(Baş tarafı 1 incide) ri yapar ve bunda çok muvaffak olurdu. Son aylar içinde zencide bir durgunluk göründü. Neşesile bü « tün artistleri coşturan bu adam şimdi canlı bir heykel gibi idi. Kimse ile konuşmuyor, yüzü hiç gülmüyordu. Bir çok arkadaşları kendisine: — Afrikadaki — nişanlından mektup mu almadın? Neden ke- derlisin diye sorarak onu neşelen- dirmek lâtife etmek istemişlerse de Kempi hiç birine cevap vermi- yordu. Kempi âşıktı!.. Kempi beyaz vücutlu güzel Blanşı seviyordu. Hakikat bilinmiyor, Fakat zan- nediliyor ki güzel Blanş ile Kem- pi arasında evvelce bir şey cere - yan etmiştir. Çünkü Tri Star kum panyası Londradan hareket etme den evvel başka bir kumpanya gü zel vücutlu ve sportmen Kempiye daha yüksek bir ücretle çalışmak teklif etmiş, fakat Kempi kabul etmemiş ve Blanş'ın bulunduğu kumpanya ile Fransaya seyahate çıkmayı tercih etmişti. Bu esnada Roberet te yoktu. Onun rolünü başka zayıf bir ar- tist yapardı. Fakat bu artist Pa« riste iken hastalanarak bir sana- toryoma kaldırıldı ve kumpanya bunun üzerine Robert'i aldı. Ro- bert'in de kendilerine karışması Kempin hiç hoşuna gitmemişti. Fakat tabiatile itiraz da edemiyor du, Garip bir hissi kablelvuku onu müteessir ediyor, hiç yoktan bir takım meseleler çıkarıyor, Robert' le kavga etmek için vesileler arı- yordu. Nihayet bir gün bir vesile çıktı, Robert Kempi tahkir etti. Kemp te kendisini tuttuğu gibi havaya kal- dırdı. Bütün kuvvetile yere vuraca gı esnada Blanş yetişti ve güç be - lâ Roberti kurtardı. Robert, Kempin hiç şakası ol - madığını gördükten sonra bir da - ha herhangi bir hâdise çıkarmak - tan çekindi. Diğer tataftan Kempin tahmini çıkmıştı. Robert, Blanş'a kur ya - pıyor. Ve Blanş ta bu yakışıklı de- Kkanlı ile alâkadar oluyordu. Marsilyaya geldikleri zaman kulaktan kulağa Robertle Blanşın nişanlanacakları söylenmeğe baş « ladı. Ve nitekim bu rivayetler ta- hakkuk etti ve iki ay evvel büyük bir neşe ile iki güzel artist nişan « landılar. O günkü nişanlanmalarım da Kemp bulunmamıştı. Halbuki Blanş kendisinin de hazır bulun - masını ve Robertle barışmalarını çok istemişti. Kemp büyük bir şid detle bu teklifi reddetti. Kemp'in hayatı bundan sonra büsbütün bir facia halini aldı. Ar- tık herkesle alâkasmı tamamen kesmişti. Hiç kimse ile konuşmu - yor, yalnız oyunlarla meşgul olu - yordu. R Nihayet kumpanya geçenlerde Nise geldi ve burada temsiller ver- meğe başladı. İlk akşam Otello'yu oynıyacaklarımı ilân ettiler. Tri Star kumpanyasının repertuvarla- rmdan olan bu oyunda Otello rolü nü de Kemp yapardı. Makyajsız bir zenci olduğu için bu rolde da - ha fazla muvaffak olur ve halk bir zenci rolünü yapan bu zenciyi görmeğe daha büyük hevesle ko - şardı. O akşamda tiyatroda büyük bir kalabalık vardı. Oyun başladığı zenci sevdiğini | Boğdu zaman Kempin büyük bir muvaf « fakıyetle Otello rolünü oynadığı görüldü. Tiyatro alkıştan çınlıyor- du. Nihayet son perde geldi, Kemp büyük birheyecanla sahneye çık - tı. Yatakta yatan Blanşa doğru yaklaştıktan sonra: — Allahım beni affet. Onu öl- düreceğim diye mırıldandıktan sonra ağır ağır ilerledi. Blanşı kavradı ve büyük bir hırsla boy - nundan sıkmağa başladı. Blanş çırpınıyordu. Bunu gören halk bu derece muvaffakıyetli ve hakika » te uygun bir oyün görmemiş olduk larından büyük bir heyecanla ken dilerini çılgın gibi alkışlıyorlardı. Nihayet Blanş kendinden geç - ti. Ve Kemp gözlerinden yaşlar a - ka aka Blanşın başını avuçları a - rasma aldı ve ağlıyarak yüzünden öpmeğe başladı. Eser de böyle bir şey olmadığından halk ve rejisör şaşırmıştı. Blanşın hiç hareket et - memesi de nazarı dikkati çelbetti- ğinden rejisör ve artistler sahneye fırladılar. Ve büyük bir dehşetle Blanşın boğulmuş ve ölü olduğunu gördüler. Bunun üzerine Kemp — derhal tevkif edilmiş ve zabıta tahkikatı derinleştirmeğe başlamıştır. Romanya sarayın- da bir suikastçı Müsellâh olarak bulunan bu adam bir Bulgardır maksadını itiraf etmiyor Belgratta çıkan 15 tarihli Prav- da gazetesi yazıyor: İki gün evvel Romanya - Kralı. Karol'ün Sinadaki sarayının bir odasında gizlenmiş olarak - silâhlı we bombalı bir adam yakalanmış- tır. Bu esrarengiz adam bütün taz- yiklere rağmen buraya hangi vaşı- ta ve hangi makşatla girdiğini iti- raf etmemiştir. Zabıta yaplığı tah- kikatta bu adamın beynelmilel sui kast cemiyeti fedailerinden bir Bulgar komitecisi olduğunu mey - dana çıkarmıştır. Bu esrarengiz suikastçının arkadaşları da oldu- ğu muhakkak addedildiğinden po- lis dün bütün Bükreşi abloka et - miş ve hüviyetini kanaat verici vesikalarla ispat edemiyen binler- ce kişiyi nezaret altına almıştır. Halen nezaret altında yalnız sekz bin kişi vardır. Bu hâdiseler bütün Romanyada derin bir heyecan uyandırmıstır. Kral Karol'un olamobiline atlıyana da kılınç vuruldu İki gün evvel Ajan$ haberleri arasında, Romanya Kralı Karolün kesi heyecana düşürdüğü bildiri -« liyordu. Adamın bu harelıeh. herkeste yeni bir suikast olacağı kanaatini uyandırmıştır. Atlıyan adam, a- jansta bildirildiği gibi bir müte - kait zabittir, Atladığı görülür görülmez, ay- nen Marsilyada vukubulduğu gibi, atlı bir zabit derhal sıcramış ve kı- htemr çekerek adamın kafasına in- dirmiş ve yaralamıştır. Ancak yaralı bir halde, kara - kola götürüldükten sonra, hüviye- ti anlaşrlabildiğini son gelen İngi * liz gazeteleri yazıyor. V eeaateamen Trabzonda Belediye meclisi Trabzon, 18 (A.A.) — Bele diye meclisi — toplantısını uzat- mıştır, Istanbula gelen Heluan vapuru karaya oturdu Dün geceden itibaren İstanbul ve civarını kesif bir sis tabakası kaplamıştır. Bu sgebepten — vapur- lar gece 11,45 postalarını an- cak 1 den sonra yapabilmişlerdir. Sis sabaha karşı tekrar çoğal- dığından bu sabah Boğaz vapurla- 'Yı da ilk postalarını yapamamış- lardır. Bundan başka Pireden şehri- mize gelmekte olan Loit Tiryes- tino kumpanyasının Heluan vapu- ru İmroz adası önünde karaya ©- turmuştur. 7156 tonluk olan bu vapurda Yunanistandan gelen bir çok yolcular bulunmaktadır. Birinin karısı, biri- nin kocası kaçtı (Baş tarafı 1 incide) şındık. Perşembe günü eve ye - mek yemeğe geldiğim zaman ka- rımla çocuğumun evde olmadık - larını gördüm., — Konu, komşuya sordum soruşturdum. Oralara git-i memişti. O gün — akşama kadar bekledim. Gelmediler. Cuma günü de akşama kadar eve gelmeyince karımın çocuğumla beraber kay - bolduğunu anladım. Rizeli Riza! Efendinin kızı olan karımla iyi geçiniyorduk. Ne olduğunu, ne- reye gittiğini merak ediyorum. Hele çocuğumu çok arıyorum..,, Diğer taraftan Arapcamii eşi meydanında Sarızeybek — soka -| ğında 1 numaralı evde oturan Na- fia hanım da zabıtaya müracaat etmiş, kocası sandalcı Hakkı E - fendinin perşembe gününden beri evine gelmediğini söylemiştir. »On.dört senelik — evli