1 Haziran 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

1 Haziran 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hakikt? vesikaları tasnif eden ve birbirine bağlıyan Kadri CEMiL |—t-s-934 Geçen kısımların hulâsası Mütarekeden sonra İstanbulda A- nadolu lehinde çalışanlar arasına ka- tılan İlhami, İngilizler lehinde çalı - şan Fatma Nüzhetle tanışıyor ve o - nunla beraber yaşıyor. Diğer taraftan Pantikyan yazıhanesinde müllt kuv - vetlere çalışan Feridun Bey Pantik - yan tarafından takip ettirilmektedir. Bu içtima neticesinde İstanbul taşnakları arasında Ermeni- İngi- liz mühadenet komitesi ünvanile bir cemiyet teşkiline karar verildi- ği gibi, Ermenilerin İngiliz taraf- tarlığına hazırlanması için nutuk- lar söylenmesi ve eserler neşredil- mesi tespit edilmiştir. Bu haberi getiren delilim, İstan- bul Ermenilerinden çoğunun Ame- rika taraftarı olduğunu söyledi. Hâkimi siyasi bu içtima neticesini | ehemmiyetle Londraya bildirmiş- | tir. (E...M) Bey tarafından İngiliz- lere mensubiyetinin derecesi öğre-| nilmek isteyen Belkis Hanımla hemşireleri hakkında tahkikatta | bulundum. Bunların bazı İngiliz zabitanile ve bilhassa Kapiten Palmerston, kapiten Maklafeon| ve mülâztm Rikatson ile teklifsiz- ce temasları tehakkuk - etmiştir. Fakat bunların İngilizlerden bir vazife almak suretile münasebet- leri sureti katiyyede ınlışılımıdı.' Belkıs Hanımla hemşireleri evvel- ec oturdukları evi terhin etmek su- retile para tedarik ve bununla ma- b âni temin edecek kadar za- Yurete düşmüş oldukları halde ya- arında büyük bir değişiklik| gi mesi insanı endişeye düşüre- bilir. Son günlerde de bir çok mü-| cevherat mübayaa ettikleri de tahakkuk etti. Temasları gayri meşru telâkki| edilse bile, bunun böyle bir deği- | şikliğe — sebebiyet meydandadır. Fotoğraflarının * tedarikinden sonra daha kat'i bir şekilde araş- tırma yapılmak mümkün olabile- cektir, veremiyeceği| Annelerinin evinden fotoğraf- larını temin etmek işini yanımda çalışan Altuni Zade mahallesinde! oturan taharri memuru (Z.) Efen- diye havale ettim. Lütfen keyfiyetten (E... M) Be —— —— ——— —- — Geçen kısımların hulâsası | Mekteplerde okutulan ve tarihte, e- debiyatta bahsi geçen bir kral Ödip ef- sanesi vardır. İşte, o gün, falcr Fatih Efendi, Edip Beye, Kral Ödipin felâ. ketine uğrıyacağını haber veriyor. De- »likanlı, istırap içinde, ne yapacağını bi- lemiyor. Eve dönüyor, Annesine ne söyliyeceğini şaşırıyor. Onuün yüzüne bakamıyor. Kendisine, Osman Bey ismindeki ahbabının geldi- Bini haber veriyorlar. Falcıyı tavsiye eden bu adamdır. Osman Bey, sakal bırakmıştır. Edip, arkadaşımnma meseleyi söylüyorsa da, an- nesine bir türlü açılamıyor. Şimdi, E. dip, Aliye Hanım isminde tanıdığı bir kadının evine gitmiştir. Bu aralık, kapıcı, 1smarlanan- ları getirdi: — “İçki gam dağıtır!,, derler... Her bakkı mabluzdur Tefrika: 79 ye malümat vermenizi rica — ede- rim, G1 * Mutedil hürriyet ve itilâf fır- kasının; Anadolu ahval ve vazize-| ti harbiyesinin vahameti ve mev- cudiyeti Osmaniyenin tehlikede bulunmasından bahisle milleti in- tibaha davet yolunda bir beyanna- | me kaleme aldığı ve bunların ta- bettirilerek İstanbulda ve Anadolu| nun Yunan işgali altında bulunan| kısrmlarında tevzi ettirileceği ve bu benname mMmüsveddesinin bu| günlerde Bursaya giden Foçis de-! lâletile baş kumandanlığa götürül- müştür. Yunanlılarca bu beyannı menin tevziinde bir mahzur görü- lemediği hakkında Foçisten cevap gelmiştir. Bu — beyannamelerin| Bursada bir matbaada tabına mü- saade edildiği malüm olan mahal- de söylenmektedir. Bu hususta dün Balta limanın- da Ferit Paşa sahilhanesinde ya-| pılan bir içtimada da bu mesele hakkında görüşülmüştür. * Erkânı harp binbaşılarından! Abdülhamit. Bey, Kiraz Hamdi| Paşanın delâlet ve tavsiyesile is- tihbarattan (Kapiten Paterson) ta rafından davet edilerek kürt Mus-| tafa Paşa ile teşriki mesai etmesi| tavsiye olunacaktır. Delilim, Ap- tülhamit Beyin Hamdi Paşa ile bu| hususta müteaddit mülilım&hı'dııw bulunmuş olduğuna vakıftır. Ab- dülhamit Bey teşriki mesaide biraz mütereddit gibi görünüyor, maddi ve mânevt teminat talebinde bu- lunuyormuş. Abdülhamit Beyin muvafakati takdirinde Bağdat ve Gergüklü yedi zabitin daha muva- fakati mevutmuş. Delilim bu zabi- tanın isimlerini bilmiyor ve gıya- ben Hamdi Paşa tarafından tav- siye edildiklerini söylüyor. * Şark şimendifer kumpanya- sında müstahdem Türk memurla- rının Bulgaristanla İstanbul ara- sında bazı hafi muhaberata ta- vassut eyledikleri ve hat güzergâ- hında milliciler tarafından memu- ren bulundurulan casuslardan al- dıkları malümatı (Şarki Trakya) hakkında İstanbulda Trakya işle- rile meşgul grupa getirdikleri ve-| rilen haber üzerine yapılan tahki- kat neticesinde sureti kat'iyyede tahakkuk ettiği ve aşağıdaki haki- | HABER — Akşam Postas! Tariht Tefrika: 64 Geçen kısımların hulasası Ali baba, İstanbulla Rusya, iki | memleket arasında kadım eti | yapmakla meşğuldü. Alibaba küçük - | ken hadım yaptığı Ferhada İstanbul- daki kızlarını teslim ederek, Kafkas- yaya gidiyor. Tifliste valinin kona « ganda (Fatma) isminde bir Gürcü kı- zını kaçırmağa uğraşırken, Rüstem isminde bir gençle tanışryor. Bu genç, Ferhadım arkadaşıdır ve Ali babadan intikam almak üzere Tiflise gelmiş - tir. Rüstem Fatmayı kaçırıyor ve fail olarak Ali babayı zindana atıyorlar. Ve Rüstem, günün birinde Fatma ile İstanbula dönmeğe muvaffak oluyor. Rüstemin paraya çok ihtiyacı vardı, Fatma gözünden — düşerse,| onu sattırmakta belki de fazla te- | reddüt etmiyecekti. Ferhat: — Hele şu kaybettiğim erkekli- ği bir elde edeyim.. Ortalığı hallaç pamuğu gibi darmadağnık edece- ğim, Çar (Nikola) nın gözdesile koyun koyuna yatmak saadetini tatmak için, büyücüye bir kese al- tın değil, gömleğimi bile vermeğe razıyım. Diyordu. eg Rüstem, o gece gel Bebek sahillerinde — dolaşıyordu. Sular kararınca Mâhmut paşanın| yalısıma sokulacak ve Haççe ile! konuşacaktı. katlerin de meydana çıkarıldığı Yunan siyasi mümessilliğinden İn- gilizlere husust bir tezkere ile bil- dirilmiştir. A— İstanbul erkânı harbiye' umumiye dairesinde harbiye nazı- rı paşa hazretlerinin riyasetinde erkânı harbiyeden yüzbaşı Seyfi ve Ekrem ve Camal Beylerden müteşekkil bir heyet Trakya mua- melâtile meşguldur. B— Sirkeci sevkiyatına memur| piyade yüzbaşısı Hilmi Bey bu he- yetle Türk kondöktürler arasında- ki muhabereye vasıta olmaktadır. € — Çerkesköy, Çorlu, Murat-| , Seyitler, Lüleburgaz, Pavli, Kuleliburgaz, Karaağaç ve Edir- nede vâsi mikyasta casus teşkilâtı vardır. D — Bulgaristanda Harmanlı- da Nâzım Bey namında bir Türk, yüzbaşısı Türk casus - teşkilâtının nâzımı ve muharrikidir (Devamı var) Tefrika No.20| 1-6-934 Aşk ve ma-| cera romanı Nâkıli (Vâ-Nü) Haydi, bizde içelim bari... Belki derdinizi avutursunuz? Hem bana da sırrınızı. anlatırsınız... Yoksa müteessir olmakla beraber, merak ta ediyorum doğrusu... Edip, içkiye düşkün bir genç olmamakla beraber ilk üç kadehi, arka arkaya yuvarladı. Birdenbire, başına vurdu; — Ben., Ben.., -diye ah etti. Demek ki, ben babamın katili imişim ?.. Fatih Efendi, doğru söy lemiş... Öyleyse, ben, Kral Ödipin akıbetine uğrayacağım... Aliye, büsbütün telâşa düştü. Misafirinin hakikaten tımarhane- lik olduğuna kanaat getirdi. O- nunla bir evde yalnız başına bu-; lunmaktan korktuğu için sordu: —İsterseniz, bir arkadaşmızı dâ çağıralım... Edibin aklına, derhal Bey geldi: *— Aman, sahi iyi olur... dedi... Benden yaşlı, tecrübeli bir ar-| kadaşım vardır. Zaten ona da an- latacaklarım birikti... Meselâ, ba- bamın kâtili olduğumu, o, henüz bilmiyor.., Bakalım, söyleyince ne diyecek... Kuzum, şunu çağrıve- rin! Adresini söyledi. Kapıcının götürdüğü haber üze-| rine, Osman Bey, çok — geçmeden geldi. Bu sırada, Edip, belki sekizin- ci dokuzuncu kadehi içmişti. Epeyı ce kendinden geçmişti. İçki, onun bedbin ve perişan haleti ruhiyesini büsbütün ortaya vurmuştu. Ozsman Bey, onu, hüngür hün- gür ağlar vaziyette buldu. Ellerini birbirine sürterek, genç me kayıkla! Osman, Müel Rüstem o gece Haççeyi mutlaka görmek istiyordu.. Ona söyliye- cekleri vardı. Rüstem, Fatmanın kıskançlığından usanmıştı, Her ak- şam bir surat.. Her gün bir kavga.. Bu tatsızlığın sonu nereye vara- caktı? Rüstem ne yapacağını bil- miyordu,. Bildiği bir şey vardı: Fatmaya karşı eski duygusu yoktu., eski ate- şi sönmüşlü, Halbuki Haççeyi daha fazla| »hattâ günler geçtikçe eskisinden| daha derin bir aşkla - seviyordu. Haççenin şen gülüşleri, kıvraklığı, yakıcı ve cekici bakışları Rüstemi çıldırtıyordu. Rüstem o gece ona: — Seni kaçıracağım.. gelir misin? diyecekti, Nereye götüreceğini bilmiyordu. — Peki.. Haydi, geliyorum... Al! beni.. İstediğin yere götür! Derse, ne yapacaktı? Fazla düşünemedi.. Kayıkçıya:! — Yalıya fazla yaklaşma..! Pen- cereden görürler.., Diye mırıldandı. Kayıkçı kayaların kenarına - 80- kulmuştu. Rüstem sahile atladı: — Ben gelinceye kadar buradan| ayrılma! Rüstem yavaş yavaş yürüyerek sahilhanenin arkasına geçti.. Çerkes dilberile her zaman bu- radaki bahçe kapısında buluşuyor- lardı, Bahçedeki ağaçların altı sokak- tan daha loş ve sessizdi. Rüstem bir erik ağacının dibinde durdu ve yerden ufak bir taş alarak Haççe- nin yattığı odanmım penceresine allı. Biraz sonra bir taş daha... Bir - taş daha... Yarım saat mütemadiyen pence- Ireyi taşladı. Haççe'nin odasında Jolmadığı belli idi.. Vakit oldukça geç'ti. Haççe her zaman bu saatte oda-| sında — bulunurken, şimdi neden! Rüstemi beklememişti? — Rüstem kendi kendine: | — Acaba paşanın yanında olma- sın.. Diye söylendi. | Bu ihtimal çok kuyvetliydi.. Ve Haççe bu saatte ancak Mahmut pa-, şanın odasında bulunabilirdi Rüstem erik ağacının dibinden kalktı.. Yan tarafa doğru yürüdü. Paşanın yatak odaşı deniz üzerinde! olmakla beraber bahçeye yandan bakan bir pence Benimle kadına: — Ne var, ne oldu hanımefen- diciğim?.., -diye sordu. — Vallahi bilmem efendim... Zaten beni ziyaret etmesini — rica etmiştim, Geldi. Fakat, fevkalâde değişmiş... Sözlerini bile anlıya- madım... Bir falcıdan — bahsedi- yor... Babasının katili imiş. Ötesini anlatamadı.. Dili var- madı. — Daha da başka içinden çıkıl: maz, havsalaya sığmaz sözler söy-| | lüyor! -diye ilâve etti.- En iyi dos- tunun siz olduğunuzu bildiğim için çağırttım... Herhalde, arkada- şınıza yardım edersiniz... Osman Bey, delikanlıyı konuş- turdu. Edip, ona, bıçkırıklar ara-| sında annesile bütün konuştukları nı anlattı: 1 Haziran 1934 1 Hsziran 1934 lifi: Jshak FERDIİ Rüstem bahçe dıvarına atlıyarak pencereye uzandı.. Ve içeri baktı. Tahmininde yanılmamıştı.. Haççe, paşanın yatağının kena” rında oturuyordu.. Saçları dökül- müş ve göğsü bağrı açılmıştı. Rüstem bu manzarayı görünce, dıvarm üstünde titremeğt başlamıştı. Mahmut paşa, cariyesinin saçlar rinı okşıyarak yavaş yavaş anlatı" yordu: Bizim hanım adamakıllı ihti- yarladı.. Öksürük, tıksırık.. Nefes darlığı.. Bel gevşekliği.. Baş ağrıst.. Ve daha bin türlü rahatsızlığı var: İki ayağı da çukurda, Hele biraz daha bekle, iki gözüm! Seni mutla- ka nikâhla alacağım! Geçen gün hekimler gene baktılar ve kulağı" ma: “Hanımefendi yolcudur!,, de- diler, Haççe efendisinin sözünü kesti? —Allah göstermesin, paşacığım! Hanımefendi, evinizin direğidir. dizleri O ölürse, hepimizin rahatı bozulur: — Vay, sen onun öldüğünü ister miyor musun? — Aman paşacığım.. Ben kona* ğgınızda kimsesiz bir kızım..! Ha- nrmefendinin öldüğünü ister mi* yim...? —O halde benimle evlenmek istemiyorsun demek..?! — Estafurullah.. Size zevcet olmak bir şereftir ama. Buna mey" dan kalmazki.. Hanrmefendi ölün: ce, küçük hanımlar beni bir suda boğarlar, Mahmut paşa başımdaki lıkkcd ni düzelterek bağırdı: — Benim evimde benden bay ka hâkim yoktur, yavrum! Benim işlerime benden başka kimse ka* rışamaz, Ben istediğimi alır, iste” diğimle eğlenirim. Şimdiye kada' yedi karı aldım, boşadım. Bu $0 nuncusu idi., Beraber ihîiyırlıdl% O ölünce ben bekâr kalacak deği” |lim ya! Kızlarım benim işime k&* rışırlarsa, gözlerini çıkarırım onlar rın.., Rüstem bu Mmüuhavereyi dahâ fazla dinliyemedi. Dryvarın üstünt? çökerek düşünmeğe başladı. Acaba Haççe kendisini avutw” yor mu idi? Mahmut paşanın kaf? sr çarçabuk ölecek kadar ihtiy# ve hastalıklı bir kadın değildi. (Daha bitmedi) Osman Bey, hayret içinde: — Nasıl? -diye başını kaldırd!” O macera başından geçti mi? — Geçti demiyorum, geç diyorum, — Nereden anladın? — Mutlaka, mutlaka ıgçe;ek" Ben, artık burada oturmamalıy! Aliye, okumuş kızdı... SÖM bitirmiş, sonra, bir aşk yüzünden evini terk etmeğe mel bur kalmıştı... Annesile M A dargmdı, Evine döne.miyord:- kadderat, onu, birinci aşıkında! yırmış, bahsttiğim zengin tiıd')'; w birleştirmişti. Hayatınmdaki ü! | erkekte Edip idi. Ona karş! zap duyuyordu. Ağlamasın ,’. derin bir teessür hissediyordu: " 4, hassa kral Ödipten kapalı “".N bahsetmesi üzerine, bütün mevsti — Falcmın hakkı var... -dedi.-| Bu adam, bana hakikati miş... Meğerse, Kral Ödipin mace- rası başımdan geçecekmiş... söyle-! kavrayıverdi. Onunda "'wd.j’a ğ bir dehşet Ürpermesi sardı. v $ | Osman Beye bakıyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: