vermis. Hızır, kadırgasına, Alhertino Klarlan kurtardığı Zübeyde ismin. | ni de bir de Tunuslu câriyeyi öl) tir. Bu kız, Anita macerasın; bili. Yor ve Iızırı prensesten kıskanı. i e ar kadırgada, Recep isminde bir delikanlı konsa! na Rwşrda kalbinde bir meyil lm . Tilki Anita ma:| . nin küçük ve manevi birin») tikamını Dağını düşünüyor. Ni Ayni kadırgaiin prensin adam-, an Kont Beni: kızlarağası vardır. Bu kendisine yüz vermiyen Zü. eye, tini Büna teğmen kürekleri çeki - yor. inler mrütbiş bilem pi farkına varamamıştı. Recep gide. ceği istikameti niçin kendi tayin etmiyordu. da ondan soruyordu? İşte, gene: ters, ilerliyor. — Sağa alsana... — Şimdi iyi mi? — Soracağına başını çesirip arkana bak! 7 Ben bakmam! Sen söyle Re 18... — Konuşmuyalım... Ses iğiti - lir. Yaklaştık, — Öyleyse ayaklarıma doku « narak sağı solu işaret ver! Yoksa kenililiğimd yi 1 Reia| Hızır. bu inadın sebebini hâlâ anlamanıakla beraber, artık ko - | Duşmaktan çekindi ve ısrar etme- di. Galilerin, karanlık içinde he yulâ gibi görüldüklerine bakıyor - du. Hele bunlar, uzaktan pek öyle büyük değilmiş gibi dururlarken, | “— Oh... Kürekleri bile daha denize indirihremiş... Hiçbir şey. den haberleri yok!...,, diye mmrrl- dandı. | Tam ortalarmı şişlemek sonra halitayı ateşlemek lâzrmdi... Fa - kat bu Recep de niçin doğru kü - rek çekmiyor? Gene sancağa doğ. ru fazla aldr... Bir yandan ateşi hazırlarken 5- te yandan ös Recebin sağ baca - ğma dokundu. Derhal kürekler o. na göre işlemeğe başladı. G korsan hızlı hızlı çekiyordu. Di “ '— Garip şey... garip şey... Ni- Se Ge esnada, körfezin karşı tara - fmda bir haykırma duyuldu. Recep, heyecanla ve fısıltı ha . linde sordu: — Bortolarda ateş | göründü mü? e — Baksana... Kör müsün?... Bu suali sorduğu vakit, Hızır, “| kalbine bir ok saplanmış gibi ir - E ernlar, Ali amcayı, ele | seve geceleyin karanlıkta hareke. Nötr küçük Hasan'a lala pmak süretiyle cezalandırmışlardn. Şirsdi, Hızır, ateş kayıklariyle düşman donanmasını yakmak ü . ie geçiyor. Fakat, kendi kayığın , daki Recep Ağa, tutuşturulacak tozalarda bir yanlışlık yapmış, çi. * kan dumandan gözleri kör olmuş. kildi... Şüphelenmişti... Yahut an- lamıştı... Fakat, hassasiyet sırası değildi... İşte, bütün hızlariyle .. kadırgasına vuruyorlar - a Hınk... İçeride bağrışma oldu: — Baskın... Baskına uğradık... Ateş kayığı çarptı! — Bunlar şeytan mı?... Nere - den belirdiler be?... — Öteki gemiler de tutuşuyor... Hızır, usulla: — Ateşledim... Çabuk atla, Re cep! . diyerek arkadaşının kolunu çekti; onu suya düşürdü. Fakat, denize dalmışken bile Recabi bırakmadı. | eme — Beni tut... Beraber yüzelime. — Şimdi artık söyliyebilirim, | Reis... Terkibin içine su dökmüş - tüm... — Anladim, ah, anladım... — Yüzüme dumanı geldi:.. Göz lerim görmüyor artık... — Ne ettim de sana vaktiyle haber veremedim, Recep... — Zarar yek... Bu da