21 Temmuz 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

21 Temmuz 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— OMMUZ 19834 | "“'ER’l hikâyesi' (8 S00 sayıfadaki resme bakm!) Dohorlın ve hastanelerile , 'ui'i:hn Viyana şehrini ziya- takı; <" zaman, Hofstatt emra- Delîe yuîdunu da gezmiş, ora- . Barip bir vak'aya şahit Üa n ; Ca e mühmel haliyle, | Z 'ustlurya profesörü man- N lrışden doktor Zupancic, bi :vır köşesinde sağa sola ir buçuk karış boyunda- ı ?“!l'el bir cüceyi yaka- Bibi avucunun içinde ha- ldırdı. Ze | ı:î"' Maymununun — yanında | bka kadar küçük olan bu cüce, ç Mint çıkararak bize tuhaf bir | d verdi. r, dedi ki: ün bu kadar - sevimli ol-| bakmayın.. Karlik ismin- e, yaman bir devin ka- de onu burada, has- dürdü... tüyleri ürpertici, çıngı- * kahkaha attıktan son-| Utuna rî bu * Nemizde öli rli k gibi bi S Ütdi İ Tabil., Tabit.. - dedi. - Öl- Öldürmek — hakkımdı.. | di ;“:haıınm intikamını almak Sdr!.. .Benînı , bir metre ? dört santimdir.. Halbuki, Yirmi yaşında ve otuz ye- a m boyunda olan bu cüce- 'amda adeta dev gibi duru- R irde onun öldürdüğü N:f“ düşünün.. İsmiyle mü- 2i idi.. Tam manasiyle Ka- ._ull idi.. Tabiatin garip bir i.., Karlik ne kadar kü- ö Paktul, o derece büyüktü.. Di tetre elli beş santim vardı!.. va bu kadar iriyarı adam çit w. sinir bir kahkaha daha *Bi,d d aha da görülmiyecek... *vlerin nesli artık münka- , Mmanasında, i- Yyüzünü sıvazladı.. he garip deliydi!.. SR zıxpıncic, izahat verdi: ğ e _lll(of yaman bir dev ol- İap T Onu, tımarhanemize Üy, ,” Yaha doğrusu gardiyan “:!ıhlı.. Azan yedi deli ile ti îy'"" hepsinin gömlekleri- likli İyordu.. Yalnız işte bu ÜWj * başa çıkamadı.. Cüce, Eîım“" i, B ESik kablaba dehe, &, i herif.. Can düşmanının Mğng, rnunun dibinde ya - .H::h bihaber, işte şuradaki l'.ulıolur.ıınış. uyukluyordu.. Penin arkasındaki ağa- Devler ve cüceler ! | Kaf dağının şimalinde.ise, devler ca tırmandım.. Tırmandım, tır- mandım, tırmandım.. Oturarak u- yuklıyan devin tam ensesi üstüne geldim.. Başı, göğsüne düşmüştü.. Elimde sivri bir çivi vardı,, Öyle bir şaulladım ki, tabla tarafını karnıma dayadığım çivi ile, düş- manımın ensesine, uktei hayatına düştüm.. Deldim.. Öldürdüm.. Hah, hah, hah.. Doktor, macerayı bana - dinlet- mek için, sordu: | — Peki, bu işi niçin yaptın?.. — Söyledim ya.. Ecdadımın intikamını almak için.. Siz orta boylu adamlar, henüz orta Asya- da otururken, biz o zaman ismi| Kaf dağı olan Himalâyaların ce- nubunda, Hindistanda yaşardık... mevcuttu.. Türkler, bunları mah-| vetmiş.. İçlerinden sade bir karı koca kurtularak Himalâya dağla- rını aşmış ve bizim ölkemize gel- mişti.. Bu sakallı ve hain herif, e- linde kocaman bir çekiç, ecdadı- mın orduları üzerine saldırdı.. Bir vuruşta yetmiş iki cana birden kı- yıyordu! Nihayet, menhus dev ile karısı, neslimizi tüketti.. Bu hidi-; seden, bin bir gece masalları, ya-| nıklı yanıklı bahseder.. Bizimki- lerden yalnız benim ceddi a'lâm ile en büyük ninem kurtulmuştu.. Bir taraftan devin nesli orta boy- lularla ihtilât edip üredi; diğer taraftan ise, bizimkiler.. Lâkin, babadan oğula cüceliğin ve dev- liğin yegâne varisleri ben ve Ka- zakoftuk.. Bunu, gayet iyi tetkik etmiştim.. Onu öldürmeye ahdet-| tim., Ve işte.. Anlattığım gibi, in- tikamımı aldım.. Hatta, o gaye ile, deli taklidi yaparak bu tımar- haneye girdim.. Görüyorsunuz ki, pek mantıklı konuşuyorum.. | Doktor Zupancicin yüzüne bak- tım: “— Aldırma.. Öyle söyler.,, manasına bir işaret yaptı... Cüce: — O işaret yapsm varsın.. - de- di, - Ben deli değilim ama, burada kalmıya razıyım.. Çünkü, dışarda ceza görmem muhtemel.. Burada ise, her istediğimi yaparım.. — Fakat, bu daracık yerde, ca- nınız sıkılmıyor mu?. — Burası, gayet geniş bir yer.. Siz, bir buçuk metre ile iki metre arasındasınız.. Onun için bu yer, gözünüze küçük görünebilir.. Ben se 37 santimim.. Bakın.. 'Taflanların arasına daldı.. Balta görmemiş bir ormana girmiş gibi kayboldu. Biraz sonra, onu, bir köpeğin sırtına binmiş, dört nala giderken gördük.. Doktor, karışık lâtince bir isim söyledi: — Biçare, adamakıllı delidir! dedi. Ben, doktordan fazla deliye i- nandım, doğrusu..! (Hatice Süreyya) Büyük bir yangın Hanovra, 20 (A.A.) — Vuns - torf yakmnındaki bataklıklarda bir yangın çıkmış ve Nöstad ile Vunstorf arasındaki büyük orman lara sirayet etmiştir. Ormana si- rayet eden bu yangının sahası üç kilometre tulündedir. Bin arpan- dan fazla yer ateş içindedir. Afe- tin tehdidine maruz yerler ahalisi ile askerler ateşi söndürmeğe ve sirayettesirini tahdit etmeğ çalış - maktadır. HABER — Akşam Pöötâği Fenerbahçe - Viana maçı Ikinci devre 3 dakikada 2 gol atarak Avusturyalılar mağlübiyetten galibiyete geçtiler " Dünkü yüzmelerden ve Viyananın profesyonel likine dahil (W. A. C.) takımı dün ilk maçını Fenerbahçe ile yaptı ve 2- 1 galip geldi. Avusturyanın milli takım mü- dafij Sestanın da oynadığı bu Vi- yâna takımında fevkalâde bir © - yun ve güzel bir futbol maçı sey- retmek için, Kadıköyüne akm e - den binlerce kişi dünkü maçla bu isteklerini tam manasiyle tat- min edemezlerte de her halde ol- dukça iyi bir futbol maçı seyretti- ler. Viyana takımı, zaman zaman bizim yerli takımlarda alışık ol- madığımız ince güzel akınlar yapıyor, mükemmel bir futbol oynuyor, fakat bazan da bizim ikinci sınıf oyuncuların yapamıyacağı — beceriksizlikleri yapmaktan da uzak kalmıyordu. İşte bunun içindir ki, Avustur- yalı futbolcüler insanın üzerinde fevkalâde bir intiba bırakamıyor- lardı. . . * Saat tam 17,35 te evvelâ, misa- fir takım ve arkadan da Fener- bahçe sahaya çıktılar. Fener şöy- le dizildi: Necdet — Yaşar, Zi - ya — Cevat, Ali Riza, Esat, — Niyazi, Namık, Muzaffer, Şaban, Fikret. Hakem Adil Giray Beydi. Pederi vefat eden Bedii, yerini genç kaleci Necdete bırakmıştı. İlk anlar, Avusturyalıların ha- kimiyeti ile geçtikten sonra, Fe- ner soldan inkişaf eden hücum- larla karşı kâleye inmeye başla- dı. Fakat Viyana müdafaasının şaşkınmlığı çok sürmedi. Ve oyunun merkezi sıkleti tekrar Fener nısıf sahasına geçti. Sarı lâcivertliler birkaç tehlikeyi kalecinin kurta - rışları ile atlattılar. Oyun yavaş yavaş tavsıyor, vaziyet bir maçtan ziyade bir antrenman halini alı- yordu, İki taraf da, bilhassa Viya- na takımı isteksiz ve durgun bir o- yun oynuyordu., Avusturyalı oyun cular kale önüne kadar iniyorlar, orada biribirleriyle topu kaptırın- caya kadar paslaşıyorlar, bazan da şüt yerine hafifçe topa vuru- yorlardı. Fener müdafaasına gelince, to- pu bir türlü - uzaklaştıramıyordu. Buna sebep de, bütün oyuncuların kombinezonlar, | | maçtan birer gârünüş hücumdan ziyade müdafaaya e - hemmiyet vermeleri oluyordu. Fakat, Fenerbahçe muhacim- leri bir aralık canlandılar. Gene soldan sıkı bir hücumla rakip ka- leye indiler, Fikret bomboş duran Muzaffere bir pas verdi. Muzaf- fer de sıkı bir şütle bunu W. A. C. kalesine yolladı. Fakat top üst di- reğe vurarak geri geldi ve bu mu- hakkak glo de kurtulmuş oldu. Artık sıkıştırma sirasiı Fenere gelmişti. Top Şabandan Fikrete, Fikretten tekrar Şabana geçti. Şa- banın yerden attığı şüt, plonjon yapan kalecinin elleri arasından içeri girdi ve Fenerin golünü ka- zandırdı. Bu gol, Avusturyalıları canlandırdı ve hakimiyeti tekrar aldılar.. Fener kalesi tehlikeler at- latmıya başladı. 32 nci dakikada | Viyana takımının - sol içi, kendi takımının ilk güzel şütünü attı. Fakat bu da avta gitti. Bundan sonra yapılan hücum- lar, W. A. C. nin üç orta muhaci-| minin çok beceriksiz oyunu yü- zünden netice vermiyordu. ... Devre sonlarına yaklaşıyordu. Fenerin Niyazi vasıtasiyle yaptığı | akın, muhakkak bir gol fırsatı, Viyanalı müdafi Sestanın tam a- nında müdahalesiyle sayı yapıla- madan atladı ve birinci devre| 1 — O Fenerin galebesiyle bitti.. İkinci devre başladığı zaman W. A. C. nin merkez muhacimini değiştirdiği görülüyordu. Top iki dakika ortada dolaştıktan sonra, Viyanalılar seri ve ezici bir oyun oynamıya, bize topa dokunmak fırsatını bile vermemeğe başladı- lar. 3 ncü dakikada Sağdan, sol açığa, sol açıktan da sol içe bir pas geldi, sol iç bunu hiç beklet- meden müthiş denecek kadar sıkı bir şütle, topu kimsenin görmesi- ne bile meydan bırakmadan bi- zim ağlara taktı ye beraberlik sa- yısını yaptı. 'Top ortaya geldi, santr yapıl- dı ve tekrar onların ayağına geç- ti. Bu sefer saç iç, bizim iki oyun- cuyu atlattı, kaleye sokuldu ve ö- nündeki iki müdafiin arasından ve yerden sıkı bir şüt çekti, Kaleci bunu görmedi. Zaten önü kapalıy- ÇArkası G ıncı sayıfada) Zağrep yolu üzerinde Tam 1930 danberi dört sene- dir Atinada yapılan Balkan Olem- piyat oyunları bu sene yerini bir- denbire Zagrebe çevirdi. Atinadaki oyunlarda — muhite, halka, organizasyona nihayet ha- kemlere kendini alıştırmak sureti- le dört sene Yunanistanda yarışan atletlerimiz, bu sene Yugoslavya topraklarında ilk defa müsabaka yapmış olacaklar. 26 ağustosta Zagrepte başlıya- cak olan beşinçi Balkan oyunları- na Türk milli atletizm takımının hareketine tam bir ay kaldı. Tesbit edilen programa göre Yugoslavyadaki müsabakalar 26 ağustos 1 ve 2 eylül olmak üzere Atinada olduğu gibi üç günde ni- hayetlenmiş olacaktır. 1930 danberi hemen her sene büyük ümitlere bağlandığımız bu müsabakalar ancak 1933 te bizi sevindirmişti. Yüksek atlama ile gülle atmada kazanılan iki birin- cilik ve diğer müsabakalarda ye- kün kabartan muvaffakıyetler da- ha ilk gündenberi bizi ümide dü- şürmüş, Romanyanın önünde bu - lunmaklığımız - yapacağımız her — müsabakada büyük bir alâka u - yandırmıştı. Netekim üç gün he- yecanla devam eden müsabaka- ların sonunda yapılan tasnifte alt- mış bir puan kazanmak suretiyle Romanya ile baş başa üçüncü ol- muştuk. Balkan oyunlarında bu « günkü halimizle Yunanistanla uğ raşmıya imkân yoktur. Hemen her sene pek az bir sayı farkı ile Yunanlıların peşinden gelen Yugoslavlar da şimdilik bi- ze nazaran bir hayli ilerde bulu- nuyorlar.. Kendi topraklarımnda a- | zami muvaffakıyet için uğraşa- cak olan Yugoslavların bu sene Yunanlıları bile sarsmıya azmet - miş olmaları muhakkak görülebi- lir. Geriye kalan Bulgarlar, Ro- menler ve Arnavutlar arasında bizim vaziyetimiz ne olabilir?.. Evvelâ geçen seneki vaziyeti muhafaza edebilmek, sonra da 'Yunan ve Yugoslavların arkasın- da üçüncü kalabilmek.. Bu iki şıktan biri haricinde kalmak bize bir senelik mesaimi- zin ne olduğunu anlatacağı için 26 ağustosta başlıyacak Balkan oyunlarını beklemek lâzımdır. ömer Besim Yüzmeler Dün yeni iki Türkiye rekoru yapıldı Dün yapılan yüzme teşvik mü- sabakaları çok muvaffakiyetli ne- Üceler vermiş ve yüzücülerimiz ta- rafından yeni Türkiye rekorları yapılmıştır. Kendilerini tebrik e- deriz. Neticeler şunlardır: 100 metre serbest: Birinci Ga- latasayadan Orhan 1, 5, 8 (yeni” (Lütfen sayıfayı çeviriniz) —

Bu sayıdan diğer sayfalar: