Hakikt vesikaları tasnif eden ve birbirine bağlıyan Kadri CEMiL (HABER — Akşam Pos Tarihi Tefrika: 68 y 5 Hazi 34 —4 5 Haziran 1934 Müellifi: Zshak FERDI V>-e-934 Her hakkı Geçen kısımların hulâsası | Mütarekeden sonra İstanbulda A- u dehinde çalışanlar arasına ka- tılan İlhami, İngilizler lehinde çalı - şan Fatma Nü: nunla beraber ya Pantikyan yazıha nadı etle tanışıyor ve o - r. Diğer taraftan inde — milli kuv - vetlere çalışan Feridun Bey Pantik - yan tarafından takip ettirilmektedir. Garbi Trakyadaki tüyleri ürperte- cek harekâtile maruf bulunan Fu- at Beyin, Ankara Trakyada vukuu arzu olunan ha- rekâtı ihtilâliye hakkında görüş- mek üzere bir ay evvel Ankaraya davet olunduğu ve gene vaki arzu ve davet üzerine Bulgar meb'usla rından “Gorkiyef,, ile yüzbaşı (is-| mi okunmuyor) un da Ankaraya gittikleri ve icap eden tertibalı takarrür ettirildikten sonra muma-| ileyh Fuat Beyin salâhiyeti vâsia| ve mebaliği mühimmeyi hâmilen Karamürsel tarikile Istanbula ge-| hükümetince Hrken Yunan torpitosu tarafından derdest edilerek İzmite sevkolun- duğu ve İzmitte bir kaç gün mev- kufiyeti müteakip on birinci fırka karargâhı zabitanından yüzbaşı Anastiyadis ve mülâzim Petrakise beş bin osmanlı lirası vermek sure-| tile kurtulmıya muvaffak ve üze- #inde on altı bin lira bulunduğu halde İstanbula vâsıl olduğu haber alınmıştır. Mumaileyhin Şarkt ve Garbt Trakya islâmları üzerindeki nüfuzunun ehemmiyeti müstağnii beyandır. Mumaileyhin Trakyaya dühulüne müsaade etmek Elenizm menafiine mugayir olduğu gibi mulardanhari hali muallakta kalani Şark sulhünün büsbütün uzaması-| nı intaç edecektir. Binaenaleyh mumaileyhin derdesti makta olan Yunan filen muavenet olunması lüzumu- nun icap edenlere emir buyurul- maşı ricasını teyidi ubudiyet ve ar- zı hürmete vesile addeyledik. Bu mektup üzerine keyfiyet Me- ctrhey tarafından Galata istihbarat şubesine tâyin olunan (kapiten Gordon) a bildirilir, O da icrayı taharriyat ve tahkikat için Pantik- yana emir verir. Bu tebliğden üç gün mukaddem de bendeniz bu paranın Yunanlılardan istirdadı i- çin Pantikyana müracaat etmiş ve Fuat Beyi Emin Fuat ismile ve bir tüccar olduğu beyanile gıyaben takdim etmiş ve bu hususta mua-| için çalış- istihbaratımna Geçen kısımların hulâsası Mekteplerde okutulan ve tarihte, & debiyatta bahsi geçen bir kral Ödip ef- sanesi vardır. İşte, o gün, faler PFatih Edip Beye, Kral Ödipin fı uğrıyacağını haber veriyor. Annesine ne söyliyeceğini şaşırıyor. | Onun yüzüne bakamıyor. Kendisine, Osman Bey ismindeki ahbabının geldi- Bini haber veriyorlar. Falcıyı tavsiye eden bu adamdır, Osman Bey, sakal brrakmıştır. Edip, arkadaşına meşeleyi söylüyorsa da, an- nesine bir türlü açıdlamıyor. Şimdi, E- dip, Osman Beyle beraber İzmire - git. miş, yani annesinden kaçmıştır. Orada bir çok kadınlarla bu meyanda Selma H. isminde birile tarışıyor. Haftada bir iki kere mektup! mahfuzdur Ça Tefrika No.24 5-6-934 Aşk ve ma- cera romanı| Nâkıli (Vâ-Na)| ei e SA SŞ yi eee s eeei S | kalkıp gelmiyeceğini bilmekle be- Tefrika: 83 venetini de temin etmiştim, Bitta- bi Pantikyan vaki müracaat ve be-| yanalımı kapiten Gordona anla-| tır. Şimdi bendenize Fuat Beyin tevkif edileceği değil parasının is- tirdadına delâlet eyliyeceklerini ve meselenin sureti cereyanı hak- kında izahat alacaklarını beyanla Fuat Beyin istihbarata getirilme- sini tavsiye ve bu hususta pek ga- rip ve âşikâr bir surette israr edi- yorlar. Tertibatlarına delillerim vasıtasile vakıf olduğum için bir taraftan Fuat Beyi saklamakla be-| Yaber mumaileyhin İzmitin kuvayi milliye tarafindan işgalinden mu- kaddem İzmite gittiğini söylemek ve bu havadisi İngiliz memurları- na da bilvasıta yazdirmak suretile noktai nazarlarını oraya celbet- tim, Fuat Bey bir gece bendehane- de bir gece de ikinci şube müdür muavini sabıkı Hidayet Beyin ha- nesinde saklandı. Hidayet Beyi Pantikyanla bilhassa bu husus için temasa memur ettim, — İstihbaratı iğfal ve tahkikat ve taharriyatla- rını başka cihetlere imale edeceği- mizden kat'iyyetle eminim. Hiç bir tehlike melhuz değildir. Fuat Bey faaliyetine devam etmek üze- re dün akşam geç vakit Üsküdar- dan Beyoğluna gene Hidayet Be- yin delâletile geçirildi. * Delilim; hariciye nezaretin - den bazı dosyaların sirkat ettiri - leceğine dair — istihbaratım pek mahrem bazı teşebbüsatına vâkıf olmuş. Bu işe (Kapten Balseı) ta yin edilmiştir. Delilimin hariciye memurlarından olduğunu zannet- tiği orta boylu, siyah kırpık bıyık lr, esmer renkli gayet şık - elbise| giyen Emin bey ve uzun boylu, sarı ve kırpık bıyıklı, kırmızı ya- naklı şık gezer ve daima elinde siyah bir evrak çantası taşıyan Beliğ bey adlarında iki şahıs (Pa- terson) ile sık sık temasta bulunu | yor. Geçen perşembe günü de is - tihbarattan iki yüz ellişer lira al- mışlar. Beliğ bey denilen şahsm Mecirhey'e — evvelce iştirakçi Hilmi tarafından takdim edildi - ğini hatırladığını söylemektedir. | * Hanedanı saltanat hukuku -| nun himayesi için aktedilecek iç- timam şimdilik terk ve tehiri ten- sip olunmuş. Geçenlerde Nişanta- | reden pencereye koşuyor, yeni âşı- | dan ziyade mazarratı mucip ola- teati ediyorlardı... Edip mek!up—î larda, tam mânasile bir bohem ve! bekâr hayatı yaşadığını sık ııki tekrarlıyordu.., Annesinin buraya| raber, bu ciheti büsbütün emniyet altına almak istiyordu. Böylelikle, Edip, annesile ken- di arsındaki mesafeyi denizlerle ayırıyordu. İzmire gelmeleri üzerinden bir ay kadar bir zaman geçmişti.. E- dip, Selmaya epeyce bağlanmış, oturuyordu... Onu, Osman Beyin karşı yakadaki evine almış, alatur| dağlarla, Geçen kısımların hulasası Ali baba, İstanbulla Rusya, iki arasında — kadın yapmakla meşğuldü. Alibaba küçük - | ken hadım yaptığı Ferhada İstanbul- daki kızlarını teslim ederek, Kafkas- yaya gidiyor. Tifliste valinin kona » ğanda (Fatma) isminde bir Gürcü kı- ırmağa uğraşırken, Rüstem ü bi le tanışıyor. Bu genç, Ferhadın arkadaşıdır ve Ali babadan intikam almak üzere Tiflise gelmiş - tir. Rüstem Fatmayı kaçırıyot ve fail olarak Ali babayı zindana atıyorlar. Ve Rüstem, günün birinde Fatma ile memleket İstanbula dönmeğe muvaffak oluyor. Fatma, Rüstemle barışmıştı, O geceyi ağlıyarak, geçirdiler. Rüstem, Haticeyi unutmağa ça- lışıyordu, — Mahmut Paşa koyhuna gir- meğe ve onunla evlenmeğe vazı olan kaltağın peşinde koşmak de- liliktir.., Diyerek, Fatmaya büsbütün sa-| rılıyor, onu yalnız brırakmak iste- miyordu. Aradan geçen iki üç gün içinde Fatmanın gözüne girmek için içki| bile içmemişti. Fatmaya gelince.. Rüstemin sarhoşluğundan usa - nan Kafkas dilberi, el altından Ferhatla konuşarak Cibaliden Üs-| küdara kuçmağa karar vermişti. Fatma son günlerde Ferhadın Cibaliye sık sık gelmediğinden| şüpheye düşerek, her saat pence - sevişerek kının yolunu bekliyordu. Fatma gizliden gizliye kaçıraca şında Ferit paşa konağındaki iç. timaa Peyamcı Ali Kemal de da- vetli imiş, O gün içtimaa Mecrhey de iştirak etmiş. Delilim cüman sıfatiyle maiyyetinde bu - lunmuş ve fakat müzakere icra e dilen salona kabul edilmemiştir. Bu içtimada Ali Kemal bey uzun bir nutuk irat etmiş ve bu içtima- m hanedanı saltanat için fayda - ter- cağını ve ahval ve vaziyeti dahili- yemizi büsbütün karıştıracağını ve eğer bu içtimadan maksat Ân- kara hükümetinin bu gibi icraat ve tasavvuratından düveli muaz- zamayı haberdar etmek ise esa - sen bunun hâsıl olduğunu ve bu hususta yapılacak yegâne tedbi -| rin muhalif matbuat - vasıtasiyle| (Devamı var) fımnvrlîkrriıyor'hıyıhndın mes'ut olduğunu söylüyordu. Bir sabah, ayrıldılar. Selma evde kaldı. Akşam üzeri buluşa- caklardı. Genç kadın, onlara ga- yet güzel bir yemek yapacağını vadetmişti, İki erkek, vapura binerek İzmi- re indi. Kuru üzum üzerinde —tü- cari muameleler yapıyorlardı. He- le o gün ehemmiyetli bir devirde| bulunmağı umuyorlardı. Fakat, tam İzmire ayak bas- mışlardı ki, Edip birdenbire: — Hani çanta? . , diye sordu. Osman Bey şaşaladı: — Sende değil miydi? — Hayır... j — Aman, sakın vapurda bırak- mış olmıyalım? — Ben, kendi hesabıma, evden çıkarken çantayı almadım, Çünkü sizin aldığınızı sandım, ka mânasile “kapatmıştı,,. Genç kadın, şimdi, Edibe, deli- cesine âşık görünüyordu.Bunu her — Vallahi, ben de almadım. Öyleyse, korkulacak İîîr şey yok. Evde kalmıştır. Haydi $u vapurla ğı eşyasını bile hazırlamıştı. O sabah Rüstemin babasımdan bir haber gelmişti: Sultan Mecitle sık sık temas e- den Trabzon valisi oğlunu saraya çağırıyordu. Cibaliye gelen haremağası, Rüs temin oturduğu evi nasıl da bul- muştu! Rüstem evvelâ burada olmadı- ğını söyletti.. Fakat, haremağası sokak kapısında hızlı hızlı anlatı- yordu: | — Rüstem Bey korkmasın.. Pe- deri kendisine mühim bir iş hazır- ladı. Iyi haberler getirdim. Haydi, beni atlatmayın! Baen, onun bura- da oturduğunu komşulardan öğ- vendim. Rüstem yukardan bu sözleri işi-| tince, pencerden seslendi: — Dur ağam, dur!... yvum... Ve aşağıya inerek: — Galiba hayırlı bir haber ge- tirdin... Değil mi? Dedi, Haremağası terini silerek| Geliyo- Rüstemin kulağma eğildi: — Pederiniz zatı şahaneye siz-| dex bahsetmiş... Efendimiz sizin!| sarayda istihdamınızı ferman bu- yurdular. Sizi almağa geldim. Ve gülerek şu sözleri ilâve etti: — Başına devlet kuşu kondu,| evlât! Haydi, çabuk, — hazırlan! Birlikte gidelim... Rüstem tereddüt içinde, arabın yüzüne bakıyordu. — Acaba beni bir tuzağa mı! düşürecekler? Padişahın evvelce gazabına uğ- rayan Rüstem Ne çabuk- affedilr mişti? Fakat, Rüstemin — tereddüdü fazla sürmedi, — Beni tuzağa düşürmek iste-! seler, evimi sarıp tevkif ederler. Benim bir araba kolay kolay tes- lim olmryacağımı herkes bilir. — | Diyerek derhal yukarıya fırla- dı. Fatmanın yüzü gülüyordu. | Uzun zamandan beri muhte- şem saray hayatınm hasretini çe-| ken Kafkas dilberi, Rüstemin sa- Diyerek kocasının boynuna sa- rılmıştı. a geri dön.. Çantayı al, gel.. irı, bugünkü muamelemiz için ondaki evrak behemehal lâzım!.. Sen da- ha gençsin git... Ben de, yazıhane- de, diğer muamelelerle meşgul o- layım.. Edip, Karşıyakaya tekrar gide- ceğine memnun bile oldu, Zira, o- rada, Selmayı tekrar görecekti. Doğrusuya, bu kadıma karşı, kal- binde, epyece bir. incizap duyu- yordu. Onun da kendini sevdiğine emindi, Ansızın eve gidince ne sürpriz olacaktı. Selma, kimbilir. bundan dolayı ne kadar sevinecekti, Vapurda, hep bunları düşünü-| yordu, İskeleye çıktı. Seri adım- larla evinin yolunu tuttu. | Cebinde anahtar vardı. Uydu- rup kapıyı açmak istedi, Lâkin, a- nahtar, kilitte dönmekle beraber kapı açılmadı. — Allah Allah... Demek ki ar- kadan sürmüş... Kendi kendine güldü, alay et- Haremağası kapıdan - seslef yordu: — Çeneyi bırak, evlât! Kap!* bekliyorum... Rüstem gittikçe artan garip şaşkınlık içinde giyindi.. Ha landı. — Bugün uğurlu tarafrmızdii kalkmışız galiba!.. Ve aşağıya inreken: — Ben akşama gelmezsem, kın merak etme, Fatmacığım! di, malümya. raya gidiyö! Büyüklerin sağı solu belli olm Rüstem kapıdan çıkar çıkm evin arkasında, sahilde bir saf durmuştu. Fatma penceredn bakınca hadı tanıdı, Fatma kaç gündür Ferhadın lunu bek'ediği halde, şimdi 017 gelişinden hiç te memnun olt mıştı. Ferhat bahçeye atladı.. Ve # riye girdi: — Budala gitti, değil mi? Fatma hayretle Ferhadın yü” ne bakıyordu, — Nereye gittiğini biliyor W" sun? Diye sordu. Ferhat yüksek sesle gülerek! — Babası haber göndermis. f dişah kendisine sarayda m bir iş verecekmiş.. Değil mi? di, Fatma gözlerini açtı: — Bu işi konuşalı aradan dakika bile geçmedi. Sen ner haber aldın? Ferhat sedirin üzerine k rak: 4 — O aptal inanıp gitti ı Senin de inanacağını zannetmi! dum, Yavrucuğum! dedi, Rüf min babasile uzlaşmasına im* var mıdır? Fatma şaşaladı: — Fakat, kapıya gelen har€' ğasına ne diyelim? ! — Onu ben gönderdim.. ? gördüğün arap, sarayın adami o") mazya! Bu arap ta benim ad - dır.., Ve kendi kendine söylendi! — Aferin fellâha.. Ne- dedi| * $e aynen yapmış. Sonra ko'larını açarak - Fal nın yanına gitti: ” örcel — Ne kadar olsa kadın... de, yalnız bulunmaktan - kof| yor... Halbuki, akşamları ğ yapmaz... Kapıyı daima açık luruz... Demek ki, korktu! bize be'li etmek istememiş... Eli zile gitti; Çalacaktı, F ansızın aklına geldi ki, bu 507 bahç etarafındaki aralık penCiji nin açık olduğunu görmüştü. kapatılmadıysa kanadı iterek * girebilirdi. “— Aman, dur, Selmayı kutayım!..., diye zihnine < ça bir fikir saplandı, Bahçe kapısı açıktı. içeri girdi... a “— Bak, şansım varmış- cere de kapatılmamış..Burad" nukomşu beni göremez.. Evt ” olabileceğim...,, Gürültü etmemek için P'” rini çıkardı. Çoraplarının basarak evde yürüdü. (Devatti Or*