Ğ Türkiyeye gelecek muhacirler (Baş tarafr 1 incide) Bunlardan maada daha Ana - yurda ayak basar basmaz bunla - rın yabancılıklarından, te şekilde hâreket edeceklerini bilmedikle - rinden birçok açık gözler işlerini saralamak vaadiyle önlerine dü « şüyor, ellerinde, avuçlarında bu - lunan üç beş kuruşu da bu suretle çekiyorlardı. Yeni iskân kanunu bütün bu zorlukların, yolsuzlukların önüne set çekmiştir. Artık gelen muha - cir ve mülteciler daha karaya a - yak basmadan iskânm memuru mahsusları tarafından karşılanı - yor, muhacirler için daimi surette hazırlanmış olan mahallerde res- mi muamelelerinin ikmali müdde- tince meccanen ikamet ettiriliyor, gidecekleri yerlere azami üç gün icinde gene iskân memurları va - sttasiyle sevkolunuyorlar. Halbuki evvelden baftalarca, Hatta aylarca işlerini yoluna koy- madan ötede, beride süründükleri vaki idi. Yeni iskân kanunu mucibince muhacir ve mültecilerin her türlü mesleki hakları da — tanımmakta, KHerkese mesleğine uygun şekilde yardım edilmektedir. Ciftçilere bol arazi, bağ ve bahce verleri, arsa ve ev inşa edebilmek için lâ- zım olan her türlü malzeme mec- canen verilmektedir. İcabında to- Kumluk, pek fakir olanlara erzak ve bir defaya mahsus olmak üze- re elbise de verilecektir. Diğer meslek erbabına da mes- leklerine uygun şekilde yardım e- dilmektedir. Tahsil görmüş olup da ziraat- Te tştigal camek istiyenlere yapı - | Tacâk yardım, tahsilleri nispetin - de artacaktır. Orta tahsillilere tah | silsizlerin üçte biri, lise tahsillile- re ücte ikisi ve Ât tahsillilere iki misli nispetinde fazla arazi ve sa- ire verilecektir. Muhacirlerin kuracakları köy- ler, en münasip noktalarda ve muntazam plân dahilinde olacak- tir. Simdiye kadar gelip de yerleri tesbit edilmiş olan — muhacirlere evlerini yapabilmek için kereste, kiremit, taş çıkarmak için dina - mit ve saire meccanen verilmiş olduğu gibi, evlerini ikmal edin - ceye kadar barımmak icin hilâli- ahmer ve ordudan çadırlar da ve- rilmiştir. Havalar bozuncaya ka - dar evlerini ikmal edemiyenler, — yahut geç gelin de ev yapmıya va- |kit bulamıyanlar kuracakları kö- | yün en yakınında bulunan eski köylerde muvakkaten ikamet et- tirileceklerdir. İskân kanununda sari hasta - lıklara müptelâ olanların mecca- nen tedavi edileceğine, muhacir ve mültecilerin emvalinin gayri kabili haciz olduğuna, vanacakla- yt bütün resmi muamelelere ait evrakın harç ve pul resminden muaf tutulatağıma ve mubacirle - rin isşlerinde en kücük bir haksız - hık vapacak veva işlerini sürünce- mede bırakacak olar en büyük memurun bile derhal vazifesine nihayet verileceğine dair kat'i maddeler de vardır. Bu kanun tatbikmda iskön ve nüfus umum müdürü Ali — Galip beyefendinin gösterdikleri feda - Kürlık ve sarfettikleri sâv şavanı şŞükrandır. AN Galp bavefendi ber muhacir'e avrı ayrı alâkadar ol « mak fedakârlığından cekinme - mekte ve onlara görecekleri en ea O ... nn ei Mîlletler cemiyeti Her parçası ayrı bir heyecanla okunacak macera, kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat romanı ve Türkiye (Baş tarafı 1 incide) bir Asyalı memleketin diğer As - yalı bir memleket tarafından — is- tihlâf edilmesi hakkındaki mer'i usuülden bu defa Türkiye lehine o- larak inhiraf edileceği beyan edil mektedir, Türkiyenin Bern elçisi ve mil- letler cemiyeti nezdinde daimi murahhasr Cemal Hüsnü Bey bu hususta beyanatta bulunârak de- miştir ki: “— Türkiye Cümhuhiyeti, Mil- letler Cemiyeti meclisi gayri dai- mi azalığına namzetliğini koy - muştur. Türkiyenin on seneden - beri sulh yolunda yaptığı gayret - ler malümdur. Bütün devletlerle ve hassatan komşularımızla olan münasebetlerimiz gayet iyidir. E - melimiz, meclis dahilinde de ay - ni gayretimize ve mesaimize de - vam eylemektir. Türkiyenin namzetliğini koy - duğu azalık Çinden inhilâl eden azalıktır. Malüm olduğu — üzere Çine 1931 de bu azalık vetilmiş olup müddeti önümüzdeki içtima devresinde tamam olacaktır. Türkiye filhakika bir Avrupa devletidir. Fakat diğer taraftan azalıkların kıtalar arasında tak - simi hiç bir hukukt esasa istinat etmemekte ve cemiyetin misakın- da böyle bir şey bulunmamakta- dır. Bu yalnız şimdiye kadar zimnen kabul olunmuş bir usul- dür. Maamafih Türkiyenin bü- yük bir kısrm arazisinin Asyada bulunduğu da ayrıca bir hakikat- tir. Türkiye namzetliğini bu mü- | lâhazalara istinaden koymuştur. Ayni azalığa namzetliğini koy- muş bulunan İran hükümeti de TÜYRİYE YENME oYarak namzemgi- ni geriye almıştır. Atina, 6 (Hususi) — Yunan Başvekili bugün Adliye ve Hari- ciye nazırlariyle uzun bir içtima yapmıştır. Bü içtima Türkiye ta- rafından milletler meclisi nezdin- deki daimi olmıyan azalık için konulmuş olan namzetliğin Yu- nanistan tarafından terviç ve mü- dafaasına karar verilmiştir. Altındiş Remzi (Baş tarafı ! incide) sa da azılı sabıkalı bu ihtarlara e- hemmiyet vermiyerek Kıztaşın » dan aşağıya doğru kaçmağa — de- vam etmiştir, Bunun üzerine mes' ul memurlar ateş açmışlar ve Ni- yaziyi şakağından — yaralamışlar- dır. Niyazi kurşunu yiyince daha ileri gitmenin tehlikeli olduğunu anlamış, kaçmaktan vazgeçerek bir evin dıvarına yaslanmış ve memurlara teslim olmuştur. Niya- zinin yarası ehemmiyetli olduğun dan Cerrahpaşa hastanesine yatı- rılmıştır. küçük bir haksızlıktan bile kendi- sini haberdar etmelerini söyle - mektedir. Memleketin her tarafındaki iskân daireleri muhacirlere ayni alâkayı göstermekle beraber, İs - tanbul iskân dairesinin sevk me- muru Halit beyin çok derin ve sa- mimi fedakârlıkları bilhassa zik- re sayandır. Hulâsa bütün Türkivede iskân hususunda muhacirler lehine bü - yük bir seferberlik baslamıştır. Rinaenalevh. yeni iskân kanu- nunun tatbikiyle anayurt. hariçte yabancı boyunduruğunda inliyen bütün yavrularına şefkatli kuca - ğını açmıştır. Süleyman büyük bir sevinçle Hergüle seslendi: — Burada daha sönmemiş bir ateş var. Kuru ot bul da tutuştura- hım,, Hergül koştu. Etraftan topladı- ğı kuru bir tutam ot ve bir kaç ku- ru dalla geldi. Bu onlar için büyük bir nimet- ti. Günlerdenberi, pişmiş et yüzü görmemişlerdi. Bu münasebetle belki, hem ateş yüzü, hem de — sı- cak ve pişmiş birer parça et yiye- bileceklerdi. Bugüne kadar yollarda bulduk- ları meyvalarla, yabani kavunlar- la karınlarını doyurmuşlardı. Ger çi etrafta yabani kaz ve ördek sa- yısız derecede çoktu; avlamak ta kolaydı; fakat, nasıl yiyecekler- di? Süleyman, Hergülün getirdiği otlarla kuru dalları, büyük bir ü- zenişle yerleştirdi;. sönmüş ateşi canlandırmağa savaştı. Çok uzun bir çalışmadan sonra alevletmeğe muvaffak olabildi. Artık bu ate« şin sabaha kadar hiç söndürülme- mı olaca? (Baş tarafı 1 incide) nin Yunanistandaki nüfuzu henüz pukh v kadar her lt otusadığızıı göstermiştir. İhtiyar diplomat bu sıralarda İngiliz hükümet adamlariyle ve saray erkânı ile sık sık görüşmüş- tür. Bu faaliyet ve Prens Corç ile Prenses Marinanın nişanlanmala- rı sadece bir tesadüf midir?. Bu ihitmal hiç de varit görülmüyor. Eski kral ailesinin Yunanistan- da hiç nüfuzu ve sempatisi yok- tur. Krallığın tadesi için son za « manlarda yapılan teşebbüsler hep muvaffakryetsizlikle — neticelen - miştir. Fakat bu teşebbüsler İn - giltere kral ailesinin nüfuzundan da istifade edilerek yapılırsa ne- ticenin büsbütün haska olacağı in- kâr edilemez. Riy İngiliz kralımın oğlu ile bir Yunan prensesi.. Ati- na tahti icin mükemmel birer namzet görülüyor. Bu iş, tabiatiyle İngilterenin Akdenizdeki menfaatlerivle pek uygun olacaktır. İngiltere bu su - retle Balkanlarda ve Akdenizde İtalya nüfuzuna karşı bir. cephe vwücuda getirebileacektir. Bu izdi- vaç avni zamanda İns'ltere, Yu - nan, Yucoslavya ve Bulgar — kral hanedanlarımı biribirine akraba yapmış olacaktır. Bir taraftan Maltada İtalvan propazandasının, diğer taraftan Mısırda coğalan milli cereyanın tesirivle Asvadaki deminvonlari - le irtibatı Pesilmek tehlikesivle karşılasan Jİaailtere bu Yunanistanı kendis'ne emin ve sadık bir müttefik yapmış. Yuna: nistan da Yugoslavya ve Bulga - ristandan yardım gözecektir. M. Venizelosa gelince; ihtiyar Giritlinin bu işteki maksadı açık- tır: Siyasi ihitras, iktidar mevkil- ne tekrar geçmek.. suretla Yunanistan Krallık/sovyet memurlara ASLANLI HÜKÜMDAR SÜLEYMANIN OĞLU g Tefrika No. 28 mesine dikkat etmek icabedecek- ti. Ve böyle yaptılar. Ateşin bulunması, gece, kendi- lerine bir başka cesaret vermişti. Artık vahşi hayvan hücumundan endişeleri yoktu. Fakat, vahşi ka.| bilelerin dikkat nazarıma çarpma- ee saseseşencAN, Yazan: Rıza st ihtimali ne de olsa içlerinde bir | ması ihtimalini kuvvetlendiriyor" şüphe halinde idi: Sabaha kadar, nöbetleşe uyudular, Zaten, seya- hate çıktıkları ilk gündenberi, bu şekilde hareket ediyorlardı. Üstüva hatlarında seyahat eden ler bilirler. Buralarda gecelerle gündüzleri birbirinden ayırmak müşküldür. Güneş çekilir çekil- mez yıldızlar görünür, mehtap çı- kar, gene her yer bir gündüzden farksız olur. Gündüzlerin oluşu da gene böyledir. Süleymanın kısa süren uyku- sundan sonra, yeniden gözünü kırpmağa imkân olmamıştı. Sultanın mütemadiyen havlayı şı, yakınlarda dolaşanların bulun- Japon işkencesi (Bağ tarafı 1 incide) “Sovyet hükümeti Harbin doktor- N4 ae CAp AA AAA mektedir. Bu raporlarda, gerek Madam Golovina'nın, gerek diğer bir işkence kurbanı erkek memur Grigriyef'in dört aydan evvel va- tana dönebilmelerine imkânı ol- madığı,, yazılmaktadır. Sovyet hükümeti tarafından Japonyanın bu zulümlere “kat'i bir nihayet,, vermesi istenmiştir. Moskova, 6 (A.A) — Harbin- den bildirildiğine — göre, mançuri ve Japön gazeteleri için şark de miryolunun cenup kısmında 11 numaraltı trenin uğradığı felaketi | istismar etmeğe — başlamışlardır. | Bu gazeteler, Sövyet Rusya aley - hindeki mücadelelerine, bu vesi - | le ile daha büyük bir şiddet vere » rek Sovyet memurlarını, trene taa- | ruzeden şakilerle beraber hareket | etmiş olmakla itham etmektedir. Çin şark demiryolunun Japon as - keri kuvvetleri tarafından-işgalini | istemektedirler. Halbuki taarruz mahallinde hadiseden sonra Ja- ponların kurşun kavanları topla - mak hususunda gösterdikleri iti » naya rağmen elde edilen kavanlar şakilerin kimler tarafından silâh . landırılmış olduğunu göstermek - tedir. Bu kovanların — üzerinde “Örizava,, Japon markası vardır. | Moskova, 6 (A.A.) — Tas a- jansı bildiriyor: Sovyet Rusyanın Harbin cene» ral konsolos vekili Mançuko siya- si mümessiline bir nota yermiştir. Doktor raporlarının da — merbut bulunduğu bu notada esaşen key- fi bir tarzda tevkif edilen Sovyet vatandaşlarına yapılan İşkence » ler şiddetle protesto elilmekte ve süratle tahkikat yapılması ve me- sullerin ağır cezalandırılması 1s - rarla istenmektedir. du. Acaba aldanıyor mıydı? Kendisi uyandıktan sonra Her- gülü yatırmıştı. Şimdi Blanşla, ©, uyuyorlardı. Kalktı. Biraz ilerledi. Sabahın bu saatinde, bulun- dukları yerin vahşi güzelliği anm latılamıyacak bir derecede idi. Sultan kendisinden evvel hareke- te geçmiş ve bağırmasını kesmiş: ti. Ormanın tâ ilerisinden kulakla- rına kadar gelen bir su - şırıltısı, Nilin; bilmödiği: bir kolimusi : geçe tiğine işaretti. Sultan alabildiğine ilerliyordu. Nereye gidiyordu? Köpeği çağırdı. Durmadı bile.. Daha fazla yol almadan geri dönerek Hergülü —uyandırmağı düşündü. Belki oldukça açılmak, yolunu kaybetmek tehlikesinden başka bir felâketle de karşılaş: mak ihtimali vardı. Geriye döndüğünü köpeğine möstermek icin tekrar seslendi: Sultan durdu ve yerinde çivir lenmiş gibi kaldı. Süleyman arkadaşlarının yanı" na döndüğü zaman sıcak başlamış tr bile.. Usulca Hergülü uyandırdı: — Ben şöyle uzanıyorum, Sul- tan beni bir yere sürüklüyor. Bel- ki dönmem uzun sürer. Azamt iki saat içinde dönmezsem, beni ara" mağa çıkarsınız. — Yolun ne tarafa?.. Süleyman geldiği yolu göstere" rek: — Sultan yolun ilerisinde beni bekliyor. — Geçtiğin yollara işaret koy: Her yirmi adımda bir. — Pek âlâ.. Ne işareti? — Ok. Çakının ucuyla daimt$ sağ taraftaki ağaçlara çizersin. — Olur.. Blanşın uyanmamast" | na dikkat et.. Zavallı çok yorgün- Süleyman, Hergülden çevaP beklemeğe lüzum görmeden iler” ledi. Kayışındaki çakıyı çıkardı« Zaten bütün mevcudu, sırtı” daki elbisesi, çakısı ve iki yüzü geçen fişengi ile tabancasında" ibaretti. Nehir suyu ile ışlanan tabancâ” sını ve fişenklerini temizlemek için oldukça müşkülât çekmişti- Sultandan ayrıldığı yere |ı|d" ği zaman onu hâlâ orada, k: sini bekliyor buldu. Sultan önden, o arkadan olduk” ça ilerlediler. Ağaçların birbirin” kavuşup karıştığı yollarda yol * labilmek için bir haylr uğraşmt* mecburiyetinde kalıyordu. Al’î lara işaret koymayı ihmal Gerçi bu, kendisini gecikdiriy0”" du. Fakat, bir dakika ıoıîh'"" yolu kaybetmek tehlikesine ediyordu. tercih (Devamı Var)