Sonbaharda Büyükadada ”5> HAPFER — TABER — Akşam Postası | Postası üç buçuk saat! Bir Alman kadınının hikâyesi — ençok kimler yoruyor? — Adanın eniyi yer- leri — Yürüyenler, Arabayla gezenlerden az— Çocuk kalmış evliler Adisababadan İstanbula gelmiş| olan bir Amerikan diplomatı ge çen gün diyordu ki: “Adada tanıdıklarımın olma sını bir fırsat bilerek derhal ora ya koştum. Bir gece, iki gece ©. rada kaldım. Geceleyin ay, tanı bedir halindeydi. Ne kadar ses. siz, ne kadar güzel yer! Bugünkü * dünyada böyle sessiz yerler bul. mak biliyorsunuz, pek yüç!..... Bu genç diplomata, Adada o- tomobil işletilmesine izin verilme - diğini, böylece motör gürültüleri. nin bu en sırnaşığından orada e- ser olmadığımı söyledim ” Farketmemiş bile: — Sahi, otomobil işletmek yar "sak mıdır, dedi.. Mavi bir böcek gibi geçen bi kaç bisikletin vızıltısı, o yeşil ve heykel gibi sessizliği hozamıyor- du elbette... Ada, Adalar, Marma- ranın avucunda, bu gürültü dün-| | yaşının zihni karışmış yolcuları ! $ na, yumuşak ve başını rahatç”| dayıyabileceği bir yastk gibi u zatılmış duruyordu... a Amerikalı genç, eşeklere d: bindiğini söyledi. Fakat Adanın eşekleri hakkın | . da, Amerikalı gencin bana söyle! diğinden daha merakl: bir fikra | var. ! Bundan üç dört yıl kadar ön. ce balayı seyahatine çılanış olduk ! ları anlaşılan genç bir Alman mi | marı ve gene genç kar siyle Ada vapurunda tanınmış, Adulara doğ ru gidiyorduk. Hava, gene böyle serin ve par-| lak bir sonbahar başlangıcı ha | vasıydı. Vapur Adaların eteklerine e peyce yaklaştığı vakit gayet gür dalgalı ve içe çekile çekile bir şe rit gibi salıverilen “dokunaklı, bir ses işitildi. Ses, önce Adanın seteklerini bütün azametiyle kav rar gibi oldu. Titredi yavaşla 'dı ve bir iki küçük çirptatıdan son. ra söndü... Genç Almanın karısı bunu de- rin derin dinledikten sonra adetâ! tatlı bir korku ve merak içerisine düşmüş gibi yüzümüze baktı ve: ' — Nedir bu! dedi. Bu ses, ne- yin sesidir? — Eşek anırıyor, dedim. Genç kadın şaştı. “Eşek böyle mi bağırır!?., diyor ve romantik bir heyecan içinde etrafına bakı nıyor, gözlerini kıpıştırıp, elle- rini uğuşturarak (Kendi kendine gülümsiyordu.. Benim eşek anırmasını seçe | bilmekliğim, tabii pek öğünüle . cek bir “ihtisas,, değildi... Faka: büyük şehirlerin “hayvanat bah çeleri,, inde, bir zürefanın bile dişisine dil dökmesini (işitmesi muhtemel olan bu kaâımcağızın bu FIRTINA GİBİ SES. nasıl o - Tup da şimdiye kadar kulağma ça Immamıştı, şaşılabilir de... * Evvelki gün öğleden sonra A. daya gittiğim zaman, bu mazlüm bayvanların bir çokların. aşırı su- Istanbul'un incisi adalar rette işe koşulmuş gördüm.. O ka- dar ki, hani şu Alman kadınını birdenbire — büyüleyes diye lim — sesini bile, şöyle doya do ya, bir yol kenarında dağa taşı çarpamıyordu. Adada eşeklere en çok kızla: biniyor... Devrimizin, erkeklerin. den daha çok kımıldar canlı bi; hale gelmiş olan kızlar: Adalarda bu iptidai mahlüklar üzerinde yol almak isterken, onlarda bir o temobil hizı da arıyor!» dersen. inan:r MISInız... Nizam caddesinden noğru yü- rüdüğüm yol boyunca eşek üze rinde ne kadar genç kıza rasla- dımsa, hiç birini bu küçük oyun. cakların tıpış tipış hızından mem- nun görmedim. Semerin üzerinde atlayıp #çı-| rıyor ve arkalarından kuşan seyi-| se “daha vur, dürt, çivile!..,, diye! bağırarak bir yandan ayni eşek leri, yeleleri kenardan tokatlı yarak kendileri hızlandırmağa ça. lişıyordu.. Demek istiyorum ki Adadaki sessizlik, yerinde sayma ve ahenk, şehirlerin baş döndürücü hızı ve gürültüsü genç damarlarımda da: yanılmaz bir akisle çağlıyan bi: çok kimselerin elinde böyle çır pınarak yerinde kalabiliyor... Adada, uyutulamıyan huysuz! bir çocuk sesi var.. * Fakat büyük evlerin bir oda sından ötekine geçerek © nihaye* nasıl bir sessiz köşe bulabilirse - niz, Adada da ayni şeyi ele ge çirmek mümkün... Yürüyüş ve kı sa kı” ziyafetlerinin bas'adığı bu mevsimde, bir cumartesi, paza.| veya haftanın her hang (uygun gününde Adalarada çitmeniz: tavsiye ederim. Belli başlı tanınmış yerlerin i den başka, o küçük toprak par çalarında daha ne tab! bucak - lar bulacaksınız.. Zaten şunu söy liyeyim ki, Adalarda güzel mev. kiler, tamamiyle keşfedilmiş deği! dir. Onun için bir çok uyak bas mamış kıyılariyle karşılaşabiliyor sunuz, Ve ahalinin oldukça sık geldiği mevkileri de, hir iş bili» adam oraya uygun &Şiiriyette bir kazanç haline getirememiş.. Meselâ Üsküdarın Frenk tepesi denen ve bütün boğazı istanbulu ayağının ucunda tutan bir tüm seği vardır. Beylerbey: sarayı * nın tam üstüne düşer. Oraya yürüyerek veya arabay la çıktınız mı, bir kenarındaki kulübecikten bir adam belirir v2 size güzel bir yorgunluk kahvesi pişirebileceğini söyler.. Ve mevsi mine göre, hem kendisinir. oturdu ğu bu kulübenin etrafı» #aki bah. çeden size taze yemişle * getirir. Bu adam, buranın güzelliğine ayrıca bir hatıra katınaktadır. Sonra faydası da var, Bu mevki daha ilerletilebilir. Bura benzer bir çok mevkiler, daha iyi, daha tipik bucaklar haline konabilir... Fakat düşünceler burada değişi - yor. Bir yerin önce herkesçe ta nınması lâzımdır ki, böyle bir iş yerine göre tekâmül edebilsin.. Sonra bir çok yurtdaşın, bu Tunduğu muhiti de aşarsk, bütün ülkeyi dolaşması ve dolaşması gi- bi bir alışkanlığın, dah» doğrüsu bir “moda,, nın enikonu yayılma | Bunun ne gibi teş vikler görmesi gerektiğini ilerde! sı beklenir... yazacağız... x Adadan akşam üzeri dönerken Jİ suçlu idam edilememiş ve kanu ŞUNDAN BUNE YAN 27 yıldanberi idamını bekliy en adam — Adada eşekleri | Amerika er resmen ölmüş sayılıyor Nocerseydeki Trenton şehri hakyeri 1908 da bir cinayetten dolayı Arçibald Herrem adında birine ölüm cezası veririştir. Fa kat bu işin tahkikatın yapan hâ kime mesele şüpheli görüldüğün- den hâkim kendisinin £ vereceği yeni bir emre kadar suçlunun i - dam edilmemesini istemiş, . bir - kaç ay sonra da ölmüştür. İdam emrini yeniden vermeğe kimsenin salâhiyeti olmadığmdar. | nen ölü sayılmıştır! Bu ndam 190£ denberi hapsevinde, idam cezası giymiş kimselere ayrılan hücrede yaşamaktadır. Gözler! yarı kör - dür, kulakları sağır olmuştur ve bir tarafıma da inme inıniştir. Nevyork avukatlarından biri bu adamı kurtarmak içir. ustalıkl. bir çare bulmuştur. Ölüm cezas giyenlerin ölülerini ailelerinin is- temeğe hakları olduğundan, şim- di bu adamın ailesinden bir kim- se araştırılmaktadır. Kendisini hapisten kurtarmak için bu çare- nin bulunduğu adamcağıza söyle nince: vi — Adam sen de, neye yarar? demiştir. Habeşistanda harp olursa! filme çekilecek — Habeşistanda “Sİ bir harp olacağı: nı muhakkak gi- lm ADA | sl kan Hearst neş riyat sosyetesi, en meşhur film cileri olan Yüz- başı Ariel Var- ges'i muhtemel harp sahneler: çekmek üzere Habeşistana gön- dermiştir. kadar film çekmek suretiyle Av- Bu Amerikalı filmci şimdiye rupa, Asya ve Afrikada bir mil yon millik mesafe katetmiştir.| Kendisi şimdi Cibuti limanma var. mış. derhal Adisababaya hareket etmiş bulunuyor. Habeşistanı gayet iyi tanımak-| İ yürüyenleri pek az gördüm, di - yebilirim, Vizır vızır arabalar ve onların içerisinde fıkır frkr gülü- şen birçok yaşlı ve gençler geçi » yor. Onların ardından bir muha- fız alayı gibi genç kızların tıpış tıpış süvarilikleri... Beyaz bal » konların kıyısında örgü ören ka - | | tadır.. Bundan birkaç sene evvet, tehlikeli bir aslan avmı filme al- mak üzöre, Habeşistanı baştan başa katetmişti. . Sonra da İmpa « rator ve hükümet hesabına film. ler çekmiştir. Bu adâm filmciliğe ilk defa, har9i umumide, cephelerde film almakla başlamıştır. Sovyet ib- tilâli sırasında Rusyaya ilk gi- den filmçi kendisidir. Irlandadaki isyanları, Yoko hamadaki zelzele eserlerini ve Çindeki çarpışmaları bütün tefer. rüatiyle filme almıştı. Kanzas üniversitesinin en güzel delikanlısı bir kızdır Afrikada Kam zas Üniversitesi nin an'anesine göre, bu üniver- sitenin kız tale besi senede bir kere erkek elbi- sesi giyerek gez- meğe (mecbur. durlar. Burada resmi ni gördüğünüz talebede erkek değil (OKanzaş şehrinden Mis Beti Lu Parkinson- dur ve bu sene yapılan “en güzel delikânlı,, müsabakasmda birin. tiliği kazanmıştır. Kızcağız ö "dünç aldığı şık bir erkek elbisesi * Yi'giyinmiş, pipoyu ağzına takmış ve akşama kadar tam bir delikan. İr gibi hareket etmiştir. Üniversite kızlarının hepsi da o gün erkeğe benzemek ve Mis Parkinson'un kazandığı mükâfat- ları elde etmek için vargüçleriyle çalışmışlardır. Ancak hakemler çelengi ittifakla bu kıza vermiş. lerdir. Beyoğlu üçüncü sulh hukuk mahke. mesinden: Mehkememizin 95,509 sayılı dosyası- le Yasef Kazez tarafından Uuzunköp” rüde Alibeyoğlu Abdürezel aleyhine açtığı 250 lira al davasından dola. yı dava edilen hâlen ikametgâhı meç- hül bulunduğu anlaşılmakla İstek veçhile ilânen tebligat icrasma karar verilmiş ve muhakemesi 5.10.935 saat 10 da bakılacağından işbu gün Abdür- rezel mahkemeye gelmediği veya bir vekil göndermediği takdirde gıyabn- da mahkemeye devam olunacağı da- vetiye teblig makamına kaim olmak üzere ilân olunur. dırlar... Araba süren hizmetçi | —— ler... Bahçeler sulanıyor. Bir 80 * | kak kanapesine bir ihtiyar, kendi getirdiği minderi iliştirerek otur- muş... İçerisinde adam bulunduğu bel!; olmıyan, gözleri yumulu, uzun ve beyaz otel binaları... Hele bir g « vin alçacık balkonunda karşılıklı şezlonga uzanmış bir çift gördüm ki, evlendikleri halde hâlâ ço - cukluklarını bırakmamış, uslan « mamış bugünün sevgilileri gibi, ayaklarını yere vurarak, tslık ça- larak ve ellerinde bir sinema mecmuası olduğu halde, kendile- rine hiç korku vermiyen saatlerin alabildiğine ve iz bırakmadan geçmesine yardım ediyorlardı.. Nihayet İstanbula gene vaktın- da dönüp erlesi günü şehirdeki işinize başlıyabiliyorsunuz... Hikmet Münir Ademi iktidar Bel gevşekliğinü Hormobin Tafsilât: Galata posla kutusu 1255 Altıncı hukuk hâkimliğinden: Aliye tarafından kocası Topkapı Arap Emin mahallesinde odalar çık- mazmda 4 numarada (oturan İbra - him oğlu Mehmet aleyhine açılan bo- şanma davasında müddeialeyhin ika” metgâhı meçhâl olduğundan hukuk usulü muhakemeleri kanununun 141 ci maddesi mucibince (oarzühalin on gün müddetle ilânen tebliğine karar verilmiş olduğundan bir nüshası mah. keme divanhanesine asılan daya er. zlihaline on gün i” ç si lüzumu tebliğ yerine ilân olur;