(Baştaraft 1 inci de) burada bir kaç tabur askerin bir - den kaybolduğu çok defa vaki ol - muştur. İşte bu öldürücü harp bu or - manlık için oluyor. “Yeşil Cehen - nem,, ismi verilen bu yer için şim - diye kadar 100.000 kişinin kanı akmıştır. Dört sene zarfında 100.000 erkek ölmüş, 100.000 aile perişan olmuştur. Halen de cep - hede 45.000 Paraguvay ve 65.000 Bolivyalı asker ölmek — için sıra bekliyor. Yeşil Cehennem cephesinde or- manlar o kadar sıktır ki — burada top, tank, tayyare, hattâ tüfek pa- ra etmiyor. Bu gibi tekâmül et- miş vahşet silâhları iş göremiyor. Bu cephede iki taraf süngü sün - güye, bomba bombaya ve boğaz boğaza harp ediyorlar, Birbirle- rinin göğüslerini parçalayıp — ci- ğerlerini sökercesine harbediyor - lar. Ve bu harp karşılıklı olarak birbirlerini tamamen yiyip biti - rinciye kadar da devam edecek - tir, Nitekim Paraguvayda insan 'daha doğrusu — erkek kıtlığı baş göstermiştir. Bütün mektepler ka- patılmış, yüksek sınıf talebeleri cepheye sevkedilmiştir. Üniversi- teliler ise çoktan ölüp bitmişler - dir. Orta mektep çocukları da mahallt işlerde kulanılıyor. Ka - dınlar çocuklarını evlerinde bı - rakmışlar ve süt dolu memelerinin üstüne asker kaputu giyerek cep - henin arka işlerinde çalışmak ü - zere yollara dökülmüşlerdir. Bu iki küçük cumhuriyet ne için birbirleriyle böyle ölesiye harbe - diyer?->Bu iki devlet —haddiza- tımda o kadar fakirdirler ki değil dört sene, dört ay bile harbedebi - lecek ve toprakla milyonlar dö- kebilecek paraları yoktur. Böyle olduğu halde onlara yi - yecek ekmek ve insan öldürecek cephaneyi kim veriyor? Dört se « ne gibi büyük bir zamanda — bu masrafları kim görüyor? Bu paraların, bu kan döktürü - eü milyonların menbar neresidir? İşte bu sırları ifşa ediyoruz: Yeşil Cehennem ormanmın al - tında bir sarı cehennem yani bir altın cehennemi gizlidir. Bu ormanmn altında dünyanm en zengin petrol menbaları var - dir. Standart Oil Kompani'nin göz- lük takan ve pipo içen — uğursuz mühendisleri — bu meşum harbin çıkmasından bir sene evvel Para - guvayda olan bu petrol madenle - rini keşfettiler. Bu kumpanyanın başımda dün - yanın en ölmeğe lâyik ihtiyarı Con Rokfeller bulunuyor. İhtiyar kurt petrol madenlerinin bulunduğuna dair telgrafı buruşuk ve titrek elle- rine aldığı vakit buruşuk yüzü bi- raz daha buruştu; titrek elleri bi- raz daha titredi; —ölü gözlerine şeytani bir hırs geldi: — Milyarlar.. Milyarlar.. Hanri Deterding'i atlattım. diye homur- dandı. Hanri Deterding de dünyanın i kinci petrol kralı ve Con Rokfelle- rin bazan leş ortağı, bazan da leş rakibidir. Halen ikisi de uyuşa - rak dünyayı ik mıntakaya taksim etmişlerdir. Bir tarafta — petrolu Rokfeller, bir tarafta da Deter- ding satarlar. Standart Oil Kompani ile So- koni Vakum.. İki tröst heyulâsmın iki şea- muhıohnhüıhu—ıdufuuınuvnblmuldıkh- Petrol ve kan bir çok işlerde menfaatlerini ko - rumak için birbirleriyle — akıllıca uyuşmuşlardır. Fakat her nedense bu son meseled- — oyuşamadırlar. Yeni petrol madenlerinin keşfe - dildiğini Deterding anlar anla - maz derhal evvelâ Arjantin — ve onun vasıtasiyle Paraguvay hü - kümetine nufuz etti. Nazır ve baş nazırlara kasasını açtı. Bunlara bir kaç milyonluk banknot demeti koklattı. Ve Con Rokfeller efendi meselenin ne olduğunu anlama - dan Paraguvay hükümeti mem - leketindeki petrol inhisarını So- koni Vakum kumpanyasına verdi- ğini ilân etti. Con Rokfeller bunu haber al - dığı zaman fevkalâde hayret etti. Ve kızdı. Yaptığı teşebbüslerden hiç biri fayda vermedi. Her cephe- de Deterdingi karşısında buldu. Bunun üzerine bir sabah beş met- re boyundaki yazıhanesinin başın- da otururken zile bastı. Derhal içeriye seken üniformalı memuru- na bir cenubi Amerika — haritası getirmesini emretti. Üniforma - Ir hademe koştu. O — Rokfelerin *“Tine is many — Vakit nakittir,, prensipini çok iyi biliyordu. İh - tiyar kurt bilhassa ihtiyarladıktan ve ölümü yaklaştifını hissettik - ten tonra vakitin kıymetini çok daha iyi anlıyordu. Bu sebepler - den dolayı yarım dakika geçme - den avdet etmiş ve cenubi Ame « rika atlasını getirmişti. Con Royfeller kuru parmağını “Yeşir Cehennem,, ormanımın üs - tüne bastı. Sonra oradan kaldır - dıktan sonra Bolivya cumhuriye « tinin üstüne koydu: “ — Bu yer Paraguvay cumhuri - yetinin değil, Bolivya cumhuriye - tinin olacak. — Burası Bolivyanın hakkıdır. Coğrafi vaziyeti de bu- nu gösteriyor. diye mırıldandı. Hakikaten iki gün sonra bü - tün Bolivya gazeteleri hiç akılla - rından, hayallerinden geçmediği halde “Yeşil Cehennem,, ormanı - nın Bolivyaya ait olduğunu iddia etmeğe ve tarihi deliller bile gös - termeğe — başladılar. Paraguvay da kendisine mukabele etmekten asla çekinmedi. O da derhal bü - tün kuvvetiyle Bolivyanım haksız ve istilâcu (!) emellerine hücum etti. Ve derhal hudutta müsade - meler olmağa başladı. Bir müddet sonra da resmen harp ilân edil « di. Con Rokfeller kasasını açmış, Bolivya cephesine döküyordu. Ve hâlâ da döküyor. Hanrti Deterding de ayni şeyi yapıyor.. İki büyük kapitalistin menfaat- leri ve paraları Bolivya — Para- guvay cephesinde harbediyorlar ve kan döküyorlar, Saf Bolivyalı gençle, masum Paraguvaylı delikanlı iki ihtiyar harisin hırsı için temiz kanlarını döküyorlar. z Bolivyalı gencin ve Paraguvay- l delikanıarın gelincik gibi kırmı- zı dudaklı ve lâle gibi beyaz tenli harikulâde kıvrak vücutlu sevgi- lileri siyahlar giymiş ağlıyorlar... Eski harman akşamlarında insan boyu başaklar arasında geçirdik - leri koyu yeşil aşk dakikalarımı a « nıyorlar, Güzel kitar çalan Antonyonun parmakları Amerikan marka bir tüfeğin tetiğinde — ve Blankanın koyu kestane rengi gözleri — sarı yollardadır. Ve geniş şapkalı şair artık kı « HABER — Akşam Postası Alaturka ve şehir . . meclisi azaları (Baştarafı 1 inci de) hane musikisiydi. Garp tekniği - ne uygun musikiyi, alaturka mu - siki bastırıyordu. Musikinin he - yecan, sevinç, neşenin bir ifa - desi olması lâzım gelirken alatur - ka musiki elemi ifade eden bir fa - sıl musikisiydi. Almanyada iken bir kaç millete mensup insanların toplandığı bir yerde biz de bir kaç Türktük. Her- kes kendi milli musikisinden par- çalar söyledi. Sıra bize gelmişti. Söyliyecek şey bulamadık.. Yani toplu bir halde söylene - cek bir şey bilmiyorduk. Nihayet sarardı gönlüm mü idi, yoksa ipek saçların mı idi, böyle bir şarkıyı hep birden söyledik. Sonra sor. duk: — Nasıl beğendiniz mi, dedik. Ama biz söylerken boyuna — gülü- yorlardı. Ne deseler beğenirsiniz: — Bu söylediğiniz şey bizim ö- lüm havalarımna benziyor? Musikide inkılâp zamanı gel - mişti. Büyük dahinin işareti, 'Tür- ke, garp tekniğine uygun musiki - sini kazandıracaktır.,, Etem Akif Beye yaklaştım. Ga- zinin her eserinin hayranlarından olan hoca dedi ki: *“— Gazinin işaret ettiği her şey- de tam bir isabet vardır. Her işa reti memleketi ihya etmiştir. Bu sefer de hayide musikiden kur- tulacağız artık!,, İsmail Sıtkı Bey, musikimizin garp tekniğine uymasının çok iyi olacağını ve bunu bütün kalbiyle arzuladığını söyledi. Azadan Halkevi reisi Ali Rıza Bey ise şu mütaleada bulundu: “ * . Halkevinin bütün gayesi milli musiki yaratmak ve bunları garp tekniğine uygun bir şekilde ve garp aletleriyle çalmaktır. Hal- kevinde alaturka musiki diye bir şey yoktur. Bu kayit nizamname- mizde de vardır. Yakında İstan- bul Halkevinde amatörlerden mü- rekkep bir koro heyeti teşkil ede- ceğiz. Bu koro heyeti orkestraya refakat edecektir.,, Yirmi sene evvel garp musiki le- hinde yazılar yazmış olan Galip Bahtiyar Bey ise dedi ki: “Ben şahsan alaturkanım tama- miyle aleyhindeyim. Bu iptidat musiki çoktan devrin, tekâmülünü bitirmiş ve tedenni, inhitata yüz tutmuştur. Garp musikisi fennin musikisi- dir. Nasıl olsa bir gün alaturkaya tahakküm edeceği tabiiydi. Sonra bizde alaturka musiki yalnız ayyaşlık ve pis boğazlık ve-. silesi olmuştur. Bugün çalman a- laturka eserlerden hiç birinde sa- nat ve teknik yoktur. On, on beş gunu, bildirdim. Fransız sefiri de| | | çıkmıştır. Her İki trenin DA senedir hakiki ve sanatkârane bir| Sar münasebetile hazırlıklarının n ıııırın’% alaturka çalgı duymadım..,, — Alaturka musikiyi kadın o- kuyucularının mâvettili iddia &- diliyor. Ne dersiniz? “— Hiç bir sanat eserinin ka- —— ——— rına değil, başçavuşun kanına benzetiyor. : Ve on iki yaşında benzi uçuk, sarışın mektep çocukları ellerine kalem yerine — onlara birer tank gibi ağır gelen soğuk namlulu tü- feği alıyorlar. Ve bol güneşli, $iir, tango, kitar ve aşk memleketi olan bu diyar- lar şimdi kan, ateş, duman ve fe- lâket yerleridir. Ve bu kanlı, ve bu müthiş facia- lar Con Rokfeller ile Hanri De- terding efendiler uyuşuncıya ka- dar devam edecektir. Murat Selâmi aai eeeti eeei ei A dınsız olamıyacağına inandığım-| hemmiyetsiz görülmektedir. Bt . . Gizli dosya yakalandı |g (Baştarafı 1 inci de) | sadece ihtiyati bir tedbirden 98 |— — * redeki Alman iş cephesinin çalış- | ret olduğunu temni etti. masına dair verdiği rapor ve a »« “Şu vaziyelte göre, milletler n mürs raştırmalar sırasında yakalan - | miyetine taallük eden rey üe' mış dosyalardır. caat işinin kânunusaninin ı" * Bunlarda bir takım tehditler: | de kusursuzca ve tam bir ! le Sarre halkı üzerinde yapılan | üzere yapılacağını umabiliriz- tazyiklerden bahsolunmaktadır. | Bu mesele !"'% BAA ak Yaz ü üzerine _Ahlliı birer birer Alman cep- | “Deyli Herald,, gazetesi biT Kahalle hesine girmeye davet edilmiş o - | makale tahsis etmekte ve #'T0 p lup raporda bu fırkanın inzibat | kamarasında hariciye nızll"y ş memurlarının hakikatte gizli fa- | bir sual soran işçi fnkumll" Bç! aliyette "#. | vetleri j mektedir. bulunan — polis olduğu —beyan - edil - gördüğünü yazmaktadır. ? Raporda, — Alman| — Başmakalede, işin ehemmiti | hükümetinin de Sarrede mü-| ye hariciye nazırmın her ıh# dahalede — bulunmuş — olduğu | metten aldığı teminat ve beyan edilmekte ve bu müdaha- | , kerinin bu meselede bi , - , sayılmaktadır. le deniyor: y Sir Con Simon “Şimdi yapılacak bir şey V& Avam kamarasında izahat | reyi âmme müracaat işini, 84| verdi darların, mümkün olan her ıdı Si Sar havzasına Fransizlarlâ be- | parak sükünet ve nizamla bâf | raber İngilizlerin de gireceği ha - | mağa çalışmasıdır. vadisi İngiliz Avam Kamarasında *Tahrikkâr her hangi mevzuu bahsolmüş, Hariciye Na- | tin derhal önüne geçilmesi zırı izahat vermiştir. dır. Vaziyete göre, Almanların Sar- | — Avrupa bu münasebetle old da bir hükümet darbesi yapacak - | ça müşkül bir vaziyet kı ları havadisi çıkmış ve Fransa, va- | bulunuyor. Şimdi — sulha ç ziyeti önlemek maksadile, şimdi - | veren her iyi Avrupalmin vazif” den hududa asker getirmişti. esasen müşkül olan bu Sonra, Fransızların İngilizleri | daha müşkülleştirmekten de bu harekete iştirake çağırdığı- | mek, tehlikeli bir tecrübe d haberi çıktı. den muvaffakiyetle çıkabilr İngiltere hükümetinin reddetti- | çin elinden geleni yapmaktır ——— — ğ yl::ldl:re Hariciye Nazırı bu Tür k'Yunan ticareti — hususa dair Avam — kamarasında verdiği pek şayanı dikkat izaha - (Baştarafı 1 inci dek muştur. Diğer taraftan muayyen F — tında diyor ki: “Sar mımtakasında sükün mu - hafazası için — İngiliz âskerlerine| “yuzde ttibarlle tam takasa tâbi bi müracaat meselesi yoktur; — Böyle| —vınıf eşya için hususi bir klering # bir şey de düşünülmüyor. sis olunmuştur. Türkiyeye — ithal © “ Sarda, sükünun muhafazası, hanacak Yunan mahsulâtı. için #6i | milletler cemiyetinin Sar idare ko- ::. ı:[: :nhıtıı"d:oı::l:ı'bı ' . misoynuna taallük eder. Â sulttan bazıları için de tarifler üzt — “Sardaki hükümetin idare ede- | rinden tenzilât kabul edilmiştir. — / miyeceği bir vaziyet çıkmamalı - İmzalanan bu — anlaşma, şimsdt j dır ve çıkmıyacak. anlaşmanın münkazi olacağı 15 r “Bu sabah Alman sefiri geldi İ rinci kânundan itibren meriyete benimle görüştü. Ve Alman hudu- BERİRİ. - dunda, huduttan yirmi beş muay- j yen mesafede Alman hücum kita- 2 tren çarplş“' atına üniforma giydirmedikleri, Ki Hİ öi TÜ e SOİ YA Çır_p!şmı_ esnasında * tezahür yaptırmadıkları hakkında| — kişi hafifce yaralandi) gazetelerde çıkan havadisin doğ- E'îu:— lî" Büyük nî"'"" / iL ğ yonunda bir tren kazası olmuş, Wfj N:rl'::::“hımı 'e“'ı.de GelaAl kişi yaralanmıştır. Hâdise çu AO olmuştur: — man baskını yapılması tehlikesi Büyük Derbeni İstasyonun! Ü mevcut olmadığını söylemekte - | bir yük treni hudut işaretini bir# p dir. çavüz ettiği için, karşı taraftan “Gerek Almanya sefirine, gerek | diğer bir yük treni ile hafifçe S yt Fransız sefirine, İngiltere hüküme mıştır. / Çarpışma, vagonların BÜ ğ tinin bu haberden memnun oldu- ::'::";“m_ Z ı::u::;n::' ç EELLELİİE -. -— —a a geT YA ALE 7 ——— T V oA | murları hafif suretle yı Vagon ve makinelerdeki dan musikinin de kadınsız olamı-| münasebatiyle Ankaradan ..ı-:) beş numaralı tren yolcuları / yacağına eminim. Bir sanat eşe- " z , Tstaf” rine, şiir, zarafet ve ruh veren yal- ;_":“_'f_'_' LA MAT vakit ÖŞ nız kadındır. Sonra alaturkanın| " T e F bir mazarratı da hiç bir zaman üfteyi terennüm — etmemesidir. $ n şömi eçeiin eeei |— Dikkat ğ ıyniılıenldeifıdeolmkibudıl Esnaf ve işçi XA büyük bir noksanlıktır. Ben alatyrka musikinin kaldı -P —— | İ ğ eli Öi yörmlibeş sidir, Her türlü şikâyeti yt senedenberi müdafaa ederim. Bu ) leğinizi ya bizzat gelerek Je HABER sizin, halkm l" j eski arzumun bugün tahakkukun - | bir mektup yazarak biz& dan do;:.' mçok memnu -| riniz. Bu sütun, sizin içiP ,w j num, ikisi olmıyan bir mem -| ,ştır. Şikâyetlerinizi V€ “ Ça | — leketin hiç lıırıuııııı lnıkııni lııı WASEL ” SÜĞ M olamaz. Musikimizde şimdi yeni d ti gız. bir bâreket yapmaliçin ” yakmda |h Tarurmada çalışker / Halkevleri büyük bir adım atacak- tır.,, <