T t . W A * At &at Size bir bilmece sorayım: İs - bulda topu topu dört talebesi ] n mekteb neresidir?. — Acaba Üli. misiniz? — Pek zannetmiyo - Tüm. Onun için sizi biraz hayre- t düşüreceğini tahm'n ettiğim bu Mecenin cevabını ben vereyim: .Blîılı enstitüsü., Evet, Ba'ık enistitüsü, Balta li - a, Ökonomi — Bakanlığına bağlı yüksek bir tahsil mektebi - * Velise mezunu — olan dört Adet leyli talebesi vardır. talebeler, enstitüde balıkçı - 'İAğa mütea'lik —nazari ve ameli tün bilgileri öküyorlar. Kendi - üne, hükümet tarafından ayda lira ücret verilmektedir .. | Üç genelik tahsil devresini bitir - ten ve bakalorya'arında mu - , tf | "RFak olduktan sonra diploma- -| L'lm a'acak ve yurdun muhtelif , ı'!OYıı'îıu.'!e ihtisalarna göre va- ” | *Seler alacaklardır. İçinizden: — Canım, balıkçı'ığın da ihti - G mihtisasıolur mu imiş.. Balık kılklır.. Salarsın ağı, atarsın ol- Yı, bekler, kısmeline ne çıkarsa #r, toplarsın.. — Şimdiye kadar k]l]ıı;ılık edenler, işlerini san'at - '.nhı mekteptemi — öğrendiler?! M'İm bol mevsiminde “Köprü - Bün a!tından küllahımm atsam bir H balık çıkarırım diyecekler lunur belki... 'uFlkıL kazın ayağı böyle de - H“lî;.. Enstitüyü gezdikten sonra, ikçılığın zeytin yağı esirgen « iş, limonu sıkılmış — taze bir lüferi, eski bir birdak şa- Fabla kola gövdeye ind'rmek kadar q—: olmadığına kanaat - getir - ._E_nıtitünün daha yeni boyanmiş & ir kapısının — önüne geldiğim | ç Ban, hafızam, insiyakf bir su - ğ*— mazinin dehlizlerinde dolaş- ..:"' zamanlar, memleketi, kendi ! Canı için bir pula — satmağa ıııı"' bir kara heyulâya - kölel'k ’Clı_ bir beyinsizi hatır!'adım.. Bu —.u:'îf zamanlar, ona yatak ol - N, damgalı idi. Şimdi, bu ye- kaşltamlı — haliyle bir günahm Aretini vermiş — bir insana ne &rbenziyordu. ı_n:elluunin temiz ve yeknasak, l'u elbiseler giymiş hademeleri, % Beniş bir ms'afir — salonuna lar, Her taraf sessizlik içinde... Et- G Vet G VAS & Balıkçılık mektebinin tatbikat gemisi mektep - rıhtımında Dört talebeli leyli mektep Balta limanında balıkla Fın sarayında bir saat.. küçük midye, kendisini yemek istiyen kuşu öldürüverdi ! rafta çıt yok.. Burası bir mektep - ten daha çok, sahipleri göç etmiş bir eski zaman konağını andırı - yor.. Ben deta bu sükünet yadır- gamağa baş'amıştım ki rıltıma bir motör yanaştı... İçinden Deniz Ti- caret Mektebi talebelerinden bir kaf'le çıktı. Gelenler enstitünün | dört tanecik talebesiyle birleşti de ! biraz ses, sada, gürültü, hareket duydum. Adeta içim açıldı. Ensti'ünün çalışkan bir müdü- rü var: Bay Nuri... — Bir taraftan gündelik işlere bakıyor, bir taraf- tan bana mektebin maksat ve faa- “— Enstitü, sularımızda bulu - nan balıkların cinsler:ni, her mev- sime göre, nerelerde bulunduk - Tarını, su'arımızın muhtelif cins - lerini, her mevsime göre, nereler- de bulunduklarını, — sularımızın muhtel:f tabakalarına aid hararet ve kesafet derece!lerini, gene sula- rımızın balık gıdasını teşkil eden hurdebini - bir kısmı nebati ve bir kısmı hayvani olan * pilakton cinslerine göre bulundukları mın - takaları tesbit ediyor. Bu pilâktonların sahalarını ve nev 'lerini, mevsimlere göre bulun- duk'arı mıntakaları tesbit etmek, © gıdalarla yaşayan hayvanların da orada bulunacaklarını tesbit etmek demektir. Bu sebeple de - nizlerimiz mıntakalara ayrılmış - tır. Enstitünün balık tetkik ge - misi ile buraları — dolaşılır, her derinlikte su numuneleri — almak, ve deniz taranarak — ve muhtelif balık numuneleri tutmak, bunlar üzarinde, ayni tababette olduğu gibi teşrih amelyiesi yapılmak su- retiyle çalşılıyor. Bunun için, enstitüde Hidrobi - yoloji, — Hidyografi ve teknoloji kısımları için üç Alman mütehas- sıs çalışmaktadır. — Çalışmamızın neticesi zamanla alınacaktır. Di- ğer denizci devletlerde bu ensti - tü gibi sekiz on tane vardır. Ga- yemiz, balıkların. ıstıfasını temin etmek, balıkların en muvafık av - lanma tarzını tesbit ederek alâka- dar'ara bildirmek, balıkların ko - runmasına — çalışmak, — nesilleri munkariz olan'arın — sebeplerini bulmak, muhtelif konserve şekil - lerinde ameli ve smat inkişafa varmaktır.,, Enstitü müdürü, bana vakitsiz bir bahar güneşi altında pırıl pırıl yanan Boğaz içine açılmış geniş )| mneli dersler vermek, onların bilgi | Bir öküz kafasından daha büyük Yakında balık- çıları ağların, ol- taların başında ellerinde birer kitap göreceğiz! ve kimbilir balık- çılık pek yakında ne şekle girecek Küçük midye avladığı kuşun gağasında. bir pencere önünde müessesenin iş proğramını anlatmağa devam ediyor. Açıklarda bir kaç balıkçı kayığı var. İçlerinde oltalarının başında tevekkelâne boyunlarını bükmüş bekliyen fakir bir kaç ba- lıkçı... Balık Enstitüsü, balıkçılara a - moksanlarını tamamlamak için ha- zırlanıyor, broşürler bastırıyor. Pek yakında balıkçıları ağla « rın, oltaların başında e'lerinde b'- rer kitapla göreceğiz. Ve gene ya- kında, hangi cins balıkların, han - gi mevsimlerde, hangi sularda ve hangi derinliklerde — bulunduğu anlaşılınca balıkcılık kimbilir ne hale girecek?., Balık gemisinin süvarisi Bay Ali ile enstitüyü gezmeğe başla - dık. Yatının orta kat sa'onu balık müzesi haline konulmuş. Taş mer- divenleri çıkar çıkmaz büyük bir cam vitrin içinde koç büyük'üğün- de bir deniz kaplumbağası ile kar şı karşıya geldim, Bay Ali; — Bu bir şey değil bundan çok daha büyüklerine tesa”'üf ediyo - | ruz.,, diyerek geçti. Sağa döndük. | bir baş iskeleti... — B'r Yunus balığının kafası,, | dediler. Korkunç bir şey... Sıra sı- | ra vitrin!erde muhtelif deniz ne - | batları, ham ve işlenmiş süngörler, | deniz kestaneleri, şişelere yerleş- tirilmiş yüzlerce balık tipleri gö - rülüyor Bir vitrinin önünde dur - dum. Kocaman bir istakoz boy - nuzlarını sermiş yatıyordu. —e Nebüyük istakoz! demiş bulundum. Güldüler: — Bu istakoz değildir. Buna böcek derler. İstakoza çok benzer © kadar ki bazı balıkerlar bile al - danırlar.,, diyerek beni hakiki 's- ı takoz kol'leksiyonunun yanıma gö- türdüler. Bir vitrinin içine de mid- yeler ve çeşit çeşit deniz karukları doldurulmuş. Burada, insanı balık çı'ığa beves'en 'irezek bir şey Va- ha var: Midyelerden çıkarılmış i“ rili ufaklı inciler... Müzeden sonra, enstitünün lâ- boratuvarını, soğuk hava, tuzla -/ a Grği e dena do S Ela d ler di eli SADA Selini P ASA L Pa Münihte Künstlerhavs caddesi ve hâdi seye sahne olan Sincyog Almanya mektubu Beecen Müni h Yahudi hav- rasında bir hâdise Münih — (Hususi) — Bu hafta büyük sinagogta mühim bir hâdi - se oldu: (Pierstein) adlı bir A . | vasturyalı musevi genci hahamın mutat vaizleri arasında ayağa kalkarak: “— Kulağını Hitler'e vermedin mi? Hâlâ uyuyor musun? Şu za - vallıları hâlâ (Turisina) sözleriyle kandırmağa mı çalışıyorsun?.,, Diye haykırmağa başlamıştır .. Sinagogta büyük bir kargaşalık ve heyecan doğuran delikanlının sözleri, asri zihniyetlerle büyü - müş olan bazı gençleri de harekete getirmiş ve hâdise büyümüştür. Müteassıp — yahudilerden bir çoklarının hücumu üzerine (Bicrs- tein) susturularak sinagogtan dı- şarrya atlılmışsa da, âyin tamam « lanmadan herkes birer birer Sina- göğu terke mecbur olmuştur. (Bierstein) ile görüşen bir ga » zete muharririne bu münevver ya- hui genci şu sözleri söylemiştir: “— Ne Hitlerciyim.. Ne de ırk - daşlarımın dedikleri gibi bir ihti. lâlciyim.. Küçüklüğümden beri si- nagoglara devam eder'm.. Bir ta - raftan da Üniversite tahsilini bi - tirmek üzereyim, Vaizin üç bin sene evvelki şeraite göre söylen - miş olan nasihatlerini dinlemek - ten usandım. İnsanların gök yü - zünde uçtukları, ve deniz altından yürüdükleri bir asırda, Musanın ma, tütsüleme odalarını ağ mahal- lini gezdik. İnanır mısınız ki balık ağlarını bile Avrupadan alırmışız. Ş'mdi enstitüde her şey yerli ma - Indanolmak üzere mükemmel ba- hik ağları yapılıyor.Artık balıkla- rımızı kendi ağlarımızla tutaca - ğız. Son olarak, balık avma mahsus olan (Balık) isminle gemiyi de gezdik. Enstitü mütahassısları ve talebeleri zaman zaman bu gemi i- le seyahatler yapıyor, tatbikatta bulunuyorlarmış. Biz gemide iken, talebeler ga - gası bir midyeye çıkışmış, ölüm halinde iri bir deniz kuşu getirdi- ler. Hayvan can çekişiyordu. An- lattılar: — Kuş, su derinliğine dalmış ve dibde açık duran m'dyeyı ye - mek istemiş: Fakat midye tam bu sırada kabuklarmi kapavınca, ga - gası sıkışmış, ka'mış. Hayvanca - Bız, bir çok debelemeden sonra midyeyi yerden koparmış ama, ca- nını kurtaramamış ve pisboğazlı- ğma kurban olmuştu. Den'z kusu. önümüzde can ver- di. Onu, gasramı h*1i birakmıyan katil milye ile birlikte müzeye götlürdüler. İhsan Arif Gökpınar tükürüklü parmağiyle — körlerin gözlerini açmanın bir keramet ol- madığını bizim hahama anlatmak istedim.,, Cehaletle mücadele etmeğe ka- rar verdiğini — söyliyen delikanlı hayatını tehlikede görerek, hâdi « seden iki gün sonra Münih civa . rında bir köye gitmiştir. Mütcassıp yahudileri Fena hal « de asabileştiren bu hâdise Hitlere ci gençlere aksetmiş ve (Biers « tein) nin bu hareketi takdir edil . miştir. (Bierstein) iltica ettiği bir Al « man köyünde muallimlik yaparak hayatını kazanacğını söylemekte ve köylülerden himaye görmekte- dir . Münihteki yahudilerden — bir çokları başka mem'eketlere hic « rete hazırlanmakta — olduklarını söylemişlerdir. «i mü) H'tlerin büyük şehirlerde kur « duğu (içtimai muavenet teşkilâtı) medeniyet ve terakki düşmanlı « ğını gösteren müteassıp yahudi- lerin mağaza'arından alış veriş e- dilmemesini hususi beyannameler. le ilân etmiş ve bu — mağazaları halka tanıtmıştır. Berlinden ve civar memleket « lerden Kudüse hicret eden yahu « dilerin Flistinde (Siyanizm) itti « hadını husule getirmek üzere kırk senedenberi çalışan Avrupa mer- kezlernideki murahhaslarla teş - riki mesai eetikleri söylenmekte « dir . Siyonistlerin 1921 Viyana kongresinde neşrettikleri bir be - yannamede şu satırlar yazılıydı : *“Irkdaşlarımızın top'u bir hal- de her hangi bir memlekette uğra- yacakları — tecavüz ve hakarete maddeten tahammül imkânı kal- madığı takdirde, siyonist teşkilâ - tı onlara maddi yardımlar temi « nine çalışacak ve hayatlarını ko « ruma çarelerini araştıracaktır.,, Mün'hteki yahudiler — Viyana kongresinde kabul — edilen bu maddeden istifade etmek kastiyle Kudusa bir murahhas göndermiş » lerdir. Hükümet ferd halinde hiç kim - senin seyahat veya temelli olarak memleketten ayrılmasına müma - naat etmemektedir. Kudüse giden yahudilerin bü « tün Almanyadaki ırkdaş'arını Fi. listine çevmelerine imkân olma « dığı için, Sinagog heyeti, hicrete hazırlanan yahudileri yatıştırma « ğa ça'ışmakta ise de, her gün pa- saport'arını alanların sayısı çoğal- dı*ı görülüyor.. Hükümet Almanyada (S'yonist prensipleri) ni güden yahudileri şiddetle takib etmektedir. ale » SD EC e. KEk ai l 0 — v öae