Amerikada sıcak- landan bin beş yüz kişi öldü M. Musolini' K Kadın hakkında ne düşünüyor? Matmazel Elena Gösset — isminde bir gazeteci Müussolini ile mülâkatta bulanmuş ve İtalyan kadıni hakkın - daki fikrini sormuştur. M. Mussolini kendisine şu cevabı vermiştir: * — Bir çok kadınlar iktısadi buh- randan dolayı dışarıda iş görmeğe mecbur oldukları için kendilerini, ma- zur görürüm. Lâkin kadınm esas va- zifesi anneliktir ve muhiti, eskisi gibi ev olacaktır. Faşist hükümeti, bugünkü İtalyan | kadımlarının eski Roma kadınları gibi bütün hafatlarını evde, örme ve do - kuma işleriyle geçirmesini istemiyor. Hükümet kadınlarımızın, kocalarının | veya erkeklerin mütemmim bir uzvu olmalarını arzu ediyor, > Faşist rejimi, İtalyan kadınmı u « Mmumi hayattan uzaklaştırmıyor. Sen. dikalarda bir kaç kadın memur var- dır. İleride korporasyonlara da kadın- ları alabileceğiz. Bir kadınm bu gibi memuriyetlerde bulunması, ancak bir kaç ovsafı. baliz olmasına bağlıdır. Resmi dairelerde ve hattâ nezaretler. de bile memur kadınlar mevcuttur. Kanunlarımız, İtalyan kadınlarını himaye ediyor. Bununla beraber, Fa- şist rejimi İtalyan kadınlarının —tam Mmanasiyle anne olmasına ve bu tabil meyilde bulunmasına bütün kudretile galışıyor.” Elena Gösset bu mühavereden sonra ,İtalyan kadırıma dair şu mütale- ada bulunuyor: " İtalyan kadınr boladan hoşlan - miıyor. Yalnız tiyatrolara ve sinema - Tara devam ediyor. İtalyan kadını çok muhafazakârdır. Memleketine çok bağlıdır. Faşist rejimi kadın için mü- him tedbirler almış ve kadınların yük- sek vazifesinin neden ibaret olduğu - nu göstermiştir. Faşist İdaresi Ttal « yan kadımma eski vazifelerinden ma- ada başka vazifeler de vermiştir. Faşist rejimi, zevk ve ağlence ka - dını istemiyor. Kadının, Neslin deva- mına ve çoğalmasına yarıyan faal bir uvuz olmasını diliyor. Bundan dolayıdır ki, Faşist rejimi İtalyan kesınmı, Cihan Güzellik mü- sabakalarına iştirakten menetmiştir.” | Yunanistanda ba- taklıklar kuru- tuluyor “Apoyevmatini" yazıyor: Yupanjstanda Viotik - Kifisu neh- rinin bataklıklariyle Larisa ovasın - daki Korla gölünün kurutma ameli - yatına dair Münakalâtı umumiye mü- dürü M. Seğo'nun verdiği raporu Baş- vekil ile Münakalât nazırı M. Rallis müzakere etmişlerdir. M. Seno'nun raporuna nazaran bu iki kurutma a- meliyesi — için 110,000,000 drahmi sarfolunacak ve bunların 80 milyonu | Larisa ovasına ve 30 milyonu da Ki- fisu nehri için verilecektir. Üş sene zarfında bitecek olan bu ameliyatın neticesinde ziraat yapıl - mak üzere Larisada 37,000 dönüm ve Kitsifuda da 4,500 dömnüm arazi elde edilecektir. Bundan maada Kifisu nehrinin fe- yezanlarından 10,500 dönümlük mez- ru arazi ilc Kor'a gölünün etrafında mevcut olup her sene yağmurlardan zarar gören daha 200,000 dönüm ara- zi mubhafazaya almacaktır. Her sene yağmurlardan dolayı Ki- fisu'nun mezruata yaptığı zarar ve ziyan yüzde 25 fevkalâde hâdiselerde yüzde 90 - 100 nisbetindedir.” Tefrika M: 16 — Efendim! diye cevap verdi. Arada mühim bir benzerlik var. Her iki tarafın da müşterek vasıf- ları gözüküyor. Ancak ayrı bir me yil takip etmişler.. Aterson: WT — Garip şey dedi. N —Ev&t efendim. Hem de ne ka- dar, Avukat bundan sonra: — Mektup meselesi aramızda| kalsm, diye kâtibine bir — ihtarda| bulundu. Kâtip itaat etti: — Anlıyorum efendim, dedi. Mister Aterson, o