HABER | KURA DÜŞÜ ÖLMÜŞ olacaxlar | elisi R f İsU'may, Gm. | Bu MAYAT MEG ALAZA RI e Çalınmış çocuk peşinde Polis Hafiyesi (X:9)un harikulâde maceraları ** DE CE BU MAYBUD ROKSUN Â- ÖAMIDIR. KENDJSİNİ YA 21. VERDE 0L2 ER GUNU BİLMİYORUM. | SERSERİLER YATAĞI şuyor, Ragastanın elini sıkıyordu. Manfred, daha derin bir heye - can içinde blunduğu o halde daha sakin görünüyordu. Saat sekize gelince: — Haydi gidelim! dedi, Vakit gerçi biraz erkendi. Fakat Ragastan üzüntüsünü anlıyordu.. delikanlının Dördü de silâhlarını takmarak, | acele sokağa çıktılar. Bu anda Fago sokağının köşe - sini dönen bir atlı göründü . Dolu dizgin gelen bu atlı Man - İredi görünce sevinçle bağırdı ve atımı durdurarak yere atladı.. Manfred sapsarı kesilmişti. Çünkü gelen Kokarderdi. | — Lântene nasıl? diye merakla | sordu.. Kokarder; — Beni gönderen odur,. Alı - nız! diyerek Manfrede bir kâğıd uzattı.. Manfred bunu acele açarak oku- du: “Şimdi öğle vaktidir.. Yarın sa- bah saat 7 de Dole yakılacak .Eğer Konsiyerjeri hapishanesinden Grev meydanına getirilinceye ka - dar onu kaçıramazsam, ey dos- tum, ey kardeşim, başıma gelecek felâketi anlarsın.. Seni bekliyo - rum.,, Manfred, bu mektubu sakin bir surette Ragastana uzattı.. O'da o- kuyarak Tribuleye verdi.. Ragastan oturdu.. Delikanlının bekliyordu. Tribuleye gelince sabrı tüken - vereceği kararı | mek derecesine gelmişti. * Dudakları bembeyaz kesilerek : — İyi, fakat.. Daha sonra gide- mez misin? dedi. Manfred yeisle: — Sonra mı ?. Sonra gece ya - rısı, hattâ belki de saat bir olacak.. Tam vaktinde yetişmeme imkân kalmıyacak! < diyerek Kokardere döndü: — Ahıra git, iki hayvan hazır » la!İspada OKapyasana iyilerini gösterecek.. Haydi çabuk ol! de - di. İspada Kapya ile Kokarder fır - ladılar.. Ragastan ayağa kalkarak Man - fredin elinden tuttu, Ve yumuşak bir sesle: — Çok iyi oğlum! dedi.. Manfred, gözleri yaşla dolduğu halde başını önüne eğdi.. Katlandığı fedakârlık hakika - ten çok büyüktü.. Böyle bir zamanda Manfredin kalbinde arkadaşlık duygusunun aşka galip gelmesi çok büyük bir şeydi... Ragastan Tribuleye dönerek : — Biz üçümüz kalıyoruz.. Bu- nunla beraber, dostumuzun yardı- mmı küçük görmediğimi ilâve et » mek şartiyle, diyebilirim ki bu iş » i te üç kişi de muvaffak olabiliriz, sözlerini söyledi, ö, ER İEYLEMEZ REKET i (Miki MAVZ A dn “AYDUDLAR KARŞI MÜCA- İKİ MAVZ | ii EDECEK lediyi Besi gır İlotomöbi Tehliketl E lar DEL pe hirsiz SERSERİLER YATAĞI Manfred, şövalyenin maksadını anlayarak onun elini sıktı.. ye dö Ragastan isminde bir senyö- rü tanıyıp tanımadıklarını sordum. Bu anda Kokarder odaya girdi. | Şatoya müracaat etmekliğimi söy- Manfred: — Tekrar Parise dönmek için yorgun değilsin ya! diye sordu . — Gerçi, yoruldumsa da yarın sabah Pariste bulunmak için ölü - mü göze alırdım. Bir kere Lânte - nenin yüzünü görmüş © olsaydı » nız... Manfred boğuk bir sesle : — Haydi gidelim! dedi. Arkadaşlariyle acele kucakla - şarak Kokarderle beraber dışarıya çıktı. Sonra Ragastan, Tribule ve İs - pada Kapya dört nala uzaklaşan iki atın gürültüsünü işittiler Tribule o vakit: — Biz de gidelim! dedi. Ve şatonun bahçesine doğru yo- | la çıktılar, Manfredle Kokarder dolu diz - gin Melün yolunda gidiyorlardı . Gece zifiri karanlıktı... Kulaklar tetikte, eller kılıca u - zanmağa hazır bir halde giderler- ken Manfred sordu: — Bizi nasıl buldun?, — Tali yardım etti. Evvelâ şunu söyleyeyim ki Fontenblöye geldi - ğim zaman aklım başımda değil - di. Bu delicesine yol (alış beni sersemletmişti.. Şehrin ilk evi ö- nünde durarak etrafıma bakın - dım. Kimseyi göremedim. Bir köylünün kapısını çaldım.. Lân «| leyerek kapıyı suratıma kapadı - lar. Bunları korkutmuş olduğumu anlıyordum.. Nereye (gideceğimi bilmiyerek orada durup dururken bitişik evden bir kadın çıktı . — Bir kadın mı? — Evet, erkek elbisesi giymiş genç, son derec güzel bir kadın.. Bana: — Mösyö dö Ragastanı mı arı « yorsunuz? dedi, Ben biraz çekinerek: — Siz kimsiniz madam? dedim. Genç kadın omuzlarını silkti ve bana tuhaf tuhaf bakarak: — Söyleyiniz, Mösyö dö Ragas « tanı arıyor musunuz, Oaramiyor musunuz? dedi. — Arıyorum, hem de pek ace » le! dedim. — Pekâlâ! Öyle ise şatonun ci- varındaki Fago sokağına giderek büyük Şarlman oteline ininiz .. Onu orada bulacaksınız! dedi , Ben de hemen Ooyorgun atımı mahmuzlayarak geldim.. Manfred bu kadının o Madlen Ferron olduğunu hemen anlamış - tr... — Bu kadın bizi koruyan bir melek mi? diye söylendi. Bu esnada ogecenin karanlığı içinde iki atlı mütemadiyen yol al- makta devam ediyorlardı.. Atlar ara sıra üstündekilerin görmediği tenenin tavsiyesini tutarak şöval - | bir mâni aşıyorlardı.