yari yarı» ya şehit olmak demektir. Gemi. yi tutuşturabildile mi?.. Sen onu söyle! Hizm kısaca: — Yanıyor! . dedi — Ötekiler?... — Onlar da... Beş gali de ateş lendi... — Oh... Ya karşı tarafta?.. Dört bortonün dördü de tutuştu mu? Bağrışmalar; ayuka çikryordu, Körfezin içi tam manasiyle bir a na baba günüydü. Ortalrk gündüz gibi olmuştu. İnce dilin sahiline doğru yüzen adamlar görünüyor - du. Bunlar, ateş kayıklarmı gemi- lere saplayıp yaktıktan sonra der- hal denize atlıyan, bütün süratler) .riyle elbiselerine ve #ilâlarma doğru yüzen Türklerdi. N Hızı başını çevirip adamlarmı göz tahminiyle sayınca fazla za- yiat olmadığımı farketti; — Çok kayıbımız yek, Recep! - dedi. - Öyle sanırım ki bütün ar - kadaşlar denizdeler... Fakat ah, senin gözlerin, ah... Bu felâket ba şımıza nereden geldi?... — İlerisini bilmem, fakat şu ânda, gözlerimin olmadığına de. gil ancak düşman donanmasının yandığını göremediğim için müte- essifim... O kadar anlamak işti « yorum, sen de bana söylemiyor - sun, Reis... Dört börtondan ne ha- ber? — Sade üçünün yandığını far « kediyorum, — Peki, üncüsü? derhal diğer korsanlara döndü vel emirler vermeğe başladı. Şimdi artık sahili kordon altma almağa çalışıyorlardı. Kaçışan düşman as- kerlerini eşir ederek zinsirlere vurmak! Mesele bundaydı! Kale. “eki Türklerin yardımını almağa da çabalıyorlardı. Körfez, bir çöl gurubu gibi ateş ve renk içinde pırıldıyordu. Ara . da sirada korkunç patlamalar o - Tuyor, ateşlenen cephaneler gemi leri uçuruyor ve böylelikle, insan-| ların haykırışmaları patlamalar» la boğuluyor, gemilerin yanışı, bu infilâklarm yanmda gölge gibi sönük kalıyordu. Korsanlar, beyaz sarıkları baş) | BARA ROSTAN İNTİKAMI? Yazan: (Vâ-Nü) Herkesin heyecanla okuduğu bu güzel tefrikayı hemüz takib: baş- lamadınızsa, fırşattan istifade ediniz; Bugün, beşinci sayfarmzZa : da uzun bir hivâs onu okumak hakkında size bir Formanın 2aSı vardır. S£ç(© GKiymeği fikir verecekti r. Beğenmezseniz arkasını okuma- mak gene elinizdedir. Fakat çmi- niz ki, heyecanda şeceksiniz ! durmuşlar, sudan çıkmak istiyen-| lere itaat emri veriyorlar, nasıl tes! lim olmaları lâzımgeleceğini an -| latiyorlardı. Hepsinin aklını kurcalıyan şuy- di: “.— Dokuzuncu gemi ne oldu? Bortonlarm, biri nereye gitti?... Acaba zincir vaktında kapanma» n heyecana gri. dı da kaçtı mı?... Sakın bizim Gi şarıdaki kadırgaları çengâversiz bulup gafil avlamasın?..... Fakat, Hızır'ın içini şu kurt yi” yordu: “— Recebin gözleri... Eyvah, oğlan mahvoldu!... Ne bulunmaz yiz, (Devamı var) ŞUNDAN BUNDAN Dünya hangi devletlerin elinde bulunuyor ? Cenevrede olan son görüşmeler! Sömürgeler (müstemlekeler) me -| selesini yeniden canlandırmış ve dünyayı ellerine geçirmiş olan bü- yük devletlerin hangileri olduk - larmı herkes kendi kendine şöyle bir düşünmüştür, Bu devletlerin başında hiç şüp- hesiz ki İngiltere gelmektedir. Bü- yük Britanya İmparatorluğunun 26.713.518 kilometre murabbar toprakta 450,000,000 tebaası var - dır Dünya kurulalı heri insan oğlu! tarihinde bu'kadar geniş toprağm bir bayrak altında toplandığı gö - rülmemiştir ve belki bundan sonra da görülmiyecektir. İmparatorluk sırasında kinci gelen Çinlilerdir. Dünya yüzünde 420,000,000 Çinli olduğu tahmin edilmektedir Sovyet Rusyanın bugünkü nü - fusu 180,000,000 kişidir, Bu üç devletten sonra 140 milyon nüfs- la birleşmiş Amerika Cümhuriyeti leri, 125 milyonluk Japonya ve 110 milyon kişilik Fransa gelmek- tedir Bu son saydığımız üçdevleti bir araya getirsek bile nüfus yekün «| ! larında, yalın kılıçları ellerinde, yüzer adım fasılalarla ları İngiltere o imparatorluğunun sayısını tutamamaktadır Sağırlar ve dilsizler tiyatrosu Moskovada seyircileri, oyuncu-: ları ve idarecileri hep sağır ve dil- siz olan bir tiyatro vardır. Bu tiyat roda sözlerin yerini manalı yüz i - fadesi ve işaretler tutmaktadır Bu-| na rağmen tiyatronun repertuva - rmda dünyanın en meşbur piyes - leri vardır. Şekspirin trajedilleri Miller ve Çekhovun piyesleri bura da büyük bir zevkle oynnanmakter dir Tiyatro beş yüz seyirci içindir. Yirmi beş aktör ve aktrisi vardır. | Habeşlerin en sevdiği | şen nedir? Hateşlinin en sevdiği: yemek kırmızı biberiir. Salçalarda, et ye» meklerinle, nohut ve mere'mek ezmelerinle bal bal kormızı biker gp“ kullanırlar. Bir yabanının bu kır. ? mızı bite; yâzünlen Habeş ye . meklerini yemesine imkân yoktur. Helbuki bir Hateş'i, kırmızı bi . bersiz yaşayamaz. Hatta Hıri-ti » yan kilisesi b'le Ha“ş'standa bü . * yük oruç wv pehrizlerde kırmızı bis! ber yenmesine müsaade etmek mecburiyetinde kalmıştır. Habeşistanda kucakta aşmaın küçücük bebekler bile en acı kır - mızı biber yemeğe alıştırılır. An * neleri gidikleri uzun entarinin İ eteğini kırmızı biber salçasını ba- trrarak bunu cocüğa etmdirir. de domates salçasr ne iseHa! tanda da kırmızı biber salra*1 » dur, Herhangi bir Habeşlinin önüre bir çuval kırmızı biberle bir terba şeker koyunuz; Habeşli şelir* tar basımı bırakarak kırmızı biber çu. valini alır. Hatta eline gererse $ir avuç dolusu toz biberi bir bardak suya atarak ağzmı şsaplata saplata içer, Vitaminlerin ne faydası var? A Vitamini soğuk algınlığı mik roplarmı koğar ve sinirleri kuvvet- leştirir. B Vitamini tohumu artırır. C Vitamini iskorpit hastalığı - na karşı gelir. D Vitamini kemiklere kuvvet verir. E Vitamini tavukların yumurt. lamasını arttırır. HABER AKSAM POSTASI IDARE EW Istanbul Ankara Caddesi "! Posta kukusu : A | Telgraf adresi : istanbul MABTA İ Yazı işleri telötonu : 1187 icare va ân va ABONE ŞARTLARI Türkiye © Ke Senelik v4ĞDKr. 2100 Ke, N v1 G0 GAM, DARİRESİ Benmi Uğmarın 5 114 PARE AA, Sahibi ve Neşriyat Müdürü Hasan Rösim Us Bastidığı yer (VAKIT) mötbadiş KUPON 271 1110.935 gi

Bu sayıdan diğer sayfalar: