25 Nisan 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

25 Nisan 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 Carb farihinden • Pirinc ticareti serbest Latude acîîı maceraperest? Bastil zindanından kaçabilmek için tam beş yıl kör bırakıhyor destere ile parmaklık eğelemişti Toplayan: Geçmiş devırler arasında, zindanlardan kaçanların meraklı maceralarlle en dolu zamanlara ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ Ortaçağda raslıyoruz. İçinde yaşadığı cemiyete turlü şekillerde verdıkleri zararların haklı cezasını çekmek içın dort duvar arasma kapatılanlannı bahsımızın dışında bırakacağız. Fakat, taassubun ve istıbdadın, Iüzumsuz ve haksız yere zından bayatına mahkum ettığı oyle insanlar olmuştur ki, yok yere ellerinden alman hurnyetlerini zorla kurtarabllmek ıçın, ba2an yıllarca, usanmadan ve yılmadan dıdınerek sonunda muvaffakıyete erıştirdıkleri kaçış teşebbüsleri, gerçek bır kahramanlık hareketı sayılsa yendır. Bu zından kaçaklan arasında, en başta Latude'u saymak lâzımdır. Şu noktayı hemen ilâve edeyim. Latude, ne fazla zararlı ve tehlıkelı İnsanlar arasında savılabılır; ne de, büsbdtun haksız yere zindana atılan masumlardandır. Onu, macera düşkünlüğü o kotü akıbete goturmuştur. Bu itibarla, şu satırlar arasında kendislne yer verebileceğiz. Latude, fakir bir köylü çocuğuydu. Macerayı sever, atılgan, ayni zamanda buyukluk meraklısı olduğu ıçın, cemıyet içinde üstun bir mevkıe yukselmeği akhna koymuş, gunun birinde, memleketi olan Languedoc'dan kalkıp Parıse gitmışti. Orada, İlk ış olarak, vıkont paycsi takındı ve derhal ışe başladı. Hazırladığı plân, kendınce pek parlakü. Madam de Pompedour'a bir kutu, zararSız nev'lnden toz gondereceku. Arkasından, hemen bır mektub yazacak, kendîsıne karşı, bazı kimseler taraiından bır suıkasd hazırlandıgını, zehırlenme tehlıkesıne maruz bulunduğunu lhbar edecektı. Bu sadakatın mukâfatını, elbette fazlasıle vereceklerdı. Plânını tatblk etü. Fakat, asgarî mükâfat olarak umduğu sarayda bir vazife yerıne, kısmetıne, Bastil hapiaanesınde bır zından çıktı. Işte Latude'un, en sabırlı insanlan bile bezdırecek kadar sureklı bır gayret ve ısrarla çalısarak sona erdlrdıgı zından hayaü boyle başlar. Talıhıne fazla gu\enen bu tecrübesiz maceraperestl ıçıne kapattıkları hucre, zemınden otuz, otuz beş metre yuksekte, penceresiz bır yerdı Bır baca dekğmden başka, hava alacak tarafı yoktu. Fazla olarak, baca dellgının ağzı, dumanın bıle zor geçeceğı kahn demırlerden orulmuş bır ıskara ıle ortulu idı. Latude, ve kendısıle bırhkte ayni yerde kapalı dığer bır ınahpus, çamaşırlanndan ıp yapıp bacamn ıçıne tırmandılar, ıskarayı yerınden sokmeğe çalıştılar. Isınmalan ıçın verılen odunlardan ip merdlvene basamak, açılır kapanır bır masanın dernır ayaklarından ıkı tane bıçak, bir şamdandan, testere vapmışlardı. şhur kaçaklar Hantdi Varoğlu Kendi davalarımız Setıir raklı sahifeler haberleri Devlet çilik • Hükumetcilik Hayatımızda en çok bıldığunıze i nandığımız mefhumlar, en az anladığımız şe>lerdlr. Içmde beraber yaşıyarak hajat kurlarımızı bırleşürdığırruz madde veya ruh âlemıne bağlı nekadar mefhum vardır kı, bunların ne olduğunu arcştırmadaT oldukları gıol kabul etmıs, uzerlermde kafa yormağa dahl luzum gormeden, bir on hukumie bunlara verdığımiz değerleri, sarsılmaz bedahetler halınde tanımısızdır. Insanların bılgı ihtlrası kuvvetlendlkçe, daha doğrusu bu ıhtırası kuvvetlenmış insanlar yaşadıkça, boyle bedahet sanılan mefhumlann ne olduğu araştırılmağa başlanmış ve gorulmüştur ki, ınsanlar asıl en çok gördukleri ve yaşadıklan şeylerde korkunc bir cehalet içlndedırler. Hatta hayatın, felsefenin ve tarıhin davaları, herkesçe belll sanılan mefhumlar üzerınde insanların blrleşememiş, anlaşamamış olmalarından çıkmakta, harbler ve kavgalar yalnız bundan doğmaktadır. Bu kabıl basıt ve herkesçe bellı mefhumlardan bıri de t devlet» tır. Bu kelimeyi işıtmemiş, bundan kasdedılen manaya bir şekıl vermemiş belki dunyada tek ınsan kalmadı Buna rağmen Aristodan ıîıbaren bugune kadar her bılgm ve mutefekkır, devleti tarıf ve ızahla uğraştı Netıcede şu herkesçe bllmen, beşikten mezara kadar hayatımızın her safhasında beraber yaşadığımız devlet, ancak aydın insanlar için munakaşa mevzuu olmakla kaldı, anlaşılamadı. CUMiIURlYfcT 25 Nîsan 1942 Çocuk davamız 23 nisan milli bayranu, çocuk haftasrnm da baslangıcıdrr. Maarif Vekili Haşan ÂIi Yucelin, Ankara radyosunda söjlediği guzel bir nutukla açüan bu hafta içinde, .Çocuk» konusu uzerinde du?uneceğiz, konuşacağız, yazacağız. Biz çocuk davasına, pek yakın bir zamanda kıymet vermeğe başladık. Bir çok millî davalarımız ve savaşlarunız gibi bu da, ancak Cnmhuriyet devrinde basIamıştır. Ilkdnce «Himayei Etfal Cemiyeö. adile doğan «Türkiye Çocuk Esirgeme Kanımn» nnn hayatı, ancak 21 bahar gormuşf ur. Daha önceleri, çocuk yalnız anasile babasının az çok kıymet ver. diği bir varlıktu Cemiyet ve millet bakımından çocukla esaslı meşgul olmamız, pek yenidir. Çocuk Esirgeme Kurmna istatistik ve propaganda şubesinin verdiği rakamlara gdre, 1942 yılında Kuruma bağlı muesseselerin sayısı 271, gayrimenkul emIâki 129, merkez ve şubeleri 725 tir. Genel merkez 1941 yılında 220,000 çoctığu korumuştur. 500 merkez ve çubeden gonderilen istatistiklere göre, ayni senede korunan çoeuklann sayısı 600,000 dir. 1922 1941 senclerinde korunan çocuklar da 4 milyonu bulmuştur. Genel mer. kezin çocuk konusu üzerindeki 21 yıllık neşriyatı 5 miljon nüshadır. Kunımun azası ise yalnız 50^0 den ibarettir. Kunımun çocuklanmız için yaptığı, yapmakla mukellef olduklannm yanında, elbette pek azdır. Fakat 18 milyon nufuslu bir memlekette, topu topu 50 bin azası olan bir teşekkülden de daha fazlasını beklemek, ve istemek de haksızlık olur. Çocuk «sozun tam manasile milletin istikbali olduğuna gore, Çocuk Esirgeme Kunununun 50 bin değil, 500 bin, hatlâ 5 milyon azası olmalıydı. Fakat biz, hcnuz, bu gibi teşekkulleri «bujuk yardımlar yapan az azalu değil, «kuçük yardımlar yapan bol azah> kurumlar haline gctirmeyi başaramıyonır. Kızılay da, Hava Kurumu da, butun d i . ğer cemij etlerimiz de hep boyledir; memleket içinde, istenildiği ve lüzumlu olduğu kadar, gcniş olçude yayılamamışlardır Bu j uzden ferdlerin yardımına dajanan butun teşekkuller gibi Çocuk Esirgeme Kurumu da, kendisinden beklenen verimle çalışamamaktadır. Bir za. manlar esmiş olan gosteriş havasınm da, bizi asıl gaycden bir miktar uzaklaştırdığını kabul ve itiraf etmek, ilerideki çalışmalarunızın verimi için faayırh olur Fakat yıllar geçtikçe işin ehemmi>etini ve nasıl çalısmak lâzım geldiğini daha iyi anhyoruz; janhşlanmızı duzeltiyoruz; gajemizi daha derinden kavnyoruz. Çocuğu yalnız ana ve baba olarak değil, cenıiyetçe ve milletçe de sevmek, korumak vaıifesinin gittikçe daba kuvvetli olarak kafalanmızda yer etmekte olmasi. ilerisi için, ihnid verici bir şeydir. Çocuk konusu uzerinde, diin, başmuharririmin ileri sürduğu güıel dıisiınceleri tekrarlıyacak değilim Bu bahiste, kuruma, cemiyete ve devlete duscn önemli i«leri durmadan gerçeklestirmeğe çalısmak Iâzımdır Davanm ehemmiyet ve azameti nispetinde hamlelerimiz de bıiyük olmahdır. Y a z a n : * •••••••••TM , ^ ^ ^ ^ } A. Hantdi Başar Hatta kopruleri aş"•"v mış son kopruje de varmıştı. Fakat orada, ayağı, koprunun aralıklanna sıkıştı. ~ ~ ~ ^ ~ ^ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ Tekrar yakaladılar, tekrar zindana tıktılar. Trenk, uçuncu teşebbüsünde muvaffak oldu. Bırkaç subayla anlaştı; bir gece, başı açık, elınde yarısı kırılmış bir kılıc, sırtındaki gomleğı lıyme lıyme, çıplak bir atın sırtında, dağ tepe aşarak kurtuldu. Lâkin, bır kaç sene sonra, gene tutuldu ve bu sefer Magdeburg kalesınde, on sene kapalı kaldı. Orada, prangaya vurulmuş olarak geçirdlğı gunler zarfında, bır lâhza rahat durmamış, zincırlerıni koparmış; kapılan zorlamış; zındanın dosemesını oyup oradan kaçmak ıçin yol aramış; yese duşüp damarlarını kesmış; hiıcresine koşanlardan bırini, kafasına bir demır çubuk indırip yere sermiş, hulâsa, mahbes hayatından her ne pahasma olurea olsun kurtulmak için' durmadan dıdınmişti. Sonunda, Fredrik'in merhametli bir zamanında affa naıl oldu. Bu kararın çeltik ziraatînde çok faydalı olacağı muhakkak addediliyor Yeni mahsulde çeltik alım ve satunı ıle pırinç ticareUnin serbest bırakılması munasıb gorulmuştur. Halen çeltik mubayaaü münhasıran Toprak Mahsulleri Ofısınce yapılmakta ve Ofıs kendı hesabına pirinç kırdırarak satışa arzetmek tedır. Bunun tatbıkatında bir çok müşkulât gorulmuştur. Yenı çeltik ekımi mevslml fılen bugün başlamaktadır. B J sene ekım bıraz erken başlamış ve geçen seneye nazaran çok daha fazla ekım vardır. Tam zamarında verümekte olan yenl karann daha zıyade ekıme çok faydalı olacagı muhakkak gorülmektedir. Dığer taraftan içinde bulunduğumuz mahsul senesi ıçin bılhassa büjuk şehırlerin artmış olan pırinç lstihlâkini karşılamak uzere Ofısm elınde bulunan ımkânlardan başka dığer imkânlardan da Fransanın birinci imparatorluk zama ıstifade edllecektir. nında Posta Nazırhğı yapmış olan Kont de la Valette'in Concıergerie hapisaneBerlinde toplanacak ilmî bir sinden kaçması hâdısesı de, kadın fedakongreye bir heyetimiz kârlığının bir örneği olarak zıkredılebihr. Kontu, Onsekizinci Louis'ye beyhude gidiyor yere uzunuzadıya yalvardıktan sonra af(Beyneünilel idart Uimler cemlyeti) fını temin edemiyen karısı hapisaneden mayısın 7 sınde Berlinde umumi bır konkaçırmıştır. gre yapacaktır Muhtellf mılletlere menKontes de la Valette, çok mükemmel sub ilım adamlarının ıştırak edeceği bu bir plân hazırlamıştı. Sık sık zıyaretıne kongreye memleketimızden de bir heyet geldığı kocasına kendı esvablarını gıy davet edılmışır. Heyet, 2 mayısta şehridirecek, kendisi onun hucresinde kala mizden Berlıne hareket edecektır. Bu cak, kocası da Kontes kıyafetinde hapis heyete dahil olan İstanbul Universitesı len çıkıp gıdecekti. Hukuk Fakultesi dekanı ve esas teşkiPlânı tatbik ettıler Kont de la Valette, lât hukuku profesorü Ali Fuad Başg.l hucresınde, karısının esvablarını giydi; Ankaraya gıtmıştır. yuzunu, ağhyormuş gıbı, mendıllle ortÇay ve kahve kapalı şişelerde tu, gayet aheste adımlarla yüruyerek avluya çıktı; orada bulunan yırmı kadar satılacak jandarmanın onunde, kendısını beklıİnhısarlar umum müdürlüğü, kahve yen sedyeye bındi. Fakat, ufak bir aksi ve çajın tevziı ıçin hazırüklar yapmaklık çıkmış, sedyeyı taşıyacak adamlardan tadır. 250 ve 125 er gramlık paketler habirı gelmemlsü. Yerıne bir ba^kası bu linde satışa çıkarılmas muvafık görülununcıya kadar geçen zamanı, Kont de len kahve ve çayın bayılere verıldıkten la Valette, hatıratında bir asırlık yurek sonra mukav\a veya kâğıd içinde baçarpıntısı dıye tarıf eder. yatlaması muhakkak olduğundan küçuk Kont de la Valette, bir gün sonra kendısını beklıyen ıdam cezasından bu suretle kurtulmuş, fakat hayatını borclu olduğu karısı, geçırdlğı bu çok şiddetlı sadme neticesinde aklını kaybetmıştir. Prens Louls Bonaparte ın, ıkınci defa yaptığı bır ısyan teşebbusu netıcesindeki mahbusıyetten kaçışı da hayh cure'tlı bır ıştir. kavanozlar içinde satılması takarrur etmıştır Bu kavanozlar Paşabahçe Şışe ve Cam fabrıkasına ısmarlanmıştır. Kavanozlarda ağızlan sıkı kapalı olarak satılcaktır. Kahve şişelerınde sıgaralann uzerinde olduğu gıbi hangı tanhe kadar satüabıteceğı yamlabüecektır. Çıy kahve satılmıyacaktır. sanların yarattıklan hukumet şeklı onların ıarak ve kultur derecelerıne bağlıdır. Sule>manıye karşısında anlaşılan şey, bu blna>ı yuksek bır mımarın yarattığı \e gene yuksek kalıtede bir çok işçıler ve ustalann en ıyı malzemelerle bu eseri yeptığıdır. Ayni mutalea ıle bır koylu kulubesını, Suleymanıyenın asıl sadelıği yanmda bır çok zlynetler ve zengınlıkler gosteren kaba bır bınayı kımlerin ve nasıl malzeme ve ışçi İle yaptıklarını kestırebılirsıniz. Onun için bır yerde devlet kurabilmış bır cemiyette onun hükumetçılık şeklıni yani teşkılât, kanun, eleman vesaırcyi gorduğunuz zaman o cemiyetin akıl ve kultur sevıyesıni, medeni halıni anlamış olursunuz. Herhangi bir cemiyet içinde insanlar tarafından yaratılan butun sosyal müesseseler ıkı katagorıye ayrılır: Bıri sadece o cemiyetin .nedenî sevıyesıne ve kultur derecesıne bağlı olarak şekıl alır; dığen bu kayda muhtac olmadan yaratılabılır. Meselâ Kongoda, Nevyorktakı bır bına, Londradakı bır banka, Parlstekı bır lstasyon, Romadakı bir heykel >apılabilır. Fakat Kongoda yaşıyan insanlar devlet kurmuş olurlarsa, onlar Nevj'orkta, Londra ve Panstekı devlet şeklını yaratamazlar. Kongolular o memleketlerın kanunlarını, usullerlnl, mutehassıslarını alabılırler; fakat onlarBen dsvletçılığin bugun aramızda anla yapabıldıklerı ve yarattıklan şey la=ılmamış olduğuna kuçuk bır mlsal Kongolu bu devlet şeklinden ıbarettır. vermek uzere geçen yazımda (1) devletçilik ve hükumetçılık mefhumlarını Işte bugun dunya memleketlerinde, Lıberal kapıtalıst devrenin tasfiye devletçılik hukumetçlhk bahislerinde birbirıne kanştırdığımızı söylemiştım. Bugunkü yazımda bu konuyu biraz da buhranları içinde devletçılık her yerde taraftar ve aleyhtar olanlan ayni zamanmsan cemiyetlerıni kurtaracak yeni bir da şaşırtan ve her birine ayni dehlleri ha inceliyeceğım. rejime konan isim oldu. Eskiden devlet, hem lehte ve hem aleyhte kullanmağa Devlet, hareket halındeki tarih ve ona ıktısad ıslerıne kan.mazdı, ve karışma imkân veren şey, devletçihğin bir tarihî bağlı İnsan ıçın bırblrınden farklı ıki ması lâzımdı. O, yalnız idarî ve siyasî zanıretten dolayı hükumetçilikle karışrealıte halinde yaşar. Bıri devletin maziİşlerle meşguldü. Bundan dolayı da onun mış olmasıdır. Umumî olan bu sözlerye ve tarıhe aıd kokudur kı bu, mllletcemiyet içinde basıt bır şekli, ona uygun den sonra devletçiliğin bizdeki şekli haklerın geçirdiklerı hayat İçinde şeklıni muayyen usulleri, kanunlan vardı. kındaki gdrüşleri anlatmak ve anlamek almıştır. Dığerı ve muhim olanı bugün Devlet şek'ıni idare etmek üzere de ce daha kolaylaşmış oluyor. cemiyette bır takım muesseseler, şekıller miyetin en iyi ve en ıleri insanîannı altında yaşıyan devlettır. Tıpkı dın, lısan, Ahmed Hamdi BAŞAR kullanmağa onlan bu basıt işlerde harahlâk gıbi devlet de sosyal bır okışa camağa lüzum yoktu. Bılâkis ekserisi (1) Cumhuriyet: 18 nisan Devletçiliverılen islmdır. Her sosyal oluş gıbi o serbest hayatta muvaffak olamıyan, ira ğe dair. da tarıhten gelır, ve bugunku cemıyet havatımız içinde şeklıni alır Sosyal muesseseler bın oze, dlğen şekle aıd ıki EDEBİYAT DÜNYASIMN EN BÜYÜK ESERİ... mefhum halinde vaşarlar; ve eksenya SINEMA ÂLE.MİMN EN ŞANLI ZAFERİ bunlar birbirıne kansarak şekil ve kalıb halinde dondurularak cemiyette bu"çok kargaşahklara, guçluklere, anlaşmazlıklara sebeb olurlar. Devlet mefhumu da bu kaıdeden kurtulamaz. Nasıl cami veya kıhse İle ımam ve papaz dın değıl, dının şekle ald muessesesi ıse, hukumet de devleün sadece şeklınden ıbaretür. Ortaçağda Avrupada dın, kıhse demektı. Kıhse, tahakkum ve ısübdad yolıle cemiyette hâkim sınıf rolunu oynadı Kılise adamlarına dıl uzatmak, dıne hucum etmek dendı. Bu yuzden Avrupa karanlık bir devre yaşadı Şlmdı ıse devletle hukumet mevzuunda eyni vazıyete yakın çeyler oluyor. Tarıh gıdışınde bır medenıyet rejlmıne konmuş bır ısım, bır merhale olan devletçılık, hukumetçıhkten ibaret sanılıyor; ve hukuzneıçlllk de Ortaçağ Avrupasındaki karanlık tarıhe yakın bır hayatın eşığıne doğru insanlan suruklemeğe çahşı>or. de ve zekâ bakımından mutavassıt insanlan bu işlerde kullanmak kâfı idi. Bu suretle kurulmuş olan devlet şekillerı, muayyen ve lstatık br takım formalitelerle, muayyen kalıblar içinde basıt ıdarî işleri çevıren makinelerden ıbarettı. 191418 Dünya Harbinden sonra devleti boyle gören bır rejım yıkılıyor, yerme devlete ıktısad ışlerıne karışmayı zorlıyan yenı bır devlr geçiyordu. Artık tapu kayıdlaruıı çıkarmak, hergun bırıbırıne benziyen işleri kayıd ve idare etmek İçın yapılmış olan devlet makinesi buyük, muhim ve yeni işler almıştu Vazife değışmiş, fakat bunları görecek şekil ve makine ayni kalmıştı Bır takım memleketlerde cemiyetin bu mutavassıt zekâh memurlardan İbaret hukumet makinesi, bır buhran ve ıntıkal devri içmde yaçanmak zaruretınden dolayı, devletçılık hesabma cemıyet otontesinı kullanmağa hak kazanmışü. Bu yuzden cerriyetın yüruten gücü ince zekâh, yuksek enerji ve kudret kaynağı insanlar yerine bir bürokrasi sınıfına teshm edılmış oluyordu. Basıt ıdarî işler ıçuı bıle yavaş ve hyakatsız olduğundan sıkâyet edılen hukumet makinesi, şımdi ehllyetle karar vermek ve tatbik etmek ıcab eden bir takım ince işleri üzerine almıştı Bu, adeta yol yapmak uzere imal edllmiş bır sılmdırle, sırf makine olduğu ıçın, kumaş dokumak gibi bir şeydi. Fakat ne yapalım ki tanh böyle emredmce yapacak başka çare de yoktu Ister istemez, hukumetçihk, yeni devletçihğin de şekli oldu. \ Ronald ^^ COLMAN İda LUPİNO nun en biniik muvaffaknctl olan SONEN ISIK Ş A H E S E R İ : Bugün LÂLE sinemasmda Butün kalbleri heyecanla titretivor .. Butün gözlere yaş dolduruyor . ere en buvuk aşkı anlatıvor .. Bu eşsiz film^ebrmeğe koşunuz. Saat 1 de tenzilâtlı matine ^^^^^^^^^^ mmmmım^mmmmmmmm f Altı sene, içinde kapalı yaşadığı hapisane blnasında bazı tamırler yapılması emredllmişti. Binada, bu münasebetle, aşağı yukarı dolaşan işçller, Prens ıçın bir ilham kaynağı oldu. Yanmda bulunmasına müsaade ettıkleri oda hızmetçısinin yardımile, işçi kıyafetine girdı. Omzuna bir kalas aldı ve keskınllğıne taşıIkı mahpusun, nobetleşe çalısarak, dığı bu kalası, yüzünü gostermemek içın Bastil zındanının bacasındaki demırpar gayet maharetle idare ederek, hucresınmaklıkları sokmelerı tam beş sene sur den avluya indi, muhafızların arasından du. 1756 senesı şubatında bir gun, o ça geçti, binadan çıktı, gene hizmetkârının maşırlardan mamul ip merdıvenlere tu tedarik ettığı bır arabaya binip uzaklaştunarak, bın turlu tehlıke ve heyecan tı. ortasında kaçmağa muvaffak oldular. Lâkin, insan takatinl aşan bu beş sene Bir muallimin cesedi bulundu lık gayretın semeresi, ddrt aylık bir Kadıkojünde Yeldeğirmeninde tren hurriyctten ibaret olmuştu Latude, firanndan dort ay sonra, Amsterdamda tek koprusfl arkasında bır erkek cesedi bulunmuştur. Ba^mda bır turşun yarası rar yakalandı, Basüle lade edıldı. bulunan bu cesed hakkında Kadıköy Ikınci Fredrık'ın muhafız alayı subayMüddeıumumlsi Sıtkı Koraltan tarafmlarından Baron do Trenk, inadcılık ve dan tahkıkata balşanmış ve cesedm Haazım bakımından, Latude'u gerıde bıradımköy ılk mektebi ba^muallinıi Hasan kır. Bu Prusyau asüzade, kahramanlığı Hayrıye aıd olduğu tespıt edılmıştir kadar mağrur, dlk sözlu ve lâfım esirgeTahkıkata devam olunmaktadır. ınez bir adamdı. Bu yüzden Sılezyada Glatz kalesine misafir edildi. Ihüyarsanız, yahud Latude"le onun arasındakı fark, Latude'ün, beş sene suren duvar oyma faaskerlik vazifesini alıyetinde, zindancılar tarafından tek yapamıyacak bir bir defa bıle rahatsız edılmemesine mukabıl, Trenk'in her kaçış teşebbüsünde durumda iseniz, bir yakayı ele verecek kadar kotu talıhh tasarruf bonosu satın olmasıdır. Trenk, ilk firarında, bir lâğım yoluna almakla v at a nt tesaduf etmıs, orada tıkanıp kalmştı müdafaa vazifesine Yakaladılar, zındanına iade ettıler. İkinci teşebbüsü, hücresinde kendislni ziyaiştirak edebilirsiniz. rete gelen zından kuraandanının kılıcını Bu suretle paramzı da kapıp, sağa sola savurarak yol açtıktan sonra kaleyı dısarıya bağlıyan kopruişletmiş olursunuz. lere doğru fırlaması şe'dınde olmuştur. Beyoğlu Halkevinin halk fairleri, musikisi ve oyunları gecesi Bu hafta tarafından S A R A Y Sinemasmda Ann Sothern tarafından Beyoğlu Halkevinin tertıb ettiği halDevlet canlı ve yaşıyan bır mefhumkıyat gecesi bu akşam saat 21 de Fran dur, hukumet ıse onun vaşadığı esnada sız Tıjatrosunda venlecektir. Çok mu cemiyet içinde bıraktığı izler ve eserlerkemmel şekilde hazırlanan bu müsame dır. Bır yerde hukumet gorursenız, orare fevkalâde bır rağbeüe karşılanmıştır. da hukumetten ev\rel bır devlet ukrının Bu munesebetle Halkevı muhterem hal yaşadığını, gorulen sejln ona aid tezakımıza hıtab eden şu yazıyı gonder hürlerden ibaret olduğunu anlarsımz mıştır: Bır bina, bır mabed gıbi insan tarafın«Halk Şaırleri, Halk musüisi, Halk dan yapılan ve insana aid izler taşıyan oyunları gecesıne karşı gösterılen kıy hukumet, bir hayat ıdeali halinde tarıhmetlı alâkadan dolayı çok mütehassıs ve ten tarihe nesılden nesle akarak yaşıyan muteşekkiriz. devlet mefhumunun bır zaman ve meBu bına, azaml 1000 kişl almaktadır kân ıçindekı izı ve şeklıdır. Yani devlet Muracaatlerın sayısı on bınleri geçmış durmadan ilerliyen dınamik bir fikir, tır. Bu hareketın muracaat edenlerin hiıkumet İse onun durmuş ve kalıblaşsajasına nazaran bın kışi gıbı mahdud mış estetık bir şeklıdir. bir kutleye inhısar etmesmden dolayı Arısto ve Eflâtundanberî, bir türlü avnca uzuntu içındejiz. Yerler numa sonu ahnmamış olan bu bahsı sankl ralı olduğu ıçin davetnamesiz gırmek de şuracıkta halledecekmişim gibı konuşmumkun olmıyacaktır. makla bir noktayı aydınlatmak istiyoBu mılli kurür hareketini tekrar için rum Hukumet, devlet fıkrine malık olbütun imkânlan aramaktayız. muş lnsanlann, yani devlet kurabılmi^ Keyfıveti saygılarımızla bildlnrlz» olan cemiyetin yarattığı bir şekıldir. İn İki büyük filmden miırekkeb zengin ve hareketli bir program Muganni Kovboy Güzel ve sehhar Gene Autrey Hamlet davaları Hamlet davalanna aid bütün kararIann Temyiz mahkemesınce nakzolun duğunu yazmıştık Haber aldığımıza göre bunlar arasında, yalnıs muharrir Celâleddin Ezinenin beraetlne dair olan karar bozulmamıştır. ÖRÜ CÖRÜNMİYEN KAHRAMAN Ask ve macera filmi BUGÜN SAAT ALTIN ARIYOR ÇAMSAKIZI 1 Hıssl ve eğlenceli film 1 DE TENZİLÂTLI MATTNE CUMHURİYET Nüshası 5 Senelik Altı avhk Üc avhk Bir ayhk Harlc lcin 1400 Kr. 2700 Kr. 750 . 1450 > 400 > 800 » 150 • Yoktur. ı Şehzadebaşı TURAN Sinemasmda • Abone şeraiti Türkıve için İKİ BUYÛK ŞAHESER FILM BİRDEN 1 MASKELİ S terin DÖNÜŞÜ 2 NO NO N A n t T f E t, n v , nw, n f l N E ı i T i 15 devre 30 kısım, kanlı ve korkunç çarpışmalar.. Çetelerin müthiş harbi .. Buvuk sergüzeşt ve micera filmi. ANNA R O LAM> Y U G ON NEAGLE Dikkat Gazetemize eönderilen evrak ve razılar nesredilsin edilmesin iade edilmeı ve nvaından mes'ulivet kabnl olunmaı onlan yatıştınrım. Diye rica ettL Fakat tellâlın g5zü çok yümıştı. Kabul etmek istemedi. Uzun bır munakaşa başladı. Neticede imam o kadar yalvardı ve o kadar teminat verdi kl adamcağız gene onu kıramadı: Hocam, ilk ve son defa olarak bunu yapacagım. Fakat ayaklarınızı öpeyim, bır daha benden bunu istemeyıniz. Diyerek minareye çıkmağa başladı. Merdıvenlerden done döne yukseluken kalbi parçalanırcasına vuruyor, dızlen tit rıyordu. Nıhayet şerefeye vardı. Ne olur ne olmaz korkusile gozlerini sımsıkı yumdu, başını goklere doğru kaldırdı. Sesine bütun tatlılıgmı vermeğe çalısarak ezana başladı. Bu sırada müminler birer ikişer camle gelıyorlardı. Tellâl ezanı bitirip inmeğe hazırlanırken gözleri bir aralık asağıdaiı kalabalığa takıldı. Heye canı gozunu ve gönlunü o kadar perdelemışı kı, bunlan gene kendisini dövmek için hazarlanmış gencler zannettı. Bır anda butun benliği sarsıldı, gözleri karardı Merdivene ilk adımını attıktan sonra bır çuval gıbi yuvarlanmağa bayladX Ezan biteli epey olduğu halde onun Inmeyışı imam ve halkın merakını oekmışti. Bazılan «kimbılir belki de şcrefe^ e saklanmıs, komşuyu gözetlemeğe dalmıştır» dıye söylendıler. Bır kaç kişi asabıyet ve t«lâşla merdıvenlere saldırdı. On on beş basamak çıktıktan sonra dehsetle irküdıler. Bıçare adam, yukandanberi yuvarlana yuvarlana gelmiş, basamaklardan blnsıne takılar1 • "r^da kalmıştı Şakaklarından kahn kan çi^ılen sızıyordu, olmüştü. Buyük varyste, dans muzik ve revü filmi 11 den itibaren devamh matineler Şık ve zariflerin Kraliçesi : Amerîkanın Charles Boyerl: Gingers ROGERS Ronald COLMAN defa beraber çevirdık'eri ve butıin san'at ve dehalarıle yarattıklan Umumî takdır uyandıran ve herkesin hosuna giden filmi siz de BUGÜN G 0 MüL OYUNLÂRI Gorünuz ve hos \ akit geciriniz Saat 1 de tenzılâth maline. SÜMER SİNEMA SINDA ALEV E L E A M R A'da T ürkçe SARKISI Sö zlü IB^HI^HHBHHH NOAH BERRY ALEKSANDR GRAY BERENİS CLAİRE Ve Ne\york Metropolıten operssı arfstlen Fevkalâde mercklı nefıs aşk mscerası f l a v a kararmak uzere ıdı, karşıdakı *^* eski ve kuçuk camıin harab minaresinden hakıkaten çırkin ve bozus bır se. sm okuduğu bır ezan sesı ortalığa perde perde yayılınca kahvede bırden hararetli ve hıddetlı kıpırdanmalar oldu; bır saattenben rakıbıne mutemadıyen mars mars üstüne yenılen mutekaid Malmu dırarak arasıra onun yerine ezan oku lerdi. ınsafsızlar, vucudumü kınp geçırdıler. Berıyanda ise, zavallı adamcağız ken Dıye barbar bafuıyordu. duru Ahmed Bey zarlan asabıyetle ata mafa yeltenmıştL rak tavlayı kapattı: Herifin sesi çekılir, tahammül edilir dı sesının çok guzel, dayanıimaz derece*p îjC SJC Lâhavle velâ kuvvete. Bu edebs.z derecede olsa, ezan okumanın usulünu, de yakıcı olduğuna ınanmışlardandı Bu Maamafüı bu ıkınci ve tesirli ihtar bızimle alay mı edıyor, bakındı gene bır erkânım bılse kımsenın bır şey dıyeceğı nımetten ıstıfade edeceklen jerde hal onda kat'i bir tesır yapmıştı. O gunden yolunu bulup mmareye çıkmış, çok oldu yoktu. Yoktu ama, gel gör ki, ıkide bırds km kendısme bojle nıçm duşmanlık gos sonra tellâl hakıkaten bır daha mınaartık kerata!. mınareye çıkıp da haykırmağa başladığı terdığını bır turlu anlıyamıyor, bunun reye çıkmadı. Artık aradan aylar geçD^ye soylendL zaman ezanı Muhamınedıyı gonullere bır çekememezlık, bır kıskanclıktan doğ mış, bu gurultulü hâdısenın hatırası her Başta kahvecı olmak üzere beş on ses smdırmek şoyle dursun, boğazlanan bır duğu kanaatmi beslıjordu. Maamafıh IKI tarafça da unutulmuş gıbiydi. birden homurtularla cevab verdıler İle dana sesıle boğurüp duruyordu. Kasabalı çaresız bır daha ezan okunııyacağma Fakat ışte ajlardan sonra bır gun tekrıde, ocağın dıp tarafında altı kol ıs ya sabır! çekerek bır müddet bekledı. daır soz verm.ştı. rar bu vak'a oldu: kambıl oynıyan delıkanlılar, oyunu bıra Fakat iş çığınndan çıkmağa, herıf heVermişti ama, ışte aradan daha yiraı Sıcak bir yaz gunü idi. Göğde kurşun men her gun beş vakıt ezan namma gun geçmeden de gene mmareyı boylakarak soze kanştılar: Sıcak bir yaz günu idı. Gokte kurşun Geçen gün onu yolda çevirmiş, iyice bojle dıvane gıbi bağırmağa başlajnnca, tnış \e halkın haklı olarak kopurmesıne bulutlar dolaşıjor, bunlar çayır çayır haddıni bıldumış, tovbe bıle ettırmıştık gene, ıhtıyar herkes ısyan ettı; bır kaç sebeb otaıuştu. yanan ortalığı busbutun cehennemi bır Namerd, demek sozunü tutmadı ha. Bız kere ayn murahhaslar yollıyarak, baTellâl muezzin ezanını bitirip kaça sıcaklığa boğuyordu. zan namazda toplu olarak camıin imamı maklı bır gozle komşu avluya da şoyle ona gosteririz. İhtiyar ünam, şadırvamn ıhklaşmış ve esas muezzme meseleyı açtılar ve bu b.r goz ucu ıle süzdukten sonra tam ın sulannda abdets aldıktan sonra ezan Dıyerek ayağa kalktılar. Geniş bir hıddet dalgası bütün kah nu önlemesmi istedıler. Asıl muezzin nıeğe haarlandığı sırada aşağıda, camı vaktine kadar biraz istırahat etmek üveyi tavanda yıizen dumanlar gibı sardı çok ıhtıjar, nur jüzlu halim selım bır a. avlusunda elleruıde sopalarla bu kala zere minberin dibınde senn ve loşça bır Minareden ayni vezinsız, tonsuz ve kotu damdı Kavyumun mutemadi ncalan u balığın toplandığmı gorunce, az kaldı koşeye oturmakla yatmak arasmda biraz ses, hâlâ keyfi ve berbad bir beste Ue zenne buna muvafakat ett'ğını, halk ta jureğine inıyordu. Korktuğuna da uğ uzanmış, fakat hararetten içi geçmiş*ı. rafından iyi karşılanmadıktan sonra radı, ınip tam minarenin kuçuk kapı Bır müddet sonra saatıni çıkanp bakhaykınp duruyordıı. bır daha kendısme ezan okutturmıyaca sından çıkacağı zaman: *** tığı zaman, telâşla doğrulmağa çahştı, ülan dınsiz imansız, sen müslııman fakat o kadar yorgun ve kırıktı ki, kalBu cne iduğu belırsız» adam da kasa ğını vadetti. Üstelık kadmlar arasında banın başına belâ kesılmışti hanı' Ken bır de rlvayet dolasıyordu Vebalı boy lığı, camii, minareyı oyuncak mı zanne kamadı Ne valan sojlemelı, şimdı bu sıdisi 30 35 yaşlannda kadar vardı. Bir nuna ama, tellâl ezan okumak bahane d vorsun, biz sana bir daha çıkma, boyle cakta kan ter içinde bu ihtiyar halile ıki ay evvelıne gelınciye kadar kasabada sıle minareye her çıkışında komşu ev oküzler glbi bağınna, diye soylemedık minareyi tırmanmak ona ölümden beter herkes onu tellâl olarak tanırdı, omuzu lerden bırısının avlusuna sık sık bakı mıydi?. geliyordu. Bır iki dakıka nefsile çekişDıye bir sürü delikanlı üstüne çullan tfkten sonra sinirlerıne söz geçıremiyena attığı, sırtına yüklendıği, kucakladığı yor, oradaki namuslu kadmlardan bırieski ev eşyalannı mahalle mahalle do sıne sesini beğendirmek gayretıle büs dılar. Bıçare adam, aman zaman, deme ceğuıe aklı kesince, <ne olursa olsun'» ğe kalmadan dehşetli bir dayak yedi dıyerek dort beş aydır minareye cıkmak laştınr, mezadlarda çığırtkanlık eder, butun ışı azıtıyormuş. Hele bu haberden sonra kasaba dell Bereket versm, gene merhamete gelen değil ya, kapısma bile uğramaktan korAllah ne verdiyse şukredıp yer, sırtüstü yatarken bir müddet evvel bir punduna kanlılannın tepeleri taınamile atmıştı bazı kimseler onu bir külçe halinde kan kayyumu çağırdı: getirmiş, camle postu sermiştl. Orada ıhtiyarlar tmama gldip meseleyi anla genclerin ellnden kurtardılar. O, hem Haydi evlâd! Şu öğle ezanını bır kayyumluk. ortalığı stipürmek fılân gi tırlarken, onlar da bır gun tellâlı çe agzını. burnunu sıliyor hem de: okuyuver Ben çok dermansızım Korkr bi işler görüyordu Buna mzı olup kalsa virip kuv vetlı bir gozdağı vermışler, bir Aman Allah yandım1 Yedı ceddı ma aradan epey zaman geçti. Halkın ya. Ne gezer; aradan bir kaç hafta geç daha boyle münasebetsizhkler yaptığı me toibe olsun ki, bir daha kat ıyyen hlddetl durulmuştur Eğer soylenen omeden ne yapmış yapmıg müezzını kan takdjrde belini bracaklannı söylemi§( minaxeye çıkmam, ezan okumam, gıdıi lursa bile ben kendim cıkartUm, KUçük hikâye Müezzin Kudret Sinan A

Bu sayıdan diğer sayfalar: