b Rl Radyo konferansçısı 4- Noktal naza- rn doğruluğu bir çok delillerle sa- > bittir. Alksini iddia eden söylesin, din- | tı! liyorüm! ? Kırm annesi — Madem ki, evli i- diniz, ne diye kızımı kurtarmağa kalk- | gene evlenirim! #mız? Burada bekâr genç yok mu idi? Talisizlik! — Kuzum ablacığım anlat! — Bir pastacı dükkünmday- dım. O kadar çok pasta, o kadar çok şekerleme yedim ki... — Ben de seninle beraber miy- dim? Küçük: — Ah ne talihsizim! diye ağla- C — İktısadi buhran, ancak bütün Me vir Gİ | Bekârlık Genç kadın ko- casına sordu: i SY 3 ğe eyi e Pansiyon Beyoğlunda bir pansiyonda olu - sinden evvel otu- ran bir arkada - şından o malümat almak istedi: — Yemekleri İ nasl? Diye sor - Arkadaşı ce - vap verdir te piliç. te piliç mi? — Evet, daha doğrusu dünya - ya gelmek üzere olan civciv!.. Ehemmi- yetsiz! Hizmetçi ida - rehanesinde: ği Hanım — Kr. İzm, çalıştığın yerden niçin çık- tn? 7) Bir tabak kırdım, r , Zane » diye... derim? Hanm — Bir — Öyle karı - tabak kırıldı diye cığım, hiç arar hizmetçi kovulur mıyım? Artık ev- 7 " mu? Bliğe alıştım, bu- — İkiz çocuklarımı masıl mr ayirt ediyorum? Gayet basit azizim: Sayr say- Hizmetçi — E- gün ölecek olsan | dırıyorum! e İ vet amma, tabağı yarından tezi yok | — iü > ein alya, hanımm başında — Kerim 150 ye kadar, Selim İse 200 ze kadar sayabiliyor! kırmıştım! — Sevgilim, etrafımda gördüğüm her şey bana seni hatırlatıyor! Konferans ve uyku Bir yolunu bulup emeline ka vuşmuş, bir konferans vermişti. Dinleyicisi pek yoktu amma O bir iki ahbabı gelmişti. Ertesi günü bunlardan birine rasgeldi: — Konferanarmı nasıl buldun azizim? — Bütün gece uyuyamadım! — Niçin? Demek seni o kadar meşgul etti? — Hayır, onun için değil.. Ben gündüzün uyursam geceleri uyu yamıyorum! Vilâyet ve kaza — Vilâyetleri valiler idare eder Borçlar ilğa'edildiği | vakit, ortâdân ee âlâ kazaları kimler idare kalkacaktır. | — Aman, bunu terzime söyle! | ümit bu ya! Istanbula bir müddet “kalmak, “ mişti. Yanmda kaynanasnm da bulunduğunu öğrenen bir tanidığı ona sordu: © — Yahu kaynananı ne diye be- raber getirdin? Serbest gezip do- m! İİ a5 | ! | © Beril onun kulağına eğildi: © — İstanbulda sokaklar çok Ka- z Yabalıktır. Otomobil kazaları sık | sık olur demişlerdi de... “ bazı işlerini halletmek üzere gel- | GA ii Şoförler.. Yazısız Hikâye: Aklın varsa çekme keder... Hüâyet böyle geçip gider Bir parçacık ol kalender Aklim varsa çökme keder Türkü söyle, sazını çal Het gün neşe içinde kal Şu felekten intikam al Bir parçacik ol kalender Düşünceli olmaktan bez Dünya derde, gama değmez | Güzellerin kolunda gez | Aklın varsa çekme keder Doktor «— Saat gene durmuş! Güzel hava Köyünü methediyordu, şöyle dedi: | © — Gittiğim zaman ağzımda diş Aşık olup niza bakma | Ye iç çoğa, aza bakma | Eğlen kışa, yaza bakma Hayat böyle. gelip geçer. Şeytan | başmda saç yoktu; ayak üstü du- ramıyordum. Halbuki şimdi aslan gibiyim. . — Buraya geleli çok oldu mu? — Burada doğdum! Ne istiyormuş? . Küçük Rüştünün annesi yakm- da ona bir kardeş getirecekti. Bir gün oğluna sordu: — Kız mr olsun istersin, yoksa erkek mi? Rüştü boynunu büktü: © —Bana sorarsan anneciğim, ben bir güzel köpek isterim! Gene kaynana / — Kaynanan öldü ha.. Herhal »— Fatmâ, barometreyi karıştırdın mı? — Evet Hünmefendi, bugün isin > günüm olduğu için “açık hava” olma- | de sana bir $ey bırakmıştır? sını istedim! — Evet kızmı.. ei racaktı, . kendi « | — Ter yemek | — Her yemek. Hizmetçi kız — MM A EMEN — Gayet basit. Hiç döşürmiyo- rümti v nın son taksitini vermeğe geldim. — Teşekkür ederiz çfcndim, mint mini nasıl, iyi ya! — Çok iyi. i giti Geğen bafta #skere Çocuk ve ilâç Küçük ekrem hasta yatıyordu. | Doktor muayene ettikten söfra re- çetesini yazdı ve tenbih etti: bile olsa uyandırmaym, “ birskm kendiliğinden uyansın, ilâcı o za- man verirsiniz.. Ertesi ww annesi Ekremin ©- dasına yavaşça girdi. Çocuğun gözleri kapalıydı, yavaşça sordu: — Uyuyor musun, Ekrem? — Evet anne.. Doktorun dedi « ğini unutma! i İlâç çocuğa pek acı gelmişti?. — Bütün bunlardan anlıyorum ki, Yaşınız 46... — Nasıl? — Çünkü yarı ahmak olan dama- dım 23 yaşındadır! Hiyat! Borsa simsarı Nesimaci Efen - di geçen kış gribe tutulmuştu. Ka rısı epey düşünüp taşmdıktan son- Ta çar ve naçar bir hekim çağırdı. Dr. hastayı muayene etti, derece koyup hararetini aldı, sora: — Kocanızın harareti yüksek, dedi, otuz doküza çıkmış. Bu esnada Nesimaçinin sesi du yuldu: — Kırka çıkınca durma, sat! — Çocuk uyursa.-ilâç- zamanı — Nasıl ölüyor da hiç karmıyorsu- i nuz? ) , Ng