, | yaptığı Babası_nı zehirliyen ahlâksız kız idama mahküm oldu v cürüm ortaklarının meydana çık - masını istiyorum. Sonra, zehirlenme hâdisesinin nasıl olduğunu anlatmıştır: — 21 Ağustosta, yani facia gü- nü, bir tatilimizi geçirmek üzere gidecektik. Kızım da, Matmazel Deron isminde bir arkadaşile baş- kabir gezme yerine gideceğini söylemişti. Halbuki, hakikatte, Dabin ile birlikte gideceklermiş. Violet, bu adamdan, annesine, muhtemel bir nişanlı olarak bahsetmiş ve o- nu staj görmekte olan bir avukat diye tanıtmış. — Zehiri nasıl içtiniz? — Bardağa kendi elimle mi koyduğumu hatırlamıyorum. İçin: ce hastalandım. Kocamı da, büfe- nin önüne boylu boyunca uzanmış gördüm. Bayılmıştı. (Baba! — Ba- ba!) diye haykırdım. Malüm olduğu üzere, Fransada .| olsun, diğer birçok garp memle - ketlerinde olsun, anneler, çocuk- larının babalarına — (Baba) diye hitap ederler. — Sonra, ben de baygın olarak yere düşmüşüm. On iki saat o hal- de kalmışım. Beni hastahaneye nakletmişler. Rcis, ustalıkla isticvap ediyor: Violetin, bu vaziyette kendi- | sinden geçmiş olan annesinin koy- nundan 1000 frank aşırdığı anla- şılıyor. — “İlâcı,, içmenizi tavsiye e- derken, kızınız size: “Herhalde bunun zehir olmadığına eminsiniz "ya..,,'demiş... Bu, doğru mu? —Evet.. Kocam da, — buna karşılık: “Senin bu derece sukut edeceğini zannetmiyoruz!,, dedi. Kadın, şeriki cürüm mesele- sinde ısrar ediyordu: — Doktorun ağzından öyle bir sahte mektup yazmak iktidarı on- da yoktur.. Herhalde bir şeriki cürmü olsa gerek.. Bunu ortaya çıkarın!... Ben, kızımın düştüğü bu halinden çok müazzebim.. Bu sırada, Violet, kendisinden davacı olan annesine: — Anne... Anne.. diye haykır- dı. İhtiyar kadın da, ona, uzaktan, kollarını açtı. Bu sahne, pek acıklı oldu. Derken, anne çekilmiş, doktor- lar, kimyagerler — dinlenmiştir. Sonra, sıra, katil kızın âşıkları- na gelmiştir. Fakat asıl, bunların içinde, Dabin'in kendini — halka gösterişi pek alâkayı calip olmuş- tur. Bu iriyarı, yakışıklı bir deli - kanlıdır. Şu sıralarda — askerlik için, sırtında üniforma vardır. Violetle “Evvelâ dostane, son- ra daha samimane münasebetler,, tesis ettiğini söylüyor. — Buluştuğumuz zaman, otel parasını verir, diğer — masrafları da görürdü, Günde, — bana elli framnktan yüz franga — kadar para da hediye ederdi. Zengin bir tey- zesi olduğunu söylerdi. Reis, bunun üzerine dedi ki: — Siz, şuursuzluğun ve ahlâk- ı.ıılıinı timsali olarak hareket et- tiniz, çok şükür ki, nümuneleri - niz talebearasında -nadirdir. Bu çocuktan para aldınız. Sizin tavır ve hareketinizi kanun cezasız bı- rakıyor; fakat, bütün efkârı umu- Gazneli Mahmudu analım! Ilk hamlede Horasan alındı Saman oğullarının sonuncusu Atalarının devletini kurtarmak için çok uğraştı, fakat muvaffak olamadı Mahmut, gazeteyi ele geçirdikten sonra Belhe giderek Saman oğlu Nu- ha sayğılarını bildirdi. Saman oğlu o- nun zaferini kutluladıktan başka Belh, Herat, Tirmiz, Bust ve sair yerlerin gene ona ait olduğunu, yalnız Hora- sanı (Beytüzün) e (1) verdiğini an - lattı. Horasanın bir başkasma veril - mesi Mahmudun canını sıktı, o da Sa- man oğluna bir elçi onu kararından vazgeçirmek istedi. Fakat muvaffak olamadı, Horasanı, sulh yo- liyle geri almak mümkün olmadığı an- Taşılınca Mahmut ta — onu kılıncınm kuvvetiyle almayı tasarladı ve Nişa - pur şehirinin üzerine yürüdü. Beytüzün, Mahmuda karşı durabi- lecek bir vaziyette değildi. Onun için şehri boşaltarak Saman oğlu Nuhtan yardım diledi ve Saman oğlunun ken- disi askerleriyle yola çıkarak Sarahs« da ardugâhını kurdu. Mahmudun mak- sadı Saman oğlu ile döğüşmek, Saman oğullarının devletini yıkmak — değildi. Onun için Nişapura bıraktı “Mervi- rud” a çekildi. Diğer taraftan Bey Tü- zün Nişapura girdikten sonra Saman oğlu ile birleşmek üzere Sarahs tarafı- na ilerledi. Mahmut ile Saman oğlunun harbe tutuşmalarıma Beytüzün ile Faik' i şüpheye düşürmüş, bunlar Mahmut i- le Saman oğlu arasında gizli müna - sebet bulunmasından ürkmüş, hattâ Saman oğlunun onları Mahmuda tes- lim etmesinden korkmuş, Saman oğlu Nuhu tahtından atmayı kararlaştır « mıştı. Bunun neticesi olarak Saman oğlu Nuhun ava çıkmasından istifade eden Beytüzün onu yakalıyarak esir ettik- ten sonra Abdülmeliki tahta oturt - tu. Mahmut, Nuhun davasını güderek, suikasti tertip edenlere karşı hareket etti. Beytüzün ile arakadaşları derhal Merv'e kaçtılar. Mahmut ta onları ko- valadıysa da muharebe olmadan, sulh kararlaştı. Maksat, gene hasıl olma - mış, Mahmut Horasanı Fakat Mahmudun bu sulhten memnun olduğunu, fıkaraya 2000 altın dağıt - tığımı görüyoruz. Yalnız bu memnuni- ta yaşamadı. Çünkü Dürâ oğlu Kabus namımda bir Emir, Mahmudun kar - deşi Nasr'ın kumandası altındaki kuv« vete taarruz etmiş ve bu yüzden mu«- harebe (1) Tüzün.. Fi D e Mahmut derhal harekete geçerek ordusunu hazırladı. Sağ cenahı karde- şi Nasr'ın kumandasına verdi. Onu 10,000 süravi ve 30 fil ile kuvvetlen - dirdi. Sol cenaha da 12.000 süravi ile 40 fil ayırdı. Kendisi 10.000 süvari ve 70 filden müteşekkil merkeze kuman- da etti ve hasımlarını karşılamağa çık- tı. Saman oğlu Abdülmelik, Faik, Bey- tüzün, Sincuri, Mahmuda karşı birleş- mişlerdi. Mahmut, bunların hepsini yendi. Saman oğlu Abdülmelik, harp sahnesinde 2000 ölü, 2500 esir bıra - karak Buharaya kaçtı. Sincuri, Kuhis- tan'a firar etmiş, Beytüzün Nişapura | sığınmış, hattâ burada da tutunamıya- rak Curcan'a kadar kaçmıştı. Mahmut, Arslan Cazib'i — Tusta — bırakıp onu Beytüzün'ü takibe memur etmiş, Bey- tüzün, Horasanı ele geçirmek ümidiy- le bir kaç harekette bulunduktan son- ra ümidi keserek Guz çölünden Bu - haraya geçmişti. Simcuriye gelince, o da Kuhistan. da kuvvetlenmek için — uğraştıysa da muvaffak olamadı, Arslan Cazip onun bütün teşebbüslerini — kısalaştırmış, o da Tabas'a kaçmağa mecbur olmuştu. Mahmut muvaffak olmuş, Horasanı ele geçirmişti. Buranın kumandanlığı- na kardeşi Nasr'ı tayin ederek kendi Belhe döndü ve Buharada cereyan e- den hâdiseleri takip ile meşğul ol - du. Bağdat halifesi “Kadir Billâh” Mahmudun kazandığı muvaffakiyet - ten o kadar memnun olmuştu ki, 999 Öte taraftan Saman oğlu Abdül - melik Horasanı Mahmudun - elinden geti almak için büyük kuvvetler ha - zaırlıyordu. Fakat Saman oğlunun on çok güvendiği kumandan Fa'ik tam /-bu sıralarda öldüğü için bu hazırlık - lar durğunluğa uğramış, sonra birden bire hiç umulmuyan bir hâdise vuku - bulmuştu, Farahanlılardan İlak Han, 999 yılın 23 Teşrinievvel günü, Bu - harayı zaptederek Abdülmelik ile Sa - man oğlunun bütün hanedanını ele ge- çirmiş, ve Saman oğullarının devletine nihayet vermişti. Saman oğullarından yalnız biri, Ts- mail Müntasir, İlak Hanın elinden ka- çarak atalarının devletini yeniden kur- mak için uğraşıp durdu, İsmail evvelâ, Karezm tarafına giderek Saman oğul- larma sadık olan adamları — toplamış, Ü d m'*—— orada YanenanaracU n KAKARKAYUY YA NKUT L USU RAKETAF LN AA ER YY TENE LA DU LE A GK A SAREA KA KSS A KALE Ce renen miyenin lânetine maruz kalıyor - | cürmünü mazur göstermek arzu - sunuz. Şimdi, ordudasınız. Te - | sundadır. menni edelim ki, bu muhit deği - şikliği ahlâkınız üzerinde de mü- essir olsun. Lâkin, müddeiumumi, bu aşk tacirine karşı daha şiddetli davra- nıyor; zira, delikanlı —müstehzi bir tavır takınmıştır. İstihfafla o- muz silkmiştir: — Demek kibu — salonda size karşı nenazar — beslendiğinin ve bizzat benim size ne nazarla bak- tığımın farkında değilsiniz? Siz, ailenizin ismini lekelediniz. Bu bet baht çocuğun felâketine sebebiyet verdiniz. Size kanunlar — değil, halkın lâneti ceza veriyor. Bunu açıkça söylüyorum. Güzel oğlan, azarı işitip uzak- laştı. Bunun üzerine, diğer bir âşık, M. Camus ortaya geldi. — Hatırımdadır. Hatta kelime- leriyle hafızama nakşolunmuştur. Violet “Babam, bazan, onun kızr olduğumu unutur!,, demiştir. Filhakika, katil kız, babasına böyle bir leke sürmek — ve kendi Annesi kocasını müdafaa edi- yor. gAĞA — Anne.. Anne... — Suzs... Baban için öyle şeyler söyleme, kızım... Violet, yalancıktan ağlıyor. Bu sırada, bir kız. arkadaşı şunları anlatmaktadır: — Cürmün işlendiği gün, bera- berdik. Violeti, birçok seferler, Dabin'le beraber gördüm. Çok ne- şeli görünüyordu. Tuvalet içindey di. Dans etti. O dans ederken, annesiyle ba- basının zehirlenmiş vücudü, cina- yet mahallinde yatıyordu. Fransada jürinin yumuşaklığı Fakat bu son Saman oğlu kaderin hikmetine boyun eğmek istemedi ve uğradığı mağlübiyetler yüzünden az - mi kırılmadı. — Onun için bir kaç ay sonra Nişapurun üzerine tekrar yürü- dü ve Mahmudun kardeşi Nasr, bura- tıntaşı ona yardım için gönderdi ve Saman oğlu tekrar yenilerek Curcan« a sığındı ise de gene kısa bir zaman sonra Sarahs'ın önünde görünerek bu- rasmı işgale muvaffak oldu. Nasr, bu- raya yetişerek Saman oğlunu yendi. Onun kumandanlarından olan Simcuri ile bir kaç zabiti yakalıyarak Gazneye esir olarak gönderdi. Fakat bu darbe de Saman oğlunu yıldırmadı. Bu canlı adam, — yeni bir saha, yeni bir destek bularak teşeb - büsünü yenilemek istemid. Onun için evvelâ Maverayi Nehre geçti. Fakat orada tutunamıyarak — Mevre döndü. Fakat Mevrin hâkimi de onu tâ Guz çölünün ucuna sürdü. Saman oğlunun vaziyeti, vahimdi. — Kendisi buhranlı anda, Mahmuttan yardım dilemeğe ka- Tar verdi ve ona müracaat etti. Mah « mut, derhal Herat'ta valisine, Saman oğlu ile birleşmek için emir gönderdi. Saman oğlu, nedense, bu imdat kuv « vetleri yetişmeden evvel Buharanın ü- zerine yürüyerek (1004 Haziranımda) Hlak Hanla döğüştü, tekrar muvaffa- kiyetsizliğe uğrayarak Horasana dön- dü ve Çöl yolu ile “Puli - Zağul” a(1) doğru ilerledi. Fakat Saman oğlunun böyle durup dinlenmeden her tarafa saldırması or« talıkta bir teşevvüş hasıl ediyor, mem- leket içinde emniyeti sarsıyordu. Bun- dan beşlın onun Bemüs <e yusl geyen lar, Saman oğlu, bir kere daha Buha- ranın üzerine yürüdükten ve geri atıl- dıktan sonra — Güz çölüne sığınmak mecburiyetinde kaldı ve orada yerle « şen Buheye oğlu namında bir. Arap reise iltica etti, Buheyc oğlu, (1004 yıs Tn Kânunuevvelinde) bu havalinin hâkimi olan Abdullah Mahray'in teş - viki ile Saman oğlu Temail. Müntasiri hainane bir surette öldürdü. Ve bu su- retle son Saman oğlu da, atalarının devletini kurtarmak ve yeniden kur - mak için her çareye — baş vurduktan, bu devleti yaşatmak için elden gelen her şeyi yaptıktan sonra, birden bire söndü. Şüphe yok ki, bu Saman oğlu daha çok şerefli, bir âkibete lâyikti. Onun için Mahmut, onun nâmer - dano bir şekilde öldürüldüğünü haber alınca katilleri olan Mahruy ile Buheye oğlunun idam edilmelerini emretti. Bu emir infaz olunmuş, — bundan başka Guz çölündeki Araplar da sürülmüş ve dağıtılmışlardı. ömer Rıza (1) Puli - Zagul, Zagul köprüsü demektir. Zagul Mervirut havalisinde bir şehirdir, İLAN — Istanbulda, Yenicamide, Rahvancılar Sokağında, Yeni Volto Hanında 4/5 Nu. İr odada sakin iken iflâs ederek Istanbul- dan gaybubet eden tüccardan (Moris ve herkesi affettiği haklkında bü - Faraci) Ef, Laboratoires H. CASSETTE yük bir mücadele açıldığı için, ar- | et Co- fabrikamızın (AMPUL VİNTER) tık, bu kızı kabahatsız göstermek kimsenin iktidarında olamamış - tır. Onuidama mahküm — etmiş- lerdir. Yegâne ümit, reisicümhu- run affındadır. (Hadice Süreyya) müstahzaratının umum Türkiye için ve- kil tayin etmiştik. Bu defa mumaileyhi mezkür vekâletten azlederek aynı vazi- fo ile İstanbulda, Bahçekapısında, Taş Hanında, 10/11 Nu. lı odalarda, Diş ta- bibi A. SARYAN Efendiyi vekil tayin