9 birinci teşrin 1924 HABER — A Hançerli — | | “":'L'ı.'.:_':'î'lKadın Maksvel Bediayı fadın | shak Ferdi. | Y'll;ilo sevdiği için onun kocasını himaye ediyordu yordu: — Biraz sabret kardeşim, belki vaziyet lehimize inkişaf eder. Biz | hancı ve onlar yolcu iken, Yavuz î nasıl olsa günün birinde — elimize düşecektir. Seyfi bey arkadaşma — cinayet gecesi nasıl vurulduğunu anlat - | mıştı: — Yavuz çok çevik ve nişaner bir adamdır, azizim! Ondan ken- | dini korumalısın! Bu şerait altın- | da takipten hiç bir netice elde e- | demezsin! Diyerek, Keramettin beyi bu i - | şin takibinden menediyordu. O zaten Yavuzu resmen takipten me medilmişti. Fakat Keramettin onu başka bir cürümden kıstırmak is- tiyordu. Yavuz akşamları zengin Kon - yalrların peşine takılmayı itiyat edinmiş ve para cüzdanlarını ma- haretle çarpıp kaçtığını — bir kaç defa gözüyle görmüştü. Böyle bir hâdiseyi bir kaç şa- hitle tespit edecek olursa, Yavu- zu kim kurtarabilirdi? Keramettin bey böyle düşünü- yordu. Mi Halbuki Yavuz, Bedianın yar - dımiyle büyük ve kibar sosyete - lere de girip çıkıyor, hattâ bazan Kolonel Maksvel ile bile akşamla- | 71 rakı içiyordu. Maksvel Bediayr sevdiği - için, | “n kocasını da himayesi altma sıştı. "avuz bu imtiyazdan elbette is- Ulnde edecekti. Keramettin Bey bir akşam Bey oğlunda doğru yoldan giderken Pedia ile karşılaşmıştı. Bedia, Keramettin Beyi görme- miş gibi davrandı.. Yürüyüp geç- mek istedi. Fakat, polis memuru | gülerek yolunu kesti: — Hanımefendi, bizi ne çabuk umuttunuz? Bedia birdenbire şaşaladı: — Aaman efendim, affedersi- niz! dedi, vallahi görmemiştim. — Nasılsınız küçük hanım? Si- zi görmiyeli haylı gün oldu! Bedia bu iltifattan memnun ol- muş gibi göründü: — Âaa,. Vallahi siz her zaman benimle istihza etmekten zevk du yuyorsunuz! Yirmi yaşma gelen bir kadm, küçük hanmm olabilir ıı mi? Bedia da her kadım gibi yaşmı yirmi beşten yirmiye — indirmişti. Maamafih (küçük hanım) tabiri onu çok memnun etmişti. Keramettin Bey bu tesadüften istifade etmeyi düşündü: — Her şey geçti.. Unutuldu, ha- nrmefendi! Bu vesile ile başlryan dostluğumuzun devamını çok arzu ediyorum. Şurada sizinle birlikte Seyfi bey de ayni tesiri duyu - I — Hayhay beyefendi! dedi, ya- rım saat kadar vaktim vardır. Memnuniyetle oturabilirim. Pastacı Molatyeye girmişlerdi. Keramettin Bey yeni bir cina- yetin izleri üzerinde durmuş gibi | seviniyordu.. Sordu: apartımanınızda mrı oturuyorsunuz, Bedia kahkaha ile güldü: — Tuhaf şey! Siz bizim nerede oturduğumuzu bilmez misiniz?!. hanım — Gene eski — Cidden bilmiyorum, efendi! — Â canım, siz müdüriyetin en | faal ve salâhiyettar bir memurusu | nuz! Benim her gün nereye gitti- ğimi, ne yaptığımı, nerede ve ki- minle oturduğumu siz bilmezse- niz, kim bilecek? — Bu sözünüze, müsaade eder- seniz, ben de sizin gibi kahkaha i- le mukabele etmek isterim! — Niçin?... — Siz de pek âlâ bilirsiniz ki, eğer arkanızda bir memur dolaş- sa, bu bir takip demektir. Siz şim- diye kadar arkanızdan birinin gel- diğini gördünüz mü? —Ah beyim, ben zabırta memuru değilim wvamua, zebreu vşverm A ru iyi öğrendim ki., Arkamda zaman zamnan görünen bir küfecinin veya polis hafiyesi olmadığımı kim te- min edebilir?! Keramettin Bey teminat verdi: — Müdüriyet sizi ve kocanızı takipten çoktan vazgeçmiştir, ha- nrmefendi! Söyledikleriniz bir ve- himden veya yanlış görüşten baş- ka bir şey değildir. Yavuz Beyin ©o geceki cinayetle alâkası olma- dığı sabit oldu. Bunu şu suretle de size ispat edebilirim: Zabıta bu işin üzerinde yürümüş olsaydı, ne biz sizin yakanızı bırakırdık. Ne de müddei umumilik takibattan vazgeçerdi. Keramettin Bey çok doğru ve bilhassa çok makul söylemişti. Bedia düşündü: Polis müdüri- yeti kendisini veya kocasını takip ettirmiş olsaydi, şimdiye kadar | bunun meydana çıkmaması ve ya- hut bir yerden patlak vermemesi mümkün olur muydu? Söz başka yola dökülmüştü. Keramettin soruyordu: — Kocanızı çok seviyor musu- nuz? — Evet.. — Bu sevgi maddi bağlarla mı takviye edilmiştir. Yoksa aranız- da samimi ve derin bir aşk — var mı? — Gene ahret suallerine başla- dmnız, beyefendi! Ben kocamı ne şekilde seversem seveyim.. Bun- birer çay alamaz mıyız? Polis müdüriyetinde takibat başmemuru olan Keramettin Bey, Bedianm her zaman işine yaraya- bilecek bir şahsiyetti. Bedia bu teklifi de hoş gördü: dan size ne? D — Banamı ne?! Belki size ilâ- | nıaşk edeceğim. Belki ben de o ge | ceden beri sizi çılgımnca seviyorum. | Sevginizin mahiyetini anlamak | daha doğru olmaz mı? (Devamı var) l | manlarda okuya okuya o kadar hizmetçi kılıklı bir kadınım birer | BER — Akşam Postası ngilizce dersleri| Müellifi: ömer Rıza close (kloz) yakın eloud (kloird) bulut. coat (kot) jaket. cobwet (korived) örümcek ağı ©cek (kok) horoz. coffee (kofi) kahve coin (koyin) basılmış para: cöld (kold) soğuk. collar (kolar) yaka, colour (kolor) renk. come (kom) gel comfort (komfort) rahat, teselli. comfort (komfort) rahat vermek. comfortable (komfortabul) — rahat verici.. complain (komplen) şikâyet eder. confer (konfer) müsadere eder. consider (konsider) dikkatle bak « bak.. eontain (konten) ihtiva eder, content (kontent) kanaatkâr, contente (kontentı) muhteviyat, münderecat.. eook (kuk) yemek pişirir, cook (kuk) aşçı. ©ool (kul) serin. copybook (kebibuk) defter. corn (korn) buğday. cornfield (kornfield) buğday tar « lası. cost (kost) değer, paha. €ostby (kostbi) değerli, pahalı, tottage (kotec) kulübe, eculd (kud) cam fülinin mazisi. count (kavint) sayar. course (0f) (ov kors) şüphe yok, tabil. cousin (kozin) amca zade, cover (kaver) kapak. cow (kav) inek. erashi! bir lanma sesi.. şeyin düşüp — parça- ereep (krip) sürüne sürüne yürü. mek.. eros> (kros) bir taraftan bir tarafa geçmek. €row (krov) karga. “ETOWÜ TKYuvay tuça ery — (call)) — (kray) çağırır. ery (woep) (kry) ağlar. erystal (kristal): kristal, cup (cap) kadeh. cut (kat) keser, (Devamı var) Banger İnsul Muhakemesine başlanı- yor, 200 den fazla şahit geldi Nevyorktan bildirildiğine göre #üflis banger Samoel İnsülün mu- hakemesi başlamıştır. Müflis bangerin aleyhinde şa- | hadette bulunmak üzere, tam iki yüz şahit, Amerikanm muhtelif yerlerinden Şikagoya gelmiştir. | ğikâzetler, Temenniler: | Köy düğünündeki hâdise| Çatalcada Boğasköyde bir gelinin başka bir köye götürülüşü — sırasında köy delikanlılarının eski bir âdete u- yarak para istemeleri yüzünden - bir. hâdise çıktığını, matbaamıza yapılan bir şikâyet üzerine yazmıştık. Bu me- sele hakkında “Boğazköy muhtarı Ts- | mail” imzasiyle aldığımız bir mektup- ta hâdise anlatıldıktan — sonra vak'anın gazetemize — yanlış bildirildiği — ileri sürülmekte ve gelin alma esnasında vukubulan hâdiseye işaretle — “Gerçi | bu hareket haddi zatında her ne kadar | doğru bir iş değilse de kadim bir âdet ve anane iktizasından bulunması ve ortada kast olmaması ve hüsnüniyete maruz bulunması bir cürmü kanuni toşkil etmez.” denilmektedir. Yeni Neşriyat ae eat c Holivut Holivut'un dördüncü sene 42 inci sayısı intişar etmiştir. caklarına kuvvet topladı. | lerle Şahin Reisin yere yuvarlan - m Postası a AKDENİZ KORSANİ ŞAHİN REİS Büyük macera, aşk ve harp romanı ı ğ Şahin reis, içinden eriyen heybeth' bir çınar gibi yıkılıverdi Şeyhle bir daha karşılaştı. O - nün gözlerinde bir zaferin ilk ışık- larını seziyordu. Bu ne demekti? Karşısına çıkan yüze yakın aske- ri devirdikten sonra, tam sevgili- sini kollarının arasına alacağı sı- rada, ne oluyordu?.. Nerdeyse dolaptan aşağı, baş aşağı yuvarlanacağını sanıyordu. Buna meydan vermemek — için | bir an evvel aşağı atlamak lâzrm- dı. Hayatında hiç böyle bir hale düşmemişti. Gene, büyük bir gayretle sil - kindi. Gözlerini zorla açtı ve ba - Yazan: KADIİR CAN No, 20 Bir kaç saniye evvel birbil karıştırdığı, üstüste yığdığı YJ | ların, ölülerin üstüne yıkıldı — Habibe biran şaşırmıştı. lisine tam kavuşacağı sırada böyle cansız gibi yuvarlan! onu can evinden vurmuştu. Şahin Reisin üzerine atıldi Ellerini onun omuzlarında; larında, göğsünde, karnında; | caklarında gezdirdi. Bir yara dı. bulamadı. Lâkin ona teselli veren bif f vardı; Şahin Reis gayet dü nefes alıyor, tatlı ve rahat bif ku uyur gibi rahat rahat yal! du. Anlıyamadığı bu bilmece şısında ne yapacağını bilenm hâlâ sevgilisinin göğsündeki * meleri çözüyor, açıyor ve olup olmadığını bir defa dahâ'” kından görmek istiyordu. İ Aynı zamanda boynuna mak, onun heybetli yüzünü ö/* ihtiyaciyle doluyordu. Fakat kuvvetli adam onu kollarıl! tuttular. Bir çocuk gibi kaldif lar. ? — Bırakın beni!.. Onu öldük. baba!.. Bırakm beni.. kurta yırm onu.. Yoksa beni de- vüff Beni de, öldürün!.. Stğ Diye çırpınmalarına aâl | dılar. Hareme giden dar yolâ | rükliyerek götürdüler: Şeyh Ebüssait: k — Saygısız evlât! Ne yıp% bilmiyor, aptal!... Atın hare* nu, çıkmasın dışı Diye emretti. Sonra Şahin Reise doğru adım attı İ Şeyh Ebussaidin gözlerindeki sevinç büyüyordu. Artık etrafın - daki adamlara: — İmdat, yetişin!.. — Tutun bu adamı!. Yazıklar olsun size... Bir kişi ile başa çıkamadınız.. Haram olsun yediğiniz ekmek!.. Diye haykırmıyordu. Derinden gülen, zafer dolu göz masını bekliyordu: Ş — İşte.., İşte düşecek... Düşü - yor!... Diye gülüyor, sevincinden ye - rinde duramıyordu. Fakat Şahin Reis düşmedi. Ken dini dolaptan aşağıya attı. Demin Dir KTliÇ vUYUŞUYlA yere yuvarladı- ğı iki izbandut arabın üstünde, a- yak üzeri duruyordu.. Habibe onun hareketlerini göz- leriyle kovalıyor, ellerini göğsü- nün üstünde çaprazlıyarak: — Ah, yaralandı mı acaba?... Diyor, tutmak istiyenleri, ken- disinden beklenmiyen bir kuvvet- le sağa sola fırlatryor, biran evvel sevgilisinin kollarına atılmak isti- yordu. Şahin Reisin yere atlamasiyle beraber o da ileri atıldı, Fakat Şa- hin Reisin onu kucaklamak için u- zanan kolları yana düştü. Gözleri ağırlaştı ve kapandı. Kılıç da yas tık da ellerinden kurtulmuştu. Diz lerinin üstünde, içinden eriyen ko- ca gövdeli, heybetli bir çınar gibi yıkılwverdi. Roma çılgınlıklar! Şimdiye kadar görülmüş.. * ««»»* Görülen.. « « * »» Ve görülecek. j Filmlerin fevkinde bir şaheser... | Bu. perşembe akşamı SARAY sinemasınd? IPEK sinemasının işte ikinci büyük jilnıî'r.!' Rasputin ve Çariç! Rus saray hayatının ihtişamı — Entrikaları — zevk ve fecaati Rusyanm ve Çar ailesinin mukadderatına hâkim olan kanlı papâs tin'in aşkları — gizli hayatı.. Çariçe ai Hiç bir filmde görülmemiş bir Ethel Barrymore y Bu Petşembe matinelerden itibaren: (Fransızça sözlü M Goldwin — Mayer filmidir.. — Kuvvetin yenildiği ye! te böyle hile ile iş görürler. nız vurup kırmak para etmei san biraz da karşısmdakinin zünden, onuün kalbinde neler * ğunu bilmeli... Hele yabancf evde, vakitsiz verilen yemek" başka şeylerin de ı—ılılıileı:eiiJ şünmelidir. (Devami Yalnız muazzam filmler gösterme ği vadeden zenginlik ve dehşet.. Baş roöllerde üç kardeş: Çarın yaveri: Cohn Barrymore Lionel B