Yahudi aleyhtarı (Baştarafı 1 inci de) tir. Geçenlerde İngilterede Yahu- di aleyhtarlığı hamlesini yapan da o idi. İngiliz Yahudilerinin ha- reketini “harp âmili,, vaziyetinde görüyor, İngilterenin — Avrupaya ihracatmım azalmasına sebep ola- rak gösteriyor, şiddetle hücum e - diyordu. Ingiliz Yahudileri, son defa mütareke günü münasebetile Lon- drada toplandıkları zaman tanım- mış bir Yahudi, bütün diğer İngi- liz Yahudilerine sakin olmayı fa- şistlerin hücumuna alınmamayı, her zamanki gibi nizamperver o - larak kalmayı tavsiye etti. Şimdi sorguya çekilen faşist li- | deri, davayı kendisi açmış vazi » yettedir. Ve İngiliz gazetelerin- den birinde çıkan nutkunun tah- rif edildiği iddiasında bulunuyor. Bu nutkunda Mister Makston isminde birine —ihtar yollu— İn- giliz faşistleri hderi diyor ki: “Za- manı gelince, faşistler makineli tüfek kuvvetile hükümeti ele alabi- leceklerdir.,, Makineli tüfek kuvvetile İngil- tere idaresini bir gün ele geçirmek mânasına gelen bu sözler, faşist- ler liderinin vekili tarafından da- ha esaslı surette araştırılacak olursa başka yollara g- deceğini müekkilinin asıl kastetti- ğinin aynen yazılmadığını söyle - miş ve demiştir ki: “— Müekkilimin söylediği söz- ler tamamile nakledilmem'ştir. Bu itibarla çıkan şu parça doğru olamaz. Bu nutuk bir hayli zaman evvel söylenmiş olsa da, müekki- Him ne söylediğin! mutmuş değil- dir, Bundan başka nutkunun - bir müsveddesi de kâtibi yanında sak İr bulunuyor...,, Sonra nutkun muhatabı Mister Makston söz alarak: “— Gazetede çıkan, Sir Mosli'- nin nutkunun bir hulâsasıdır,, de- miştir. Bunun üzerine, hulâsa dahi ol- sa, bu nutkun şu parçasının tahli- line girişilmiş ve İngiliz - faşist li- derine hâkim tarafından bir tual yağmuru başlamıştır. Sir Mosli demiştir ki: “İngilterenin iktisadi vaziyetin- de ihtilâlcu bir değişiklik isteniyor sa, ben nutkumda, bu değişikliğin kanuni, sulhperverane ve meşru- ti metotlar dahilinde yapılmasını tavsiye etmiştim,, Hâkim — Sulhperverane mi? Lider — Muhakkak sulhperve - rane değ'l.. Bize ve memlekete karşı kuvvet kullanabilirler.. İngiliz faşistleri Hderine bun- dan sonra, memleket dahilinde faş'stlerin askert bir teşkilât — vü- cude getirip getirmedikleri sorul « muştur. — Teşkilâtımız esas mânasile askeri mahiyette değildir. — Nutkunuzdaki mak'neli tü- fek kullanma tâbiri böyle bir ta- Hm gördüğünüzü anlatıyor. — Hayır.. Bu, “kullanmak ka- nuni şekle girdiği zaman kullana- cağımızı,, söylemektir.., — Demek ki buhranlı bir za- man gelince, makineli tüfeklerini- zi sokaklara getirip ahaliyi vurup devireceksiniz öyle mi? — Ben nutkumda ahaliyi vurup devireceğim demedim. — Pek âlâ,ne yapacaksınız.. Kuru sıkı mı atacaksınız. — Biz, kargaşalığı çıkaracak olanlarla ııiıııınıiı:. olan Bir müddet sonra sorgu, daha zorlu bir şekil almış ve hâkim şu suali sormuştur: — Sen kim oluyorsun ki buhrın anında makineli tüfekle halkı vu- rabilesin.. — Hükümetin, herhangi teşki- lâtlr kuvvet tarafından — devrilme tehlikesini gören bir İngilizden başka bir şey değil.. — Bunu önliyebilecek kadar teşkilâtlı mısmız? — Tamamen kanuni ve meşrutf şartlar dahilinde teşkilâtlıyız. Ma- kineli tüfeklerimiz yok, çünkü ma kineli tüfek bulundurmak gayri kanunidir. Fakat tehlike kendini gösterince, elde etmek kolaydır. — Mevzuu bahsolan buhran- dan sonra bir hükümet teşkilini düşünüyor musunuz? — Buancak Krala bağlıdır. Krala sadakatimizi ilân ettikten sonra onun kararını bekleriz. Hâkim, bundan sonra, faşist liderine şunu batırlatmıştır; — Makineli tüfekleriniz, zırhlr otomobilleriniz, tayyareleriniz ol- madığından bahsediyorsunuz. Halbuki naşiri efkârmız olan “Si- yah gömlek,, mecmuasının 1934 Haziran 1 tarihli nüshasmda, beş tayyareden bahsediliyor. Bu ne demektir? — Bizim tayyarelerimiz yok. Bunlar, öğretme maksadile kira ile tutulmuştur. Bunda da gayri kanuni bir şey görmüyorum. — Memleketin — her tarafında disiplinli bir ordu halinde olduğu- nuz söyleniyor, doğru mudur? — Kat'iyyen yanlış... Bir hare- ket halinde, belki... »— Merkerz binanız, kışla yahut yatakhane olarak — kullanılıyor- muş, öyle mi? — Bir kaç âza orada yatıyor. Fakat bu bir kışla mânasma gel- mez. — Binanın oturma odası, jim - nastik salonu olarak kullanlıyor- muş: — Evet. — Muayyen semtleri nezaret altında bulunduran memurlarınız varmış? — Bir çok düşmanlarımız var da ondan.. Faşist liderine bundan — sonra yahudilere yaplığı hücumlar ve se- bepleri sorulmuş, faşist toplantıla- rında halkın kendilerine hücumu anında kullandıkları müdafaa â - letinin mahiyeti üzerinde malü- mat alınmış ve sorgu bir gün son - raya bırakılmıştır. K Yeni mebus seçimi (Rq tarafı 1 incide) etmesi daha uygun görülmektedir. Meclis âzası arasındaki bu kuv- vetli temayül karşısında intihaba- tın yenilenmesi kararı bir emri va- ki sayılabilir. 22 İkinci Teşrinde yeni intiha- bat başlamakla beraber meclisin faaliyete devam edip etmiyeceği belli değildir. Ancak bütçe işinin de iki sebepten biri olduğuna göre intihabatın dört ayda bitirilmesi ve yeni meclisin Mart — sonlarına doğru —toplanması — bekleniyor. Mart sonunda toplanacak yeni meclisin hem iki ay içinde yeni bütçeyi çıkarması, hem bu aralık toplanacak büyük fırka kongre- sinde bulunması mümkün olacak - hÜ ösüldk a Ddi Bulgaristanda zehir fabrikaları (Baştaralfı 1 inci de) dürlerinden birisine aittir ve as - keri erkândan birisinin himayesin- dedir. Sofyaya yetmiş kilometre mesafede Radommir denen yerde kurulmuştur. Bunun ismi Balkan Raduit limitet şirketidir. Bu fab- rikada Türk şubesinden — birkaç gayri Türk hissedar varken sonra- dan bunlar hudut harici edilmiştir. Fabrikalar zahiren papaşin, ko- deşin gibi eczalar yapar görün - mekte, fakat hakikatte, — morfin, heroin gibi gizli maddeler imal et- mektedirler. Bulgaristanda 931 — 932 senesi ham afyon rekoltesi 4 bin kilo idi. Bir sene evvelki re - kolteye dört bin kilo daha inzimam edince rekolte sekiz bin kiloya çık- mıştır. Geçen seneki rekolte ise on dört bin kiloyu bulmuştur. Ham afyonun kilosu Bulgaristanda iki bin levadır. Bulgaristanda fazla stok bulunmaması ve fiyatın yük- sek olması — fabrikaları hariçten morfinbas almaya sevketmekte - dir. Bunlar hariçten aldıkları mor- finbaslarla memlekette çıkan ham afyonu gizli surette heroine kal - betmektedirler. Fabrikaların sa - tış merkezleri transit olarak Viya- na, İstanbul, Pire, İskenderiyedir. Beş fabrika tahmini bir hesaba gö- re ayda 350 kilo kadar morfin ve heroin yapmaktadır. Fransa, Yu - nanistan ve Avrupa memleketle - rinde heroinin kilosu 600 - 800 lira arasındadır. Bulgaristanda ise 320 Türk lirasıdır. Mısır piyasa - sında 2200 Türk lirası, Çin, Şang- hay piyasalarında ise 2500 dolar - dir. Türkiyede, Mısırda, Yunanis - tanda uyuşturucu maddeler ka - çakçılığı ile çok şiddetli bir suret- te mücadele edilmektedir. Çinde ise heroin kullananlar kurşuna di- zilmeğe başlanmıştır. İnsanları pek kısa bir zamanda deli eden heroinin Bulgaristanda da gizli surette — yapılmaması ve bunun önüne kısa bir zamanda ge- çilmesi zamanı gelmiştir. Yi lk Ingilizler yeni bir teklif yaptılar (Baştarafı ? inci de) dedir: Japonyanın İngiltere ve Amerikayla müsavi emniyet hak- kına sahip bulunduğu kabul ıdıl— Miştir. Bununla Japonyanın şimdiye kadar daima ileri sürdüğü “Dere- ce farkı meselesi,, ortadan kalkmış bulunacağı için artık Japonya, deniz kuvvetinden yana, İngiltere ve Amerikadan aşağı kalmamaya çalışacaktır. İngiltere, üç devletten her biri- ne, kendi ihtiyaçları nisbetinde bir! deniz müdafaa plânı çizmesini tek lf etmiştir. Japonya — Amerika, ve İngiltere kendilerine beş sene| için lüzumu 'olan deniz müdafaa kuvvtlerini, sebeplerini de zik retmek şartile tespit edeceklerdir. Ancak şurası var: Her üç devletin deniz müdafaa. sında ihtiyaçları ayrr ayrı olduğu görünmektedir. Japonya tahtel- bahir, Amerika tayyare gemileri istiyor. İngiltere ise, bir hayli za- mandır tutturduğu 70 kruvazör; plânında direnip durmaktadır. Bu, “çeşit farkı,, üzerinde mü- vazene nasıl temin edilecek? Bu suretle yeniden bir münaka- şaya girip tekrar bir çıkmaza dal- mak mümkündür. Diğer cihetten İngiliz bahriye-| KU 12 Ikinci teşrin 1934 Ikinci Mata - âan j TOETETREK — (Baştarafı 1 inci de) ri de divanıharp karariyle kurşu- na dizilmek suretiyle idam edil- mişti, Halbuki ikinci Mata - Hari va- kası henüz pek yeni bir vakadır. Ve üzerinden henüz bir hafta bile geçmemiştir. Berlinde çok gizli bir hava için- de cereyan eden bu vaka Mata - Hari vakasından daha feci netice vermiş ve ikisi kadın olmak üzere beş kiş edilmiştir. Vaka şudur: Beş altı gün evvel Berlinin en büyük caddelrinden birindeki ev- de Graf Sazanovski isminde bir Leh asılzadesi bir süvare tertip et- mişti. Graf Sazanovski ayni zamanda Leh ordusunda da uzun müddet erkânıharp zabitliği etmiş, son za- manlarda askerlikle alâkasmı kes- tiğini iddia ederek Berlinde yer - leşmiş ve zengin bir hayat yaşa - mağa başlamıştı. Bu eski zabit Berlinde aslen Ermeni olan Katye Berberiyan is - minde bir kadınla beraber yaşı - yordu. Katye Berberiyan İstan - bullu bir Ermeni ailesine mensup ve süvarelerde, yüksek barlar - da Şark bilhassa — Hint dansları yapmakla maruftu. Sazanavski ile Berberiyan sık sık evlerinde toplantılar tertip e - derlerdi, Bu toplantıya kadın er - kek, bir çok davetliler memnuni « yetle iştirak ederdi. Graf Sazanovski eskiden as - ker olduğunu bahane ederek bil - hassa asker misafirler kabul et - mekte daha ziyade memnun o| - duiunu ikide bir söylerdi. O geceki süvarede de bir çok zabitler, bir iki hariciye memu - riyle bir iki eski Alman asilzade » *i ve gene güzelliğiyle — meşhur (Barones von Berg — Falkenhay) bulunuyordu. Lehli zabit böyle eğlentilerde çok para sarfeder ve metresi Ber - beriyan hakkında da o kadar kıs - kanç görünmezdi. Hattâ bir çok defalar Berberiyan kara saçlı ve kara gözlü olduğu halde sarışın - lardan hoşlandığını alenen söyle - mişti. Bir erkek hem zengin, hem güzel