8 Kasım 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

8 Kasım 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İkinci teşrin 1934 Konyalı g üzel Te HABER — VAkşım Postası kla'nın macerası Romalıların Antakya Valisi emretti: “Bu vahşi kızı aslanlarıma yem olarak veriniz!. Milâdın birinci asrında Seçen garip bir vak'a.. w“'“?l giden tren, Hay- ) ti Paşadan ayrılınca daha bir gün ' '€n, insanı, Konyaya var- Ğımıed Bu "':;rıhı kızı, ilâh Jüpiter'in eliyle !yet'he?'k(—lin, yani bugünkü f ilmi dilince, güneşin etra- ü * dönüp dolaştıktan sonra üs- hıq:_"!ad'ğımu kürre şeklinde M ümeden Yıldırım şehridir. !dy].' Yunanlıların, Romalıların, iz;—.l arın, Müslüman Fatihlerin, Ka ne lmparamrlınnın, Türk Pa- , Günm birer - canlı iz brrak- arı hayal ve hulya şehridir. Bu îl' Uzun “tarihi,, hayatiyle be- On;. u günkü Konya, gene eski ai hau'lyılabil'ır. Çünkü şehrin miş vib'n'"mhn hiç biri değişme- Sük 'Aı*dlr. Onun şarkından kü- Küi !ı:nın nice nice facialara dhnıe:— n çölleri uzanır. Diğer Te inin hepsinde karla örtülü zellikl, TNsanı İsyiçrenin bütün gü tenesi Me kavuşturur. Dağların SPEİSTEkE Gla G, irmaklar ç Hzell kırludnnlıızn'n V!hny -Çğlu geniş ve yeşil bir a & çevirir. Bu sular sayesin- © Yetişen bağlar bahçeler arasın- R K_onyn, bir zümrüt parçası gi- l’:l:;;: neş'e çağlayanımndan hçît_l'l,'ün Türk — şimendiferinin Romgı yollar aşağı yukarı — eski v ; Yolunun tıpkısıdır. Eski - üt e Kon'yn, muvasala noktala. €n mühimlerinden, şark ile : arasındaki ticaret merkezle- N en büyüklerindendi. , Atlatacağımı tineş ğimız vaka Tah, Milâdın İ asrında vuku buldu. -Kon- Sok b © zamanki halini çizmek ğ "_]'Ydır. Halkın çoğu Frik- en. Fakat hakimiyet onların : uf;&mıı, şimalden gelen !ıh: Ü, sarr saçlı —Galler; b Tumlar, sert ve kabaca Ar, esnaflık eden musevi- doldumuşlardı. Biribir- l lar erek kanuna karşı say- günkü Konya, eski İkonyom- | 'lı gıyı temin ediyorlardı. Fakat Ro- malılar da Konyayı, bir küçük A- | tina veya bir küçük Paris haline | getirmişlerdi. ... Konyanın en zengin, en refahlı köşesinde iki ev vardı. Biri Oni- seforun, biri de onun tam komşu- su olan bir rum kadın ile kızmın, fakat şarkın — bütün güzelliğini yüzünde toplıyan, zeki, — şakrak, şuh, işvekâr, dönek, kâh ateşten | daha sıcak, kâh buzdan daha s0- ğuk, hiç bir vakit ikisinin ortası | olmıyan Teklanındı. Genç kızın âşıkları tümen, tü - mendi. Fakat kendisi — Tamiris namında bir gençle nişanlanmış - [ tr, düğün günleri kararlaştırılma - mış olmakla beraber yakın oldu- ğunu herkes biliyordu. Tam bu sırada, hani bazı insanlara taliin elinde bir oyuncak olduğumuzu inandıran, bazılarına da hayatı- mıza hakim pek yüksek bir mak- sat bulunduğunu — hissetliren bir hadise vuku buldu. Birinci asrın ortası ve impara- ı tor diler arasında başlıyan bir dedi - kodu bütün şehri çalkaladı. Güzel ce bu dedikodu ile pek de alâka - dar olmadılar. Fakat komşuları Onisefer bu yeni sözlere kendini kaptırmış, hatta birdenbire orta- ağızdan ağıza dolaşan adamı ken- di evinde konaklamak ve ağırla- mek istedi. Tekla yarı soyularak mak istemiş, onu karşılamak için yola çıkmıştı.. Bu mürşit, ufak te- fek, çarpık bacaklı, fakat sağlam yapılı, bitişik kaşlı, uzun burunlu bir adamdı. Şehrin bütün rumları — ondan bahsediyor, musevilerin hepsi si - nagoglarında onu çekiştiriyorlar: dr. Oniseforun bahçesi, her gün mağa gelenlerle dolup boşalıyor- Klodyüsün devri ide. Yahu - | ya çıkarak büyük bir veli olduğu | ne raki , bu adamı görmeğe, onunla konuş- | idare 1p olan unsurları Romalt | a eliler Tekla ile nişanlısı Tamiris, ilk önm- | - S v ee »« Daha ileri gidilmesi Vâ- zımdı,odunlara ateş verildi Güzel Tekla komşularınım bah- çesine bakan pencereden kalabalı- gn dolup boşalmasına dikkat edi- yor, arada geçen sözleri dinli - yordu. Çünkü kısa boylu, kaba, bitişik kaşlı, fakat sözü ateşli, ca- zip adam kendisini gürmeğe — ge- lenlerle saatlerce konuşuyor, on- lara esrarengiz sözler — söylüyor, we Tekla gün geçtikçe meraklanı- yor, bu sözleri anlamak için de - rin bir iştiyak duyuyordu. Onun bu halini herkesten önce, anası sezdi. Kızı kendini kaptırı- verdi. Görünüşü kaba, fakat ca- zipadam, anlaşılan yavrusunun zihnini çeliyordu. Kadm derhal damatlığına namzet genç Tamirisi çağırdı ve derdini döktü: — Oğlum Tamiris: Kızım üç gündür bu pencereden ayrılmıyor. Yemeden, içmeden oraya girip çıkanları seyrediyor, orada konu- | şulan sözleri dinliyor. Hele şehri- mize gelen yabancının sözlerinden birini kacırmamak için neler, ne - | dunlar yığıldı. Onun yaptığına | inden ve aya. rif şehrimizi alt üst edecek, kızı da senin elinden alacak, başının çaresine bak! Fakat Tekla kendini kaptırmış- tr bile! Tamiris nişanlısının yanı- na koşarak onu pencerenin yanm- dan ayırmak istedi. Onu okşadı, sevdi, dizlerine kapanarak ağla - dı, fakat bunların hepsi de kâr et- medi. Teklanın gönlü bu yaban- cı, adama çevrilmişti. Tamiris yalvarıp yakarmanın bir fayda vermiyeceğini anladık- tan sonra yabancıyı gözetlemeğe | karar verdi. Meğer — bu yabancı adam Aziz Pavlos imiş! Aşık nişanlı, bu adama karşı cephe alarak iki şahitle — birlikte onu dinledikten sonra şehrin ha - Limi Kastelyosa müracaat etti ve Pavlosun Konya şehrinin adetle - rini değiştirmek ve halkm ahlâkı- n bozmak için uğraştığını söyle - di. Şahitler de bu ifadeyi — teyit ettiklerinden hakim, Pavlosu ya- kaladığı gibi hapse tıktı. Toklanın anası da, kızını evinin bir odasıma l hapsetti ve odanm kapısma da bir bekçi dikti, Bütün Konya yeni dedikodu ile | çalkalanıyordu. Hele Teklanın | kapısında bekliyen bekçiye bile - | ziklerini sunarak evden kaçması | ve hapishanede sevgilisine kavuş- | ması, dedikodunun bütün etrafı | sarmasına yardım etti. Halk ne - ler söylüyor, neler uyduruyordu! Teklanın anası, bu dedikodu- |larmn yalnız akislerinden — aklını kaçıracak hale geldi. Ailenin na- musu bir paralık olmuştu. Buna karşı kadım müstakbel damadı ile birlikte hakime müracaat ederek | ahlâksız kızının, herkes önünde | cayır, cayır yakılmasını istedi. Ai- lenin adı sanr ancak bu — şekilde | kurtulabilirdi. Hakim evvelâ Pavlosu getirte- rek ona temiz bir davak çektikten sonra şehirden — defetti. Sonra 'Teklaya da korkunç bir ders ver - | bir sırığa bağlandı. Etrafma o - klarından dört mandaya bağladılar ” "v#". y 5 Ka niyordu. Fakat kızın gözü, bütün bunlardan yılmadı. O halde daha ileri gidilmesi lâzım — geliyordu. Odunlara ateş verildi! Fakat tam bu sırada gene bek- lenilmiyen bir hadise ortalığı alt üstetti. Çünkü gökler — gürledi, kara bulutlar — toplandı, müthiş yağmurlar yağdı. Demek ki Jupiter bu krzm yan- masmı istemiyordu. Jupiter iste « medikten sonra verilen hükmün manası kalmazdı. Hakim de ver- diği hükmü ilga etti ve kızı sa- lrverdi. Bütün Konya halkr Pavlostan yüz çevirmiş, onu genç kızları av- | İryan bir sihirbaz tanımıştı. Pav - los, şehirden bir hayli uzak bir yerde bir mağara bularak birkaç arkadaşiyle oraya sığındı. Onun | şehirden öteberi tedariki için gön- derdiği biri, Teklayı bularak ona ulaştırdı. Kızcağızm ona karşı sevgisi hâlâ ateşini kaybetmemiş- ti. Pavlos bu harıkulâde güzeli yanına alarak Antakya tuttu. Antakya, Roma imparatorunun Asyadaki en mühim memurların- dan biri olan Aleksandrın idare- sinde idi. Kızm güzelliği bu me- murun gözüne hemen carptı, o da onu ele geçirmek için Pavlosa yı- “EJİSLA ULTEfUNG SA aJ OJUY Sıyas d ğın yığın hediyeler gönderdi. Bu hediyeleri kabul etmek, kızı tes- lime razr olmaktı. Pavlos, hediye- leri reddetti ve Aleksandr kızı ele geçirmek için başka bir fırsat bek- ledi. Bu fırsat çok geçmeden hu- Tül etti. Antakyanın — asıl hükümdarı Mark Antuvanın torunu olan kra- liçe Trefena idi. Bir gün kraliçe, imparator tarafından gönderilen Aleksandra murzzam bir resmi ka yolunu bul hazırlamış, bu münasebetle halkı eğlendirmek için — oyunlar tertip edilmiş, sirkte vahşi hay - wanların döğüştürülmesi kararlaş- tırılmıştı. ömer Rıza ler yapryor. Bana kalırsa bu he- | pişiman olarak af dilemesi bekle İ (Devamı 20nca sayıfanın 3 üncü sütamnda)

Bu sayıdan diğer sayfalar: