Ebi yanan kibar kadın (hizmetçi keza seslenerek) — Kız benim jinnastik elbisemi ge tir.! Hesap dersi Mürebbiye, küçük Ragiba he- sap hakkında malümat vermeğe çalışıyordu: — Bek yavrum. Sol Elümde bir kâğıt tutuyorum ya.. İşte bu kâ- ğıdı bir tabak farzet, içinde de| vişne reçeli sürülü bir dilim ekme- ğin yarısı var. Sonra sağ elime bak. Onda da gene vişne reçeli sürülü bir dilim ekmeğin üçte ikisi olduğunu far-| zek, Bunlardan hangisini tercih edorsin? Ragıp kısa bir tereddüt devresi geçirdikten sonra cevap verdi: — Sol elindekini... Mürebbiye ümitsizlikle söy- lendi: — Yavrum, sana kaç kere an- lattım. Bir şeyin üçte ikisi yarı- sından çoktur diye.., Çocuk bunu: — Biliyorum diye hiç sevmem! göstermesin! Yere düşüp parçalan - "ağa hiç niyetim yok! ince bir hesap Mektepte muallim, çocuklara! ekonomi hakkında nasihat ver- mek arzusundaydı. Çocuklardan birisine sordu: — Salamon, sana şimdi beş li- ra versem ne yaparsın? — Bir sarrafa giderim. — Sarraffta ne yaparsın? — Evvelâ beş lirayı beş tek lira yaptırırım. Muallim hayretle sordu: — Sanra ne yaparsın? —Sonra mı? Tek liralarm hep- sinin yerine yirmi tane beş kuruş- luk alırım. Daha sonra başka bir sarrafa gider, bunları vererek elli Sakalırn İki arkadaş arasında: tane tane on kuruşluk alırım. Oradan çıkınca başka bir sarrafa giderek hepsinin yerine yüz tane beş ku- ruşluk alırım. Beş kuruşlukları ve- rerek beş yüz tane kırk paralık, bunları vererek bin tane — yirmi paralık, onları da vererek iki bin tane on paralık alırım. Eğer - beş paralık bulursam.... Muallim sonunu beklemiyerek hayretle sordu: — Peki amma oğlum, bütün bu değiştirmeleri niçin yaparsın? Salamon cevap verdi: —Paraların değişişinde elbet bir aldanan bulunur diye.. faydasıl — Evlendiğini biliyorum am- karşıladı | Ben de onun için böyle cevap ver: | dim ya.. Ben elma, vişne reçelini | galiba.. Talisiz âşık — Babanız buglin İyi nişen alamadı! — Bizim tanı diye aldığımız köpek yarım saat evcel tavşanın — peşinden koştu. Hâlâ meydanda yok. Halbuki tarşan yalnız başına geri döndü. Razı olurum amımna.. Yakovaçi zengin bir adamdır. Kızını isteyen delikanlının sözle- rini dinledikten sonra: — Oğlum Mişon, dedi, kızımı sana veririm amma bana yeminle temin etmelisin.. Delikanlı sordu: — Neyi? — Kızıma elli bin lira draho- ma vermekten vazgeçsem bile ge- ne onu isteyeceğine yemin etme- lisin.. Mişon cevap verdi: — Hayhay.. Fakat bu takdirde *“ben sersem bir adama kızımı — Mahir neden sakal acaba? Hiç yakışmıyor. — Evlendiğinden haberin yok | bıraktı ? bulamadı! ma ne münasebet? — N& münasebet olur mu? Ma- hirin kravatlarını hep karısı seçi- yor da ondan.. Zavallı, başka çare Havatli Yerzi Dut Bu mevsünm de kısa elbise modası olacak. Evliliğin faydası Evlendikten sonra harabatiliği geçmişti. Bir arka- daşı görünce tebrik etti: —Bak gördün mü, dedi, evlen- menin faydalarını.. Artık yırtık üstünün çorap, kopuk düğme ile - gezmi- yorsun. — Evet hakkın var. Karım ilk iş olarak bana çorap yamamakla, düğme dikmeği öğretti. — Alt kat komşunuzun kavga edişi, ni mi dinliyorsunuz? — Hayır! Yandaki komşuda kavga. vermem !,, diye vazgeçmiyeceğini| dün bir kurgun yemeyeyim diye yere sen de bana temin et.. Musikişinas Ngal barometreye bakarlar? dansüz — Ayağının yere değdiğini — bana söyliyen işte bu sersemdi! Birbirimizi nasıl bulduk? Mini mini Hikmet annesine sordu: — Anne, demek ben İzmirde doğdum. — Evet kızım. — Sen nerede doğdun? Sen de İzmirde mi doğdun? — Hayır kızım, ben istanbulda doğdum. K Hikmet durakladı, sonra gene sordu: — Peki, babam nerede doğdu? — O da Adana'da... Çocuk düşünceye daldı, sonra hayretle annesine sordu: — Peki biribirimizi nasıl bul- duk? bilardocu nasıldı?. ——— Ai mahsulü u sene İyt değil. | Benim yerime sen Öli Ihtiyar Levi ölüm döşeğinde.. Karısı Raşel yanıbaşımnda hüngür Küngür ağlıyor. Çocukları, to- runları, amca çocukları, dayı ço- cukları odada ağlaşıp duruyorlar. Levi ölmek üzere.., Karısını, siyah şalından tuta- rak çekti ve vasiyetini söylemeğe başladı: N — Altm gözlüklerimi Muize.. Raşel sözünü kesti: — » — Niçin? Muiz gözlük £ G mıyor. Halbuki Danyelin gözlüğe — Sus Raşel! dedi. Kitabımı İsak'a.. — Niçin İsak'a.. Ona haham bir tane dua kitabı vermişdi. Halbu- ki Samuelin dua kitabı yok. —Sus Raşel! Paltomu Mişona. —A! Nasıl olur, palto Mişona çok büyük gelir, halbuki. Levi son bir hiddetl. haykır- di: — Hâlâ söyleniyor —musun? Mademki bunları kime vermek lâzımgeldiğini benden iyi biliyor- sun, gel benim yerime sen öl! Ağacın kesik yerine kafasını sokan oduncu, arkadaşına — Orada durma! Şimdi ağaç devrilirse altinda kalır . sın!