3 Mayıs 1934 . .... me : Din ticareti? 4, kimiyeti Milliye refikimiz- teri Yukarki serlevha ile ve şu sa ye başlıyan bir makale oku- “Bu din ticareti sözünü, eski- <», serlatçiler için kullanırdık. imdi, : bazı gündelik gazeteleri" Mizin p, İç yoktan din münakaşala- v açmasında acaba dıha asil bir | aksat görebilir miyiz?,, ği Mzasını iki yıldız koyan mu- rx n z Suğunu, bunu bozmıya lüzem . uimadığını, aksi takdirde, eski 3fiye ve şeriat devir'erindeki din ii seleleri heyecanınm uyandır « K “AĞ:n: söylüyor. Va şu hükme ge- Üz “Türkiyede bugün hiçbir , #mdan din münakaşalarına ih- ö> yoktur. Unutmamalıdır ki, iç ticareti yapan sınıfın fesat- Ve nihayet verdiğimiz zaman» i bar; birkaç sene (geçmiştir. pe susuyor ve kımıldamıyor « , kanun korkusundandır. Du- Nip dururken, on'arı harekete ge- ek veya: harekete geçmekte ! gösterecek vesileleri biz ne- da kendi elimizle hazırlıyalım?,, “Havai din münakaşalarının taklarımıza, torunlarımıza bı » akı sını, tavsiye ediyor. 'enin meali bundan iba- ui Fakat, yevmi gazeteler için- * Zâhnederim, son zamanlarda, yalniz “HABER,, Ömer Rıza Be- iç Hüseyin Cahit Bey hakkınde» inf münakaşa makalelerini Dd, “ti. Bu da, üç taneydi, bitti. pi ki, hedef biziz.. İğ Gün buram buram intişar in 'Yen gazetelerimizde bir iki 86- yade dine müteallik üç yazı SI EVVELA; CAYMASI DİY t arzeder? Bir senede, sine- hi, *Por, mada gibi revaçtaki ba- *re tahsis olunan sayıfalerı bir di; afa bırakıyorum; O fakat ağaç Mide ek, sokak yapmak, tarihi a taç leri tamir etmek gibi maale- Sie riyatımızda en fazla ihmal hek i mevzulara dair bile vasati ahi Hi sütun yer ayrılır.. Hüseyin | Yizı bey kendi mecmuasında bir Sy Yazmış; ve bu, Kur'anı türk- İgg ercüme eden ve dini bahis” Moiagn addolunan Ömer Rıza » 1 mıdır?. erikler dinsizdir; ibadetha- | ti en şiddetli vergi alırlar. Lâ- h,,88ne de, birçok münakaşa'ar İsak etikleri halde, din müna- "iş si ana muvacehesinde ter N erler, diye ise İâiktir, fakat, dinsiz Yanı, © Zira, inkılâplarımız me n da türkçe ezan, türkçe kur- © üç inle alâkadar kısımlar da tal, *vlet bütçesinde, din işleri Aya Yet; din adamları maaş be Bey, 8örüyoruz. Daha geçen iy “Yoğlundaki bir Jisede tale» May tida birinin sade mutekit A, v ibadet bi'e ettiğini y9z- sta bulunduğum müs Şagi dine riayetkâr amele ve | bildiğ'ne bir dini münakaşa açıl. | şına isabet ederek yaralanmıştır. | Maş, Yüzde elliden fazladır. NE > İstanbul şehridir. Ya b, Vilâyeri Bel, N Bazetı, etler, ya köyler?.. Hı yle *i; bir senede üç makale Dora İka, tehlike görünce, bar eN ol, “Karmış. Göğdesi mey- çin kanyon rağmen, saklan» N anşy alumurmuş. Onün gi- gi — Gazetelerimizde | | “edilmezse, başka yer- -- tir, Türkiyede vicdan hürriye- | ikrine uygun gelmemiş. Ce- | da lu sütunla OHabere| Va ! Ticaret kastiyle dinin ağa duda da tabur imamları! Eski ingiliz ... bir öğle ziyafeti verildi “Bu adamlar kahraman bir milletin efradına karşı kahramanca dövüştüler. Fakat bundan sonra dövü- Çanakkale harbine iştirak etmiş | olan eski muhariplerden yedi yüz İ kırk İngiliz seyyahı aileleriyle bir- İ likte Çanakkaledeki eski harp si- perlerini gezdikten sonra dün sa- | bah şehrimize gelmişlerdir. Eski muharipler İngiliz sefareti ile İstanbuldaki Ingiliz konsolos - i hanesi ve İngiliz kolonisi tarafın « Mühendis mekte- binden çıkanlar Mühendis mektebini bitiren 32 gence dün saat 15 te merasimle diplomaları verilmiştir. Merasime istiklâl marşı ile başlanmış, profe sör Salih Murat ve Cümhuriyet | Ha'k fırkısı vilâyet idare heyeti | Cevdet Kerim bey birer nu - | tuk söylemişlerdir. | Selim Sırrı Bey | o Maarif vekâleti umumi müfettiş lerinden Selim Sırrı bey bugün İz- mire gidecektir. İzmir ve havali- İ sinde on beş gün kadar tetkikat İ yapıcaktır. i . Mecidiye köyünde Maliye vekâleti Mecidiye kö» yündeki boş arsaları satmıya ka - rar vermiştir. Buralarda münferit vaziyette ahşsıp ev yapılmasına ka rar verilmiştir; Bir memur hakkında Kadıköy zabıtai belediye me- i murlarından Muzaffer efendi hak kında bir irtikâp meselesinden i dolayı takibata bışlanmış, kendi- si Üsküdar müstantikliğine veril miştir, 70 EAA ayan, Fakat bu başka yerde din mevzu- | unu konuşanlar, işte, Hakimiyeti Milliye muharririnin korktuğu (Bizim de korktuğumuz) o cahil, müteassıp, “Şeriat isterükçü,, in- | sanlardır. Bunlar, cidden, kanu- | nun pençesine yakalanmamak i çin kımıldamıyorlar, Ve, çok şü- | kür, harekete geçecek halde değil | lerdir. Eğer maazallah, bir gün, otuz bir martta, yahut Menemen- i de olduğu gibi, ortaya çıkmaları i mukadderse, dindar olanlar Ömer Rıza gibilerinin dini telâkkisiyle meşbu olmalı, dünyayı öküzün boynuzunda ve öküzün yularını medrese kaçkınmın elinde sanma» i malıdır ki, kızılca kıyamet kop İ masın; fesatçıların safları boş kal- / sım... Hayır, yevmi gizetelerde ala- sın diye bu satırları yazmıyorum. Bunu biz de lüzumsuz sayarız. Zaten, Ömer Rızanın Hüseyin İ Cahit beye verdiği cevaplır da * memlekette neşret- | bitti. Yalnız, Hakimiyeti Milliyye | idaresindeki kamyonun çarpmasi- İ muharriri, “Maksat din ticareti mi, yoksa daha asil bir şey mi?,, | diye sormuş da, emelimizin din ti- careti o mayıp daha asilâne oldu- ğunu anlatmak istedim. (va-N0) de de bahsolunmuyor sanmıyalım. dan karşılanmıştır. Seyyahlar ge- miden çıktıktan sonra Taksime git- mişler ve Cümhuriyet ( âbidesine bir çelenk koymuşlardır. Bundan sonra İstanbulun görül - meğe değer yerlerini gezmişlerdir. Bu muharipler içinde bir çok yük - sek rütbeli zabitler ve ceneral Da- vis te bulunmaktadır. İngiliz sefarethanesi tarafından öğleyin Londra otelinde eski mu- hariplerin şerefine bir ziyafet ve- rilmiştir, Bu ziyafette sefaret erkânı ile i seyyahlar ve Türk eski muhariple- ri namına Pertev paşa ve eski as- kerlerden Fehmi, O Salim, Burhan Beyler hazır bulunmuşlardır. Ziyafet çok neş'e içinde geçmiş ve ziyafetin sonlarına doğru İngi- liz sefiri bir nutuk söylemiştir. Sefir eski muharipleri ve Pertev Paşa ile arkadaşlarını selâmladık- tan sonra demiştir ki: — Eski mubaripleri, Pertev Paşa ile arkadaşlarını bir arada görmekle mem- nunum. Eski mubaripler geldiler. Gelibo'uyu gezdiler, Bu adamlar kahraman bir milletin ef- İradına karşı kahramanca döğüştüler. Du. gün onlardan birer hatıra kaldı. İ Fakat bundan sonra döğüşecek daği- Daima dost olarak kalacağız.,, Sefir bundan sonra (sözü Türk inkrlâbma intikal ettirmiş ve genç Türkiyenin son senelerdeki terak - kisinden bahsetmiştir. o Sefirin bu sözlerine Pertev Paşa İngilizce o- larak cevap vermiş ve demiştir ki: — Eski muharip arkadaşları aramız. da görmekle çok memnunuz. Kendilerine «ski muharipler namına hoş geldiniz, de- rim ve selâmlarım. Esasen bu arkadaş- ları harp zamanında bir çok defalar gör- müş ve tanımıştım. Fakat o zaman düş- manlarımız idiler. Maamafih, buna * men yaptıkları işlere karşı hayranlığım vardır. Bugün iki millet arasında sulh ve sa-| lâh için çalışmağa, başka bir maksat yok. tur. Bunun için çalışacağız.,, Pertev Paşadan sonra eski mu- hariplerden ceneral Davis söz al - mış ve Türk — İngiliz dostlukla - rımdan bahsederek ( bir çok harp hatıralarından bahsetmiş ve çok al İM Bir kat elbise Yersiz, yurtsuz takımından İl. ya, dün Yeldeğirmeninde Rafae - lin evine girerek bir kat elbise ça | larken yakalanmıştır. Saksı düştü Beşiktaşta, Şair Nedim cadde - sinde, ahçı Osman ağa evine gi «| derken bir evden düşen saksi ba» | Hafif yaralandı köyünde oturan yumurtacı Alinin oğlu Osman dün Taş iske- lesinde oynarken şoför Vartanın | le hafifçe yaralanmıştır. Asri mezarlık Belediye Zincirlikuyuda dönü - mü 72 Niradan 400 dönüm bir arsa satın almıştır. Buraya asri bir me- zarlık yapılacaktır. şecek değiliz daima dost kalacağız,, kışlanmıştır. İstanbulda (bulunan İngiliz ataşa komersiyali kolonel Vots ta gemide verilecek ziyafete hazırunu çağırmıştır. Ziyafettam bir neş'e icinde de vam etmiştir. Seyyahla: bunda sonra müzeleri ve diğer yerleri gez mişlerdir. Dün gece de gemide bir ziyafet verilmiştir. Ad alardan gelen Türkler hakkında Adalardaki Türklerin evlerini, tarla ve bahçelerini (o bırakırak memleketimize kaçtıkları görül - mektedir. Bu gibilerin kabul edil- miyerek geldik'eri yerlere iade e- dilmeleri hakkında bir karar ve- rilecektir. Bısıklet yarışı Yeni Şişli spor klübü tarafın- dan tertip edilen bisiklet yarışı 1l mayıs cuma günü saat yedide yapılacaktır. Bir ay yatacak Sarıyerde Gümüşdere muhtarı Ömer ağayı çifte ile öldürmekten suçlu rençber Ramazanın dün ağır cezada muhakemesine bakılmış, vak'a kazaen olduğu için Ramxw zan bir ay hapse mahküm edilmiş. tir. Ağırceza taşınacak Divanyolundaki Muallimler bir- liği binasındı muvakkaten yerle - şen ağırceza ve diğer ceza mahke- | melerinin postahane binasına nak- li için bütün hazırlıklar bitmiştir. Üç dört güne kadar nakil işine başlanacaktır. 50 motör Deniz zabıtası memurları tara» fından limandaki motörler ve mo- törlü vesait sıkı Bir muayene ve kontroldan geçirilmiş, bunlardan ölçü ve tescillerini yaptırmıyanlar dan ellisi işlemekten menedilmiş - tir. Kayseri fabrikası Kayseride kurulacak fabrika hakkında Sümer bankla müzake » reye girişmek üzere İstanbula ge- len Sovyet heyeti dün akşam An- karaya gitmişlerdir. Kayseride kurulacak pımuk İ fabrikasının makineleri Rusyada yapılmaktadır. Montaja sonbahar- da başlanacaktır. Hüsnü bey geldi Bir müddettenberi Ankrada bu- lunan inhisırlar umum müdürü Hüsnü Bey dün şehrimize gelmiş- | tir, Hüsnü Bey Ankarada idarenin yeni sene bütçe ve kadroları hak- kında vekâletle temaslarda bulun- muştur. Alman elçisi Alman elçisi doktor Rozenberg z&vcesiyle birlikte mezunen Al - manyaya gitmiştir. Sefire müste - şarı Fabrikos vekâlet edecektir. “ Şefçik,, ler Bir iki defa gazetelerde sözü geçti. Babiâli muhitinde birkaç sene evvel bir âdet çıktı. Lâaletta” yin kimselere “Üstat,, demek. Bu âdet yavaş yavaş yayıldı. Artık “Üstad,, ın haddi hesabı kalmadı. En tanınmış gazeteciden mürettip yamağını kadar “Ustat,, lar belir- di. ç l “Üstat,, acemcedir. Türkçeye “öğretici,, fransızcaya “'metr,, ile tercüme olunabilir. Rasgele ada - İ ma değil pek az kimselere verile- bilecek olan bu sıfatı böyle ayağa düşürünce hakiki “Üstat, lara “Üstat,, demesi âdeta tahkir ma- kama kaim oluyor. “Üstatçık,, br “Üstat,, ları yok etti. Piyasa- yı onlar tuttu. .. Deha, tabiatin nadir kimselere bahşettiği bir kudrettir. Bir cemi- yet, içinde bir dahi bulunursa o - nunla iftihar etmek hakkıdır. Bir millet dahilerine karşı en büyük hürmeti gösterir. Dahi siyasi, as keri, ilmi, sınai sahalardan birin- de, bazan birkaçındı zekâ sahip- lerinin başaramıyacağı şeyler ya- ratan bir harikadır. Böyle olduğu halde bu kelimenin de mükâleme lerimizde, yazılarımızda kıymet - ten düşürüldüğü görülüyor. “Da- hi,, ler sağdan soldan yükseliyor. “Filân dahi!!,, “Ne deha!,, gibi tabirler yağdırılıyor. Sıfatm kıy” meti kalmıyor. “Dahicik,, ler kan şısında “Deha,. irkiliyor, Küskünü- yor. Bu sıfatı da tezlil için ne ka bilse yapılıyor. şa. Bu içtimai çirkinlik'ere, en yük- sek vasıfların zillete düşürülmesi» ne karşı omuz silkmiş, susmuştuk. Fakat cemiyetin miyârsız hareket- leri, o muvazenesiz düşünceleri “Sıfat kıymetinin düşürülmesi, yolunda gittikçe şümullenir bir te- cavüzkârlık göstermeye devam e ti. “Üstat,, lığı, “Dahi,, liği tamim- den sonra şimdi “Şef,, liği tamım moda oldu. Devlet müesseselerinin henüz bu hareketten münezzeh olduğunu zannediyoruz. Fakat bankalarda, fabrikalarda, ticari müesseseler - de, belki de Avrupa usulü zanne- dilerek, “Şef,, modası aldı yürü- dü, İki memurun çalıştığı her oda- da bir “şef, üç hademenin bulun- duğu her müessesede bunlara bir “Şef,, tayin ediliyor. “Şef, — şef, şef,,.. Biraz düşünelim, biraz muva » zeneli olalım, biraz kendimizi bi- lelim; “şef,, nedir? Kime “şef, denir? “Şef,, diye bir kütlenin ba- sına geçip ona direklif veren kim- seye denir. Fransızcadan alman bu kelimeyi biz türkçede yüksek İ şahsiyetlerimizi tebcil için kullan- | mayı münasip gördük. Gaziye İ “Büyük Şef,, derken onun Türk milletini selâmet yolunda sevket- tiğini temsil kaydında bulunduk. Diğer “Şef,, ; sıfatını verdiğimiz büyük şahsiyetler de milleti “'di- rije,, eden kıymettar kudretlerdir. “Şef,, sıfatını türkçe lügate ithal de bundan başka bir maksat yok» tu. | Yüksek bir kudret ifadesi için kullanılan bu kelimeyi müessese lerin memurlara rasgele ve devri Hamidide rütbe dağıtır gibi dağıt» masr ne kadar çirkindir anlaşılmı İ yor mu?. pe M. Gayur “e —Devamı 8 nci saylada— ". w