— 1 Temmuz 19384 HABER'in hikâyesi Sıhırbaz kadın — Son sayıfadaki resme bakı- nız| — Honto çergisinden çingene Ho- niti, bir yaz günü çalıların altına | yatmış, Uyuyordu. Birdenbire, ta yanıbaşında sesler duyarak uyan- dı ve sezdirmeden dinlemeğe, gö- zetlemeye başladı. Acuze sihirbaz Aginin oğlu Foro, annesinin omuzuna başını dayamış, diyordu ki: — Anne,, Beni zerrece seviyor-! san bu iyiliği yapacaksın.. Zira, çeribaşının karısına âşıkım., O, mutlaka benim olmalıdır.. Anlı - yor musun: Mutlaka.. —Mutlaka.. Bu, senin elindedir.. Bunu sen yapabilirsin.. Acuze: — Tehlikeli bir iş.. Tehlikeli bir iş., - diye başını salladı. | — Anneciğim.. Eğer bana bu iyiliği yapmazsan, emin ol, kara sevdaya tutulacağım.. Sevgilime aşkımr ilân ettim.. Kocasiyle ifti- har ettiğini, ona sadık kalmak is- tediğini söyledi.. Reddetti.. Yegâ- ne çare, çeribaşıyı kışkırtmak, ka- rısını boşamıya sevketmektir. An- | cak bu suretle sevgilim Nini be - nim olacaktır.. Hem de büsbütün benim.. Zira, bu suretle lekelenen | kadını almıya hiç kimse cesaret edemiyecektir.. Bir ben, mesele - nin aslınmı bildiğim için, buna ra- zı olacağım., Türkçede bir darbımesel var - dır: “Dağ başındayım diye bangır bangır bağırma,. Çalı dibinde a - dam bulunur!,, derler.. İşte, tam o vaziyette: Çalı di- binde adam vardı ve konuşulan- ları dinliyordu.. Daha da dinledi.. Dinledikçe hayrette kaldı. Sihirbaz Agin, çeribaşıya yak- Taştı: — Hemen mabutlar encamını hayra tebdil etsin.. - dedi, - Bu gece bir rüya gördüm.. — Neymiş o rüya.. — Biricik oğlun, veliahtın yok mu?.. İşte, o, senin sulbundan de- ğilmiş.. Piçmiş.. Çeribaşmmın torba sakalı, bıyıkları, saçları hindi gibi kabardı: — Nasıl?.. Buna imkân var mı? — Vallahi bilmem.. İstersen, mukaddes ot yakarak hakikatin nasıl olduğuna bakalım.. Çeribaşı, derhal emir verdi: — Hemen bu akşam.. Bütün ya Kınlarım toplansın.. pos kuyruğu Mukaddes ot yakarak bir me- | selenin tahkikatıda — bulunmak, | çingenelerce, öteden beri âdetti. Sihirbaz, bu otları tanır, orman -| dan toplardı. Bir odanın tavanı - na bağlar, altında bir meş'ale tu- tuştururdu. Otlar dumanla hafif hafif kavrulur, ortalığa tütün gi- bi, esrar gibi, koyu bir duman sa- çardı. Bu dumanın tesiriyle, odadaki-| ler tatlı bir sarhoşluk geçirirler -| di., Adeta kendilerini kaybeder | gibi olurlardı. İşte bu sırada dini mucize hu - sule gelirdi. Zira, odada kim var- sa, hep birden, “Müşterek rü - ya,, görürlerdiı Yani, hakikati öğrenilmek iste- nen şey her neyse, gözler önünde tecessüm ederdi. Bu suretle, artık, ©o hâdisenin nasıl cereyan ettiğin- de şüphe kalmazdı. İşte, şimdi, çeribaşı da, ĞJ .Geçen sene ölen arabacı -— HABER — Akşam Postası cik evlâdının, veliahtının kendi sulbundan olup olmadığını anla - mak istiyordu.. Kulübede toplanıldı. Sihirbaz, ocağın Üzerine çık - mış, korkunç tavriyle uzanmıştı. Yerde bir meş'ale yakılmış, tavan da açılı duran mukaddes - otları kavuruyordu.. O<saya, hafif hafif baş döndü- rücü bir buğu yayılmıya başla- mıştı. Karşı köşede oturan Moniti, yani çalı dibinde gündüzün uyu- yan adam, gizlice, burun delikle-| rine birer beyaz yuvarlak tıkadı.. Eliyle de, çeribaşıya işaret et- ti: “ — Haydi.. Sen de.. Sen de be- nim gibi yap!. demek istedi. Kabilenin reisi, korkunç tavrı ile kabarmış, karısına bakıyordu. Biçare kadın: — Ben kabahatli değilim.. E- ğer mabutlarımız yalan söylemi- yorlarsa hakikat anlaşılacaktır! diye inliyordu. Sihirbaz: — Şimdi mukaddes ot yanıyor. Müşterek rüya göreceğiz.. Anla - rIZ.. Gene çeribaşının karısı: — Şu masumun veliahtımız ol- mıya lâyık bulunduğunu anlıya- caksınız.. Maznun kadının önünde, an - ane mucibince elbiselrinden tec- rit edilmiş bir oğlan duruyordu. Bu, münaziünfih çocuktu.. Haki- kat tezahür ettikten sonra, eskisi gibi veliaht elbisesi mi, yoksa ale- lâde esyap mı giyeceği anlaşıla - Çeribaşı, Monitinin — işaretini gördüyse de: “ —. Münasebetsiz - diye düşün- dü. - Böyle şey kabil mi?.. Mu- kaddes otun hileli - olduğundan kim şüphe edebilir?..,, Fakat, tam o esnada, — gözüne sihirbazın oiıu Foro ilişti, O da usulla burun deliklerinden içeri birer beyaz toparlak sokmuştu. Elini çenesine dayamış gibi yapa- rak, göstermeden içeri itiyordu. Çeribaşı: — Garip şey.. - diye düşündü -» Acaba Moniti doğru mu söyledi?. Dininin doğruluğundan şüphe - lenen bir mümin kadar korkup çekinerek cebinden beyaz topları çıkardı, usulla burnuna tıkadı.. Şimdi artık, bütün sarhoş gibi sallandığını, yıkılmıya başladığını görüyordu. Hatta Moniti de sarhoş taklidi yaptı ve çeribaşıya ayni harekette bulunmasını işaret etti, Sade Foro ile annesi ayakta kalmıştı.. Sihirbaz kadın, söylenmeye baş ladı: — Hepiniz görüyorsunuz.. Göz leriniz önünde şu levhalar canla - nıyor.. Çeribaşı, bundan on sene evvel, bir gün şehre inmişti.. Çer- gide pek az adam kalmıştı.. On- lar da öğle uykusuna dalmışlardı. Zaydi, yavaş yavaş ceribaşının kapısın - dan içeri girdi.. İşte bu kadına yaklaştı.. Biribirlerinin gözleri i- çine baktılar.. Ve sonra.. hazırunun yerlere Sihirbaz, bu minval üzere bir hi kâye anlatırken, çeribaşı düşünü- yordu: — Demek ki mukaddes ot, af- yon gibi insanı dalgaya düşüren < , ŞDevem 8 mcl Üa ı Hadın ve Mod Pelerin Bu yazın akşam giyinişine dair.. Yaza mahsus akşam tuvalet- lerinin daima hafif olması, mevsim icabı ve pek tabiidir. Hem hafif, hem de açıkça Yalnız, bu yaz giyilen akşam el- biseleri, geçen senelerdekine nis- petle umumiyetle daha kapalıca - dır. Açığa gene yer verilmekle be - raber, açık kısımların elbisenin süs tarafları ile kapatılması gözetili - yor ve doğrusunu isterseniz, bu| suretle pek şık modeller ortaya ko- nuluyor. ! Resimdeki model, pek şık değil mi?... Bu, “Organza,, dan, “Vo-| lan,, lardan vücuda getirilmiş bir “Pelerin,, dir! Sıra sıra, geniş kırmaları, sade olduğu kadar göze hoş görünüş te- min eden bu “pelerin,, yaz akşam- harı giyilen elbiseden ayrı olarak omuzlar üzerine almıyor. Lâkin, ayni zamanda elbiseden bir kısım, onun süs tarafıdır. İkisi bir arada, birbirini tamam- hyor ve böyle giyinen kadın için, güzelleştiren bir çerçive oluyor! L İDŞ Yazlık akşam elbisesini tamamlıyan şık bir peleri:. Yüzü güzelleştirecek bir usul: Her kadin, kolayca tatbik edebilir! Yu;o krem sürerken Yüzün kuru ve yaş durması, ne demektir?.. Güzelleştirme işlerin- de, bu tabirler, birer ıstılah halini almıştır. Kuru yüz, sun'i vasıta- ların temasından uzak kalan yüze, yaş yüz, bu temastan istifade eden yüze, derler, Bu temastan istifade?... Bu sa- hada sun'i vasıtalardan - istifade, nasıldır? Yukardaki tabirleri kul- lanarak anlatalım. Sıcağa, soğuğa, rüzgâra, toza, v.s. ye karşı açık bu lunan yüz, bu muhtelif dokunuşla» rın tesiriyle yıpranır ve sertleşir. Bir yüz, bu vaziyette daima kuru kaldığı takdirde, yaş ilerlemesinin tesiri kendini göstermeden, buru- şur. Böyle bir yüz, çillenir, deri- de yer yer kızartılar, lekeler husu- le gelir. Halbuki, yüz usulü dairesinde yaş tutulursa, yani sun'i vasıtalar dan iyi bir tarzda istifade olunur- & sa, bu tehlikelerin önüne geçilir. Şu halde ne gibi bir usul tatbik etmeli?... — Bir çok güzelleştirme, mütehassıaı, bilhassa muayyen bir usulün, en kat'i fayda verici usul olduğu fikrinde birleşiyorlar. Bu usul, pek o kadar tatbiki güç olan bir usul de değildir. Her kadmn, güzelleştirme enstitüsüne gitme - den, kendisi kendisine tatbik ede - bilir. Her gece yatarken yüze deriyi yumuşatıcı ve temizleyici bir krem sürülecek. Bunu temiz bir bez ile hafif hafif deriyi ovuşturarak sür- mek, elverir. Bu suretle derideki deliklerin tikanmaması ve bilâkis açılarak temiz hava alması temin olunur. | Deriyi, yumuşatıcı ve temizleyi- ci kremle hafif hafif ovduktan son | ra yapılacak şey, iyi cinsten bir kolonya ile yıkamaktır. Bu iş, te- mizleyişin ikinci safhasıdır. — Bu, ihmal edilmemeli.... Ondan sonra da, sira, derinin beslenmesine gelir. Bunun için, besleyici neviden bir krem kulla - nılmalıdır. Buneviden iyi cins bir krem, deriye iyice nüfuz eder ve bu, deri için adetâ zararsız bir g- da mahiyetini alır. Bu kremi sü- rünce, yüzü bir bezle bağlamalı, öyle yatmalı.. Hem kremin deriye iyice nüfuzu temin edilmiş olur, hem de yastık örtüleri kirlenmez. Sabahleyin, uykudan — kalkar kalkmaz yüzü kolonyalı ılık suyla yıkayınız. Yıkama işi bitince, pas- törize edilmiş krem ve onun üzeri- ne pudra sürünüz. Ancak, her iki- si de az nispette olsun!.. Kremlerin de, pudranın da iyi cinsten olması, sıhhi zararlar vere- cek mağşuş maddelerden yapılmış olmaması, bilhassa — gözetilecek şeydir. Bu noktadan isabetli olı—ı lkiğr. diizlle l KLAĞİ Ğİ ĞAUi d rak seçmek ve satın almak için ne yapmalı?.. Pek pahalısı şart değil.. Fakat, pek ucuzuna da rağbet göm terilmemeli.. Ucuzun iyi olmıyaca- ğına dair mesel bile » Ucu- zun yanında biraz pahalıca - olan, her halde kullanılabilir kremdir. Bu güzelleştirici yüz tedavisinin devamlı olması lüzumunu da hatır. dan çıkarmamalı. Öyle bir kaç gün bir kaç hafta tatbik edip te ondan sonra üşenmek, sarfedilen emeği boşuna çıkarır! Bir mayö ' Sade tarzda, düz reknte ve'gö- Küs tarafr gibi sırta gelen tarafr da kapalı bir mayo. Üzerinde, moda olan (Kotra) markası eksik değil! Ha dÜ — ARİİŞEİNE . 4