1 Hazlran 1934 l H L HABER — Akşam Poöstasi Holıvut ta Yıldızlar, Gene Dirliksizliğe Başladı... Mey Vest'in otomobili kurşun geç- mez cinsten midir? Lilyan Har- veyi müteessir eden şey ... Ho'ivuttan gelen son haberler, Vrupa gazetelerine şöyle akse - iYor. “Duglas Feyrbanks, Meri Pik -| örd, Duglasın oğ'; ve Con Krov -| ötd ve bir sürü diğer yıldızların *rılmasiyle bozulan içtimat Holi- ! Mt havası, hâlâ yanmnı belini ala- taz bir vaziyettedir. Boşanan bo- Hanana.. Hele son günlerde iki mü im boşanma hâdisesinin — ya ol- “, Ya olacak.. — denilebilir bir |Yaziyete geldiğini teessürle haber Veriyoruz. Artistlerin araları o ka dar gergindir. — Fakat, kimseye teklâm yapmak niyetinde olmadı - fımız için, bir de isimlerini verip; 2âten işledikleri kabahate bir de ı“il eklemek istemeyiz. Holivudun “zerinden, stüdyolar içinden, mil- ["_mlarca dolar arasından, uğursuz "r firtına geçiyor..,, | Şaşılacak şey değil Geçen hafta da yazmıştık. Bu Üsklar boşanmayı, fena bir rek - İN >vesilesi addedinmişlerdir. Unun için, Amerikada son defa | “Film tahdidi,, “Büyük ı'x'“ür,. işi, nüfuzunu buralara ka- tlıyan * âAr gecirmeye karar verdi. Boşanan artistler filmde bulun- "yacak, yahut boşanmış artist Pnatılan qiyor. film gösterilmek isten - , Fakat bu ara, uydurulan yalan- *Ya da ne dersiniz. Pek beğendi- FWZ plâtin saçlı Cin Harlo'nun da asından ayrılmış olması riva - BU, hozi'bu sövünli yıldızı, hem L hayranlarını fena halde sinir - Adirmiş.. k Yahut da bu son takyitler yü - 'J“den belki böyle bir şeyin hiç Wkubulmamasına çalışıyor. Cin Harlo şöyle diyor: llkl:ıcını Hha1l Rossın'dan boşan - 'ıi"!ı söyleniyor. İşte bana en ga 9 gelen şey! *nim bildiğim Hal, henüz beni Mmış değildir. Nasıl olur da; "Imış kendi başına bir bekâr ))llı geçirmekte bulunduğu id - edilir. Bu adam ikiz mi?.. E - boyleyıo emin olunuz ki, o « : tamamen benzeri, tıpatıp ken | » diyeyim, benimle bir çatı al -* '—?' güle oynıya yaşıyor. | eceleri mışıl mışıl uyumak- İt Hatta ikidebir üzerini aç - kquilbı tedbirsiz bir hareketi de Z terketmediğini görüyorum. '* soğuk almasın diye ne sı - lar çekerim! Binâenaleyh bu. 5._"" kendi kocamdır.. Ötesi if-| " Mey Vest "Enı iptilâamda mühim bir ııellıııklığı uyandırmış olan hihi üzerinde uğraşıyorlar.. dan ve Katerin, akıllı bir kızdır. Yeni yıldız Katerin Hepbörn, Duglasın oğlu ile bit roman tas. “Koca kadın,, Meyvestin yeni ve büsbütün başka bir rolde film çe- vireceği haber veriliyor. “Ben bir melek değilim,, fil - minde Mey Vest'i gördünüz. Beğenmiyenler de oldu. Münekkitlerin esas fikrince, bu| san'atkârın, daima bu çeşit mev - zularda, görüldüğü gibi roller al - makla seyirciyi bıktırması mel - huzdur. Rolünü değiştirirse, gene başka bir heyecan mevzuu ola - cak, Acaba diğer rollerde nasıldır? Maamafih, bükmü, yapılıp gör- düğümüz zaman verebileceğimiz bu yeni ve tamamen başka yolda filmin adı, “Saba melikesi,, olacak tır. . c ye İngilizce bilen ve Amerikadan gelen filmlerin ingilizce kopyala- riyle de alâkadar olabilen karileri- mizde merak uyandıracak mühim veuzunca bir havadisi gelecek| cumaya bırakıyorum.. Buna müteessirim Sanırım siz de böyle düşünür- sünüz. Sinema dünyasının en kü-| çük yıldızı Li'yan Harveyin Av-. rupadan Amerikaya gittikten son- va hiç yükselmemiş fark göster - memiş şekilde telâkki edilişine ne dersiniz?. “Avrupada Villi Friçle güzel | Sessizce, romanslar çevirirken çok daha iyi ve dokunaklı idi.,, diyorlar. Duğlas'n oğlu, eli kalem tutar takrmım Bu bir veklâm ve şişirme kur - banlığı olacak. Lilyan Harveyse şöyle diyor: “Ben büyük bir yıldız olarak | halka tanıtılmak, bu şekilde rek- lâm edilmek istemiyorum. Ben mütevazıane — gelmek ve öyle çalışmak niyetindeydim.. Ben, sadece çalışmak fırsatı ara - dım. Ve ne yapabileceksem o nis- pette görünmek istedim.,, Eh.. Reklâm kalabalığını kaldı- rırsak, sevimli Lilyan, gene istedi- ğinde muvaffak olacak demektir. Kendisini, kararmca alkışlıya- bilmek hiç de mümkün olmıyın' şey değildir. ... Mey Vest, Holivutta haydutlar- | dan aldığı “ölümle tehdit,, mektu- bundan sonra, kurşun geçmez bir otomobille stüdyoya gidip geliyor. * * * M>lekin eski karısı, Natali Tal maç'm, evinden 5000 dolar, fis - tanlar, kürk mantolar, elmaslı kol saati, kıymetli bir iğne ve gene büyük, değerli bir saat çalındı. ğ Gene Mey Vestin, kurşun geç- mez otomobiline, ayni hüviyette kesif, muhafazalı dış lâstikleri ta- kılacak. Holivutta yaşamak, ayni za -« manda büyük mikyasta bir hay - dut filmi çevirmek gibi bir şey ol - du. Him Vahabiler ve Vahabîli_ k lngilizlerden para kopar- dı ve iki maaşı kesildi Maliye veziri : “Şerif hazretlerinin emri var,çünkü siz iki ay vazifeye gelmediniz! ,, dedi gu, Hicaz bütün müslümanları a - lâkadar eden mukaddes bir mem- leket olduğu için bütün millet Şe- rif Hüseyinin makamından vaz - geçmesini, onun yerine oğlu Şe - rif Alinin bir kanunu esast ve iki milli meclis ile mukayyet olmak üzere Hicaz krallığını deruhte et-| mesini teklife karar vermiştir.,, Telgrafnameyi âyandan, ulema- dan, tüccardan 140 kişi imzala - di: “Muvakkar heyete: Teklifinizi memnuniyet ve ,ülı" ranla kabul ediyorum. Telgrafı - nızdan birkaç dakika evvel de ay- ni arzuyu gösltermiştim. “Ali,, den başkasını tayin ederseniz kabul e- derim.,, Bu cevap, heyeti memnun etme- di. Azadan biri telefonu eline ala- rak Şerif Hüseyinle görüştü. Görü şen “Tahir Debbağ, idi: — Efendimiz! Vaziyetin aldığı tehlikeli şekil yüzünden makamı - nızı oğlunuz Şerif Aliye bırakma- nıza karar verdik. Şerif Hüseyin sözü kesli ve: — Olmaz! dedi, ben, oğlum bi- riz. Ben sizce kötü kişi oldumsa oğlum da benim gibidir. Kimi is- terseniz onu kral yapınız. Çünkü ben fena isem oğlum da fenadır. — Efendim, böyle bir şey demi- yoruz. Fakat sizin siyasetinizden| ayrı bir siyaset tutmak ,0 sayede| memleketi kurtarmak lâzım. O - nun için makammızdan ayrılma - nızı istiyoruz. — İstediğinizi — yapmız. Fakat ben makamımı oğluma bırakmam. İsterseniz kardeşim Nâsırı, sabık| emir Aliyi, Mısır hidivi Abbas| Hilmiyi veya her kimi isterseniz getirin. Fakat oğlumu bırakmam. Çünkü ikimiz de biriz. — Fakat Şerif Ali üzerinde ka- rar verdik.. — Olamaz. Kat'iyyen olamaz. Fakat heyet bildiğinden şaşma- dı. Ciddede plan Şerif Aliyi kral yaptı. Ve Şerif Hüseyini memle - ketten çıkıp gitmeye davet etti. Ertesi gün Şerif Ali, Mekkeye gitti. Ve birkaç gün sonra Şerif Hüseyinin kendisi de, eşyası d'& Ciddeye getirildi. Yirmi deve Şe- rif Hüseyinin altınları ile dolu o - lan kırk petrol tenekesini taşıyor- du. Hesaba göre bu gaz tenekele- mıştı, Şerif Hüseyin şu cevabı ver-| rinde 160.000 altın bulunmakta i- di. Hüseyin Ciddede altı gün kal - mış ve bu müddet zarfında Hicaz| olmaması için elinden geleni yap- mıştır. Şerif Hüseyin vaktiyle Rakma- teyn namında bir yat almıştı. | Bu yat Ciddeye getirildiği sı -| rada, son derece memnun olmuş,| sonra: — Günün birinde bu yatla uzun bir yolculuğa çıkarız demişti. Dediği oldu. Çünkü Şerif Hüseyin, bu yatla en uzu yolculuğa çıktı! Şerif Hüseyinin sukutuna bir | çok sebepler yardım etti. Bunların halkının bir kanunu esasiye nhip) kimi siyasi, kimi idari, kimi ru » hidir. Siyasi sebeplerin en mühim- mi, İngiltereyi darıltması idi. İn - giltere ona bir muahede teklif et- miş, kendisi bu muahedeyi red - detmişti. Bu yüzden, kendisi sıkış tığı zaman İngilterede ona yardım etmedi. Diğer bir siyasi sebep, Şerif Hüseyinin arap ümerasını bilhassa Süut oğlunu darıltması idi. Nihayet Hüseyin, siyaset sahi - bi, seciye sahibi bir adam değildi. Bunların üzerinde biraz durulsa değer. İngilterenin Şerif Hüseyine kar- şı bitaraf bir vaziyet almasının se- bebi, onun sukutunu hazırlamasın ş dan dahaçok mühimdir. Çünkü İngiltere daha önce, Hicaz ile Ne- cidi uzlaştırmaktan âciz olduğunu göstermiş, bu yüzden Necitteki nü- fuzu bir hayli sarsılmıştı. İngilte - re, Necit sultanmna, şunu yap, şunu yapma, diyımîiofd"- Daha sonra Süut oğlunun Ma - veraüşşeriaya hücumu — sırasında İngiliz tayyare ve tanklarının ona karşı aldığı vaziyet de, İngilizle - rin nüfuzunu düşürecek mahiyet » teydi. Şerif Hüseyin; Taifin Vahabi . ler tarafından işgali üzerine İn * giltere ile hemen muahede yapmı- ya, taleplerini tadile — razı oldu. Mekkeden hareket edon murah - has bir heyet Ciddeye gitti ve İn- giliz elçiliği ile müzakere kapı « larmı açmak istedi. Fakat İngiliz- ler razı olmadılar. Çünkü ok ya - yından fırlamıştı. İngilterenin ken disi bile müdahale etse, Şerif Hü - seyini kurtaramıyacak hale gel « mişti. Şerif Hüseyin kendi memleke - tinde her şeydi. Kral o idi, nazır o idi. Hatta memleketinde çıkan ga- zetenin muharriri o idi. Kendisi Elkıblenin makalelerini yazar, bu makalelerin her tarafta okundu « ğunu, fikirlerinin her devlet mer « kezinde ehemmiyetle, ciddiyetle karşılandığını zannederdi. Bu da onun diğer hulyaları gi- bi bomboş bir hulya idi. Çünkü Şerif birkaç satırı bile bir araya doğru dürüst getiremiyordu. etrafında aklı başında, dirayetli, cesaretli, bilgi- Şerif Hüseyin, li bir adam hılnndurm_uk istemez, bütün adamlarının kendisi gibi dü şünmelerini, her şeye evet deme - lerini isterdi. Bunun neticesi ola « rak etrafını bir alay dalkavük * sarmıştı. Gerçi bü dalkavuklar ha kikati biliyor ve tutulan yolun yol olmadığmı anlıyordu. Fakat biri de hakikati söylemeye cesaret ede miyordu. Şerif Hüseyin, etrafına, işi gü- cü halkı soymak olan birçok adam lartoplamıştı. Bunların vazifesi, Şerif Hüseyinin servetini arttır - mak, onun servetini arttırmak be- hanesiyle zenginleşmek idi. (Devamı vaz)