Üa ÖEdİ Büyük zabıta romanı Ona da vaziyet, kısaca anlatıl- dı. Ev sahibesi, mendili istikrahla muayene etti. Adnan dedi ki: — Bu beyler, bu mendilin ba- na ait olduğunu iddia ediyorlar. Bu iddianm da sebebi, mendilin üstünde A markası olmasıymış. Hepsi bir müddet, düşünceli düşünceli durdular. Rifat, Nuhun kolunu tuttu. — Haydi, azizim, şu harabenin olduğu yere giderek geçen geceki vakanın izleri kaldı mı diye ba * kalım. Lâtif: — Ben de sizinle beraber gele- bilir miyim? -diye sordu. — Hayhay! Adnanla Dirayet Hanım, üç ki- şiden ayrıldı. Sordu: 'Tam o sırada, Rifat geri dönüp Dirayet Hanıma dedi ki: — Hanımefendi, sizinle azıcık konuşmak - istiyorum. Müsaade var mı?.. Başbaşa kalalım, bir şey söyliyeceğim. Kadın, hayretle baktı: — Söyleyin bakalım. — Haydi, şöyle bahçenin s0- nuna kadar yürüyelim; sonra geri döneriz. b d (e b e. di T p 1ğ Rıfıtlı Dirayet Hanrm yalnız kaldıkları zaman, polis hafiyesi dedi ki: — Nuh Bey dün gece konuştuk- larımıza dair size bir şey söyle - - di mi acaba? — Hayır... Neye dıır? — Bakınız, ona dediklerimi si- ze de harfiyen tekrarlayayım... Küçük odada oturdular. İki kapıyı kapadılar. Rifat, alçak ses- le konuşmağa başladı: — Bir hftadan beri cereyan e- den hâdiseleri düşünecek olursak, bir çok faraziyeler yürütebiliriz. Fakat, hepsinde de ayni neticeye varmamız lâzrm geliyor. *“Tanımadığımız biri, burada bilmediğimiz sebepten dolayı hâ- diseler meydana getiriyor. *“Siz burada yokken köşkünüze yabancıların girdiğini, burada kan döktüklerini öğrenmişsiniz. On- dan sonra, bir gölge, bir hayal, Nusret Hanımı ürküttü. Lâtif Bey de garip hâdiseler sebebiyle kork- muş. Nuh Bey de iki kere havsa- lanm almıyacağı tayflar gördü. Sizin de başmızdan az macera geçmedi hanımefendi. Bu gece, muammaeyı halledeceğimi düşü- nüyordum. Fakat muvaffak - ola- madım. Biran sustu. Tekrar söze başladı: — Mahir Beyin bu Cüzamlılar mezarlığı hakkında bize söyledi- ği sözler, bizi endişeye düşürecek nevidendir, Herhalde bunu uzun- vzadiye düşünmemiz lâzımgelir. Tereddüt ediyor gibiydi: — Daimt surette bir muvaffa- kiyetsizlikle karşrlaşmamız kabil- dir. Bu muvaffakiyetsizliği, bu Zünkü şerait altında tatmak - iste- Miyorvr 4, Düşmanımızın niçin Tağlup olması mümkün olduğunu *ize izah edeceğim. Her kelimenin üzerinde tevak- ediyordu. F uzamlılarm Mezarlığ ı Nakleden : Vâ- Me S u —Anlaşılıyor ki onu yarala- dım, Her şeyi yapmak iktidarında olduğumuz fikri, zannederim, on- da hasıl olmuştur. Biran bekledi. Dirayet Hanım, cevap vermi- yordu. Son derece heyecan duy- maktaydı. Polis hafiyesi devam etti: — O zamandan beri, bende bü tün açıklığıyle bir fikir hasıl ol- muştur: Sizler, bir tehlikeye ma- razsunuz... Hem öyle bir tehlike ki, kimin tarafından, ne sebeple, ne yolda geleceğini bilemiyoruz. Heran, her yerden bir el uzana- rak, herkese bir fenalık yapabi- lir, Böyle bir mevkide kaldığımız için, sizin masun bir halde bulun- manızı emniyet altına alamam. Bu günkü günde edeceğim yegâ- ne tavsiye, bu evden çıkarak baş- ka yere gitmenizdir. Hem de va- kit geçirmeden burasını terkedi- niz. Gelecek sene geri dönersiniz; © zaman, eminim ki, sizi hiç bir şey rahatsız etmiyecektir. Kadın, hâlâ tereddüt içindey- di. — Şüphesiz ki bana bu yolda tavsiyede bulunmanız için sizde kat'i kanaat hasıl oldu demektir. | Acaba komiser Vedat Beyi bura- da cereyan eden hâdiselerden ha- berdar etsek mi? Nuh, herhalde bu fikirdedir sanırım. — Evet efendim... Dün, bana bu fikrinden bahsetti... Doğrusu, böyle düşündüğü için ona hiddet edemem. Fakat haber veriyorum ki, Vedat Bey de benim vardığım neücodm başkasıma varacak de- nünciye kadar aradan zaman ge- çecek, uzun bir müddet, nafile ye- re kendinizi tehlikeye maruz bıra- kacaksınız. “Bundan başka, şunu da ilâve || edeyim. Vedat Bey işi ele aldığı takdirde, ben, Ihlamurköyünden derhal ayrılırım. Zira, kanunen resmi polisle rekabet etmeğe hak- kım olmadığı gibi, bir rakibe, ben de şahsen tahammül edemem... Hulâsa, samimiyetle haber veriyo- || rum: Bu sırada, kapı vuruluyordu. Hizmetçi dedi ki: — Mahir Bey geldi efendim. Hava kuvvetimizin yükselme ve artması için her türlü yardımın ya- pılması yurd borçlarımızın en ileri gelenlerinden olduğundan diyanet işleri reisliğinden verilen fetvaya göre sadakal fıtır ve zekât ile mü: kellef olanların tayyare cemiyetine yardımda bulunmaları ilân olunur. İstanbul Müftüsü M. FEHMİ İLRADYO | Bugün İSTANBUL © 12,30 Plâk, Karışık musiki, 18 Çay saati Otel 'Tokatliyandan nakil. 19 Çocuk hikâye- leri, 1840 Dünya baberleri, 1940 Bayan Padriye Ünşan. 20 Nufla vekâleti namma konferana, 2030 Neşir esnasında ilâün edile- eektir. 21.15 Anadolü Ajansı, 21.30 Örkes » tra, 22 Radyo caz ve tango orkestrası. 823 Khz. BÜKREŞ, S64 m. 13 — 15 Plük ve haberler, 25 Salan orkestrasının devamı. B4Ş Khz. BUDAPEŞTE, 550 m. 18 Opers örkestrası, 1920 Nosl neşriya- tı, 2026 Bözler, 20.58 Şarkılar, 21.80 Karı - Şık akşam konsari. 2240 Bon baberler, 23 Org konseri, 23.80 Farkas çingene örkestra- dir | Rakamlar kapanış Hatlarını gösterir. | « Londra — ötl.— |e Stokhim | » Nevyork — 079828« Viyana 42825 İ * Paris ıs0s$ |e Madrlı SALas İ « Milâmo —— 9.2983| e Berlim LeTos « Brüksel — S ağba|e Varşova — 4 srt * Atina 382 |e Budapeste — a. 1825 « Cenevte 24457 |» Bükreş TARİN *« Solya 64.7064 | 4 Delgrat SX0TE$ * Amsterdam 1.1739| e Yokohama — 1758 |* Prac ıoımı « Moskova — 100145 $ir. Hayrtye — 1440 *Merkez Bankası $0.75 U, Siporta —00 Bomonti 1t.0s — Kendisini salona aldınız |— mı? -diye Dirayet Hanım sordu. — Evet efendim... Nuh Beyin burada olup olmadığını sordu. — Peki... Ben de geliyorum... (Devamı var) Bu hafta SARAY Sinemasında Genç artistlerin en sevimlisi GUSTAV — : ROEHLİCH'in OLGĞA TCHKOWA ve MARİA ANDERGAST ile beraber fevkalâde bir su- rette temsil ettiği: Savaş Şarkısı (AŞK ŞATOSU) Şefkat, teessür ce heyecan fil- minde emsalsiz muvaffakiyet kazanmaktadır. FOX — JUR- NAL'de diğer menzaralar ara- sında Paris modasının son icadları.. - - M 2712 | İstikrâzDahili | 949504 Anadalu | *Ergani bstikrazı O7. |4 Anadolu li Italyada kendirden pamuk yapılacak İtalyanın buğday için olduğu gibi hariçten getirtmeğe mecbur olduğu pamuk , meselesini dahi kısmen de olsa halle çalıştığı an- laşılmıştır. Memlekette bol ola - rak yetişen kendire pamuk evsa - fını vermek mevzuubahstir. Bu suretle senelik ithal ettiği iki yüz yirmi milyon kilo pamuğun bi - zim paramızla değeri olan yüz ©n milyon liranın yarısı memle - kette kalmış bulunacaktır. Gele - cek seneden itibaren günde beş bin kilo kendirin pamuğa çevri- 18. Karışık konser, 19 Haberler, 1015 Radyo orkestra - . 20 Sözler, 20.N0 Plâk, (İspanyol musikisi ZI Piyano cazı, 21.30 Şarkılar, 2180 Sözler 22 Radyo salon örkestrası, 23 Haberler. 23. BORSA |Hizslarında yıldız İşareti olanlar üzer- || lerinde 27 - 19 de muamele görenler | “bileceği ümidi beslenmektedir, Murad, geceyi büyük bir ra - hatsızlık içinde geçirdi. Gözüne | bir türlü uyku girmedi. Daha sa: baha bir hayli saat varken ayağa kalktı. Vakit öldürmek düşünce- siyle etrafta gezindi. Herkes yat- mıştı. Hele yük taşıyıcıların he * men hepsi de bitkin bir haldey « diler. Murad bunlara çarpma - mak endişesiyle çok dikkatli yü” rüyordu. Bir ara kulağma ihtiyar Zıga'nın sesi çarptı: — — — Murad.. — Ne var Ziga?, — Uyuyamadınız mı? — Hayır, uyuyamadım. Biraz dolaşryorum. — Gel şöyle yanıma.. Yıvıı yavaş konuşalım. — Konuşalım. VK £ Murad ihtiyar Ziganm yanı- na oturdu. Ziga ihtiyarlığına rağmen gençti. Bu seyahatte ara- larmdaki bir çok gençlerden da ha dayanıklı — olduğunu bilfiil isbat etmişti. " Söze Murad başlamıştı: — Ne yapacağız Ziga. Bana öyle geliyor ki, aramızda bu se - yahatten — memnun olmıyanlar var. Bizim yapmak istedikleri - mize itiraz etmekten buyuk hlt zevk duyuyorlar. — Meselâ kim? — Meselâ Ragami. — Yük taşıyıcıların Başı mı? — Evet.. — Onu da Niyam Niyamlının bazduğunu sanıyorum. Her şey * den evvel Manitoluya bize itaat etmenin kendisi için hayırlı ola - câğını a: — Bunun böyle oldıııııııı ne- reden anladın. — Dün yolda farkına vardım. Benim kendilerine yaklaştığımı görür görmez konuşmalarını kes” tiler. Murad birden bire ayağa kalk- ti Bunun şimdi halledilmesi lâ * zım. Yola çıkmazdan evvel her pt(ılü düzeltmiş olmalıyız, dedi. Ziga mani oldu: — Çok acele etme.. Bunu sa - bahleyin daha kolaylıkla ve da - hallederiz. düşüncelerimi bilmesi için faydalı olacaktır. Murad ısrar ediyordu: — Hayır, dedi. Bu gece gözü- me uyku ıirmmeıinm sebebi yalnız bu. Onun için hemen şim - di, bu dakikada — halledilmesini istiyorum. Ziga omuzunu silkmekle iktir —| fa etti ve: — Pekâlâ.. Madem ki, böyle istiyorsun, dedi. Murad, ilerliyordu: Ziga arkasından: — Niyam Niyamlıya bır şey hissettirme. Yalnız Ragamiyi ça- ğır diye seslendi. Aradan çok geçmemişti. Ra - Murad, ihtiyar Ziganm yanı « na yaklaşınca Ragamiye gayet |(i sakin ve hiç bir şey bilmiyor - muş gibi bir tavırla: —Rıııım. dedi. Seni uykun” dan alıkoydum amma, mecbur - dum. Yarın sabah — hareket et - mezden cevvel seninle yapacak * Tefrika No.124 | Bitik adı Her parçası ayrı bir beyecanıa okunacak macera, —— kıskançlk, kuvvet, aşk ve seyahat tomanı larımızı - kararlaştıralım, düşündük. — Zarar yok.. Konuşalım. — Yarın kaçta hareket edece- ğiz. — Mümkün olduğu kadar er- ken. — Niyam Niyamlıdan takib edeceğimiz yolu iyice öğrendin mi? — Bir şey söylemiyor? — O halde ne yapacağız? — Böyle gideceğiz.. — Böyle nereye ııdeı:eğk. yol bizi nereye götürürse mi? * — Başka çare görüyor ııı.uııı" diye — Meselâ takib edilecek yolıl ben senin bile bildiğini sanıyo « rum, — Tamamiyle aldanıyorsu » nuz.. — Aldanmadığıma eıılıılın?. — Nereden? — Dün yolda Niyam N'yımlıy- la neler konuşuyordunuz.. Sen konuştuklarının işitilmediğini mi sanıyorsun? Ortada işitilmiş hiç bir şey ol- madığı halde Muradın bu sözün- den Ragami irkilmişti. Bunun daha çok Ziga farkına varmıştı. Ziga, Ragamiyi şüphesiz çok iyi Kabilesi arasında ger” çi şimdiye kadar pek aykırı hal » lerine tesadüf — edilmiş değildi. Bununla beraber, bazılarından yolunu sapıttığına dair hikâyeler dinlemiş ve Pigmelerin — şanıma uymıyacak hareketlerde bulun « duğunu öğrenmişti. Amma, şim” diye kadar da hiç yüzüne vur - — İşin dedi, hakikatini söy « lersen senin için daha faydalı o” lacaktır. Muradın senin hakkın « daki beslediği itimatsızlığı sar » samadım. Hakikati söyle. İşimiz” den kendisine ihanet edecek bi » rinin çıkmış olmasını istemem.. Insanlık halidir. Niyam Niyamlı kendisini kurtarabilmek için bel- ki bazı vaidlerde bulunarak bizi — bir çıkmaz yola götürmeyi tasar” layabilir. olmamalısın. j Fakat buna sen un Ragami bir müddet tereddüt — ettikten sonra: — Evet, dedi. Size hakikati — söylemek benim içinde iyi ola - ; 4 caktır. Devlet matbaasının yeni bas- ü tığı aşağıda yazılan kitaplar sa- İf : tışa çıkarılmıştır. l Tevzi merkezi: Vakit mat - B baası, Ankara caddesi, İstan « bul. Muharriri Kr. Yaratıcı tekâmül: M. Şekip 70 KRSpinoza Suut Kemalettin 12 (Devamı var) "l