! i İ ; i i Hânlarınızdan fayda bekliyorsanız HABER'i Tercih etmeniz lâzımdır. veReeLereRE DG öame n v PolisHafiyesi(x:9)barci neyecanı ve İTürk matbuatında bir yenilik olarak sayılacak bu roman, birinci defa “HABER,, de çıkıyor. Bu roma- Ti#r ei ğ ni nı bir sinema seyreder gibi takib edecek, heyecandan heyecana düşeceksiniz. B uyu k Poı ıs Ro m a — PAVRS'IN TABANCASI SILAH ÂTILİRKEN DOLU,. KENDİ KENDİSİNİ PAVRS'A BAKIYORDUNUZ. ÖLDÜRMEMİŞ. | ATEŞ, EDENİ GÖRDÜ. NÜZ ,, TÜ DENCERELER Üİ KAPALI,CAMLAR TA- MAM, ATEŞ E0İL> DİĞİ ZAMAN AR- Bu yepyeni sinema romanımızı mu hakkak okumalısınız. Yarından itibaren her gün daha fazla konacaktır. k'__BAYAN —1' Taksim Abide karşısınd AY Salonund « çok büyük takdirlere mazhaöf I Mülik NUREDİİ GÜRSES Muvaffakiyetle seansların? zaman devam etmektedir. AY da her Cuma gündüz saat d beş buçuğa kadar Zengin Program', ÇAYLI MUSİ! Duhuliye Yoktii FCSOYCADLARDI. Ça Pelid — Amasyada Pelid zade, man akarcı sokak numara 12 Ay- Muzeyyen F3U doğ: İ o ı.ı:_ Amasyada Müezzin za-| KEMiLi Adliye inzibatında po- Eski LONDRA Yeni TÜRK !2 Ahmed, oğulları Mehmed - ve| lis Refik, babası avukat Sakip ve A y Gi ullah. eç g < z Lokanta ve birahanesinde tmen — Beyazıd Tavşan - taş: Köşklü hamam sokak. 7 nu- Romatizma ve | ——'aganni etmektedir aa marada Mehmed Hıfzı. Grip _“nu:" Okan — Kasrmpaşa Küçük Pi- n içia çok vale Minber çıkmazı numara 1 de Vei . "::"ı' bir 'YENİ ÇIKTI : çtır. N Vebitad Hat Komünizm Saçinov — Beyazıd T.Mlî n Her eczaneden Kti ü bi ;îchnıd Enver. T Tevzi yeri « VAKIT Matbaası Atgöksel — Smatya _Ağıhı - IORİİYA_ 89 Ihtiyar kadın hiç ses çıkarmadı. N VIORIVİİA ranmıştı ki ellerinin görülmemesi için Gece saat 11 Sokaklarda kimse Kapiten böyle bir şeye hiç tesadüf etmemişti. Evvelâ biraz şahlandı, son ra şimşek gibi bir hızla halkın üzeri - ne doğru yürüdü, ve kendisine doğru uzanan kılıcların üstünden aşarak canlı kaleyi geçti. Ve dört nala Sent— Anj şatosuna doğru uzaklaştı, gitti. Hiç kimse böyle bir şey olabilece- gini aklına getirmediğinden şaşkım şaşkın bakınıyordu. Bu esnada Gar - konyo da yerden kalkmıştı. Şatoya doğru uçar gibi giden Ragastanı gö - Tünce: — Şeytanın tâ kendisi! diye mırıl- dandı. -- SİHİRBAZ MAGA Hemen hemen her büyük şehirde olduğu gibi Romanın daGetto denilen bir kenar mahâllesi vardı. Dar, karan lik ve pis sokakların toplandığı bu yerlerden çamura batmadan geçme- nin imkânı yoktu. Buralarda ine benziyen bir takım enerden çıkan yarı çıplak bir sürü çocuk dolaşıyorlar, kapılarda bir ta- kım garib kıyafetli ihtiyar kadınlar çömelmiş oturuyorlar, ve köpekler, kediler köşe başlarında uyukluyor. Jardı. Dünyada konuşulan bütün lisanlar bu mahallede konuşulurdu. Sanki Ba- bilin yıkılmasından sonra oradaki milletler buraya taşımmışlardı. Yolan iki tarafını dükkâna benzi- yen ve içinde tuhaf tuhaf şeyler satı- Tan dükkânlar kaplamış bulunuyor: du. Bu mahalle hiristiyan olmıyanla- tü mahsustu. Hükümet kendilerine çok fena müamele eder, ve muayyen saatlerden sonra dışarı — çıkmalarına müsaade etmezdi. Burada Mısırlı falerlardan maada hweari çingenaler, antikacı, eskici ve kuyumca yahtdiler, silâh, zırhlı el- bise yapan bazı garib adamalar ya- y yok. Birdenbire şehirden bu mahalle- ye doğru ilerliyen beş kişilik bir kafi- le göründü. Bunlardan biri elinde bir fener olduğu halde önde yürüyor, ve üçü de biraz geriden ilerliyorlardı. Biraz dikkat edildiği takdirde geri- den giden bu üç adamın tepeden Ür- nağa kadar #ilâhlı olduğu hemen bel- li oluyordu. Silâhlı adamlarımn muha- fazası altında ortada ilerliyen adam, arasıra fener tutana yolları tarif e- diyordu. Nihayet mahalleyi ayıran zenciri aştılar ve tam münasıyle e- rarengiz mahallenin ortasına vardı- lar. Esrarengiz kafile buraya gelince durdu. Fenerin ışığında yüzünün mashel! olduğu görülen ve uzun siyah bir manto giymiş bulunan adam yul- sızca ilerledi. Bütün evlerden daha basık ve daha harab olan bir evin ö- nü.de durdu. Gayat dik tahta lir merdivenden çıktı, Önüne tesadüf e- den bir kapıyı açarak içeri girdi. Tek- rar kapıyı kapadı. Bir çiranın hafifce aydınlattığı küçük bir odada bulunu- yordu. Odanın gerisinde bir hasır üstüne çömelmiş, ve çenesini dizlerine daya- mış bir kadın bulunuyordu. Kadın yü zünün buruşukluklarına nazaran çok yaşlı görünüyordu. Fakat dikkatli bir yüz kendisinin ancak altmış yaşında kadar olduğunu anlıyabilirdi. Ziyaretçi içeri girdiği zaman ihti- yar kadın hiç bir harekette bulunma- dı. Yalnız, gelen adamı görür görmez derin bir acının tesiri altında sargl- dı. Gelenadam sordu: — Beni bekliyordun değil mi Ma- ga? ber vermişlerdi. Ben de ona göre her şeyi hazırladım. Adam ilerledi. Başını örten kuku- teyi kaldırdı. O kadar ihtiyatlı dav- — Evet.. Bu gece geleceğinizi ha- kalın eldivenler giymiş, saçlarını ba- şına geçirdiği külâhın iyice içine dol- durmuştu. Takmış olduğu maske de yüzünün hiç bit yerini göstermiyor- du. İhtiyar kadın yeniden azahi bir raşe geçir di. Meçhul adam bir koltu- Ka otırarak dirseğini koltuğun kena- rına dayadı. Bu oda gayet tuhaf bir şekilde tan- zim edilmişti. Bir köşede bir insan is- keleti dimdik dikilmiş, ve bunun o - muzuna simsiyah bir horoz konmuştu. Horoz arasıra kanadlarını açarak çır- pınıyor, gagasını tebdid eder gibi a - çıp kapatıyordu. İhtiyar kadınm a - yakları dibine sarılmış olan iki yılan, ara sıra başlarını kaldırıyorlar, ağız- larından çatal gibi dilini çıkararak tüyler ürpertici ıslıklr çalıyorlardı. Dıvarlarda, tavanlarda bir çok doldu- rulmuş kertenkeleler, ve kapmmınm üs- tünde kanadlarından mıhlanmış ko - eaman bir baykuş görünüyordu. Geniş bir masanın üstünde bir çok şişeler, tübler, kablar, boynuzlar ve bir imbik bulunuyordu. Diğer taral'ta da ocakta bir kabm içinde bir şeyler kaynıyor, ve odayı garib bir koku kap- lıyordu. Bu esrarengiz evde oturan kadın bütün Mesırlı faler kadınlar gibi gi- yinmişti. Kimse kendisinin kim oldu- ğunu bilmiyordu. Nereden geldiği, is- minin ne olduğu da tamamen meçhul- dü. Yalnız bilinen şey senelerce burada oturduğu, yaptığı büyülerin çok kuv- vetli olduğu ve kendisinin Maga diye çağrıldığı idi. Onu Mrsirli zannederlerdi. Fakat yüzü dikkatle gözden geçirilirse bir Mısırlıdan ziyade bir İspanyol oldur &u anlaşılırdı. Meçhul adam sordu: — Benim kim olduğumu biliyor mu sun? —— < l (*) A gua * Toffana Borjiy — Benim ismim Lorenzo Vicini'dir. Eğer beni memnun edersen istediğin ücreti verebilecek derecede zenginim. İhtiyar kadın başmı salladı. — Bana senin ilmini çok methettiler. Benim de büyük bir derdim olduğun- dan sana geldim. Ümit ederim ki bu derdim son olsun. Ve nasıl sana İK defa geliyorsam, gidişim de son ol- sun, İhtiyar sihirbaz kadın gülümsedi. İri ve seyrek dişleri meydana çıktı. — Ne 0? Sözlerime inanmadın mı? Bu esnada siyah horoz kanatların! çırparak ötmeğe başladı. İhtiyar ka* dın horoza: — Sus Eltair! Diye emir verdikten sonra sakift bir tavırla adama döndü: — Bu, sizin üçüncü gelişinizdir. Meçhul adam yerinden zıpladı. KOT ku ile ihtiyar kadına bakmağa başla* dı. Kadın devam ediyordu: — Birinci gelişiniz çok cskidir. Bâ* na sizden şüphe edilmemek - şartiyl© herhangi bir adamı kolayca öldürmek için bür çare sormuştunuz. Bunun zerine ben de size bir mayi vermiştili- Bu mayiden su, şarap gibi herl bir şeyin içine bir kaç damla karişti” rılacak olursa asla rengini ve lezzeti” ni değiştirmezdi. Fakat bunu içen bİF kimse sekiz gün sonra birdenbire titreme hisseder. Titremeyi şidde' bir humma takib eder, ve kan beynin? hücum ederek hemen ölürdü. A güna - toffana (*) isminde olan bu zehiri siz çok kullandınız, ve n€ dar iyi neticeler verdiğini bizzat dünüz. İşte size ilk yaptığım ilâç idi. alarıft uzun müddet kullandıkları bir 1 A dir. Kimyagerlerin ve Daklrllof,';“_ büttün çalışmalarına rağmen hâlü 167 £Ff SEFİETİET SELLASTEEET L LPRzrr