Cüzamlıların Mezarlığı ı Büyük zabıta romanı Kadım, dışarı çıktı. Rifat Beyin yüzünde, hafif bir şaşkınlık ifadesi okunuyor - du. Mahir Bey, yana yakıla, şunu anlatıyordu: — Bahsettiğim Çelebinin ki - tabını maalesef, benim de bul- mam kabil değildir. demiştim; Bunun diğer bir nüshasını da tedarik edebileceğim. Dirayet Hanım, bu sözlerin ne minaya geldiğini bilemiyordu. Nihaye' Rifattan bahsedildiğini anladı: — Sizin evde misafir olan bir bey, Nuh Beyle birlikte beni zi- yarete geldi. çelebi efendinin e- seri hakkında malümat almak is - tiyordu. Ben, bu kitabın ele geçe- miyeceğini haber vermiştim. Hal- buki, ahbaplarımdan bir tansin- de bulunabileceğini öğrendim. — Çok naziksiniz efendim... Doğrusu, zahmet oldu... Şimdi kendisini çağırırım. Dirayet Hanım, polis hafiyesi- ni çağırmak için dışarı çıktıysa da, onun deminki yerinde olma- dığını gördü. Kadımcağız bir iki kere: —Rifat Bey! diye seslendi. Fakat, hiç birinde cevap ala- madı. Hizmetçi, polis hafiyesinin dışarı çıktığını haber verdi. Kadm, bahçe kapısı önünde durarak, etrafa bir göz attı. Lü- kin oralarda da polis hafiyesini göremediği için salona döndü. — Rifat Bey çıkmış! -diye ha- » ber verdi. Herhalde burada bu- lunup istediği malümatı alama- dığı için toessüf edecektir. Ma- hir Beyefendi öyle zannediyo- rum ki, sizi ziyaret edecektir. — Hemen bugün mü? — Belki efendim. —Üyleyse, müsaadenizi rica edeyim. Sizi fazla rahatsız etmek istemem. — Bu mesele ile alâkadar olu- şunuzu anlıyorum. Cüzamlıların bu arazisi üzerinde tetkikat ya- parak eski muharrirlerin yazdık lart pek calibi dikkattir. Nuh Bey, size, buraya getirilen hasta- ların nasıl mucize nevinden - iyi- leştirildiğini anlattı mı? — Evet, evet... Bundan bana bahsetti. — Pen enteresan.. Kadım, âlimin arkasından bak- t Onun mütereddit adımlarla ilerlediğini gördü. Dünkü rüzgâra rağmen, bu- gün, hava pek sıcak oluyordu. Güneş, baş döndürücü bir hara- retteydi. Öğleden biraz evvel, Dirayet Hanım, İsmet Hanımım - yanına gitti. Genç kadın, bir çamın al- tında bir hasır şezlonga uzanmış, istirahat ediyordu. Burası, güneşten masun kalan yegâne yer gibiydi. Kadriye ile Nakleden : Vâ- Nü Nusret, — epeyce zamandan beri plâja gitmişlerdi. — İsmet! —Efendim. — Rifat Bey, bana, Bu köşk- ten uzaklaşmamızı tavsiye edi- yor. Ne dersin? Sesi titriyerek bu suali sormuş- tu. Karşı taraftan, kendisine ce- saret verici bir cevap gelmesini bkliyordu. Fakat: Cevap gelmedi. Kumlara vuran güneş, gözleri yakıcı bir parıltı ile aksediyordu. Dün geceki yağmurdan ıslanan topraklar kuruyor; bunlardan yükselen tebehhürat, insanm vü- cuduna yakr gibi yapışıyordu. Bi- rinci katım pancorları, içerisini yakıcı güneşten korumak için sımsıkı kapalıydı. Kuşlar bile gölge arıyordu. Etraftaki sessizli &i ihlâl etmemek içni, sanki, dal- gala rbile kımıldamıyordu. Deniz çarşaf gibiydi; havada en küçük bir rüzgâr kanadı bile ummuyor” du. —Nuh nerede? — Bilmiyorum. — Galiba Lâtif Beyi bir saat evvel dışarı çıkardı... Ondan son- ra kendisimi görmedim. — Rifat Bey de çıktı. — Ya... — Mahir Bey geldiği zaman çıkmış bulunuyordu. Hizmetçi, o nun çıktığını görmüş. Lâkin başı açık gittiğine nazaran pek uzak- larda olmasa gerekti. Bir kaç dakika, hiç bir şey ko- nuşmadan durdular. Dirayet Ha- nım, sol tarafta, seringa denen çalılıkları görüyordu. Bir kaç sa- at evvel, ortalık karanlıkken, iş- te bu çalılık, onun nazarında, dün yanın en korkulu yeriydi. Bura- ya katiyon yaklaşamazdı. Halbu- ki, şimdi, orada, hiç te karikulâ- de bir şey yokmuş gibi görünüyor du. Birdenbire, birinin yürüdüğü- | nü işittiler. — Nuh... — A, Siz, burada mıydınız? — Gel bakalım... Rifat Beyi gördün mü? — Hayır... O, burada yok mu? — Bir saat evvel çıktı. Nuh, endişeli görünüyordu. Yavaş şesle sordu: —Sayfiyeden uzaklaşmanızı tavsiye etti mi? — Evet.. Bu sabah.. İhtimal ki bunda hakkı var!... Sen ne düşü- nüyorsun, bakalım? Nuh, kendisine sorulan bu su- ale cevap vermedi — Odama çıkacağım... Yaza- cak bir mektubum var... -dedi. Kapıdan içeri girerken biran durdu. Sonra, acelesiz olarak, yukarı kata çıktı. (Devamı var) Toptan fiatına perakende satış Bayramlık mübayaatınız için İstanbul'da Ketenciler caddesinde Sahuncu hanı karşısında 24 No. D. SOMEK Züccaciye, billüriye, emaye ve ateşte kırılmaz porselen takımları mağazasını ziyaret etmeniz menfaatiniz iktizasıdır. Bilumum levazımatın en müntehap ve zengin çeşitleri Fiyatlar rekabet kabul etmez derecede ucurdur. İSTANBUL : 1790 Üniversiteden nakil, inkılâp ders - leri, Bayın profesör Mahmut Esat Bozkurt, 19 Jtmnastik Bayan Azade, 10.30 Dünya haberleri, 19.40 Ege caz, 20 Maarif vekületi namına konferana, 20.30 Eye caz, 20.508por Kkonuşmam, Eyret Şefik, ZLIŞ Anadolu A- Jansı » borsalar. 2130 Radyo orkastrası. 29 Radyo caz ve tango orkestrazı 828 Khz. BÜKREŞ, SO . 18 — 15 Piâk ve haberler, 18 Radyo or- kestrası, 19 Haberler, 19,15 Radyo orkestra- &, 20 Ünivereite, 20.20 Plâk, 21 Dans mu - sikisi, 22 Konferana, 2218 Radyo cazımm dovamı, 28 Haberler, — Kâahvehane konseri. 545 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m. 18.30 Macar yarlııları 1940 Sözler, 20.15 Radyo popurisi, 21.30 Şen sözler, 22 Baki dans parçaları, 28 Haberler, 23.20 Rigo çin- gene takımı, 2610 Plfâik konaeri. Hlk mektepler tali- matnamesi değişti- riliyor Kültür Bakanlığı tarafından Kültür — müdürlükleri için yeni bir talimatname hazırlanmakta olduğu yazılmıştı. Duyduğumuza göre ilk mek - teplerin mevcut talimatnamesin * de de bazı değişiklikler yapı- lacaktır. Ayni zamanda ilk mektepler- de sınıf hocalığı kaldırılarak ye" rine grup usulü konacağı söylen- Muayenehane nakli Harbiye mektebi sabık diş tabibi Robenson Aynacıyan Eskiden “Beşiktaşta — tramvay eaddesinde bulunan tedavihane - sini bu kere Harbiye—Fatih tram- vay durak yeri karşısında nakletmiş olduğunu müşterilerine ilâün eder. muhterem 780 1liraya satılık hane On lira kira getirir kârgir bü- tün evsafı havi ve yazıhane yapıl. neciler Hacıfoti sokak Konuşmak istiyenlerin Galatada Şirketi Hayriye üstünde berber Avni beye müracaatları. (3613) Her parçası ayrı bir beyecana okunacak macera, kıskançak, küvvet, aşk ve seyahalt romanı ASLANLI HÜKÜMDAR SÜLEYMANIN OĞLUŞİ Tefrika No.128 — Söyle bakalım! — Bunu Murad söylemişti. Ragami başını yere eğdi: — Hakikat şu, diye devam et- ti. Niyam Niyamlı ve ben, yanı * muıza alacağımız yirmi kişiyle ö - lüm mağarast denen yere gide « gektik.. — Ne yapmaya? — Kendisinin söylediğine gö" re burada Niyam Niyamlıların bugün mevcudu kalmıyan kabi - lelerinden birinin hazinesi mev - cutmuş, şimdiki — Niyam Niyam Kralı Manza'nın hazinesini As * lanlı adam ele geçirmiş ve Kra- hn bütün hücumları — neticesiz kalmış, hazineyi zaptetmek im - kânmı bulamamışlar. Şimdi, be raberce bu eski hazineyi keşfe- dersek benim de bundan bir his- se alacağımı söylemiş ve size ha" ber vermeden kaçmaklığımızı teklif etmişti. — Bu ölüm mağarası neredey- miş? — Yerini kendisi de bilmiyor. Bir seneden beri zaten bu hazi - neyi arryormuş. bulu- | nan eski evinden az yukarı No. 91 İf £: İğiyeni yapılan Sevimli apartmanına numara 7., köşede Hi — Nereden işitmiş?. — Böyle bir hazinenin mev * cut olduğunu kabilelerinde za - ten herkes biliyormuş, fakat kim- se bunu bulmaya cesaret göste * rememiş, bu, Kralm hazinesiz kaldığını görünce tek başına bu işe atılmış.. — Tek başına yapılabilecek bir iş miymiş bu.. Buna nasıl ce- saret etmiş.. — Evvelâ kolay görmüş, fa - kat işe atıldıktan sonra bir çok müşkülâtla karşılaşmış. Bilhassa vahşi hayvan tehlikesi gözünü büsbütün yıldırmış. — Yarasını da bu araştırma * da mı almış. — Evet, bu araştırmada, ge$i — Mesele yalnız bu mu? Ken- disi sana daha başka bir teklifte bulunmuş değil mü? — Hayır, yalnız bu.. — Bizden kaçmaya niçin lü » zum görüyorsunuz. Bizim gitti * ğimiz yol ayrı. Bizim hazine ile filân işimiz yok. Meselâ ben ha- zineyi ne yapacağım, Ziga ne ya- pacak. Niçin.. Ragami, Murad sözünü bitir meden cevap verdi: — Onun korkusu sizden de . ğil, bizdendi. Bizim bu hazineyi ele geçirmemizden ürküyordu. Onun için — yalnız bana teklifte bulundu. Yanımıza alacağımız adamları da ben seçecektim, de- di. Ziga geniş geniş gülerek: — Pek te haksız değil. Böyle bir hazinenin elimize gecmiş ol * ması hiç te istenmiyecek bir şey değil. Murad Ragamiye: — Şimdi, sen dedi. Niyam Ni- yamlının Aslanlı adamın yerini bilmediğini kati surette biliyor musun? — Bana bilmediğini söyledi. “ — Ben zannetmiyorum. O bunu çok iyi biliyor. Fakat Ö « küm mağarası yoliyle Aslanlı a * damın bulunduğu yer ayni semt- tejise — bilmediğini söylemekte haklıdır. — Amma, o Ölüm mağarası : nın yolunu bilmiyor ki.. — Evet.. Biliyorum.. — Başka türlü nasıl izah etmek mümkün * dür. (Devamı var) « YEMEK. TATLI. PASTALAR ©$ B Her sabah ne pişirelim diye düşünürüz. Buna lüzu n kalmadı 1 Her gün pişecek yemeklerin ve tat'ıların listesini açık ve Öözlü bir anlatışla anlatan !i Alaturka ve alafranga yemek ve tatlı Kitabında bulaca :sınız. Fiyatı 100 ciltlisi 125 kuruştur. Satış yeri: latanbul Ankara caddesi 157 No, Taşradan Gelecek Sipariş'erden Posta Ücreti Almmaz. INKILAB KUTUPHANESİ :6s6 « Banka Nakli « Türkiye imar Bankası Yeni Postahane arkasında Asırefendi kütüphanesi sokağında çski' bulunduğu binadan karşısında kendi malı olan İmar Hanına Taşınmıştır Ğ WLWmMmman nıumımmmmımmmmmmmmmm Turhal ŞEKER Fabrikası 1 ikinci kânun 1935 den itibaren SATIŞA BAŞLIYOR Fiatlar: FABRİKADA Teslim Ütmalilli Tn Y Küp Şekeri 4O Kristal Şekeri3'7 Kuruştur | En Aşağı 100 Ki'o Seter Kabul Edilir, Adres TURHAL ŞEKER FABRİKASI T.A.Ş. TURHAL Telgraf Adl'esi. FABRIKA TURHAL A M HKT Nn TiLİİ