Kalpazanlar Peşinde Polis hafiyesi (X:9) un harikulâde maceraları"?” arbur! gk derseliz z yüsaade€ g/a/b yalaca Kosummmnmmuzl burada aa sahile - im. Malumya vol yargunlu. Para verdiler. kal: ZE, j g ef di /pazamlar Şehri (Çİ, inlemek Jİ 4 eparaver aile bana iğ , il Kalp paraya b0ğ- Gerim isi Dü DB lal) | İNİ | muş$lar. Taksiti/ dr zevkolur 5v barda yok- z Allaha Smarladık. Müca- Selen Ve muvaffak . vo/manı di/e. N Hitri. yi 24 SERSERİLER YATAĞI Laşatenyeri uzaklaşırken Jiyet! de mağaraya doğru gitti. ... | Mağarava giren Jiyeti takip eti! meden evvel biraz Laşatenyeriden| bahsedelim. i Manfredi, içlerinden hangisi! kendisine teslim ederse Jiyeli ona vereceğine dair Birinci Fransuva- nın üç janliyoma verdiği sözü o-| kuyucularnnız şüphesiz ki vnut.) mamışlardır. z Çalışmalarını birleştirmeğe ka: rar veren üç arkadaş Jiyet için zar atmışlar ve Laşatenyeri ka. zanmıştı. Bununla beraber bu üç adamın Manfredi ele geçirmeğe muvaf- fak olamadıklarını da görmüştük. , Bununiçin Laşatenyeri krala bazı büyük hizmetlerde bulun. muşsa da Jiyetin kocası olmağı hiç ummamıştı. Jiyetle evlenmek, kralın genç kıza Düşes dö Fontenblö ünvaniy- le beraber verdiği geniş araziye sahip olarak büyük bir senvor ol- mağı temin edecekti. Bu jantiyom, uzun zamandan. beri krala büyük bir hizmette bu. İinmak için kafa patlatıyo.du. Hattâ sabahleyin ava gitreeden evvel, kral maksadını ona lattığı zaman bile hâlâ bunu düşünmekte idi. “Hakikaten Jiyet'kralın metresi olunca ona bir koca bulmak lâ- zım gelecekti. Bu kocanın ise'Bi- rinci Fraosuvanın sadık ademla- rından birisi olması lâzım geliyor. du. Jantiyom kendi kendine: — Bu koca ben olacağim! diye düşünüyordu. Jiyet korkusuzca ilerliyerek mağaraya girdi. Bir bakışta burasını gözlen ge: girdi. Mağara pek derin olmamakla beraber karanlık ve 1ssızdı. Jiyet yüreği çarparak, dip ta- rakta yosundan yapılan kanape gibi bir yere oturdu. Pek müthiş bir dakika geçirdi- ğini hissediyordu. Eğer yorgun olmamış olsaydı uzun müddeltenberi gözetildiği halde niçin birdenbire başıboş bı- rakıldığını düşünürdü. Fakat bir tesadüfün kerwlisine yardım ettiği fikrine kapılarak düşüncesinde pek ileriye gitmedi. Şimdi heyecana düşmüştü. Çünkü aklına birdenbire kaç- mak gelmişti. Plânını çabucak yaptı: Misafir olacak bir ev bulana kadar gelişi güzel yol alacaktı. Oraya varınca Tribuleye hir ha. ber uçurmak çarelerini arıracak- tr. Bu karardan sonra Jiyet iki üç dakika kadar Laşalenyericin u- zaklaşmasını bekledi. Nihayet sabrı tükenerek yavaş ça mağaranın kapısına doğru git ti, erek © / Seprizrle kor uşmak is İiyor; — 5öY/8 bakalım sohleP £ parlama (Dogru soy/#men ayı merede buluyorsun, DTMESAAİE pârasıYnE söylüyorsun? aydalı olur. Bana küşur olarak ver- iğiım Paralar; nerde buldun? SERSERİLER YATAĞI 215 Fakat tam kapıdan çıkacağı $1- rada bir adam içeriye girdi. Jiyet korkusundan bağırdı. Çünkü bu adam kraldı. Birinci Fransuva Jiyete doğru yürüyerek gülümsiyordu. Yalnız yüzü biraz sararmıştı. Ve hafifçe titriyordu. Genç kız bir sıçrayışta mağara- nın sonuna kadar geriledi. Yakında olacağını tahmin etti- ği bir mücadele için bütün kuvve. tini toplıyarak bekledi. Kral: — Pek üzüldüm!. Umae:m ki bir kazaya uğramadımız! dedi. Jiyet, mağaranın son duvarına kadar dayandığını hissetti Mahvolacağını anladı. Bir saniye kadar ateş saçan göz- leri ve korkunç yüzüyle kralın ha- yali gözlerinin önünde dalgalan- dı. Tehlike zamanlarında iztırabın hummasiyle yanan zihinlerin do- ğurdukları düşünceler gibi bir dü. şünce ile: — Bir şey olmadım babs! de. di. Fransuva olduğu yerde dardu. Jiyetin ilk defa olmak üzere söylediği bu kelime, bu baba ke limesi, genç kızla kendi arasına bir engel çekmişti. Şaşırıp kaldı. Büyük bir yeisle elleri #tredi, Yüzü sarardı. Babası öyle mi?. Namusunu lekelemek istediği bu kızın babası idi ha? Jiyet ise, karşısında dikilen kra» la müthiş bir silâh olan parlak göz- leriyle bakıyordu. Genç kız, metin, gururlu bir ta- vur almış, dudakları hafifçe titri- yerek sanki taş gibi donmuş oldu- ğu halde kımıldanmadan duruyor- fakat husule getirdiği bu engelin pek hafif olduğunuda hissedi- yordu. Birinci Fransuvanın kalbinde başlıyan mücadele birkaç dakika sürmüş ve bu tehlikeli zaman zar- fında ise Jiyet kralı tereddüt için- de bırakan manii ortadan kaldır. mak korkusiyle bir adım bile at-, mağa cesaret edememişti. Şunu da söyliyelim ki kralın kalbinde husule gelen mücadele pek uzun sürmüştü. Çünkü böy- le zamanlarda dakikaların saatler kadar uzadığı sanılır. Fakat birdenbire Birinci Fran- suva genç kıza doğru bir adım at- tı ve onu ateşli gözleriyle süzdü. Bütün şüpheleri, tereddütleri, korkusu gitmişti. Kalbinde insan- lık duygusundan bir iz kalmadı. Kuduz ve vahşi bir hayvan kesil. di: — Sana baban olduğumu kim söyledi. Jiyet, uzaktan dört nala koşan bir atın ayak sesini duyar gibi ok du. Birinci Fransuva bunu işitme- mişti. Genç kızı iki bileğinden yaka» ladı.