# Ga K (Baş tarafı 1 incide V Reisicümhur Hazretleri bir Hizdk K Ziyafette okunan bu hita- D ( İkan anlaşmış devletlerinin Ş : birlikte bulunan Bakan: ilhı, * Bece acunca işidilmiş o- j .":.""'“f sözlerini dinledin.. d, birliğini istiyenler ve o- " €rine şiar edineniler Barp kiki, . ”© olduğunu tecrübe ile tih .) YOnra sulh erdir, “!" dmh:’: sulh için- h kabil olacağma i - n v kanii olanlardır. Bu ka - Ki devletlerdir ki en ’il..ıı:n’ beşerin başı üstün- ' '.llmııı." Zaruri rea- *€2 icapların B gaklarla birleşmişlerdir. den riyetin bu lizar etiğin Ecellisine gönülden IN d“ı“kllrl örnek ederiz, Bia li İ # “daadet ve ..,.m,m ""'—u&:::'; Biç? i?'ğâîg' İ j i '—uhı İ Er ci teşrin 1934 — ziHz. | kruvazörü K (Baş tarafı I| incide) miş olan Alman — inşaatı bahriye mühendisleri senelerce uğraştık « tan sonra hem Versay muahedesi abkâmından — harice çıkmamak, hem de büyük zırhlılar ayarmda bir harp gemisi yapmak - gibi güç bir muadeleyi halletmenin ça- resini buldular. Hazırlanan plân - lara göre Doyçland kruvazörü ya- prlarak 1931 senesi — mayısında Müteveffa Reisicümhur Mareşal Hindenburg tarafından denize in- dirildi. Küçüklüğünden kinaye olarak “Cep kruvazörü!,, denilen Doyç » land herkesi, bilhassa Almanya - nın kuvvetli bir donanmaya sahip olmamasını menfaatlerine uygun bulan İngiltereyi çok şaşırttı. Mü - tarekenin ilk — günlerinde İtilâf devletlerine teslim olmamak için filo kumandanının emrile Skapaf- lo'da gene Almanlar tarafımdan sintine muslukları açılmak sureti- le batırılan muazzam Alman do - nanmasmım yerine yeni bir Alman donanması teşkil yolunda bir adım atılmış bulunuyordu. Fakat ne yapılabilirdi? Almanya, Versay muahedesinin — çizdiği huduttan dışarı çıkmamıştı. Bu kadar alâka toplayan bu gemi nasıl bir gemidir? Bunu an- Tatabilmek için bir kaç rakam zikretmek kâfidir: Doyçland 10,000 ton hacmin - dedir.. 30 bin yardaya endaht yapabilecek topları altı tane 28 santimetrelik, sekiz tane 15 şan- timetreliktir. Altı tane 58,26 san- timetrelik torpil atmağa mahsus kovanı ve ayrıca küçük topları vardır. Sürati saatte 286 mildir. Bir defada aldığı kömür ve saire ile saatte yirmi mil süratle gitmek şartiyle hiç durmadan 10,000 mil mesafe katedebilir. : 23 bin tonluk bir hattı harp kruvazörü olan bizim Yavuzun ise 28 santimetrelik 10, 15 santi- metrelik 12, 8,8 santimetrelik 12 topu vardır. Bir defa da aldığı 3000 ton kömürle, saatte 15 mil yapmak şartiyle yeni malzeme al- '“_'İI ihtiyaç hissetmeden 3000 mil mesafe katedebilir Yavuz büyüklüğünde bir zırk- İmın yarısı kadar olan Doyçlandın hacmine nisbetle ne kadar kuv - vetli silâhları bulunduğu bu mu- :—nşmdon de kolayca anlaşıla - lr, —— —— Hazin bir ölüm dün öksek mühendis mektebi dör- üncü sınıf talebesinden ve li metli gençlerimizden Yaşar Şük- ü Bey giriftar olduğu İsstahktön kurtulamıyarak nakledildiği Cer- pek genç denecek bir EEne Mevlâ rahmet etsin. — TETTEEE M—l— e YK », Otomobilimin 2138 numara,; llfh" eden plâkasının bir teki : Yi olmuştur. Yenisini eai dan eskisinin hükmü yoktur. Üsküdar: Şoför Avni. M— Tuştuğunu söylüyor: “Zenciler terakki cemi dti temiyeti,, kâ- î;'am,um T müthiş hâdise de » linç, soğuk kanlılık- İa yapılan tethiştir.., demiştir,. Doyçland cep |'Benim görüşüm: Işkembeci ustası dostum Müslim (Baş tarafı 3 üncüde) se de mevcuttur. Dapdaracık gö- ğüslü bir adam pehlivan olamadı- ğı gibi, dimağları böyle yaratılan- lardan da, - nafile! - ne mütefek- kir çıkar, ne âlim.. İşte, Müslim, menevi tarafı böyle mütenasip yaratılmış bahti- yarlardandır. Bu Rumeli çocuğu - nun betbahtlığı, şüphesiz, fakir bir ana babadan doğmuş olmasında - dır. Tali, onu işkembeci yapmış... Ve günde on altı saat tezgâh ba - şına bağlamış.. Böyleyken bile, Or- hanla ben, her zaman, bütün hâdi- diseler hakkında onunla her şeyi konuşabiliyoruz, Aramızda âdeta bir dostluk husule geldi. Bir ant- renör, nasıl ham fakat iyi yaradıl- mış bir vücudu müsabakalar için hazırlayabilirse, iyi teşkil edilmiş bir halk maarifi de, fakir ailelerin bu zavallı çocuklarını yükseltebi - lir... Cümhuriyet, on bir yılda harika- lar yaratmıştır. Daha da yaratıyor. Önümüzdeki muammalardan biri de, bu memleketin bütün çocukla- rma maarifi mümkün kılmaktır.A- na kanunlarımız ve ülkümüz bu iken; işkembecinin çırağını bile nası| yapıp ta okutalrm diye dü- şünmemiz lâzımken Üniversitenin yeni talimatnamesinde, ancak maddi imkânlar bulanlara yüksek tahsil mümkün olabileceğini sara- hatle yazılı görmek halk maarifi mefhumu namımna bizi çok elem - lendiriyor... Bu maddi imkânı yaratmak memleketin fertlerine, yani işkem- beci çırağına değil, maarif teşkilâ- trmıza düşer., Değil yeni yetişen Silâh ithalât ve ihracat ihrazatı Ingiltere ve Amerika beynelmilel bir muahede akdetmek tasavvurunda İngiltere hükümetinin, bütün dünya devletlerini yeni bir iş üze- rinde görüşmeğe davet etmek ni- yetinde olduğu anlaşılryor. Bu sabah gelen İngiliz gazete- lerinde, hükümetin son . kararı hakkında yakın tahminler yürü- tülmekte ve dünyanım silâh ihra- cat ve ithalâtm — bir muahedeye bağlanmak istenildiğinden bahse- dilmektedir. Cenevreden gelen haberlerde de, İngiltere hükümetinin — böyle bir teklifte bulunacağı kaydedil- mektedir. Silâhsızlanma konferansı bü- rosu gelecek ayın 21 inde Cenev- rede toplandığı zaman — bu teklif yapılacaktır. Silâhsızlanma konferansı kâti- bi umumisi Cenevreden Londra- ya hareket etmiştir. Londrada, si- lâhsızlanma konferansının. gele- cek toplantısında reislik edecek o- lan konferans reisi M. Artur Hen- dersonu görecektir. Programa göre silâhsızlanma konferansı kâtibi umumisinin dün kü gün Pariste bulunması lâzım - dı ve yarın Londraya gidecektir. Gene Cenevreden gelen haber- lere nazaran silâh ihracat ve itha- lâtını tayin etmek üzere beynel- milel bir muahede aktetmek - ta- savvurunda Amerika — hükümeti de İngilizlerle beraberdir. üniversitelilerin vaziyeti Yeni talimatname, ancak zenginleri talebe ya pabilecek yi eĞ çai Son günlerde Üniversite mese - sebep ve ne süretle olurta - olsun meşrle lesi tekrar günün mevzuu oldu. yatta ve gazetelere beyanatta bulunmak, verilen emirlere tam riayet etmemek, pro Bilhassa İkinciteşrinin birinden i- ai veieütlücen hait Sahik slüür tibaren tatbik edilmeğe başlana- cak olan yeni Üniversite talimat - namesi bir çok münakaşalara yol ”hlu sabah bir muharririmizi bu işin mahiyetini anlamak üzere Ü- niversiteye gönderdik. Bize aşağı- daki malümatı getirdi: Üniversite talebesi yeni — tali- in bazı maddelerinden Müslim Efendi gibiler, hattâ bu » m_ama.men K AÇ gün yirmisini geçmiş olan işkem - =mnundqılludıı—.auıııd- Tn a a Cizlür Y beci Müslim Efendi bile okumak ?““'"ds n : imkânma nail olmalıdır. ğ - ü 5- ü i imkân bulanlara açıktır. Cücabriyetten bu mucieyi bek MAD Tei z di dönle lemekte haklıyız! nazari derselrin üçte ikisine de- (Vâ-Nü) vam etmiyen talebe, mücbir le de olsa imtihana ı..:ı)ıı olunamaz. Şi : Madde 11 den: — Üniversiteye Almanya Milletler' .ei devara edemiyen 'akedelninenie ha . talebesine ait hak ve imtiyaz! vaz- Cemıyetıne ,.,..;.':,ıı"ı ve bunların isimileri asker- dönecek mi? Almanyanın da Milletler Ce - miyetine dönmesi artık günün me- selesi haline gelmiş, ve siyast mu- | girilir. hitlerde görüşülmeğe başlanmış vaziyettedir. Bu mesele, Pariste, Berlin'de ve Cenovede sıksık görüşülmekte - dir. G Berlindeki kanaat şu merkez - dedir: Eğer Sar mımmtakasında re- yiâğma müracaattan sonra, bu mın- takanım Almanyaya iltihakmı te - min edecek bir netice almırsa, M. Hitler tekrar Milletler Cemiyetine dönmek meylini gösterecektir. Berlinde son zgmanlarda mü - bim bir mülâkat yapan Fransanın Berlin Sefiri M. Fransuva Ponse ile M. Hitlerin ne görüştükleri e - hemimyetli surette saklı tutulmak istenmiştir. Ingilterede (Deyli Herald) ga- zetesi, bunun, muhakkak surette, “Almanyanın Milletler Cemiyeti - ne girmesine dair bir mülâkat,, ol- duğuna, gerek Paris, gerekse Ber- linde kati bir kanaat uyandığırı yazmaktadır. Bittabi aynı zamanda silâhsız - lanma meşelesi görüşülmüş olu * yor, bu görüşmeyi müteakip, si - nhmılnmıyı dair verilecek olan l Beşiktaş nasıl şam- Bk ine bildirilir. Madde 12 den: Bir sınıfta iki yıldan fazla tahsile devam edilemez. Böyle tale- be imtihana girip dönmemiş olsalar - bile kaytları silinir. Ve askerlik şubesine bil- Madde 19 dan: Üniversite Heyeti ve .ya bunların kararları aleybinde —her ne Z aaaaaaLereeRAaN eT KEYERERETDAESEEN T TErRcAn Ka bir radyo konferansı geri bırakıl- mış ve konferansı verecek olan silâhsızlanma işleri komiseri Her Fon Ribeintrop Berlinden ayrıl - mıştır. Her Fon Ribentrop'un Parise gittiği zannolunmaktadır. Aynı mesele üzerine Ingilizce “News Cronle,, gazetesi de Al - manyanın, yirmi dört saat içinde hem Fransa hem İtalya ile birden konuştuğunu yazarak, M. Hitle - rin Berlinde Fransız sefirile konu- şurken, Almanyanın İtalya sefiri Her Fon Hassel'in de İtalya Baş - vekili Sinyor Musolini ile görüşe- ceğini kaydetmektedir. YARIN piyon oldu? Fenerbahçe - Beşiktâş mıq Yarın HABER'de okuyunuz, dan dersten çıkmak, gibi haller inzibati ceraları müstelzimdir. Madde 30 dan: Üniversite talebesi ancak not bastırmak, talebeye yardım et- mek, öğrenmeyi kolaylaştırmak... - Gibi maksatlarla ve sırf kendi aralarında Rek- törün izniyle bir birlik kurabilirler, İki sene sınıfta kalan yüzden fazla talebe bu sene Üniversite- den ihraç edilmiştir. İmtihan şekli de talebe için çok güçtür. Evvelâ tahriri ve sonra şifahi olmak üze- re imtihan vermek bilhassa fakir talebeler için imkânsız — denecek kadar zordur, Talebelerden biri *“Yeni imtihan kararı idam kara - rıdır,, diyerek bu şekil aleyhinde en kısa bir cevap verdi. Bütün bu şekiller, Üniversiteyi yalnız zengin veya yardımlar gö- ren bir sınıfa hasretmektedir. Esasen fahiş bir derecede pa - halr olan kitaplar, mevcut — olmı- yan ve basılması da menedilen notlar ekseriya kendisile birlikte aileye bakan fakir Üniversite gençliğine bu yüksek tahsil yerini ebedi olarak kapamaktadır. Yazı- mızı gene bir Üniversitelinin söy - lediği sözle bitiriyoruz: ç ! “Fakir talebe okuyabilmek için Amerikadaki dayısmdan gelecek mirası beklemek mecburiyetinde- dir.,, y ÜÜ — Kadıköy tramvayı (Baş tarafı 1 incide) nutku ile başlamıştır. Necmeddin Sahir Bey Üsküdar ve Kadıköyün- de tramvay işletmek teşebbüsleri- nin önce bedbin bir nazarla karşı- lanmış, bu işin yolcu azlığı yüzün- den yürüyemiyeceğini iddia eden- ler bulunmuş olduğunu hatırlata- rak bunlara rağmen muvaffak o- lunduğunu anlatmıştır. i Bundan sonra vali ve belediya reisi Muhiddin Bey de birnutuk deleyi kesmiştir. Müteakiben da- wetliler yeni arabalara binerek Fa nerbahçeye gitmişler ve Belvü bak çesinde hazırlanan büfede çay va| pastalarla izaz edilmişlerdir. '