Diişiinceler İhtikârın akıbeti Muhtekir? evlâdlarına saadet değil, f elâket tohumları miras bıraktığmı unutmamab! 11 yaşında bir çocuk kamyon altmda Yazan: Prof. Dr. ^ ^ = can verdi Süheyt Ünver İhtikâr bahsi ihtikâr kadar dnemlidir. baht ve perişan eder. Muhtekirlerden İhtikâr yapmıyanlar hep bundan bahse zengin olanlar olabilir. Fakat bunlar derler, Esasen ayıb olan, Voltaire'in de içinde nesillerce saadeti devam etmiş, difii giui, ceza değil kabahatür. O halde servetinden aüesi de istifade etmiş oihtikâr bir curümdür, bu cüriim bittabi lanlardan kimler vardır? Felâketleri cürünı işliyenın ve ortaklarının marife batınlar atlar ama, saadetleri hayatlantidir. Muhtekırleri iki kısma ayırmalıdır. nın sonuna kadar bile varmaz. BinaenaBir kısnu bahüyar olanlandır. Zira cü leyh aza kenaatte, namuskârane kazanrümleri ortaya çıkmış ve kabahatlerinin makta, ferağat hislerile vatandaşlannı vatanın aziz haklannı derecesine göre cezalandınlmıştir. Her koruyanlarda, k ialde vicdanen müsterih olmalıdırlar. kendi şahsî haklarının fevkinde tutanAçığa vurulmuş cezasıru ödemiş veya larda elbet daha çok mes"udlar göödiyecektir. Arük onun hayatınca süre rürüz. Saadet, doğru ve iyi ahlâklı incek ve çocuklarına miras kalacak felâ sanlara, insaniyet tekâmülüne bağlanan keti ya ortadan kalkmış ve yahud azal ferağatli vaianperverlerce, saaâeti yalnız mışur. Bunlar acmacak insanlar değildir. kendinin değil, herkesin müşterek malı Asıl bedbaht olan muhtekirler meydana görenlere mukadderdir. çıkmıyanlardır. Bunların kabahatleri hiç Her iyi şeyde saadet vardır. Yakuz ve bir veçhile ortaya çıkmaz, tabiî ceza da yalnız ihükârda saadet yoktur ve ihtikâr gormezler. Bunlar istikballerinin ve ço saadet bahşetmez. Zira tabiat kendi seycuklannın istikbaldeki bedbahtlıklarırun rinde gıtmiyenleri içinden perisan eder, tohumlarını atmışlardır. İhtikâr içtimaî bedbaht eder ve kendilerile alâkadar ocizamlan bozan bir kabahattir. Ve bu lanlar da bedbaht olur. Sonra hayatta gakabahati de insana maalesef iyj yetişti ye başkalarmm cebini boşaltarak ve kenremediği ve bir çok noksan taraflarını di ceplerine aktararak bütün m3ddî imdüzeltmeyi itiyad edinmediği dimağının kânlan kendi emrinde mi tutmaktır? İn. marazî temayülleri işletir. Binaenaleyh san akhna şunu koymahdır ki kendisi hased, gayz, kin, adavet, hjddet gibi ih hayatta bir saadet hissediyorsa bunu baştikâr da aklî bir müvazenesizlik eseridir. kalanna dağıtmalıdır. İnsan o zsman ha. Acaba bu deliliğin gayesi nedir. kikî saadeti bulur. Etrafmdakijer felâAcele cevab vermekte tereddüd et ket ve yoksuliuk içinde iken hisli bir «üyenler vardır. Şüphesiz zenğin vatarıdaş kendisini nasıl mes'ud hissedeolmak. Peki bu zenginlikten gaye ne j bilir? Tabiat insana zekâ bahşetmiş, lâdir? Rahat hayat sürmek, her emele ka kin tekâmiil kanunlan bunu yalmz kendi vuşmak ve kendi emellerine bel bağ lehine değil, içtimaî hayatta kendisiyle lıyanlann emellerini de tatmin etmek. beraber bulunanlann da, iyiliğine teşmiHayır, bu hiç de böyle değildir. İhtikârın lini istemiştir. Faziletli insan cemiyetinbahşettiği saadet saman alevi gibidir. Bir de hayat mücadelesi, mukavemet edemlden parlar, birden söner. Muhtekir ken yenlere el uzatmakla mümkündür, yokdisinl mes'ud zannediyorsa aldanıyor ! sa onlan yoksul bırakmakla değil. Muhdemektlr. Muhtekir mes'ud olamaz. Ba j tekirlerin topladıklan para değâldir. Onkınız niçin: Çünkü yaptığı bir başkasının lar yoksulların göz yaşlarını topluyorlar. zararına olan bu hareket tabiatm tekâBu göz yaşlan ebediyen onlan mes'ud mül kaidelerine uygun değildir. Tekâmü. edemez. İhtikâr iptilâsından kurtulmak le aykırı her hareket ve her adım ilerleistiyenler biraz da fakirlerle temas etsinmemeğe raahkumdur. Buna önayak olan ler. Görsünler ki onlam midelerinden ları tabiat kanunlan affetmez. Saadete ve dişlerinden, tırnaklanndan sökülüp de bir başkalarının aleyhine olarak erişilemuhtekirin cebine giren para kendilerine mez. Bulanık suda bahk avlıyanlar yalsaadet ve refahı sindirmiyecektir. Muhnız balığı değil, her türlü fenalıklan da tekirler bunu yapmak istemezse geçmiş beraber avlarlar. devirlerin muhtekirlerini düşünsünler ve Tabiat bir büyük sğacı yıkmak murad onların elim yaşayışlanm, şimdi aileleri. etti mi, kurdu içinden halkeder. O bünin çektikleri sefaleti gözönünde bulun. yür, büyüdükçe kurdlar da artar, onu dursunlar. Göreceklerdir ki kendilerine, ikemirir. Nihayet ağaç içinden çürür. Işte ailelerine ve hele bir batın sonra yaşıfcunun insan hayaüra tatbikından çu neyacak zavalh çocuklarına para değil, felâticeyi alırız: ket tohumları miras bırakmışlardır. Bir insan bir fenalık yaph mı onu keDr. Süheyl Unver mirecek üzüntü de içirıe girer. Onu bed Kupa maçlarına dün başlandı Atmanyaya gidecek olan İstanbul muhtellti dün Fenerbahçe stadında A ve B takımları namı altında llk toplu antrenmanını yaptı. Bu egzersis içln davet edllen oyunculardan bazılan gelmedlklerı lçin hakikî takımın tesbiti mumkün olamamıştı. Futbol ajanı, takımın tam randmanını ölçebllmek İçln bazı esaslı tedbirlerl gözönünde tutmuştu. Maçm hakemliğini Galatasaraym atıtrenörü Mr. Beget yapıyordu. 90 dakikalık oyun esnasmda göze batar hatalar yapıldıkça oyun kesillyor ve antrenör oyun içinde blrbirini takib eden yanlışhklan düzeltmeğe çalışıyordu. İsim ve şöhretleri bir hayli yükselmiş ve hattâ artık zamanlan bile geçmiş oyuncularm düştükleri hatalar dünkü çalışmada blraz fazla bile oldu. Diğer blr tedbir olarak da B takımında Fenerbahçe ve İstanbulsporun antrenöılerine de yer verilmişti. Onlar da ovun içinde yapılması icab eden sistem üzerinde müessir olmıya çalıştılar. Takımlar §u şekilde çıkmışlardı: A takımı: Cihad Salim, Bahadır Hüseyin, Ömer, Esad Fikret, Hakkj, Melih, Şeref, Şükrü. B takımı: M. Ali Antrenör Gringoir. Murad Musa, Ali Rıza, İbrahim Muhteşem, Arif, Makrey, Kadİr, Halid. Dün yapdan kupa maçlan Birinci ve ikinci like dahil kulübler arasmda tertib edilen İstanbul kupa maçlarına dün Fenerbahçe ve Şeref sahalarında başlanmıştır. İkinci like mensub kulüblerden bazılan sahaya gelmedikleri içln her iki staddaki maçların bir kısmını yapmak imkânı olmamıştır. Fenerbahçe stadında İlk maçı Davudpaşa Ue Demirspor takımlan oynadı. Birinci likte kazandığı İyi neticelerie bu mevsim maçlarında parlamış olan Davudpaşa takımı bu maçı 8 3 gıbi yüksek bir sayı farkile kazanmıştır. Osmanlı Imparatorluğunun bundan evvelki makalelerde gösterdiğimiz şartlaÇarşıkapıda, ölümle neticetenen bir rı altında, öz dil ve kaza olmuştur. Dün saat on dörtt«, Be millî kültür yerine, yazıddan Çarşıkapıya doğru hızla gelen şark kozmopolitliği ruh ve çehresini taşı3747 numaralı kamyon, 11 yaşında Kas yan bir kültür ve dilin inkişaf etmesinden tamonulu Şevkıye çarpmış, çocuk, tekerdaha tabiî ne olurdu? Gerçi bu dil ve kül lek altmda başından ağır yaralannııştür devletin o zamanki siyaset ve maktır. Şevki, Cerrahpaşa hastanesine gösadlanna ve milletin büyük başarılarına türüldüğü sırada ölmüştür. Kamyonun çok yardım etti. Bilhassa yükselme deşoförü galib yakalanmıştır. Kendisinin virlerinde bu böyle oldu. Fakat bünyesiiddia ve müdafaasma gore, kafatası ne yabancı unsurlann yalnız karışması çatlıyarak ölen çocuk, birdenbire kamdeğil, fakat hâkim bir şekilde karışması yonun önüne çıktıgı içirı alta gitmiştir. onun tabiî gelişmesini tehlikeye sokmuşKaza etrafında zabıta ve Adliye tahkitu. 18 inci asırdan, Karlofça muahedesinkat yapmaktadır. den itibaren, elçalma devri başlaymca, ana dilin taze kanmdan ve miliî kültürün diriltici kuvvetinden doğacak fikir ortaklığı duyğusunun, millî kültür camiası ruhunun, devlet ve millet birliği iraİstanbulun kuruluş bayramına raslı desinin, ne kadar zâfa uğradığı görüldü. yan 6 birinciteşrln salı günü, şehrimizde 19 uncu asırda milHyet prent.pi her tabüyük tören yapılacak ve bu sevıncli rafta yeniden umumileşirken. Osmanlı gün, halk tabakalarının geniş öiçude iş Türklerinde bu hareket bir türlü cantirakile candaa kutlanacaktır. Kurtuluş lanamıyor, milliyet şuuru ve milli irabayramı münasebetile Halkevlerimiz de de Osmanlı Imparatorluğunu parçalanzengm birer program hazırlamışlardır. maktan kurtaracak bir kuvvet ve kudEmınönü Jialkevınde, o gün saat 20.30 ret kajTiağı olamıyordu. Asırlarca impada «Değışen adam» isimli piyes tenısil ratorluğun birliği din fikirlerine dayatıledilecek, Beyoglu Halkevinde de Ev mış, Türk vat&nseverliği yerine İslâm vakorosu tarafmdan bir konser verilecek tanseverliği geçmiş ve bu çorak zemin tir. Kurtuluş bayramı diğer Halkevlerin Ü2erinde mülî kuvvetler israf olunmuştu. de de bareketli bir surette kutlanacaktır. Vâkıa imparatorluğun yüksllme devri Ticaret Odasınca cezalan bir edebî rönesanstı. Fakat bu edebiyat ve bu fıkir hayatı canhlıktan, tazelikten dırılan tüccar j ve diriltici kuvvetten mahruradu. ÇünTicaret Odası, borsa harici muamele kü milletin diline çok yabancı bir yazı yapmakta ısrar eden ticari müessese dili kullanıyordu. Bu dil ve bunun ifade lerin Ticaret Odasının kaydiye ücretini ettiği kültür ne halkm, ne de milletin malı vermemekte ısrar eden müesseseler mi olabildi. Çünkü her ikisinin de hayat ihsillu bir hafta müddetle kapatılmasıru tiyaçlannı ifadeye vasıta olamıyordu. Bu, Ticaret Vekâletine teklif edecektlr. daraltılmış, kapalı bir muhitin, saray, Bâ. Borsa haricinde kaçak muamele yap bıâlî, ve medrese mensublarının, ve gittıklan tesbit edilerek yeniden cezalan gide müne^'\'er denilen küçük bir zümredırılan müesseseler şunlardır: Akseki nin diliydi, Aristokrat bir dildi, ve halk ambarı, Menahim Ballı, Nuri Faik Gicbunu anlamıyor ve se\rmiyordu. Şairler van, Numan Sadık kardeşler, Setrak ve muharrirler kibar âlemi için yazıyorSetrakyan, K. Eleftropulos, Artin Topaloğlu, Kostantin Papadopulo, Selim lardı, Edebiyat, güzel sana'tiar, dil ve oğlu Hacı Günc ve Ç. Barokas. Bun kültür, bunlarm hepsi, tamamen o kapalı lardan Setrak Setrakyan ve Numan Sa mulıitin tesir ve nüfuzu altırdaydı. Büdık ve kardeşleri İki defa» ceza gör tün Türk milletini, bunun geniş tabakalarmı bir baf;la sarmıyordu. Milletin kütmüşlerdir. lesinin onda hiç iştiraki yoktu ve milletle Feshane fabrikasında iki her türlü rabıtayı kaybetmişti. Bu halksız ve milletsiz bir dıldi. Ordusuz kumanamele yaralandı dana, memleketsiz devlete benziyordu. Sümer Bankın Feshane doltuma fab Halbuki bize halkî ve milliyi birleştiren rikasında. dün sabah iki işçinin yaralan bir dil lâzımdı. İngılterede Shakespeare masma sebeb olan bir kaza vukua gel bunu yapmıştı. Bu büyük yoldu. miştir. Saat on buçukta, işçilerâen MehDil başlı başma bir şey değil, bütün medle Fethi, kalıb üzerinde döküm işile milletin hayatile en kuvvetli bir derecede uğraşırken, bir patlama olmuştur. Pek yakmda duran bu iki amele, muhtelıf örülmüş bir yaşama unsurudur Bu seyerlerinden hafifçe yaralanmıştır. Meh beble miileli bir tarafa bırakarak, ondan medle Fethl, Balat hastanesine gönderil ayrı bir dil yapmak mümkün değildir. mlşlerdir. Yaralarının ayaklistü tedavi Dil milletle uzvi olarak birleşmiş olmalı, ile geçebileceği anlaşılmıştır. Kazanın, ve milletin kendi uzviyetinden doğmadikkatsizliklerinden mi, yoksa her hangi lıdır; kü'tür, sanat ve edebiyat öyle sabir ânzadan mı o^duğu tahkik edilmek halardır ki milletin hayatmdan ve bunun kanunlarından asla ayrılamaz ve uzun tedir. 7amani?r hayata yabancı ve mıiletten Dağcılık kulübünün yeni ayrı ve uzak kalamaz. Aksi takdirde millet böyle bir kültürden, böyle bir sana't binasının temeli atıldı Taksimde, Taksim kazinosunun kar ve edebiyattan, böyle bir dilden yüz çeş:smda yapılacak olan Dağcılık, eskrim virir. Nitekim böyle oldu. Ve Cumhurive tenis kulübünün yeni binasmm temel yet gelip de Aristokrat mümessiller sahatma merasinıi dün Vali Dr. Lutfi Kır neden çekilince, bunca asırların ve Türk Car tarafuıdan yapılmıştır. Bu mera zekâsmm mahsulü olan o muhteşem edesimde kuldb azalan, davetliler bulun biyat ve o tantanah dil ortada sahibsiz muştur. Yeni bina, üç ay zarfında ikmal kaldı. edilecektir. Sehir istanbulun fethinden sonra haberleri Osmanlı irfanı ve Feci bir kaza Türk inkılâbları 1 CUMHURÎYET 5 Birinciteşrin 194Z Operatorluk âleminde yeni buluşlar Son asırlar zarfında tıb âleminde çok büyük ilerlemeler kaydedilmiş, insan hayatını uzatan ve ıstırabı azaltan bir çok yeni keşifler yapılmıştı. Operatörlük mesleği de hemen hemen ayni hızla tıb âleminin diğer şubelerini takib etmi§tir. Bu büyük başanlardan bir tanesi kan damarları ameliyatma aiddir. Yıllardanberi cerrahî ilminin en güç işi kesilmiş, ezilmiş kan damarlannıa iki ucunu birbirine dikebilmek meselesi idi. 1940 senesinde Şikago üniversitesinin tıb fakültesinde uç senedenI berY"^İısan"sİdney"smîth narmndablr , ^^fe ^ ^ genc t a I e b e b u m e s e e uzun düşünmüş ve şöyle bir neticeye vâsıl olmuştur. tOperatörler kan damarlarının ameliyatmda tıpkı annelerimizin çorab yırtıklarım örerken kullandıkları yumurta gibi bir yuvarlağa muhtacdırlar. Bu sayede damarm iki ucunu bozmadan, hırpalamadan dıkmek kabil olacaktır, Fakat damarm İçine konulan bu yuvarlak yumurta, dikiş amliyesinden sonra ne olacak?. Nasıl çıakrılacak?.» kültür oYazan: ***•**********>*** bir dil, bir Cumhurilacakü Hasan Cemil Cambel İstanbulun kurtuluş bayramı de nasıl kalabilirdi? Bu, dille milletin fıkrî inkişafı arasındaki karşıhklı tesiri anlamamak, kendi mukadderatmı kendi eline alan milleti bu vazife ve mükellefiyetini yerine getirecek fikrî ve ruhî unsurlardan ve bunlardan alacağı kuvvetle ilerlemek ve yükselmek imkânlarmdan mahrum bırakmak olurdu. Şimdi hedef islâmlaşmak değil, Türkleşmek, Türklükte koyulaşmak, millileşmek, kültürleşmek, ilimlileşmek, yenileşmek, modernleşmekti. Kemalizmin hedefi bu icü. İstiklâl savaşının zaferile uyanan millî duygu Türk mazisinin yeni keşfinden do. ğan milli gururla birleşince, millî hududlar içinde modern. canh bir Türk kültür dairesi vücude geürmek artık bir zaruretti. Türk milletinin yeni hayat ideali, milli hâkimiyet fikri bunu istiyordu. Şimdi halka, milîete ve devlete aid şeyler birleşecek, bir halk, bir millet. bir devlet. jette iç ve dış birliği ni bulan yeni Türk halk milleti için başka yol yoktu. Millî dil gururu artık uyanıyor, öa dilin mukaddes ve hürmet edilmesi lâzım gelen millî b:r varlık olduğu, ve buna karşı her Türkün bir mükellefiyeti bulunduğu an!aşılıyordu. Türk edebiyatl bundan sonra Babil çehresile değil, büsbütün Türk bir beden ve vatan toprağı ruhile yeniden doğacak, millet öz dille ırkının hakikî çehresini bulacak, kendi içini olduğu gibi anlıyacaktı. Bu Türk dilmin yeniden fethi, ve Türk kültür ve san'atınm yeniden yaratılması, ve istiklâlini kazanmasıdır. Elbette bu. savaşsız ve err.eksiz olmıyacak, belki de arada bazı güzel çiçekler ezilecektir. Fakat tohumlar filizlenip yeni çiçekler açın. ca, bu bir bahar olacsk ve her taraftan taze hayat fışkıracaktır. «Pour faire la science, il faut croire a la science.» I Şolıriıı içinden Üsküdar Halkevinde yepyeni bir eser Genc Smith öyle bir şey düşünmüş ki bu yumurtacık darnardan çıkarılmak mecburiyetinda kalınmasın bılâkis kan cereyanı içinde bu madde erism... Genc Smith bu projeye karar verdikten sonra lâboratuvar tecrübelerile bu Hasan Cemil Cambel büyük muammayı halletmeğe de muvaffak olmuş. Vücudün kan damarlarının kuturlarına tekabül edecek muhteI lif kuturlarda incecik lâstik borularm içine erimiş dextrose şekeri dökmüş, lâstik tübler İçindeki bu şeker çubukları iyice donunca bunları istenilen uzunluklarda kesmiş, lâstik tüblerden çıkararak üzerlerini vücud hararetinde eriyen jelâtin tabakasile kaplamış. Operatörler yaralanmış damarlan dikerken genişliğine göre bu dextrose çubuklarını damarm iki ucunun arasma koyup iki ucu birbirine yaklaştırıp damar dıkişlerini büyük bir kolaylıkla dikiyorlartnış. Ameliyat bittikten sonra kan damarma kan gelmeğe başladığl anda jelâtin vücud hararetinde eriyor, dextrose de bir dakikada hattâ bazan daha az bir zamanda karıa k a n şıyormuş. 1941 haziranında Sidney Smith Şikago üniversitesinin tıb şubesinden büyuk şeref mükâfatile doktorluk diplomasını almış. Damar cerıahisine yapuğı bu son derece kıymetli hizmetinden dolayı derakap mesleğinde büyük ve mes'uliyetli bir mevkie yükselmiş, bu keşfi de Archives of Surgery mecrr.'asmda neşredümiş tir. İnsan zekâsının hududsuz imkânlar ihtiva ettığine inanan ve bütün projelerini bu yeni terbiye felsefesi esasına göre tanzim eden müterakki terbiye sistemi, genclerin zekâlarını inkişaf ettirebilmeleri için daha ilk mekteb sıralarmdan itıbaren önlerine sonsuz bir kitab kolleksiycnu ve fennî lâboıatuvar aleti döktükierinden dcla3Tidır ki henüz tıb fakültssinde talebe iken bile gencler ilim âlemine yeni yeni varlıklar ilâve edebilecek büyük kabiliyetlerle yetişmektedirler. hıgılizceaen çeviren İsmail Hakkı Baltacıoğlnnun «Kafa tamircisi» piyesinin Üsküdar Halkevi genclerl tarafindan temsilinden bir sahne le bir usul tuttu. Zenğinleri ayrı ayn ziyaret etti ve onların hepsine birer fakir aile göstererek: İşte, dedi, bunlar sizin kendi fukaranızdır! Söz verdiğiniz yardımı yapınız bakalım. Ve Üsküdar zenğinleri, böylece hi. mayelerine aldıkları kimseleri öğrenmiş