CClMHURİYET Ağaclandırma faaliyeti arttı Beşiktaşta, Nühendis Mektebi dvarında ve Tozkoparanda mükemmel birer ağachk ve yeşil saha meydana getirildi Şehrimizde teşçir lşi büyük bir faaliyetle devam etmektedir. Düne kadar birer çöplük manzarası gösteren muhtelif yerler, bugiin temiz ve sıhhî bir hal almıştır. Bugüne kadar devamlı bir çahşma İle muntazam bir hale getirilen »uhtelif yerler şunlardır: Beşiktaştaki büyük Tiirk Amiralı Barbaros türbesinin civarı. Buramn tan r 6 Mart 1942 TÜRKOLOJİ BAHİSLERİ haberleri Fen Fakültesi defterleri yenileniyor Rektör yeni vaziyeti izah etmek üzere Ankaraya gitti Fetva mecmualarının = = milli kıymeti = îslâra çerla'ıinin esaslarıyla müsluman milletlerinm millî an'aneleri arasmdaki intıbak nispeti muhtelif memleketlere ve muhtelif devirlere göre değişir; çünkü hiç bir müslüman cemiyetinin umumî hayati İslâmiyet esaslarına birdenbire ve tamamiyle intıbak edememistir. Meselâ şer'an içki memnu, tesettür mecburîdir: Fakat bu memnuiyetle bu mecburiyete her zaman her yerde ve ayni nispette riâyet edümiş değildir; misal olarak Türk cemiyetini ele alacak olursak, Osmanlı devrinde şeriat hâkim olduğu İçin bir kaç kere içki yasağma tesadüf edümesine mukabıl, ondan evvel Anadolu Selçukîlerinde millî âdetin dinî memnuiyete tercih edildiğini görürüz: Selçuknâmelerden anlaştldığına göre, Selçukilerin Devlet teşkilâtında bir taraftan Osmanh hükumetindeki «Şcyhülislâm> a muâdil bir «Kadi1kudât> ın idaresinde Kadüarla Müftilerdı.n mürekkeb bir şer'î ve dinî teşki'ât olduğu halde, bir taraftan da Türk türe.i mucibince sarayda bir «Şaraphane. i!e bir «Bezmhane. bulunuyor, Sultanm huzurunda .Kibârümerâ> dan mürekkeb «Beznıi husrevâne» ler ve yahud .Meclisi işret> ler kunıluyor ve bütün bunlara aid hizmetlere de bir «Emir i Meclis. le bir çok «Şarabdar» lardan mürekkeb bir takım resmî memurlar bakıyordu (1)! Bunlardan «Şarabhane» her türlü içki mahzeni ve yahud kileri, •Bczmhano işret salonu «Bezm. ve yahud .BeMtıi husrevâne» hükümdann resmî işret meclisi, •Emiri Meclis> işret nazırı ve «Şarabdar. lar da Şarabhane memurlandır! Şu halde Selçukî teşkilâtında İslâm şeraitini <Kadilkudât> ın temsil etmesine mukabil, Türk türesini de «Emiri Meclis» temsil ediyor demekti! Bu vaziyete göre Türk hukuk tarihi umumiyet itibariyle üç devre ayrılabilir: IHEM NALINA MIHINAİ Yıpratma ve yıpranma Yazan: 3 [*] şer'î nazar idüp ve tehîe ittikleri at'imeyi muhteliten oturup eklitmeği âdet eyleseler mezbıırlara ne lâzım olur? «El cevâb Ta'ziri şedid ile zecrÜmen.» •Sureti mezburede karyei mezburenin imamı olan Zeyd dahî cem'iyyeti mezbureye varmağa müteheyyi' oldukta ulemâdan Amr Zeyd'e (Sen bunları nıen'itmediğinden mâadâ kendin dahi anlar ile maan gitmek imam olınana muhildir) deyii nush ve nehyüanilmünker ittikde Zeyd ısga itmeyüp nisvanı ile maan ol cem'iyyete varup kelevvel anlar ile otursa Zeyd'e ne lânm olur? «Elcevâb Ta'ziri şedid ve azli ebed». Bu fetvada tavs:r edilen şey, bugünkü tâbiriyle bir «sosyete hayatı» ndan baçka bir şey değildir. Öyle bir .sosyete hayatı> ki İmam Efendi bile aüesiyle beraber içtirâk ediyor, erkeklerle kadmlar bir arada yemek yiyor, hattâ İmam şeriatin ihtarına kulak asmıyor ve nihayet hem kendisi bir daha Devlet hizmetinde kullamlmamak üzere azlediüyor, hem jştirâk ettiği cemiyet «Ta'rir» cezasına çarpılarak dağıtılıyor! Her ne kadar bu cemiyetin bir Bektaşi vesaire cemaati olmak ihtimaü akla gelebilirse de, şer'î vesikalarda öyle zümrelerdcn umumiyetle «Râfıdi» ve «Şiî» gibi tâbirlerle bahsedilmesine mukabil burada ..Ehli islâm tâifesi. denildiğine göre, böyle bir ihtimalin varid olamıyacağı pek tabiîdir. "Dumlupınar" vapuru pazara gelecek Fakat 1000 Yunan çocuğunu beraber getirip getirmiyeceği belli değil Dumhrpınar vapurunun dün aişarn İstanbula dönmek üzere Pireden hareket ettigine dair şehrimize malumat gelmiştlr. Vapurun pazar günü İstanbula dönB1Ü5 olması lâzım gelmektedir. Ancak, memleketimizde himaye altına almacak clan bin kadar Yunan çocuğunu, vapurun bu defakl seferinde getirebilmiş olxnas ihtlmali zayıftır. Her ne kadar, Devlet Denizyollan idaresi Kızılayla blrlikte, vapurda çocukların bannabüaesi için gerekli yerler hazırlatmışsa da, bazı formaliteler ikmal edilemediginden çocukların gemiye almmasmın bundan Eonrakl Pire seyahatlne bıraküdığı alâkalılara bildirilmiştir. Son dakikada, çocukların vapura aîınması zarureti hasıl olduğuna dair yeni bir haber de gelmiş değildir. Bu bakımdan Ankaradan verilen haberin dogruluk derecesi henüz kestirüettemektedir. Yunanistandan gelecek çocuklann bir kısmı İzmire gönderilecek, diğer bir kısmı da Yedikuledeki Balıklı hastanesinde misafir edileceklerdir. S A RK SİNEMASINDA Bir aşk ve cinayetin esrarile dolu bir film zimi işi tamamlanmıs, etrafı çevrilmlş ve türbenin etrafı güzel bir meydan haline getiriîmiştir. Yüksek Mühendis Mektebi civarı ise bir buçuk ay evvelki haline nazaran büsbütün değişmiş, etraf çamlaıla süslenmiştir. Eenelerdenberi berbad bir vaziyette olan Tozkoparandaki Âşıklar •merarhğı Fen fakültesi dekanı Fahir Yeniçayın civan yirmi beş günlük bir çalışma neticesi mükemmel bir hale geürilmiptir. nyaseünde teşekkül eden bir heyet, taBu civara şimdiye kadar iki bin çam lebenin yanan sicil dosyalarmı yeniden dikllmiştir. Bu miktar kısa bir zaman tanzim etmeğe başlamıştır. Sınıf geçen da dört bine çıkarılacaktır. Bu arada talebenin isimleri talim taburunda, ÜniŞişhane karakolunda bazı köşeler de ersitede mevcud olduğundan defterlcr bu kayıdlara göre yenilenmektedir. Lise tanzim edilmiştir. Şehzadebaşmda çok çirkin bir man diplomalan ise, her taleben.n mezun olzara arzeden yangın yerleri de tesvîye duğu liseden getirtilecektir. Maarif Vekili Hasan Âli Yücel, yanve tanzim edilerek ağaçlarla süslengında büyük fedakârhk göstermek suremiştir. Beyaad ıneydanile Yenlcami etrafı tile bin'.erce liralık alet kurtaran sivil ve nın da ağaçlandırılma lşine başlanmış askerî Tıb fakültesine, Rektörlük vasıtasile teşekkür etmiştir. Bundan ba?ka tır. Senelerdenberl bakımsız kalmakla yangmda yararlıkları görülen Üniversi+e beraber çok güzel bir mesire yeri olan memurlarmdan bazılarma nakdî mükâFenerbahçeye Haleb ve Ada çamı, ma fat verilmesi için Maarif Vekâletjne teknolya, kavak, selvi ve çınar, sakız ve lif yapılrmşhr. Yabancı dil kurlanndan bazıları yameşe gibi ağaçlar dikilmis, esasen güzel olan bu muhit büsbütün başka bir hale nan fakülte binasmda yapılmakta idi. Hazırlanan yeni programa göre dersler getirilmiştir. Çamlıca alündaki Frenk tepeslnc de Beyazıd 6 ve 5 inci ilkmekteblerde ve 600 çam dikilmiş ve Selimiye sahilleri rusca dersleri ise Dolmabahçedekİ Edene dikilecek bin sekiz yüz çamın da biyat fakültesinde görülecekür. Rektör Ankaraya gitti yerleri hazırlanmıştır. Üniversite Rektörü Cemil Büsel dün Ankaraya gitmiştir. Rektör, Fen ve EdeBir katilin idamı istendi biyat fakültelerinin yeni vaziyeU etraKartalın Başıbüyük köyü clvarındakl fır,da Vekâlete izahat verecektir. bir mandırada, bir müddet evvel geceOğrendiğimize göre, inşasma karar yarısı çoban Mühtedl Muradı telle boverilen fakülte binalarının sür'atle bitiğarak öldürmekten maznun İbrahim ve rilmesine çalışılacaktır. Sabah adlı çobanlarla köy bekçisi Halidin ve bunları cinayete teşvikten maznun köy muhtan Mustafanın muFırıncıların bir şikâyeti hakemelerine, İstanbul İklnci Ağırceza Fırmcüar Cemlyeti dün vilâyete mümahkemesinde dün devam olunmuştur. racaatle ekmeğin bayatlatılarak satılMüddeiumumilik, bunlardan İbrahim, ması mecburiyeü karşısmda ekmeğin Sabah ve Halid haklarında, tasarlıyurak 24 saat kalınca rutubetini kaybederek cinayet işlemekten dolayı idam cezası, 30 gram eksileceğini ve bunun için fıköy muhtan Mustafanın da bunları ci rıncıların cezaya çarptırılması lâzım genayet işlemeğe teşvikten beraetini İste leceğini bildirmiştir. 24 saatlik bayat mişür. Muhakemenin devamı, müdafaa ekmeğin ne kadar eksileceği tetkik ve ve karar için bırakümıştır. resmen tespit olunacaktır. Dün fırınların yüzde sekseni bayat ekmek satmışUr. Diğerleri de bugün saŞehzadebaşı tacaktır. Ismail Hami Danişmend T UR A N Korkunc Gece 2 saat helecan. Sinemasında mevsimin iki büyük filmi birden: CHARLES LAUGHTON'un çevirmiş olduğu harikalar fılmi T Ü R K Ç E S Ö Z L Ü Büyük maceralar filmi Adana vapuruna topil atılması işi tetkik ediliyor Karadenizden limanımıza gelen Adana %apurunun Boğaza gelirken Türk sulannda meçhul bir denizaltı tarafından torpıl atılmak suretile batınlmalj istendiği, fakat vapurun mahirane bir manevra ile kurtulduğu, vapur süvarisi tarafmdan iddia olunmuştur. Adana vapurunun mevaıd sürati ve vaz;yet nazan dikkate alınarak bu İ5 üzerinde Uman riyaseti tahkikat yapmaktadır. 1 Kanlı Meyhane 2 İLK GÖZ AĞRISI İEEN DUNNE GARY GBANT 11 den itibaren devamlı matineler. Bu Akşam S E S Sinemasının« ile beraber yarattıkları Gönüllü hastabakıcılarımızı davet fstanbul Yardunsevenler cemiyeti merkezinden: 7/3942 cumartesi günü saat 15 te Eminönü Halkevi salonunda gönüllü hastabakıcılanmızın sertifikalan dagıtılacaktır. Adreslerini değiştlrmlş olan hastabakıcılarımızm o günkü törende hazır bulunarak sertifikalannı almaları rica 0lunur. Parlak muvaffakıyetile bütün dünyanın gözlerini kamaştıran WDLLY FORST'un OLGA TCHECHOWA ve HILDE HILDEBRAND BEL AMİ Şık ve lüks şaheserini takdim ediyor. Bütün Paris hayatını tasvir eden bu filmde bütün kadınların bir erkeğin peşinde koştukları görülecektir. Saat 8,30 da Pazar günü yapılacak lik maçları İBRAHİM ÖZGÜR ve ATEŞ BÖCEKLERl'nin Yeni repertuarlarile CAZ •HMIM K ONSERİ TAKSİM BELEDİYE KAZİNOSU Millî Tiirk Müessesesi. 11 mart çarsamba akşanu saat 9,30 dsn itibaren her akşam yeni gelen büyük varyete programı Akrobatik Atraksiyon D UOB A Y ARD ROSE LlNSONveDUROt ve Meşhur Atraksijon LlLt EDITH HER Duo Eksantrik Güzel Dansözler ZEISLER Fenerbahçe stadı: Saat 10 Galata . Doğu, hakem Eşref, Sadık, Ha>ri. Saat 12 Rami Unkapanı, hakem Bülend, Müeyyed, Ruşen. Saat 14 Fenerbahçe Taksim, hakem Adnan, Şekib, Nihad. Saat 16 Süleymaniye . Vefa, hakem Reşad, Nureddin, Rıza. Şeref stadı: Saat 10 Davudpaşa Topkapı, hakem Selâmi, Halid, Zeki. Saat 12 Beşiktaş Altmtul, hakem Şazi, Mustafa. Fazıl. Saat 14 Beykoz Beyoğlu, hakem Feridun, Hayati, Nejad. ['] Bundan ev\elki yazılar 6 ve 23 Saat 16 G. Saray tstanbulspor, haşubat tarihli sayılanmızda çıkmıştır. kem Muzaffer, Baha, Necdet. 2 Bu muhtelit hayatın lstisnaî bir hal olmayıp «Âdeti muhakkeme», yâni 1 Müslümanlıktan evvelki de\'irde Lâle devrinde henüz devam eden eski milli türe hâkimdir; blr an'ane şeklinde olduğu da gene 2 İslâmiyet devrinde Selçukîlerden (Yenişehirlj Abdullah Efendi) nin şu ilk Osmanhlara kadar dinî hukukla ikinci fetvasıyla sâbittir (3): millî türe tev'em olarak mer'îdir; 3 Osmanlı imparatorluğunda Şeriat eski örf ve âdet hukukunu tedricen ortadan kaldırmıştır. Şarab memnuiyetindeki vaziyet «Tesettür» mecburiyetinde de tespit edilebilir: İslâm kanununun bilhassa bu esası Türk cemiyetinde hiç bir zaman tam ve umumî bir şekilde tatbik ediiememiştir. Malum olduğu veçhile bu vaziyet bir taraftan göçebelik ve meskunıuk şeraitine tâbi olduğu gibi, bir taraftan da millî âdetler ve an'anelerle «Şîa» mezheblerinin sünnilikten çok müsaid olan ahkâmına tâbidir. Bilhassa yörük ve çjftçi hayati cemiyetin birbirinden ayrı birer kadın ve erkek zümresine taksim edilmesinin en büyük mânii demektir. Hattâ şehirlerle kasabalarda şeriatin cemiyete tamamiyle hâkim olduğu devirlerde bile müslümanlıktan evvelki • sosyete hayatı» nın devamına ve bu yüzden şeriatle örf ve âdetin bir nevi mücadelesine aid fetvalar vardır. Misal olarak burada bazılannı gözden geçireceğimiz bu fetvalarda dikkat edilecek en 7 mart cumartesî akşamından itibaren 20 kişilik ınühim noktalardan b;ri «Karye» kelisaz heyetile beraber yeni repertuanna başlıyor mesinin mânâsıdır .Bâbı ÂU> nin son clevir «Kitâbeti resmiyye, sinde yalnız Muhteşem mizanseni, zengin dekorlan ve orijinal 500 kostümlerile köy» mânâsma kullanılan bu kelime halkunızın fevkalâde rağbetini kazanmış olan 60 kişilik Arab dilinde «şehir. mânâsına da gelir ve şer'î lisanda işte bu iki mânâsmm herhangi blri kasdedilebilir. Bu vazivete göre fetvalarda geçen «karye» hem köy, hem kasaba, hem şehir demektir. 1 «Üçüncü Ahmed» devrinde ÇeyRevüsü, büyük muvaffakıyetle devam ediyor. Her pazar saat 15 te içkisiz hülislâm olan (Yeniçehirli Abdullah matine. Mayestro Yanko'nun idaresindeki 25 kişilik caz orkestrasının iştiEfendi) nin «Behcetülfetâvâ» sında H B H B H I I ^ H rakile ÇİNGENE AŞKI REVÜSÜ. şöyle bir fetvaya tesadüf ederiz (2): «Bir karyede sâkin ehli islâm tâifesinin ricali beher sene bir yevmi mahsusta elbisei nefîselerini giyüp ve düzeııüp ve şâbbe kızlann ve avretlerin enK O NS E RI vâı ziynetler ile yevmi iyddeki gibi 8 mart 942 pazar günü saat 15 te tezjin idüp karye kurbünde bir mevzi'i muayyende cümlesi maan cem'olup fümle nisâ mekşufetiilvücuh olduklan ve ATEŞ BÖCEKLERİ CAZININ halde şâbbuemred yiğitler ile maan cturup mükâleme ve mirah idüp taraiştirakile fe^^ıden biribirlerine bilâ müsevvigi emokrasilerin harb siyaseti «vurucu? oluncıya kadar «dayamcı» kalmak diye hulâsa edilebilir. Onların •büyük ümici, harb sanayii fabrikalarından, tersanelerinden sel gibi silâh, malzeme, gemi ak«Bir karjede sü mağa başhyacağı ve Mihvere karşı hakin müsliminin av vada, karada, denizde büyük sayı üsretleri kendülere ec tünlüğü temin edileceği zamana kadar, nebi olan ricaldcn dayanmaktan ve düşmanı yıpratmaktaıı kaçraayup ve" ba'zı ibarettir. Fakat, bu dayanma devresi, eznıanda ricalüni çok zayiath olursa, «yıpratma» ayni zasâ bir yere cem'olup ciımle nisâ vucuh manda «yıpranma* denıek olur. O vakit ve nühur ve terakileri mekşüfe olduğu işin sonu gelmemek tchlikesi vardır. halde şâbbı emred yiğitlerle maan otuİşte size bir misal: Japonya, harbe rup mükâieme ve mizah ve birbirlerine gireli yann üç ay tamam olarak dörnazarı şehevî idüp bu veçhile ihtilât ve düncii. ay başhyacaktır. Bu üç ay içinitilâfı âdet idinseler mezburlara ne lâ deki muharebeleri «yıpratma ve yıpranzım olur? ma» bakımından tetkik edersek, hesab «Elcevâb Ta'ziri şedid ile nıen' Uemokrasilerin alcyhine çıkar. olunurlar.» Çok kıymetli arazi, üs, kale kayıblarile • Bu surette ba'zı kimesneler ol tâifeye hava ve kara kuvvetleri zayiatını bir ta<"Böyle itmeyiniz) deyü nush sadedinde rafa bırakarak yalnız harb gemileri baoîduklarında içierinden Amri şakî bu kımından iki taıafın kayıblarına bir göz \eçhile olan ef'âli nâmeşrualarmı is atalım. Japonlar da, Müttefikler de kentihsan idüp (Elâdetü muhakkemetün) di kayıblarını az. hasınılarının zajiatmı dejü ibâret okuyup istihlâli mahâıinı çok göstermek gayretinde olmakla beraiüer olsa Arar'e ne lâzım olur? ber, Japonların daha az gemi kajbet«Elcevab Ta'ziri şedid ve tecdidi tikleri Slütterikleıin ileri sürdükleri raimanünikâh. Musırr olup riicul itmez kamlardan da anlaşıltyor. se katlolunur.> Harbin ilk günlerinde, bir iki saat Bu fetvada halkın âdeti muhakke içinde, Amerikahlar 3 zırlılı, İngiUzler 2 me» si, yâni atalarından kalma bir an zırhh kaybetf.klerini kabul ve buna muanesi şek'.inde gösterilen cemiyet haya kabil Japonların 1 zırhlısını batırdıklatına iştirak eden kadınların «vücuh» u. rını ileri sürmüşlerdi. Son Cava deniz yâni yüzleri gibi «nühur ve terakileıi» muharebesinde. Japonlar 6 kruvazör bayâni goğüsleriyle boyunları da açık ol tırdıklarmı söylüyorlar, Müttefikler ise mak itibariyle, toplantıya dekolte tua 2 Kolanda kruvazörile 1 Japon kruva^cletle iştirak ettikleri anlaşılıyor! Bilhas rünün battığını ileri sürdiiler. Fakat Jasa dikkat edilecek noktalardan birl de ponlann, isimlerini söyliyerek batırdıkbu köy yahud kasaba kadınlannnı hiç lanm bildirdikleri altı kuvazör hakkmbir zaman erkekten kaçmadıklanndan, da hiçbir tekzib neşretmediler. bu halin onlarda İslâmiyete rağmen deBir zırhlı 4 yılda, bir kruvazör, en az vam etmiş bir âdet olduğundan ve ye 2 yılda yapıldığına göre, bunlardan üç mekli toplantılarının da muayî'en za Rylık mücadelede kaybolanlann yerini manlarda yapıldığından bahsedilmesidir. doldurtnak mühim bir mescledir. Eğcr Herhalde şeriat, bu miliî an'aneyi işte Müttefiklerin zayiatı bu nispette devam böyle «idam» cezasıyla tehdid ederek ederse, onlar dütmanı yıpratırken kenortadan kaldırmış olmah. dileri daha riyade yıpranmış olacaklarîsmaii hami DANİŞMEND dır. Donanma için bir hakikat olan yıpran(1) Bk.: (Ibni Bibi), «Tevârihi âli madan yıpratma şartı, hava ve kara orSelçnk», (Houtsma) külliyan, C. 4, 1902 duları için de variddir. Malezyada senelerce gayrettcn sonra güçliilile yığılan Leide tab'ı, S. 163, 167 ve 218. (2) (Mehemmed Fıkhî) tertibi, 1289 İngiliz ordusu 95,000 esir vermiştir. Japon umumî karargâhı, Birmanya, Holanİstanbul tab'ı, C. 1, S. 148149. da Hindistam, Timor adası ve Cava deni(3) Ayni eser, C. 1, S. 152 zî kesimlcrinde 7000 den fazla esir, 628 tank, 88 top. 151 makinelüüfek, 537 otomobil, 500 vaçon aldıklarını ve 218 tayyare düşürdüklerini bildirdi. Filipin adalannda. HongKonç'da, Malezya ve Singapurda alınan csirler, silâh ve malzeme ile düsürülcn tayyareleri dc hesaba katınca, üç aydır, Müttefiklerin Japonlardan daha çok yıprandıklan anlaşılır. Müttefiklerin «vurucu. durumuna geçebilmeleri için, düsmanlarından çok daha az yıpranmalan ilk sarttır; şimdiye kadar, huna muvaffak olamamışlar. arazi, üs, gemi ve malzeme kavıblannı düsmanlanna pahalıya maledcmemislerdir. Zaten, bu harb, geçen harbin aksine olarak müdafaanın taarruzdan daha çok zayiath olduğunu ispat etmiştir. MAKSİM'de SAFİYE Münakalât Vekilinin tetkikleri Şehrimizde bulunan Münakalât Vekili Amiral Fahri Engin dün öğleden evvel ve sonra Limanlar İşletmesi Umuaı Müdürlüğünde meşgul olmuş, urnum müdür Rsufı Manyasla beraber limanların bütün kısımlarını gezip müdür ve memurlarla görüşmüş, İzahat almıştır. Vekil akşam üzeri Telefon Müdürlüğüne giderek burada geç vakte kacîar kalmıştir. Telefon müdürii Niyazi Tezer ile beraber muhabere, işletme ve teknik kısımlarla diğer kısımları tetkik eden Vekil, ayrılırken rr.emnunlyetini beyan etmiştir. Gümrük ve İnhijarlar Vekili Raif Karadeniz, tetkiklerde bulunmak üzere şehrimize gelmiştir. Inhisarlar Vekili dün öğleden evvel Gümrükler ve Muhafaza Başmüdürlüklerinde, öğleden sonra da Inhisarlar Umum müdürlüğünde meşgul olmuştur. CİNGENE AŞKI DANSLI ÇAY İBRAHİM Kadıköy ÖZGÜR înhisarlar Vekili Son cemre bugün düşüyor Baharjn müjdecisi sayılan cemrelerden üçüncüsü bugün toprağa düşecektir. Bununla beraber, havalar henüz düzelmemiştir. Soğuk hâlâ tesirini göstermekte, bilhassa geceleri ayaz, şiddetli olmaktadır. Sineması üsründeld salonda. S Ü R E Y Y A CUMARTESİ ve PAZAR MATİNE saat 17 de Lokantada: Pr. Darvaş Paviyonda: Pr. Dan İdaresindeki C a z İdaresindeki Crkestra Büyük salonumuzda balo verildiği geceler, lokantamızı yazlık salonumuza nakledeceğimizi sayın müşterilerimize bildiririz. İki bü>ük ve meşhur dans yıldızı Maureen O'HARA ve Lucille BALL tarafmdan yaratılan ve V1CKY BAIBrun meşhur romamndan iktibas edilen DANS ve GEHCLİK Güzel ve eğlenceli filmi önümüzdeki salı akşamı S Ü M E R sinemasında Ş A R K S.Reması Pek yakında ı O KÂDIN En Büyük Yıldızlar... Ustad Bir Rejisör... Görülmemiş Bir thtişam... Arabacmm Kızı filminin kahramanı İHLDE KRAHL, KATHE DORCH ve HENNI PORTEN ARTİST ISTIRABI (Komödiauten) 5ANAT... ve HAYAT TAŞ1RAN BİR /"^eçenlerde bir gün kendi kendime #=• KUçUk hikâye düm: Yavrum, dedlm, ustan her halde şöyle düşündüm: pek düşüncesiz bir adam. Bir parça Hayatımda hiç kimseye büyük blr akıl ve iz'anı olsaydı, senin gibi bacak İyilik yapmış değilim. Halbuki irsan kadar bir çocuğun böyle ağır bir yüdünyaya sade nefsini ve menfaatini kokü bu dik yokuştan kolay kolay aşırumak için gelmemiştir. Cinsinden oNuri Reffik = ; ramıyacağını pekâlâ tahmin eder de, lanlara da bir faydası dokunmalıdır ki demin dediğim gibi ya İkiye ayırır, hayvanlarla arasında bir fark hasıl ol mış odunlarla ve toz kömür'.e dolu. Oğ saret alarak zihnimden şöyle bir mü Sahi! sun... Şu buhraniı zamanlarda beşer ev lancağız za^f ve çelimsiz. Her hamleâe lâhaza geçirdim: Lâkırdı ikimlzi de epey oyalamıştı yahud da bir başka türlü naklettirmek lâdı birbirimize yardım etmezsek başka yüzü kızarıyor, nefesi daralıyor, ileriye Ben arkada, o önde, kuvveti ıkiye Yolun yarısını almışük. Fakat dikkat çaresine bakardı. Çünkü odun kömür ne vakit yekdiğerimizi gözeteceğiz? Ma attığı birkaç adıma mukabil ikide bir taksim edeceğimize ben de öne geç ettim, ağırlık gittikçe benim üzerime otuz kilo var, araba da yirmi ylrmi dem ki servetim, vaziyetim büjük bir sendeleyip geriye kayıyor. Bu gidişle sem de arabayı beraber çeksek iş daha yükleniyordu. Oğlan var kuvvetile çe beş kilo gelir! iyilik etmeğe müsaid değil. hiç olmaz iki üç saatte yokuşu çıkamıyacak. ker gibi görünüyor, hakikatte vücudükolaylaşacak! Çocuk burnunu çekerek cevab verdi: sa senede iki defa birer kişiye kücuk Oğlum, dedim, sen öne geç, ben Evet, onu ben de kendisine söyEmin olun, sırf kendime aid bir iş nü ve kolunu gevşek bırakarak arabayı yardımlarda bulunursam ruhumu ve de arkadan iteyim. Madem ki yolumuz olsaydı, bu fedakâılığı kat'iyyen yapa sade bana sürüttürüyordu. ledim, «Usta, dedim, arabayı bu yükls viodanımı tatmin ve müsterih edebilibir; hiç olmazsa İtalyan hastaneîinin mazdım. Neyse, güç belâ çeşmenin önüne ka o yokuştan ben dünyada çıkaramsm.» rim! önüne kadar sana yardım edeyim. OnYanyana oiunca konuşmaya başladık: dar geldik, geldik ama, her tarafım sır • Haydi budala, diye bağırdı, senin onu Evvelki gün, bir iş için Topaneden dan ötesi biraz düzlüktür, belki sen Yavrum, dedim, bu odunlarla kö sıklam olmuş, dizlerimde yürüyecek, yokuştan aşıramıyacağını ben bilmiyor Taksime çıkrrak mecburiyeti hasıl ol yalnız da arabayı sürükliyebilirsin, ama kollarımda kımıldıyacak takat kalma muyum sanıyorsun, yolda elbet de sadu. Ortada tek taksi görünmüyordu. buradan tekbaşma o ağır yükü çıka a ürleri evine mi götürüyorsun? mıştı. Göğsüm körük gibi inip k^lkıyor, na yardım edecek bir enayi bulursun!» Bu suali sorarken çocuğun yüzündtki alnımdan iri ter damlaları akıyordu. Dolu tramvaylardan birine asılıp Ka rabileceğini pek zannetmiyorum. v îjî 5jC memnuniyet çizgilerini, gözlerindeki Bereket versin oradan ötesi hafif n.eraköye gitmeyi, oradan başka bir tramÇocuk o kadar memnun oldu ki, se minnettarlık izlerini büyük bir kalb feBir an, olduğum yerde donmuş gibi vaya aktarma olmayı da gözüm yemedi. yilliydi. Kaldırımlar da daha düzgünvincinden yüzünde, ağzının köşeleri ku Haydi, dedim, şuradaki eski Salı laklarile bir'.eşecek kadar, kocaman bir rahhğile seyir ve temaşa ediyordum. dü. Çocukçağız da yorulmuştu ama, be kaldım. Sonra hiç bir söz söyleiıeden Yavrucak gülerek cevab verdi: pazarı yokuşundan çıkıvereyim! nim kadar değil! Yüzünü ceketinin ko yavaş yavaş yürümeğe koyuldum. Us'a gülümseme hasıl oldu: düşüncesiz değil, çok düşünceli, hatta Hayır amca, kendi evime götür lile silerek: Bu karan verdiğiıne öyle isabet et Çok teşekkür ederim amcacığım, müyorum; ustanm evine götürüyorum. şeytan gibi kurnaz bir adamdı. Tahmin mişim ki sormayın. Hem biraz yürii Çok teşekkür ederim bay amca, ettiği gibi o enayi hiç bir aramaya tayerek ysş ieabı vücudümde birikmiş dedi, Al'.ah sizln gibi merhametli in Biz Kapıiçinde kunduracıhk ediyoruz; yağlan bir parça erittim, hem de o sanları bu dünya yüzünden eksik et ustam Firuzsğada oturuyor. «Haydi Ha dedi, artık siz zahmet etmevin; ben ramaya hacet kalmadan kendiltginden peyda oluvermişti. san, dedi, şunları eve kadar İletiver!» yalnızbaşıma sürer götürürüm! düşündüğüm meseleyi tatbik sahasıııa mesin! Mendilimi çıkarıp kurulanaraktan ceO çekti, ben ittim; böylece blr hayli Galiba odunlan bir yıkıcıdan, tozları ko>mak için fırsat buldum. Yeni bir iyilik ve yardım teşebbüsüne girişmek için önümde alta ay gibi Tesadüf bu ya, tam Boğazkeseni ge yol katettlk. Gelenler, geçenler bize da ahpabı bir kömürcüden tedarik et vab verdim: Bir şey değil yavrum. Haydi Allah uzun blr zaman var. O vakte kadar hidçip yokuşa tırmanacağım sırada, baktım, evvelâ acayib nazarlarla bakıyorlar, miş. detim geçerse ne âlâ; geçmezsa, gene on on iki yaşında bir çocuk küçük bir sonra odun kömür sıkıntısını düşün İyi ama evlâdım, bunlann hepsini selâmet versin! Lâkin ustanın kalbsizliğini ve insaf eskisi gibi, kimseye faydası dokunmael arabasını o adamakılb. dik bir yama dükleri için çektiğimiz zahmeti fazla birden sana bir defada taşıtmak İstiyecı andıran yokuştan yukanya doğru itip görmiyerek katlandığımız meşakkati ye ceğine ikıye bölseydi, bana daha kolay sızhğını bir türlü affedemiyordum. Bir dan yaşamayı kendisine şiar edinmiş bir kaç adım ilerledikten sonra geri don adam olacağımj Sikarmak istiyor, Arabaajn İji yarı yan rinde buluyorlardi, Ben de bundan ce lıkla göturürdün gibi geliyorj iyilik eden,.