Ayyewou;sn nönpso3 opurey ulu i nuefdeyy niğop wwe Uyu “uğra n39ğ veyw yakeğ nzapun3 Ziy 5u98 ui unug “pempe IUISIpUo UaJYaAJAgS &a& ag diy ayodıp sepwy vuw uos *4Ool494 UOJPEN ayı unuelreiş 194949 YVHVAX YS —se— “ueu ez 'Sıpuşteg e$fewjo 959) -— in öy vees *geeunayasi Fog -- Zunsauı sokyuy “ZIğEMAİeY nüo 3293 ng *mııg Kos 13 yiye “ek Wipajpfgs ueç “289 Az — “ApısajIZtA Ursergo) yone yevyj “raporu pey — “peg ee OPP Şesuvş “mug dei 494 re Yeşeyj “yeoopa yep lu -2g Työe "US939496 ep Ueuez 19 94 Ym4odlaas ere “Epe — gznunsnur 19414 “9 YİSY EZE ng 'geoşoyaağ — Mili ei snpaos yusurg 44“ apuykeg oğaumı3 nıfop ekoyeğ dıueân uvyymuğlep 491 *9yp5'yaşöı uop uflap godeyiN » “IPJEY 9PJEY Ng weurez unz() p z *npsodı(yag tusamunıp8 reryaş unofiıf yoz “ıp euokard dusey 1ul19jz09 *apaodyuroparp Pe *umuokrmapoyı0j Tuuej “riplo upfaş5 vdaa jozn3 uuujup “a7 Yere vag 'gvemoyas$ğ — zy gığep pzn3 “sen — “gesunayaağ 1947 — *npio 24ip zavsuoş pul unpışg — e > | *npjog4ey uapz93 Yosay 5 okuağı reg Teyp veye *Mmadıp usunıg3 uyeyeii 1puopjrarm »4ıp “janpo .—— :91698 14 Anğog “nama tuy 2 uiğusuvç yersses (Sus1 'Tery “npunıg8 Zi) Sua8 zig opulmg u3pu1ja493 “ud uruyey ulez slguopug “1P9P19g Y910YIp vuokAavd raH19)z03 vp pes 1gi8 yede 5498 ag uakımozg3 tsanoyy “rpueppiaru 241p “yepszo unyna “urnekey ij — *npaokıdrs3 şgı8 n3nplo opulmapun8 yer ueğuuy 20p0303 ururzepgöe ONE “gis « ( UpapedajoN 0S yezyg e 4 “pi nuokand 4911599 'ng “PP 198 A9 rig wödezey yusuuç v9u15 Tuejep yeykoj eöğeav£ vuuoç “m9 yazeti Tursououno n4 “1han3 94 rurseulanp ep eğeruvç *npanp opunug umığıöefe ywj4oj ag uwk rut yOİ15 znuoy osiguopdığ 4 *mpzodıdvk uy -poyazey vapag Y9pP1 9A s0drpu $9j9u nsnjop 49ğı> Ulöl yemusu “4 vunğnpummg opulok MOAAT 94 vunğapjo yezn uopumng a 19j98 ng uoyunınp uLğı yetaye 181) AE 91149 erepyıyeg OpySALAEŞA 'Uturez iğIpJ9İ vurue£ unznasj 66 OYLYA UJUYASYAS * 28 SERSERİLER YATAĞI Doktorluk çocukluk devresinde idi. Fakat sihirbazlık çok ilerle- mişti, / Kimya meçhuldü. Fakat sim- ya ilmi onu doğurmağa başlamış- ti. ” / Bir hastalık iyileştirilemiyordu. Fakat daha çabuk ölmek pahası- na kudretlerini fena kulanmak is- tiyenlerin duygularımı azdırmak elden geliyordu. İşte kralın da içtiği böyle bir şeydi. Ve önun tesirlerini de his- setmeğe başlamıştı. Rengi yerine gelmişti. Nöbetin doğurduğu yorgunluk gitmişti. Vücudunda büyük bir kuvvet hissediyordu. Gözleri hastalığın verdiği kor- kunç parlaklığı kaybetmiş, bunun yerine hakiki bir gençlik ışığı gel- mişti, Fransanın Jan Marisi, ne de dün Sansak odaya girince sevinçle bağırdı: — Ah şevketmaab, yeniden ha- yat bulmuşsunuz.. — Hayat