HABER — Akşam Postası 21 NİSAN — 1985 u FAYDA ile tahrip ediniz valarını ve tohumlarını Yaz geliyor. Tahta kurusu, sinek, sivrisinek, güve ve bütün haşarat uyanmağa başladı. Havalar ısındıkça haşarat çoğalır. B"_İ'ü” başaratı kökünden kesmek için haşaratın a alarm üzerine veodaların havasına ve tahtaların, duvarların kenarlarma, aralarına bolca FAYDA serpiniz. Ve tahta kuru yuvalarını FAYDA ile tahrip yuvalarına ve e$şyı haşarattan kurtulacak ve rahat edeceksiniz. Bilhassa — apartımanlarda, mutfaklarda yemeklerinizi, — erzakınızı telvis eden hamam bLöcekle- edî.n iı;,ğütm::,ıl:::nhıdı bulunan küçük böcekleri, tırtılları, kümes hayvanatında, köpeklerde bulunan pireleri, bitleri, nebatat ve ağaçlar üzerindeki — tırtılları TaRELbA imha ediniz. Kutusu 30 büyük 50 kuruştur. Bir kiloluk kutu 80 kuruştur. Hasan deposu: Ankara, İstanbul, Beyoğlu. behemehal FYDA ile | JUVANTiN (BETTESİTMTELARRETEMTLETDUCENTEYEELETENİANUN TTİRLİRETN Model ve kumaş aramak, renk seç- mekiçin vaktinizi boşa geçirmeyiniz Soğuk algınlıkları ve her türlü Size mevsimin öz renkli ve eşsiz kumaşlarını takdım eder. Yeni açılan tuhafiye dairesinde YüN-iPEK | Zevkinin bir nümunesidir. Gidiniz, görünüz. Yeni postane caddesi No, 53 zz K YTTE LA a z | Ka eli SAÇ BOYALARI| zzamma €n | Kanzuk Eczahanesi Müstahzera - Oda Zabıta memur. - larına mahsus: tmdan: » 200 M. mosafeyi Saçların sabit ve tabii renklerini !l%ı'!u gösterir. iade eder, Kumral ve siyah renk - P lerde tertip edilmiştir. Ter ve yı- n n lm u u 2 ve 20 komprimelik ambalajlarda z | ğwğlnyînhı çıkmaz. Daima sa. : ee " Yegâne zararsız ve sıhhi Ceb — fenerleri bulunur. . saç boyalarıdır. Tanmmış ecza- SATIŞ DEPOSU: gelmiştir. Her nelerle itriyat mağazalarında bu - Safuzade Mehmed Emin-Hak- — | yerde 1526 No, Hötür kâkoğlu Silfkeli Rahmi-Mersin — | tahtmda arayı « ——— — Ankara: — Hüseyin — Hüsznü « DEz, İzmir: Tursun Eşref . Samsun Ambalaj ve komprimelerin üzerinde halisliğin timsali olan &P markasını arayınız. İstanbul Üçüncü İcra memur - | allik eşya 24 Nisan 935 — tarihine luğundan : müsadif çarşamba günü saat 12 - Mahcuz, paraya çevrilmesi mu- den 13 e kadar ikinci açık arttır- karre bir adet presli ateş makinesi | MA — suretiyle — Tophanede eski bir adet büyük pres bir adet sığa - | Mumhane yeni Kılıç Alipaşa cad- ma makinesi bir adet — otomatik | desinde 122 No, da ve Tophane - üü ee nn Turkı;re—Z—ıra—at Bankası idare meclisi fevkalâde umumi heyet üyelerine. Bartf Teksayt kapatları dalma | böyle kapalı zari | : ç | Bildirirki: Umumi Heyetin toplantı günü olarak ilân edilmiş duuml:;&zı torna bir adet 1/2 beygir kuvve- | de İskele — caddesinde 14 No. da na makinesi bir makkap bir ateş | mahallindeki memuruna müra - tHinde elektrik motörü bir adet tör-! satılacağından isteyenlerin o gün ı caatları ilân olunur. o Mayıs, Persambe günü., Büyük Kurultayının topls | =u:. rastladığından u—u%& torlanlz gülü ııw Pazar, saat 15 e bırakılmıştır. (2041) ocağı ve saire demirciliğe müte - — RAGASTANIN OĞLU — 20 ıuklı_ynl alarak gicirdayan tekerlek ürültüleri duyuluyordu. 'ur;:unı uzaktan takip ederek yürü- meğe başladı. Yirmi dakika kadar sonra gürültü birdenbire — kesildi, anfred : M— Tuhaf şey! Büyük dırıüıeınn: altında ılnrduğ::ıuhıhie girerim! Sözlerini mırıl Süratle yürümeğe başladı. Böilrı:k— Jenlerin çalıların arasından pee”n darağacına yaklaştı. Lâkin birden Öyle bir şey gördü ki hayret ve deh- getinden titrediğini duydu. Orada kendisinden bir kaç adım ötede müthiş ölüm — makinesi duru- yordu. Bir kudın, h-N“:dluııWkı- na kürükliyen diğer bir cağında ı:"vo merhamet - dileyerek çırpınıyordu. Manfred bu korkunç manzarayı, kımıldanmadan, ses çıkarmadan Bey- rediyordu. Birdenbire havada sallanarf kadı- nın vücudunu gördü. Herif de araba- ya atlıyarak Mon Marter köyüne doğ- ru atlarını sürdü. Şaşkınlıktan kendini alamıyan Manfred: — Bu müthiş!'. Diye haykırmaktan kendisini alamadı. O vakit atılmak, duvara trmanmak, kadını kollarından kaldırmak, han- Yavaş yavaş meçhul kadın kendine geliyordu. Henüz korku İle dolu göz- lerini açıyor, etrafıma şaşkınlıkla ba- kıyordu. — Madam, kurtuldunuz! Zorla doğruldu. Boğuk bir sesle: — Kurtuldum mu?, Kelimesini mı- rıldandı, Etrafına bakındı. Yavaş ya- vaş keni topladı. Ayağa kalktı. Büyük tehlikeler atlattığından do- layı değil, müthiş kinli bir ifade ile: — Kurtuldum! Yaşıyorum, evet ya- şıyorum! Oh, vay şimdi o nlçağın ha- line! Vay senin haline PFransuva!. Madlen öyle bir intikam alacaktır ki, bunu ileride her anan içinin ürperdi- gini hissedecektir. Mösyö size yaşadı- gım müddetçe bir hayattan daha bü- yük bir şey borçluyum! İsminiz ne- dir?. — Manfred Madam! — Eğer fakir, haksızlığa uğramış, aç ve fedakârlığa — muhtaçsmız is- tediğiniz zaman, ne vakit ve hangi sa- atte olursa olsun Tüviyleri meyda: nındaki küçük eve gelerek isminizi söylemeniz kâfidir! Bu sözler üzerine, Madlen Ferron, olduğu yerden kalkarak — delikanlıyı şaşkınlık içinde berakıp karanlıkta gözden kayboldu. Manfred bu tuhaf kadını takip et- mek üzereyken otuz adım kadar İleri- — RAGASTANIN OĞLU - ı ——— —Teşekkür ederim Metr Dole! Şim- di hemen kapınızı kapayınız! Yakında görüşürüz.. ? Bundan sonra dışarıya firlayarak Sen Denise doğru karanlığın — içine daldı. -İ- ANA Kral Birinci Pransuva, güzlerini Manfredle Jiyete dikerek biran kadar krmıldamadan durdu. Sonra hıyılın,] belki de ölen Jantiyomlarına bakma- Ka tenezzül etmiyerek sessizce yürü- meğe başladı. Manfredin aklına gelmiyen bu ge- ee hafiyeliğini Kral yapıyordu. Uzak- tan Jiyetin, Dolenin evine girdiğini, kapının kapandığını, Manfredin çıkıp uzaklaştığını gördü. O vakit yürüdü. Evin önünde kor- kunç bir tavırla durdu. Birdenbire tüyleri ürpererek kulak kabarttı, Bi- raz evvel Manfredin de duyduğu gü- rültü süratle yaklaşıyordu. Birinci Fransuva bir toprak yığı- nının arkasına seğirterek gizlendi.. Ne oluyordu?.. Belki de bir isyan.. Elini hançerinin kabzasına götür- dü.. O sırada birdenbire bir sürü ©a- dam meydana çıktı. Fenerlerle yolu aydınlatarak yanaşık nizamda yürü- yorlardı. Kral derin bir sevinçle tit- redi. Bu bir isyan değildi! yorum., Bütün sokakları nakerle tut turdum. Canı artık elimden kurtula. maz! Kral bütün kin ve hiddetinin taş- tığı bir sesler — Şurada, beş yüz âdım kadar w zaktadır.. Monklar, bu adamı tutu« nuz! Mutlaka gebermeli! Bu geceden tezi yok, İşkence ile gebermeli,.. Ben müthiş bir işkence yapılmasını İstiyo- rum, Çabuk Monklar, koşunuz! Polis müdürü bir işaret etti. Mu: avini on İki askerle beraber Kralın arkasında yer aldılar, Sonra Kont dö Monklar, kıt'asının geri kalan kırk kadar neferiyle Birinci Fransuvanım gösterdiği tarafa doğru koşa koşa git- ti. Kral, intikamımın ılıııenkm.-dıı_n doğan zalim bir sevinçle gülümsedi, Sonra polis müdür muavinine döndü: — Mösyö! Bu kapıyı çalınız! Diye emretti. Zabit itaat ederek tokmağı çaldı. Kapı açılmadı. Tokmak yeniden ve daha hızlı surette vuruldü. Gene - sü- küt! Zabit Krala baktı, Kral, dişlerini sıkmış, yüzü aman- sız bir inatla bükülmüş olduğu halde: — Kapı kırılsın! Emrini verdi. Askerler ilerlediler! Bu anda meş'um bir ses gecenin karanlığı içinde inledi: kesmek, zavallı kadını yere| Sinde bir takımı gölgelerin kımıldadı- Bunlar sorseriler değildiler!.. yt A F:= İşte :.Iuın hepsi bir kaç — #tnı görür gibi oldu. Bu Parisin devriye kolu idi! e ”:Ll:;lıvıl. Fransuva!.. Kızımızı zi O Mösyö dö Monkları unutmuştu!. Kral yerinden fırladı. Seyincinden ğ saniye içinde, ganki bir rüya gibi; ya- pildi. Manfred, kadının yanında diz. çö- kerek elini göğsüne koydu... Kalbi çarpıyordu. O vakit daha yakından bakarak ağzından şu takdir sözlerini kaçırmaktan kendini alamadı: — Sararmış olduğu halde ne kadar da güzel! Bir dakika kadar geçti! Fakat o kendisini unutmamıştı! Evet bunlar, tırmanarak ilerliyen askerlerdi. Manfred, darağacının knidesine yaslandı. Kimbilir, belki de kendisini görmeden geçerlerdi. Bu kaide, mah- zen tarzında oyuk olup yanlarından birinde bir demir kapısı vardı. İşte Monfokon darağacına — asılan sık sık nefes alarak elini en başta yü- rüyen adamın omuzuna koydu. Kumandan: — Kral! Diye hayretle bağırdıktan sonra kıt'asını durdurdu : — Şevketmaap! Bu ne tedbirsizlik! —Sus Monklar! Dinleyiniz.. Bu ser- seri. Bu Manfred... — Şevketmaap! Onun izini koyalı- Kral titredi, sarardı. — Oh. Deli Marjantin! Oh bu kor- kunç çığlık! Diye mırıldandı. Evet bu Marjantindi. Sarışın Mars Jantindi. Zavallı ana; karanlık sokak» larda dolaşarak, ağlayıp haykırarak, her önüne gelenden kızını İstiyordu. Hayalinde on iki sene evvel kay- bettiği kızı vardı. Onu dalma hiç bü- Forma: 3