Akay işletmesi Müdürlüğünden: Adalar — Anadolu — Yalova hattında 22 Nisandan itibaren tatbik olunacak İlkbahar tarifesi İskelelere asılmıştır. Cep ta- rifeleri Gişelerde satılmaktadır. nti postalarına tahsiş olunan seferler Bütün ev eşyanızı veyahut bir tek - sandığınızı evinizden alır Istanbulda ı l kta k ve taşrada istediğiniz yere taşırız: e istanbul eşya — BİZİ rr]ktak taşıma şirketi Çağ"—"nz Saat D. 19,45 o z Çok ucuz, garanti,rahatnakliyat Galata Mehimed Ali Paşa han b tarifesinde gezi İlkbahar tarife: Telefon: 41981 Perşembe günleri akşamı Adalar — Kartal — Pendiğe Anadolu Hattına 17,40 Kadıköy — Haydarpaşaya 20,30 Cuma Günleri Sabahı KAŞE Adalar — Kartal — Pendiğe 8,00 3 Anadolu Hattma 7,45 Kadıköy — Haydarpaşaya 9,50 ı ae B YAK Grip oA RATAKATIALAUTR” 5 | A 'unmıuımiu YAT NDAmAKDNUN Üa a T V K ve TATLI KiTABI | D İ YEME ' Türkce - Osmanlıca - Fransızca Ş ;Ğ*r'u:'m Satış yeriş İstanbul Ankara caddesi No, 157 | a sE AM L SOZLUÜK Mersi diye Reisliğinden: K j Mersin Belkd'y Dictionnaire Turc - Ottomaen - Français « satın alımacak 5271 tane bina, ıokı!( cadde ve meydan numara ve adları ""'ıı' ”mü::_h :;;ıîi,:k;:;m;:;::, İsmail Hami Danişmend tarafından meydana getirilen bu lügat öz E"l'îu“u'ğ lıîıu.,ıîdısı::;"ncıîı::n.;;n:ânu saat 15 te Belediye dairesin Türkçe kelimelerin şimdiye kadar kullanılmakta olan Osmanlıca ve dîı;valpnîleıcukm- Eksiltme şartnamesi parasız olarak Belediye fen 8 Gunı zamanda Fransızca karşılıklarını göstermektedir. | Herkesin ve hattâ ecnebilerin istifade edeceği bu SOZLUK € intişar etmiştir. Fiatı 100 kuruştur. ı evralji - Baş ve Diş ağrıları - Artritizm - Romatizma arın listesin? ve yapılışların Belediyemizc! müdürlüğünden almabilir. İsteklilerin yüzde yedi buçuk teminat € mrası veya Banka — mektubu ile tayin olunan saatte eksiltme kom,i' :nnunı bizzat gelmeleri veya noterlikten tasdikli vekâletname ile vekil göndermeleri bilit olunur. — “1905,, k Mi kanaat i |— ARLANEilir SPOR PO S | Günün Fotografları_ Muhtelif gazetelerde çıkan günün hadiselerine ait fo- tograflarla spor mecmualarında gördüğünürz spor hare- Istanbulda VAKIT A kütübhanesi, .J Memleketimizde ve ecnebi. memleketlerinde bütün spor ve gençlik hareketlerini ve sporcu gençliğe verilmesi lâzım gelen yeni şekiller hakkındaki yazıları muntazaman takip etmek iste- Horhoroni yenler münhasıran SPOR POSTASInı okumalıdırlar. " ketlarina” (ait | fotagflleli ah Valide kı ne h Her yerde fiatı S kuruştur. mutlak okuyunuz. J Telefon kütüphanesinde satılmaktadır. — RAGASTANIN OĞLU — , n * çi Benimle| rağmen, sanki bu kadın tarafından bir hakaret fırladı: — RAGASTANIN OĞLU — ; Ai Arabanın içinde ayılan Madlen çır- Sözlerime gillecek. sim temiz ve masum meleğim! Bu &: navara senin bütün hayatım olduğu, yrrakılmış bir çocukken bütün şehir İ alay ettiği bu| tincirli soytarı gef, i, ne kadar insanca davrandığını, rhamet dolu bakışının bu cehenne- vç e bir ışık olduğunu mi aydınlatan ebedi ALÜM şöyliyebilir miyim? Kızım! Şevket- maap sizi temin ederim ki © benim çızım oldu. . Anasız, babasır, ka rmız, âşıksız, çocuksuz hulüsa dünya- şesiz bulunan bu soytarınm kı- a oldu. Kızımı bana verin Kzuma dokunmayınız!. Merhamet! Şevket- vaap. Merhamet!. Oh mel'un.. —— Sabahleyin bu basık odaya girdik- leri zaman Tribuleyi baygın lıuh!ıı- lar, Sertleşmiş ve morarmış yüzünün üzerinden birer birer dökülen gözyaş- Tarı döseme taşlarını ıslatıyordu. da kimsesiz İ SERSERİ Kral Birinci Fransuva Trahovür yevdanımna doğru koşuyordu. Soytarının yalvarışları aklına bile gelmiyordu. Yüzü aşk — hulyalarıyle gülümser bir vaziyette seasiz ve ça- huk adımlarla yürüyordu. Arkadaşları da onu bu. rüyadan uyyandırmıyorlardı. Sen Denis sokağına girerlerken birdenbire havanın soğuk — olmasına rağmen az giyinmiş, göğsü — çıplak, saçları darmadağnık bir kadın bun- larla karşılaştı. Sonra keskin sesi k.-ı-ıı ranlık gol rda akisler doğurarak, “itrek bir çığlık yüksel — Fransuva! Fransuva!'.. Kızımızı ve yaptın?.. Kızını ne yaptın?.. Kral sapsarı kesilerek ve titreye- rek durdu. Gecenin karanlık olmasına görülmekten korkuyormuş gibi man- tosuyle yüzünü örttü. Sersem sersem mırildandı: — Oh bu ses! Bu meş'um sesi nere- de işittim! Kadın n Denis kapısı tarafına ! doğru u: ştı. Sesi derinden, gece- sizliği içinden tekrar yükseldi: — Fransuva!, Fransuva!.. Kızımız nerle” Sonra bir isim, Fransuyanın duya- madığı bir isim söyledi. tenyeri: — Bir şey değil Şevketmaap! Dedi. | Delinin biri.. Pariste, bu mahalleler- | de onu herkes tanır, Gelen geçene ki- zımı sorar.. İsmi Marjantindir. K 1 akan terleri silerek boğuk bir sesle: — Marjantin! Kelimesini tekrarla- | . — Evet Şevketmaap !Deli Marjan- tin.. Yahut sarışın Marjantin... Kral mırıldandı: — Marjantin!, Gençliğimdeki bir cinayetin kurbanı!.. Bir dakika kadar durdu. Sonra birdenbire başını sallıyarak : — Haydi! dedi. Bir kaç dakika sonta etrafı bahçe ile çevrili, sivri çatılı küçük bir. evin önünde durdular. Kral: — Işte burası dedi., Ateşli gözlerini donuk bir ışıkla aydınlatılmış pencerelere dikti. Son- ra üç arkadaşını toplıyarak : Hareketimizi — kararlaştıralım! Sözünü mirıldandı. .. Küçük bir odada, bir kaç odun parçasının yanarak bitmek üzere bu- Tanduğu bir ocağın kenarımda, bir — Fransa Kralı! Alçâk!.. Korkak! Sonra sırtüstü yere yuvarlanarak bayıldı. Ferron onu bir dakika kadar —hid- dudakları ve başı titreyerek sey-| hi, dudakları ve başı titreyerek sey-İ Nihayet karısının yanına diz çök. tü. Çenesini ellerine dayadı, Yeis ve ümitsizlikten doğan sessiz bir dalgın- lığa kapıldı. Baygın kadınla istiraptan çıldırma derecelerine gelen kocasının bu başbaşa duruş vaziyetleri epeyce sürdü. Bir duvar saatinin çalışı Ferronu kendine getirdi, Dışardan bir ses: — Saat on bir!. Diye bağırdı. Cellâdın se: 'erron bunu tanı- dı. Etrafına bakındı. Kral tarafından bir masanın üzerine brrakılmış olan gümüş kutuyu gördü. Uzamıp aldı. Sonra Madlene eğildi.. Onu sürükliye sürükliye merdivenlerden indirdi. Aşağıda bir araba bekliyordu. Ferr rısını arabaya — koydu. Sonra cellâda dönerek gümüş mahfa- ayı uzattı kelimenin bütün mânasını belli eden meş'um bir sesle: — İşte “ücret!,, dedi. Cellât kutuyu hırsla yakaladı. Sey. retti. Son vinçle homurdanarak arabaya a Ferron da bindi. Aaraba cehennemi bir süratle Pa a başladı. Bu ce- ç anlık sokaklarda, nallarm, tekerleklerin taşlara çarp- masından doğan kulakları sağır edi-| ci gürültüler koparıyordu.. Araba bir işaret üzerine açılan Sen Denis kapısından geeçti. Kalenin dışında yol, bataklıklar, çamurlarla bozulmuş olduğu İçin a- raba yavaşladı. Ötede, bir tepenin üs- tünde, siyah bir noktaya doğru güç- lükle ilerlemekte devam etti. piniyor, yalvarıyordu: — Merhamet! Merhamet! Beni ne- reye götürüyorsunuz?, Tepenin üzerinde görünen siyah nokta gittikçe genişliyor, gittikçe bü- Yyüyordu. Araba durdu. Ferron yere - indi, Müdleni de sürükledi. SŞevdiği adamın ihanetini bu anda korku ile unutan kadın ağlıyordu: — Merhamet! İmdat! — Fransuva, Fransuva!.. — Evet! Onu çağır bakalım! Nere- deymiş Fransuvan! Senin ihanetini bana haber veren kahraman nerede? Seni cellâda teslim eden aşıkın nere- Sabret Madlen! Onu bulacağ sana yemin edi$orum ve onu bulaca- iyorum,. İşte o vakit pek müthiş Evvelâ sen... Sonra da Ferron karısını cellâdın kuc: fırlattı. Zavallı kadın etrafına çılgın bir bakış fırlat — Allahım!, Allahm!, Neredeyim?. ÜÖnünde tuhaf bir bina hayali gör- dü. Cellât kendisini oraya doğru sü- rüklüyordu. Bu duvarlardan, dir lerden, iplerden yapılma bir yerdi. derin bir uğultu halinde sönüp — Aman yarabbi! Dehşet! Burası Monfokon darağacı!... -İ- SOYTARI — Fransuvan nerede?.. Aşıkım ne- rede?, Ne yapıyor kahraman Kral?. — Merhamet! Merhamet! Ferronun bu meş'um soryusuna cevap arayalım! Birinci Fransuva ne yapıyor?.. Saat ona doğru Luvr sarayında herkes uykuya dalmışken kral odası- na çekilerek en çok sevdiği ve Forma: 2