bulmuşsunuz ne de- mek.. Bu da söz mü ya.. Kral böyle söyliyerek aynaya baktı ve tatlı tatlr.gülümsedi. Hakikaten birdenbire hissetti- ği zindelik, vücudunu kapliıyan rahatlık ona bu kuvvetin geçici ol- duğunu unutturmuştu. Pek büyük bir ümüt besliyordu. Kendinde böyle usinomal (fev. kalâde) bir kuvvet hissedince has- talığa karşı geleceğini zannetmiş- ti. a“, i Sansağa: : a — Haydi gel, bu güzel sabahın saf havasından istifade edelim.. Biraz bahçede dolaşalım, olmaz mr. dedi. — Emrinize hazırım şevketma- ab! — Doğru amma, bizi kimsenin takip etmesini istemem. Şöyle bah. çede yalnız seninle bulunmak iş- terim.. Bunun üzerine Birinci Fransu- va bekleme salonuna ve oradan jantiyormlarla dolu salonlara geç- ti. Şapkalar sallanıyor: — Yaşasın kral! sesleri ortalı. ğı inletiyordu. Etrafındaki gördüğü yüzlerde- ki sevinci okuyan Birinci Fransu- va: — Yoksa bunlara iftira ederek günahlarını mı aldım? diye dü- şündü. Sansak Mongomeriye, kralm bahçede yalnız gezmek istediğini söylerken Fransuva da herkese gü- lümsiyerek ve iltifat ederek jan- tiyomların arasından geçiyordu. ». 4 Issız ve pek geniş olan bahçe serindi. Kuş sesleri ve çiçek kokuları insana büyük bir ferahlık veriyor- du. Kral, yanında Sansak bulundu- ğu halde sessizce yürüyordu. Zunsıo4nj40s *9N a inplos fey i#punjok J9jö) — sıpuep yar üepursezn utuajiıp wourk ruz cursağı$ Seli Zıpı9a un1oyyog vaya 298 aıg ou1soğığ İejı yelus «eg uedıpieg oğamapuğ I|say jaıp&ı3 ruog — jgeeunoyaoi wrkepemg — iyefuıseg — *EPLİ SA 1paoa urejas UZ ASYEULEYİ 898 İrY MoMOZUOY ” “ayetyo »ngw3 zojâi ng zu “SA Zıutp9 şıyaaz ep Lajuo osuva sopası) eyiug upuluvz 'zıulp9 jejası Jeydop yesejng ruwmsedey gp ak|vag$ #P3O zUpIZ Sular — uruydeğ Yn4ng '21u1398 IĞEY sal vepziulejuepe uş UZ — Te PPİ Teyp ruupusums ziyeynij “. sapağe) iowo3uoyy vuuoç “> “951 apopmey 144 yeavanpjop repuy v£ “ek 14vdny önum3 ug vuuoş 'n 740p) Yama 1g yaouninp rurs sağı Öyll UeJo 1$a uluasığ 1ığıpıaa unLoyyop touyjuy e | “1p1L9İ uepupo oji ourasun| “NB 4g 15e epulepyepnp yesedek sre19491 11G şirez vauoş “ipada | veye yereye Yursadıt Seyi uefa b pundruou93 “gevunayasö zıuısıapayıy — “so£nunp apum «sp urueseu ojâ! 'znunsnur zo »içey “zluunağ eueg ıusağı$ İyl IYYLVA Ypeyzrumrek 99u9 uapounız Vey Fiugellg zruyek yuag UY) 1PUĞ “uk carynm yO3 depoya, — J#e4 noktaya y05 ze ungnj yo youap itggerek uvuy — “uğ daşyoru ZU ağ: panoB SA zıuajzos iye, — igeeuoyasi Ul ON — “1pop çak “4g Yyığas ursaps spoppofo , — 194 Ip 4.495 euekiç 1U119JZ08 vruos UO) -11Paşıyg daknsşo ngnıyocu yezy “aftan vulur< utueseu ağnp£oy 1oyjı suyzazn un.ojyop sa #varşıys$ 498 uulı Yö) yeryesig 1599198 1je4y Uayanyo NGnYOJAJ np yo 9104 İuyaşg ıpığey ng yay “pda ngnpyou vyerş usg “epemg dnıyou aydı “geeunoyaoğ “uodıpızuk o4gk -#gul 1şg wn Sypoura1259g yutması dna “ye ng “önujng daşyoru 1g Şey -nğ (yezun “msop ng unadır,, op -3ywg ug uepıyjusariyeg — 39 ureA9p sunzos Uekıgj “p “aIyĞI) S9ye UOPUNMAJZOİ UİfeLY “akojgumuoy op sasng ivan -— J404 munjng ave suy “zrulkeşkos yıaa AZ <mpeyeg #pun su eva 0 — iyo4 (edgyi euzipaek ULSI yeeğuk Uz <urigweduyo yasi 'mynd yo) — “04 94 ve? vusg Z1u4a|z9Ş ZıNıs Gipry sig Soy YOĞ z18 'uvkıg — 7 SERSERİLER YATAĞI bj Birinci Franslva uşağıyla yeve zelik etmekten pek hoşlanırdı Hattâ tuvaleti esnasında uşağının ağzından günün dedikoduların dinlemek onun için yorgunluk gi derici bir şeydi. Uşak bu suretle krala bir nevi gazele vazifesiri görmekteydi. O günkü düşüncelerine rağmen her zamanki itiyadına sadık kalanı kral uşağıyla gevezeliğe başla mıştı. Uşak, Birinci Fransuvanın 80: duğu suale cevap verdi: — Kral ilâç içmeğe başlamış lar, bunun için çok mesudum! — Niçin? Korkunr düşüncelerine : dönen kral titremişti. — Çünkü ilâç bir müsekkindir. Kral hazretleri bunu emniyetle içebilir. Doktor.a konuşmuş olan uşağın bu sözleri kral için bir şey ifade etmiyordu. — Hakkın var! dedi ve ilâve et ti; — Bu beni sakinleştirecek. Ku pamı doldur. Basinyak kupayı doldurdu. Kral bir hamlede içerken düşünü yordu: —- Ölümü içiyorum! İlâcın “Ik ve derhal duyulan te-| siri vücuduna bir rahatlık verme- si oldu. Yorgunluktan kırılan vö | cudu şimdi gayet rahattı, Döktüğü soğuk terler dindi. Ağ rıları kesildi. ». Mongvmeri kralın yanında” çıktığı zaman şaşkınlıktan özün : görmiyecek hale gelmişti. Kendi kendine düşünüyordu: — Neler oluyor? Laşateneyri Büyük Şarlman otelinde öldürül dü. Buna hiç şüphem yok. Her halde onu öldüren de Tribuleaır. Şimdi kral beni ayni otelde Şö- valye dö Ragastan denilen adamı tevkife yoiluyor. Bu adam bıhre- dilen ecnebilerden, o Tribule'n dostlarından biri.. Melün soyta. rı, tam servete kavuşacağım sırada felâketinı: sebep olacak! Böyle düşünürken şatonun ev- lusuna inmiş, zabitlerden birine #- mir vermişti. Biraz sonra bu zabit gelerek ıs- tenilen yirmi kişinin hazır olduğu- nu haber verdi. Mongomeri emretti: — Pekâlâ! Peşimden geliniz! Yolda giderken kendi kenline söyleniyordu: — Hapı yuttum! Eğer Büyük Şarlman oteline gidersem Trikule- yi tevkif etmeğe mecbur ka'ıa- ğrm. Tribuleyi kral görünce, kral yanındaki itibarım bir yalana #a- yandığı için bu yalanla beraber yıkılıp gıdecek.. Tüfekli, silâhlı yirmi adamın başında kumandanın yanında yi- İ rüyen subay (zabit) sordu: