X9 bu işin peşindedir. Şifreli bir mektül işi anlıyor. Uşağı da yanma geldiği anda Bit ve kaçıyorlar. y . Eş y * Polis Hafiyesi (X: 9) aa a am e ci nt 5 £ grm matbutında bir yenilik olarak sayılacak bu roman. birinci — | için “yatıni — xabtediyorlar. — Polis lu“’:, defa “HABER,, de çıkıyor. Bu romanı bir sinema seyreder gibi takib giğlt SN ga UABA Iay ae 0 edecek, heyecandan heyecana düşeceksiniz. sızlar hafiyeyi basıyor . ARKADAŞIN AKILLI,CIR 3 B CCTT ÜMEK İSTEMİYOR. SİPRİYA- ; AD Ka ÖRTHAT, Ğ NÜ ŞUNUN AĞZINI TUTUNACAK BıR. VER OCE vyoK'. ŞAĞI SARKACA-! M-BENİ TUYA- BİLİR MiSİN? UNU GEN OE Pek DAŞIN DEKS İSTERİM. NEMEN GELDE BİRAZ KONUŞALIMI. BORJTYA sırada kendi uzun kılıcını hatırladı: — Zavallı kılıcım!.. Zavallı en iyi ar- | atlıyarak dört nala otelden uzaklaş - * m! Sen Garkonyo gibi adi bir m cine mi geçecektin? — Yazık, Fakat bu kılre da fena değil. Bu değişişde hiç de aldanmıyorum. Ucu gayet sivri. Yüzlü dehşetli suret - te keskin, Hakikaten Şövalye bu işde belki manen kaybetmişti. Lâkin maddi ka - zancı pek hüydkdü. Çünkü Sezardan almış olduğu krlıcının kabzası bir çok yakud ve zümrütlerle süslü olduğu gibi bilhassa büyük bir pırlanta göze garpıyordu. Ragastan: * — Giyindik, kuşandık.. Şimdi bura- dan gitmeğe bakalım. Bilhassa arka - mızda hiç bir iz bırakmadan.. dedi. Sonra elbiselerini, ayakkablarını su - da ıslanan şapkasını üzerindeki elbi- seden maada nesi varsa hepsini bir paket yapıp Tiber nehrine fırlattı!.. Sonra sofaya çıktı. Ayaklarının ucu - na basarak avluya vardı. Duyarın di- binden acele acele yürüyerek ahıra girdi. Kapiten'in eğerini vurmak, yu - Tarını takmak için ilerledi. Akşamdan beri o kadar tuhaf şey - Terle karşılaşmıştı ki, atını eğeri ve yuları vurulmuş olarak görünce pek de şaşmadı. Kendi kendine dedi ki: — Atı hazırlamışlar.. Acaba bunu hangi dostum yaptı?. Herhakde pek sevindim. Bana vakit kazandırmış ol- du. Bonjur Kapiten bonjur.. Beni gö- rünce sevindinha?.. Koca Kapiten!. Haydi Kişneme sus!.. Hakikaten Şövalyeyi görünce at kişnemeğe, ön ayaklarını yere vura - rak sevincini gösltermeğe başlamıştı. Şövalye Kapitenini okşadı, Sevincini yatıştırdı, Sonra dizgininden çekerek avluya cıkardı: — Kimseler yok!. Haydi Ragastan fırla!.. Diyerek hayvanı otelin avlusunda - ki araba kapısına doğru çekti, götür- —e —e emize — —e dü, Kapıyı açtı. Sonra eğerin üstüne tu Bir taraftan da:; — Fransaya kaçıyor, diye beni şi - mal tarafında Floransa yolunda ara - yacaklar.. Haydi Kapiten biz cenup tarafına, Napoliye doğru gidelim!.. diyordu.., Ragastan bir kaç dakika sonra Na- poli caddesine vardı. Knle kapısı gö - ründü. Güneş doğmuş olduğu için ka- pı açılmıştı. Şövalye atını yavaşlattı. Kale ka - pısındaki karakolun önünde geçerken acele işi olan bir adama benzemek is- temiyordu. Sevince dolu gözlerile ka - pıya bakarak: — Kurtuluş yolu!.. diye söylendi. Tamam bu sırada genc kahramanın bulunduğu yola bitişik sokaktan — bir atlı belirdi. Sevine ve takdir gösteren bir tavırla Ragastana doğru geliyor, Şövalyeye yaklaşmak istiyordu. Bi - razx sonra yetişti. Ve büyük bir hür - metle genc kahramanı selâmladı. Bu adam otuz yaşlarında idi.. Kısa boylu- zayıf, sinirli, karabıyıklı, par - Tak gözlü bir adamdı. Atı gayet güzel, kıyafeti gayet fena idi. Hattâ bir di- lenci sanılabilirdi. Yukarda söyledi - gimiz gibi büyük bir hürmetle Şöval- yöye yaklaştı. Boynunu bükerek ya - vaş bir sesle: — Her emrinize hazır bir kölenizim Monsenyör! dedi. Ragastan herifin söylediklerini du- yamamıştı. Çünkü o sırada Sent — Anj kilisesinin çanı kıyametleri kopa- rıyor ve Romada bulunan üç yüz kili - se buna bütün kuvyetlerile cevab ve -. riyorlardı. Pencereler açıldı. Çan seşlerinden korku ve telâşa düşen bir çok kimse - ler başlarını dışarıya çıkardılar. Bir an evvel derin bir uykuda bulunan Roma halkı arasında müthiş bir gü - Tültü koptu. Kiliseler durmadan çan vurmakta devam ediyorlardı. Boğuk — ——— ve madeni sesler derinden derine ak - sederek şehri meş'um bir felüket örtü- sü gibi kaplıyordu. Ragastan haykırdı; — Papanın emrile çalınan — imdat çanları. Bunlar hep benim için çalı - nıyor. Kale kapılarını kapatacaklar. Haydi bakalım kapiten ileri!... Göre- yim seni! Ragastan dizginleri brraktı. Üç gün den beri ahırda kapanıp sabırsızlan - mış olan Kapiten müthiş bir hamle i- le ileriye atıldı. Ayakları kaldırımın üzerindeki çakıl taşlarını etrafa fır- , Tatıyor nallarından kıvilcımlar saçı - lıyordu. Ragastanın bütün ümidi on - da idi. Hayvanın iki yanma öyle sert mahmuzlar indirdi ki zavallı Kapite - nin mahmuz vurulan yerlerinden kan fışkırdı. Kale kapısı muhafız zabiti telâşla ve avazı çıktığı kadar: — Dur1, Dur! Artık kapıdan geçil- mez.. diye haykırıyordu. Genc kahraman: — Ben geçerim! diye atını ileri sür- dü. Şövalyenin kapıdan — geçmesine karşı koymak istiyen bir zabitle bir kaç neferi göğsü ile yere sermiş olan Kapiten bir top güllesi, bir kasırga sür'atile kale kapısından dışarı fırla- dı.. Gitti!.. Ragastan kurtulmuştu. ». » » övalyenin ilk düşüncesi atı — idi. K mi okşuyor, kan fışkıran bere - sini yokluyordu. Hayvanın gözleri şimşek gibi parlıyarak hâlâ dört nala gitmekte idi, Ragastan: — Sağ ol Kapiten!.. Sağ ol! Mah - muzla karnmı kanattım ama. Hoş gör! Çünkü böyle yapmasaydım sen ne zorlu vaziyette bulunduğumuzu bilmediğin için bu gayreti göstermez- din... Sonunda ikimiz de düşmanın ©- Hne düşer mahvolur giderdik!.. diye söyleniyor bir taraftan da lıaşıu çe - """,'_'ı TO7 virip şehre doğru hakıyordu. Asker - ler kale kapılarını kapatmışlardı. Çan sesleri ise hâlâ uzaklan uzağa i- nildeyip duruyorlardı. — (Devam edecek) g Şövalye yumruğunu bu çan sesleri- ne doğrü uzatarak haykırdı: — Köpek gibi havla Sezar!.. Köpek gibi ulu Lükres., Havlayın! Çan ses - leri ile kıyametleri koparın! Bu çan - lar şehir kapılarımı kapatarak — beni yakalamak için değil; kurtuluşumu ufuklara ilân etmek için çalınıyor. Çünkü elinizden kurtuldum.. Gidiyo- rum., Ragastan bu sözlerinde haklı idi. Çünkü kale kapılarının kapanması ve bu kapılardan geçmek istiyenlerin yakalanması için bir işaret olan bu çanları Borjiyalardan başka — kimse çaldıramazdı. Şövalye tekrar başını çevirdi. Bi « raz evvel kendisine yaklaşmak istiyen atlının da peşi sıra gelmekte olduğu- nu gördü. Herif atını o kadar koştu * ruyordu-ki hayvanın kuvveti — nerde ise yere dokunacaktı. Ragastan yalnız bir düşmanla uğ- raşmak lâzım geleceğini görünce bir- denbire durdu. Bu sırada bir derenit yanına varmıştı. Hemen yere sıçradı- Avuçlarile su alarak canı gibi sevdi * ği Kapitenin iki böğründe açmış oldu- €u mahmuz yaralarını yıkadı. Hayvâ” nın göğsünü okşadı. gözlerini öptü'- —- 5B - İSPADA KAPYA Artık atını koşturmağa lüzum göf” miyen Ragastan gittikce kendisin€ yaklaşmakta olan düşmanını uzaktafi göz hapsine almıştı. Herif bir iki da * kika sonra yetişti. Bu atlı kapıdaf çıkmazdan biraz evvel Ragastanı bi Yyük bir hürmetle selâmladığını göf * düğümüz adamdı. Şövalye eli kılremın kabzasında Oİ” duğu halde müdafaa vaziyetini almif- tı. Fakat atlr adamın yere indikte! sonra her adımda iki büklüm olurdA”