akşam, tekrar yalnız başmna kalınca, kasasını aç- tı. Mektubu oraya koydu. Gayet mühim, Dr. Lanyon hâdisesi Günler geçiyordu. Sir Dan- vers'in katilini bulacak olana, binlerce lira vadediliyordu. Çün - kü artık bir efkârı umumiye mese-| lesi halini almıştı. Bununla bera-| ber, Hayd sanki hiç mevcut değil | miş gibi, sırra kadem basmış — ve izi bile görünmüyordu. Mazisi araştırıldı. Bütün kötü maceraları meydana * vuruldu. Yaptığı zulümler, beraber gezdiği arkadaşları hepsi teker teker an - laşıldı, açığa çıktı. Fakat kendin-| den eser yoktu. : Soho semtindeki evinden çık- tıktan beri tamamen ortadan silin mişti. Beri tarafta Mister — Aterson, yavaş yavaş eski vehimlerinden kurtuluyor ve daha sakin bir- hal alıyordu, Bu kötü tesir, ortadan zail ola-| lıdanberi, doktor Cekile de yeni! bir hayat gelmişti. Kendi başına yaşamağı bırak -| mış, arkadaşlarile dostluğunu ye- nilemişti, | Onlara yeniden misafir gitme- ğe başladı. Cömertliği geri — dön- | Mmüştü, Hem kiliseye gidiyordu. | İşiyle uğraşıyor, sohra açık ha- | valarda gezip dolaşıyor. Yüzü gö-| | na bile ihtimal vermeğe başladı.. Nİ ı,ı:ılı 10-8.934 zü parlıyordu. İki ay kadar, yaşayışı bu yolda devam etti. Kânunusaninin 8 inde, Aterson, doktor Cekil'in evinde akşam ye- meğine kaldr. Doktor Lanyon da oradaydı. Doktor Cekil o kadar, neşeli ve tabit idi ki, het — üçü de eski günleri, arkadaşlıklarının en canlr devirlerini andılar. Fakat ayın 12 sinde ve 14 ün- de, avukat Aterson, Cekil'in evine gittiği zaman ters bir cevapla kar- şılaştı. Uşağı Pol: — Maalesef Mister Aterson, di- yordu. Doktor evde tamamen ken di işlerile meşguldür. Kimseyi de göremiyeceğini söyledi. Ayın 15 inde, avukat, doktor arkadaşımın evini yeniden yokla - dı. Fakat boşuna... Tekrar — kapı- dan çevrildi. Son iki aydır, buçok sevdiği arkadaşını sık sık görmeğe alıştı- ğı için, birdenbire yalnız - kalışı, pek ağrına gidiyordu. Beşinci gece, akşam yemeğine kâtibi Gesti'de çağırdı. Beraberce konuşarık vakit gecirdiler, Altın- cı gece doğruca doktor Lanyon'- ün venena gitti. Doktor Lanyon'un »vinde bir mümanaat görmedi. Fakat doktor Lanyonun o dakikadaki halini gör mek büyük bir Felâketti. O mü- kemmel adam solmuş sarkmıştı. Saçları daha çok dökülmüş ve yaşı daha fazla ilerlemiş görünü- yordu. Bununla beraber, — avukat Aterson'u ürküten yalnız bu mad-. di düşkünlükler, bitkin — vaziyet| değil, ayni zamanda doktor Lan- yon'un halinde ve gözlerinde de - rin köklü, müthiş bir korkunun dalgalanmakta, izini belli etmekte olmasıydı. Doktorun, ölümden korktuğu akla gelmezdi. Fakat Aterson, bu- ve derisi “Kimbilir ne kadar azap ceker, di| yordu. Kendisi do_lştor.. Günleri- |-221 |10-8-1934 K ı Moskova da Ç ı!.' Gi | KA | Sporcularımız şe- NÇ | TRREFE | | refine kabul resi a | 4 i | selâmlıyarak sakalını tıraş edeceğiz... Ozaman, ne boynuzlu bir koca olduğunu kendin de anlıyacaksın. (Yazısı hikâye sütunumuzdadır) Iki Yüzlü Adam Bütün dünyaca tanınmış, fevkalâde meraklı zabıta ve tahlil romanı Çeviren; Hikmet Münir nin sayısını bile bilir. Kaç gün ya- şıyacağı tamamen kendisine ma- Tâmdur..,, Bununla beraber, doktor Lan- yon âzami bir gayret gösteriyor- du: — Fena halde korktum, dedi, A- ni bir sademeye uğradım. Bir da- ha da iyi olacağımı zannetmem. Haftalardan beri böyleyim.., Eh.. Hayatım fena geçmedi. Onu tam| Fakat herşeyi| mânasile sevdim. bilmek te lâzum değil.. Sonra da- yanmak güç oluyor..,, Avukat. — Cekil de hasta, dedi. Cekil'i gördüğün var mı? Doktor Lanyon'un, yüzü değiş- ti. Ve elini titrer bir halde uzata- rak: — Artık Dr. Cekil'i, ne görmek, ne de ona dair bir söz işitmek is- terim: Doktor Lanyonun sesi de titri- yordu: “— Cekil'den şimdi büsbütün ayrıldım, diye devam etti. Ve sen- den çok rica ederim. Benim için ölmüş bir adama dair tek işarette bile bulunma! (Davamı var) İşemeesilbammanmeer ni nnn Yol paralarının cedvelleri Bazı mahalle — mümessilleri muayyen vakit dolduğu halde hâ: lâ yol parası mükelleflerinin liste- sini belediyeye kadar hazırlanmasmı ve listeleri- ni hazırlamıyan mümessillerin va- zifelerine nihayet verilmesini bil- dirmiştir. Tni Şerbetlerde ihtikar varmış Ticaret odasının tetkikleri şer- bet fiatlarında ihtikâr yapıldığını meydana koymuştur. Söylendiği - ne göre beş kuruşa şsatılan bir bardak şerbet 50 paraya mal ol- maktadır. $ vermemişlerdir. | Belediye, şubelere kat'i emir ve -| rerek listelerin bu ay nihayetine| Moskova, 9 (A.A, )— Âli be den terbiyesi meclisi reisi M. tipof Türk sporcuları heyeti fine bir ziyafet vermiştir. Ziş fette Türk sefareti erkânı, sporcuları hariciye komiserliğ” nin yüksek memurları, âli bedii terbiyesi meclisi erkânı, — Sov” sporcuları ve matbuat mümesti” leri hazır bulunmuşlardır. M, Antipof, Türk ıpcrcıı]lf;' Sovyet Rusya Türkiye arasındaki spor mün! batının her gün daha munta bir şekil almakta olduğunu ve hef ikâ milletin — karşılıklır besledi dostluğun bir — delilini teşkil mekte — olduğunu ehemmiy kaydetmiştir. Fevzi Bey Türkiye ve So”_' Rusya şeflerinin sıhhatlerine K, dehini kaldırarak Türk ıporcl'?_ rımın Sovyet Rusyayı ziyaretler! nia Türk — Rus milletleri ara$!” daki dostluğun tezahürüne bir vesile olduğunu söylemiştir" Cevdet Kerim Bey uzun bir Wf tuk irat ederek Türk — dostluğunun hükümetler doılı“r çerçevesini taşarak milletler luğu halini aldığını beyan etmi! tir. M. Butkusof, Dinamo ıü# munun büyük kitada bir ı'eıll"J Cevdet Kerim Beye hediye e! tir. Diğer taraftan Moskovaya len İvanowa sporcuları heyeti Türk sporcularını İvanowa dl'd' etmişler ve geçen sene Türk taf' mı ile yaplıkları maçı — göst çok güzel işlenmiş bir çekmi Cevdet Kerim Beye takdim mişlerdir. Moskova, 9 (A.A.) — Hari€f ye komiserliğinde Türk sporcu” rı şerefine bir resmi kabul - telf” olunmuştur. Resmi kabulde Tü” sporcuları, Türkiye sefareti er nı, M. Krestinski, Karahan, Si riç ve hariciye komiserliğinin . âli beden — terbiyesi meclisi yüksek memurları ile Sovyet sP”, cuları ve matbuat — mümessil hazır bulunmuşlardır. Akşamleyin Türk ı;ıorclfw1 Leningrada hareket etmişlerdi” | ———0 Şikâget!er. Temenni!ef," Dükkânların erken kâ* | panması etrafında Çenberlitaşta tütüncü Salâhatti Mevlit ve Kâzım Beylerin imzasi! bir mektup aldık. Bunda şöyle de! yor: ö “ Akşam paydos kararnamesi #4 | rih olarak tütüncülerin (21) de İ& panmasını bildirdiği halde dün ık!"“ Belediye memurları Cuma ruhsat!” si olmıyan tütüncülerin (19) da V| panmasını emrettiler; bu ise bir 14 kım Cuma günü istirahat etmek 'V yen esnafın mağduriyetini mucip * cağını zannettiğim için nazarı ',"'::; ti celbetmek. ve hakikatin meyd çıkarılması hususunda gazetenizi! yassutunu rica ederiz. (Cuma YUt , tiyesi olmıyan bir çok tütncü dir), |