Tefrika No. B3 çok geçmedi. Aslan- sesine, uzaklardan bir Temesi mukabele etti. D;Y.:ş.n adam tekrar gürledi. an, efendilerine kükreye- d.n':“lh_ verecekleri yerde dolu &b "ı'“ln geldiği tarafa koşma- 'îl:. 'df]ll'— Beş dakika geçer A €Z Civara gelmişlerdi. 'll:ıh adam, her ihtimale A ! süratle yere atladı ve onla- Ü l'!ecekleri noktaya doğru l'dl_— Ayni zamanda: Beç Çİ> dedi, sakım korkmüaymm. ir Yanınızda oldukça size hiç Zararları dokunmaz. e Y görünmüşlerdi. *i !ltıiilcrînîn yanında yabancı şi!l görünce bir an tereddüt ?"“İ& ve sonra hücum vaziye- Almışlardı. lanlr adam, onların bir mü- setsizliğine meydan verme- ;Çih seslendi. Aslanlar bu- * Üzrine, mıhlanmış gibi yer- ikde Kaldılare” <0 1 ._N—m, yerinden kıpırdama - $ Evvelâ baba aslanı, sönra di- lb.;ımini yanma çağırdı. Üçü 'en efendilerinin etrafında ..”l'-hdılır. k:.' aslanlarımı ayrı ayrı okşar- ı.'x İşte, dedi. Aslanlarım bun- h": olüıu:qe kadar - ne onlar ,d::h. ne de ben onlardan ay- Yacağız. k_v:"llkı bir an ana aslanın k itine çok dik, çok vahşi ba- iıı!:'lzd.,, ürkmüştü. Bu korku Iı.::.::: Uulan kük A U ederim.. Artık Kadi bunları, geldikleri yere l&rin.. — Siz kimsiniz? diye sordu. —Ben mi? S Evet., N_Bunu, bütün Afrika, bütün :eî'ler merak eder. Yalnız şu *Ben de sizin gibi bir insanım.. Ç. Bunda şüphe yok.. Merakım Ya nereden geldiğinizdir. — Kendimi bildim bileli Ni' yaşarım. S Yerli olmadığınıza göre.. P";Evu merak edilecek şeydir. d.w.' çok yazık ki sizi tatmin e- n ı"ı’ cümle kullanamıyaca- OA ça'nIz şunu söyliyeyim, adı- :ı“"h vahşileri, “aslanlı a- * diyorlar, .' isminiz.. torum.. Ya ::Ö'lı“ıh haddi zatinde bura- —i'hn"f ld_llııı elde etmeğe gel- Yikn bı:]_dı' kendisini ona çok Haj '“İl başlamıştı. v'w.;ıqı""dı yabaniliğin bariz .©lmamakla beraber, bazı P bareketlerde bulunu- | - Ama, or- Üü umumi görünüş aş- hiç da bahsedildiği '_"irydı. zeki olduğu anla- , Onuşuşunda uzun —zar a ve her şeye hâ- edası vardı. "îiriy::n dalıp, uzakları gözden e küçük bir. gürültüye ©r ve alâka göste- İşte < .';"lkıdbu' KESi, — Çünkü geldikleri yere değil, sizi takip eden Rassi'lerin peşine takılacağız.. Benim başlarında git meme bile luzum kalmiadan onları püskürteceklerinden eminim.. Abdullah, Aslanlı adamın Ras- si kelimesini kullandığı bu daki- kaya kadar asıl vazifesini unut- muştu.. Merzuka, onun vahşi hayvan- larla bu alışkanlığından iki sene- Ek bir hatırası canlanmıştı. Cezayirde iken Süleyman adın- da bir adamın genç kızı ve karısı ile beraber aslan - beslediklerini görmüş ve bu yırtıcı hayvanların | bir köpek uysallığıyle Süleymana | itaat ettiklerini görmüştü. Bu hatrrasından Aslanlı adama bahsetmek istedi. Fakat nedense Tüzum görmedi. Süleymanım, aslanlarıyle olan alâkası Aslanlı adamım yakınlığıy- le kiyas edilemezdi. Biri, nihayet bir hayvanı terbiye etmiş, öteki | yalnız aslanları değil, söylediğine göre, bütün Afrika vahşi hay - vanlarını hükmü altına almıştı. Abdullah: — Bizi, dedi, bu Rassi'lerin ta- arruzundan kurtarmanızı rica edi- yoruz. Onların bizi takiplerinden kurtulabilmek için çok eziyet çek- tik.. —Ben onların sizi niçin kova- ladıklarını biliyorum. Onlar, be- nim elimdeki rehini koparmak - i- çin peşinizi ikmıyorlar, — Nereh — Reislerinin kızı benim elim- dedir. Kendisinden hâkimiyetimi kabul etmesini istedim. Dinleme - di, Ben de kuüdretimi göstermek için kızmı aldım. — Şimdi nerde bu kız7. — Görüyorum ki hikâye ile pek alâkadar oluyorsunuz Yoksa sizi bunlar, bu kızı kurtarmak için mi gönderdiler. Merzuka: — Evet dedi. Bunu sizden sak- lamakta bir mâna yok. Saklarsak aleyhimize olur. — Ya.. — Anlatayım, bir daha iki ka- dm arkadaşımızla beraber Mısıra gidiyorduk. Bunlar, önümüzü kes- tiler ve bizi yakalıyarak - hapset- tiler. Ancak sizi elde edebildiği- miz takdirde serbest bırakılacağı- mızı söylediler. Biz de kurtulmak ümidile bunu kabul eder göründük. Bununla be- raber, yalnız Abdullahla beni mu- hafaza altında buraya kadar — sü- rüklediler. Öteki arkadaşlarmızı rehin olarak alıkoydular. — Beni elde edecek misiniz?., Mezuka, aslanlı adamın bu sö- züne mukabele etmedi. Çünkü e - demiyecekti.. Yalnız: — Sizi elde etmeyi söz verişi- miz ancak kurtulmamiza bir vesi- le olur diyedir. Yoksa, hakikati halde «sizi yakalatacak değiliz. Şimdi bilâkis biz size iltica ediyo- ruz. Merzuka bunu o kadar içten ve ©o kadar yalvarırcasına söylemişti ki, aslanlı adam: HABER — Akşam Postası 11T Ikinci teşrin 1984 Çalışarak kauçuk haline giren bir Türk artisti! Yeni bir Türk revüsü hazırlıyanlardan eski boksör Esat Kemal Bey projelerini anlatıyor B Esat Kemal Bey Istanbulda yep yeni ve unsur - ları Türk olan bir artist grupu teşekkül ettiğinden bilmem ha - beriniz var mı? Bunun sanatkâr » ları, şimdi beş kişiden ibaret.. Fa- kat gün geçtikçe bu beş kişinin on beş, belki de yüz elliye çıka- cağını emniyetle vaadeden ve gru- pun en mühim erkek uzuvların - dan biri olan Esat Kemal Beyi bir münasebetle ele geçirerek, yeni kurdukları teşekkül hakkında et. raflı ve okuyucularımızı alâkadar edebilecek malümat elde ettim. Türkiye ve İngilterede bir çok boks maçları yapmış ve şimdi memleketimizde tam manasile ba- şarmak istediği akrobatik ve ek - santrik dansları, bir zamanlar Londrada tecrübe etmiş, teveccüh kazanmış Esat Kemal Bey, İs- tanbulda bir çok gençlerin tanı - dığı canlı, yorulmaz bir delikan- hdır., Boş kaldığı bir zamanı mühim bir fırsat bilerek kendisine bu pek yeni faaliyetleri hakkında sor - dum: — İngilterede bu hayatı dene- miştim, diye söze başladı. Bir kaç revüye iştirak etmişimdir. Boks âleminde ise, yumruklarımın tam tesirini gösteremiyeceği bir za - mana dönüyorum. Üstadım, di - yebileceğim ve bir çoklarınızın ta- nıdığı Amerikalı Mister Tomla el- ele vererek Türk Musiki Cemiyeti binasında fahriyen bütün Türkle- re ders veriyoruz. Bir çok za - mandanberi arzu eden Türk ha- nımlarını yetiştirmeğe çalışıyor- duk. İçlerinden çok istidatlı olan- Jarı yetişti. Bunlar arasından şim- di Avrupa sahnelerinde çalışan- lar var. Bir çokları da maddi mu- avenet bekledikleri ve çalışacak- ları yer bulamadıkları için sönüp gidiyorlardı. Son zamanlarda, he- | | nüz ismini söylemek istemediğim; ve şimdiye —kadar hiç bir arkadaşımızda görmediğimiz bir azim ve istidatla çalışan bir ha- nımla mesaimizi birleştirmiş bu « lunuyoruz. Bu arkadaşımız, göğ- sünü gere gere Avrupanın her hangi; caknmünde ; çalişabilacek bir vaziyete gelmektedir ki, bunu yakmda göstereceğiz... Dinç ve pek canlı konuşan E * sat Kemal Beyden, danslarının | | Türkçeye çevirmek gibi bir hare- nün asrileşmiş danslarına çevir » | dik. — Ne gibi? — Meselâ Anadolu havaların- dan bir çoğunu, en modern tek- nik dahilinde, filmlerde gördüğü- | müz Amerikan dansları üzerine eyniyabiliriz: Bizim dansların bu- na istidadı vardır. Diğer taraf - | tan Amerikan dans havalarını da kette bulunuyoruz.. Yeni bir varyete grupu - teşkil etmiş olan Esat Kemal Beyin söz- leri gittikçe ehemmiyet peyda e- diyordu. — Proğramınızda daha neler var? diye sordum. — Bir çok şeyler... Bunlar ara- sında, yeni Türkiyemizin eski günlerden farkını göstermek için çok modern çok canlı tablolar ha- zırladık. — Dansın sporla alâkası sizin görüşünüze göre nedir? — Bilhassa bugünün dansları - nın ana hattı spordur. Gerek ka- | dın, gerek erkek, sporla -uğraş - mamışsa, bugünün danslarını ka- tiyen yapamaz. Maatteessüf bazı müteşebbisler, bu hususta yanılı- yorlar. Şişman, göbekli, ağır sik - letli hanımlar, tabiatile dansöz o- lamaz. Biz, şimdi tığ gibi beş ki- | şiyiz. Yarın bu yekün on beşe, bcl-W ki öbür gün yüz elliye çıkar. | — Memleketimizde hakiki bir re- vü ortaya koymağa çalışıyoruz. Esat Kemal Bey bir taraftan da tecrübesinin kendisinde hâsıl | ettiği düşünceleri bildiriyordu... — Proğramınızda değişikliği | ne suretle temin edeceksiniz, de - dim. kip ediyoruz. diye cevap verdi. Bilirsiniz ki, her ay, bu gibi danslarda bir takım yeni yeni fi- gürler, tavırlar meydan almakta- dır. En çok alâkadar olduğumuz şeylerden biri de dünyanın bu gi- dişine aykırı kalmamak o hareke- ti bıirakmamaktır. Buradan Ana- doluya da gideceğiz. Bir taşla iki kuş vurmak istiyoruz. Memleketi- mize maddi menfaatimiz de dokun masına karar verdik: Vatandaş- larımıza asri surette danslarda ya- C şekli hakkında tafsilât istedim. | Burada gayet meraklı bir şey söy- ledi. Eski boksör, yeni dans üsta - dı Esat Kemal Bey diyor ki; — Biz, şimdiye kadar Türk var-| trak tüylü kedi birinci gelmiştir. Bu kedinin kıymeti eemilie KBü MN SS slaklt — Günün bütün danslarını ta- | pabileceğimizi göstereceğiz. Hem gideceğimiz yerlerde — cemiyet menfaatine — çalışacağız.. Ya- kında Anadoluya çıkacağız. On- dan sonra da Avrupaya., — Avrupaya mı? Mukavele « niz var mı? — Muhabere yolile temin edi- yoruz. Şimdiki halde Fenlândiya, Hollanda,Danimarka ve hattâ di. ye bilirim ki, Amerikaya kadar gidip hünerimizi gösterebilece » ğiz, — Bu işin zorluğu neresinde? — Meydana çıkıncıya kadar, bilhassa kadımnlar tarafmdan azim azizim... — Grupunuza iştirak edecek değilim. Yapılış itibarile pek ko- lay görünen fakat her halde pek güç bir şey olduğunu tahmin etti- ğim ayak dansının sırrı nerede - dir? Burada dans üstadının üdeta bu dansın bir örneğini gösterecek gibi bir atiklikte bulunduğunu sez- dim. Sonra hızlı hızlı anlatarak: — Bu dansları yapmak için vü- cudü en aşağı beş altı sene sporla yetiştirmek lâzımdır. Sonra mü- ziğin ahengini almak ve her gün ekzersiz yapmak şarttır. Bugün dünyanın en büyük dan- sörü bile bir hafta ekzersiz yap » masa, ayaklarının durduğunu far- keder. TAR L ©« Merakımı sezen dans üstadı ve eski sporcu Esat Kemal Bey bun- | dan sonra bana bu garip ayak dansınım, zenciler arasından ge - çen ilk şimendiferin — gürültü - süne, zencilerin ayak uydurma he- vesinden çıktığını anlattı.. Sonra birden eski boksörlerin bilâhare | “artist hayatma,,nasıl geçtikleri bahsine — gelerek, Vaysmuller, Dempsey, Maksbiri örnek ola « rak gösterdi. “Diğer bir tabirle iyi bir dan- sör olmak mühim bir sporcu ol- maktan gelir,, dedi. Sporcu dansör, yukarıda neş - rettiğimiz resmindeki gayet mtt . raklı tavrmı “kauçuk olmak,, şek- linde anlatıyor. Hikmet Münir D YA e Pariste açılan bir “kedi sergisi,, nde resimde gördüğünüz mavim« (Devamı var) | yeteciliğinde görülen şeyi, bugü - |olarak takdir edilmiştir. beş bin lira