İSTANBULUN Fethi • Yazan : Fatih yeni bir sefer icin hazırlanmıştı 11 Setıir ROMANLARIMIZ haberleri Hamama giren Çingeneler < hırsız müşteri Bugünhü Başka birine aid dolabdan para çalarken yakalandı Üç cazibe: «bengala», yahud «mangoptot» olan bu kadının adı Nazhdır. Tepebaşındaki banr do ne zaman Karmen havasını çala s« kalkıp dinlemeyi mukaddes bir vazife edinmiş. Dokunaklı bir sesi de var. Aferin şu Osman Cemale, Merimee'nin .Karmen» i sadece hkırdak bir dişiydi, bizimki ise içli bir şey! CUMHURFTET 21 Eylöl 1942 1İEM NALINA MIHINAJ Kanada askerleri nasıl hazırlanıyor ? Londra 20 (Telsizle) uhtelii nazırlar ve siyasi şahsiyetlerle temaslarınıız ve birbirini takib eden nyaretlerimiz arasında, Ingilterenin harb gayTetlerini ve askeri çalışmalarını da görüyoruz. Bu sabah Kanada ordusundan bir tumenin komando deniİKn afcmcılarının yetiştiği mcktcbin kampına gittik. Kanadahlar burada, hakikaten çok sıkı bir talim ve terbiye gorüyorlar. Çalıştıkları yer tıpkı Fransa sahillerine bcnziyen bir taşocağıdır. Buranm dnvar gibi dimdik yarlarını ipler atarak tam teçhizatla, kedi gibi tırmanıyorlar. Talimler, yalnız tepelere tınnanmaktan ibaret değildir. Göğüs göğüse, boğaz boğaza muharebeler için çok sıkı idmanlar yapıyorlar. Hasmı silâh patlamadan gürüllüsüzce yere sermck için, muhtelif mübareze usulleri öğreniyorlar. Bnnlar, Japonların meşhur güreşine benziyor. Erler bir hamlede birbirlerini, siiah kullanınadan yere seriyorlar. Her türlii topa ve şun'î manialan aşmak için, gayet sert talimler yapıyorlar müş değil, yükttm kurtulmuştuZaten kabahat kendinde, Gülizar gibi Roman mükpfatı jürisinin ilk scçiminbir kız dururken Nazlı gibi bir hastaya de birincilik reyi alanlardan bir tek rey gönül verilir mi? Kızın esasen kendinde ile sonuncu gelen «Çingeneler» in, daha gönlü olduğu mektub üstüne mektub kitab okunmadan, peşinen önümüze sürgöndermesinden belh. Biz de seviniyodüğü üç cazibesi var. Biri mevzuu,'yani ruz. Demek o «hakikî ve derin aşk. ı Yavaş yavaş, ortodoks şarkm merkez I kurdugu İmparatorluga Osmanlı .kültü. şimdi göreceğiz. Oğlan çarşaf marşaf Dün, Küçükpazarda Ali Osmanm ha çingeneler. Rahmetli Ahmed Haşimin lik rolü Bizanstan Moskovaya, üçüncü [riinün damgasını vuracakta. ahp onu da hanım kıyafetine koyarak mamına gelen müşterüerden Salihle vaktüe «Bize Göre» fıkralarından bîNinni ve f al: Fatih, Türklere, İstanbulu başşehir ve Romaya geçtt. İstanbul Rumları ise, dineve yerleştirecek Kız sorar: «Kaga İbrahim, soyunup içeriye girerken, pa rinde ışıklı portresini çizerek: ıZaıınelerini, mallannı, ve kendi işlerine ken « Kanunname> yi anayasa olarak ver ralannı kilidledikleri çekmecenin anah dilir ki bu tunc yüzlü ve fagfur dişli İki gene daha ilk gece, bir çingene çıkar bu hanım olmak kıyafı^ti?» e. dü«ri bakmak hakkmı muhafaza etmek mek suretile gerçekten bir Türk İmpa. tannı da birlikte götürmüşlerdir. Gene kır sakinleri beşeri . ^^ « ^ « ^ ^ n ^ «Yirmi beş otuz alsuretile, fatih milletten büsbütün a y n ratorluğu yaratmıştır. Gerçi İstanbulun müşterilerden Sabri, iki arkadaş h a şekle İstihale etmiş tına.» Kız pratik: geniş bir cemaat teşkil ettdler. Osman fethi onun saltanatının büyük. hâdise mamda başlannı sabunlayıp yıkandık bir takım yeşil a «Onlan kıyafehlar fethettikleri halkın bütün kanun sidir, fakat tek başarısı degildir. Ülke. lan sırada, kendi çekmecesinin anahta ;aclardır» dediği o te vereceğine bana ver!» lannı, örflerini, âdetlerini, merasimleri lerini dört taraftan emniyet altında yek. rile bunlannkini defiştirmiştir ve daha hepimizin hayalinde Bu aşk doğmadan ni, debdebeli teşrifatlarını, ve idarî, ma pare bir kütle, bir bütün halinde t a . önce çıkıp giyinmiş, aşırdığı anahtarla bahar neş esinin lî, beledî sistemlerini, el sürmeden, bı mamlamak için, Trabzon Grek İmpara onîann çekmecesini açmak istemiştir. sembolü gibi duran seVİmlİ mahluklar. | karısının o şekilde Karmen dinıemesı j öldü. raktılar ve yeni tebealannı kendi ırk torluğunu Komnenlerden, Kınraı Cen Fakat, anahtar üzerinde numara bulunİkincisi, yazan, yani Osman Cemal; ] nin verdiği bir tecessüsle, çadıra yakŞehir çingenesinin meşhur kavlarmnı içinde eritmeği denemekten uzak gizin torunlanndan aldı, ve yukan Fıra madığından, rasgele bütün kilidleri zor bütün eli kalem tutanlarımız arasında laşıp İçeriyi dinl^rlerken yanık bir ninnı ta ve Toroslara kadar Anadolunun fet. onları en iyi bilen, onların yarigarı, sesi duymuşlardı. İrfan, ertesi gün noolarak, sadece, kendilerini bu tebeadan lamıştır. Hamamcı gelmiş, bu anahtarla ayıran hattı daha farklı yapmağı düşün hini bitirdl. Ve Balkanlarda yaptıgı fe sekiz sayılı çekmeceyi açmış, Sabri de dillerinin adamakılh aşinası; çingeneyi taya geçirmek üzere, ay ışığında, bu Bu irfan sahiden sersem şey. Hiç götihlerle İmparatorluğun sınırlarını, şiBazı, daha büyük talimlerde askerleri düler. içerisinde on sekiz lira yirmi beş kuruş yalnız bizler gibi dıştan seyirci olarak çingenece nlnninin güftesini kaydeder: çebe oba çingenesinden Karmen çıkar daha iyi gizlenmeğc ve daha hakikate malde Tunaya, ve garbda Adriyatige, bulunan cüzdanla yanmdaki defteri al değil, onları yalnız içinden tanıyıp t a Ragdnk kila kana beşe kana Aynl ramanda, «Bizanshîann vergi kadar götürdü. Belgradı zaptedemediği mı? Merimee'nin Karmen'i beldeliydi; uygun şekilde harekete mecbur etmek dan da değil; çingene çingeneliği sasistemirun kelimelerini değilse de, r u için, Tunanın ötesıne. geçemedi, ve Ro mıştrr. Ancak, hamamcı o zaman cüz dece yaşadığı halde o buna dıştan gelAvrupa dana dana dana zaten yaz bitti, güz gitti, çingene tir için, yüzde on nispetinde muharebe ccdanla defteri iki arkadaşın bıraktıgını hurra kabul etmek suretile, Bosnada ve dosu fethedemedigi için, Akdenizde iler. yakisi olan İrfan kışın Ayvansaraya panesi kullanıyorlar. Gündelik talimlerKila kana beşe kana ! hatırlamış ve Sabrinin chayır, benimdir» me bir şuur da ekliyerek karşısmdaki Arnavudluktaki büyük arazi sahibleri lıyemedi, fakat sınır başlarının ötesine Üüşer. Onunla birlikte bu sefer şehir Ragduk dana dana de daima mane^a fişeği ve taüm cepaI diye ısranna rağmen, Salihle İbrahimi mahlukları onlardan daha İyi ka\Tiyan çingenesini öğreneceğiz. Çengi evleri, nin imtiyazuıı tanımış oldular. Nihayet, yaptığı bir çok istilâlarla, kendinden adam. Önümüzdeki lytabla yalnız bir nesi kullanıyorlar. Kanada askTİ üzeriça^ırmıştır. Peştemalla avluya çıkan iki Dana dinnan dana dinnan. çingenelerin ayrı ayrı evliyaları oluşu, kendileri de, azar azar, köylü esareti sonra gelecek sultanlara muharebe meymizde pek iyi bir tesir bıraktı. Çok sağarkadas, «evet. bizimdir» deyince de iş roman değil bir İhtısas ve salâhiyet prensipine dayanan beylikler kurmak danlannı işaret etti. trana, Mısıra r a . karşısmdayız. Manası: «Git yavrum, oyna, sıçra, çingene namazı ve çingene duası gibi lam. çöfc çevik ve çok, gayretli idiler. oolise haber verilmiştir. Dün meşhud suretile geniş timarlar tesis etüler. Bu hatsızlık verdi, ve İtaîya sinırlanna kor. Üçüncü cazibe kitebm kabmdaki şu hopla, yol al Yorulursen otur, dınlen. cihetleri geçiyorum. Asü mühim olan Tatbikat bittiklcn sonra onlan yakından auç nöbetçisi İstanbul altıncı asliye ceza o kulaktan dolma işitip durduğumuz sistem tiroar ve ziamet sahibi sipahileri. ku görürdü. Askerleri Piave kıyıiarına mahkemesine getirilen Sabri, iki ay hap kayıddan geliyor: «Bundan yirmi beş o Uyu, mışıl mışıl uyu» demekmış. tetkik ettik. Bir nehri geçmişlerdi. Sırmeşhur çingene kavgalarıdır. Meğer araaâ ve insanlara büsbütün tasarruf et kadar ilerlediler, ve Gedik Ahmed Paşa »e mahkum olmuştur ve hakkında he hız yıl önce yaşanmış hakikî ve gayet dizleri Ertesi akşam daha erken obaya gelen bunların içyüzü hiç de tasavvur etti sıklam idiler. Elbiseleri, elleri ordusu, Brendizi yakırunda, Otranto'da mek hakkını ele geçirmeğe teşvik etti.derin çingene aşklarını gösteren bir nıa İrfan notaya aldığı ninniyi, büyükçe bir men tevkif müzekkeresi kesihniştir. parçalanmıştı. Soğuk havaya rağmen nekaraya çık.ı, ve buradaki kaleyi ve daha Despies». ceradır.» Ooh yalnız baharın değil kalb ağız armoniğile çalmağa başlayınca çin ğimiz gibi değilmiş. Kavga baharları şeli ve şakacı idiler. Kanadalı Korgeneoluyor ve önce hafiften, karşılıkh iki baska hisarlan zaptetti (1480). htiraslarının da sembolü olan çıngeneVaktile Bağdadda, Sâsanîlerin Allah Naziıyı da Üniversite haftasını açacak lerin o «gayet derin» aşkları, demek genelerle çabucak dost olup bu olduğu evin, övünüs ve gösteriş tezahürii şek ral, Dieppe'deki hareketin de daha esaslı Fatih ertesi yıl, 1481 bahannda, h a . Devleti an'anesine tevarüs eden Abbatanıdı. Fakat «Karmen» in bir tatbikat ve tecrübe olduğunu ve b a bir Türk «Karmen» i göreceğiz. İspan hakkında acele ctmiyelim. Bak meyda linde başlıyor: heyet hareket etti sHer gibi, şimdi İstanbulda, Paleologla kiki hedefi kendinden başka kimsece Evin birinden ana kız, ellerinde bir bakımdan çok iyi netice verdiğini söyyalı o yaman çingene kızının alev ve rm ve Komnenlerin mirasına geçen Os oilinmiyen büyük bir sefer haztrhğile, Elâzığ Üniversite haftaanı açmak ü cehennem dolu ruhunda kavrulan on na bir de Gülizar çıkmıştır. «Az esmcr, tencere, karşı eve uzatarak makamla ledi. Kanadahlar, kendilerini îkinri eepuzunca boylu, ince yapılı, tirşe göz'ü, manîılar, bir yandan, Bizanslılann incel otagını denizden geçirip Anadolu yaka zere, Rektör Cemil Bflseltn riyasetindehenin öncüleri ve hazırlayıcılan telâkü başı Don Joze, o hem bahtiyar hem yirmi, yirmi iki yaşlarında» bir kız.söylüyorlaf Dolma görsün gözlerin, tilmiş müstebid, mürteşi, mürtekib ka sında Üsktidarda kurdu, ve zaten sarsıl. ki 12 kişilik profesör heyeti dün akşamyağı halis Ayvalık, dolma görsün göz ediyor. Büyük bir şevk ve^iftiharla buna bahtsız adam, «Türk Karmeni» nde ba Nazlı, içliliğile öteki Karmen'den aynunlannı blok halinde kabul ederken, mış olan sıhhatinin bu sırada bozulma ki ekspresle Ankaraya hareket etmiştir. lerin, pirinci halis Mısır, bahar biber hazırlanıyorlar. kahm yakanle yanan., nydı; bu, şakreklığile asıl Karmen'e 6bür yandan, saray teşrifatında, saray sına bakmıyarak ve «memleket tedbirini Heyet. Haydarpaşa istasyonunda Fakültastamam (minareyi göstererek) gel sen Ahmed Haşimin daha çok benziyor, söylediği faldan. belli: makamlannın tesisinde, ve, harb ener kiçveri bedenleri ıslahmdan takdim edip te dekanlan ve profesörler tarafından de ye hey imam. Fıstık üzüm bolcana, Düşünceyi bırakarak esere dalıyoruz. jisi yerine, derhal, debdebe ve dârata, sefer azmini zâf ve einkisarla tasmim uğurlanmıştu. « Kavuşacaksın yakında sevgilins, dolma görsün gözlerin, selâm söyle koDaha ilk sahifede müellif bizi çingene onunla bir araya geleceksin, gözyaşını cana! (Karşı evden de ana kız bir tenzevk ve safaya sonsuz bir düşkünlük u buyurdular», ve ordu ile Üsküdardan Profesörler, bugün Ankarada bir müdhakkındaki ihtısas ve salâhiyetinin sileceksin, kör kuyuya deleceksin! cere İle) Buna derler bezelye, ağzın yandıran yaşayış tarzlarında, Bizans hü Gebzeye doğru ilerlediler. Fakat Tekur det kalacaklar, Meclis Reisi Abdülhalik kümdan tipini yenilediler, ve Bizansh yahud Hünkâr çayınna yaklaştığı sırada, Rendayı, Başvekil Şükrü Saracoğlu ve büjüsile avlıyor. Ahmed Haşimin en Kör kuyuyu da nereden çıkardın? yanar usul ye. Tuzu biberi tamam (geîann istibdad rejimini aldılar. Eğer bu ölüm, Türk tarihinin ve cihan tarihinin Maarif Vekili Hasan Âli Yüceli ziyaret başa konan «Çingene bizzat bahardır> Ben çıkarmadım onu, çıkardı senin sev ne minare gösterilerek) gel sen de ye zehirli rejimin Osmanlılarda yaptığı kahramanmı, otuz yıllık zafer dolu sal. ettikten sonra Elâzığa müteveccihen yol yazısına karşı verdiği malumattan an dan. Yüreciğin şimcik yanar fırının içi hey imam. (Beride üçüncü bir karı, elıyoruz ki meğer Haşim iki nevi çin gibi. Lâzımdır onu söndürsün bir ku linde sahan) Buha derler kavurma tahribler, ancak fetihten yüz yıl sonra, tanatmda, iki İmparatorluk, on dört lanna devam edeoeklerdir. geneyi birbirine karıştırmış: İstanbuhın yu suyu. İlle kuyu var ortada, ^u gö (yanındakiler tef ve zilli maşayla) dugöze görünmeğe başladıysa da bunun se KraHık ve &i yüz şehir zapt*den Türk başbuğıınu, elli iki yaşında, ordiisunun başlıca Ayvansarey ve Sulukule gibi kıyı rünmez içindg. Zere (zira) kapahdır manını savurma Eti aldık kasabdan Akşam refikımız bebi, Abbasilerin ilk yüz yılında gelen ortasmdan çekti aldı. mahallelerine yerleşmiş ev bark sahibi üstü, örtülüdür toprakla, derler buna Biz korkmayız hesabdan... bazı büyük halifeler gibi, Osmanlılar «Akşam» refikımız dün neşir hayatıAcaba azmi nereye idi? Mısır sulta mn yirminci yıldönümünü idrak etmiştir. şehir çingenelerile kırlarda bayırlarda kör kuyu İster ki delmek bu kör kudevrinin Fatihten sonraki asnnia da, Böyle edebli kafiyeli başlıyan kavga. çadırh obalar kurarak, mevsim mevsim yuyu, çıksın içinden bir tatlı su. Yalnız perdesi arttıkça yaygarası ve açık saFeriköyünde Baruthane cadJesinde Yavuz Sultan Selim ve Kanunî Sultan mna karşı mı, Rodos fethine mi? İtal. Arkadaşımıa bütün samimiyettmlzle Süleyman gibi ehemmiyetli şahsiyetlerin yayı fethetmek emel ve projesini o da tebrik eder ve daha uzun yıllar Türk ve semt semt, İstanbul çevresinde gö merak ederim ki sen mi verdin ona ön çıklığı da artarak, nihayet çap çp.nak, Çobanoğlu sokağında oturan vataadafce gönül, yoksa o mu? Hayır, ben sandalya, teneke ne varsa evin eşya îardan yiımiden fazla imza ile aldığı ima ileriye atmak zorunda kalmış, fakat milletine hayırü hizmetlerde devam et çebe yaşıyanlan. gelmiş olmasıdır. Asü çalgı çalmak, göbek atmak, mu daha önce. Hah öyleyse. sen savdın larile iş sokağa dökülür. İki tarafm yar mız bir mektubda deniliyor ki: hiç bir zaman büsbütün elden bırakma mesini düeriz. Acaba Fatih atalannm ve kendisinin mıştı. Acaba bu büyük teşebbüse bir ilk siki ve raksı umumi bir san'at edinmek şimci nöbetini, o çeksin artık kasavetini. dakçıları, bütün mahalle dişilerl, irili Baruthane caddesi dedığimiz Feriköy şimdiye kadar sadelik ve tabiilik içinde hazırlık olraak, ve İtaly&ya yapacağı yebirincilerin mazhariyetidir. Onların di Üzülme. üzülüp de süzülme, Tosba gibi ufaklı, karşı karşıya saf halinde. Erkek mezarlığına giden ana yol aylaıc3 süAnadolu yakasının suyu geçen ordugâh hayaü yerine, Bizans ni istila hareketini cenubdan emniyet şileri, Haşimin zannı gibi, şalvar değil küzülme.» ler şehirde iş güçlerile meşgul cldukları pürge görmemiş olduğundan giıbrelik kesıldi İraparatorlannın parlak. şatafatlı yaşa altına almak için, daha evvel, memleke. yeldirme ve entari; erkekleri de potur için kavgayı yapan kadınlardır. O nehaline girmiştir. Çobanoğiu sokiğında Çingenece nasıl dil: yış tarzını almakta siyasi bir zaruret ve tin kalbine yakın bir tehUke teşkil eden Haydarpaşadan Bostancıya kadar o değil ceket ve pantalon giyerler. Şalyaygara o. Sabahtan akşama kadar ma 10 15 kadar iki ve üç katlı yeni yatayda mı görmüştü. yoksa bunu yaparken Rodos adasını muannkl şoValyelerin e lan mahalle EU veren ana bonımm Hay varlı poturlu oba çingenelerinin hüİrfanın obaya devamı ar'tıkça çirge halle yerinden oynadi. Şaka değü; ken pılmış apartımanlar .vardır. Bu sokakta büyük kahramanlann da pek kurtula linden almak, yahud Mısır sultanını darpaşa garj içinden geçen kısmında bir neri ise, çalgı ve rakstan ziyade, ayı necesi de ilerliyordu. Biz de epeyce dinden geçip yerlerde yuvarlananlar, yol namile bü şey olmadığı için mamadıklan insanlık zâfına mı kendini cenub hududundan uzaklaştırmak, ve ânza vukua gelmiştir. Sular idaresi der cılık maymunculuk, falcıliK, sepetçilik, şeyler öğreniyoruz Meğer çingenecenin ağızları köpüıüp gözleri dönenler, nö halle halkı kışın evlerine gidip gelmek kaptınnıştı? <Bu yeni durumda o sade böylece. garba emniyetle varabilmek için, hal harekete geçerek ârızanın bir an ev maşacılık, ıskaracıhk gibi san'atlardadır. kibarca adı «romanes», daha hususi ve betleri tutup kendini mıncıklıyanlar... İçüı yarıbele kadar çamur içine d^lmak' vel ikmaline çalışmaktadır. Bu münase Hulâsa çadırda çingenenin bedevisi, ev tekellüfsüz adı da «todi» İmiş. Kendi Ama yara bere, yaka paça değil, birbi mecburiyetindedirler. Yolların ve b a a Osmanlı yaşayış tana artık mümkün evvela cenuba mı gitmek istiyordu? betle ana boru tamir edilinciye kadar cte medenisi yaşıyor. Haşim kalkmış be leri de farkında ki dilleri şark ve gar rine bir fiske bile atan yok. degildi. Çünkü şimdi İkinci Mehmed, evlerin trotuvarlarmın yapılm?^: için fngiliz müverrihleri diyorlar ki: t E . Kadıköy tarafında su sıkıntısı çekiledevinin o renk renk, yeşil, kırmızı, mor bın bir çok lisanlarile karışık bir aşuYunanljlann «Basileus"u Kralı>, İslav. Akşam olunca işlerinden dönen er Beyoğlu kaymakamlığma mükerreren ğer Fatih bu sırada ölmemiş olsaydı c«ktir. Normal suyun yarın verilmesi için ve san şalvarile poturun çepkeni üsların Çan, Rumanyalılann İmparat'ı olre çorbasıdır. Sayılarından da belli, keklerle mahalle imamı ve polisler kav İstida ile müracaat edilmiş ise de hiç Otranto'nun zaptını, belki de Romanın çaîışılmaktadır. tüne medeninin o canım san'atını o Yek = bir, panç = beş, (farsça), efta= gayı güç belâ yatıştırırlar. Hepsi tek bir netice hasıl olmamıştır. Feriköy nam . muştu. Müslümanlar ona Melik dediler. fethi takib eder, ve Fatihin saHanatı, turtuvermiş. yedi, ohto=sekiz (rumca), diğerleıi de rar can ciğerdir. Kavga bir bakımdan mahalde yani evlerimizin hemen karVe atalan, Cengizin ve Timurun halefayni zamanda, yeni ve eski Romanın Vatman bulunamıyor! üç dört dille karışık. Kelimeleri de böy ciddî, bir bakımdan şaka. Hiç bir kav şısmda mahalle İçlerinde sağlı sollu leri gibi, Ean unvanile anılmağa başladı. Karmen sîlueti: hatıralarüe süslenmiş olurdu.t Son günlerde Tramvay İdaresüıin vat. le: Allah yerine Odel, garbdan, vermek ga bu kadar yaygarah değil, hiç bir dört tane mandıra ve ahır vardır. Bu İsT.anbul artık bir ünparatorluk mer. Daha ilk sahifede bizi salâhiyetfne Fakat o bir gün gene bir sefer hazır man ihtiyacı çok artmıştır. Vatmansızyerine toslamak, bizden. «Şopar» ın ço yaygaralı kavga da bu kadar hâdi;esiz mandıraların pislikleri her sabah rhşan keziydi. Şarkın ve Garbın bütün memle lığmda, hedefini soran birisine: «Yapa. İman ettiren kurnaz müellif ikinci saık yüzünden 39 araba depolara çekümişcuk, «laçi» nin de güzel manasma gel geçmez. Dıştan, bütün günlük bir kızıl atılmakta ve binlerce kara, slvrisinek ketlerinin ticaretinin bir merkez noktası, cağım şeyi sakalımm bir teli bilse, kohifeden itibaren de gözümüzün önüne diğini öğrenince, para düenmek için et kıyamet; sondan, guya sahnede bir o ve görülmemiş böcekler evlerimize hütir. Tramvay münakalesinin sekteye uğeski Konstantaniye gibi, ulu bir cihan panr atarım,» dememiş miydi? Onun iphamh bir Karmen silueünin istifharamaması için İdare, lâzım gelen teşeb mmı çizerek henüz işin başlangıcında rafmızı saran çingene çocuklarımn, ne yun bitti. Öyleyse bu kavga neye? Şüp cum etmekte olduğundan geceleri r a şehri idi, bütiin dünyanın yeni sahibinin plânlanm kim bilebilirdi. Onun mnvaf. dediklerini noksansız anlarsınız: büslere girişmiştir. hesiz «atavizm» in tesiri. Açık tabiatin hat uyku uyumak imkânı yoktur. ?»Ianbile bizi umduğumuza erecekmişiz ,gi'oi sarayı bir imparator, bir cihanglr sara. fakiyetinin bir s ı m da, onun sır tutiçinde yaşıyan eski çingene beldeli olup dıralarm yanmdaki mahallelerde kana« Te şu şoparcığm yoktur babası, bir ruh haleti içinde bırakıyor: Ağusyına benziyordu. Yorga» Vapurda ölüm masmdaydı. «Ol Şahı bülend asitanı ter. da bütün kış eve kapanınca. Kavga de lizasyon tertibatı olmadığmdan butün ^ Fatih İstanbulu fethederek kendine biyet künendei Rasitan hcr zaman ki Dün, Köprüden Kasımpaşaya giden tosun mehtablı bir gecesi, tam yatsı kalmıştır öksüz, veresin beyciğim beş ğil tabiatle tabiatleşmenin ruhlarda bi lâğımlar evlerin önünden akmak*adır. başşehir yapmca, Osmanlı İmparator. bir seferi zafer rehbere izzüikbal ile re Halic vapurlanndan birinin yolculann vakti, İrfan Bey namında tabiate vc paracık Ha versene ağam yanm me rikmiş eski mirası depreniyor. Ahırlann kaldırılması için teşebbüs etelik, Odel versin sana daha çok (yerluğunun Avrupa ve Anadolu toprakla van olsa halkı cihandan nihan edip ma. dan Anastasyadis, vapurda bir kriz ge musikiye «şık bir arkadaşile Edimedilmiş i r t de bunlann kaldırılnıası ha~ Roman ne oldu? de sürünen bir meme yavrusunu göstennda tamamlanması, ve devletin maddî, haHi maksuda karib olamaymca aşikâr çirirken düşüp ölmüştür. Kalb felcinden kapısı dışında, Topçularda, «Tokaların güne kadar mümkün olmamıştır. bağlan» denen yüksekçe bir yerdedir rerek) ah laçi beyim toslayın buncamanevî kalkınması gibi iki mühim me. etmez idi ve hiçkesi tedabiri hafiyesine öldüğü anla^ılmıştır. Her şeyi bir kimseden istiyemeyiz. Gene evlerimizin yanında bir fabriler. Kırk elli adım ilerilerinde, oba çin ğıza bir metelik, zere nenesi hastadır, sele ile karşılaştığını gördü. Şimdi o, muttali edip mahremi esrar etmez Ortada roman yok, fakat gördüğümüz kada 6 7 tane çoban köpeği vsrdır. genelerinin çadırları. Hacimli harman yatar çadır içinde.» Denizde bir cesed gene faaliyetini başlıca iki istikamette idi [']». gibi bol bol malzeme var. Buna da şü Bunlar gece gündüz alabildikterme havyığınlanndan belli, çok yorulduklan Dün Fenerbahçe açıklarindan geçen bir yüriitecekti. Bir kere Acadoluda memİki Karmen'in cılklığı: kür. «Çingeneler» müellifi yapıcıhk lıyarak ahaliyi rahatsız etmektedirler.> için hepsi uyumuşîar. İki gene bulun[*] Gedik Ahmed Paşa Fatihin ötü kotra içerisindekiler, su yüzünde bir celeketlerini ilk tabü smırlanna dayıya. yapmadı ama yığıcılık yaptı. Mima. dedııkları yerden uyuyan İstanbulla pıİrfanın onbaşı Joze roîünde olduğunu cak ve Rumelide şimal sınırını kuvvet münü haber alınca İstanbtıla gelerek sed görmüşler, vaziyeti polise haber verğil müteahhid. Meğer kitabın kabmda rıldıyan Beyoğlunu gördükten başka, o lendirerek. Türk topraklannı banşmak İtalya (Polye) kalelerinin kalanlannı da mişler ve bunun cesmer bir kimse» nin zamanlar parlek devrini yaşıyan Tepe anladık. Karmen Nazlı mı, Gülizar mı? «hakikî ve derin aşk» demesi de cidbilmez düşmanlara karşı genlşletecekti. fetih için yeni padişahtan izin ve asker cesedi olduğunu söylemişlerdir. Bnlmak başı bahçesindeki bandonun sesini de Bunun hangisi olduğu melankolik Naz diden ziyade şakaymış. Unutmamslı ki lının bir gün obadan kaçmasile b?lii Nüshası 5 kuruşhır. Ayni zamanda da. devleti bir anayasaya istemişse de, ricası kabul olunmamıştır. için muhtelif deniz nakil vasıtalarile a duymaktadırlar. müellifimiz bütün yazı hayatında şakayı oldu. İrfanm gözü artık dünyayı görTürklye Harie TacüttevarBı. raştırma hareketine geçilmiştir. baglıyarak teşkilâtlandıracak ve yeni kendine meslek edinendir. Bando, o bütün dünyanın bellediği müyor. Büyükdere, Zekeriya köyü, Ruİcin için İsmail HABtB 1400 Kr 2700 Kr, Senelik Ramazan 10 Pazartesl ı Karmen operasını çalmağa başlayınca... melitarafı, Anadolu tarafı; Nazlı kaçar, Düzeltme: Ön çadırların bhinden bir kadm çıktı, İrfan kovalar; zaten kadının ismi «aslı» Alb aylık 7S0 . 1450 . Geçenki «Ayaşh ve Kiracılar» yazıg sessiz bir hayalet halinde gidip, İler ile ayn?: kafiyede değil mi; âşık KereÜc ayhk 400 . 800 • deki bir harman yığınına yaslanarak minki beldeden beldeye, bununki oba sınm en sondan 4 üncü satırdaki «iîişen» 5 Bir aylık 150 . Yoktnr, 24 EYLÛL, P E R S E M B E AKŞAMI bandoyu dinledi dinledi ve Karmen bi dan obaya, nihayet Çamhca İle Eren ve «eriştîn» kelimeleri «iniş» ve «criş» < Yeni mevsime eşsiz bir filmle baslıyor. tince gene çadırma döndü. Ertesi gün köy arasındaki çadırlarda sevgiliyi ele olacak. 1 07 l b 6i ıa ıo •JU 4 3 ö 06 Vasatî BARBARA STANWYCK HEVRY FONDA'nm yarattıtı öğreneceiriz. Gene yaşında, kocası bir geçirdi. Çarşafa koyup e\'İne getirir. [*] Çingeneler, yazan, Osman Cemal 6. 07 V 24 Vi 00 1 Ü 9 00 Ezanî denbire ölerek, küçük çocuğile dul ka Ancak bir hafta; kırları. ve çocuğunu Kaygılı. Etiman Kitabevi, İstanbul 1939, Gazetemize ffönderileıı evrak ve vaalar neşredilsin edilmesin iade edilmez VB lınca melankolik, çingenece tabirile özliyen kadm bırakıp gitti. İrfan üzül S: 295, Fi: 75. zivaından mes'ulivrt kahul nlunmaz. Yenî mevsîmin ilk şeref hamlesi olacaktlr. \ 7 i d i n belediye reisi, aziz misafirlerini yürekten gelen bir sevincle sandala DIKKAT: Numarall koltuklar bugünden itibaren kapatllmaktadır. Tel: 43595 daha iyi ağırlamak ve onların daha doğru sallıyorlardı. Şüphesiz halk bufazla hoşlarına gitmek için neler yapmak B U yük kahraman âlimi yakmdan rörüp ^ ^ B t ^ m m AKŞAMDAN İTİBAREN icab edeceğini mütemadiyen düşünüp kucaklamak için sabırsızlanıyordu. duruyordu. Bütün bir hafta gazeteler, Tuvaletine ömründe bir dakika bile tahsis etmeği aklma getirmemiş olan Bulgaristana yeni yeni dönen profesör = profesör Martinof rüzgârdan kabarmsç Martinof'la, onun Vidin civanndaki Tuna erdiği gün, belediye reisi heyet azasına: kahvelerini içiyorlardı. önce bir tereddüd devresi geçirdi. oonra beyaz saçlarını yatıştırmıya, kra'"atını | B Ü Y Ü K S A N ' A T K  R kıyılarınua malarya mikrobunu yayan Ansazın, jandarma Nedko koşarak gel birdenbire zihninde çakan bir şimşekle Efendiler dedi, bu uzun ve yorucu düzeltmeğe teşebbüs etti. Başını eğerefc sivrisinekler hakkında yapacağı tetkik çalışmalardan sonra sizi hemen Sofyaya di: vazyieti kavradı. Sevincden sarhoş ol tahassüs ve teessürden ıslanan göz":erini lerden uzunuzadıya bahsetmişlerdi. donmeğe bırakmazsam, beni mazur gö Reis bey, dedi, müsaade buyurursa mak derecelerine geldi. Dili dolaşarak ayakkablarının uclarına dikü. İskeleye Bütün dünyanın gözleri, son zamanlcir rürsünüz sanuım Profesör cenablarmm nız gidelim.. misafirlerine ancak şu lâkırdılan söyli çıktığı vakit kendisine karşı «Hoş gel« ÜÇÜNCÜ HARİKULÂDE PROGRAMINA BAŞLIYOR. da profesör Martinofun lâboratuvarma biraz dinlenmeğe ihtiyacı var.. Sada oyebildi: Tamamen veni tecrübe ve hünerler arasmda Hazır mı? din!> le başhyarak irad olunacak nutka dikilmişti; Zira, kansere karşı tatbik e nun mu ya?. Hepinizin dinlenmeğe ihti Efendiler, işte Akçar! Müthiş bir verilecek cevabı hazırlamıya koyuldu. Hazır efendim.. dilmesi uzun zamandanberi beklenilen yacmız olduğu muhakkak. Fakat bizim aleyi vâlâ ile karşılanıyoruz!. Bizi kim götürecek? Tatyos, iskeleye yaklaştığı andan iti« serumun ilk tübünün, onun lâboratuva burada ne çıkılacak dsğımız, ne gezileProfesör gene başını sallıyarak melul Tatyos.. Reis bey.. Sayln seyircilerimize bu fırsatl kaçırmamalarlnl bilhassa tavsiye ederiz. baren tek kürekle idare etmeğe başlan rından çıkması pek muhtemeldı. İnsani cek ormanımız var. ÇamKoriya. Aleko ve mahzun tekrar etti: Belediye reisi misafirlerine döndü: yetin müstakbel kurtarıcısı, şöhreti ciha sarayı gibi yerleri burada aramayımz. j Ne kalabalık bu. İğne atsan yere dığı sandalm nhtıma süzüle süzüle ya< Güzel ve rahat bir gezinti yapacağıvaşçacık yapışmasmı temin ettikten sonr.ı tutmuş bu ilim adamı, senelerce ya Lâkin, bizim de onlara karşıhk Tunamız düşmiyecek!. mızı müjdelerim, dedi, kürekleri on sera bir kedi gibi karaya sıçradı. Zinciri bancı br memlekette yaşadıktan, orada var. Ne güzel tesadüf. Yann da pazar. Tatjos, gayretini bir misli daha ar büyük halkalardan birine bağla3» ve kiz, yirmi yaşlanndaki Ermeni delikanküçücük şişeler, tübler, imbikler arasın Şehrlmize on beş yirmi kilometre uzaklısı, Tatyos çekecek!. Ne yaman bir he tırdı. Kürekleri o kadar hızlı ve kuv başı havada, göğsü İlerde kalabahğın da ihüyarlıyarak saçını sakalını ağart lıkta Akçar kasabasında panayır kuruluvetli çekiyordu ki, kıyıdakiler, ilk tah arasına daldı. riftir o, güreceksiniz!. tıktan sonra bir an çalısmalanna fasıla yor. Öğleden sonra oraya kadar gider, tada, sandalı Akçar iskelesine bir tor Tatyos. Tatyos. Yaşa Tatyos!. Beş on dakika sonra, sandal, Tunanın pil gibi saplamak niyetinde olduğuna verip yerinden fırlamış, vatanmm yar biraz hava alır, akşama da döneriz. Yüzlerce gırtlaktan bir anda fırlıyan aktığı tarafa doğru bir torpido gibi uçu hükmetmişlerdi. dımına koşmuştu. Profesörler hep bir ağızdan: bu ses Tunanın öbür kıyısına kadar u yordu. Gene Ermeni Tatyos, hakikaten Profesör Martinof karşıdaki telâş ve Hay.. Hay.. Pekâlâ.. Pek güzel! Vidin civarmda yapacağı ilmî tetiikzandı ve akisler yaparak tekrar döndü nın son haftası. müthiş bir kürekçi idi. heyecan İçinde dalgalanan halk topluCevabuıı verdiler.. geldi. lerde kendisine Sofya Üniversitesinin Belediye reisi misafirlerine dönerek luğuna bakarak içinden şöyle düşünüBeledij'e reisi, kendisini gölgesi gibi Kalabalık bununla da heyecanını basrektörile, Fen akademisinin reisi ve bakve bilhassa profesör Martinoftan yana yordu: tıramadı. Ermeni delikanlısını yerden teriyoloji enstitüsünün müdürü refakat takib etmekte olan jandarmaya dönerek: fazla eğilerek: Millî oyunlar festivalinde ün alan Kastamonu ekibinin meşhur Buna ne lüzum vardı. Hayır. Böyle Nedko, dedi, yarm için bize bir sanalıp havaya kaldırdı. El üstünde köya ediyorlard. Profesör cenablan, diyordu, şu sol yapılmamalı idi. davTilcusu KARA YILAN'IN istiraki ve bazl meğişikiiklerle dal tedarik e « . doğru götürmeğe koyuldu. Vidin şehri, o zamana kadar surları kıyıya bakınız, ne manzara, ne panoSandal, iskeleye iki üç yüz metrelik *** Tatyos, beş on dakika sonra Akçarı içerisinde bu kadar meşhur şahsiyeti bir rama!. bir mesafeye yaklaştığı zaman iskeleErtesi gün, öğleden sonra saat üçte araya toplıyamamıştı. İşte, bundan doNehrin bü: dönemec yerine gsünip deki kalabalık arasında dalgalanmalar lılarla karşılaşacak olan Vidin futbol layı belediye reisi onları memnun etmek belediye reisile aziz misafirleri umanm de uzaktan üstündeki insan kalabalığı gittikçe sıklaşmıştı. Heyecan ve halecan takımının soliç muhacimi idi. tam karşısındıaki sBalgarj'a» kazinosunun ile simsiyah olmuş Akçar köyünün is saniyeler geçtikçe artıyordu Bir çokÇeviren: için elinden her geleni yapıyordu. bahçemizin | T E L E F O N : 42690 Profesör Martinofun tetkikleri sona baiıçesindeki akasya ağaclannın altmda kelesı göründüğü zaman belediye reisi ları şapkalarııiL, kasketlerüü candan ve Ahmed Hidayet Hasan Cemil Çambel İsmail Habib Halkın şikâyetleri Bir mahalle halkı , feryad ediyor CUMIIünİYET Abone şeraiii tkindi Yatsı İmsak L A L E I Dikkat MEINU MEYVA Buigar hikâyesi I BEŞİKTAŞ BAHÇESİNDE Kahraman Damyan Kalfof'tan Z A Tİ SVNG U R (BİR munm UÇMASINI GGSTEREGEKTİR) TEPEBÂŞI Belediye BAHÇESI ALABANDA 95 inci Teııısil SAZ Selâhaddin Pınar HEYETİ MUÂMMER ve ARKADAŞLÂRI