Bütün dünyanın dilinde dolaşan Krallar kralı Devlet reisliğini nasıl elde etti, nasıl bir adamdır ? Uuzun zamandanberı meflüç bir halde yatmakta olan İmparator Menelik 28 ikinci teşrin 1903 da öldü ve ölümü 11 birinci kânun 1913 yılına kadar çok dikkatli bir surette gizli tututldu ve o tarihte Habeşistan tahtına çıkma resmen açıldı. İlk bakışta imparatora kimin halef olacağı hiç bir zorluk gös. termiyordu. Buraya veraset bakı- mından Lidj Yassu çıkacaktı, Ni. tekim bu zat 1 şubat 1913 de A- töreni Habeş İmparatoriçesinin | son resimlerinden biri disababa şehrine resmen O girdi. Bu törende bulunmak için uzak ya kın bütün ilbaylıkların şefleri gel- mişti. Bunların arasında ufak tefek, cılız ve sanki rüyasında yürüyor- muş gibi olan bir ilbay vardı. Kim. se bu ufak tefek adamınfarkına varmadığı gibi damarlarında ha- kiki kral kanı taşıdığını da kim- se bilmiyor gibi davranıyordu. Bu adam, Decaz Tafari idi. Kendisi pek az tanınmıştı, Her - kes daha ziyade onun babasını, Menelik'in amcası oğlu olan. Ma - konneni hatırlıyordu. Menelik kardeşi gibi sevdiği bu adamın çocuklarını kendi oğulları ile hep birlikte yetiştirmek istedi- Zinden Lidj Yassu ile Decaz Ta- Yari beraber büyümüşlerdi. Ar-! kadaş değilse bile eskiden beri ta-! ni idiler. O sıralarda genç "Tafarinin tahta yaklaşabileceğini! kirase aklından bile geçirmiyordu. Ufak tefek adam Harrar ilbayı i- di ve orada rahat rahat oturabi- lirdi. Fakat tali mutat muzipliği ile işe karıştı. Lidj Yassu gayet kuv- yetli olan papâaslar partisine kar- 'şt geldi ve lüzumundan fazla bir Prenses Çahai, şerefine verilen bir fahri konsolosu Böhnen İ | ra buz gibi soğuk bir banyo neti- © | cesinde aldığı zatürreeden göçüp | gidince ortada ne naibe, ne de im- | birdi. İ le konuşur, fransıcası oldukça kuv| resmiyetle müslümanlar ve Avru- palılar partilerine dayanmak iste- di. Papasları o kadar gücendirdi ki günün birinde bu sınıfın en yüksek şefi olan Abuna Mateos imparatoru alenen ve hiç de hoşa gitmiyecek sözlerle halletti, yeri- ne Ras Tafari Makonneni impa- ratorluk namzedi ve imparatoriçe Zaoditoyu da hükümet (o naibesi yaptı. Naibenin hükümete hiç bir mü- dahalesi olmadı, daha doğrusu bu- na meydan verilmedi ve üç yıl son- paratoriçe kaldı. Ras Tafari Ma- konnen doğrudan doğruya impa- ratorluk dizginlerini eline aldı. İşte bunun üzerine taç giyme tö- renleri yapıldı ve Ras Tafarinin a- dı İmparato r Birinci Haile Selas- siye oldu. Bu tarihten itibaren de Habeşistan hakiki bir ulus ola- rak ortaya çıktı ve Avrupada bu ülkenin tarihi başladı. Uluslar sosyetesi Habeş delegelerini ka - bul ederek bu değişikliği pekleş - * Bu işi gerçekleştirmiş olan a- damı $ık sik görür ve kendisiyle daima konuşurdum. İmparator yavaş ve tatlı bir ses- vetlidir. Kendisine çok çabuk söy- lenilen fransızöayı mükemmel an»! ladığı halde daima bir tercüman: vasıtasiyle konuşmağı tersih eder. | Elbisesi umumiyetle gayet sa-| dedir. Bacaklarında Habeş usu.| lü daracık bir pantalon, sırtında bir Habeş harmaniyesi vardır. Ba- şında daima sömürgelerde giyilen mantardan geniş bir şapka vardır Kendisi Habeşistanda ilk Avrupa ayakkabısı giyen zattır. Bu ayak- kabıları herkes giymeğe başladı- ğmdan nihayet imparatorun önü- ne ayakkabı ile çıkmak yasağı kondu. Sağlık dolayısiyle yalın ayak gezemiyenler, doktordan ra- por almak şartiyle, potin giyebi- lirler. Negus nahif bir adam olduğu için daima hastadır. Hiç durma - dan çalışması ise bu hastalığı büs- vag BpvAjI “pepjeuluşme Unan kendisine uzun zaman doktor! yaptım amma, imparatorun Avru- palı doktorlara itimadı o yoktur. Kendisini senelerdenberi Habe - şistanda yerleşmiş olan ve şimdi bir ziyafette Alma n elçisi ile Türk berger (solda) arasında HABER — Akşam Postası Adisababada Yunan konsoloslu - ğunu yapan bir Ruma gizlice bak- tırır. Onun ilâçlarını kullanır. İmparator, işinin çokluğu do layısiyle sık sık mülâkatlar ver - mez. Yaptığı mülâkatlar ise çok uzun sürmez ve yanında daima oğlunu bulundurur. Böylece ço - cuğa krallık san'atını o öğretmek ister. Senede bir iki defa Adisaba - bada yerleşmiş olan bütün yaban - cıları huzuruna kabul eder. Bu fırsatlar imparatorun doğum gü . nü, yahut tahta çıktığının yıldö - nümü gibi törenlerde olur. Hu - zura çıkacaklar üç bölüğe ayrılır. Birinci sırada diplomatlar vardır; bunların arkasından (memurlar, en sonra da Adisababada bulunan bütün yabancılar gelir. Diplomat- ların imparatorla bir kaç dakika konuşmak hakları vardır. Bunla- ra huzurda birer bardak şampan- Habeş İmparatorunun kızı Prenses Çahai, Ping Pong oynarken... ya ile kuru yemiş ve şekerleme ik- ram olunur,. Memurlar impara-| Habeş İmparatorunun büyük | oğlu Veliaht Asfav Vassen toru sadece selâmlarlar, o da on- ların birer birer ellerini sıkar. 0. çüncü sıraya kalanlar is6 sadece sa lona girerek grup halinde kralı| selâmladıktan sonra çekilirler. İmparator yabancı diplomatla- ra sık sık ziyafetler de verir. Ko- caman salonda at nalı gibi yerleş- tirilmiş iki yemek sofrası vardır. İmparatorun başkanlık ettiği sof- rada en kıdemli elçinin karısı dai- ma imparatorun sağmda oturtu - lur. İki yerli şefin arasına düşen genç bir Avrupalı kadının bütün yemek müddetince içi sıkılır, çün- kü bu şefler hiç bir ecnebi bilmezler. Yemekler umumiyetle Avrupa usulündendir. Yavaş ya-' vaş yenir, Her yeni yemeğin ge lişini: sofra üstünde bu.unan kü- çük elektrik lâmbalarının yanıp sönmesi bildirir. Kocaman bir perdenin arka-| ! sında da yerli bir orkestra takımı! & en güzel havalar çralar. En başta imparatorluk marşı, en sonunda da Tafari'nin marşı çalınır. Ye - mek esnasında ise Avrupanın en; © tanınmış parçaları dinlenir. İ İmparatorun ailesi birbirinel ! riçe devlet işleriyle hiç alâkadar i olmaz. | göre bir hayat kurmuş bulunmak İ leri şimdi imparatorun iki oğlun- ! Binden hiç de memnun değildir ve | de hep o bulunur. | kim kendisi de imparator olmadan | önce bu vilâyetin valisi idi. Vali. dili) © çok bağlı gibi görünür. imparato: Ailede erkek evlâtlar en ön sırada gelmektedir. Çünkü kız- lar evlendirilmiş ve o kendilerine tadırlar. Bu'kızlar evlendikleri günden itibaren artık unutulmuş bulunurlar, Herkesin ve Avrupalıların göz- dadır. Bunlardan birincisi veli - aht olan yirmi beş yaşındaki Asfa Onekisü'di GENSER sarmış olduğü hajde'piytahttan u- zakta yaşamaktadır. Bu prens ha- kendisi gibi memnun olmıyanları da hep etrafına toplamış bulun taaktadır. On iki yaşındaki prens Makon- nen ise anne ve babasının bütün! sevgilerini kendine çekmiş bulun-| maktadır. Kabul resimlerinde, ziyafetler- Babası onu Harrar valisi tayin etmiştir. Nite- ahta bir lala bile verilmemişken bu küçük çocuğa Fransadan sürü sürü öğretmenler ve mürebbiyeler ge- | tirtilmiştir. Çocuğu gözünün ö- nünden hiç ayırmamakta ve ter - biye ile tahsilini çok yakından ta - kip etmektedir. e Haile Selassiye bütün yurtdaş- larının aksine olarak Avrupa te- rakkiyatiyle ve icatlarişle çok #- lâkadardır. Meulih hastanesinde yapmış olduğum bir çok ameli - yatı başından sonuna kadar bü « tün dikkatiyle takip etmiştir. Habeşliler imparatorlarını daj- ma aralarında görmek, kendisiy- İle görüşmek istediklerinden, Hai. le Selassiye bunu hiç ihmal etmez. Meselâ yeni bir yol mu yapılacak; imparatorun omuzunda bir taşla gittiğini ve yolun ilk köşe taşmı kendisinin koyduğunu © görürsü- nüz. Geçenlerde (o Adisababaya gelen cephane sandıklarmı karşı- lamağa çıkmıştı. İlk sandığı ken- 'disi sırtlıyarak kamyona taşımı#- tır, Habeşliler çok sade olan Mene- liği bütün yürekleriyle severlerdi. Müthiş Lidj Yassu'ya da heybeti, yeğitliği, kuvveti ve hattâ zalimli- ği yüzünden sevgi bağlamışlardı. Fakat kendini debdebe ve salta nata fazla kaptırmış olan, vergi - leri boyuna arttıran (bu şimdiki Negusu sevmekten ziyade saymak- tadırlar, İmparator bir savaşçı değildir, halk da savaşçı olmıyan bir hakana rsınamamaktâdır. Beri taraftan da uluslar cemi- yetine girdiğinden beri Avrupa o- nu esirlik meselesi için çok sıkış- tırmaktadır. İmparator bü işte «- linden geleni yapmış ve yapmak- tan geri kalmamıştır. Şurası göz önünde tutulmalıdır ki birinci Haile Selassiye tahta çıktığı za - man Habeşistan vahşi bir ülke i - di; bugün ise yarı medehileşmiş bir memlekettir, İmparator, memleketi imar ve medenileştirmek işinde gerçekten yenilmez ve yorulmaz bir azimle çalışmış ve çalışmaktadır.