30 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

30 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bütün dünyanın dilinde dolaşan Krallar kralı Devlet reisliğini nasıl elde etti, nasıl bir adamdır ? Uuzun zamandanberı meflüç bir halde yatmakta olan İmparator Menelik 28 ikinci teşrin 1903 da öldü ve ölümü 11 birinci kânun 1913 yılına kadar çok dikkatli bir surette gizli tututldu ve o tarihte Habeşistan tahtına çıkma resmen açıldı. İlk bakışta imparatora kimin halef olacağı hiç bir zorluk gös. termiyordu. Buraya veraset bakı- mından Lidj Yassu çıkacaktı, Ni. tekim bu zat 1 şubat 1913 de A- töreni Habeş İmparatoriçesinin | son resimlerinden biri disababa şehrine resmen O girdi. Bu törende bulunmak için uzak ya kın bütün ilbaylıkların şefleri gel- mişti. Bunların arasında ufak tefek, cılız ve sanki rüyasında yürüyor- muş gibi olan bir ilbay vardı. Kim. se bu ufak tefek adamınfarkına varmadığı gibi damarlarında ha- kiki kral kanı taşıdığını da kim- se bilmiyor gibi davranıyordu. Bu adam, Decaz Tafari idi. Kendisi pek az tanınmıştı, Her - kes daha ziyade onun babasını, Menelik'in amcası oğlu olan. Ma - konneni hatırlıyordu. Menelik kardeşi gibi sevdiği bu adamın çocuklarını kendi oğulları ile hep birlikte yetiştirmek istedi- Zinden Lidj Yassu ile Decaz Ta- Yari beraber büyümüşlerdi. Ar-! kadaş değilse bile eskiden beri ta-! ni idiler. O sıralarda genç "Tafarinin tahta yaklaşabileceğini! kirase aklından bile geçirmiyordu. Ufak tefek adam Harrar ilbayı i- di ve orada rahat rahat oturabi- lirdi. Fakat tali mutat muzipliği ile işe karıştı. Lidj Yassu gayet kuv- yetli olan papâaslar partisine kar- 'şt geldi ve lüzumundan fazla bir Prenses Çahai, şerefine verilen bir fahri konsolosu Böhnen İ | ra buz gibi soğuk bir banyo neti- © | cesinde aldığı zatürreeden göçüp | gidince ortada ne naibe, ne de im- | birdi. İ le konuşur, fransıcası oldukça kuv| resmiyetle müslümanlar ve Avru- palılar partilerine dayanmak iste- di. Papasları o kadar gücendirdi ki günün birinde bu sınıfın en yüksek şefi olan Abuna Mateos imparatoru alenen ve hiç de hoşa gitmiyecek sözlerle halletti, yeri- ne Ras Tafari Makonneni impa- ratorluk namzedi ve imparatoriçe Zaoditoyu da hükümet (o naibesi yaptı. Naibenin hükümete hiç bir mü- dahalesi olmadı, daha doğrusu bu- na meydan verilmedi ve üç yıl son- paratoriçe kaldı. Ras Tafari Ma- konnen doğrudan doğruya impa- ratorluk dizginlerini eline aldı. İşte bunun üzerine taç giyme tö- renleri yapıldı ve Ras Tafarinin a- dı İmparato r Birinci Haile Selas- siye oldu. Bu tarihten itibaren de Habeşistan hakiki bir ulus ola- rak ortaya çıktı ve Avrupada bu ülkenin tarihi başladı. Uluslar sosyetesi Habeş delegelerini ka - bul ederek bu değişikliği pekleş - * Bu işi gerçekleştirmiş olan a- damı $ık sik görür ve kendisiyle daima konuşurdum. İmparator yavaş ve tatlı bir ses- vetlidir. Kendisine çok çabuk söy- lenilen fransızöayı mükemmel an»! ladığı halde daima bir tercüman: vasıtasiyle konuşmağı tersih eder. | Elbisesi umumiyetle gayet sa-| dedir. Bacaklarında Habeş usu.| lü daracık bir pantalon, sırtında bir Habeş harmaniyesi vardır. Ba- şında daima sömürgelerde giyilen mantardan geniş bir şapka vardır Kendisi Habeşistanda ilk Avrupa ayakkabısı giyen zattır. Bu ayak- kabıları herkes giymeğe başladı- ğmdan nihayet imparatorun önü- ne ayakkabı ile çıkmak yasağı kondu. Sağlık dolayısiyle yalın ayak gezemiyenler, doktordan ra- por almak şartiyle, potin giyebi- lirler. Negus nahif bir adam olduğu için daima hastadır. Hiç durma - dan çalışması ise bu hastalığı büs- vag BpvAjI “pepjeuluşme Unan kendisine uzun zaman doktor! yaptım amma, imparatorun Avru- palı doktorlara itimadı o yoktur. Kendisini senelerdenberi Habe - şistanda yerleşmiş olan ve şimdi bir ziyafette Alma n elçisi ile Türk berger (solda) arasında HABER — Akşam Postası Adisababada Yunan konsoloslu - ğunu yapan bir Ruma gizlice bak- tırır. Onun ilâçlarını kullanır. İmparator, işinin çokluğu do layısiyle sık sık mülâkatlar ver - mez. Yaptığı mülâkatlar ise çok uzun sürmez ve yanında daima oğlunu bulundurur. Böylece ço - cuğa krallık san'atını o öğretmek ister. Senede bir iki defa Adisaba - bada yerleşmiş olan bütün yaban - cıları huzuruna kabul eder. Bu fırsatlar imparatorun doğum gü . nü, yahut tahta çıktığının yıldö - nümü gibi törenlerde olur. Hu - zura çıkacaklar üç bölüğe ayrılır. Birinci sırada diplomatlar vardır; bunların arkasından (memurlar, en sonra da Adisababada bulunan bütün yabancılar gelir. Diplomat- ların imparatorla bir kaç dakika konuşmak hakları vardır. Bunla- ra huzurda birer bardak şampan- Habeş İmparatorunun kızı Prenses Çahai, Ping Pong oynarken... ya ile kuru yemiş ve şekerleme ik- ram olunur,. Memurlar impara-| Habeş İmparatorunun büyük | oğlu Veliaht Asfav Vassen toru sadece selâmlarlar, o da on- ların birer birer ellerini sıkar. 0. çüncü sıraya kalanlar is6 sadece sa lona girerek grup halinde kralı| selâmladıktan sonra çekilirler. İmparator yabancı diplomatla- ra sık sık ziyafetler de verir. Ko- caman salonda at nalı gibi yerleş- tirilmiş iki yemek sofrası vardır. İmparatorun başkanlık ettiği sof- rada en kıdemli elçinin karısı dai- ma imparatorun sağmda oturtu - lur. İki yerli şefin arasına düşen genç bir Avrupalı kadının bütün yemek müddetince içi sıkılır, çün- kü bu şefler hiç bir ecnebi bilmezler. Yemekler umumiyetle Avrupa usulündendir. Yavaş ya-' vaş yenir, Her yeni yemeğin ge lişini: sofra üstünde bu.unan kü- çük elektrik lâmbalarının yanıp sönmesi bildirir. Kocaman bir perdenin arka-| ! sında da yerli bir orkestra takımı! & en güzel havalar çralar. En başta imparatorluk marşı, en sonunda da Tafari'nin marşı çalınır. Ye - mek esnasında ise Avrupanın en; © tanınmış parçaları dinlenir. İ İmparatorun ailesi birbirinel ! riçe devlet işleriyle hiç alâkadar i olmaz. | göre bir hayat kurmuş bulunmak İ leri şimdi imparatorun iki oğlun- ! Binden hiç de memnun değildir ve | de hep o bulunur. | kim kendisi de imparator olmadan | önce bu vilâyetin valisi idi. Vali. dili) © çok bağlı gibi görünür. imparato: Ailede erkek evlâtlar en ön sırada gelmektedir. Çünkü kız- lar evlendirilmiş ve o kendilerine tadırlar. Bu'kızlar evlendikleri günden itibaren artık unutulmuş bulunurlar, Herkesin ve Avrupalıların göz- dadır. Bunlardan birincisi veli - aht olan yirmi beş yaşındaki Asfa Onekisü'di GENSER sarmış olduğü hajde'piytahttan u- zakta yaşamaktadır. Bu prens ha- kendisi gibi memnun olmıyanları da hep etrafına toplamış bulun taaktadır. On iki yaşındaki prens Makon- nen ise anne ve babasının bütün! sevgilerini kendine çekmiş bulun-| maktadır. Kabul resimlerinde, ziyafetler- Babası onu Harrar valisi tayin etmiştir. Nite- ahta bir lala bile verilmemişken bu küçük çocuğa Fransadan sürü sürü öğretmenler ve mürebbiyeler ge- | tirtilmiştir. Çocuğu gözünün ö- nünden hiç ayırmamakta ve ter - biye ile tahsilini çok yakından ta - kip etmektedir. e Haile Selassiye bütün yurtdaş- larının aksine olarak Avrupa te- rakkiyatiyle ve icatlarişle çok #- lâkadardır. Meulih hastanesinde yapmış olduğum bir çok ameli - yatı başından sonuna kadar bü « tün dikkatiyle takip etmiştir. Habeşliler imparatorlarını daj- ma aralarında görmek, kendisiy- İle görüşmek istediklerinden, Hai. le Selassiye bunu hiç ihmal etmez. Meselâ yeni bir yol mu yapılacak; imparatorun omuzunda bir taşla gittiğini ve yolun ilk köşe taşmı kendisinin koyduğunu © görürsü- nüz. Geçenlerde (o Adisababaya gelen cephane sandıklarmı karşı- lamağa çıkmıştı. İlk sandığı ken- 'disi sırtlıyarak kamyona taşımı#- tır, Habeşliler çok sade olan Mene- liği bütün yürekleriyle severlerdi. Müthiş Lidj Yassu'ya da heybeti, yeğitliği, kuvveti ve hattâ zalimli- ği yüzünden sevgi bağlamışlardı. Fakat kendini debdebe ve salta nata fazla kaptırmış olan, vergi - leri boyuna arttıran (bu şimdiki Negusu sevmekten ziyade saymak- tadırlar, İmparator bir savaşçı değildir, halk da savaşçı olmıyan bir hakana rsınamamaktâdır. Beri taraftan da uluslar cemi- yetine girdiğinden beri Avrupa o- nu esirlik meselesi için çok sıkış- tırmaktadır. İmparator bü işte «- linden geleni yapmış ve yapmak- tan geri kalmamıştır. Şurası göz önünde tutulmalıdır ki birinci Haile Selassiye tahta çıktığı za - man Habeşistan vahşi bir ülke i - di; bugün ise yarı medehileşmiş bir memlekettir, İmparator, memleketi imar ve medenileştirmek işinde gerçekten yenilmez ve yorulmaz bir azimle çalışmış ve çalışmaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: