4 Mayıs 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

4 Mayıs 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — A En Yeni Hvadis Meri Astor'a açılan dava-Mey Vesti tehdit - milyonerler! 3rtist oluyor-iki figüran arasında-Geybl'in başına gelenler kşam Postası Dilenciler arasında Ayşe, mavi elbiseli adam hepsi hayaldi... İskete ile beraber kahveye döndük. İskete gidip bir köşeye o- turdu ben reisin bulunduğu tarafa yaklaştım. Garip değil mi? Reis bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Sor- du: — Ne oldu bakalım?. — İskete ile konuştum.. Yaptık- larına pişman olmuşlar. İstediğin zaman gelip senden özür dileye - cekler. Reiş hâlâ dik dik yüzüme bakı- yordu. Bir müddet sustuktan son- ra: — Gel benimle yukarı.. Dedi. Hayret!.. Acaba bu anda beni yukarı çağırmıya maksadı ne idi?. Bir iki defa çıktığım merdiven- den çıktık. Reis beni odasma doğ- ca: — Buyurunuz!.. Dedi. İçeri hayretle girdim. Ba- na bir koltuk gösterdi. Şaşkın şaş- kın cevap verdim: — Aman reis, ben senin huzu- runda oturamam. Sen emret, ne is tersin?. Hafif hafif güldü ve: — Hele oturunuz da hm, dedi. konuşa- tekrar ediyor ve bütün arkada; namını son derece rica ediyori Göstereceğiniz yerler ve yazaı ğınız isimler hep uydurma ols Bu kadarını bize vadederse dostçasmna ayrılırız. Dedim ki: — Merak etmeyiniz efendim. vet, aranızda geçirdiğim birl gün zarfında ne gördümse eli den geldiği kadar yazacağım dilencilerin kendilerine bu işi m lek edindiklerini anlatacağım. kat hiçbirinizin ismini ve oldu; nuz yeri bildirmiyeceğim, Buna refim üzerine söz veririm. Ayağa kalktım, reisin elini « tım. Samimane elimi tuttu ve di ki: » y ».. | — Gazeteci bey, dost ayrılr: ru götürdü. Kapıyı açtı. Ve kısa- | ruz. Hayatta belki bir daha k şılaşmayız. Güzel bir intiba ile : rılmamızı ve sizin de bizimle ; rüştüğümüzden bir hatıra kalm sını isterim. Lütfen şu saati kal buyurunuz. Sizin meharetin takdir eden bir adamın gönüld kopma hediyesidir. Saat, güzel ve gümüş bir saal Reddetmek garip düşecekti. He de ne bileyim, birkaç günlük el : mak bende verileni reddetmem hissini uyandırmış mıydı neyd Hediyeyi gülerek aldım. Ve dile ci tavrımı takınarak: İçimi garip bir endişe kaplamış- | tı. Acaba reisin bana böyle hare- | ket etmesinden maksat neydi? O- | Metro Goldvin'in yeni çıkardığı B N':_"Vuun bir sinema yıldızı ile | Ray,, “babası arasında açılmış Y Meraklı bir dava var. | h“:ld'l deyip de, şöyle hoppa bir ! olarak görüp geçmiyelim. | Yıldızı, bakın ki, ayda evi- ! ?îiq;y lira gibi bir para verme- qik At edindiği halde gene — ne Nh' anlaşılmaz — bir isnada uğ NVC istemediği bir dava i- düşüyor. Adilesinin ithamı tiğimiz sinema yıldızının | Ti Astor'dur. Sinemaya il- | San tiği 1920 — tarihindenberi M'i' Pürayı tamamen evine &ı"'! *k ve annesinin, babasının KB , *Etmek gibi bir âdeti var- '.â* L.h.ıı bundan üç sene evve- a d.'dz i. Evden bü- h. h.'— vam etti. Evde! n dey Sf alıyorlar, masraf, ân'h ;-çıkukhn sonra, ka'an pa- 0!.'6'“! birini kendisine harç- ]" Veriyorlardı. V *? kötü gidiyor 'Iu. Meri Astor, işlerin bo- | !ü,dü Ka k-_lııııcmm azaldı - bir p Holivutta oldukça da '?“ süren ebeveyni, da- 1 tolmayı ve hatta ©-| 225 bin liralık evi bı- | Mütevazı bir yerde, | İT Yer tutmayı tavsiye Ulat &el di v:'::ı.._ daletebilirsen dinlet.. | ha 'Yİ 'd,. ü R kız, küçük bir apar- in, SAğINa — taşındıktan | deayda 1250 lira | Şimdi ailesini dava ediyor. “Bir hayli zamandanberi kızı - | mız bize bakmıyor. Kanunun bu hususta bize bahşettiği haktan is- tifade etmek istiyoruz.., Meri Astor, şimdiye kadar aile- sine verdiği paranm miktarı 550 bin lira olarak hesap ediliyor. Tehdit Bu.hikiye böylece bittikten son- ra, diğer bir artistin uğradığı ye- ni. bir tehdit vak'asına gelelim. Bm.g Krosbi bu sene yaz tatilini geçirmek üzere bir yat gezintisi yapmıya karar vermişti. 9 yaşında | ki çocuğu da birlikte maansile bir[ gezinti olacaktı. Fakat yat gezintisi yerine, po- lis nezareti altında gittiler. Çünkü 9 yaşımdaki çocuğu “kapıp dağa kaldırmak,, gibi, haydut!ların bir tasavvurundan haberdar olmuşlar. Ve şimdi, evlerinden bir yere çı- kamımaktadırlar. | “Ben bir melek değilim,, filmi- | nin muhteşem artisit Mey Vest de | son zamanlarda haydutların bir | tehdidine uğradığı icin, kendi ar- | zusiyle polis nezareti altındadır. Milyoner hücumu Son zamanlarda, Holivudun bir çok sinema kumpanyalarına, dün- ya kadar, her yerden kız geldiği halde neye, çoğunun geri çevrildi- ği dikkati celbediyordu. Bunlarım arasında kabiliyetlileri de vardı. Mesele şu: Kendilerinden maddeten dahi istifade mümkün olan bir takım yıldızlardan Izabel Cuvil milyoner kızları bu işe heves et- mişlerdir. Milyoner olsun da, sinema artis- ti de olamasın.. Buna imkân mı var. İşte Vircinya Leman isminde, Şikagolu bir milyoner kızı, Holi- vuda gelir gelmez hemen kendisi- le bir konturat aktolunmuş ve bir filmde kendisine rol seçilmiştir. Meri Farney isminde diğer bir milyoner — ki serveti 100 mil- yon liradan fazla tahmin edili- yor — belki gelecek seneye göre- bileceğimiz “Kleopatra,, filminde rol almıştır. Sprekles isimli bir milyonerin üçüncü karısı da, — üçüncü defa olarak aldığı karısı — sinemaya merak salmış ve bir kumpanya ile mukavele yapması kat'i görünmek tedir. Hal bu merkezde.. Tabili, ayni kapıyı calan diğer kızlara biraz beklemek, düşüyor. Yalancı ahbap Bir fıkra anlatayım: Sinema dünyasma mensup iki kız, bir kahvede oturuyorlardı. Bu yeni kızlar — bilirsiniz — böbürlenmesini de pek severler. Hatta böbürlenmek için sinema- ya giriyorlar denebilir. Bir tanesi, meşhur bir artist o- lan Lezli Hovard'ın gayet iyi ah- babı olduğunu ve ailece tanıştık» Tarmı söylüyor. eki safiyane dinliyor. Beriki » ayni yalanı biraz daha dal- | (Devamı 8 inci sayıfada) ız turdum. Reis de karşımdaki koltu- | ğa oturdu ve bana bir sigara uza- tarak dedi ki: | — Gazeteci bey, daha bizi ne kadar müddet aldatacağınızı zan- | nettiniz?.. Kıpkırmızı kesilmiştim. Demek foyam meydana çıkmıştı. Şimdi ne yapacaktım?.. Kekeledim: — Anlamadım reis.. Ben.. Gevrek gevrek bir kahkaha ko » pardı ve sonra devam etti: — Gazetecilikte çok.. Fakat bir şeyi düşünemedi - niz ki, o da bizim mükemmel teş- kilâtımızın sizin ne olduğunuzu her halde meydana koyacağı nok- tasıdır. Daha ilk günden sizin hak- kınızda şüphelerimiz uyanmıştı. Sizi bir zabıta memuru zannetmiş tik. Fakat tahkikatımızı derinleş- tirince hafiye değil, mesleğinde ye nilik göstermek istiyen bir gazete- ci olduğunuzu anladık.. Maamafih meharetinizi çok takdir ettik. Bir şey söyliyemiyordum. Ağ- zım kurumuş, damağıma yapışmış tı. Önüme bakıyordum. O vakit gayet tatlı bir sesle devam etti: — Şu birkaç gün zarfında İstan bul dilencileri arasında geçirdiği- | niz hayat - hakkında tafsilâtlı bir yazı yazacağınız mu- hakkaktır. Kimbilir belki de habe- rimiz olmadan birçok resimler al- dırmışsınızdır. Ve onlar gazeteniz de çıkacaktır, Biz, bundan dolayı size bir şey diyemeyiz. Büyük bir meharet gösterdiniz. O mehareti- nizin mükâfatını elbet beklersiniz. Yalnız size arkadaşlarım namına bir ricada bulunacağım. Yazaca - ğınız yazılarda bizim sırrımızı, is mimizi söylemiyeceksiniz. Bunu sizin gazetecilik şerefinizden bek- liyoruz. Güördüğünüzü anlatınız. Sizin yazmanız bize ziyan vermez. İstanbul halkının o kadar gönlü ganidir ki, kendisinden para isti- yenlerin ihtiyacı olmadığı halde dilendiğini bilse dahi gene uzatı- lan bir eli boş çevirmez. Fakat gazetenize meharetiniz | — Allah uzun ömürler versin Sevdiğinize kavuştursun.. Dedim. İkimiz de gülerek me divenden indik. * » * Şimdi matbaadâ 'ötürmüş; me yığılan notları tetkik ederkel düşünüyorum. Gözümün önünde bir sinema şeridi gibi ilk para şım... Gri elbiseli adam, İnek A şe, gece hayatları, büyük konaki ki balo, Samatyada şarkı söyle şim geçiyor.. Düşünüyorum. Bu damlar eğer zekâlarını hayra sa fetseler, halkın hüsnüniyetind istifade ederek bir nevi dolandı! cılığı meslek edinmeseler ne kadi iyi olur.. Bunları doğru yola sej ketmenin çaresi yok mu?.. Ve g | ne şu neticeye varıyorum: Boş yere kalp zaafi ne - val | terkolunur. Ne vakit dilencilej | para verileceğine hlk.ikî muhi lara yardım eden cemiyetlere o ra sunulur, ne vakit hayır cem yetleri hakiki fakirlere — yataı yiyecek temin eder ve yalancı € lenciler kimseden on para alam sa o vakit bu meslek de yok ol cak, İstanbul en büyük dertlerin den birinden kurtulacaktır. Bur da vazife üçe ayrılıyor: “1,, ha dilencilere kat'iyyen para verm meli; “2,, hayır cemiyetleri şehi her köşesinde hakiki muhtaçla imdadına yetişmeli; “3,, hükümi dilenenlere karşı amansız takib ta bulunmalıdır. Bunun süratle tahakkukunu d! leyerek sevgili okuyucularıma da ediyorum. —BİTTİ— Soruyoru HABER'in Haziran başmd yapacağı tenezzühün: 1 — Ne tarafa yapılmasını tiyorsunuz? 2 — Beraberinizde kaç kişi g tireceksiniz?

Bu sayıdan diğer sayfalar: