Cüzamlıların Mezarı ROMAN Nakleden: (Vâ - Nü) Yakında başlıyor Geçen hafta içinde Londrada büyük bir otomobil sergisi açıldı. Yukarıda bu sergiden bir köşeyi Burada bilbassa nazarı dikkati celp eden cihet, otomobil inşaatındaki değişikliklerle beraber serginin tertibindeki mü- Bu resimdeki dekorlarının güzelliği görülüyor. vaffakiyet olmuştur. | dah isminde biriyle Mısrra göndermiş- görüyörüsunüz. ESNAF VE IŞÇI Esnafa musallat olan dilenciler Sirkecide makastar ve Selâmi Bey: Yerli malları yapıldığından be- ri bizim işimiz de artmıştır. terzi Kumaş ucuz olduğu için pek çok kimseler ismarlama elbise yaptırabiliyor... Benim, benim değil hemen bü tün esnafın $u dilenci bolluğun- dan yüreğimiz yanıktır. Aman, ne çok dilenci var, Saat geçmez ki birisi kapıya dikilme - | SİN,.. | Hem de müşterinin içeriye gir- mesini gözetlemektedirler, Müşte- rinin yanında da dilenciyi kov- mak ayıp oluyor.. Valhasıl bunların adedi . biraz | azaltılsa, Esnaf ve şehir için her- | halde çok iyi ve hayırlı olacaktır. Mektep kitabı ve roman satanlar Ankara caddesinde Şafak kü- | tüphanesi sahibi diyor ki: Eskiden kitap salışımız iyi idi. | Fakat şimdi mektep kitabından l başka, hiç bir kitap satşmıyoruz. | Üç ayda bir tek kitap satarsak ne mutlu.. Eskiden romanlar, ba- İ İ husus meşhur imzalı romancıların | eserleri çok satılırdı. Şimdi onlar da satılmıyor... Sonra bu tek kitap kabul etme usulü emin olunuz pek çok kitap- gçıları mahvedecektir. Bu usül bizim için hiç de iyi ol- madıl | raf alınıyor. Kaçak et işi halledilmeli Kasaplar bu meseleden çok şikâyet ediyorlar Üsküdarda kasap Yunus efen- di diyor ki: Bir çok arkadaşlarımızın, ga- zetenizin esnaf sıyıfasında söyle- dikleri gibi ben de kaçak et mese- lesinden çok müştekiyim. Her halde buna mani olmak lâ- zımdır. Sonra bir derdimiz daha var ki o da, mezbahalardan iş çok ağır çıkıyor. Sonra da çok fazla mas: Zannederim ki; be- lediye mezbaha işini halledebilir. Kaçak et meselesi de çok ehem- miyetlidir. Hem bizim, hem de milletin aleyhinedir. Dikkat! Esnaf ve işçi HABER sizin, halkın gazete- sidir. Her türlü şikâyetinizi, di- leğinizi ya bizzat gelerek veya bir mektup yazarak bize bildi - riniz. Bu sütun, sizin için açıl - mıştır. Şikâyetlerinizi ve dilek - lerinizi alâkadar makamlara duyurmağa çalışacağız. Berberler iş kanunu bekliyor Beyoğlu - Taksim berber Refik Bey: Görüyorsunuz ya... Saat on bir buçuk biz hâlâ — çalışıyoruz. Sas bahtan beri ayak üstünde dizleri- mizin kuvveti kalmadı... Neredey- se ayakta uyuyacağız. Sabahle « yin gene altı buçukta dükkânımızı açacağız,. Bügün bayram gecesi olduğu için geç kalmış — değiliz. Keşke böyle bayramlarda sabaha kadar çalışsak.., Fakat, bu her gün böy- le... Derdimizi anlatamadık - gitti.. Artık işçi kanununu beklemekten başka çare yok. Hiç olmazsa, ça- Tışma saatleri belli olacaktır. Biz de rahat ederiz... Memleketimizde şapkacılık ilerliyor Üsküdar şapkacı İzzet Bey: Şapka eskiden çok az satılırdı. Sebebi ise Avrupadan gelen şap- kalar dehşetli pahalı idi. Halbu- ki şimdi görüyorsunuz mükemmel | şapkalar bir buçuk liradan başlar. Herkes te icap ettikçe şapkası- nı yenilemekte zorluk çekmiyor... Yalnız dikkat ederseniz, şap- kacı çoğalmıya başlıyor. Çokluk bazan iyidir, Fakat bazan fenadır. | Bizde iyi olmıyaca ğımı zannediyo- rum. Çünkü, fazla şapkacı olun- ca müşteri fazla dağılacaktır. Eski | si gibi kazanamıyan esnaf mecbu- ren, rekabet olsun diye ucuz iş çıkaracak, fakat fena iş olacak! Her pl;;lll ayrı bir hreyeurnlır okunacak macera, kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat romanı Tefrika No. 75 Geçen kısımların hulâsası BİRİNCİ KISIM Süleyman adında bir aslan terbi- yecisi Kahirede canbazhaneleri — yan-” dıktan sonra vahşi hayvan avı için Atri- kanın içlerine seyahate çıkmıştır. Bir esir tüccarının pususundan kendilerini | güç İkurtarımışlardır. Pakat bu arada | oğlu 13 yaşındaki Yavüzü timsahlar parçalamıştır . Kendisi uzun veneler ormanlar için- de yaşamış, beraber seyahate çıktıkla- rı kadınla evlenmişler ve bir de çocuk - ları olmuştur. İKINCI KISIM İnsan yeyiciler krtalımım Karoşo or- manındaki bakır Hazinesini yanında üç aslanla dolaşan bir adam zaptetmiş- | tir. İnsan yeyiciler kralı bu hazineyi | tekrâr Tele geçirmek için harbe hazır - | Janırk-a Cezairden 19 esir kadını sat - mak için'götüren esirci rehberi tarafın- dan öldürülmüştür. Rehber Tahir esir kadınlardan Ayge isminde birini sevmektedr , Onun hatırr için hepsini serbest brrakmış ve bunlardan üçünü Abdul - tir. Genç, güzel bir Cezayir kızı: — Ben, dedi. Ona iki kişi daha iltihak etti. Bunların üçü de güzeldi. Hele evvelâ: “Ben,, diyeni —büsbütün cana yakındı. Esmer teninin in - san gözünde bıraktığı zevk eşsiz - | di,; Uzun boyluydu. Geniş maşlahı - nn altında bile vücudunun kıv - rımlarını görmek kabildi. Siyah ve iri gözlerini uzun kir - pikler süslüyordu. yol almışlardı. A)'"Ğ" ç eşya taşıyan devıleî' Güneş çekilmek J Geniş sahra örül '_ genişleniyordu. Gıın'î" y le tutuşan kumlar Ü lıkla yürünemiyecek bif Ça mişti, Fakat, bu ıhl’çj değişmiş, hele, güne$ " Rüzgârın kadlırdığ! kj larma toplanıyordu. V Bu hengâmede yol M ğını anlamışlardı. lerdi. İnce kumların Abdullah —kadınlkf yüzünü yıkadı Ve kat 5 görünürde bir ağaç P" sonra daha başkala$ı? Sert bir rüzgâr e$i ları, yüzlerinin açık " | çarpıyor ve mqlâhlll"'; saatten fazla sürmüştü" kânsızlığı ıneydındı' o raber dumanım kabil Hava sakinlestiği de tanılamıyacak bir yer kalmamıştı. götürecek adam— d di. Tulum taşıyan de' ni şeyi yapmalarını sö ü si nisbeten temizleri Güneş tamamile çekî kum çölü üzerine büyt Yanaklarında tatlı birer çu -| doğmuştu. Etraf aydım'' kürlük, ince dudaklarının çerçe - l hudutlarından daha velediği iki sıra beyaz dişleri var - | di.. 'Tahir ona döndü. — Sen Mısıra kime gidecek - sin?. Genç kız: — Akrabalarım vardır. diye ce- vap verdi. — Cezairde kimin yanınday - dın.. — Babamın?, — Şimdi nerede? — İki sene evvel öldü, Annem de geçen sene;, Yalnız kaldım. Genç kızm hüzünlü bakışı gü - zelliğini bir kat daha süslüyordu. 'Tahir cevap vermiyenlere: — Siz ne yapacaksınız? Diye sordu. İçlerinden biri: — Biz geri dönmek - istiyoruz. dedi. Vaziyet aydınlanmıştı. — Artık Tahir için yapacak şey, Mısıra git- mek istiyen bu üç kadını erkekler- den Mısıra gidecek biriyle — gön- dermekten ibaretti, Kendisi de di- ğerlerile Cezayire dönecekti. Üç kadımı bir erkeğin idaresine vererek hemen onları yola çıkar- | dı. e glaL BIR VAHŞİ KABİLESİNİN HÜCUMU Üç kadın, bir erkek oldukça bulunuyorlardı. Ouyl. kadar daha bir çok cekler, bir çok vahşi raklarında yol alacakliğ lardan birinin hududu için en fazla iki saatlı vardı. H Abdullah çöl vasf on defa Cezayire gelif — © Mısırlıydı. Buralarını çok iyi Geceyi Rassi kabi” '; raklarında geşirmekt” A geçirmeyi tercih edi ğ Ü Üç kadın yan: ü ! Abdullah develerin " uzanmışlı. > | Derin bir uyku içif” İ dullah gecenin bir ".ı. | sabaha yaklaşmı$ develeredn birinin ne uyanmıştı, HıY"e n mış olacaktı. 4 Olduğu yerde | muttasıl dönyor V© İ Abdullah, ko İ ti. Fakat hayvana ? gul g saretini kcndîıî”d. v Onda, ısıracak İ"'H bir hal vardı. | “Onun büyük _Hf'l' ; ı kıvrandığını gör " - bulunamadığı 'ç'ı,x. den sonra yanım * yef Filhakika hayvtt ” kundurtmadı. V