İ l | | Malt — müesseseler devletin normal kon- troluna — tabi tutulacak Vehabın oğhı | Mehmet... — | (Baş tarafı 1 nci sayıfada) | Bütün bunlar, bugün, herkesin| merak ettiği şeylerdir. Ben de bu4 yazılarımda bunları anlatmıya ça- lışacağım. aP. Arabistan, islâmiyetin beşiğidir. İslâmiyet burada doğdu. Buradan| yayıldı. İslâmiyet, tevhit dinidir. Putperestliğin düşmanıdır. Putpz—' restliğin hiçbir. şeklini kabul et-! mez, hiçbir şekliyle uyuşmaz. Hal-! buki islâmiyetin ortaya çıkmasın- dan, yayılmasından 11 asır sonra arap memleketlerinin çoğu değiş - mişti. Orada islâmiyetin ası! saf i- tikatları değil, fakat karmakarı - şık, bozuk ve bulanık bir takım i- tikatlar hüküm sürüyordu. Putpe-| restlik yeniden canlanmıştı. Hele| mezarlara tapmak, mezarlardan, türbelerden ve ölülerden yardım | istemek, medet dilemek, şefaat ummak âdeti, almış yürümüştü. Halk mezarların kerametlerini, sa- ya saya bitiremiyordu. Taşlara, ağaçlara adaklar adanıyor, hedi - yeler götürülüyor, bun'ara iplik-| ler sarılıyor, bütün hacetler bun - lardan isteniyordu. Necit taraflarında, bu çeşit, mü- barek sayılan, ağaclar; kutsiyet ve kerameti dillerde destan olan kub- beli mezarlar, türbeler, sayılamı- yacak derecede çoktu! Halk, Arap — yarımadasının enı üücra köşelerinden kurbanlar, adak | lar ve türlü tür'ü hediyelerle geli- rdine bunlardan der: men bckl yor, her şikâyetini bun lara döküyordu. Arabistanda müslümanlık unu -| tulmuş, müslümanlığın getirdiği! ve yaydığı hakikatler ayak altına alınmış, dinin as:! cevheri hurafe- ler içinde kaybolup gitmişti. Araplar, müslümanlıktan o ka - dar uzaklaşmış, Kur'anı o kadar bırakmışlardı ki, “Necit,, müverri- hi Bişr oğlu on'arın halini şu ke- İimelerle anlatır: “Halk müslümanlıktan bir şey bilmez olmuş, nımazı niyazı b rakmış, zekâtı haccı unutmuş, kâ- benin nerede o'duğunu bile bil- mez olmuştu... Bir kelimeyle Araplar putpe- restliğe dönmüşlerdi! Müslümanlığın zuhurundan 11| asır sonra çıkan bir adam, onları gene müslüman'ığa cevirmek iste- di, ve bunun icin uğraştı. | Bu adam Vahabilik mesleğinin Mmüessisi Abdülvahap oğlu Meh- mettir, Milâdım 1703 hicretin 1115 nci senesinde doğan bu adam, kadılık eden, dint birkac eser yazan bir din âliminin oğludur. Kendisi en küçük yaşında zekâsı ve sinirliliğ” ile tanınmıştı. D: ir muhit için- de doğduğu için, dini bir lerhıye gördü, On yaşına varmadan buıun | yalnız kaldı. Ortalığı kasıp kavu-| | dü ve Şama uğramıya karar verdi. | devama karar verdi ve uğraşmıyıa — Düşmanlarımızla bir oldum. Kabilemizi bastırdım, ak sakallı büyük babamı, kendi elimle tutarak Avrupalılara teslim ettim. Ben, mel'un bir adamım! AGSZİELİZEERİSSETENLERNEEESEEMRRESEZERÜNZZSEZ SEREEEEEEEENAEEZARİTERDEREEEESELE SREEEEMRRESEREEEEENEANE EESENTELEENNEMEESRENEEANANEN NN | âlimlerini dinledi. Hicazdan sonra Basraya gitti, Orada da rasgeldiği âlimlerin derslerine devam etti ve orada kendi mezhebini kurmıya başladı. Çünkü o zaman Basra ev- liyaya tapınan ,evliyanın mezar - larından keramet uman insanlarla; do'u idi. Abdülvahap oğlu Mel- met, bu çeşit insanlara karşı de - rin nefret duyuyor; onlara, tered- düt etmeden: “Müşrik,, yani *'Al-ı laha eş, ortak katan insanlar,, di« yordu. Onun bu sırada, bu çeşit adam- larla münakaşalara giriştiğini, | hatta bu münkaşalara girişmek| yüzünden müteassıpların tecavüz- lerine uğradığını görüyoruz. Genç Mehmet, bir gün gene, ev- liyaya tapanların müşrik olduğu - Hu söylemiş ,bunların içinden bir güruh, ona hücum etmiş, onu sü- rükliye sürükliye Başra şehrinden çıkarıp atmışlardı! Mehmet şehrin dışında, yapa- | yuyordu. Nereye gideceğini düşün Fakat onu Şama kadar götürecek | azığı yoktu. Onun için Necide dözdü ve Hüreymiledeki babasma | gilti. Vahap oğlu Mehmet burada, Arap putperestliğiyle mücadeleye başladı: Dilinin sertliği, beyanımın kuv - veti, genç'iğinin ateşi ona yardım ediyordu. | İlkönce Hüreymile halkına hi -| tap etti ve onları “Tevhit,, akidesi- ne çağırdı. Onlara tuttukları yo- lun putperestlik olduğunu anlattı. Halbuki insına yaraşan, mezarla- ra, taşlara, ağaclar boyun eğmek, kendini bun'arın gerisinde tanı- Kur'anı ezberledi. On iki yaşında erkeklik cağmma vardı ve bu yaştı evlendirildi. Gene bu yaşta Hacca gilti. Haccı ifadan sonra Mekke- den Medineye giderek orada bir| iki sene kaldı. Daha sonra Necide dönerek babasından ders görmeye devam etti. Fakat babasından gör- tüğü dersler kendisine kâfi gel-| mediği için kendi memleketinden gıkarak Hicaza gitti. Oradaki din mak değildi. İnsana yakışan, an - cak Al'ahz *ulluk etmekti! Bu kasabanın halkı ,bu sözleri dinlemedi. Bilâkis, bu yeni mürşi-| din sözlerine kızdı. Ayak takımın-| dan bir cemaat genç Mehmedi öl-! dürmeye kalktılar ve ona hücum| ettiler. Vahap oğlu hayatımı zor| kurtararak bu şeliirden kactı, U - yeyniyeye iltica etti. Burası onun| doğduğu yerdi. Onun için burada | mnm::::m::mnm::::::ğ kök salmıya muvaffak oldu ve ta- raftarlar edindi. Şehrin Emiri bile onu tutmuş, ona yardım etmişti. Mehmet, bu muhiti kazandıktan sonra taarruza geçmenin sırası geldiğine hükmetti ve onun için şehrin Emiri Muammer oğlu Os- mandan harekete geçmeyi istedi. Yapılacak ilk iş, Arapların ta - pıindıkları mezarları parçalamak, bu mezarlarm üzerine getirilen kubbeleri yıkmak; Arapların mu - kaddes tamdıkları ağaçları birer | birer kesmekti! Onun bu teklifi hemen kabul e- dildi. Mehmetle şehrin Emiri ve adam ları, yerlerinden kalkıp yürüdü - ler. En yakın kasaba, Cubeyle idi. Orada bir sürü mezar vardı. Me . zarların üzerinde kubbe'er vardı. Hatta bu kubbelerin bir kısmı, vaktiyle Hazreti Muhammedin ar- kadaşlarından olup vefat eden “Ashap,, ın mezarları üzerinde idi. Bunlardan başka burada bü- tün Necit halkını cezbeden, türlü türlü kerametleriyle şöhret bulan bir ağaç vardı. Koca arıyan genç kızlar bu ağaca sığınırlar, kocaları ölen ve gebe kalmak istiyen kadın lar, ondan yardım dilerlerdi. Koca ağacın göğdesi ile da'ları üzerin - de ipliklerden bir ağ gerilmiş ve bu ağın her ipliğine bir dert bağ- Tanmıştı. Mehmet ile arkadaşlarının he - defi bunlardı. Hepsi de balta'arla hücum etti-| ler. Mehmedin kendisi, bilhassa bu ağaca saldırdı. Vura vura ağa- cı yere devirdi. Öte taraftan arka- daşları kubbelere hücum ettiler ve bunların hepsini yıktılar. Hepsi ni yerle düzlediler. | Cubeyle halkı, hayret ve dehşet| içinde bu manzarayı temaşa etti. Bunların kanaati, mukaddes me - zarların, mübarek ağaçların bu mütecavizleri çarpacağı idi. Fakat onlar çarpılmadılar ve işlerini bi- tirdikten sonra Üyeyniyeye döndü ler. Bu hâdise, Vahap o8lu Mehme . din, şöhretini yaymıya yaradı. Ö.| ENE NNN N Emanetçi M. Aliyi öldüren Safranbol- du Mehmet idama mahküm oldu ÇOİ" Z- : Kontrol meselesi —Baş tarafı 3 üncü sayfada- nu gibi hürriyet prensipleri ile ay* kırı görebilirler. Fakat bize uzun zamanlar: “Milletin malı deniz.w felsefesi ile hareket etmiş olanla- rım bıraktıkları intibadan küskünr müş olnn bir memlekette milli itimadı her şeyin fevkinde ğümüzden ve vahi hayal pe” | şinde koşarak eldekini kaybetmek istemediğimizden bu kontrol kay* | dını kabul eden devlet adamlarır — | mr hareketlerinde şayanı Yazısı dördüncü sayfanın birinci ve ikinci sütunlarındadır. Diş Tabibi Halit Galip Münih ve Istanbul üniversite- lerinden diplomalı Tepebaşı: Necip 2p. 3 Birinci kat No 1Majestik lokantası üstünde) # Herğün 10 -20 ye kadar BSLEEENTELETTTELİ TENEDLEEEEDİLDDEDEEDRUZLLN Aranıyor Muhabere ve muzaaf kayıt u- sullerini bilir bir arkadaşa — ihti- yaç vardır. (Aranıyor) işaretine mektupl müracaat, Posta kutusu No, 46 Istanbul, Kİ A İstanbul Tapu Müdürlüğünden: Karagümrükte Muhtesip İsken - der bey mahallesinde yazmacı s0- kağında eski 17, 19 yeni 10 numa- yalı hanenin Tapuca kaydı bulun- amadığından senetsiz tasarrufala kıyasen sahibi olduğunu iddia e - den Osman ef. ve Zahide hanım namına tescili icin tapu memuru tarafından mahallinde tahkikat yapılacaktır. Bu mahal hakkında tasarruf iddiasında bulunan var i- se on beş gün zarfında İstanbul tapu idaresine veyahut 21 - 5- 934| tarihine müsadif pazartesi günü| saat dokuzdan on dörde kadar ev-| rakı müsbitelerile beraber mahal - linde bizzat veyahut musaddak ve- killerinin hazır - bulunmaları ilân olunur. (2380) ——— ——— tede beride her yerde, bu hâdise- den bahsolunuyordu. Halk yıldı - rımla vurulmuş gibiydi. Herkesin taptığı, herkesin hürmet ettiği bu şeylere baltasını, satırını uzatmak» tan korkmıyan bu adam kimdi? Herkes bunu biribirine — soruyor, bir cevap almak icin her yere baş vuruyor, türlü türlü cevaplar kar- şısında kalar-k şaşırıyor ve düşü- nüyordu. Vahap oğ'u Mehmet, herkesi kendisiyle meşgul etmeye muvaf - fak olmuştu. Vahabiliğin intişarı tarihinde bu hadisenin büyük bir ehemmiyeti vardır. takdir buluyoruz. Şevket Süreyyanın dünkü konferansı (Baş tarafı $ Üneü sayıfada) la azptüraptı içine sokmıyacağın! söylüyor. Milli iktısadiyatın mahi* yetini tayinde müessir olmıyan e kinci plândaki iktısadi faaliyetler ri ve umumiyetle islihlâk ı;!erm' milli plân haricinde bırakmak lâ* zımgeldiğini ilâve ediyor. Ka u G aKT Suallerinin hepsine cevap al * mak imkânını bulamıyan talebt önümüzdeki pazar günü sxat ofl dört buçukta, Halkevinde tekraf toplanılmasını rica etti. Şevket Sü” reyya Bey de, ricayı kabul etti. Memleketimizde fikri hareket " lerin böyle canlanması, alâka v yandırılması, ne kadar ıevın.leq:elı manzaradır. '“Turkofıs.,m bir tebliği Ankara, 10 (A.A,) — ten tebliğ edilmiştir: “A — Ecnebi memleketlerde” mal bedellerinden bloke matlübt' hakında vaki müracaatlar, topl! halde tetkik edilmek — üzere P tarzda alacağı olan ticarethanelt?” rin hangi — memleketlerde ve #” satışından dolayı ne cins paraâ zerinden bloke matlübu oldu. mayıs sonuna kadar — Ankari Türkofise bildirmesi, B — Bazı tıcırıııhınelenn”’ müna'kit itilâfnameler - esaslar? ve icaplarını nazara almadan, ” lâf yapılmış memleketlere sevki yat yapmakta ve ihracatta di oldukları müşkülâttan dolayı ** rar görmekte — olduklarından, gibilerin de mal sevkinden 9':: Türkofis ve şubelerine müraca&” mevcut vaziyet hakkında mal | mat almaları rica olunur. Baytar umum müdürü Adanada Adana, 10 (Hususi) — za..ıc:; kâleti baytar ve zeo tekni umum ğ dürü Sabri Bey, Konyadan şehrittfi gelmiştir. Dün öğleden evvel Vali Mümtlü Beyi ziyaret ederek bir müddet ğ müş ve bu ziyareti müteakip ref* eeet rinde cenup mıntakası baytari ) dele reisi Fuat ve Vilâyet M dürü Adil Boyler bulunduğu Kanaraya giderek tetkikatta balan * muştur. Hİ Sabri Bey Kanaradan sonrâ: Üyi mızlık aygır deposuna giderek . katta bulunmuştur.