Talia Hanım, apartman kapısı- nın açıldığını işitince, koştu. Ge- len kocasını karşıladı. — Bonsuar, Namık... Seni sa- bırsızlıkla bekliyordum. — Ya?... Fakat geç kalmadım ki... Saat henüz yedi buçuk. — Biliyorum, şekerim, geç kal- madın... Geç kalmadın ama, seni | davet ettiler... Daver Bey ikidir telefon ediyor... İngiliz tüccarınmız 'yok mu hani? Birdenbire geliver- miş... Seni mutlak görmek istiyor muş.., Yarın da erkenden gidecek g Seni tam sekizde Cenyoda bekliyorlar... — Eyvah... Yetişemezsem?.. — Haydi, haydi... Ben — senin elbise değiştirmene yardım rim... Çabuk, bu buruşuk — elbise- leri sırtından at... giy«., Bir taksiye atlar, gidersin... Namık, beş dakikanın içinde, karısının yardımiyle hazırlandı... Pürtelâş çıktı. ede- | Lâcivertleri | Talia, yalnız kalınca, kocasının | öteye beriye attığı elbiseleri — dü- | zeltmek üzere odaya döndü. saniye bile düşünmediği yazı ma- sasının başında durdu. Kilitli gö- ze bir anahtar uydurarak açmağa karar verdi, Çünkü bu kapalı yer- de bir takım hiyanct vesikaları bulacağmıma artık emindi! Uydurduğu anahtarların biriy- le çekmeceyi açtı. Biraz — araştır- dıktan sonra, eline, kadın yazısıy- la bir deste mektup geçti. Bunlar | da, en aziz arkadaşlarından biri- nin imzası vardı: Aliye... Iki kocadan boşanmış, — sonra üç beş maceraya atılmış olan & - liye, ton zamanlarda, kendisile ahbaplığı seyrekleştirmişti! Mek - tupları okudu. Kimi uzun, kimi kısaydı, Tarihleri takip ederek maceranın ne suretle inkişaf ettiği ni öğrendi. Altı ay evvel — başlı- yan mektuplar, evvelki güne ka- dar devam ediyordu. Hattâ şon mektupta vadedilen bir hediyeye teşekkür vardı, Bu hediye mutlaka kendisinin bulduğu yüzüktü. Ev- | lendiklerinin yedinci senesi oldu - | gu halde, Namığı âşık gibi sever- di. Genç adam sevilmiyecek - gibi | de değildi. Karısını hiç yalnız br- | — rakmaz, daima beraber sokağa çı- | — karlardı. Pek nadir olarak, Talia- evde böyle bir başına kalırdı. Birdenbire, hayret içinde yere | baktı. Pantalonun atılmış olduğu iskemlenin altında küçük bir pa- ket duruyordu. Genç kadın eğil- di, Biraz tereddütten sonra sicimi çözdü... Bir kadife kutu... İçinde de plâtin üzçrine işlenmiş pırlan- talı bir yüzükem e. Bu mücevher ında ne arı- yordu? Genç kadın sarardı, Müt- hiş bir felâketin tehdidi — altında bulunduğunu hissetti. Yok, lâkin olamazdı. Muhakkak kocası bunu “Tal'aya hediye almış, fakat telâş- la söylemeği unutmuştu. Gene düşündü: Ne sebeple al- mış olacaktı? Daha bir ay evvel, doğduğu gün dolayısile Namık o - na yakut yüzük hediye etmiş de- — gil miydi? Simdi bunun — mânası yoktu! Hem kocası paraca sıkıntı- da olduğundan bahsetmiyor muy - du? Gün gibi asikârdı: Bu yüzük başka bir kadın için almmıştı. Bugün buraya gelirken — bunu zsatın alıp pantalonunun cebine koymuştu. Niyeti, evde yüzüğü bir yere saklamak, yarın — sevgilisine vermekti. Lâkin, âni havadis kar - şısında aklı İngiliz tüccara gitmiş, herşeyi unutarak acele ile evden fırlamıştı! Eline bir kitap aldı. Fakat o - kuduklarından bir şey anlamıyor- du, Sabırsızlıkla kocasının gelme- sini bekledi. Namık, avdetinde, Daverden, İngilizden, işi hallettiğinden — ve daha bir çok meselelerden bahset | tiği halde, yüzüğe ait bir kelime | söylemedi. Maamafih, asabi ve düşünceli bir hali vardı. Mutlak, yüzüğü düşünüyordu. İhtimalki yarın tekrar giyece - ği dünkü elbiselerin cebinde kay - bettiğini bulmayı umuyordu. İhti- — Mal yazıhanede bıraktığını sanı- “yordu. Fakat, dakikalar geçtikçe, Talia, aldatıldığına, mücevherin a bir kadına verilmek üzere alındığına büsbütün kani oldu. Ertesi sabah, kocası evden çık- sonra, yazıhane odasına . Simdiye kadar açmağı bir h b | Talia, her şeyi anlamıştı. Ko— cası, onu, aldatıyordu. Hayalinde bu derece büyüttüğü erkek, ken- disine âşık, sadık sandığı Namık, meğerse ekser kocalar gibi sahte İ adamın biri imiş... Genç kadın, o daşlarını hor görmüş, istihfaf et- di. Namığa karşı nasıl bir hattı ha- reket takip etmeliydi? İntikam al- mak için o da birinin metresi mi olsun?... Ayrılsın mı?... Hayır, bü- tün erkekler yalancıydı! Bütün er kekler birbirinden beterdi, Kim- senin metresi olamazdı, Hem o, fıtraten faziletli bir ludındı Ço- cukları vardı. Boçınımız&' Öyleyse?... Talia, mektupları yerli yerine koyduktan sonra çekmeceyi kapa dı, Uzun uzun düşünceye — vardı. mücevnerdi. Aradan bir kac gün geçti. Bir akşam, çocuklar uyuduk- tan sonra, Namık, karısının par - mağında bir yüzük gördü. Sarardı, kızardı. Zira, karısına ait olmıyan bu yüzüğü pek güzel | tanımıştı! 4 Talia: — Yeni yüzüğüme mi bakıyor- sun? -dedi.- Bunu trampa ettim... Hem de kârlı bir trampa... Evet... Yedi seneden beri pek — kıymetli sanıp ta sıkı sıkı sakladığım — bir şey vardı... Ansızım bunun değer- sizliğini anladım ve bu yüzükle onu değiştirdim... - Nakıli: (Hatice Süreyya) İrtihal Memleketimizin tanınmış ve di son zamanda ducar olduğu has- talık neticesinde vefat etmiştir. T ürk mutbahında Şerefli yollar kil edecek olan merhum ahlâk ve dir idi. istasyonundaki evinden kaldırıla. rak sa>t 10,45 Beşiktaş iskelesin- den hareket edecek vapurla Sarı- yere ailesi makberesine defnedi- lecektir. de ailesi ve sevgili oğlu Beyoğlu Abdullah Efendi mahtumu lokan- tası sahibi Hikmet Beye — sabırlar versin. güne kadar, aldatılan bütün arka- | mişti. Bu hissindeki hatasını ıulıl Yüzüğe baktı. Oldukça kıymetli | geresnASEKAYESE KA SEANELACALLLKALCECECLECASE İŞ büyük lokantacısı Abdullah Efen- açın ve bu san'atta bir tarih teş- (j terbiye itibariyle de şayanı tak- |i Cenazesi bugün saat 10 da Şişli |: Allah rahmet eylesin. Kederdi- (© H TANı En iyi, en güzel fıkraları bize gön- dereceklerin yazıları; burada neşredi- lecektir. Yalnız bu fıkraların uzun ol- | maması, seçme olması ve | yazılması lâzımdır. | 222 — Hap ve Hup Mişon Efendinin iki karısı var- dı, iBrisinin ismi Hap diğerinin is mi Huptu. Mişon Ef. her akşam | bir karısına gider onda — kalırdı. Hapa gittiği zaman Hup derdi ki: — Bu akşam Haptadır. Hupa gittiği zaman da Hıp derdi ki: | Huptadır. Böylece seneler — geçti |bir gece Mişon Ef, eve gelirken gündüzden azçılmış bir lâğma düş- tü, Ve gırtlağına kadar pisliğe gö | müldü. Kendi kendine: “Hap dor | ki Huptadır, Hup der ki Haptadır. bilmezler ki Mişon Ef, gırtlağına kadar , , . , dır,, diye hayıflandı. Mümtaz 223 — ismini değiştirmiş Vaktile Cafer isminde ahmak | bir adam varmış. Bir gün memle- | ketin zenginlerinden biri bu ada- mı yanına çağırarak, der ki: — Cafer, şu üzüm sepetlerini yüklen de doğru benim daireme ] ıkra müsabakası | ekunaklı — Peki efendim, baş üstüne, Diyerek sepetleri yüklenip dağ- ru herifin dairesine götürür. Av- |detinde bir kaç kuruş hamallık parası almak isterse de herifin yanına bir türlü cesaret edip ya- naşamaz ve sıkılganlığından para | alamaz. Hattâ bu tabiatinden aç kaldığı vaki olurdu. Bunun için bu adama çocuklar “eşek,, ismini takmışlardı. Asıl ismi unutulmuş- tu. Bir gün memleketin imamı bu a- cayip isimli adamı yanına çağırır ve der ki: — Cafer, senin ismini okumak-- la değiştireceğiz'sen hiç sıkılma ! — Peki imam Ef. Allah öm- rünü artırsın; diyerek imamın | | yanından ayrılır. Aradan bir kaç gün geçer, imam tekrar — çağırır. Herif sevinerek yanma gider ve |kürsünün yanında - pineklemeğe başlar, Cemaat toplanır, kitaplar okunur, dualar yapılır, nihayet ce maat dağılır. İmam bu sefer he- rifin "ulağına eğilerek der ki: — Oğlum, senin ismini “sıpa,, | taktık, Herif bu sefer koşarak karısı- nn yanına sokulup der ki: — Karı, benim ismimi değiştir- | | diler. | — Ne taktılar?. — Sıpa!.. — Neye yarar, büyüyüp te gene eşek olacak değil misin?.. Ordu: A. Fuat KEETÜNEZEEMTSENREKERERREERAAMERENRRRENAREN Gidilebilecek eğlence yerlerı .,ı SİNEMALAR : IİPEK: — Şeytan kiz t SARAYı Şerlok Holmes : MELEK: Kendini aşka veren kadınğ ji ALHAMRA: Bir gönülde iki sevda TURK: Altın arıyan kızlar Z İ ASRI: — Gönül tuzağı. SUMER: Suzan banyoda ŞIK: Denizaltı cehennemi ŞARK: Hayatı İsâ ALKAZAR: Vahşi orman esrarı HILAL: — Beyaz rahibe RALEMDAR; O da bir zamanmış. YILDIZ: Roma ateşler içinde HALE: — (Usküdar) Roma ateşler < içinde MILLI: — Sahte fahişe # KEMAL BEY: — Kinzkong £ FERAH: Hayatı Tsğ (Şişlidey Çit Beceleri götür!. | ç | Ben | Meri | Mother | İki ngilizce İ.llıııı'”l dorslorl Perşembe ve pazartesi günleri çıkar a Müellifi: ömer Rıza B. Bü suallere cevap veriniz: (1) What is Mâry? (2) Who is a giri? - (3) who are girls. (4) who is a böy? (5) who are boys (6) who is | a woman? (7) what is the father? (8) who is man? (9) who is Henry. (10) what are you Mary and Jane? C. Bu cumlelerin sonlarını tamam- Tayınız: (1) Tom is — —, (2) The father Woman. (3) — and —— girle. (4) Dam — —. (5) We are — , (6) 'The mether is — —. (7) You are — — . (£) Jane is — —. D. Bu cümlelerin boşlarını tamam- layınız: (1) — —& boy. () ——— wo — inan . (3) — and — — girls. ) — — am — —. (5) — and — — böys . (6) — — a man. rı second sokend Twoa; Tu; İki; Henry Henri Henri haz maliktir father, fazer, 1) bir Henrinin babası vardır. Have Hav Malik a e bi Babanız var mıdır? Henry? Henri yes, Henri evet, ı have a father. Ay hav L fazer, malik bir Evet, babam vardır. Mary and Jane, end Ceyn, regther” YAW a rarmds e nn you a Hav yu e mazer? Malik — misiniz bir valide Meri ve Ceyn, velideniz var mı? Yes, Yes, Evet, Have Hâv e Malik bir Evet, öânnemiz vardır. Have Hâv Malik Have | Fatker Fazer Baba ©öne Mazer van Ana bir Baba ve aranın bir oğlu var mı? No, tkey have No, zey hiv Hayır onlar malik Twa sons. Tu sanz. oğullar Hayır, onların iki oğulları vardır. The first son i san oğul 'Tom, Ikincisi Henridir . They Zey Onlar Two 'Tu Iki Onların iki kız kardeşi var, dovterz. kız evlât e dovter yahut bir. kız evlül Meri erkek evlât mıdır? Yahut k! evlât mıdır? © bir kız evlâttır. Erkek evlât değildir: | | She il Şi Tom dahi bir küçük çocuktur. »|>“The father Zi fazer , Baba a € bir He Hi o Vifkıkti n e | Ve Bir çocuk değildir. Baba bir adamdır. İt iz, dır, are ar dırlar ı Ay, Ben, are ar | dırlar Singular Müfret (1) I| have Ay hav Ben malik Malikim (2) You have Yu hav Siz malik Maliksini: (3) Ho Hi O müz?kker Maliktir - They Zey Onlar Maliktirler z has işE &he, $i, she şi Haa li — . Sovyet bayramın? gidecek heyetimi” Ankara, 15 (Hususi) — mayıs şenliklerinde bulunmak V zere Sovyet Rusyaya gidecek t? yarelerimizle bazı askeri erkân © | gideceklerdir. Heyet gelecek ta hareket edecektir.