10 TEMMUZ — 1985 hediye 7000 çürük yumurta alacak Çocuk kral Tibette, ülkenin en akıllı yedi keşişi tarafından seçiliyor! Yüksek Himalâya — dağlarının, esrarlı ülkesi Tibet, şimdi kendi - ne bir çocuk hakan seçmeğe hazır: lanıyor.. Tibetin hem hakanı, hem de başkeşişi olan Dalay Lâmanın bundan on sekiz ay evvel öldüğü - nü şazmıştık. Lâma ölünce, - nun “ölmez ruhu,,nu taşıyan ço - Cüğu arayıp bulmak için, ülkenin “akıllı adamları,, arasından yedi keşiş seçilmişti. Bu yedi kişi tam ön sekiz aydır hiç durup dinlen - Meksizin ülkede dönüp dolaşmak- ta, böyle bir çocuğu bulmak için her evin kapısını çalmakta idiler. Aranan çocuğun Dalây Lâma * hın öldüğü gün, saat ve dakikada doğmuş olması lâzımdı. Araştırma, hakanın önüıııüı_de: ki birinciteşrin ayında seçilmesi dü şünülerek yapılmıştır. Çünkü Sik - kimde Ingilterenin Siyasal mü - messili olan Mister Frederik Willi amson, o tarihte Lhsayı ziyaret edecektir. Yedi keşiş şimdiye kadar bu ev-| safta doğmuş olan yirmi çocuk | bulmuşlardır. Şimdi de büyük se - çim törenleri için hazırlıklar ya - pılmaktadır. Çocuklar Tibet hakanının ika- metgâhı Potala sarayına getirile- tek ve burada kocaman — bir dua '—ıoıkb: ile, yüksek bir kule biçi - k— zi n,, Onulacaktır, ©r çocuğun yüzündeki örtü a- ç'.h.i'k“ kcşşıl:r.yuLImılınu dint | dili olan Pali dilile mukaddes ilâ - iler söyliyeceklerdir. Yirmi çocuk — arasından altısı ada nın kaplaali — Zağiaa teçilecek ve bunlar en son seçim için, büyük müşavere — salonuna Bötürülecektir. Salonda sekiz kö - teli som altın masanın çevresinde büyük Lâmalar sessizlik içinde o- turmaktadırlar ve hakanı bunlar seçecektir. Büyük salonda ateş yakılmaz; çünkü burasının Lâma- nın ruhani kuvveti tarafından 1s- tılmakta olduğuna inanılır. Çok ağır olan dua — dolapları döndürülmeğe başlanır. İçleri öd - ağaçlarile dolu buhurdanlılar tü - ter ve son seçim , apılır yapılmaz çocuk mukaddes “tereyağı,na ba tırılır. Sonra Hindistandaki mu - kaddes Ganj ırmağından, dağ, de- re, tepe ve geniş — çölleri aşarak buraya kadar getirilmiş su ile ço- cuğu yıkarlar. Bunlar sonra da armağanların dağıtılması başlar. İlk armağanı vermek imtiyazı, çocuğun annesinindir. Ve bu ar - mağan Tibetin en değerli bir he - diyesi sayılır. Anne, çocuğuna yir- mi bir düzüne bayat yumurta ve- rir! Yeni hakana armağan edilen bütün bayat yumurtalarn sayısı, tam 7000 tanedir. Sonra da anne, çocuğile en son | defaya mahsus olmak ıiıere'edı- laşır. O, ülkeye bir hakan vermiştir. Buna mukabil de kendisine elve- rişli tazminat verilir. Kadının göz leri bağlanarak, sarayın hazine o- dasına götüülür. — Burada birkaç dalkilep içim alimleri v ei 5 pırıl parlıyan altın vm f: « melerine bakmasına müsaade e - dilir ve iki koluyla taşıyabileceği kadarını alıp götürmesi söylenir. Ve kadm bu dünyevi zenginlik- leri yüklenmiş olarak evine dö - nerken çocuğu da - silâhlı muha - fızlarla çevrili — olduğu sarayda sulh ve sükün içinde mışrl mışıl u- yur! TURDKİYE Z İR AA BANKASI RABER — Akşam Postası MY H u No 10 nibaştan gençleşmiş ülkesi için - den Arnavutluk hududuna ileri - seviyede yayla gölleri var; bu göl- ler çevredeki toprakları sulamak için kullanılsa, Yunanistana ver- dikleri güzel!ik kadar da zengin- lik armağan ederler. Güneşin ka- vurmuş olduğu topraklardan son- ra, hiç de o'madık bir zamanda gözönüne çıkan göllerin en güze- li, yarı gömülmüş Bizans kilise- leriyle tanınmış Kastoriya şehrini adetâ çepeçevre çeviren göldür. Gölde balıkçılar acaip kayık- larla balık tutarlar, kıyıda da pen- cereleri demir çubuklu, duvarları kale hisarlarını andıran koca ko- ca evler dizi!miştir. Böyle kale gibi evler insana buralarda gizli defineler bulunduğu hissini veri- yor, Florinayı hiç beğenmedim. Ça- murlu bir derenin kenarında çıp- lak ayaklı kızlar, kendi kendine olmuş hendek ve havuzlardan te- miz su almağa uğraşıyordu. Vodenaya giderken şoseyi, dağ- lardan inmekte olan koyun sürü- leriyle paylaşmağa çabaladık dur- duk. Makedönyanım merkezi olan Edessa, eski Romalıların Dyrrahi- yum adını verdikleri şimdiki Draç- dan Bizansa giden yola hâkimdir. Bu su kuvveti çağında burası yay- ladan sah'! ovasına keskin bir yar gibi inen birkaç yüz metrelik çı- kımtı dolayısiyle şimdi su kudreti istihsalinin merkezi olmuştur. Galeriyusun kemer biçiminde yaptırmış olduğu Tesalya yoluna dönerken; kadınların hâlâ “İsken- der hamamları,, adıyla tanınmak- ta olan bir havuzun kenarında ça maşır yıkadıklarını gördük. Bu yol boyunca sapsarı mısır kocanlariyle dolu Makedonya köy letini geçiyorduk: Volos sokr klarında dolaşan is- timli tramvay tuhaf olmakla bera- ber, asrileşme ruhunun bir timsa. lidir. Şehirde birkaç sinema binası, taze balık kram eden lokantaları, yeni baştan yapılmakta olan li - man, kocaman bir otel, yolcunun üstünde iyi tesirler bırakmakta - dır. ledik. Denizden çok yüksek bîıı | —HHHEAR z X unanistanda-ı (| TAYYARE ve OTOMOBİLLE BİR GEZİNT. İ ' ameasnmmzızm Anlatav: Ahmed Ekrem munnuü Delfi şenliklerinde işte böyle Manastırlar Kalabakaya yapılan rahat bir tren yolculuğundan sonra insan | büsbütün başka bir dünyaya giri- yor. Sarp yamaçların tepelerin- de kartal yuvalarına benziyen ma- nastırlara eskiden yolcular sepet- ler ve ağlâr içinde çekilirdi. Fakat ben Kalabaka orta çağ manastırlarından da da- ha geri buldum. Aynarorzda ge - şehrini çirmiş olduğum bir ay beni orta çağa götürerek o günlerin hayatı - na ulaştırır gibi olmüştü. Kala - bakanın geriliği. insanı alışkan - lığa sürükliyecek kadar şaşırtı - yor. Yağmur altında, dizlerime ka- dar cçamura bata çıka otele kadar gittim. Amerikadan dönen muhacırlar| Peloponezi asrileştirmişler, göç -| men komiteleri Makedonyayı yeni baştan kurarak gençleştirmişler - dir. Fakat Kalabaka hiç doku- Kartal yuvalarına benziyen manas- tırlara eskiden yolcular sepetler ve ağlar içinde çekilirdi Filip ve büyük İskenderin ye-| neşeli oyunlar da görülür Haciya Triyas ve Meteorona lır « mandım. Dünyanın başka — taraflarında bayrak direği olarak ağaç kullan- mağa başlamadan çok evvel ke « şişler mermer ve taş — sütunlarm tepelerine dikilerek — hareketsiz dururlar ve bunu — dini bir ödev (vazife) sanırlardı. Bunlara Av . rupa dillerinde “Stylite,, derler; eskiden Şanı topraklarında olan Hiristiyanların bir çeşit keşişleri güya Tanrı şevgisi içim birsrdinekomı "başına çılıp gece gündümburadir »0 ayak üştü durmağı vazife bilir - lerdi. Metecorada ise insanlar — değil ve fakat bütün binalar taş direk - ler üstünde durmaktadırlar, Yol - cuları yukarıya çekmek için ağ kullanılması şimdi yasak edil - miştir. Yalnız erzakla odunu pa - pazlar bu acaip asansörle yüka - rıya çekiyorlar. Tahtadan yapıl - nulmamış, olduğu gibi bırakılmış eski bir Yunanistanı temsil edi - yor: Direk üstünde Uykusuz geçen bir geceden son- ra, burnum 900 metre yükseklik- te alıman kokularla — doldu. Bu sarp kayalığmn tepesi bulutlar i . çinde yüzüyordu. Bulut tabaka - ları Jindus dağına güzellik serpi -| yordu. | Sabahleyin kahvaltı diye sunu- lan çamur gibi kahveye elimi sür- medim. Ayakkaplarımı giydiğim gibi yukarıya Haciyos Stefanos, | | mış merdiyenler rüzgârda korku- tacak bir şekilde sallanırlar, Eski- den bu merdivenler yokmuş. Fa - kat papazlar hapse tıkılmış insan- lar değil ya... Kayalığa merdiven- ler oyulmuştur. Eskiden insan ağ- larla yukarıya çıkarken hem yo - rulmaz, hem de heyecan duyardı. Merdiven de ise bunların hiçbirisi yok. Hellen hayatının parlak köylü | elbiselerini ve ülke manzaralarımı böylece gördükten — sonra, biraz da şehir hayatını ğgüz?':n geçire . lim. Atinaya gitmek için güver . tesi Tesalyanın sakallı keçileri ve Pelionun zeytin fıçıları, axmbar - ları da yerli elma — sandıkları ile dolu gemiye bindik, Elma, zeytin | ve keçi kokularının biribrine ka - rıştığı gemide — yolculuk etmek, özlefıecek iş değildir; hiç kimseye tavsiye etmem! t Eski Atinalılar hayretlere de - ö*r kişilerdi doğrusu! Bunlar ti » yatroya ve hele tiyatronun dram kısmına bütün gönüllerile aşk bağlamışlardı. Bugünkü dram ya- Zıcılatımı uzun ve derin düşünce « ye vardıracak kadar ağır parçalar, | Atinanın eski tahnesinde hergün : Poynanır ve Atinalılar tiyatrodan ! İsparta: Burada — savaşçı her er kek bir. kaya — parçası — gibi idi. —| Sikmaksızın ayrı ayrı dokuüz tra - Euroter ovasında mükemmel bir. mevki olan İspartada eski harabeler | İtdiyi arkası arkasından seyre yoktur, Bununla beraber görülmeğe de ger bir şehirdir. Taygetus tepelerinin e-| derlerdi. SÜ teklerinde ortaçağların Greko - Bijans eserlerinin birkaç harabesi kalmıştır. ) BiRik TiREN RAHAT-EDER (Devamı var) Sağen Süklüşkler”. Dikeli ada düreie F BÜ e aKND n S eee L Go 3a e d öe ö deee eüküün sailkidi