metres sahibi olur, hem de kıskanç olmazsa onun dostu çök olacağından bittabi Lehli zabitin de dostu çoktu. Saat on iki oldu. — Birdenbire Kanen ea Nayieemn e rneRi e ararmaamararmar e si bir değişikliğe uğrarken, diğer Avrupa devletlerinin de bahriyesi- ni dikkate almak mecburiyetinde- dir. Bu münasebetle, Fransa ve İtal- yanın, düşündüğünden daha er- ken bir zamanda, deniz konuşma- larma mevzu edilmesi lâzım gel- mektedir... Şimdiki halde devletlerin, de- niz müdafaa kuvveti için, müba- lâğalı yekânlar sarfedip etmiyece- ği üzerinde durmaları tavsiye edi-| * — 1935 senesi İngil- müdafaa masrafı olarak şu mik- tar tespit edilmiştir. İngiltere 37.570.000 sterlin. A- merika 91.000.000 sterlin. Japon- yanın ise 1935 — 1936 deniz mas- rafı şöyle gösterilmektedir: 38,3000.000 sterlin! Bu miktarlar, “Milletler Cemi- yeti silâhı statistiği el kitabı,, n- dan alımmıştır. Yeni teklif karşısında, her üç devlet “kendi ihtiyaçları dolıyııi- le,, bu yekünu daha da arttırmak ulqıcık ını? Hü n Odadan içeriye — Şarklı KI esmer bir adam girdi. Koltu | da garip bir çalgı vardı. v — Hintli Tasen, diye mırt dılar. : Hintli yere oturdu ve I'* hava çalmağa başladı. Bir ’ sonra da odadan kaybolmu! Berberiyan içeriye prdî l' beyaz tüller giyinmişti. IÜ gelerek fevkalâde bir f salonun kırmızı ışıkları î İ | dansetmeğe başladı. Bu d bir Hintli fakir tarafından ile oynatılan bir yılana du. Güzel Berberiyan d. yl vücudunu örten beyaz tülleri birer sıyırıp atıyordu. Bu M. ti fevkalâde bir heyecanla s09 diliyordu. Nihayet, nıhıyd, son tül * rulmuş bir marti |1ıı düt? | ken birden — kapılar ıçd* | ellerinde tabanca ile yirmi F* memuru içeriye daldı: — Kıpırdamayın! Bu o kadar âni olmuştu ki V Sazanovski bile elini yanında ” P beriyanın kıvrılan dunu heyecanla seyre dalmış ı yüksek zabitin cebinden çık! mamıştı, 4 Hepsi tevkif olundu. Ha haneye sevkedildiler. Mu meler gayet gizli ve mahrem rak cereyan etti. İşin matb mümkün mertebe az sızması min olundu. p Ve neticede ile güzel Katye Berberiyanın bif! casus oldukları tahakkuk etti. V zel Baronesle bir zabit ve iki riciye memurunun bunların d& iğfaline kapılmış ve memleket! ni satmış oldukları tahakkuk € Ve gene bir sabah herkes d#| uykuda iken hapishanenin kaf' gıcırdıyarak açıldı. İkisi — ks” olmak üzere beş kişi süngülü ji darmaların arasında korılıılı ru ilerlediler. Yarım saat sonra n güzel ermeni kadını Katye B riyan, Barones von Berg — * ı kenhay bir Alman zabiti — vt (| hariciye memuru kurşuna d mişlerdi. Bu suretle Berberi? da ikinci bir Mata - Hari olm! Alman erkânı harbiyesi Sazanovskiyi kurşuna dizm€, Graf Sazanov” Evvelce Lehler tarafından Y#, 4' lanıp hapsedilen iki Ahnıl siyle mübadele ıunqı ler. Lehistan hükümeti M kabul ettiğinden iş gürül! halledildi. | bitler güzel ermeni kızı ile ' olurlarken Smnovıkı kaç zabitle bir köşeye çe! 4 raretli hararetli bir şeyler , kaşa ediyorlardı. Şunu de/ eç etmek lâzımdır ki güzel BAYÖİ sin etrafında bir hayli n vardı. / Bu gün neticelent? bir muhakeme ’ (Baş ıırJl Behiç Bey isminde biri kaeroplik” yüğün Aı.k;-;*/ minde birini sarhoşluk tabanca ile katletmişti. ğ olmuştur. Fakat cezanın indirilmiş, Behiç Bey de senedenberi yatmış —© Ç 6f | f kanunundan istifade _,.,İr ; '*L.”.ı:jd £ SAT / ..ıv!ılt.llııl Fİ ÇOZARAAŞTE, / ç ge P OA AP AOUN ae