CUMHURIYET 26 lkincikânun 1942 HAVACILIK nanma tayyarecfli* ginin Demokıâsi üslerine karşı yaptıklan baskmlar cıddî ımıvaffakiyetler kazandı. Bu başarılarda, Japon donanmasmın son senler zarfındaki çetin talim ve terbiyelerinin tesiri olduğu gibi, donanma tayyareciliginin de havadan olan darbelerine karşı duracak bir Demokrasi havacılığının hazırlıklı bulunmadığı aşikârdı. Pasifikte mücadele başladığı zaman. gerek Japonyanm ve gerekse Amerikan donanmalanmn mtisavi adedde ve altıçar tane tayyare gemileri vardı. Hatta Amerlkanın 150 kadar da tayyare taşıma üstünlüğü bulunuyordu. Buna rağmen Japon donanma tayyarecileri daha göz doldurucu teşebbüslerde bulundular. Ve bu arada biri kıymetsiz, fakat ikincisi dünyanm en kudretli ve yenl olan tayyare gemisini Japonlar batırmağa muvaffak oldu'.ar. Japon baskınlannın muvaffakiyetlerini idame ettirmede ve halen de Okyanusta inkar edilemez bir Japon hava hâkimiyetinin bulunmasının tesiri görülen başlıca hususiyet; baskına maruz kalan Amerikan ve İngilız üslerinin Japon üslerine olan yakınlığıdır. Ayrıca; tehlıkeye uğrıyan noktalardan ciddi bir ikmal ve yardıma mazhar olamamak düşünce ve kanaatı de, Demokrasi donanmasımn on binlerce mıle yaklaşan mesafelerdeki bu merkezlerinden meded ummaktan uzak kalmış bulunmalan ihtımali gösterilebılir. Fiüpinler gıbi, Japonyaya karşı girişilecek bir harekette, Amerıkalıîarca en ileri ve en ehemmiyetli görülen bir deniz ve hava üssii Uk anlardaki Japon baskınlarUe yarıdan fazla elden çıkmış bulundu. f Cinayet, edebi'••••••••••••' Y a z a n : * ^ yatta, san'atta geniş, cazib, meraklı, htyecanlı bir yer aJmıştır. Hele Yirminci asrın yaşacığımız şu zamanlarında roraan, tiyati'O, yacak kültur terbıyemizin azalmasından. su.emalarda bulduğu rağbet cemiyetı belki de hayalder. kaçıldiğı kadar reelle end şeye düşürecek bir raddeye varıyor. kucaklaşıUuasından... Ne edeb, ne edebiyat, ne san'at. Heyecan istiyoruz. Yak, yık, öldür seyredeSchiller'in, meşhur eserinde haydud iim. Okuyucu göz attığı sahifelerde, sah Charıes Moor'un, mudafaasını yapaken nelerde, beyaz perdede kan'.a, ateşle mü Sf.yl^dklerı aşağı yukarı şöyle huiâsa Erenköy ve civarmda dükkân ve ev le.Tjna vakıaiar arıyor. Mütalea, temaşa ed'lebilir: soymak cürmi'.e yakalanan Sami. Nıhad, lezzetlerini ancak bu manzaralsriı tat• Cinayetin de caninin de yükseği, alVedad isimli üç genc, zabıtaca Üsküdar aun edebiliyor. Kurşunun devirdiği vü çağı vardır. Charles Moor ruhunda kayadliyesine gönderümışlerdir. Bunların cudü, kamanm fışkırttığı kanı, boğar r.ıjan enerjile boş duramazdı. Kotü çaîdıkları eşyayı sattıkları bahis mevzuu larken moraran çehreyi, yanan yurdla bir kader onu fena yola sürükledi. Mütolan Mordo, Şevket, Derviş, Karabet, rın bulutları kızıla boyayan alevlerini, hış c.nayjtier işiedıkten sonra salâha Abidin, Arşak, Necmi, Leon haklarmda üzerlerine toprak yorgan örtülmemiş döı.emezdi Nefsınde hissettiği faaiiyet da takibat yapılmaktadır. cesed kümelerirü vahşi bir zevkle seyrs kuıiretinı kanundan yüksek görmek haM. Ruzvelt son nutkunda 1942 tayystasına düştü. Kabına sığamıyan bu fazla Tahkikata nazaran bu üç genc, önce diycr. re imalâtının 60 bine çıkarılacağmı söy3 a feci sahneleri teşamadan aradığı kuvveti sarfetmek ihtiyacmda idi. Kurlediğine göre hava ordusu personelı de leri açık kapılardan girip pardesü, palona göre artırılacak, demektir. Bir he to, iskarpin vesaire aşırmışlar, bedelle mız heyecan hıssen bir yükseliş eseri dugu büyüklük tasavvurlarına, ınuazzs.m saba göre pilot miktarının 20 bıni aş rini aralarmda paylaşmışlar, ellerine ge midır? Psikolojik, marazî bir soysuzluğa hidiseler yaratmak hulyalanna kapıldı. ması muhten^eldir. Yalnız şu var ki; çen para ile sinemalara, tiyatro.ara gi doğru gidişe, a!âmet midir? Zamamn Tıksindiği Don Kişot orijinaltesi gibi bir muayyen rakamlara vanncıya ve Ok derek huvardahğa başlamışlardır. Son hâ!â nikbin kalmak isüyen medenî in hbkikat olmaktansa geniş hayaller peyanustaki mücadele cephelerinde hasma ra sonra eğlentiye para yetiştırmek için, spr.iiginı choquer etmemek için kendim şinden koyn bir haydud olmayı tercih mukabil şiddetli taarruzlarda bulunabi her üçü birleşerek bir «Hırsızlılt ş : rke ce vermek cesaretini bulamadığım ce etti Çünkü o merdud olduğu kadar lecek birlıkleri toplayıncıya kadar. Ja ti> kurmuşlar ve rastgele değil de he vabı ruhiyat mütehassıslarma bırakıyo hayrete şayan bir sima idi. Bu menfi pon hava üstünlüğünün devamı mukad sablı hırsızlıklar yapmıya karar vermls rum. Sirkat ve cinayetin uyandırdığı zihniyetle sosyeteye düşman kesilmesi der gibi görünüyor. lerdir. Kumpanya efradı başhca sekiz hain hırs öyle müstevli bir hal aldı ki tafali idi.» «Zayıf :uhlulara yaratmak için tabıÇünkü İngilterenin Amerikaya dükkân ve ev soyduktsn sonra. hes?b cebinde beş on hra ile tenha bir yoldan havadan yardımda bulunması im larmı şaşırmış ve yakalanmışlardır. Bu gidtn adam evine sağ varamıyor. ati daha az sadakatle mi tasvir etmeliykânsızdır. Kendi adalarım bir Alman suretle şirket iflâs etmiştir. En namuskâr insanlardan en masum dim' Yaktığı için ateşi, boğduğu için suistilâsına karşj korumak kuruntusu yaÇaldıklan şeyler arasmda, pardesii, çooukl^ra kadar cinayet seyretmek düş yu yok ctmeli miyiz?» kasmı bırakmış değildir. Daha 7İyade palto, İskarpinden başka, halılar, takım künlüğü var. Tiyatro, sinema, kitab rtk Muterizler de kısaca diyorlar ki: Bu Ingiltere Amerikanın hava yardırrını elbiseler, gömlek, lutr kadm mjntnsu, 'âmlannda okuyoruz: «Heyecan dolu, mülâhazalar yalnız Schillerin hayduduna istemekte devam edebilir. Buna nazaçuvallar, taksi saati, ipekli lâciverd ka çok meraklı» bu sözlerin seyredeceğimiz değil, ceza kanunundan sıvışmayı bilen ran Okyanus havalarındaki mücadeleyi dm entarisi. fosforlu saat, para ve bir de cinayetîerin bir müjdesi olduğunu artık bütün mücrimlere şamil olabilir. Cürme Amerikan ve Japon tayyareciliklcr: bübu haydud mazeret moraü adesesinden radyo vardır. Çalınan kostüm altı, nalı anlıyoruz. yük ölçüde ve karşıhklı yapacaklardır. dokuz, çuval otuz tanedir. Malîar, sîtCinayette bizj en ziyade alâkalandıran bakılırsa hal ne olur? Servantes'in istihA. AHISKAL tıkları yerlerden ahnarak sahiblerine hangisi? Katil mi? Maktul mü? Birine za kasdi ise yalnız yarattığı serserı şömünhasır kalmaz. verilmiştir. Daha başka hırsızlıklar ya acıy.p ötekinden nefret ederken aldığıJapon donanma ve donanma tayyarepıp yapmadıkları da araştırılmaktadır. mız heyecan zevkini vak'ayı doğuran bu Schiller, gene Charles Moor'un ahlâkî ci'iğinin Okyanustaki faaliyetleri Eiraamillerin her ikis.ne de medj'un değil mesleki nasıyesini tamamlamak için ofcinda kurmuş bulunduklarına inauabimiyiz? Maktule yüreklerimiz sızladığı nun hakkında iki yırtıcı haydudu şöyle leceğimiz bu günlük hava hâkimiyetini Ekmek karneleri dağıtıldı ka.'ar katilin yüzünde de bizi çeken bir konuşturtuyor: Sinemasmda Amerikan ve İngiliz havacılarımn yıp« O bizim gibi zengin olmak için Şubat ayına aid ekmek karnelerinin miknatıs var.. ratarak muvazeneyi lehlerine çevırmetevziine dün de Vilâyet hududları dahiHtrhangi bir cinayet hâdisesi mahke öîdürmez. Çok topladı. Artık para tasası ler: beklenebiliı mi? Bilhassa Amerikalinde devam edilmiştir. Dün akşama ka me huzuruna çıkarılırken salon hmca yokıur. Fazlasını ne yapacak? Vurgunnn sadece donanma tayyareciüğinden dar İstanbulun dörtte üçüne karne tev hine doluyor. Bu kalabalığm kesafeti ci dan hukukan (!) kendi hissesine düşen Lslifade etmesine imkân bulunduğu bu zi edilmiştir. Tevziata bugün de devam nayet vahşetinin menfuriyet şiddeti ris üçte biri, yetimlere. fakir. zeki genclerin vazıyetlerde.. edüecek, şayed bitirilemezse, yann da poundedir. Maklul mezannda, ada'.et tahsiilerine yardım için gönderir. BedHer şeyden önce; hâkimiyet kurmuş di' anında yalnız katili görüyoruz. Bü ksht ha^kı koyun gibi kırpan sırma £3tevziat yapılacaktır. ve dılediği nokteda hareket etmek s,ertün gözler onun yüzünde c'nayetln cs lon'u şehir haydudlarma, herhang; bir 750 gram etmek alacak ağır işçiler için bestlığini ele almış bulunan bir havatirana geünce iş'.e o zaman Char'es î^Ioor hazırlanan liste Tıcaret Vekâletine gön rai'nı okumağa çahşıyor. îğilip iğilip cıhğa karşı muvazeneyi kurmak, büyük ( GÜNAHSIZ KADIN ) bakıyorlar. Adalete verdiği cevabları kendi elemanınm içindedir. Vücuiünde derılmıştır. Bir iki gün içinde bu listeye fedakârhklara ve malzemeyi gözden çıfilminde fevkalâdedir. can kulağile dinliyorlar. Çünkü ıki jan do'a^an kanı hiddettcn damarlannı yacevab gelecektir. karmağa bağlıdır. Tayyarenin ikmalı drıma arasındakı bu adam bir cana kan bir Pteş kesüir.» HEYECANLI BİR DRAM o'dukça güç bir vasıtadır. Yap:lan istaDiğer taraftan agır işçi olduklarını * * * knmış, kanuna asi gelmiş, adaleün intitittıklere nazaran; on bin saatlik işçi ileri süren taşçılar. seyyar satıcılar ve kajinını hiçe saymış. ferdî sürünün irti(2) Emile CaboKau, bir romanında bir errseği ve seksen, yüz bin liraya mal olan bazı ayak işçileri de kendilerine 750 kâbından titrediği bir fiile cür'et'c ale detektife söyletıyor: kir tayyarenin çetin bir hava muharebegram ekmek verilmesi hususunda müra. lâcîtlikten aynlmış menfi bir kahranan«Zevkli şeydır. hayvan avından insan smde üç dakikadan üç saate kadar ömcaatte bulunmuslartîır. Bu talebler de dır. Umumiyete nispetle onun bu müs avına dönmek. Bir tavşan vuran ahmağa rü vardır. Bu rakamlar; cephelerde koSinemasmda gözönünde tutularak Vekâlete arzediltesna hali yalnız dikkate şayan görül 25 frank av hakkı ödeîtıklerini görünce layca harcanan tayyarenin gerilerde ne mek üzere ikinci bir liste daha hazırlanmeklo ka'maz, bazı soysuz kaf?larda omuziari':n silkerim. Bana insan svmDora Kolmar Paul Kemp maktadır. giiçlükle meydana geldiğini gosterir. Şu taklidin yeltenilecek bir hayranlık bile dan bahsedıniz. Bu ötekine benzemez. tarafından yaratılan halde, hâkimiyet kurmanın güçlüğü ve uypncırabllir. Bir motör karaya oturdu Avi bütün beşcrî maharetini faaliyete kuruimuş bir üstünlüğü bozarak muvaCinayetin san'atta halecanlandırıcı feetjrmek ınecburiyetine düşer. Galebc zeneyi temin eımenin fedakârhk ölçüBakırköy Taş iskelesine gitmekte olan sü pek kabarık rakamlarla yanyana buİzmir Nakliye Ambarına aid 6 tonluk mühim bir yer alması ta geçmiş asırlar şerefsiz değildir. Av ile avcı ayni zekâ. a>n; kuvvet, ayni sania, ayni silâhla lunacaktır. Volkan motörü, tipiden yolunu şaşırarak daıı başhyor: Şen operet filmi, neş'e ve musiki mjcehhezdirler. Canile polis arasindaki Taş iskelesi civannda bir kayaya çarpaShakspepre: (Makbet, Hamlet, OtelBüyük Okyanusta ve Japon üslerine severlerin takdir alkışlannı bu sak'.ambac oyunu bilseniz neksdar rak EU almağa başlamıştır. lo\ yakm Demokrasi ilerl karakollan deheyecanlıdır Feiâket ru ki bu s?n'3t ?ittoplamaktadır. Motör içindekilerin istimdadı üzerine Schiler: (Haydudlar), Victor Hugo: tikçc küçü'üyor. Kayboluyor.. Eski gümek olan limanlar ve adalar üzerindeyardımcı gelenler motör kaptanını ve (B:r mahkumun son günü, Gördüğiım zel cinayetler nadjrleşti. Gözünü şım?ekmakinisti kurtarmışlar, motörü de yede iki idam), trn kırpmaz, korkusuz o eski cins hayğe alarak sahile getirmişlerdir. Bütün dünyanın mahbubu olan yegâne jonprömiyeri Zola: (Therese Raquin, Germinal, dudlar nerede? Arasıra kendilerind^n Bete Hurnaine) fcahsettiren şimdikiler alçak oldukTarı Havagazi günde altı buçuk Bourget: (Cosmopolis, Andre Corne kadar da ahmaktırlar. Kartdövizitlelis (1) le dis Ciple), saat verilecek rini bırakmşlarcasına vak'a yerinde büCopee: (Le bon Crime), tun emareleri aşikâr görürsünüz. BöyHavagazi sarfiyatınm tahdidatına yaİbsen: (Hortlaklar), le'.erini yakaîamaktan ne şecaat umurından itibaren başlanacaktır. Şehre ile beraber çevirdiği Tclstoi: (Karanlıkların kudreti ve iur? Cinsyet duyulduktan sonra hemen yirmi dort saat zarfında altı buçuk saat Somt a Kreutzer), si"ip el:n;zle koymuş pibi birer birer gaz verilmek sııretile esaslı bir tasarrut Dosto'ıewsky: (Öîüler evi, cürüm ve enseliyerok adalete teslim edini?.» yapılacaktır. Yann sabahtan itibaren saat 7 9 ve 11 . 12.30 ve akşamları da ceza ilâh...), O zamanlardan bugüne kadar artan 19 21 arasmda gaz verilecektir. Cani öldürür. Fakat yüzüne karşı karağbet üzerine cinayeti san'atlaştıran Bu hususta hazırlanan program ve rasaysız eserler yazılmışsa da çoklukları nunun rnüthiş maddesi okununca ölüpor bugün Valiye bildirilecektir. bclki de mevzuun dütü*ü iptizai yü mün gölgesi önünde sararır. O acıma6 kangal sucuk çalmış zü:ıden eskileri derecesinde meşhur c!a mıştır. Şimdi kendine acındırmıya uğrafilminde bu PERŞEMBE akşamı ŞT. Kanunlarım:zın bu sefil ruhlular Balıkpazarmda Taymis sokağmda bir rnnmışlardır. Psıkolojik, klasik, deskriptif, derin. u hakkında ki şefkati fazlacadır. Sosyete sucukçu dükkânının dışına asılı 6 kangal sucuk çalan Cıvan isminde bir genc zun tahlilli eserlerden bıkılmıştır. Böy kendinin selâmeti namına kanundan didört buçuk ay hapse mahkum edilmiç kleri pek okunmuyor şimdi. Belki de >et istiyor. Canına, mahna emniyet diG ö r e c e k s i n i z . ?e hakkmda hemen tevkif müzekkeresi maddileşsn asrın ruhlarımızı kabalaştı levor. Kâkimler huzurunda hâlâ yalan rrn zihniv?ti te^irile bu inceüklen nn'ı «Svliven bu sefile mi acırs'nız? Onın kesilmiştir. Amerikan hazırlığı tamamlanıncaya kadar Japon faikiyetinin devam etanesi ihtimalleri kuvvetlidir ki Japon hava hâkiJapon denlz kuvYazan: miyet kanaatini devetlerinin ve do Okyanusta mücadele = Arif Ahıskal ğiştirecek ümid Amerikan havacıiaım dadır. Bu havacıi'ğa donanmanın da büyük yardımı olacaktır. Ancak; Amerikan hava sanayii ciddî olarak seferberliğini 941 başlangıcmda japmıştır. Bazı rakamlsra inanacak olursak: Amerikanın 940 senesinde 6420 pilotu, 5100 t?yyaresi vardı. Aylık inşaatı da 500 tayyare idi. Bu rakamlar 941 sanayi seferberliği neticesinde ve yıl sonunda 1063H pilota, 8250 tayyareye ve aylık 1500 tayyare inşasına varacaktı. 941 sonuııda bulunduğumuza göre Amerikan hıv«cılarınm donanma tayyâreciligi kadrosunun dışmda ve topraklarmın müdafasına tahsis edebıleceği kabarık rakamlı bir hava teşekkülü var demekt:r. "Hırsulık knmpanyasin Sekiz diikkân seyan genc hırsızlar nlhayet yakayı ele verdiler haberleri Edebiyat, cinayette J heyecan arıyor Hüseyin Rahmi Gürpmar 1 Musahabe 1 I IHEM NALINA MIHINA! Efkârı umumiyenin tazyikı Üç gencin kurduğu şirket iflâs etti! aponların, çok iyi hazırlandıktan sonra, Uzak Doğuda giriştikleri yıldırım harbinin birbirini kovahyan mn\affakiyetleri, AngloSaksonlan cndişeye düşürdiu Singapur tehlikededir; A\ustralya, tehdid edilmektedir; Japonlar Birmanyada şerrinden korunmak Hındistanm doğu kapısını çalmaktadırçarelerinl arayan lar. masum bütün bir Vaşingtonda Ruzvelt ve Çörçilin iştirainsaniyete mi? Vü kile yapılan kurmay görüşmelerinde cudu kurtarmak için veriien karar ise, Almanyayı 1 nunıaralı, kangrenli uzvu ke Japonyayı 2 numarah düşman sayarak sip atmayı fen emrediyor. TeşricJar ha llkönce bütün gayretlerin Almanyaja fiflenduci sebeblerle bu öldüreni olüm karşı teksifine karar vermişlir. Bunun deıı kuı tarırlarken gelecekteki Mlkati ilânı Japonların cür'et ve cesaretini arbezuk d'Jer katıllere ödürme cesareti tırınıştır. Japon başkumandanlığı, karşıvereceklenni düşünmelidirler. Oîdürü tındaki tlüşmanlann zayıf olduğıınu ve rjm. Fıiân fıiân maddelere istinadan bir müddet daha zayıf kalacaklarını gökurtulurun. Hükmiie cmayeti kanuna rerek kuvvetlerini Sibiryadan Birmanuydurarak işlıyenler de vardır. Mezar yaya, Singapurdan Avustralyaya kadar larmda susan kurbanlar kan davalarmı da^ılmaktan çekinmetniştir. adrtlelm Utkibine bırakrnırlardır. Adalet Bu buiıranlı durum karşısmda, İngilencak tr.m hükmünü icra ile âdil olabilır. Onun terazısinde merhamet yok, terede, tesiri parlamentoya kadar yayıhak vaıdır. Katile maktulün kanını ö laıı bir heyecan başgöstermiştir. Parladetmek mükellefiyetini ifada çok hassas raentoda, matbuatta, efkân umunıiyede olırasile insaniyeti kurtarabilir. Cana Çorçil kabinesini tazyik ederek Japonkuvvetler kıyanm canına acınmaz. Bu öldürülen yaya karşı çabucak büyük giiııderilmesini istiyenler çogalmıştır. lorden alınacak ibretle öldürülecekleri kurtarmak vazıfesmde kanun keskin bir Av.ıstralya hükumetinin, acele yardım kıııc g bi işlemelidir. Çoğalan cınaypt edilmesi için Londra ve Vaşingtona üstvak'aları kanunun ıslah kuvvetindeki übtc yaptığı miıracaatler ve ricalar da mülâyemetir.den cesaretlenir bir hızla AngloSakson dünyasındaki heyecanı artirmakiadır. devam ediyor. Efkârı umumiyenin bu taıyikı üzerine Ingi iı ve Amerikan hükumetlerile gsnelkurmavlarının kararlaşdrdıklaıı harb siyasetini ve sevkülceyş plânlarını değiştirmeleri ihtimali yok değildir. Çünkü büyük Drmokrasi memleketlerinde, dik(aförlükle idare edilen totaliter devletlcrin aksine olarak efkân umumiyenin tesiri büyüktür. Ve bu tesir, askeri hareketlerin idaresi bakımından çok defa tchlikeli ve zararlı olmu«tur. Ycni bir kar misal isterseniz. 1940 kışında ve baharında İngiltere ve Fransada efkân umumiyenin ve parlamentolann yaptıklan tazyikleri hatırlatınm. Her iki mem> lekctte askerî hazırlıklann ve kuvvellerin derecesini bilmiyen efkân umumiye, durmadan harbin daha şiddetli ve daha dinamik bir tarzda sevk ve idaresini istemeğe baslamıştı. Bu yüzden Finlandiyaya yardun için. azkalsın, İngiltere ile Fransa Sovyetler Birliğile de harbe tııtuşaraklardı. Gene bu yüzden hazırlıksıi olarak Norveç hareketlerine girişnıişlerdi. Gene bu yüzden garbdaki FransızHüsevin Rahmi GÜRPINAR Inpiliz ordulan başkumandanı Gencral Gımlin, efkârı umumiyenin tazyikile (1) Andre Cornelis'i İkdamın ilk neş haıeket eden hükumetlerin ısrarına dar'.nJe tefrika suretile tercüme etmiştim. yanamıyarak müdafaa nıevzilerini bıraO zaman çok tutulduydu. kıp Holanda ve Bclçikada Alman ordu(21 Bu müellifin La Corde au Cou: lannı karsılamağa koşmuş ve ilk hüyüîs (İD boynunda'ı. Le Dossier No: 113: majilubiyetlerc adcta avuc açmıştı. ^Dosya No. 113) adlarmda iki büyük Geçen Büj ük Harbde de, hakikî askeri romanmı 50 yıl evvel tercüme ctmişvaziyeti bilmiyen efkârı umumiyenin t#m. M^vrudu kalmamıstır. taz\ikile japılan bir çok hareketlerin Üniversite konferansları hemen lıcpsi fena neticeler veıtnis ve Üniversıte tarafından her sene verdi pek kanlı za^iata mal olmuştu. Şimdi, rilmekte olan haftalık konferanslarm Çörçil, efkârı umumiyenin, gazetelerin, geçen scneye aid olanları büyük bir cild paılamentonun tazyikına dayanamai da, halinde neşredılmiştir. Bu seneki kon gene accle ve hazırlıksız olarak Japonferanslar ca devam etmektedir. Önü yaya kaısı harekete geçerse Japonları müzdeki saJı günü Prof. Fındıkoğlu, ih durduramamak ve üstelik gönderdiği tikâr meselesi hakkmda bir konferans kuvvetleri de imha ettirmek gibi fena verecek, müteakıb haftalarda Prof. Arel bir vaziyete düşebilir. ve Prof. Mazhar Osmanm tıbbi ınevzuHarbin sevk ve idaresinde efkân umular üzennde verecekleri konferanslardan miyenin, gazetelerin ve parlamentolann scnra sömestr münasebetüe konferans değil; geııelkurmayların hâkim ve nafiz serisi tatil olunacak, mart:a konferansolması, muvaffakiyetin birinci şartıdır. lara tekrar başlanacaktır. *** Criminologie katil çehrelerinde bariz alârretler sayıp döküyor. Başı kaba iri, çenesı dört köşe, burnu pat, alnı kaçık, kaj kemeri, elmacık kemikleri fazla çıkık, gözleri küçük vahşi, yüzünün iki tarafı gayrimütenazır, üst dudağı ısırmaya hazırlanan bir hayvan gibi bir tarafa kabarık ilâhare... Cinaî delâletleri itibarile istikrah'.mızı çeken bu trvsif erden edilen istidlâ'.ler doğru olabilir, fakat her cani suratmda bu şeklî alâmetleri ararsak aldanırız. Aezı burnu düzgün, medenî çahmh nice şakiier vardır ki bu kaba yarattlışlara taş çıkartırlar. Tabiatin yüzlerine geçirdiği maskeden bu anadan doğmaları belki ayırd edebiliriz, fakat en tehÜkeli'en yüzleri içlerini söylemiyenlerdir. Bu cinayet artistlerinin mel'un ruhlar'nı iskandil için kriminolojinin kat'î yeri bir ksşfi beklenebilir ama ilerliyen medenvetin menfi bir cephesi olan haydudluk da sosyetenin zararına tekemmüKir 'e devam edip gidpcpktir. ŞARK 0 LG A TCHECHOWA ANGELİKA S E S DÂİNÂ SEK Bir mahkumiyet Balıkesir (Hususi muhabirimizden) Tammadıjı bir kadına mektub yazmasmdan dolayı mahkemejre verilmiş olan Ömerköyden Etem, muhakemesi neticesinde evli b'.r kadına uygunsuz mektub yazdığı sabit olduğundan on beş gün hapse mahkum edilmiştir TYRONE P0WER'i LİNDA DARNELL İSARETİ S U A D F İ L M •• nun \ Fihri Ardil Metiha Şemin 1 ile Daha rahat Daha emniyetli Daha ferah Y aş ama k kim istemez. Bu arzunura gerçekleştirecek £ oVE"R S A R A Y Sinemasmda P A R K B İ R D E N Nişanlandı 25/1/942 size arkadaşhk edebilir. f Bugün Beşiktaş 3 sinemasında I 1 "" O 1 •• •• t ı K, t « 1 1942 senesinin şaheseri • 2 OLUM D O N E M E G I Büyük sergüzeşt filmi 3 Y U R D D A CUMHURİYET BAYRAMI (Türkçe) Bugün Beşikfaş GÜREL sinemasmda Müvsimin 2 güzel ve büyük filmi . . . AVCI A YI GÜLLER ve DÎKENLER I j ğ i sah:bini sabahtanberi ara* ^ dığı halde bulamamış, gün kavuştuktan sonra. karanlıklarda, dağ başında kalmıştı. Büyük yolun sağmda ve solundaki tarlalar, göz alabildiğine uzaklara kadar mor bir renge bürünüyordu. Köpek, parlak ve bulutsuz gökte yükselmeje başlıyan ayı görünce yere o'urdu, başını ileri uzattı ve aya baka baka, uzun uzadıya, havladı. Her tarafta, derin. geniş bir sessizlik vardı. Yalnız, civar çıftlıklerdeki köpek. ler bu feryada mukabele edıyorlar; sahıbir.i kaybettiğı için yersiz yurdsuz kalan biçare hemcinslerinn bu acıklı hıçkırıklanna, gecenin derinliklerinden cevab veriyorlardı. Ay, pırıl pırıl yükseliyor, etrafa efsanevi bir ışık serpiyor; tekrar koşmağa başlıyan köpeğin gölgesi, dağ yolunda uzanıyordu. •l* *î* H* Küçük hikâye Kudıız Çev ren Yann akşam S U M E R Sinemasmda Feci ölümüne bütün dünyanın esef ettiği büyük, sevimli ve sarışın yıldız CAROLE LONBÂRD m öliimünden beş ay evvel bitirdiği ve tekmil filmlerinin en güzeli olup bütün dehayı san'atkâranesini göstermeğe muvaffak olduğu Noter Mösyö Bernar, şafakla beraber evinden çıkmış, her sabahki gibi gezintiye gidiyordu. Baştan aşağı siyahlar giyinmişti. Kasabada herkes derin uykuda idi. Tektük bir iki dükkân, kepenklerini henüz açıyor, bir iki rençper, kazmaları omuzlannda, bezgin adımlarla tarlaya gidiyordu. Mösyö Bernar, evinden bir kaç adım uzaklaşmca, karşıdan bir köpeğin kendisine doğru geldiğini gördü. Köpek öyle zayıf, öyle halsiz, öyle çamura bulanmış bir kılıkta idi ki, Noter, gayriihtiyarî. bir ağaca yaslanarak durdu. Garib şey. diye söylendi, bu yaban. cı köpek de nereden çıktı? ' A S K MVHAREBESİ filminde tekrar vaşayacaktır. Yann akşam için yerlerinİ7İ ^B evvelden aldırınız. Küçuk şehirlerde, herkes birbirini nasıl tarursa, bütün köpekleri ce öyle tamr. Yabancı bir köpek, yabancı bir çehre kadar mühim ve şaşırtıcı bir hâdisedir. Kopek, caddenln ortasındaki çeşmenin önünde durmadan geçti. Mösyö Bernar: Vayyy! dedi. Bu yabancı köpek, çeşmeje uğramadı. Kuduz galiba, evet, evet muhakkak kuduz. Titriyerek, yerden bir koca taş rldı. Köpek, kafası yerde, tıpış tıpış ilerliyordu. Mösyö Bernar sapsarı kesildi. Eyvah, ağzında köpük var, diye haykırdı. İmdad... Köpük!.. İmdad!. Ve dayandığı ağacı siper aldı, taşı fırlattı. Fakat taş köpeğe isabet etmedi. Hayvan, No'.erin yüzüne melul melul baktı, geri döndü, uzaklaştı. Kasaba, bir an içinde, bu korkunç haberle çalkandı. Caddede bir kuduz köpeğin dolaştığmı haber alanlar, uyku sersemi, başlannı penccrelerden uzattılar; kapı eşiklerinde, gömlekli erkekler, gecelikli kadınlar, pürtelâş birikti. En cesaretlileri, kazma, kürek, tırmık. tarak gibi aletlcrle silâhlandılar. Doğramacı rendesini, kasab satınnı kapmıştı. Ka?aba halkı, müdfaa tertibatile meşgulken, Noter, belediye reisinin evine koşmuş, onu ııykudan uyandırmış, başından geçen müthiş vak'ayı anlatıyordu: Reis efendi, ağzı köpüre köpüre üs. tüme saldırdı, diyordu. Hayatımda, kuduz köpek çok gördüm ama, bu kadar müthişine hıç tesadüf etmemiştinı. Belediye reisi, gayet vakur, fakat gayet şaşalamış bir vaziyette, başını sallıyor, duşünuyordu. Fena! dedi. Çok fena! Fakat köpeğin o kadar fazla kuduz olduğuna emin misiniz? Mösyö Bernar öfkelendi: O kadar fazla kuduz mu? Görmediniz ki, bilesiniz! Ağzı köpük içinde idi, közleri Kan çanağı gıbiydi, tuyleri diken dikendi. Köpek degil, canavar. canavar!.. Sonra, ciddi bir tavır aldı, belediye re. isine dik dik baktı ağır ağır Uâve etti: Bakın size bir şey söyliyeyim azizim; bu meselede siyaset mevzuubahis değil. Ahalinin hayatını korumak vazifesi karşısındasınız... Tekrar ediyorum. halkın sıhhatini korumanız lâzım. Size düşen mes'uliyetlerden kaçınacak olursanız, derhal şiddetli bir tedbir almazsanız, pek çabuk nedamet edersiniz. Noter sıfatile, bunu size ben söylüyorum. Noter, belediye reisinin siyasi rakibi idi. Tehdid işe yaradı. Derhal orman bekçisine haber gönderildi. Köpek, kasabamn meydanına sığınmış, yanma yaklaşmağa hiç kimse cesaret edemediği için, orada rahat rahat uzanmış, dinleniyor, ön ayaklarile kav sabayı çınlatan, keskin ve uzun bir vaveylâ, bir uluma işitildl. Köpek ayağa kalkmıştı. Üç ayağı üzerinde sekeret kaçıyor, geçtiği yerlerde, damla daml akan izleri bırakıyordu. Köpek, üç ayağı üzerinde sıçrıya sıçnya, bütün gün koştu. Arasıra duruyor, radığı biı kemık parçasını kemirıyordu. yarasını yalıyor, tekrar seke seke uzakOrman bekçısi, belediye reisınden ari la^ıyordu. Yollardan geçti, tarlalar'aştı, yet aldığı bir tufekle, peşisıra büyük bir kasabalardan dolaşıt. Fakat, nereye gitkalabalığı sürükliyerek, köpeğe on adım se, haber, o kuduz köpek haberi, kendiyaklaştı. sinden evvel oraya varmış bulunuyordu. . Belediye binasmın balkonundan, bu Gözleri yuvalanndan fırlamış, tüylerl manzaraya şahid olan belediye reisi, ya diken diğen, ağzmdan kızıl köpükler anındaki Notere, Galıle'nin meşhur so karak kasaba meydanlarında gözüktüğü zünü söylerken takmdığı ayni eda ile şu zaman, ahali, karşısına silâhlarla çıkısözleri söjiemekten kendini alamadı: yor; çiftlik kapılannda, oraklı adamlaı Kuduz diyorsunuz ama, kemık yipeydo oluyordu. Her uğradığı yerde taşyor. landı, sopa yedi, kurşun yarası aldı! VüNoter: cuiü. korkunç bir cılk yaradan ibarettt Evet, diye cevab verdi; yiyor. yezid, Sızan kanı. tozlu yollarda kırmızı lesinsi mahluk! keler bırakıyor, otlan kızıllandmyor; Sonra, orman bekçisine seslendi: içinde yıkandığı derelerin suyunu a!a Yaklaşma, dıkkat et! Herkesi büyük bir heyecan kaplamıştı. boyuyordu. Ve biçare köpek, kaçıyor, Orman bekçisi silâhını omuzladı; köpe mütemadiyen kaçıyor; taşlara, toprak yığınlarma, otlara, çalılara çarpa çarpa ğe nışan aldı. Zavallı hayvan ağzındaki gemiği bı kaçıyor, peşinden ölüm avazeleri sürükrakmış: o melül, korkak gözlerile kala Jüyordu. balığa bakıyor; adeta, bütün bu insanAkşama doğru, altm sarısı başaklart, ların kendisinden ne istediklerini anla nıeltemle, nazh nazlı sallanan bir buğmağa çalışıyordu. Şimdi, biraz evvelkı day tarlasma girdi. Böğürleri hızlı hızgürültu yerıne. büyük bir sükut hüküm ıı ine kalka; ayakları yorgunluktan taş sürüyordu. Kadın'.ar, silâh sesini işit kesilmiş: bir gelincik yığını üstüne sememek için kulaklarını tıkıyorlardı; er rildi. Orada cırcır böceklerinin ıçlı vıkekler. gözlerini kırpıştırıvorlar, birbir zıltıları, kuslann şen ötüş'eri arasında, ierine sokuluvorlırdı. Kalabalık bir fev durgunlaşmıya başlıj'an tabiatin mırlkalâdeliğe, bir dehşete Intîzar içinde, tılarını dinliyerek, hiç bir inilti çıkarmadan, hiç kımıldamadan. sahibsiz kılan büyük bir ezaya yakalanmıştı. Orman bekçisi tetiğe dokundu. İki el köpeklerin aydaki ruhlarını düşunerek, silâh patladı; ayni zamanda, bütün ka i yavaş yavaş öldü. : Hamdi Varoğlu