14 MAYIS — 1935 Bir Aşkın Hikâyesi selâ şu arkadaşım - Adnan gibi ... O zaman saadetimi muhakkak bir hale getirebilirdim.. Sevdiğim bir kadınm da bahtiyar olmasını te « min ederdim. — Bunun için insanın — zengin Mi olması lâzımdır dersiniz?. — Bittabi, hayır.. Hakikt, sami- mi bir aşk, bütün bu hislerin yu - karısmdadır. Genç kız: —Aşk .... » diye dalgın dalgım Mırıldandı. - Acaba, bu hakikatte Mevcut mudur?, — Ay, bundan şüphe mi ediyor- sunuz, Samiye Hanım? Evet, bir aşk bir hakikattir, mevcuttur. İn- sanın. yakalanabileceği dertlerin en büyüğüdür. Ancak o bizi teselli edebilri. Alçaklıklarımızı, sefa - letlerimizi o tedavi eder.. Bizi, in- sanlığın fevkine çıkarır.. — Bu derece hararetle aşktan bahsetiğinize nazaran her halde Sşık olmanız lâzım, Rauf Bey.. — Şüphesiz.. Kalbimde taşıdı - tesadüfümüzden beri, bütün duy - gularım, sevgilime doğru aktı ... q_llllıındınberi aşkım büyüdü, Mü Şimdi, artık bütün mev - "':dilîelimi aydımnlatan bir güneş '*'_C gelmiş bulunuyor. Onun ışı- p. Bütün iyi hislerimi tebarüz et - İyor,, ç PU sözleri büyük bir coşkunluk- * Söylüyske — Onur “dinlerken, Senç kız, bütün mevcudiyetini ya- Vâş yavaş garib bir hissin kapladı- ğinı duyuyordu.. aReSeeAa AA cRETESERLAr Te N Nakleden: Zavallı çocuk yari yarıya bay » gınlık geçiriyordu. Hezimete uğ - ramasına her şey yardım ediyor - du. - Gecenin ilikliği, — yalnızlığı, kulağına fısıldanan aşk sözleri.. Kurtulmak, mukavemet etmek istedi.. Kuvveti, şuuru artık ira - desine tâbi değildi. Artık Rau » fun esiri haline gelmişti.. Bunu anlayan genç adam; ce - saretini arttırdı.. Ve Samiyeyi kendine büsbütün esir etti. sanlığı ihtişamıma esir etmiş gi - biydi... $imdi artık genç kız rüyada gibi yaşıyordu. Mücadele etmek kabi - liyetini büsbütün kaybetmişti . Suükutunun ertesi günü, —utan - maktan yerlerin dibine geçerek, | iradesine hâkim olmak istemişti .. Lâkin Rauf, buna imkân verme - mişti., » Vadedici bir takım cümleler sar- federek, kızı okşayarak, onun ıstı- raplarını, vicdan azaplarını din » dirmişti.. « “Mademki sevişiyoruz, mes'ud olmağa hakkımız yok mu?.,, de - mişti.. İlk fırsatta Samiyenin annesiyle EEERE l İA (Devamı var) — Sizi temin ederim ki mes'ud | Slacaksmız! - dedi.. — Heyhat.. Bundan pek emin | 'eğilim. Zira, karşımdakinin aşkı- Mi kabul edip etmiyeceğini bilmi- !nnı., Ona duygularımı ve dü - tüncelerini anlatmaktan çekinmi - Yorum,.. Bir müddet sustu.. Sonra, sanki insiyaki bir hareket - © imiş gibi, geriledi.. Ellerini yü- Züne örttü.. Dedi ki: i ; O Samiye.. Sevgili Samiyeci - ğim, Sevğilim sensin.. Bunu anla- Madın mı?, — Çıldırdınız mı?. Haa , haykırmak, bağırmak istiyordu. Fakat — çivilenmiş gibi, Yerinde duruyordu..” Mî Samiye!, Size gçıldırıyorum. ©'ud olmam, yahut betbaht kal- » senin elindedir.. Bana karşı son derece insafsız mı dav - '“._Cıkımn? Beni ved mi ede - iniz?, h* , susun.. Allah aşkına 'ı"' teyler yapmayın.. Gidin bu » dan., şüphe ediyorsu - :îîînenimle mes'ud olamaz mr- | Böni çök mu değetsiz bir in"" farzediyorsunuz? Yoksa, a- ı!ı" i yaş farkını fazla mıbu- Tsunu? Ah; amiye, isteseydi- x:_'k mes'ud olurduk ki, .ı. İi kat'i surete protesto etme - > —,_'"'-mmdu. Fakat, delikan- Mnı î""ît vekrınedî.. Samiye oplamak imkânmı bula - Wit Ağayı, SUf, onun üzerine atıldı. * G YUR MKNO OEMASIAAKE Vapurculuk TÜRK ANONİM ŞİRKETİ İstanbul Acentalığı Liman han, Telefon: 22925 Izmir Sürat Yolu SAKARYA vapuru her hafta PERŞEMBE günleri |H saat 16 da İstanbuldan İZMİRE İlve PAZAR günleri de İZMİR. DEN İstanbula kalkar, II Akşam Postası İDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESI Telgraf Adresl İSTANBUL HABEK Telefon — Yazı: 28879 — idaret 20810 ABONE ŞARTLARI ; ı $ 8 Maylki Türkiye: 120 330 600 1250 Kr. Kenebi: 180 643 840 1610 ILÂN TARİFESİ Ticaret lânlarınım gatırı 12,50 Kesmi Uânlar 10 kuruştur. Sahibi ve Neşriyat Müdürü: HASAN RASİM US Basıldığı yerı — (VAKIT) Matbaası KUPON 126 14-5-935 t Temmuz ayı nihayete eriyordu . | Mevsim, bütün tabiatı ve bütün in- | Hüsmen bir kaç adım attı: | — Sen söyle Sırık Ahmed, din - lenmek mi istersin, yoksa denize açılmak mı?. Sırık Ahmed uzun boylu, ince bir adamdı.. Sanki küçük bir ka - | vak, canlanmış, insan olmuş ve bu- raya kadar gelmişti. Kavgalarda onun başı ve kılıer bütün başların üstünde görünür - dü. Kolu ile kılıcı da boyuna göre- uzun olduğu için düşmanımı uzak- tan vuruyordu. Yalnız yelken manevralarımnı, di- reklere tırmanmayı beceremezdi amma, zaten bu işler ona kalmaz- dı. — Elbette denize açılmak iste - riz, rels... Onun yanında duran iri yarı, w- zun boylu, dalyan gibi bir levent | söze karıştı: | — Bunun da lâfı mı olur? Böyle şey sorulur mu?. 5 Bu Dalyan Mustafa idi, Savaş - larda reisin yanmdan ayrılmaz , en korkulu zamanlarda, yürüyen bir dağ gibi düşmanının üstüne | saldırır, önüne geleni devirir, yı - kardı. * İki adım ilerisinde duran bir | arkadaşına bakarak ilâve etti: — Öyle değil mi Koca Veli?.. | Ağzımı açsana.. Yoksa kıyıda bek- liyen çipil gözlü Arap karılarına mr vurgunsun?, Koca Veli kırk yaşlarında, ab- lak yüzlü bir yiğitti. — Küçücük | gözleri, orta boylu tıknaz vücu - | diyle bir fil yavrusunu andırıyor - du. Arkadaşına — cevab verecekti.. Fakat sözleri ağzında kaldı. Çün: | kü Hüsmen reis Dalyan Mustafaya | ' bakarak şöyle demişti: | — Biz de lâf olsun diye söyle - | dik.. Bunu böyle bilesin!.. | Dalyan Mustafa kılıcını çekti ve | haykırdı: | — Yaşasmnreis! .. ., Tilki Hasan, biraz — kambur ve ince vücudundan — umulmıyan bir çeviklikle direklere fırladı Kara Memiş adındaki yağız delikanlı forsaların ortasına yürüdü... Onun işi seferde — kürekçileri | gözlemek, iyi çalışmayanları kır - baçla dövmek yahut dövdürmek - Blrse Bir anda bütün gemi kaynaştı .. Son yükler ve esirler dışarı çıka - rılmış, Kızıl Kadırga hafiflemiş - ti.., O bile kücük dalgaların oynaş- tığı yeşil denizde sallanıp duru - yor, engin ufuklara doğru kanat - lanmak için sabırsızlık ediyordu.. — Vira demir!.. — Yelkenler mayna!.. Mayna! Viraaa.., — Hey..yyy!. Vardiyan!.. Yapış tokmağa!.. Direklerde birer maymun gibi dolaşan tayfalar yelkenleri koyu- vermişlerdi. Birisi iplerden aşağı, ' boşluktan düşer gibi inerken, bir <e »Yazan: KADIRCAN KAFLI Esirler dışarı çıkarılmış, Kızıl Kadırga hafiflemişti .. başkası grandi direğinin tepesin'- de ufku gözetliyordu. Dayul ve zurna — kıç kasaranın | üstüne çıkmış, leventler şarkısını çalıyordu.. Varil varil sular gemiye alını - yor, kaleden getirilen barut ve gül- leler yerlerine konuyor, sandıklar dolusu peksimetler, pastırma ve sucuklar kilere dolduruluyordu. Bütün bunlar o kadar büyük bir hızla yapılıyordu ki.. Ne bir şaşkınlık, ne bir durgun- lük, ne de yorulmak.. Aradan çeyrek saat geçmemiş » bi... Vardiyan, duran kocaman kütüğe vurmağa başladı: — Tak.. tak.. tak.. tak.. tak. Kızıl Kadırga zicirini kıran .bir deniz ejderi gibi burnunu limanın ağzına —çevirdi Denizi yararak; iki yanına köpükler saçarak - ileri atıldı., Kaoca Memiş dümene geçmişti.. Gözlerini geminin burnuna ve limanın ağzına saplamış gibi dim dik duruyordu. Hüsmen Reis biraz sağ elini de belindeki kuşağa da - yamış, yoldaşlarının manevraları- nr, geride kalan limanı, ilerideki engin ufukları gözden geçiriyor - du. Karayel tarafına giden Turgud Reis donanması artık görünmüyor du, O dosdoğru yıldız tarafına gi - decekti. Böylelikle sancaktan esen poyraz onu son hızla ileriye götü - recekti.., Limandan çıkarken vardiyanın tokmağı gittikçe sık vurmağa baş- lamıştı: — Tak... tak.. tak.. tak, tak, tak... e Şimdi yelkenler alabildiğine şiş- miş, kürekçiler durmuşlardı. Gemi ikide bir şahlanır gibi de nizi yarıyor, yeni zaferlere, yeni ganimetlere doğru sanki uçuyor - du. tu.. imdi leventler de gür sesleriyle çalgıya arkadaşlık ediyorlardı : Yol ver köpüklü Ak deniz, Biz Hüsmenin erleriyiz Düşmanlar nereye kaçsa, Yakalar, başm ezeriz., Gemimiz sanki bir kasırga, Dinlemez fırtena, dalga.. *Kahpe düşman ininden Ççık, Geliyor Kızıl Kadırga !, vi e Turgud'un armağanı Hüsmen Röis kıç kasatada bir | Anadolu halısının üstüne yzan - mış, başlıca leventleriyle yeni akın için nerelere gideceğini konuşu - yordu. Bazıları bu sefer — İtalyannın şark kıyılarına gitmeyi ileri sürdü- | ler. Bu düşünce fena değildi.. Ne | İsteyenlerin 31 — 982 de olsa Tirenyen — denizi onların sıksık dolaştıkları, her yıl bir kaç defa gidip geldikleri yerdi. Fakat Adriyatik tarafına giden akıncılar henüz yoktu, Hüsmen, kendisinin de isteme - sine rağmen bu düşünceyi bir ke- nara attı. Çünkü o yalnız akına gitmiyordu.” Ayni zamanda Tur - gud filosuna karşı Mesina taraf - larında toplanan bir düşman do « nanmasının ad bulunup bulunma- dığını anlayacaktı. Yola cıkarken Hüsmen Reisin ta- | sarladıkları sağlam — bir karara tokmağını, önünde | bağladılar ve yoldaşlar yerlerine gittiler... $ Şimdi genç reis yalnızdı.. Ara » sıra doğruluyor, — engin dcnîil_ıri gözden geçiriyor, — yelkenleri bol bol şişiren güzel rüzgâra bakmak » tan sonsuz bir tad buluyordu. İşte — küçükten beri yüreğinde beslenen rüyalar hep hakikat ol - muşlu.. 4 (Devamı var) Beyoğlu Sulh T inci Hukuk Hdâ- kimliğinden : 1 — Tüüsniye ve Azimelerin müla- surrıf oldukları Kasımpaşada Yelde- Kirmeni mahallesinde hastane arka sokağında 12—14 numaralı ahşap ve tamamına (2111) lira kıymet tayin e- dilen maa bahçe 15 odalı hane şuyuun izalesi zımmmnda'açık arttırmaya va- zedildiğinden 15 — 6 — 985 tarihine müşadif Cumartesi günü saat 15 den 16 ya kadar Beyoğlu Sulh Mahkeme- sinde bilmüzayede satılacaktır. 2 — Arttırma bedeli kıymeti mu- hammenenin yüzde 75 şini bulursa © gün ihale edilecektir. Yüzde 75 şini bulmadığı takdirde en son arttırma- nın taahhüdü baki kalmak suretiyle ikinci arttırma — 90 — 8 — 935 güklüne tesadüf eden Pazar günü sant 15 den 16 ya kadar icra olunacak ve en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. Bu defadan başka ilânat yapılmıyacaktır. 3 — Tarihi ihaleye kadar vergi, va- kıf icaresi, belediye resimi ve dellâliye müsteriye aittir. 4 — Artlırmaya iştirak edecekler kıymeti muhammenenin yüzde yedi | buçuğu nisbetinde teminat akçesi ve Davul zurna büsbütün coşmüş- | ya milli bir bankanın teminat mektu- bunu getirmesi garttır.. 5 — Arttırma bedeli tarihi ihale- | den beş gün zarfında mahkeme kasa- sına tevdi edilecektir. Aksi takdirde farkı fiyat zarar ve ziyan, faliz — ve masarifi saire bilâ hüküm kendisin- | den tahsil edilir. 6 par Mezkür gayri menkul vakıf ar müdürlüğüne 375 liraya ipo- | tek edilmiştir. Başkaca ipotek sahibi alacaklılar ile hakları tapu sdellli ile sabit olmıyan ipotekli alacaklılar ve mhangi bir iddia edenler tarihi ilân- n itibaren 20 gün Zzarfında evrakı müshbiteleriyle birlikte satış memuru- na müracaat etmelidirler. Aksi tak- | dirde hakları tapu siciliyle sabit ol mıyanlar satış bedelinin paylaşmasın. dan hariç kalırlar. —© 7 — Şartname 12 — 5 — 935 tarihin- de mahkeme divanhanesinde,herkesin görebileceği bir yere asılmıştır. Dos- yayı görerek fazla malümat almak nümarasıyle Beyoğlu Sulh 1 nci Hukuk Mahkemesi Başkâtipliğine müracaatları ilân olu- nur. (11458)