ğâloğlu Rüstem ile divi Sefit.. “Sen kim oluyorsun?Senin canını oku- mun tersiyle cehenneme gönderirimli,, Geçen kısımların hulâsası: Mazenderanda yaşıyan Divi Sefit İran hükümdarı Keykâvusla kumandanlarınm gözlerini kör e- dip bir kuyuya hapsetmiştir. Şim- di Zaloğlu Rüstem Keykâvusu kur tarmak için Mazenderana gitmek- tedir. Yolda iki tane tehlike atlat- mıştır. Üçüncü günü Zaloğlu gene bir tehlike atlattı. Bir çeşmeden su i- | çerken atı birdenbire kişnemeye | başladı. Zaloğlu Rüstem derhal içtiği suyu yarım bırrakarak — geri döndü. Kuzgunt renkte simsiyah bir adam atınım dizginlerine sarıl- rarş kaçırmak istiyordu. Fakat Zaloğlu Rüstemin akıllı atı Rehş bir türlü bu adamm çek - tiği tarafa gitmek istemiyor ve kiş- niyordu. Arap Zaloğlu Rüstemi görünce | atı bıraktı. Belinden kocaman bir kılıç çıkararak Rüstemin hamlesi- ne hazır oldu. Arap iri yarı bir adamdı. Öyle değme silâhşorlar önünde kılıç' “sallıyamazdı. Fakat karşısındaki adam öyle rastgele bir silâhşor değildi. Ona Zaloğlu Rüstem derler. Zaloğlu gökgürler gibi bağırdı: — Heyt... Kimsin? Nesin? Ba - banın ismi ne? Nereden geliyor- sun? Nereye gidiyorsun? Burada ne arıyorsun? — Vay? Bune demek? Bune cesaret? Sen kim oluyorsun da be- | nim suallerime cevap vermemek cüretini kendinde bulabiliyorsun? Ben senin canımı okumun tersile cehenneme gönderirim. Bunu söyler söylemez Zaloğlu omuzundan yayını ve belinden o- kunu çıkardı. Oku yayına ters ola- rak taktı. Arabı nişanlıyarak ger- di, gerdi, gerdi ve oku salıverdi. Ok ters olarak uçtu; büyük bir 8e& çıkararak araba çarptı. Ve., Arabı uçurarak karşı dağın ar- | kasma attı. Zaloğlu Rüstemle atı Rehiş ara- br havada ucan bir siyah kargayı Bu çocuğun ban kada 25 bin Jirası yardır. Ve bu pa rayı babasının kendisine hediye ettiği piyango bi- Tetleri sayesinde kazanmıştır. — Siz de — çocuğunuzu böyle zengin ede- bilirsinir. seyreder gibi seyrettiler. Bu şekilde çüncü felâket te at- latılmış oldu. Zaloğlu Rüstem seyahate çıkalı dört gün oldu. O gün hiç durma- dan yol katetmiş ve bir haylı yo- rulmuştu. Gide gide büyük bir gö- Künm yanma vardı. Geceyi orada u- yumakla geçirmeği kararlaştırdı. Atından indi ve uzanıp yattı. Yor- gun olduğundan bir dakika sonra gözleri kapandı ve — gürül, gü- rül — horlıyarak uyumağa başla- dı. Halbuki uzaktan bir dev Zaloğ- hmu gözetliyordu. Kendisinin u- yluduğunu görünce yerden koca- man bir taş âldı ve yavaş yavaş ses çıkarmadan Zaloğluna yaklaş- tı, Beş devenin kaldıramıyacağı ikadar ağır olan kayayı iki minare boyu havaya kaldırdı. Ve tam Zal oğlu Rüstemin kafasını nişanlıya- rak yeye bıraktı. 'Taş müthiş bir süratle yere doğ- ru düşmeğe başladı. Düştü, düştü, düştü. Zaloğlu Rüstemin kafasına isabet etmek | için on beş karışlık mesafe kaldı. Fakat tam bu esnada Zaloğlu- nun boğazı gıcıklandı ve öksürdü. İşte bu öksürük büyük kahra- manın hayatını kurtardı. Çünkü öksürüğün yaptığı rüzgâr taşın is- tikametini değiştirmiş ve kafasına düşecek olan taşı yanıbaşma dü- şürmüştü. Taş aldığı hrzla yüz kulaç top- rağa gömüldü. Ve hemen bir ku- yu yaptı. Kuyumun içine su doldu. “Aynı zamanda bunun - yaptığı sademe Zaloğlunu gölün ortasına kadar attı. Suya girince Zaloğlu ayandı ve sabaha kadar dalgalar- la pençeleşe pençeleşe yüzdü. Gü- neş doğarken akşam yattığı yere vardı, Yanıbaşmda derin bir kuyu görerek pek ziyade şaştı. Hemen kuyudan su çıkardı. Ve kana kana iştikten sonra sevgili atı Rehş'e bindi ve yoluna devam etti. Zaloğlunun yolda başma gelen diğer meraklı vak'aları da gelecek sefer yazacağız. Murat Selâmi W — 7 Miinci teşrin 19340 güzel bir eser ş Hi nkarada çok ,'ğ Ankarada “Sergi evi ,, nde açılaâarı sergiden bir köşe fAnkara muhabirimiz yazıyor: | olarak karşılarmda bulmuşlardır, | ketlerini yapan ve sergi için Millt İktısat ve Tasarruf Cemi- | Sergievindeki pavyonları gezer - | diğer pavyonlarım dekor ve yeti Ankara SerğiEvi binasmı, dev | ken tarihe göçen Osmanlı İmpa - | tertibatmın cinsine göre a letin milli kredi ve sanayi müesse- | ratorluğu Türkiyesile muasır me - | tanzimine sergi tarafından selerimizin yardımlarile meydana | deniyetin ölçüsü olan Cumhuriyet | edilen sanatkâr resaam ve deki getirdi. Müsabakaya konan yapı - | Türkiyesi arasımdaki fark göze | tör Arif Dino Bey; modern nın projesine birçok yerli ve ya - | çarpmaktadır. korasyon sanatınım en ileri nü bancı mimarlar iştirak etmiş, bun- | ' Sergideki Lozan pavyonumu | nelerine göre deruhte ettiği işi | larm arasında genç mimarrmız | tertip eden sanatkâr Valdlerin me- | vaffakiyetle başarmıştır. Seri” Şevki Beyin plânı kazanarak yapı | eaisi zikre ve takdire değer kıy - | gezerken bilhassa İnhisar pavy” bu plân üzerine kurulmuştur. An- | mettedir. Bu pavyonda, ön senede, | nu önünde duran ziyaretçiler, # |f kara Sergievini gezen vatandaş - | yeni Türkiyenin atladığı merhale- | rif Dino'nun kuvvetli şahsiyeti ı lar burada makinalaşan Türkiye - | ler çok canlı resimlerle gösteril - | bu küçük meşhere ne kuvvetli nin sanayi hareketlerini ve beş | miştir. İnhisarlar, Şekerci Ali Ga- | hususiyöt verdiğini yakmdan &” senelik iktısadiyatın başarılmakta | lip ve Alev tuğla fabrikaları ve | müşler hkdirlefipi bildirmişlef olan işlerini grafikler, tablolar, | Kavaklıdere şarap fabrikası pav - | dir. temsili resimlerle canlandırılmış | yonlarınm kompozisyonlarile ma- Konyalı güzel Tekla'nın macerası (Baş tarafı 9 ncuda) Fakat Tekla sarayda da Aleksandr ziyafetten sonra bir madı ve sekiz on gün sonra Paf | sürü maiyetiyle sirk'a gidiyorken losu arayarak ona kavuştu. yolda Teklaya rastgeldi. Ve bir - bütün dileği Pavlosa denbire kaynıyan — ihtiraslarına Pavlosun gönlü de ona çoktan Yü mukavemet edemiyerek onun üze- mıştı. İkisi de günlerce Akdeni?? | rine yürüdü. Onu kollariyle sardı. sahillerinde bu tatlı hülya ile Böyle bir Kadise, *o,zamanlarda vuhdülür, oyalandılar, Teklafi göze çarpmadan geçebilir, büyük aşkı vakit vakit Pavlosun kalbi bir şahsiyetin mütevazı ve fakir işliyor, ona abayı ve asayı buı bir kıza iltifatı sayılırdı. — Fakat rak; keşkülü, torbayı atarak 1 Aleksandr, bu kadarla kalmadı. ut bir yuva kurmanın zevkini V 'Teklayı sürükleyip götürmek iste- tırıyor fakat Pavlos da n di. Kız gitmedi ve ikisi arasmda başma bakarak bu genç fevki çekişme, didişme başladı. O ka- güzel krza büsbütün — kapılıf! dar ki Aleksandrın başındaki taç çok geçmeden yanıp kül olacı yere düştükten başka — sırtındaki anlryordu! M muhteşem elbise de yırtıldı ve bu Onun için Pavlos, Tekladan ©/ | manzarayı seyreden halk güldü! rıldr ve garp yolunu tuttu. Tet : Her şeyden fazla halkın bu gü- Konyaya uğrıyarak anasnı f lüşü, Aleksandrı o kadar sinirlen- dükten sonra Suriyenin Selen” dirdi ki Teklanın vahşi hayvanla- şehrinde yerleşti ve doksan yıl 9* ra atılmasını emretti . şadıktan sonra öldü. ğ Fakat Aleksandrm — bu emri, Antakyanın bütün halkını ayak - landırdı. Hele kadınlar “Günah! Yazık! Ayıp!,, diye bağırıyorlar - dı! Ertesi gün Tekla, içinde bir dişi aslan bulunan bir kafesin üze- rTinde sirk'a götürüldü ve sahnenin ortasına çıkarıldı. Şehrin bütün kadımnları hâlâ bağırıyorlardı. — Yazık, günah, ayıp, zalim! Dişi aslan kafesin demirlerin « den dilini uzatarak Teklanm — a- yaklarmı yalıyordu. O gün iş, bukadarla kaldı. Ve 'Teklayı vahşi hayvana atmak er- tesi geceye bırakıldı. Ertesi gece ilk önce hayvanlar biribirleriyle döğüştüler. Tekla en sonuna bırakılmıştı. Srra ona gel- diği zaman halk heyecandan titri- yardu. Tekla vücudünün yalnız mahrem yerleri kapalı bir- halde sirk'a sevkedildi. Daha sonra ns- lanın kafesi açıldı. Aslan sirk'in ortasında oturan Teklaya doğru ilerliyerek gene onun — ayaklarını yaladı.. Ve önüne çömelerek ©- turdu. Sanki aslan da bu güzel kıza hayran olmuştu. — Hayranlık bertaraf Teklanın ölümünü istemi- yen yerli halk aslanı brrakmadan evel onun karnını mü el do- . T | dığı için kan dökmek istememiş- ti. ' Aleksandrın hiddeti yatışmak bilmediği için onun yeni bir emri üzerino sirk'a dört manda sevke - dildi. Herkes ne — yapılacağını anlamıştı. Teklanın kolları ve ba- cakları, Birer mandaya hıaıııı <| cak, daha sonra mandalar maküs istikametlere 'sürülecek ve Tekla parça parça olarak mahvedilecek- $ Kraliçe Trefen, Teklanın nasıl bağlandığına bakarken birdenbire bayıldı ve onun öldüğüne dair bile şayialar yayıldı! Mark Antuvanım torunu ve im- paratorun yeğeni olan kraliçe an- sızın ölecek olursa bundan — elbet bir mesele çıkar ve Aleksandr im- paratora karşı sorguya - çekilirdi. Aleksandr derhal karar verdi ve oyunun tatilini emretti. i Kraliçe ayılır ayılmaz Teklayı yanıma alarak sarayına götürdü ve onu evlâtlik edindiğini ilân etti. | |