HA B İKaraMaskek->zzE Polis- hafiyesi ( X:9 yun —— İwenebirsinema seyreder gibi takip edecek, heyecanı eyecana dü- harıkulade macera'arı : No. 23 KK DİŞTE GELDİK.. MoTÖRÜ GBoZz H 5 4 r, d U '“ ıEım YALNIZ ılıl GE; Fıvıısı?çn :[ CE GEÇİRMEK iİşi ıW YAS! vaıuııç'.L ALIRJS (RsE .ANGlLl' r——“_:',"' . MAY « mçıu GE;*RE MİYESİMİZ.. |. TOMOBİ- STIV-EVDE YOK. BEN Kiz ea STULAN BİRİ İKARDESİ MERİYİM. iŞE. Ç RİYE'BUYURUN « lble —x ÜENDE mo—'r İFESÖR ÇOCUKLAR llÇIN HEDıYELi ROMAN | BOBİNİN YARIŞI: 87 ıMASKEnın MİRİ AERPEYE NE-. V7 O EBEBSİZNİ | SENİ KORUMAK İŞİN DEN KUZĞ, L_'M’s SİDİP || BENDE GELECEĞİM t . T T - huıasası â;ğg”j(’”'”— KTi NE D/YORUMZİ, ü Ş k Polis hafiyesi X: 9 Şikagoda K’ ; " f - Nİ ai Karamaske isminde — bir haydud çetesiyle çarpışmaktadır. Bu çete Marlo isminde zengin bir adamı bir hile ile kaçırmışlar — ve Skul çiftliğinde kayalarım içindeki bir | mağaraya hapsetmişlerdir. X: 9 işe evvelâ telsiz istasyonundan bat lamak kararını veriyor. Fakat bivı N pusuya düşüyor. İ 122 — RAĞASTANIN OĞLU — — RAGASTANIN 06 123 şişi baştan çıkartacak kadar çıldırtı- | cıydı. Manfred onu hayretle ve kendinden göçerek seyrediyordu. Genç kadın ayni tatlılıkla devam etki: — Siz de beni tanıdınız. değil mi? Bunu gözlerinizden — okuyorum. Bizi ilk defa olarak karşılaştırın müthiş | vaka unutulmaz hatıralardandır. — Madam... Emin olunuz ki.. — Susunuz.. Beni tanıdınız. Fakat | nezaketiniz, yüksek kalpliliğiniz sizi, beni tanrmamazlığa sevkediyor. Ben Monfokon darağacından küurtardığı- nız kadınım.. Bu tatlı sözlerle kendinden tama. men geçmek derecelerine gelen Man- fred: — Öyle mi? diyebildi. — Siz bir mertsiniz.. Bir kahraman- | sınız.. Kalbiniz de, kolunuz gibi, titre- | miyor.. Demin, mütbiş kılıcınızla kah- | ramanlığınızı İspat ettiğiniz zaman si- zi takdir etmişti mdi — daha çok takdir ediyorunu. Çünkü bükülmez bir kolun arkasında en — yüksek bir kalp taşıyanlardan olduğunuzu — görüyo- rum. İşte burun için: Ben Monfokon darağacından kurtardığınız kadınrm ! diyorum. Başka ismim yok! — Evet sizi tanıdım — madam! Bir | saniye kadar gördüğüm güzel yüzünü- zü unutsam bile ılık hir okşayışla beni | hâlâ büyüliyen sesinizin tatlı ahengi- ni nasıl unuturum.. | Manfred ayağa kalkdı. Odada ge- zinerek kendi kendine söyleniyormuş gibi devam etti: — “Fakirseniz, takip olunuyorsa- Bır, istiırap cekiyorsanız, yardıma ihti. yacınız varsa, herhangi saatte olursu iyleri meydanımdaki küçük eve gelip isminizi söylemeniz kâfidir.,,L Görüyorsunuz ya işte. — Hatırladım.. Sözlerinizi aynen tekrarlıyorum., Fa. kat kendinizi tuhaf bir şekilde ı.mn manızın sebebini anlıyamıyorum. ki gençliği, güzelliği, sevimlili; dınlığın heyecan veren, yürek çarptı- tıran bütün hazinelerini kendisinde toplıyan bir aşk timsalisiniz! — Bedbahtım! Vücudumda ölümü taşıyorum.. Bu sözleri işitmek İstemiyen ve işitmi- yen Manfred hararetle devam etti — Sizi niçin kurtardım? Beni niçin kurtardınız? Ah madam.. Bu iki vaka size talilerimizin biribitine — gizli bir sürette bağlı olduğunu - anlatmıyor mu? Bugece ben buraya gelmiyor- düm, Evimden çıktim. Nehrin kıyısına geldim. Bir sürü haydutların hücumu- na uğradım, Kendimi korudum... Tek- rar sıkıştırıldım.. Artık mahvolacağı- mr anladığım anda arkamı sizin evini- ze vermiş bulunuyordum. Ve siz bana hayatımı kurtaran — kapıyı açtmız! Bunlar hep âdi bir tesadüf — olamaz madam.. Hayır.. Hayır.. Beni size doğ- ru sürükliyen — sevkitabil idi. Büf€n bunlar bir aşkı anlatmaz mı madam! BSustu... Bu kelime ona garip bir. — heyecar | verdi. Jiyetin hayali gözlerinin önünder geçerek ; — Evet! Bütün bunlar bir aşkı an- latmaz muı.. diye tekrarladı. Sonra kendisini titreten ve yüzüne yeisli bir güzellik veren heyecanile: — Evet madam! Aşktır. Sizi seviyo- rum! Bunu hissediyoru! Artık her- sey bitti. Sizi sevmek istiyorum.. Sizi seviyorum., Hayatım sizindir.. dedi... Madlenin ellerini tutarak kendi el. leri içinde oğuyordu. — Genç kadın ise birdenbite taşan bu aek duygularına karşı gelemiyerek onun her hareketi- | ne müsande ediyordu. | Bununla beraber bu uşkda kalbini pek ziyade üzen bir sır keşfediyordu. DelikanlIt bu hararetli sözleri kendi. sine söylemiyor ve gözlerile başka bir yüz arıyor zannedilirdi... | Fakat ne zâarar?.. Meçhul bir yesin toplanmış bulunduğu bu aşk onu he- ı yecanlandırıyor, kendinden geçiriyor- | du. | Kendisine o zamana kadar hiç kim- | se böyle heyecan vere dar çarptıran sözler Bir saniye kadar birinci Franşuva- | ntn yüzünü gözünün önünde canlan- dırdi.. Fakat karşısında duran — Münfred çok güzel ve çok sevimliydi. Yavyaş yavaş ona doğru yaklaştığını. Onun sıcak nefesinin yüzünü okşadı- gonı... Nihayet onun kolları arasında bulunduğunu hissetti. Dudakları uzun ve ihtiraslı bir öpü- etikle birleşti. Ve ikisi de bu öpücüğün yabancı ol- duğunu hissetmediler.. | Madlen birincti — Fransuvayı, Mat- freod Tiyeti artık — düşünnlüyorlardı. Genç kadın : — Oh sevmek! Gene sevmek! Bu tatlı duygülar içinde göne yaşamak! Kalbimin yeniden canlanışı ile tekrar dünyaya gelmek.. diye — düşünüyor, Manfredse kendi kendisine : — Jiyeti unutacağım! BW güzel ka- | dın onu bana unutturacak.. Bunu se- viyorum., Sevmiek isterim.. diyordu. Hkisi de ağır ağır — kendilerini kay- bettiklerini hissediyorlardı. Menfred genç kadım bütün ihtira | sile kollarınım arasında sıkarak : — Seni seviyorum! diye mırıldandı. Madlen derin bir haz ürpertisi itin- de: — Bende seni.. cevabını verdi. Artık hiçbir şey düşünmüyorlardı. Gözlerini kapattılar.. Manfred: — Benim olacaksın değil mi! dedi. Madlen: — Evet. Senin olacağım.. Sevinim! zlerini mrıldandı. Fakat, Manfredin bütün - kuvvetile sıktığı ve kendisinin de artık her şeye müsaade edeceği bir anda Madlen bir- denbire geri çekildi. Ağzından yeisli bir sayha fırladı., İki eliyle Manfredi iterek — Gitt.. Git.. dedi. — Gitmek mi?.. Aklınımnır bozdun? Sen benimsin... — Asla! Oh. Ne betbahtım, ne bet. bahtım!.. — Sen benimsin! Manfred kudına sarılmak istedi. Madlen onun elinden — kurtularak saşkın ve sersem gibi bir. halde kol- tuğun yanına diz çöktü.. Başını elleri- nin arasında gizliyerek hıçkıra hıçkı- ra ağladı ve: — Ne betbahtım . Ne — betbahtım? diye tekrarladı. Bu sözler ölmek üzere bulunan bir insanınki kadar acıydı. Manfred durdu. İki elini ter içinde — kalan yüzüne götürerek hayretle etrafına bakındı. — Nerdeyim? Rüya görüyorum ga- Hba.. Evet bir aşk rüyası. Lâkin Ji- yet nerde? diye mırıldandı. Diz çökerek — ağlıyan genç kadını gördü. O vakit bu kadınm da —hayatında, hattâ itiraf ettiği askında kendisinki- ne benziyen aet bir sır — bulunduğunu anladı. Eğildi. Madlenin omuzuna dokunü- rak tatlı bir sesle: