29 Mart 1942 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

29 Mart 1942 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Işitilen, az işitilen, hiç işitilmiyen sözler Yazan : Hâdiseler, hayat, mizaclar v e ' bütün bunların bjp araya getirdiği a/ayib haBiurun yarattığı hava sözlerimizde bir diyseniz bu akşam yemekten sonra bektasnif yaptı. Bazılaleriz. rırun çok, bazılan Kimler var? nın sejTek ve bîr Bizbizeyiz. Yalnız İki numaradakl kısmının hiç işitilHulusi Beyler gelecekler... memesine sebeb oldu. Eskiden aiışmaDaha başkası: dığımız lâflar şimdi kulağımızın aşinaEfendi, ahçıya: larıdır. Ve evvelden işitmekle zevk Bu pilâv ne kadar kuru! Hig yağ duyduğumuz bir takım sözlerin bugün koymamışsın! Et narkı kaldırıldıktan sonra dün hasretini çekmektyeiz. Koydum beyefendi! Emme velâkin Mezbahada, ilk defa 349 karaman kesilşimdi yağların kuvveti yok ki! Çok işittiklerimiz miştir. Koyunlar canlı olarak kilosu 72 Ben kuru pilâv sevmem! Bir da kuruş üzerinden muamele gördüğünMeselâ her biriden kasabîarda etin kilosunun 140 mizin günde birkaç ha dikkat et! Olur efendim! Ama bana yağ neden 145 kuruşa satılacağı anlaşılmaktadır. defa İşittiğimiz şu bitti diye sorma! söz: Aynca dün 2000 kuzu kesilmiştir. Sen Sehir haberleri Et narkı kaldırılmca CUMHURIYET 29 Mart 1942 SOHBET Dilimize başka dillerden alınnuş sözleri çıkarıp türkçelerini koymağa çahşıyorlar. Bu İşi sevinerek karşılıyanlar olduğu gibi yersiz bulanlar da vsr. beri kullanmağa alışmış olan, ariık onYersiz bulanlar şöyle diyorlar: cBİr larla düşünen Türk yazan, onlarm yadil yalmz kendi sözlerile kalamaz; İs nında, onların sesine uymıyan yabancı ter İstemez dışandan da sözler ahr. Blr sözleri beğenemiyor, birbirlerine yakışulus kiçilerinin kendi yurdiirın'rı sı tıramıyor. Oyle sanıyorum ki eskilerin nırları içine kapanıp kalmaları nasıl bol bol arabca, farsça sözler almaları, olacak iş değilse bir dilin de yalnız türkçesi bulunan sözlerin de gene arabkendi sözlerile kalması öylece, o yüzden, calarım, farsçalarını aramaları da böyle olacak iş değildir. Başka uluslarla yüz bir kaygıdan doğnr.uştu. Her yazar. kuiyıllardanberi çarpışmış, hem ı m l hem Undığı EÖzlerin birbirine u\Tnasını isdüşünce ahşverisi etmişiz, Bizden on ter. Ancak eskiden arabca, farsça süzlara, onlardan bize bir takınî sözler lere uyulurdu, şimdi ise türkçelerine girmesin, olur mu? Hem biz yıllardan uymak isüyoruz. Kimi Anadolu konuşberi arabcadan, Fars dilinden yeni EÖZ masından alınmış, kimi yeni kurulmuş ler almıyoruz. Şimdi kullandıklarımız, birçok türkçe sözJer gösterebiüriz ki hemen herkesin anladığı, herkesin ko bunları İlk günlerde çirkin, &ykırı bunuşma diline geçecek kadar türkçeye lan yazarlanmız da şimdi seve seve noktai nazanndan» işlemiş olan sözlerdir. Al'.ıl denilince kullarııyorlar hangi Türk anlamıyor? 0nun yerine yerine «... bakımından» demek, önce, koyduğumuz söz türkçedir; ama bu yur okur yazarların çoğunu sinlrler.dirdi; dun okumuşu da, okumamışı da onu an şimdi hepsinin' de kalemine kendiiiğin!a:nıyor. Dil, insanların birlirlerile an den geliyor. E=ki edebiyatırrızla aramizdaki balaşmaları İçindir. Sizin istediğiniz EÖZğın kesilmesine sevinenlerden değüim. lerle birbirimizi anlıyamaz olacağız. «Dilimizin böyle boyuna değişmcsin Fuzuliyi, Bakİyİ, Nef'iyi, Naiüyi, Neden gelecek kötülüğü düşünmüyorsu dimi, Galibi çok severim; bir günüm, nuz. Birkaç yıl önce, daha dün yazı hiç değilse birer beyUierini söylcmelanların dili eskiyor. Yüzyıllardanberi den geçmez. Çocuklarımızın onlan tada gelen edebiyatımızı atacak, bizdea de tada okuyamıyacaklarına üzülüyorum. yarına bir şey bırakmıyacak mıyız? Ama elden ne gelir? Onlardan ayrılEdebiyah olmıyan ulus, ulus r.udur? mamız yalnız şunun bunun isteğile mi Siz bizi her günün getirdiklerile kala oldu sanıyorsunuz? Bu akış, yılıardancak, hiç bir duygu, düşünce işinde dü beri sürüp gitmektedir; bir cemiyetin ne danışamıyan geçimsiz bir topluluğa, öz dileği olmıyan hiç bir akış böyle bir yığına çevireceksiniz. Atalarımızla süremez. O akış, görüyoruz, büyük, kübizim aramızda kandan da, her şeyden çük, karşı koymak, aldırmamak İstiyende daha güçlü bağ, dildir; yıpıandır leri de sürüklüyor. Bir buyrukla olmuyor, kendi buyuruyor. Evet, yeni mayın o bağı, birliğimiz kopuverir.> sözlerle çabuk anlaşmamız güç oluyor; Bu sözler İçin hiç doğru değildir di evet, bir takım arabca, farsça, frenKçe yemeyiz. Ancak öyle diycnler unuıu sözlerle düşündüğümüzü kafamızda çeyorlar ki Türk dilhıin dei;ijmesi yeni virerek türkçe sözlerle söylemtğti, yazbaşlamamıştır, bir kimsenin isteğile de mağa kalkmamız bize yapmacığa düşğildir. Batı medeniyetinin rlü?üncelerile mek gibi geliyor. Bir gün bir yazımda: tanıştığtmızdanberi, diiimız değişmek • Eskiden ev der, hane yazardık; şimdi tedir. Türkçenin yan dillnde eskiden de sene diye düşünüp yıl diye yazıyokullandığı birçok sözleri, arabcadan, ruz; bunların ikisi de yapmacıkudır» farsçadan alınmış kuralları niçin attık? gibi bir şey söylemişlim. Yanı dığımı Bu, yalnız ulusçuluğun işi midir? Ha sonıad3n sezdi.tı ;bunlar yazıda bir biryır. Baü medeniyetile tanışt'.klan sonra lik gözetmek dileğinden doğuyormuş; koruşma dilinin sözlerile yazı dilinin bunlar kimsenin değil, cemiyetin ister sözlcri ayrı olarnıyacağını nnladık. El İstemez uyacağımız bir buyruğu inıiş. bette konuşma dili başka, yaı dili baş Şımdi konuşup düşünmemden oUun, ydkadır; ama ikisini birbirind^n ayıran zımdan olsun, ynbancı sözleri ne kadar sözler değil, o sözlerin dizilmesindeki çıkarabilirsem o kadar seviniyorum, özendir. Yazı dili daha temizdir, daha birliğe erdiğimi duyuyorum. pürüzsüzdür; konuşurken scsimizde duHer yazar, yazdıklarının yalnız bugün yui^n ateşle, inmeler, yükselr>eler!e nn. lat'ığımızı yazı dili, başka yo:".M!a be değil, yarın da okunup anlaşılmasmı is lirtmcğe çalışır. Batının büy\i'î yazar ter. Bunun için dün genclikierinde, eski idan bunu öğrendik, k?nd: dİHniz dile karşı çıkmış, onu yıkmağa çahşden de konuşma ile yazıyı aytran söz mış olanlarm bugün, başlangıcma kenbaîkalıklarını kaldırır.ak it>Jİk. Ata dilerinin de karıştıklan bir akı=ın tuttu. lar'mız türkçe sözlerle düşünjüklerini, ğu yolu beğenmediklerini görüyoruz. Esdaha güzel olsun, daha yüksek olsun ki dili yerenler, böylelikle de Fuzuli'nin, diye arabca, farsça sözierle yazcrlar Nedim'in anlaşılmamasma sebeb olanlar, mış; yahud eîlerine kalemi alır.ca, ko şimdi bakıyorsunuz, kendi kullandıkları urken kullandıkları sözleri unutup sözlere sımsıkı sarılıyorlar. Belki bilearabca. farsça srrlerle düşünmeğ'j baş rek. belki de bilmeden yalnız bir içğüdü l;.rhrmış. Konuşan adam ba.}ki, düşüüp yazan adam başka irniş. Bîtı medeniyetinde, yazı için yalnız lâtincey^ kv.r:anmak bıraKiialıdanberı, bu ikilik yoktur. Yazıcı, şair, Mallorree gibi, tboyun sözlerine daha a n bir arlam vermeğe. çalışabilir ama onian kötü gürmez. Dilimizdekl sadeİ2?me akışma Türkçülük, ulusçuluk, halkçılık dedik ama öyle sanıyorum ki b j iş asıl. balîdan öyle düşünmeyi öğrenmemizden dcğmuçtur. [HEM NALINA MIHINA! Dilimiz Yazan Gelmek bilmiyen baharı beklerken \Burhan Felek] Nurullah Atac Mezbahada mebzul miktarda koyun kesilmeğe başlandı Yava? be! SırHiç işitilmiyen sözler tıma mı bineceksin? Bayım! Alsana Yer yok işte! şu pirincden. Kırk Ne yapalım yer yoksa. Herkes iüyor, beşe! Ya demek lnben de itiyorum. di? Biraz daha nazki olsana! İndl ya! Geçen Hele tramvaya bineyim de sonra hafta bu malı elDazik olurum... liye veriyorduk. Bir başkası: Öyleyse bekle Kaça bu patates? rim, gelecek hafta Kırk kuruş. Amma yaptınt Yahu daha İkl gün kırka dilşer inşallab, Bir başkası: •wel otuz kuruşaydı. Bu akşam yemeği beraber yiye Efendi! Akıllıysan el bu patatesten. Haftaya bu fiatı da bulamazsın! lim! Allah insaf versin! Rahatsız etmiyeyim! İnsaf istiyeceğine biraz patates is Ne münasebet! Allah ne verdise tesenel yeriz. Bizim balıkçıya istakoz ısmarlaBlr dlğerf: dım. Onu da geçerken alınz. Kuzum kardeşlm, bana beş kâğıd Evde beklerler! verir mlsin? Blr yere para vereceğim, Kimi? param yetişmedl. Sana yarın takdim Beni beklerler. Kimi olacak? tderlm. Canım, uğrar, hanımı da beraber Vallahi blrader, ben de yarım saat alınz. tvvel mutemedden üç lira ödünc aldım. Bilmem nasıl olur? Sen sağ ol ne yapalım! Bari bir Nasıl olacak; suradan telefon ederlira ver... siniz, sizin apartmıandan geçerken a Nasıl olur? lınz, beraberce gideriz. Yarım lira ver canım... Bir diğeri: Dahası var: Çocuklar, yann Yordandan revani Bu ne balığı? alalım! Fevkalâde yapıyormuş. Kilosu Buna oamgöz bahğı derler.. 100 kuruşa. Ayol bunu eskiden bayram yerle PahaU! rlnde canavar diye ahaliye seyrettirir Ama yağı çok iyi imiş, Ne kadar lerdi... Bunun eti yenir mi? alalım? Yenir de lâf mı? Kaymak, kay Iki kilo olmalı ki doya doya yiyemak... lim! Bunun nesl olur? Olur. Sabah unutturma da kapı Nesi olacak? Amcası olur, enişlesi olur, dayısı olur, kaynanası bile olur. cıyı göndereyim. Dahası var: Sen alay ediyorsun! Yahu! Şu eski kunduraları blrlne Bayım işimiz alay! Ne yapalım, ağversak! lıyalım mı? Vay kaymak vay!.. Kapıcırun oğluna vereyim, mektebe Az işitilenlere gelelim gidiyor. Bir kahve içer Büyük gelmez mi? misiniz? A, koca çocuk. Biraz büyük gelsin Teşekkür edene zaran var. rim. Bilmem içeyim Kravatları da bir ayıklasak.. mi? Ben üç tane ayırdım. Rengi kaç Siz bilirsiniz!.. mış. Kahveler de ma Şu kötü gri şapkayı da arük görmek lum. Bizim kahveci istemiyorum. Birine veriver. halis kahve diyor Olur, Fatmanın kocası bir şapka ama yüzde kaç haistiyordu. lis orasını hak getire! Hah! yalnız dikkat et de içinde Oyleyse vaz geç! lsim harflerim kalmasınl Bir başkası: Ve nihayet: Cigara buyurmaz mısınız? Kardeşim, çok teşekkür ederim. Ba Müsaade edin, şimdi attım... Tütünlerde bir yaşlık var ki; ben na büyük iyilik ettinl Hayrola? ' deinz de az İçiyorum. Gıcık yapıyor. Cenım bihnemezlikten gelme! Hani Zarar efendim! Doktorlar rakıdan daha muzırdır diyorlar. senden yüz lira istikraz etmiştim. Ha! Unuttuydum. Muhakkak! İştihayı kesiyor. İnsa Sen unuttun ama ben unutmadım. cın ağa çiris çanağuıa dönüyor. Allah E, ne olmuş? kurtarsın... Cümleyl... O parayı getirdlm. Çok şükür işlaVe paket kapanıp cebe konur rim düzeldi. Bugün borcumu vaktinden Bir diğeri: evvel ödediğim için pek mes'üdum. Al Alo, alo! Siz misiniz Ferhunde ha lah senden razı olsun! nımefendl? Senden de. Lâkin acelesi yoktu. Evet beyefendi! Eğer lâzımsa kalsın! Efendim bizim Nazlıyla bir rlcamız Yok! Hamdolsun param var. Lâzım var. Bu akşam bize buyurmaz mısmız? olursa gene isterim. Senin itimadını sui Vallahi bilmem ki efendim. Raşid istimal etmek istemem. burada değil. Teşekkür ederim. Canım, Raşid Bey sizin sözünüz Ben sana teşekkür edeimr. den çıkmaz. Eğer blr yere söz vermeB. FELEK ^ * Bütiin ıstırablann toplandığı yüksek heyecanlar şaheseri bir iki gün içinde kuzu eti fiatlannda bir düşüklük görülmüştiir. Hâlâ Anadoludan kesim hayvanı az geldiğinden et sıkıntısı devam etmektedir. Buna rağmen, son günlerde çok garib bir vaziyet olmuşrur. Erzurumdan gelen bir sürü koyun, istenen fiat bulunamadığmdan dolayı geri götürülır.üştür. Bundan sonra, şehrimize gelen sürülerin mevcud piyasa ne olursa olsun geri götürülmemesl İçin alâkadarlara emlr verilmiştir. Petrol tevziatı Evlerinde elektrik cereyanı bulunmıyan ve petrol lâmbasile tenviratım temin eden aileler için yeni şekilde yapılacak petrol tevziatı çarşamba gününden itibaren başlıyacaktır. Evvelce tespit edilen evlere üç aylık petrol hakkını veren sarı fişler yanndan itibaren îevzi edilecektir. Her aylık fiş, bir ev için 3 litre petrol almak hakkını vermektedir. Petrolun litresi eskisinden ucuz olarak 28 kuruşa verilecektir. Petrol tevziatını yapacak olan bakkallara Tevziatı kumpanyalar kendi vasıtalarile götürecek ve her gün toplanan fiş. ler gene kumpanyalar :arafından tesellüm edilecektir. 3000 ton kömür Dün ikl vapurla şehrimize 3000 ton sömikok ve maden kömürü gelmiştir. Peynir fiatları yükseliyor Yeni sene başında mandıra sahiblerir.ln peynir imalâtını çok azaltıp daha ziyade krema ve yağ imalâtına ehemmlyet verdiklerl anlaşılmıştır. Bunun neticesi olarak peynir fiatlannın yükselmesi ihtimali başgöstermektedir. Bu hususta tetkikler yapılmaktadır. u yıl, kış erken geldi, pek şiddetli oidu ve gitmek de ile özlerini kuruyorbilmiyor. Bu satırıarı yazarlar. Ama dünden ken Ankaramn etrafım saran tepeler kalanları yıktıkları değil; şehrin kendisi de durmadan yağan gibi yazdıklarının da karıa örtüiüdür. «Mart kapıdan baktırır; esklmesine, yarın kazma küreği yaktırır» sözünün ilk yarıanlaşılmamasına kat sı bu martta da doğru çıkmıştır; ikinci lanacaklardır. yarısı ise, kazma küreği, daha mart ge.Bu yazımda, elimden geldiği kadar, nıedcn şubat yaktırmış olduğu için, pek az yabancı söz kullanmağa çauştım. Ama gerçekleşmiyor. medeniyet yerine, cemiyet yerine bir şey Karakışuı şiddeti, kızıl harbin şiddebulamadım. Doğrusu onlar da kendılstini azalttığına, hele Alman başkumanrini gösteriyor, yabancılıklarıra artık danhğının hesablarını ve ümidlerini bir gizliyemiyor. Onlardan da kurtulacağım hayli altüst ettiğine şüphe yoktur. Bunu, günü düşünerek seviniyorum. Alman Devlet Şefi Hitler de, Alman Kimi de arabca, farsça sözleri dilimizPropaganda Nazırı Göbbels de, bir kaç den çıkarıp yerlerine frenkçelerini almak defa söylediler. Führer, son nutkunaa, istiyorlar. O, çok daha kötü. Arabca, 150 seneye yakın bir zamandanberi, bu farsça sözler yabancı ama artık yüzlerişiddette bir kış görülmediğini ve tahne ahştığımız, bize gülümsemesini bilen min edildiğinden çok erken bastıran kıbirer yabancı. Frenkçe sözler ise büsbüşın Alman ordusunu, taarruzunu yarıda tün yabancı geliyor. Eskiden onları ben bırakıp kışlağa çekilmek zorunda bırakde kullanırdım; şimdi ise başka birinin tığını söyledi. Göbbels de, kışın çok çetin yazısında görmeğe bile katianamıyorum. sıkıntılar çekilmiş olduğunu gizlemedi. Bir yazarımız vardu:; eskiden ya sevki Harbin bilinmiyen, beklenmiyen ve v.~ labiî, ya insiyak dediğimiz içgüdü'ye yıllardanberi instinkt der. Şu söze bir ba mulmıyan cilvelerle dolu olduğunu iddia kın, türkçe bir yazının ortasında bir ya edenlere 194142 kışının görühnemiş maya, yolunu şaşırıp insanlar arasma şiddeti. hak verdirmiştir. Rusyanm kışı, düşmüş yaban hayvanına benzemiyor gerçi, Hitler'in ordulannı Napolyon'un mu? Bir de o yazarımız, söylediklerinin orduları gibi kırıp geçirmemişse de, plândüzgün olmakla kalmayıp kulağa da larını bozmuştur. Nihayet, kışın başınhcş gelmesini istediğini söyler. «Ben bu da, esas itibarile biteceği tahmin edilmış işi instinktimle yaptım> demek, hangi oian Rusya seferi sürüp giderek bu yaza kulağa hoş gelebilir?. Hele frenkçenin miras kalmı^tır. Rus mareşallarile ittifak €]'» sesi! Türk diline o kadar aykırı bir eden mareşal kışın, Almanlara nekadar şey daha bilmiyorum. «Müjde. gibi di zararı dokunduğunu, doğru olarak anlimize ötedenberi girmiş farsça «j> li cak bu harbin tarihinden öğreneceğiz; sözleri de ya atmalıyız, ya «c» ile söyle bunu, bir dereceye kadar, hazıılanmakta meliyiz. Her dil baçka dillerden söz ala. olan Alman taarruzunun vereceği netibilir ama hiç olmazsa onlan kendi söy celer de gösterecektir. leyişine uydurmak İster; biz ise ken Mareşal Hindcnburg'un meşhur bir södi söyleyişimizden ayrıhnayı bir üstün zü vardır: «Bizim tarafa yağmur lük sajayoruz. • yağdığı zaman karşı tarafa da yağDil işinin sözü daha çok açılır. Bugün dığını düşünmelidir» Gerçi Rusyada kar, bitirmeden şunu da söyliyeyim: Bir ta Alman cephesinde yağdığı kadar Sovytt kım türkçe sözleri kuUanırken a cephesinde de yağmıştır ve karakış iki rabcalarının, farscalarınm da saklan tarafı da hırpalamışsa da, bu aksaçlı masını istiyenler var; böylelikle da mareşalın, Kızılorduya daha fazla var ha güzel yazabilırler, edebiyatın olduğu meydandadır. Çünkü, sonbahar«tekrar» dediği kusurdan kaçarlar da Moskova kapılannın 30 kilomete mış! İnsanın buna gülesi geliyor. Doğ yakınında yapılan savaş. şimdi ilkbahar rusu ben anlamam ama tekrardan kaç nazlı nazlı geürken 300 kilometre uzakmak belki gereklidir; ama onun da tadır. Kış erken gelerek Almanlara yar başka yolları vardır, bir anlam için otuz olmadığı gibi. şimdi de geç giderek onsöz kulianmakla olmaz. Bir anlamda lara yaver olmamaktadır. Gcçsn Büyük Harbde de, 191415 kışı şiddetli olmuş; Çar orduları Karpallaım geçidlerine dayanmışlardı; fakat Alman ordusu mayısın ilk günlerinde, von Makenzen'in kumandasında Tarnof Gorliç bölgesinde, müthiş bir taarruzla Rus ccphesini yarmağa ve büyük zaferler kazanmağa nuıvaffak olmuşlardı. Alınan orduları. bu defa da, belki gene mayıs içinde, taarruza geçeceklerdir ve Beyaz denizden Karadenize kadar uzanan cephe üzerinde, ilk kır çiçekleri kana boyanacaktır. Yazın yapılacak muharchelerin netlcclerini şimdiden kestirmeğe kalkışmak doğru olmamakla beraber, tnevsimle beraber Almanların talihi de değişecrgi tahmin olunabilir. Gelen haberler, Rutlardan ziyade Almanların daha ümidli olduklanm göstermekte, iki tarafın atese süreceği tümenlerin sayısı bakımından olduğu gibi malzeme bakımından da üstünlüğün Almanlarda olduğunu bildirmektedir. Büyük ölçütieki meydan muharebelerinde önemli bir amil olan vüksek ve orta sevk ve idare bakımmdın ise, Almanların daha üstün olduklarında şüphe yoktur. İki taraf da, harbin beklenmiyen şaşırtıcı sürprizlerini hesaba katarak kanlı imrihanı kazanmağa hazırlanıyorlar. Bakalım «âyinei devran. ne gösterecek? Burgaz adasmın elektriği Burgaz adasının elektrik tarif esine zam yapılması için, müessese sahibi Belediyeye müracaat etmiştir. Malum clduğu veçhile, Burgaz adasında abonemanl?.rdan ne kadar sarıiyat olursa olsun ayda beş lira üzerinden maktu bir ücret alınmaktadır. Yapılan müracaatte, mazut fiatlannın artması ileri sürülerek bu ücretln 7,5 liraya çıkarılması istenmektedir. Bu dilek etrafında tetkikler yapılmaktadır. bir çok söz bulunması bir dii için zenginlik değildir; dil İçin asA zenginlik her sözde başka bir anlam bulunmasıdır. Şimdi bir kere önemli diyen yazar, biraz aşağıda ehemmiyetli, daha aşağıda mühim diyor, Döylelikle güzel yazdığmı sanıyor. Yakında önemli ve ehemmiyetli diyecekîer, daha da güzel yazdıklannı sanacaklar. Daha şimdiden, iç'.erinde dil iş!erile yakından uğraşanlar da bulunan bir çok yazarlanmız, türkçe konuştuklannı umarak, «bu sebebden ötürü> diyorlar. Bunlar, yabancı söz kullansmlar. kullanmasınlar, ne derlerse desinler, türkçeyi düşünmcden konuşup yazan, demek ki gerçekten sevmiyen kimselerdir. Nurullah A T A C BUGÜN DOYA DOYA GÜLMEK İ S T İ Y E N L E R Türk Kültür Birliğinîn balosu çok giizel oldu Bugün T A K S I M sinemasında Birbirlerini seven iki gencin kurdukları mes'ud yuvayı tanımar eden eski kaialı cahil ve zalim bir ana... Servetlerine mağrur hazır yiyici bir sürü düşkün insanlarla mücadele eden temiz ve namuslu bir ailenin hazin ve heyecanlı romanı... YIKILAN YUVA TÜRKÇE sözlü TÜRKÇE şarkılı büyük REVÜ ve KOROLU Baş rolde: S a S l ^ ' J £ T F A T M A Türkçe RÜŞTÜ Şarkılar Türk Kültür Birliğinin teşebbüsile tertib edilen büyük Türk balosu, dün gece Taksim Belediye kazinosu salonlarından verilmiştir. Türk ellerinin öz kıyafetlerile baloyu şenlendiren amatör genclerin hep bir ağızdan memle. ket sazlarile çalıp okudukları türküler ve muvaffakiyetle yaptıklan dans ve oyunlar büyük takdir kazanmıştır. Arük eskiden olduğu gibi yanmıyan Balo derin bir neş'e içinde sabaha kaTurk yazarının eski sözleıi b;rden bıdar devam etmişür. , rskmssı da kolay değildi. Kınuşma diline geçmemlşse de yazı diline yerleşmiş, çıkarılmaz gibi görünen birçok Mahmudpaşada Cami meydanında 28 sÖ7İer, yabancı kuralLarla kuruîmuş tersayılı evde oturan Mehmed oğlu 55 ya kibler vardı. Önce arabca, ••ersça sözleri şmda 6üleyman, evvelki akşam Cerrah. saklayıp ancak bunlan türkçenin kupaşada oturan bakkal Ahmede misafir rsllarına göre üretmeyl, ya>ancı kuliğe gitmek üzere» evinden çıkmıştır. Ge ralları çıkarırken tnoktai nazar, hüsni ce yatısı kalaca&ına dair aileslne hlç bir niyet, mevzui bahs» gibi bir takım terşey söylemediği halde. gece eve dönme kibleri basma kalıb söz diye gene kulyince, oğlu Kenan, babasmı aramağa lanmayı düşündüler. Türk yazan. arabgitmiştlr. Bir hayli aramaya ragmen. ca, farsça sözlerden büsbütün kaçgrsa, Süleyman bulunamamış ve ancak, dün o terkibleri kullanmazsa birçok şeyleri sabah Şehremininde Sarımusa mahal açamıyacağını sanıyordu. Basma kalıb lesinde Zindan medresesi avlusunda ce denilen terkiblerln başına geleni bilisedi görülmüştür. Adliye tahkikata el yoruz: Gün geldi, onlar bizi sinirlenkoymuştur. Cesed Morga kaldınlmıştır. dirmeğe başladı. Bugün yazısında biraz Bundan başka. Beyoğlunda Tomtom olsun özen gösteren hiç bir Türk nokmahallesinde Gülbaba sokagmda yıkı tai nazar, mevzui bahs diye yazamılacak derecede harab ve metruk 28 sa yor. Bunlar, yabancı kurallardin artık pek aykırı. pek plı evde, 45 yaşmda kadar tahmin olu kurtulmuş türkçede nan bir erkek, ölmüş olarak bulunmuş köhne gözüküyor da ondan. Türkçeleştur. Bu cesed, Adlî hekim Hikmet Tü rne ekışının İlk günlerinde saklanması mer tarafmdan Morga göndertilmiştir. gerekli gibi görülen arabca, farsça sözÖlenin. hüviyetinin de tespitine çalışıl lerin de çoğundan vaz geçebiidik; onlar maktadır. Kendis'nin kimsesiz oldiığu da öteki kullandığımız sözlere uymuyor da onun için. Bu bir güzelıİK, bir ve yatıp kalkmak üzere geceleri bos eve üslub İşi oluyor. Eskilerin kullar.mas:gmdığı sanılıyor. Bu ölüm etrafında dığı bir takım türkçe sözleri, yıllardandn Adlive. tahkikata ^irismistir. İ P EK Sinemasına koşsun. Dünya komikler kralı ARŞAK PALABIYIKYAN tarafmdan dayanılmaz derecede güldürücü sahnelerle dolu TÜRKÇE SÖZLÜ Esrarlı iki ölüm vak'ası 3 AHBAB OAVUŞLAR l A LTIN ÂRÂYICISI Teşekkür Geçenlerde, bu sütunda radyomuzdan «Kahramanlar Saati» nin kaldınlmamasını rica etmiştim. Bir müddettenberi «Kahramanlar Saatiı tekrar başlamıştır. Ricamı kabul ederek Türk kahramaniık tarihinin şanlı menkıbelerine radyo neşriyatında yeni baştan yer vermiş olan Ankara Radyosu erkânına tesekkür ederim. B ü y ü k k o m e d i A Y RI CA : M. U. M. Memleket Havadis Gazetesi Seanslar: 11 (tenzilâtü) 12,45 2.30 4.30 . 6,30 ve 9 ŞARR Sinemasında LENİ MARENBACH HANS SÖHNKER ve KAETHE DORCSH'ın müştereken temsil ettikleri CÜMHURÎYET Nüshasi Gönüller Aldanır ( Fransızca sözlü ) Senenin în heyecaniı dramı. en hissî aile faciasi, seyredenleri jöz yaşlanna gark.Hmekte ve istinasız herkesin takdirlerine mazhar olmaktadır. Bugün saat 11 de tenzilâth maüne. Abone şeraiti Senelik Altı avlık Üc avhk Bir avlık 5 kurastra. l î Türkivo Hario için lcin 1400 Kr. 2700 Kr. 750 » 1450 » 400 . 800 • 150 > Yoktur. Dikkat Gazetemize eönderilen evrak ve yazılar nesredilsin edilmesin iade edilmeı ve rîvaından mps'nlrvet knhııl nlunmaz hktan istifade ederdi. Gene adamın başı dönüyordu, ürperüci ışıklar saçan çantadan başka her şey gozünün önünden siünivermişti. Kulakları uğulduyordu: Haydi dans bitti, elini çabuk r u t Gene adam masaya doğru yürüdü. • • • • N ü z e y y e n Senar Tarihî konserler soüsti N E G M İ R I Z A Musiki adaptasyonu: Kemanî SADİ IŞILAY Tanburî bestekâr SALÂHADDİN Kemanî NOBAR ve 36 kişilik SAZ HEYETİ r Lutfen Dikkat: Bu eserin düğün sahnesi (Kızım Duymasın) fihninin baş yıldızı BEDİA MUSABNİ'nin Kahiredeki ( Bedia Kazinosunda ) yüzlerce muganniye ve dansözlerin iştirakile tertib edilmiştir. Seanslar: 10 (tenzilâth) 12.20 14.30 16.40 18.50 9 /"*" enc adam loş odasına girince elin^ ^ deki paketi karyolasmm üzenne bıraktı. O gece gideceği ba»o için kiraladığı smokini ütücüden ancak alanilmişti. Acele giyinmesi lâzım geliyordu. Hemen paketi açmıya başladı. Düğümü çözemiyordu, fazla uğraşmak istemeden İpi paketiu kenarından sıyırarak kâğıdı açtı, elini elbiseye doğru uzattı, fakat birden duraladı: Siyah ceket kendiliğinden hareket etmiye başlamıştı. Gene adam korkuyla geriledi. Smokin, içinde görünmiyen bir adam bulunuyormuş gibi ayağa kalkmıştı. Elsiz kolları önüne doğru uzandı; ceketin düğmelerini İlikledi ve bütün elbise bir reverans yaptı: = Küçük hikâye Kiralık elbise biraz gayret edersen belki yeni becerikü efendim sen olursun. Gayret et olur mu? Siyah elbise gene adamm gözü önünde kayboluverdi, Tekrar karyolanın ü s . tünde cansız bir yığın olmuştu. Bir hayal mi görmüştü? Her halde.. Gözü saate kaydı, çok geç kalmıştı, acelsyle giyinmeğe başladı. • • •• Eşsiz bir baloydu. Sanki bütün zengin. likler bu bol ıçıklı muazzam salonda top. lanmıştı. İçeri girdiği vakit gene adamın gözleri kamaşmıştı. Nedense içinde bir hafiflik duyuyordu: Sanki şahsiyeti değişmişti. Gözünü ışıklar saçan gerdanhklardan, iri yüzüklerden alamıyordu. Canı hiç dansetmek istememişti. Elinde bir sigara salonun bir köşesinden çılgm gibi eğlenen insanlan seyrediyordu. Bir nra ceketinin kolunu sıktığım hissetti. Odasmdaki fısıltılı sesi işitti. Smokin konuşuyordu: Dikkat et, şu masadaki çantanın içinde çok kıymetli şeyler var. Yazan: Seivan Gizli BUGUN Sinemasında MUKÂDDES H İ L D E Siberya Çöllerinde başlıyarak alevler içinde Avrupanın lüks »ehirlerinde hitam bulan hissî ve müessir bir aşk dramı YALAN fümini takdim ediyor. Aşkını, ihtirasmı ve sırrını saklıyan kadın rolünde (Arabscımn Kızıl nın unutulmaz büyük yıldızı K R A H L Bu güzel ve enısalsiz fihni mutlaka gidip görünüz. Hayret etme sakın, ben şahsiyet veren elbiseyim. Gene adam yutkunuyordu, biraz yaklaşmak istedi. Siyah elbise doğrulmuştu, gene adama doğru bir adım at.tı: Şaşırmaktan vazgeçersen sana meseleyi anlatırım: Smokin biraz sustuktan sonra devam etti: Ben geçen sene yakalanan meşhur dolandırıcı A. L. in elbisesiydim. Ne yaSmokin bir an sustu, bir kaç adım atman adamdı o. Beni tam bir sene taşıdı. tıktan sonra tekrar etti: İşlerini görürken hep beraberdik. Zira Hepsi beceriksiz çıktı, hepsi yakaeskj efendim işlerini hep balolarda, dü landı. Bu akşam seni d« gözüm tuttu, günlerde, zengin eğiencelerde görürdü, Dönüşte de ceblerim daima yıldızlar gibi parhyan kıymetli taşlar veya şişman cüzdanlarla dolu olurdu. Gene adam rüya görmediğine inanmak için gözlerini uğuşturdu. Elbisenin fısıltısı devam ediyordu: Fakat efendimin talihi döndü, bir gece gene ceplerim yüklü giderken, kendimi demir parmaklıklı bir odada buldum. O geceden sonra da efendimi bir daha görmedim. Bir kaç gün geçtikten sonra beni bir elbiseci dükkânına bıraktılar ve o gün bugün her an yeni hayatıma lânet edip durdum. Beni kiraylakullanıyorlardı. Eski efendimin üzerine beni ne insanlar giymedü. Bunların arasında gözüme kesürdiklerim de oldu. Gitükleri yerlerde onlara yardım da ettim, fakat beceriksiz çıktılar. = Gene adam önündeki masaya baktı, gayet şık bir kadın çantası gördü, masa boştu. Onu oradan almalısın, haydi göster kendini, zengin olacaksın. Gene adamın boğazı kurumuştu. Bu sesi dışarıdan değil, içinden duyar gıbı oluyordu. Hakikaten şahsiyeti değişmiş miydi? Damarlarında dolaşan sesi tekrar işitü: Budala, beni giyebilmek talihine kavuştun, bari istifade et. Sana en büyük kuvveti veriyorum, muvaffak oirna. lısın. Niçin olamıyacaksm, o çantanın sahibi gene otomobiliyle dönecek. Sen pis kokolu tek odanda yaşamıya devam etmek için mi elini uzatıvermekten çekiniyorsun! Gene adam terliyordu, üzerindeki eltise bir mengene gibi göğsünü sıkıyordu. Gayriihtiyarî masaya yaklaştı, elleri titriyordu. Smokin tekrar kolunu sıktı: Acele etme acemi çocuk! Eski efendim dansettiği vakit dağılan kalaba Kendine geldiği zaman ilk hissettiği bir küf kokusu oldu. Gözlerini arala^ı, demir parmaklıklar gördü. Ne olmuştu, buraya nasıl gelmişti, hatırlıyamıyordu, Doğıulmak istedi, her tarafı tutulmustu. Zorla ayağa kalktı. Bir hapisane höcresinde bulunuyordu. Beyninde bir şimşek parladı. Ne korkunc bir rüya görmüştü ve ne acıklı bir hakikatle karşılaşmıştı. Bir zamanlar polisten adıes sormıya utanan gene adam şimdi b.r dolandırıcıdan başka birisi değildi. İğtenerek ellerini üzerinde gezdirdi. Ceketi yoktu. Etrafına bakmdı. Siyr.h smokin ceketi köşedeki taburenin üzerine atılrmştı. Gene adamın kanı başına çıktı, onu bir paçavra gibi parçalamak istiyordu. Fakat ceket gene yerinden oynamış, iki kolunu öne doğru uzatmıştı. Ayni şeytanî sesi duydu: Bsceriksiz! Sen de beceriksizmişsin; şimdi ben gene elbise kiralıyan dükkâna mı döneceğim? Beceriksiz!

Bu sayıdan diğer sayfalar: