HABR'in hikâyeleri — Dün gece nerede idin? Bu suali, kıskanç yeni birdenbire kocasına sordu. —— Dün gece?... Koca düşünür gibi biraz şaşkın cevap vermek istedi. — Yalan bulmağa uğraşma! Ben | biliyorum nerede idin. Geceyi mu- hibbenin yanında geçirdin. gelin, — Muhibbenin yanımnda mı? Be- | nimle alay mı ediyorsun? Ben dost | larrmla beyaberdim. bi Ynııö: Yalan!.. Muhibbenin | evvel sözü bu oldu: evine gittin biliyorum. İnkâra uğ- raşma, Görmüşler... — Beni mi? Beni Muhibbenin e- vinde görmüşler ha? Hele dostla» | | rıma bir sor... — Senin dostlarına — Hakikat böyle değil. İstersen bizzat Muhibbe'ye de sor. — Bu da şöz mü? O mu doğru- | yu söyliyecek! Siz onunla — anlaş- mışsınız! O maymunla... — Lâkin unutma ki dostsunuz! — Maymundur işte! Sen onunla flört ediyorsun. Dün gece de evin- de idin! — Benden şüphelenmeğe hak- kım yok. Sana yemin ederim. — Hakkım yok mu? İspat ede- ceğim. Sana vesaik getireceğim, Kıskanç gelin, kapıyı hızla çar- | parak-odadan çıktı. Maatteessüf, hiç vesikası yoktu. Yalnız başka bir arkadaşı kocasını bir gece ev- vel Muhibbenin evi civarında gör- müştü. Alt tarafı kendi kuruntusu idi. Vakit kaybetmeden arkadaşı o- lan Muhibbeye şu mektubu — yaz- | di: Kardeşim, S Jııgnııinn doğruya Sen L bilmek — istiyorum. nerelerde zi- et. “Kimbil ün gece idi. Bana da dedi ki güya seni yaret etmiş. Böylelikle beraat mek istedi. “Riça ederim, beni bu muzta- rip halimden kurtar, tâcizatımı af- fet.,, Mektubu, derhal cevap getirmek emtiyle kocasından gizli hizmetçi- | si ile gönderdi. O, öteki odadan, müstehziyane | sdruyordu: — Töhmet vesikası nerede, ka- rıciğim ? — Az sabret, göreceksin. Muhibbenin cevabını halecan içinde, sabırsızlık içinde bekliyor- du. Muhibbe, mektubu — okuyup ta arkadaşının kocasının, herhangi bir eğlentisini gizlemek için kendi- sinde olduğunu söyliyerek temize | çıkmak istediğini anlayınca, — gü- lümsedi. Her iki gelin - güveyin, çok se- viştiklerini bilirdi. Aralarında an - laşmamazlık ve hırıltı çıkmasına sebep olmak istemedi. Şu cevabı yazdı: “Müsterih ol, kardeşim. hoc.m, hakikâten dün gece bende idi. 'Şııpı he etmene sebep yoöktur. Memnun oldun mu? Hadi gel, beni çal bul. O kadar sevindirmiş olacak- Osın ki....,, $ k l miş olduğumu nasıl ispat edebilir- | inanmıyo- | rum. Sen Muhibbe ile beraberdin. | | — Kısaca meselenin nasıl olduğunu En iyi, en güzel fıkraları bize gön- dereceklerin yazıları; burada neşredi- lecektir. Yalnız bu fıkraların uzun ol- | maması, seçme olması ve - okunaklı Kıskanç gelin, bunu okur - oku- | maz, kocasının burnuna soktu: — Vesaik mi- istiyordun? İşte | 204 — Uçumuıden biri vesika! Bak! diye bağırdı. O, sararmıştı: j kadınla evlenir. — Fakat böyle bir yalanır nasıl | Karısı da hep eski | sana yazıyor? Ama bakalım be- bahsedermiş. |nim gözümün önünde de ispat ede- | bilecek mi? Göreceğiz... | Süratle fırladı. Doğru Muhibbe- | yazılması lâzımdır. Vaktiyle Nasrettin Hoca dul bir ! kocasından Bunun üzerine Nasrettin Hoca karısna: Ya merhum, ya ben, üç kişi bu | yatağa sığmaz. demiş. | Murat 205 — Üçünüze de Merhum tulüatçı Kel Hasan bir gün eşeğe binmiş, Edirnekapıya doğru gidiyormuş. Yolda kendisi- | ne tesadüf eden tımdıklırındıni biri istihza ile: | — Nereye gidiyorsunuz böyle | ikiniz? diyince Kel Hasan bir an | bile düşünmeden: — Üçünüze ot toplamıya... Cevabile mukabele etmiş. Mustafa Kâzım 206 — Dengi dengine i Bir gün oduncunun biri baltası- l nı almış odun toplamıya gitmiş Bir av köpeği; adama musallat ol- | muş, adam baltasının keskin tara- | file köpeğe vurmuş ve öldürmüş. Köpeğin sahibi adamın yakasın- dan yakalamış ve: — Niçin baltanın sapı ile vur- madın? Oduncu cevap olarak: Muhibbe, yalnız kalır kalmaz, — Efendim köpek beni dişi ile hatasını hissetti. İyi niyetine rağ- | ısırdı eğer kuyruğu ile — ısırsaydı men yanlış hareket etmişti. Ve bu | ben de baltanın sapı ile vururdum: gafı tashih etmek istedi. demiş. Hemen, sevgili arkadaşına tek- | W rar bir kaç satır yazdı: Beni affet, kard nin evine koştu. Selâm vermeden — Geceyi, burada, sizinle geçir- niz? | — Bu defa, Muhibbe hayretle o- na baktı: — Memnun değil misiniz? Sizi kurtarmak için yalan söyledim. — Bilâkis, beni mahvetmek için! anlattı.. Sonra ilâve etti: — Şu halde zevceme hakikati söylemeniz lâzım gelir. Onu teskin etmelisiniz, | —AA.. Kabil değil. Evvelâ, eğer böyle bir şey yapsam bile, inandı- |ramam, Sonra da onu aldattığı- | mı zanneder, Kabil değil, Kabil değil. Söylediklerimden bir kelime | bile değiştirmiyeceğim. Fena mevkide kalan genç koca, nafile ısrar etti; nihayet öfke için- de, hem karısma, hem Muhibbeye | karşı şişkin bir öfke içinde savu - Şup gitti. Vefa lisesi a çıkmasın d al- reket etmek istem Yeniden iki büyük vapur mak üzere Londraya giden vapor- su: Dün gece kocanı culuk şirketi idare meclisi azasım görmedim. | dan Ruşen ve balıkçılık mektebi “Birazdan senin evine gelece-| müdürü Şevket Beylerden müte- ğim. O zaman meseleyi izah ede- | şekkil heyet, gelen haberlere gö- rim.,, re, Londrada vapur alamamış ve Marsilyaya hareket etmiştir. Londradan dört bin — tonluk, | her türlü konforu haiz, çok sü: | li bir vapur bulunmuş fakat üzerinde anlaşmak kabil olama- | mıştır. -İngilizler | otuz bin İngiliz lirası istemişler- Profesör Marks ve dir. Vapurculuk şirketi - gemiye | islâhat raporu yirmi iki bin İngiliz lirası vermiş- | tir. Marsilyada vapur bulunmadı- | ği takdirde, İngiliz vapuru üze- | rinde sahipleriyle anlaşılmağa ça- lışılacaktır. İ IPEK: | da bir Kıskanç gelin, bu ikinci tezkere- | yi de alınca, büsbütün şaşırdı. Ikbal Çika —Sonu yarın— bu vapur için GaberSaner arEĞETN YerDERKE SAT LeiYEreE ea | Viyanalı profesör Marks'ın ver- diği ıslahat raporu üzerine konser- vatuvar programlarında bazı de- gişiklik yapılmıştı. Bir seneden beri yeni esaslar üzerinde çalışan muallimlerin mesai neticesi yakm- da başlıyacak - senelik imtihanda anlaşılacaktır. Profesör bu imti- hanlarda hazır bulunmak — üzere şehrimize gelmek üzeredir. Belediye konservatuvara daha fazla talebe devam etmesinin te- | mini ve henüz istidatları keşfe- dilmiyen gençlerimizin musiki sa- I hasında kıymetli birer unsur ola- | rak yetişmeleri için bazı tedbirler almağa karar vermiştir. Gıdılebılecek eğlence yerleri SİNEMALAR : Sarışın kukla SARAY: Seliller birii MELEK: - Bir gönü ELHAMRA: Leblebici Horhor ağ; ve Macar marşı Altın arıyan kızlar H # ü ğ TURK: ASRİ: — Aşk kelepçeleri SUMER: Dağların kızt İf ŞIK: — Niçin öldürdüm H ŞARK: Hayatı İsâ ALKAZAR: Ciciberber, ALEMDAR: Yürüyüş YILDIZ: Adalar çiçeği MILLi: Gülen Paris, Belediye kendi memurları ve aileleri arasında konservatuvara devam etmeği arzu edenlerden | ücret alınmamasını karar verlılîı- tir. Bundan başka şehrimizdeki | mekteplerde, muallimleri tarafın - dan musiki — istidadı — görülen gençlerin de konservatuvara de- vam etmeleri için teşvik — edilme- (i | leri düşünülüyor. KEMAL BEY: HALE FERAH: TAN İki yüzlü adam (Usküdar) King kong. Hayatı İsâ (Şişlide) Kırık kanatlar Mmmıııı Vatandaş silâh başına| HILAL: Denizalt: cehennemi 8 Nisan 1934 Nakıl ve tercüme Yazan: — 25 — 1— Mükâp: Altı tarafı murabba olan şekil; Yan satıhlar Bütün Satıhlar — 6 (a b)* Hacmi — (a b)' 2 — Mütevazilmüstatilât: Yan satıhları: (ab — bd * de ae Bütün satıhları: (ab ca) X ae — ab Hacmi: ab 4 (ab)” ca) bd ae ac X ae 3 — Menşuru kaim: Yan satıhları: (ab de t ef - fa) aa" Bütün satıhları; (3b, ;f be - &d J fa) an” * 2 X< Gab x mm'/ 2 Yan satıhlarının diğer ifadesi: 6 ab X na' Bütün satıhlarının diğer ifadesi: Güab X aa" 1 2mm'/2 6 ab Xmm'/2 be * ed 4 ef der | Bütün satıhları: 6 afe'f? Mütevazilâdla Bütün satıhları: 6 afef' - 12 ab X mm'/2 Hacmi: 6 ab X mm'/2 5 — Ehram: Yan satıhları: abe müsellesi — acbi müsellesi * deb müselleti , Bütün satıkları: abe mü. & ati mü, * deb mü, * aeb mü Hacmit — metahası abe X am/3: | 6 — Nakıs ehram; yan satıhlarıt aba'b' şibih münharifi beb'e' git bih münharifi | cac'a' şibih munıı.rli Bütün satıhları: —(aba'b') ş. m. “bab'e', g. me e “cac'a',, ge n Ph "a'b'e',, mel “abe,, mü. * “a'b'e',, müt a'b'e',, cezri X dd'/3 - a müsşteviyeyn zaviyesi &» mü. Hacmi; “abe 7- 8 — d zaviyei veçhiyesi. | Orta mektep riyaziyesinil! Gureşçılerımız Roma m sabakasına Güreş federasyonundan - bildi- | rildiğine göre 24, 25, 26, 27 Nisan | 934 tarihlerinde Romada yapıla- | cak Avrupa güreş — birincilikleri ) şampiyonası için İtalyada humma- lı bir faaliyet devam etmektedir. | Hıfunın muayyen günlerinde in- tişar eden spor mecmualarından maada yevmi gazeteler de ilk say- falarını bu şampiyonaya hasret- mişlerdir. Bu — birincilikler için Romanın en büyük - tiyatroların- | dan biri olan Ouirinal — binası ta- m-men hazırlanmış ve binlerce se- yircinin pek rahat ıeyredcbılmcıi | için hususi mahaller yapılmıştır. Son aldığımız malümata nazaran | 1934 Avrupa güreş birincilikleri- ni bizzat Sinyör Mussolini küşat edecekler ve sporcu yemininden sonra müsabakalıra başlanacak- tır. Müsabakaları takip etmek ıçin dünyanm muhtelif şehirlerin- den (400) kadar gazetecinin ge- | lecekleri tesbit edilmiştir. Salo- | nun aydınlanması için hususi ter- tibat yapılmış ve bu teritbat saye- sinde her yerde oturan meraklıla- hazırlanıyor j ), rın minderi kuvyetli bir aydınlı? : altında görebilmeleri temin edif | miştir. ı Umum Avrupa birincilikleri: | mukaddemesine teşkil eden | reş şampiyonası umum İtalya hitinde merakla beklenmekt | Sokaklara mağazalara — muhtel şekilde sıralanan afiş ve reklld lardan hükümetin bu şampiyı ya büyük bir ehemmiyet ı!fe'ğ leri anlaşılmaktadır. Dünya - $ muhitinde bir hadise teşkil edj | olan bu müsabakalara Türk mımin da iştiraki — katileşmi: ı Teşkilât erkânımın — müttefi ı verdikleri karar mucibince mımız en kuvvetli bir şekilde ıııııyı hareket edeceklerdir. | seçmelerde ayrılan — her kilo birkaç güreşçimiz son ayırmal hazırlık için pazar, salı, p:rwö | akşamları Galatasaray klübü lonunda muntazaman çalıı dırlar. Son ayırma — 14 nisâ ü yapılıp on dokuzunda (AJ"’— vapuru ile de takım hareket | cektir.