bulunan Hakkı Efendinin iki çocuğu var - dır. — Sirkeci iskelesinde sahdal - cılık eden Hakkı — Efendinin üç gündenberi eve uğramaması ço - guklarını ve annelerini çok mera - ka düşürmüştür. Zabıta sandalcı Hakkı Efendiyi de aramaktadır. Hakkı ile Ali Beyin karısı Ay- şe Hanımın ve oğlu Mücahiddinin zabıta tarafından kısa bir zaman zarfında bulunacakları muhakkak görülmektedir. Budunlar arası dolandırıcılar (Baş tarafı 1 incide) Paris polis umum — müdürlüğüne haber verilmesi istenmektedir. Ayrıca Gilbert Gerhart adında - ki adam da Fransada tüccarlık ya- parken bir çok fabrikaları dolan - dırmış, kaçmıştır. Bu dolandırı - cıların resimleri gönderilmiştir. Kaçakçılık (Raştarafı 1 inci de) sırada bir başka mesele — ortaya elimıştir. Bu — da ayni vapurun dört muhtelif seferinde Roman - yadan getirdiği —gaz ve saireye ait beyannamelerin hakikate uy - guür olmıyacak bir şekilde tanzim edildiği ve mühim bir kısmının da ham petrolla — karıştırılarak memlekete sokulduğudur. Bu seferlerde ödenmiyen güm- rük miktarı da 81 bin lira kadar tutmaktadır. 8 inci ihtisas mahkemesi — bu işte şirketin müdürü İsak Behar , ve şirket erkânından Yeşua Bahar Efendileri alâkadar görerek ev - velki gün tevkif kararı vermiş tir. Mahkemeye ayın 21 inci günü başlanacaktır. Netice şirket aley- Herkes başının çare- sine bakacak « SAYAEMNE (Baştarafı 1 inci de) vaziyette odadan çıkıyorlardı. " Bazı siyasi mühitlerde, dört ba- 41 mamur, bir İngiliz — Japon — Amerikan bahri anlaşmasına ihti- mal verilmemektedir. Vaziyet tahakkuk ederse, yani İngiltere yalnız Amerikayla baş - Başa kalırsa, aralarında bir anlaş- :ıı temini çok yakın görünmekte- ır, Amerika ile İngiltere arasında bahri münakaşalar İngilterenin 70 kruvazör istemesi — üzerindeydi. Halbuki Londra muahedesine gö - re 50 kruvazörü olması lâzım ge - lir... Şimdi bu mesele de hallolun - muş ihtilâf ortadan kalkmış gibi - dir. Amerikalılar, değişen ahvali göze alarak buna iliraz etmiyecek lerini sezdiriyorlar. Fakat gerek İngitere, gerek Amerikanın daha bir çok uyuşamadıkları noktalar vardır. .l'lırp gemilerinin ve büyük kru- vazörlerin azami hacmi ve topları üzerinde her iki taraf hâlâ birbiri- ne uymıyan fikirleri muhafaza et- mektedir. Diğer taraftan, İngilizlerin bü- yük harp gemileri artık yaşını ta- mamlamış sayılacakları çihetle bunların yenilenmesi lâzım — gel- diğini, İngiltere Harbiye — Nazırı Lortlar Kamarasında söylüyor. İngiltere Harbiye Nazırır, büyük bahri konferansa hazırlanmak ü- zere bulundukları bir zamanda bu hususta tam bir malümat verme » mkânı olmadığını - bil ::'lııı't bü!l:noıM vazi yeueığ:u etraflıca tetkik edildikten sonra, nelere ihtiyaçları olduğunu tesbit ettiklerini söylemiştir. İngiltere Havaâa Nazırı, 11 tane tayyare meydanı istemiştir. Bun « lardan altısının hemen hemen te- min edilmiş vaziyette olduğu ha - ber veriliyor. Bahriye Nezareti tarafından 9.000 tonluk iki kruvazör ışmar - Tanmıştır. Bunlar için verilecek para 3.600,000 sterlindir. —. * Londra, 18 (A.A.) — Vaşing * ton itilâfnamesinin feshi artık ö - nüne geçilemez bir hâdise telâkki edildiğinden devletlerin buna gö- re, hattr hareketleri meselesi orta- ya konulmaktadır. Japonyanın, müzakerelerin ba- şındaki vaziyetini değiştirmiyece- ğini gösteren cevabı ve Vaşingto - nun da tavzilerde bulunmıyacağı- nm muhakkak bulunması, müza - kerelerin istikbalini büyük bir bet- binlikle mütaleaya sebep olmakta- dır. Times gazetesinin dün sabah Vaşingtondan aldığı bir telgrafta, M. Norman Davisin, üç taraflı iti- Jâfım imkânsızlığı halinde iki ta - raflı bir itilâf metni hakkında M. Ruzvelti istimzaç ettiği - bildiril - mektedir. Resmi mehafile göre, fevkalâde sefirin, evvelemirde İn> giliz heyeti murahhasasile istişare etmeden, bizzat kendi hesabına malümat istihsali için böyle bir te- şebbüste bulunmuş olması muhte - mel bulunmaktadır. raber alınacak rasim 350 bin lira- dan fazladır. PZ kine çıktığı takdirde cezasiyle be- 10 Münci !oırlııfâ!l |— Herhalde Japon- itilâfgirizliği oldukça karışık bir vaziyet ihdas etmektedir. İngilizlerin Amerika ile Japon aleyhtarı bir müşterek cephe manzarası gösterebilecek ayrı bir itilâf prensibini kabul e * decekleri şüphelidir. Fakat ileri * de, iki taraflı itilâflar fikrinin der- piş edilmesi imkânsız değildir. Bu itilâflar diğer devletlere açık bu * lundurularak İngilizlerin ne su - , — retle olursa olsun içtinap etmek istedikleri Japon aleyhtarlığı ihti- barma mani olunabilecektir. Herhalde, iki taraflı anlaşma telkini, muvaffakiyet ihtimali ne olursa olsun, siyasi mahafilde ha- len hararetle mevzuu bahsolan fi- kirlerin birini teşkil etmektedir. Diğer cihetten, — İngiliz siyast mahafilinin mühim bir kısmının Japonya hakkındaki sempatilerini muhafaza ettiği intibar devamda - dır. Bu intiba, bu hal iki eski müt- tefik arasında — gerginlik hudusu tehlikesi gösterdiği takdirde, İn - gilterenin japon deniz inkişafına mani olmak için hiç bir şey yap - mıyacağını zannettirmektedir. Bu. na binaen İngilterenin iki sempati cereyanı ve Amerika veya Japon- ya ile mukarenet manevraları ara- sında tereddüdüne şahit olunuyor. Bu temayüllerden hiç birinin mu- zaffer olmaması ve Japon cevabr esasına müstenit yeni bir teşebbü- sün tecrübe edilmesi ihtimali var dır. Zannedildiğine göre, Tokyo « nun cevabı Japonlar — tarafından İngilizlere izah edilmesini müte - akip Amerikalıların bir daha is » timzaç edilecekleri nunıdılmek tedir. . . » Vaşington, 18 (A.A.) — Lon- dra deniz görüşmelerinin bir ne - ticeye varacağı ümidi burada çok azdır. Zira Amerika heyeti murah- hasası Japonyanın istediği müsa - vat hakkında bir karış bile gerile » memeye karar vermiştir. Daha şim diden Vaşington anlaşması feshe- dildiği takdirde buna karşı alına- cak tedbirler düşünülmektedir. M. Norman Davisin İtalya ve Fransa ile dört taraflı bir antlaşma derpiş edebileceği ve Japonyanm, deniz müsavatı istemekten sarfınazar ettiği takdirde ileride buna iştirak edebileceği hakkındaki telkini a « lâka ile karşılanmaktadır. ismet Paşa (Baş tarafı 1 incide) di. Başvekil Pş. tayyarecileri teb- rik etmiş ve tyyarecilerin bir gös « teriş uçuşu yapmasını istemiştir. Tayyareciler bu uçuşa Başvekil paşayı davet etmişlerdir. Bunun ü- zerine İsmet Pş. Hz. Zekâi ve Fuat Beylerle bazı mebuslar — olduğu halde tayayreye binmişler ve ot dakika uçmuşlardır. Tayyare ız yolcu taşrmaktadır. Saatte 300 ki" lometre almaktadır. Tayyare il© bir Amerikalı, bir İngiliz ve üç da Hollandalı yolcu gelmiştir. Tayyareciler yarın sabah se de Yunanistana gideceklerdir. Ereyliye hareket ; Ankara, 18 (Hususi) — Bat ? vekil İsmet paşa ile İktısat Baka * h.| ____,———__————————_——_—_——————A busları yarımn saat beşte gideceklerdir. p Haa ha — ü eRin d G0