olmanm verdiği itimadla kanşık gururlu haz içinde vazifelerini seve seve yaptılar. Şimdi Üsküdar muhitinde bir kaç zenğinimlz varsa, hemen hemen o kaEv reisi avukat Reşad Kaynar, soyadı dar sayıda yardım görmüş fakirimiz nı hiç de yalancı çıkarmıyor. Üsküdar var. Halkevinde yaptığı hizmetleri, arkadaşŞimdi Evimiz, her fırsattan. sosyal bir larmdan dinliyorum: harekec veya yardım teşebbüsü kazan Bizim burası, diyorlar, başka yer mak yolundadır. Dıl bayramı günü, Üslere benzemez. Kasabamız, hem bir küdar Cezaevinde bir kütübhane açılhayli dağınıktır, hem de niçin açıkç ması bu misallerdendir. söylememeli, fakir halkı çoktur. Bu halBirazdan. üstad İsmail Hakkı Baltacıkı, halkevine alıştırmak için Reşad Kay oğlunun, «Kafa tamircisi» adındaki yüzde nann ne zahmetler çektiğini pek az yüz yerli piyesini seyredeceksiniz. Turk kimseler takdir edecek mevkidedirler. dilinin ve Türk geleneklerinin en güzel Sosyal yardım, şüphe yok ki Üsküdar ifadelerinden birini canlandıran, fakat İçin en başta gelen iştir. Reşad Kaynar bambaşka bir teknikle başarılan boyls hamiyetli zenğinlerimizden yardım top bir piyesi seçmekle öyle sanırım ki isalayıp fakir ailelere dağıtmak yerine şöy bet edllmiştir. Eserde cemiyetin zâflan ve fesadı hünerli bir tarzda belırtilmiştir. Bu piyesi, Üsküdar Halkevinin gösteri koluna mensub gencler, büyük bir muvaffakiyetle temsil ettiler. Gencleri bizzat İsmail Hakkı Baltacıoğhı hazırlamıştır. Bu çok sahneler, seyircilerin arasmdan çıkan veya gene onların arasma karışarak rollerine devam eden genc ler tarafindan çok İyi cartlandırılrmş. piyesin bu orijinalitesi dıkkati çekmiş ve takdirle karşılanmıştır. »Üstad Baltacıoğlunu, Halkevinin çalışkan reisini ve gencleri hararetle kutlarım. Bir zamanlar, «Sahnı gülşen» ve «Bâğı cenr.et» diye anılan, harab olduğu kadar da güzel Üsküdarda aransa, belki yüz tane konforlu eve rastlanamaz. Fakat, orada bir «Halkevi» var ki. yarmın bakımlı, refahlı ve mamur Üsküdarını yaratacak olan büyük hamlenin ilk manevî sermayesini teşkil ediyor. Doğancılarda, ihtiyar bir camiin hemen karşısında genc bir bina. Bir çok seçkm simaları çatısı altına toplıyan tertemiz bir aile muhiti. Nezahat N. Ege Izmitte hayat pahalı'ığı (Baştarab 1 ınci sahiiode) Sabit gelirli vatandaşlar bu hai karşısmda ne yapacaklarmı şaşırnıış vaziyettedirler. Eskiien odun ve kömürü ucuz olan İzmr.te, şmdi yakacal% maddesi .kimya» olmuş ve kayıdsız, şartsız ytikselmeğe ba^lamıştır. Eir çcki gelebilea odun arabası 13 lira ile 15 lira; bîr axaba mangal kömürü 40 liradır. Kış gelirse ba fiata da yakacak bulunarnıyacakt:r. Bu >il tzmitte üzüm o kadar bol ve o kadar fazla ki, çarşı içleri baştar.başa uzüm küfelerinden geçilmez olmuştur. Şimdi en ucuz zamanı olması lâam geldigi haMe kilcysu 25 30 kuruştan aşağl almamamaktadır. Karpuzun kilosu bile 12 kuruştur. tzmit halkı kavun ve karpuzun kilo ile satıldığını bü sene ilk cefa görmüştür. Peynir, tereyağı, et, ayn bir derddir. Denız kenanr.da bir şehir olmaana rağmen İ2anitte deniz mahsulleri de yoktur. Arasıra, mercan, lüıer, uskumru, levTek çıkarsa, bunu ancak, «ağniya» lar alabilmektedır. Elhasıl gıda maddeleri üzerinde her gün değişen ve değiştikçe insanın gozlerim fal:aşı gibi açan müthiş rakamlar vardır ve bunların tek sebebi, İstanbuldur. Yurdun iktısadî nabzı İstanbul tacirlerinın elindedir. Memlekette ıhtıkân ve fiat yüksekliğini bu tacirler yapmakradır. Her şeyden evvel bunlan yapanlarm başı ezilecek olursa, halk ve memleket çok ferah nefes alacaktır. A takımı oyunda kat'î bir anlaşma yapamadığı halde. daima ağır bastı. Hakkırun yaptığı ilk gol oyun üzerinde A takımı hesabına büyük bir tesir yaptı. Büyük bir kısmı ders mahiye56 kilo: Tahir (Güreş), Cemal (Gütınde geçen ılk devreyi A takımı 2 1 reş). galib olarak bitirdi. 61 kilo: Bektaş (Güreş), Manol (GüIkinci devrede Melih ile Halid yerlerini değiştirmişlerdi. Kırk beş daki leş). kalık bir anlaşmada birbirlerini daha 66 kilo: Panayot (Kurtuluş), fhsan iyi beslemeğe ve paslarmı yerinde kul (Güreş). lanmağa başlıyan A takimı penaltıdan 72 kilo: Nevzad (Güreş), Koço (Kuryediği bir gole mukabil üç sayı ile ce tuluş). vab vererek maçı 5 2 kazandı. 79 kilo: Ahmed Kandemir (KasımDünkü çalışmada muhtelit takımı paşa), Celâl (Güreş). toplu olarak görmek kabıl olmadığı için 87 kilo: Mehmed (Güreş). yola çıkacak oyuncular hakkında kat'î Ağır siklet: Ahmed Samsunlu (Bebir hüküm vermek mümkün değildir. Siktaş). BunurJa beraber mevcud ojTinculardd Kürek yarışlan nefes noksanlığı ve oyuna karşı da fazla bir iştiha olmadığı göze batan belli başir Izmit bölgesi tarafindan tertib edilen eksikliklerdir. mevsimin son kürek yanşları gelecek haftaya tehir edilmiştir. Türk Hava Kurun^unun kampla. Fenerbahçe Mersine gidiyor rmda, göklerimızin kahramanlannı Mersin (Hususî) Şeker bayramında yetiştıren havacı bir nesil üremektedir. Millî yardımdan hız ve kuvvet iki müsabaka yapmak üzere Fenerbahalan bu çalışmalar içln Türk Hava çe birinci futbol takımı ile atletizm tafamları Mersine davet edilmiştir. Mersin Kurumuna ıi:relerimizle de yardım sporcuları Fenerbahçelileri ağırlamak etmellyiz. içuı şimdiden hazırlıklara başlamışlardır. Rumelihisarı takımı sahaya gelmediği için Beykoz takımı galib ilân edilmiştir. Şeref sahasında yapılacak maçlardan birine Beylerbeyi kulübü takım çıkaramadığından Eyüb hükmen galib sayıhnıştır. İkinci oyunda Anadoluhisan 5 2 Topkapıyı mağlub ederek kupa harici etmiştir. Son maç, Taksim ile, İstiklâl takım Mete vapuru külliyetli ithalât lan arasında oynandı. Doksan dakika eşyası getirdi kırasıya bir sertlik içinde cereyan eden Mete vapuru, bir müddet evvele üç bu maçı 4 1 İstiklâl takımı kazan bin ton palamut ve 500 ton tütün hamıştır. mulesile Burgaza gitmişti. Mete, dün liDün yapılan güreş müsabakalan manımıza dönmüş ve 5500 ton ithalât Güreş ajanlığının seri halinde tar eşyası getirmişfir. Bunlar meyanında tib ettiği müsabakalar dün Fatih Güreş kimyevî maddeler, radvo, boş varıl, D:kulübü salonunda yapılmıştır. Tecrü zel motörleri, demir bcru ve saire vardır. beli güreşçiler arasmda yapılan bu müsabakalara, Kasımpaşa, Güreş, Anadolu ve Kurtuluş kulüblerine mensub 23 güreşçi i§tirak etmiştir. Bir izah Şimdi halk hâkimiyetini, milliyet fikÇeltık fabrikası sahibi Mehmed Beklr rini. devlet ve millet birliği davasım esas tutan ve millî istikbali bu canlı kuvKara imzasile §u mektubu aldık: «Muhterem gazetenizin 3 birinciteşrin vetlere dayanan, Türkiye Cumhuriyeti, 942 tarih ve 6514 saj'ilı nüshasımn bi kendi devlet prensiplerile tezada düşmerinci sahifesi ve dördüncü sütununda den. Osmanlı dılinde ve İslâm kültürün«Maşaallah» başlığı altmda intişar eden SİNE3IAMN EX BÜYÜK VE İLÂHÎ YILDIZİ yazıyı okudum. Bu yazıda fabrikamın Trakyadan gelen pirinçlerı işliyerek fabrlka iiatı 180 kuruştan sattığı bildirilmektedir. Halbuki pirinçler Trakja müsZaferden zafere koşacak ve Y A R I N aksam tahsillerinden Bay Salih Balabana aid olup fabrikamda kınlmış ve müstahsil tarafindan fabrikaaıdan alınarak haricde kendisi tarafindan satılmış ve fabrika Gösterilmeğe başlanacak olan mın bu satış muamelesi ile hiç bir alâkası olmaznıştır.> NÂRLENE DİETRİCH'in SİJMER Sinemasııtda GECE CVZELİ fitminin ilk iraesi icin yerlerinizi evvelden aldırınız. Muhteşem ve göz kamaştlrıcl dekorlar arasmda geçen emsalsiz bir mevzuda. bütün İhtiraslarln kaynağl bir şaheserdir. Senenin ilk büyük süper filmi... (Arjantin^) ya nazire olarak yapılan Salâhaddin Giineör Şubeye davet Taksim As. Şubesinden: Bursa Askerlik Şubesinde kayıdlı olup Taksim Lamarün caddesi Billur apartımsn 9 numareda oturan ve ayni zamanda Hukuka devam eden 50774 kayıd numaralı yedek süvari teğmen İsrcet Yalpın hemen şubemize müracaat etmesi, aksi halde 1076 sayıh kanunun tatbik edileceği ilân olunur. Ediınede Bir meb'usumuz vefat etti HÂYANAPA BAYRAN Alice F A Y E » Carmen MİRANDA John PEYNE • Cesar R O M E O Malatya meb'usu Dr. Hilmi Oytaç'ıa dün anî bir rahatsızlık neticesinde vefat ettiği teessürle haber alırımıştır. Csnazesi Kadıköyündeki hanesinden kaldınlarak ebedî metfenine nakledilecektir. Kendisine Allahtan rahmet diler, kederli ailesine taziyetlerimizi sunarız. DENIZLER ARSLANI B ü y ü k Rejisö'r: M İ C H A E L C O R T E Z'in yarattlğl İngilizce ders Eminönü Halkevinden: Evimiz ingilizce kursları 15 birinciteşrin perşembe günü saat 16.30 da açılacaktır. Kayıdlannı yaptırmak istiyenlerin ikişer vesika fotografile büromuza müracaatleri rica olunurI Errol FLYNN Prenda MARSHALL in yaşattıkları biivük film. Maarif Vekilliği Millî Talim ve Terbiye Heyetinin kararile Liselerin I son slnlflarJnda yıllardanberi okutulmakta olan İSMAİL HABİB'in Ramazan 24 Pazartesl ı I I TANZİMATTANBERİ Edebiyai Tarihi K't^Marm son ı 1 02 16 17 \b 46 •0 1 5 2S 2 6 16 V 81 VI 00 1 dO 10 36 Edebiyat Antolojisi baskllarl çıktı. n REMZİ KİTABEVİ Edirr.e (Hususi muhabirimizden) Her yerde olduğu gibi Edirnede de fırsat düşkünleri sırf kendi keselermi doldurmak için hayat pahalılığını boyuna artırmaktadırlar. Zeytinyağı, tereyağı, peynir, soğan, fasulya gibi gıda maddelermin fiatlan her gün yukselmekte ve meselâ bugün 130 kuruşa aldığunız pey*** nirin yarm 150 kuruşa ve bugün 50 kuFatih askerlik şubesinden: ruşa alabildiğimiz fasulyanın blr gün P, Tğm. Rasim oğlu Raif (51474) in sonra 80 kuruşa çıktığı görülmektedir. acele olarak şubemiae müracaati ilân Her şey bunun gibi ve bu şerait dah!olunur. linde hayat bilhassa memurlar ve blr kısım fakir halk için her gün blraz daBakırköy askerlik şubesinden: ha zorlaşmaktadır. 1 339 doğumlular ve bu doğumlularla muamele gören yerll ve yabancı erat sevkedilecektir. Bunların şubede toplanma günü 19 Birinciteşrin 942 paNfishası 5 fcuruşroı. zartesi günüdür. Türkiye Harfe 2 Kısa hizmetlilerle sakatlar hakİcin İCİn kında ayrıca ilân yapılacakıtr. Senelik 1400 K r 2700 Kr, *** Aid aylık 750 . 1450 • Fatih Askerlik şubesinden: Üe avlık 400 . 800 » Orduda askerlik ödevini şoförlükle Bir ayük 150 . Yoktur, yapmış olanlarla şoför ehliyetnamesirri haiz bulunanlardan 6 0 8 0 lira ücretle orduda hizmete istekli olanların Gazetemtze ennderileo evrafc ve yaıılar 10/10 942 ak|amma kadar şubeye müra nesredilsin edilmesin iade edilmeı ve caatleri ilân olunur, mes'nliyet kabnl olunmaz, „ CÜMHURIYET Abone seraiti Dikkat