; SE 12 Ikinci teşrin 1924 hmm Büyük zabıta romanı My bu iki oda, bir tek teşkil etmekteydi. Zira basit yalı tahta perdecikle ayrıl ar. Tahta perdenin de ka- Eat çıkarılmış, yerine mavi kumaş bir e takılmıştı. iskemle, bir küçük ma- an teşkil ediyordu. Duvar armdan gri zemin üzerine di Aman kocaman lâleler resme - dağ nun ilk partisi, © sant ona ig, , İsmet ve Kadriyenin lehine Mi kâğıtları Odağıttı. onların yanmda (dalgın İğniyordu. Dün gece gibi se - Onan korkusunu düşünüyordu. e Jale Hanım, Di. Le Hanımen kulağına şu sözleri dryorduz > Delikanlı hakkımda ne öğ - m lâzımsa gizlice (öğren - Tahirenin kendisine âşık ol- e böylelikle kanaat getir- tün bi er, daha dikkatli dinledi. İs Hanım, devam etti: N Geçen sene plâjda birleştik- k biliyordum. gi sefer de, genç kızın dikati o- © tarafına kaçtı ve muhavere- arka tarafını dinlemedi. Böyle oyunlara “dört Sans - ni, denir mi?. diye, Kadriye *Y istiyordu. “Dört kupama,, mâ- “İdun, met Hanım kâğıt dağıtıyordu. ayet Hanım Jale Hanıma ce- İse veriyordu: Biliyorum, insan burada ça - ahbap oluveriyor. Lâkin — Ahbap, olduğu adamlarm ne çeşit Mağunu bir türlü düşünemiyor . İr süküttan sonra, Dirayet Ha- daha yüksek sesle: de y Nusret. Haydi yavrum.. Git yana bir atkı getir. Üşür gibi 'um.. Oyun oynamadığına göre Bir ye yok, gidersin, değil mi? kız, ayağa kalktı: Atkını nerede bıraktımdı? © SOdamda olacak. ret dışarı çıktı o ve solanın e ik olduğunu görünce hay - dü bi e ppi dönüp $u suali e. sofanın lâmbalarmı İn mi 7? Kk söndürdün? Shay sahibesi, misafirleriyle has - iy tekrar yakalandığı için, bir surette cevap verdi: N ayır, zannetmem.. Nuh "e müş olacak, içeriye ön son | N Mid... i baktr.. Tahtalar Mezarlığı Nakleden : Vâ - Na tembel tembel dedi ki: — Bir şey mi sordunuz, hanım - efendi? — Sofanm ışığını sen mi sön - dürdün? — Yoo00.... Nusret, tereddüt etti. Küçük salo- nun kapısını aralık bırakarak e - lektrik düğmesine yaklaştı. “— Allah Allah;,. Kim söndür- müş olabilir?,, diye düşünüyordu. Yukarıya çıkar ve Dirayet Ha- nımın odasma girerken, dün ak - şamki ihtisasların tıpkısını duydu. Kalbinde müphem korku duy- gusunun boşluğuna kendini iknaa uğraşt... Ev sahibesinin oda kapısını aç- tr. İçeriye bir'nazar atınca, at - kımın pencere yanındaki bir is - i kemle üstünde olduğunu gördü .. Dirayet hanım, pancurlarını kapa» mamıştı. Gece yıldızlarla doluy - du; ve bahçenin dört bir çevresi gündüzmüş gibi seçiliyordu. Yal - nız biribirine girift olmuş üç çam ağacı, baheçnin ortasında: büyük bir kara gölge gibi duruyordu. Ziyadan gözleri kamaşan bir yarasa, iki'defa pencerenin camla- rma çarptı... Nusret, kapıyı kapadı. Sanki dışarıya kaçmıştı. Merdiven ba - sına varmazdan evvel arkasmdan gelen bir gürültü dikkatini celbet- ti, “Geri dö adü, and Korku ve âdeta işkence içinde üzerinde sik ve kısa minimini darbeler olmuştu. Korkup ta kaçan fareler “ ayakla- i riyle böyle bir ses çıkarabilirler - di... Sofanm lâmbasını açip oyun oynanan odaya döndü. Fakat yüzünün solukluğu Dira- yet Hanımın nazarından kaçma » dı.. — Yorgun musunuz!.. Diye sor- du. — Hayır, efendim. Halindeki fevkalâdelik belliydi. (Devamı var) Bir tashih 10 —11 — 934 tarihli nüsha- nızda içki düşmanları idare heyeti! ne seçilenler arasında ismim, Mü- kip olduğu halde, Müfit yazılmış- tır. Doğrultulmasını diler, saygı- larımı sunarım efendim. Dz Kanzük Eczanesinin Sini sürük pastilleri sti) fintiseptik memleketimizde mümasil Avrvpa Stahzaratını aratmıyacak mü- meliyette yegâne müessir Pastilerdir.PASTİL ANTISEPTİK ve katy AŞ A EA Dezleyi eyileştirir ve önler göğüs oğaz hastalıklarında pek müessirdir. A AT Ses kısıklığında tesiri: PASTİL ANTSEPTİK yo!culukta, kalabalık ve tozlu muhitlerde m, MM Nam MM m kapalı yerlerde bulunmaktan mütevellit birçok bulaşık nefes yolu hastahklarının önüne geçer Her Eczanede arayınız. Deposu Kanzük Eczanesidir * Kum hastalığı- nınilâcı bulundu Doktor Eczacı Cemil Feyzi Ahmet Cemil Kıvrandıran kum hastalığının kat'i devası bulundu. Tıp âlemin- de büyük bir ehemmiyetle karşıla- nan bu keşif bir Türk doktorla bir Türk'eczacının eseridir. Doktor Cemil Fevzi ve eczacı Ahmet Ce- mil Beyler tarafından “Lityazol — Cemil, 'namile tababet sahasına konulan bu ilâç böbrek ve mesa-| ne'kum ve taşlarının vücutta te- şekkül etmesine mani olduğu gibi kum ve taşlar- dan mütevellit ağrıları tamamiyle! teskin ederek teşekkül etmiş bu- lunan kum ve taşların itrahını da| temin etmektedir. Bu tedavi esna-| sında biç bir perhizede lüzum yoktur, “Lityazol — Cemil,, elyevm mevcut eczalardan bazılarını bir- biriyle karıştırarak yapılmış olan alelâde müstahzarlardan değildir. Yüzlerce hasta üzerinde muvaffa-| kiyetle tecrübe olunmuştur. Bun-| dan başka sıhhat ve içtimai mua- venet vekâleti namına profesör Dr. Akil Muhtar Bey tarafından da tecrübelerden sonra böbrek| taşları tedavisindeki tesiri tasdik edilmiştir. . “Lityazol — Cemil, ; tababette bu hastalık üzerinde şimdiye ka- dar hiç bir suretle malüm ve müs. tamel olmamış yepyeni bir madde- dir ki bunu bütün dünya âlemi ta- babetine tanıtmak şerefini Dr. Ce- mil Fevzi ve eczacı Ahmet Cemil Beyler kazanmışlardır. âni ve 2 yu sureti katiyede| Her parçası ayrı bir heyecanla okunacak macera, kıskançlık, kuvvet, — Sözünüze inanıyorum, dili: Kastım, beni kendinize bağladığı- dızı anlatmaktır. Aslanlar, mütemadiyen hırçın» lık yapıyorlar, durdukları” yerde duramıyorlardı. Onların gürültüsü içinde (o #a- kin konuşamıyacaklarını anlıyan aslanlı adam: — Haydi.. diye bağırdı, yerini- ze... . adımlarla uzaklaşarak çalıların a- rasımda gözden kayboldular. Aslanlı adam: — Buyurun, dedi, sizi yerime götüreyim, Orada daha iyi rahat İ edersiniz.. İsterseniz sizi, kucağı- ma alayım.. Merzukanın “evet,, veya “ha - yır., demes'ne fırsat vermeden o nu kucakladı ve yola düzüldü. Abdullah ta onları takip etti.. —0 GORİLİN EŞİ Fatma, dişi aslan, iki yabancı adamın efendilerine misafir gel - diğinden beri garipleşmişti. Artık, ona eskisi gibi sokulmuyor, onun lik gösteriyordu. O gün, Merzukanın Rassilerde rehin olarak bırakılan iki arkada- şını kurtarmak için gideceklerdi. Merzuka, mağarada kalacak, o- na küçük Fatuş refakat edecekti. Bora ve Fatuş Merzukaya çok alışmış, yakmlık göstermişlerdi. Dostlukları, aslnalı adamın yardı mıyla on gün içinde olmuştu. Bu- raya geleli, Aslanlı adama misafir olalı on beş günü geçiyordu. Aslanlı adamla Merzuka bir- birlerine garip bir hisle bağlan- mışladı, Aslanlı adamın geniş © muzları, keskin siyah gözleri ve düz s'yah saçla, kalbinde baska, bambaşka bir his yaratmıştı. Sevi- şiyorlardı. Acaba, Fatmanın, efendisinden | uzak durmasının sebebi bu muy- i du? Aslanlı adam, çekingenliğini yalnız buna yoruyordu. Abdullah, Merzuka ve aslanlı adam beraberce mağaranın ağzı yanında oturmuşlar konuşuyorlar- b dr. 4 Abdullah aslan! adamı artık or- manı terketmesi için iknaa çalışı- yordu. © Fakat, o, hiç de buralarda de- ğildi: —Hayır diyordu. Ben ormanım- dan ve hayvanlarımdan ayrıla- mam, Benim yerim burasıdır. Baş- ka yerde yaşıyabileceğimi sanmı- yorum, Beni buradan ayırmağa çalışmaniz lehime değil, aleyhime olacaktır. Bunu söylerken d'kkatle Mer- zukaya bakmıştı. “Merzuka: — Fazla ısrar etme Abdullah, o bize değil, biz ona bağlı olmalıyız. Aslanlı adam: — Hayır dedi. Tamamiyle ser- betsiniz. Sizi ormanda alıkoyma- ğa hakkım yok, Bunu çok yavaş, çok içli söyle- mişti. Merzuka: — Sizi bırakıp gitmek bilhassa bele etti, Aslanlar birbiri peşinden hızlı | emirlerine hissolunur bir itaatsiz” | benim icin pek acıdır, dive muka- ' aşk ve seyahat romanı ASLANLI HÜKÜMDAR SÜLEYMANIN OĞLU ii Tefrika No. 84 Aslanlı adam, gözlerini teşek- kür eder gibi Merzukanın gözleri- ne çevirdiği zaman onlar da, ken- disine bağlılığının ışığını far- ketti, Aslanlı adam: — Şimdi biz Abdullahla bera- ber, Rassi'ler üzerine gideceğiz. Arkadaşlarmızı o Kurtaracağım - dan emin'm. Siz de Fatuş'la bera- ber burada kalır ve Rassi reisinin kızma göz kulak olursunuz. —Yasiz gecikirde ben bir tehlikeye maruz kalırsam. — Bundan zerre kadar endişe etmemelisin.. — Fakat.. —Çok çekiniyorsan bizimle beraber gel.. i —Hayır,“onun için değil... Sizi ne şekilde haberdar edebili- rim, diye düşünüyordum. — Kolay.. Bir yere not et. Se- sinin bütün kuvvetile ha, heyha, İ ! heyha:. Ha heyha, heyha., diye üç defa bağıracaksın.. Ormanın en ihtiyar ve benim €n büyük dostum Şerif senin im- dadma gelecektir. — Kim bu Şerif?.. — Gitmezden evvel sizi kendi- sine tanıtacağım.. Aslanlı adamın,bu, sözü kendi» sine teselli gibi gelmişti, Orman - da kendisine yardıma gelebilecek bu Şerifin kim olduğunu bir an ev- vel öğrenmek istiyordu. (Devamı var) | İstanbul 6 nci hukuk mahkeme- sinden: Mevhibe hanım tarafından Fa- tihte Altay mahalle ve caddesinde 105 numaralı hanede mukim iken ikametgâhının meçhuliyeti anlaşı- lan Seyit efendi aleyhine açılan boşanma davasmın muhakeme gü- nü 5 — 12 — 934 çarşamba günü saat 14 de tayin ve bu bapta yazı- lan davetiye varakası (o mahkeme divanhanesine talik kılmmış ve on beş gün müddetle ilânen tebliğine karar verilmiş olduğundan mez * kür saat ve vakitte Yeni Posta - hanede İstanbul asliye mahkemesi 6 ncr hukuk dairesinde heyeti hâ - kime huzuruna gelmediğiniz ve aksi takdirde gıyabmızda icra kı- İmacağı tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur. HABER Akşam | Postası STANBUL AN KARA CADDESİ felgrar Adresi İSTANBOK. MABEM Telefon — Yam; 23X12 İdare: HPE — ABONE ŞERAITI LE Türkiye: 120 850 #80 1250 Keş. Benebi: 109 > MO 1816 ILÂN TARİFESI fienret Hünlarının satır I2d6 Mesmi Uânlar 10 kuruştur m Sahibi ve Neşriyat Müdürü: HASAN RASİM Basıldığı yer: (VARTT) Matbaam darehanesit Daki i ş z vi ğ & e RR İY a ve i i