5 Haziran Y§4Z J Askerî vazvyet Bir katil asuldt Hadiseler ve filcirler NALINA M1H1NA Mehtablı gecelerde aç gecedir, Ankaranın berrak semasında mehtab safasına doyum olmuyor. İlkönce iyi kızarmış bir tepsi börek gibi şu zamanda bundan güzel bir teşbih akhma gelmiyor! ufuktan yükselen sarışın ay, sonra yavaş yavaş beyazlaşıyor ve gece, şimal bölgelerinin beyaz geceleri kadar, aydınlık oluyor. Fakat, barış içindeki cennet Türkiye için bu nurlu mehtab geceleri nekadar revkli jse, harb içindeki memleketler için de o kadar ısürabh ve felâketli oluyor. Çünkü, yüzlerce gece kuşu, ölüm, yangın, yıkıntı saçan yumurtalannı bırakmak için ay ışığından istifado ediyorlar. Geçenlerde, Londradan gelen bir haberde İngilizlerin 5 tonluk bombalar yapbklan bildiriliyordu. Eğer bu haber doğru ise bu yumurtalann aa müthiş şeyler olduğunu anlatmağa lüzum yok. Bir tanesi, bütün bir mahalleyi, eski bir tabirimizle .hâk ile yeksan» etmeğe bol bol kâfi gelir. Zırhhların en büyük toplannın mermileri 1 ton kadar olduğuna göre, 5 tonluk bir bombanın tahribkârhğını varın, kıyas edin. Boylo 1000 tayyareük bir hava ordusunun veya donanmasının hücumuna uğrıyan çehirlerin bir moloz yığını haline geleceğine şüphe yoktur. Hırsızhk yaparken Ikmal yollarile Sovyet münakale merkez adam öldüren Nazılerinin bombardımanı. beklenen büyük mm cesedi saat 11 e taarruzun en tabiî hazırlıklandır kadar teshir edildi Tki tarafın verdiği haberlerin hulâsasına göre iki hafta süren çok kanlı büyük Harkof savaşlarından sonra doğıı cephesinde nisbî bir sükun sürmekte Ve yerli, mahdud hedefli küçük taarruzlarla karşı koymalardan başka bir olay olmamaktadır. Üç hafta evvel, Kerç yarımadasında bir yıldınm darbesini andıran Mihver yarma taarruBİle Harkofta gecikmiyen Mihver karşı taarruzları, ilkbaharda beklenen ve Hitler tarafından dünyaya ilân olunan büyük taarruz değildir. Çünkü ne kadar önemli ve parlak neticeler vermiş olursa olsun Kerç yarması nihayet mahallî bir cephe düzeltmck ve Harkof cenubunda muvaffak olan Mihver kuşatması da sırf bir karşı koymak hareketinden ibaretti. Fakat Sovyetler, şimdi, maksadlannın Barkofu zaptctmek ve Mihver cephe6İni bu kesimde yararak cenub kanadını bozmak olmayıp onun mahza cebubda Rostof şehri üzerinden Kafkasyaya doğru yapmak istediği büyük bir taamızu önlcmek ve bozmaktan ibaret olduğunu söylemekle ilkbahar büyük Mihver taarruzunun bozulmuş olduğunu ileri sürmüş oluyorlar. Hakikatte ise dunıra aksine olmak gerektîr. Hattramızı Kerç yarma savaşlannın bittiğini bildiren 22 tarihli Alman tebliğine kadar geri götürecek olursak giirürüz ki, Kerçte Almanlar tarafından İmha edildikleri bildirilen Sovyet kuvvetleri 17 piyade ve 2 süvari tümenile 3 piyade ve 4 zırhlı tugayından mürckkeb üç ordu idi. Fakat 2050 kilometre genişliğindeki müstahkem bir yarımadada Sovyetlerin bu kadar büyük kuvvetler bulundurmaları sırf müdafaa maksad ve niyetile olamazdı. Onun için, çetin kış muharebelerile zayılladığı farzolunan, Alman cephesinin en cenub cenahına mayıs ortalarında kat'î ve yıkıcı bir darbe vurmak hedef ve emcüle Sovyetlerin Kırımda taarruza geçınek iizere Kerçte bu kadar fazla kuvvetler yığmış olmaları ihtimali daha kuvvctlidir ve mantıkidir. Bu takdirde Almanlar, Kerç taarruzile, esas maksadları oldıığu üzere, yalnız Sovyet kuvvetlerini Kerç yarımadasından külliyen çıkarmakla kalmıyarak ayni zamanda düşmanın Kırımda yapmayı tasavvur etliği bir taarruzu de önlemiş oluybCc. lar. Sovyet ordularının Harkofun doğusîle cenubunda, 12 mayısta, büyük \'e şiddetli bir taarruza giri.şmcleri Sovyet başkumandanlığmm Kırımla Harkofun, belki ayni zamanda, taarruz ederek Mihverin cenub cenahını bozmak ve bu surctle onun Rostof üzerinden yapması melhuz olan büyük taarruzunü önlemek niyetile olduğunu göstermiştir. Kırımda tasarlanan Sovyet taarruzu Mihverin Kerç taarruzile önlenmi.şsc de Harkof Sovyet taarruzu plân dairesinde ve çok muhtemel oldıığu üzere baskın halinde yapılabilmiştir . Harkof taarruzunun başladığı mayıBin 12 sinden 14 iine kadar şehrin doğusüe cenubundaki müdafaa mevzilefinde bulunan Mihver kıt'alan sırf kendi kuvvetlerile Rus taarruzunü karçılamak mecburiyetinde kaldıklarından birkaç noktada yarılmışlardı. Alman takvijre ve zırhlı teşekküllerinin buralara ancak 14 mayısta gelmeğe başlatnış ve Alman karşı taarruzunun da 17 tnayısta inkişafa imkân bulabilmiş oltnası Harkof bölgesinde Almanların ta•rrıız için evvelden büyük kuvvetler yığmamış olduklannı gösterir. O halde Almanlar doğu cephesinde nereden taarruz etmeyi düşünüyorlardı? Ve bunun için nerelerde kuvvet yığhıışlardı? meselesi yeniden varid olursa da buna kesin bir cevab vermenin irakânsızhğı malumdur. Bugünkü vaziyete göre Mihverin Rusya cephesinde ne yapmak istiyeceği keyfiyetine gelince, bu hususta, onun için Rus ordularını bir 8n evvel mağlub etmenin yolunu bultnaktan başka bir selâmet ve ınuvaffakıyet çaresi olraadığını tekrar söylemck kabildir. Filvaki Ahnan uçaklarının son giinIerde doğu cephesiude göstredikleri faaliyet dikkate değer bir derecede çokhır. Bunlar muazzam cephede Sıvastopol tahkimat ve limanını, Murmanska gelen Müttefik taşıt gemilerini, Sovyetlerin Ladoga gölü Leningrad iaşe ve Ikmal yolile taşıt vasıtalarını, levazım ve iaşe depolarını, Sovyet cephesi gerisindeki ehemmiyetli münakale merkezlerini sık sık ve şiddetle bombardıman ediyorlar. Bu faaliyet, beklenen büyük Mihver taarruzunun en tabiî hazırhklandır. Doğu cephesinde hüküm süren nisbî durgunluk ve teşebbüssüzlük bile geIecek büyük muharebe fırtınalarma bir işaret sayıhr. Bundan başka Mihver cephesi gerisinde Macar kıt'alan vasıfcsile Sovyet çetelerinin takib olunup 1937 yılı şubatırun 7 nci gecesi; Nazım adlı biri, Dizdariyede polis Hasan Basrinin evine hırsızhk maksadüe girmiş ve içeride karşılaşüğı ev sahıbirıin gırtlağını bıçakla kesmiş, ayrıca iki bekçiyi de yaralamıştı. Bu katil hakkında verilen idam kararı kat'iyet kesbettiğınden Nazım, evvelki gece sabaha karşı; Sultanahmedde, yanan Adliye sarayı enkazı önündeki meydanda asılmıştır. Verilen idarn hüknıünü yeıine getirmekle vazifelendirilen heyet; gece saat ikide İstanbul Cezaevine gîtmiştir. Nazım; ikiyi çeyrek geçe uyandırılmış, başka bir cezaevine götürüleceğinden bahsedilerek, yatağmdan kaldırılmıştır. Hiç ses çıkarmadan kalkıp giyinen mahkuma, Cezaevinin müdürlük kıs mındaki odada, artık asılacağı usulen anlatılmıştır. Cezaevi imamı; kendisine İngiliz uçak taarruzları: icab eden dinî telkinde bulunmuştur. 44 yaşmda, ufaktefek yapılı, zayıf ve 30 mayıs cumartesi gecesindcnberi bizzat Alman şehirlerile Alman iş^alin sarı benizli bir adam olan idam mah deki yerler üzerine büyük ölçüde İn kumu, öiüm karşısında, soğukkanlılığını giliz uçak taarruzlan başlamıştır. Al elden bırakmamıştır. Ötedenberi oldumanlar da mislile mukabelede bulunu ğu gibi sakin bir halde, «Cesedimi ortayorlar. Bu suretle Ren nehri üzeıinden da bırakmayın» diye, hayattaki son sözünü söylemi;tir. Ondan sonra, sehpa birçok münakale yollarının geçtiği bükurulan meydana götürülerek, ip boyyük Alman şehri Kolonyadan sonra nuna geçirilmiş, saat üçte hüküm yerine İngiliz piskoposluğunun merkezi Kengeürilmiştir. Dün on bir buçuğa kadar tcrburi şehri karşılıklı harab oldu. Çör asılı teşhir olunan cesed, Belediyece çih"n yeni ifadesine göre Alman şehir gömülmüştür. leri üzerine büyük İngiliz uçak taarruzları devam edeceği gibi Amerika 10 milyon kilo sabun uçaklarının da yardımile bu taarruzlar daha büyüyüp artacak ve Almanların yapılacak mukabelede bulunmalan tabiî olduğıınTicaret Vekâletile sabun fabrlkatördan o halde daha birçok Alman ve İngiliz şehirleri harab olarak her iki ta leri arasında yapılan bir anlaşrr.aya göre Egedeki fabrikalar dört, Balıkesir raftan birçok sivil halk ölecek veya yave civarı fabrikalan üç ve İstanbul fabralanıp sakatlanacak ve birçok mede rikalarl da üç milyon kilo sabun imal niyet eser ve aibdeleri yok olacak de edecektir. Bunun için lâzım olan yağ mektir. Fakat yalnız bu uçak^ taarruz ve ham madde İaşe Müsteşarlığınca telarile bir tarafın mağlub ve sıılha ic darik olunacaktır. Fabrikalarm bu tahbar edilebileceğini zannetmek hata olur. sisatı aralarmda taksiml işi Bölge İaşe Bununla beraber Almanyaya İngiliz Müdürlüğünün murakabesi altında yaAmerikan uçaklarının taarruzlarından pılacaktır. İstanbulda dördü büyük ve çıkabilecek başlıca askerî neticeler şun yedisi küçük olmak üzere on bir sabun lar olabilir: fabrikası vardır. 1. Rusyada meşgu] olan Alman orBir patlama ve bir yangın dularının gerisinde tethişte bııluDün saat 15,30 da Çarşıkapıda Yeninarak ordunun maneviyatını kır handa Osmana aid kundura imalâthamak. nesinde mantarlar mika tozile kayna2. Cephelerdeld ordulara silâh ve ce tlhrken, henüz anlaşılamıyan bir sepane yetiştirecek fabrikalan lah bebden dolayı bir patlama olmuş ve rib veya hiç olmazsa taciz etmek. imalâthanede yangın da başlamış ve 3. Gerilerdcki demiryollarım bozmak. İşçilerden Hüseyin, Nesıati, Vartaris, 4. En ehemmiyetli fayda oldukça ö Albert yaralanarak baygın bir halde nemli bir Alman hava kuvvetinin oldukları yere yuvarlanmışlardır. Sürmemlekette ve batıda kalmasını atle yangın yerine gelen İtafiye taramucib olarak bunların yardımından fından civardaki diğer imalâthanelere doğu ccphesini mahrum bırakmak. ateşin sirayet etmesine meydan verilmeden yangın söndürülmüş, yaralılar Libyada: da cankurtaran otomobilile hastaneye kaldırllmışlardır. Bunlardan Hüseyinle Burada her iki tarafın pek karısmış Necatinin yaraları ağırdır. Patlama hakolan durumu tamamile belli değildir. kında tabkikata başlanmıştır. Her iki tarafın verdiği haberlerden muBulgaristana giden heyet harebelerin hâlâ devam ettiği anlaşılıyor. Mihver tarafının ilk önemli hedefi geldi olan Tobruk, zırhlı kuvvetlerin İngiliz Bulgar ve Yunan hududundaki köpmüdafaa hatlarından içeriye dalmış bu ıülerin tamiratı bitmek üzere olduğunlunmalarına rağmen, zaptolunamamıştır. dan yeni açılacak tren servislerile diHatta İngilizler, Kapuzzo yolu üzerinde ğer munakalât işlerini görüşmek ve bir çok ilerlemiş olan kuvvetli Almau zırhlı anlaşma yapmak üzere Sofyaya gitmlş tümcnlerinin geri çekilerek şimdilik olan Devlet Demiryolları Dokuzuncu Akroma cenubunda toplandıklarını ha İşletme Müdürile maiyetindeki demirber veriyorlar. Kezalik her iki taraf yolları mütehassıslan şehrimize avdet birbirinden esir ve tank aldıklannı ve etmişlerdir. Sofyada Bulgar Devlet Deya tahrib ettiklcrini bildiriyorlar. Lib miryolları idaresüe bir anlsşma yaplîyada vaziyetin açılması ve büyük Mar mış ve bu husustaki mesai hakkmda marika mcydan muharebesini hangi ta rapor Munakalât Vekâlettne yollanmışrafın ne derece kazandığını veya kay tır. Tren seferlerinin 10 haziranda başbettiğini anlamak için bir iki gün daha laması mukarrer olduğundsn buna göre beklemek icab ediyor. Fakat bu muha lâzım gelen tertibat her iki demiryolu rebe her iki tarafça mayna edilse veya makamı tarafından hazırlanmıştır. her hangi bir tarafça kazanılsa da İki yıl sınıfta kalan talebeler ehemmiyeti şimdilik tâli kalscaktır. Lİ5e ve ortaokullarda iki yıl üstüste Çünkü şimdiki halde Libyada hal ve sınıfta kalıp da belge alan talebeler faslı harbin gidişi üzerinde kat'î tesir hakkında yeni bir karar verilmiştir. Bu edecek hiç bir dava yoktur. karara göre, birinci ve Ikinci smıflarda H. E. ERKİLET kalan belgeli talebeler, ders yılı sonunda Maarif Müdürünün göstereceği resmî bir okulda sınıflarının bü:ün derslerinden, yalnız bir deîa imtihana gireceklerdir. Üçüncü sınıflardaki talebelere gelince, bunlara başaramadıkları derslerden müHER GECE BİNLERCE KİŞİ teakıb ders yılı başındaki devrede bir daha imtihana girme hakkı verilmiştir. Bu suretle üç yıl imtihana girdikleri halde muvaffak olamazlarsa talebelik haklarmı kaybedeceklerdir. temizlenmeleri de taarruz için bir nevi hazırüktır. Bununla beraber Mihver taarruzunun ne zaman, nereden patlak vereceği hakkında tahminlerde bulunımnın imkânı yofctur. Bunun Harkofun cenub doğusunda İzyum civarında Donez nehrini geçmek suretile tecelli edebileceği gibi daha cenubda Rostofu hedef edinebilir. Yahud bir Moskova ihalası veya Leningradın zaph şeklinde inkişaf gb'sterebilir. Velhasıl beklenen asıl ve büyük Mihver taarruzu, Rusların iddiası veçhile Harkof taarruzile geciktirilmiş olabilir, fakat bertaraf edilmiş sayılamaz. Mihver Rusyada taarruzdan vazgeçmiyeceği gibi bunu gelecek yıla da tehir edemez. Çünkü bunun her ikisi de onun için fclâketin tâ kendisi olur. Sarkta genis Alman hava (aal Bu yıhn Türk matbuat ve neşri yat âıeminde görülen en göze çarpan hâdise Devlet Reİsimizin son nutkuna kadar akseden, millet mümessillerini bile endişeye düşüren ahlâk meselesi etrafmda cereyan ediyor. Hâdiseyi her türlü ferdî ilişiklerden ve indi görüşlerden ayn olarak objektif surette belirtebilmek için önce bu yazımızda matbuat ve neşriyat dünyamızdaki tezahürlerine işaret eylemek istiyoruz. İlkin gündelik gazeteîerden başlıyalım. San'st cereyanlarına olduğu kadar ahlâk problemlerine de alâka gösteren Burhan Toprak, «Cumhuriyet» sütunlarında felsefî bir görüşle ahlâk meselesini ele aldı. Tarihî bir kadro içinde meselenin muhtelif devirlerdeki an'.aşıhş tarzmı pek güzel gösteren bu makale scrisinin arkası sıra üstadımız Prof. M. Şekib «Zamanımizın ahlâk meselesi» nden bahsetti (1). Arada bir, gayrimeşru yollarla servet edinen memurlar ve ihtikâr mücadeleleri vesilesile yazılan yazıları da bu silsileye ilâve etmek mümkündür. Ayni müddet içinde «Tasviri Efkâr» m neşrettiği makaleler de zikre değer. Söylemezoğlunun 1940 ta başhyan ve 1941 de devam eden, 1942 de de hâdiselerin keskinliği karşısında kuvvetlenen neşriyatı, hâdiseyi yalnız lâik ah'.âk adesesile düşünmenin kâfi olmadığını mülâhaza edenler için ele ahnmağa şayan fikirleri muhtevidir (2). Gündelik diğer neşriyat organlarında da bu neviden makaleler zikredilebüir. Fakat acaba makalecilik çığırmı aşan, araşürma ve eser kılığını ta=ıyan bir fikir faaliyeti yok mudur? Eğer son zamanlarda biri Ankarada, ikisi İstanbulda çıkmış üç esere raslamasaydık bu sorgunun cevabı maalesef menfi olacaktı. Bu üç eserden biri M. Sadettin tarafından neşredilmiştir. İsmi «Dinin müspet felsefesi ve vicdan birliği»dir (3). Şimdiye kadar yalnız birinci cildi çıkmış olan eser sahibi, bütün dünyayı saran dinî ve ahlâkî buhrana karşı mücadelenin gene bütün dünyada başladığını, memleketimizde de böyle bir mücadeleye lüzum görüldüğünü düşünüyor. Bu mücadeley1 yaparken kuvveümizi ve ilhamımızı nereden alalım? İlmi ahlâk yapanlar gibi «şe'niyet» ten «mündemiclik İmmanence» esasmdan mı hareket edeceğiz? Müellife göre bu telâkkinin iflâsını jlân etmek lâzımdır: Ahlâk, kuvvetini «Transcendant müteâl» den a'madıkça fersiz ve meyvasız kalacaktır. Galiba bugünkü Fransaya işaret etmek istiyen M. Sadettin şöyle diyor: cilim parçacıdır, parçaları örmeğe çalışan ilmî felsefe de gittikçe çapraşıklaşıyor. Bu sebeble pek küçük bir zümrenin idrakine sığabilen ilmî felsefe, evvelce gene pek mahdud ve güzide bir zümrenin izah edebildiği yüksek tasavvuf gibi bir ekalüyet meselesi halini elıyor.... Ancak sıkıştığı zaman maneviyata riayet eder gibi görünen cemiyetlerdeki yalancı imanı, cepheye gönderilen süslü elbiseli papazların merasimile kuvvetlendirmek istiyorlar.» Keza gene bugünkü Kusyayı imâ eden şu satırları kaydediyor: «Bir başka yerde de çeyrek asır dinden tamamen ayn kalmışken şimdi eski nesle mensub olanların kiliseleri doldurmalarından fayda umuyorlar.» Müellif, hulâsa olarak, dinî temele dayanmıyan ahlâkî telâkkilerin imkânsızlığmı ispat davasmdadır. Bu dinî temelleri de bu bol dinler içinde yalnız müslümanlık verebilir. Hatta be;eriyetin beklediği «Cihanşümul vicdanî terkib», olsa olsa islâmlıktan doğabilecektir. Esasen «Müslümanlığın, her dinî telâkkiye temas eden şümulü ve dinleri bütünlüğe raptetmek yolundaki vazifesi, artan bir sarahatle bellriyor.» Zamanımizın ahlâk === meselesi == Ziyaeddin Fahri müşkülâtı yenmeğe çahştığı şüphesizdir. Intişarından bahsettîğimiz diğer iki esere gelince bunlardan biri liseler için yazılmış küçük bir risaledir. Risale sahibüün felsefî tefekkür âlemimizde tanınmış enerjik bir fikir adamı olması, risale muhteviyatmın zamanımizın ahlâk buhranı karşısında İleri sürülmüş düşüncelerden ibaret olabileceği kanaatini uyandırıyor. Fakat hemen söyliyelim ki müellif, bu risaleyi lise gencliğinin felsefî terbiyesine yardım için kaleme almış, resmî programa tâbi kalmak mecburiyetinde bulunmuştur. (4). Bununla beraber risale, mekteblerimizde pek gözde olan Fransız sosyoloji mektebinin lâik ahiâk telâkkisıni scsyal bir izah içinde çok iyi çerçeveliyor. Geniş genchk kümelerile temas halinde olan gene mütefekkir Hatemi Semihin, gencliğin ahlâkî terbiyesi için bu neviden tedrisatın fayda ve tesirine aid olan fikirleri, risalede pek tabiî olarak, yer bulamamıştır. Bunlan başka vesilelerle ortaya atması, mekteb ve genclik terbiyesine aid meselelerin Millet Meclisinde de konuşulduğu bir sırada çok hayırlı olur kanaatindeyiz. Nihayet üçüncü esere gelince bunu Tıb fakültesi profesörlerinden Dr. A. Muhtar neşretmiştir (5). Şimdiye kadar hakkında biri Prof. Hilmi Ziya, diğeri muhterem Dr. Adnan tarafından iki makale yazılan eser, gerçekten üzerinde durulmağa değer bir hâdise teşkil etmektedir (6)' Eserin asıl hususiyeti gene mütefekkirimiz H. Ziyanın dediği gibi memleketimizdeki muhtelif ilim şubeleri arasında alâka tesis etmek gayesinde toplanıyor: «Garbda bilgi nazariyesi, ve ahlâka dair eserlerden mühim bir kıs mının asıl felsefeciler yanında felsefe meselelerine merak eden âlimler tarafından yazıldığını görüyoruz... Memleketimizde şimdiye kadar bu yo'a girilmiş değildi. Dr. A. Muhtarın eseri. bu sahada ilk kitablardan sayılabilir (7).» Geçen ay zarfında Tıb fakültesi profesörlerinden Prof. Tevfik Remzinin .Çin ' Yazan: » ^ • » •• • üzerinde kendi tabi. rile «Cemiyetin tasdiklndan geçmiyen bir cinsî hayatın gayTİahlâkiliği» formülile hulâsa edilebilecek çok güzel ve alâka verici bir konferans vermesini (8), gene Tıb fakültesi profesörlerinden Prof. Akil Muhtarın «İlim bakımından ahlâk» isimli bir eser neşretmesini nasıl tefsir etmeliyiz? Acaba bu, ahlâk meselelerile daha alâkalı olması lâzım gelen felsefe ve içtimaiyat mensublanmızın sükutuna ve ataletine karşı verilen acı bir ders midir? Bize göre tıb adamlanmızın içtimaî ve ahlâkî problemlerle meşgul olmalan, 1942 Türkiyesindeki ahlâk buhranının bir bakuna tarih, iktısad ve lisan meselelerinde bile tezahürleri görülen şiddetinden ileri geliyor. Felsefî ve içtimaî ilimlerle alâkalı olan kalem sahiblerinin bu meşguliyetİki tarafın bombardımanlardan sonralere yardım etmeleri, düşünme birliği te ki tebliğlerini okudukça ve radyolannın sis eylemeleri gerektir. verdiği tafsilâtı dinledikçe insanın tüyBu neşriypt tezahürleri arasuıda leri dimkdik oluyor. Büyük bir iftihar«İlim bakımından ahlâk» kitabmı ayrıca la ileri sürülen şöyle yaktık, böyle yıkele almak, müspet ilim mensublanndan tık gibi böbürlenmeler, 20 nci asır mebirinin ahlâk felsefesine aid fikirleri deniyetinin mümeyyiz vasfı, bunca yüzüzerinde durmak istiyoruz. Zira eser, yıllık eski ve muhteşem eserlerin yerine gerçekten hakkında bazı tasvib veya moloz yığınlanndan ölüm abideleri diktenkid edici düşüncelerin ileri sürülme mek olduğuna hükmetmek lâzım geliyor. 1940 yazında, İngilterenin ve Londrasini icab ettirecek bir takım noktaları mn yanıp yıkıldığmı bildiren haberleri ihtiva etmektedir. okudukça İngiliz milletinin bir taşını (1) Bk. Bürhan Toprak: Yunan'da, değiştirmeğe kıyamadığı, bir yıl önce Ortaçağda, Rönesansta ve bizde Ahlâk, gördüğüm bu tarihî abidelere, muhteşem Cumhuriyet, say! 6244, 6259, 6281 ilâh.. binalara acırdun. Şimdi de, Kolonya gibi ve Bk. M. Şekib: Zamanımizın Ahlâk güzel ve eski Alman şehirlerinin, Istanbulun yangın yerlerine dönmesine acımeselesi, Cumhuriyet, 17 nisan 1942. yorum. Kolonyamn meşhur kilisesi, (2) Bk. Söylemezoğlu Galib Kemali: Ahlâk Meselesi, Tasviri Efkâr, 14 mayıs ya yıkılmıştır; yahud da, sabaha akşama 1942. makale serisinin bu gazefenin han jikılmak üzeredir. Bu çehir Ren nehri gi sayilannda bulunduğu bu nüshada kıyılanndadır. 1935 majTsmda Ren nehri bölgesinde tayyare, vapur ve otomobilmukayyeddir. le dolaşmıştım. Nehrin iki kıyısı da, he(3) Bk. Sadettin: Vicdan Birliği, men hemen birbirine bitişik denilecek Ankara, Uzluk Matbaası, Sf. 182. kadar sık köjler, bağlar, kasabalar, çe(4) Bk. Hatemi Senih: Ahlâk ve Este hirler, fabrikalarla dolu yerlerdir. Saattik, 1912, İstanbul. lerce gidersiniz bu mamureler bitmez. (5) Bk. Dr. Akil Muhtar: İlim bakı Buralara atılacak bombalann boşluğa düşmesi, tesadüfün lutfuna kalmıştır. mından ahlâk, 1942 İstanbul. (6) Bk. Dr. A. Adnan, Akşam gazetesi, İnsanlan yaşatmak için binbir çeşid 27 mayıs 1942. ilâc yapan Bayer fabrikalan, şimdi, (7) Bk. Hilmi Ziya: Ayın bibliyograf bombalar altında, birer ölüm yuvası olyası, 1942, sayı 2, Sf. 4. mağa mahkum bulunuyor. Bu harb, hakikatcn medcniyetin yüzfl (8) Eminönü Halkevinde 9 mart 942 gibi varlığuıı da kan ve alevle kızartan tarihinde verilen konferans. bir facia. faciadan da berbad birşey olmuştur. Bittikten sonra da, yıllarca scfalet ve ıstırab devam edecektir. sî ahlâk» mevzuu Bugün yapılacak Admira Beşiktaş maçı Misafirlerimizin oyun tarzları ve bu sefer almaları muhtemel netice hakkmda düşünceler Geçen pazar Fenerbahçeye yenilen Admira takımının bu gün Beşiktaşla yapacağı maç, şu bir kaç noktadan mera ^ ~ ^ ~ ^ ~ ~ ~ " ^ ^ ~ kı çekiyor: 1. Admira takımı yazılan futbol şöhretlerile beraber gelmedi mi? 2. Yoksa Fenerbahçe beynelmilel büyük şöhretleri de yenecek gibi mi oynadı? 3. Bu gün, Beşiktaş karşısında Admlralılar daha İyi oynıyamazlar mı? Admira taklmının aksıyan taraflsrını pazar günkü maçın tafsilâtını verirkcn anlatmağa çalışmıştım. Bu gün de ayni meseleyi bir daha inceliyeceğim. Fakat evvelâ yukarıya ald:ğım suallere kendimce cevablarını vereyim: 1. Admira takımı birçok defa beynelmilel olmuş oyuncularla gelmiştir. 2. Fenerbahçe o gün çok güzel oynamıştır. Fakat o beynelmilel şiihretler eski egzersizlerinde olsaydılar, güzel oynamakla galibiyeti elde etmek pek mümkün olamazdı. 3. Bu gün Beşiktaş karşısında belki biraz İyi oynarlar ama oynıyabilecekleri kadar üstünlükle verimli ve farkh bir netice almalarma pek akıl ermez. Tarafslz konuşmak şartile, Admiranın oyun sistemini epey eski ve verimli olrr.asını şahıslarla mukayyed buldusHım için, Fenerle oynadıkları tarzda ç<">lıştıkları takdirde bu gün de İyi bir netice alamıyacaklarmı tahmin ediyorum. Admiralılar ancak her biri artist derecesini bulmuş futbolcular tarafından hakkile tatbik edilebilecek bir tarzda oynuyorlar. Derinliğine mesafe ahşjan geç ve güçtür. Pek pahalıya mal olsttfk inkişaf eden hücumlar şüt mesafesine girerken dahi karşı taraf müdafaasını hatah pozisyonda yakalıyamlyacak kadar zikzakhdır. Admiralıların başarmak istedikleri dar ve küçük daireler içindeki paslaşmanın emniyetini ancck cem'î ve ferdî egzersizi fevkalâde klvamuıda bulunan oyuncular temin edebilirler. Admira ile buraya gelen büyük şöhretler ise hem cem'î, hem de ferdî egzersizlerini en yüksek derecede muhafaza edebilecek kadar devamlı top oynıyamamışlardır. Vatan hizmetleri İçin hiç bir istisna ve imtiyaz kabul etmiyen bir memleket futbolculannjn da bu halde bulunmalarmdan tabiî bir şey olamaz. Ayrıca bu sistemln mahzurları ve bilhassa şahıslarla mukayyed oluşu ba İç yağlarına el kondu Vilâyetten tebliğ olunmuştur: İstanbul Mezbahasında kesüen büyük ba§ hayvarüardan çıkan iç yağlan margarirj i»ıaline hasr ve tahsis olunacagındaa, Haliç Fenerinde kâin Türk Mar garin yağ fabrikası tarafından bedell derhal tesviye edilerek mübayaa olunmak üzere Millî Korunma Kanununun 14 üncil maddesi hükmüne istinaden Ticaret Vekâletince el konma hükmüna tâbi tutulmuştur. El konma hükmünün bu hükmün kaldırılacağını bildiren ikinci bir tebliğe kadar devam edeceği tebliğ olunur. Yazan: Eşref AKIN VAR! Zati Suıtgur birçok esrarlı hünerleri arasında SİNEMA ve TİYATROSUNA gidiyor. Nasıl gitmesinler ki Arasıra, astrolojik telâkkilere, fisagcrist ve hürufiyeci temayüllere de kaçan M. Sadettinin kanaatindeki samimiyete hiçbir şey denemez. Yalnız ileri sürdüğü mütalealara, yirminci asrın ne ilmî, ne de dinî ve felsefî zihniyetile barışamıyacak bir takım astrolojik ve mistik mülâhazalar karıştırmasaydı davasmda daha isabetli ve haklı olurdu kanaatindeyiz. Bununla beraber ahlâk buhranından her bahsedilen yerde ve memlekette bu gibi telâkkilerin ortaya çıktığını bizde de göstermek İtibarile «Vicdan bibrliği» ni bir vesika olarak gözönüne almak mümkündür. Bilhassa şimdi bahsedeceğimiz diğer iki eserin radikal bir «mündemiclik. esası gütmeleri j'anmda gene radikal bir «müteâlLiselerin kampları lik, temeline dayanan M. Sadettinin Liselerin birinci ve ikinci sınıf tale bülün ahlâk tarihi boyunca ruhur eden beleri bu günden itibaren askerî kamplara başlıyacaklardır. 20 gün devam edecek olan bu kamplar nihari ve her gün öğleye kadar yapılacaktır. 1 yumurtadan Üç, dört adam çıkanyor. Her gece saat 21 de, cumartesi, pazar matine saat 16 da. Nakil istiyen muallimler Bir vilâyetten diğer vilâyet emrine verilmek isteyen ilkokul muallimleri haziran sonuna kadar Maarif Vekâletine müracaat etmiş bulunacaklardır. Vekâlet, ancak meşru mazereti olan muallimleri münhal ve kadro vaziyetlerine göre vilâyetlerin emrine verecektir. MELEK'te 2 büyük film Bugün L A L E ' nin ZAFER HAFTASI Senenin en güzel 2 filmi birden. YARIN matinelerden itibaren * İaşe belgeleri geldi İaşe Müsteşarlığımn hazırlamış olduğu iaşe belgeleri vilâyete gelmiştir. Yalnız tevzi şekli hakkında hazırlanmakta olan talimatname henüz tamamlanmamış olduğundan belgelerin halka tevziine ancak ay sonlarında başlanabilecektir. Bu belgeler, iaşe işlerinin nüfus cüzdanı yerine de geçebilecek ve on bir sahifeden ibaret olan bu belgeierde vatandaşlann iaşe işîeri üzerindeki muameleleri kayıdlarla gösterilecektir. Bu suretle iaşe büroları, yapılan müracaatlerde belgelerdeki kayıdlan tetkik ederek icab eden muameleleri terecidü^lsü yapabilecektlr. LÂL E DOROTHY LAMOUR B O PH O P E nin şaheseri Sinemasında 2 İl k d e f a 1Kanundan Kaçılmaz Heyecanlı... Muazzam film. Baş rollerde: 1Singapur SAFAHAT Yolu KURBANI Bu sene en büyük ahlâk mükâfatı kazanan film Lyn Bari • Loyid Nolan kımından sakatlığı A vaktile beynelmilel teknik bir münakaşa mevzuu olmuştu. Futbolun millî bir spor gibi telâkki edildiği İngiltere ve İskoçyada hassas ve kısa pash kombinezonlardan ziyade, emniyeti biraz tesadüflere bağlı olsa da, geniş, derin pash ve mükerrer şütlü oyun tarzının hâkim oluşu bu çeşid oyunu hakkile başaracak ve verimli hale koyabilecek on bir oyuncunun pek güç bulunabilmesindendir. Bu sistemln oyun bakımından değil, oyuncuların eksilmeleri, değişme'eri ba. kımmdan olan zâfı meşhur Maygel'in Vundertim denilen takımmda da görmüştük. Senelerce emekle ve senelerce devamlı maçlarla birbirinden aynlarr.ıyacak kadar uyuşmuş olan Vundertim'in orkestra şefi mesabesinde olan Sindelar biraz geçkinleşmeğe başladığı takımm iki oyuncusunun da değiştirilme^eri icab ettiği vakit her maçmda sigortali bir oyun standardl olsn teşekkülün müessirliği tesadüfî olmağa yüz tutmuştu. Fikirlerimi kısaca hulâsalandırmak üzere diyeceğim ki; Admiranm İlk oyununda tatbika çalıştığı oyun tarzı güç ve geç bir tarzdır. Bu üslubdaki oyunu top oyununa hiç tatil etmeden devam eden artistler verimli bir hale getirebilirler. Buraya gelen Admiralıların çoğunda böyle bir oyunu başaracak şöhret ve oyunculuk hızlı ve idmanlı zamanlarında varmış, fakat hâlâ o çeşid oyuna yetecek kadar mümareseleri eksilmiştir. Bu ltibarla Admiralılar bu gün de Fenere karşı oynadıkları tarzda çalışırlarsa belki göze hoş gelen şeyiere muvaffak olurlar. Yalnız o güzel şeylerin gol sayılaruıı çoğahmağa kâfi gelmesi çok şüphelidir. Her halde bunu Admiralllar da farketmişlerdir. Ellerinde uzun ve derin oyunu da tatbik edecek kadar olgun elemanları mevcud bulunduğuna göre bu günkü maçta eski sistemlevinde ısrar etmeyip daha uzun pash ve daha şütlü bir şekilde oynıyacaklannı tahmin edebiliriz. Plâj kur'ası dün çekildi! Koordinasyon kararile kira bedellerinl artırmak imkânı bulunmamasından do. layı Belediye Daimî Encümeninde dün Florya plâjlarının kur'a usulile ihalesl yapılmıştır. Bu işe talib olanlar, vaktinden çok evvel Encümen salonunun önünde toplanmışlardı. Saat 15 te, bütün talibler, mühürlii zarflarile birlikte içeri davet edilmişlerdir. Zarflar, herkesin gözü önünde birer birer açılarak şartnameleri ve banka teminat mektublan tetkik edilmek üzere bir araya toplanmıştır. Müteakıben Encümen müzakereye çekilmiştir. Bir saat kadar müzakereden sonra, talibler ikinci defa davet edilmiş ve bu sefer teklifleri usulüne muvafık görülen talibler arasında kur'a çekilmiştir. 28 ka dar talib arasında kur'ayı Bristol oteli müsteciri Ömer Lutfi kazanmıştır. Florya plâjlannın bir senelik ihale bedeli 27047 liradır. Mukavele müddeti üç seneliktir. Kur'ayı kazanan Ömer Lutfi, Florya plâjlannda büyük bir otel inşa ettireceğine ve bu oteli yirmi sene sonra İstanbul Belediyesine terkedeceğine dair söz vermiştir. Şefik Hamamcılara verilecek kömür îktısad Vekâleti fîamamcılann bu sene ihtiyaclan olan 7500 ton kömürün verllmesi hususundaki müracaatlerine cevaben kendilerine ancak 500 ton kömür verilebileceğini ve geri kalan ihtiyaçlannı odunla temin etmelerini bildirmiştir. Bir muallimin vefatı Öğrctmenler Yardım Cemiyeti Reisliğinden: Cemiyetimiz azasmdan, Erenköy k\z llsesi coğrafya öğretmenl Ali Rıza Balioğlunu maalesef aramızdan ebediyen kaybettik. Kederll ailesine ve sayın arka daşlara taziyetlerimizi srunanz. CUMHURİYET Abone şeraili Senelik Alb avlık Üc avhk Nüshası S kunıstnı. Türktve Haric lcin tcin 1400 Kr. 2700 Kr. 750 » 1450 * 400 » 800 > 150 » Yoktur. 2LaKonga Senenin «n zevkli şaheseri. Bir avhk Fakir ve çocuklu ailelere meccanen f9f verilecek şeker İçin bir talimatname hazlrlanmıştır. Bugünlerde çıkacak olan Oazetemize eönderılen evralr ve yazılar bu talimatname muciblnce bu ailelere nesredilsin edilmesin iade edilmez ve ayda yarrm kilo şeker verilecektir. zlyamdan mes'uliyet kabul olunmaz. Meccanen verilecek şeker