CUMHURÎYET 19 Birincikânun 1941 Asherı vaziyet Doğu cephesinde Almanlar nerelere çekilebilirler? Artık şark ccphesinin talihi bu kış değil, 1942 yılının ilkbahar ve yazında belli olacaktır Şark cephesinde. bir ay evveline nisbetle bugünkü askerî vaziyette bazı ehemmiyctli değişiklikler olduğu asikâr görülür. Bir ay evvel. Alman ordulan doğu cephede büyük Moskova ihata muharebelerine şiddetle girismis olarak Sovyetler baş şehrinin simal, batı. cenub ve bilhassa cenub doğu semt'erinrfe her gün bir parça daha yer ve mesafe kazanarak Sovyetler Birliğinin merkezi etrafında demirden ve ateşten bir çember örmekte iken birdenbire. Moskovanın zapt ve ihatasmdan resmen vaz geçtiler ve nerede olduğunu tamamile bilemediğimiz bir kıslık müdafaa mevriine doğru geri çekilmeğe başladılar. 'Alman ordularınm sağ kanadı da çok ehenııniyetli bir'kata eseri olarak Rostov'u kaybetti ve Ta»nnrog şehrinin ke»arlanna kadar çekildi. Leningradda mahsur Rus ordusu, Tikvin'in Almanlar tarafından bırakılInası üzerine, Ladoga gölü üzerinden Moskova ile olan dolasık îrtibatını bir derece daha kolaylaştırmış ve timdi Leningrad'ın doğusunda donmuş olan Ne«ra nehri üzerinden cenuba doğru taBrrnz ve tazyika ba«>lamı«rır. Onun isteği, bnradaki Alman muhasara hattını bozup yararak Moskova ile Kalinin üBerinden doğrudan doğruya kısa bir irtibat ve muvasala hattı kurmakhr. Bundan evvelki yazılarunda Almanların kısı en müsaid. en rahat vc enıin bir surette geçirmek ve gelecek vara doğru yeniden başlıyacak taarnıza en mttkemmel bir şekilde hazırlanmak üzere bilhassa ileri çıkıntı teşkil eden mevzl ve alanlardaki kat'alarını geri almakta olduklannı tebarüz ettirmiş ve fakat iyice girip tahkim edecekleri kış mevziinin hangi nokfa ve mevzilcrden geçen nasıl bir hat olduğunu bileraediğimizi de söylemiştim. mevkiini zaptettikİErini bildiriyorlar. Halbuki burasının Kuslarca zaptolunmuş değil, Almanlarca terkedilnıiş olraaları çok daha muhtemeldir. Yukarıda tarif ettiğüniz hat, biltabi taiaibidir. Bu hattı tutmakla da Almaıılar hemen hiç bir şey kaybetmiş olmazlar. Moskova yı şimal ve cenubdan çevirnıek kararınüan vazgeçerek kışı ıahatça geçirmeği kuran bir ordunun çok ileride bulunan Kalinin ve Tula mevkilerini elinde bulundurmak için bir takım fcdakarlıklara katlanması zaten nıaksadsız ve dolayısile manasız olurdu. Kalinin ve Tula mıntakalan, ancak Moskovayı ihata etmek tekrar bahis mevzuu olduğu zanıan, yeniden ehemmiyet alabilirler. Alraanların, doğu cephesinin muhtelif kesimlerinde kış aylan içinde taarru/î bareketlerinden mevzi harbine geçerken cephenin icab eden ıslah ve kısaltma hareketlerine girişmiş bulunmaları ve oıılann bıraktığı yerleri Rusların betekrar işgal etmeleri kadar tabiî bir şey yoktur. Bu sebeble doğu cephesinde ne Napolyonvari bir Alman ricali ve ne de bir Sovyet taarruzu bahis mevzuu değildir. Doğu cephesinin talihi bu kış değil, 1942 ilkbahar ve yaz mevsimlerinde belli olacaktır. Bunun için de Almanlar kadar Ruslar da hazırlanmağa çalışacaklardır. Ancak Rusların İngiltereden ve Amerikadan yardım görmek ihtimal ve imkânlan son derecelerde azalmıştır. Bu sebeble kış devresinde Alraanların daha iyi hazırlanmalan muhtemeldir. haberleri Zamanımızın ahlak A Sıcak su ile ranı haşlanan çocuk Çocuğunu kurtarmak istiyen ana da yandı, yavru hastanede öldü Cibalide Musabey sokağmda 9 numaralı evde oturan AUyenln bir buçuk yaşmdaki oglu Yılmaz, odada oynarken mansala düşmüştür. Sacayak üstündeki tencere çocugun üzerine devrilmis, Yılmaz, kaynar su ile haşlanmıştır. Çocuğunu kurtarmak İstiyen anası Aliye de ateşle başından ve kolıından yanmıştır. Ana, oğul iki yaralı, Şişli Etfal hastanesine kaldınlmıştır. Bunlardan Yılmaz. bir müddet scnra blmüştür. Adlî hekim Enver Karan, cesedın cömülmesine müsaade etrr.iştir. Eğer edebiyat bir Bütün dünyaya son cemiyetin maddî, asırlarda düşünce, manevî az çok benduygu, bilgi sali£zer bir portresi ise, sında tonunu vererı miişahedelerle ahlâAvrupa maddî ol t kı tesbit sdılen cetnaktan zıyade mamiyetin belkemiğine kadar çürümüş olnevî bir buhran İçindedir. Bunu İnkâr duğu kendiliğinden meydana çıkar. Müetmeğe imkân yokıur. Zira bugün Avrupada dövüşmekte olan yenırjş veya Çünkü aşkta, devam eden hiç bir şey nevver insan her şeye tadını veren ruz gibidir. Tuz kendi hnsletini kaybederse yenilmiş mılletlere nıensub en salâhi kalmamıştn.» ona bu hasleti kım verebilir? Her şeyi yetli ağızlar bu medeniyetin şı.ndiki Zamanımızın en medenî memleketledevam eden sıhhate ve nizama uyduşeklile çürümüş olduğunu haykırarak rinden sayılan Fransada muayyen bir racak olan akıldır, akıl saprırsa onu söylemektedirler. MerLşel Petain Fran | sınıf gencliğin, ahlâki vaziyetini tesbit kim doğru yola getirebüir? Bövle bir sanın bir hamlede yıkılmasından Franettiği için çok büyük bir ehemmiyet vesızları mes'ul tutmakta ve felâkeün secemiyet uçuruma doğru kayınaktadır. rerek naklettiğim bu tasvir, hemen habebini de zevk ve safaya düşkünlükte Yuvarlandıkça. boşiukta düşmenin zevmen her memleketîe imansız gencLğ.n görmektedir. Diğer taraftan Hitler eski beliğ bir portresidir. Evet bugünün mu kile sarhoştur. Bir ferd için oliuğu gibi düzen bozulduğu İg.n yeni bir bir cemiyet için de Tuhunu kaybetmek ....... * , . .., • ayyen bir sınıf del'kanhsı ne benımseher şe>i kaybetmek demekfr. Ruh kayumıdııe Almanyayı bir hayat veya olum ı mücadelesine sevketmiş bulunmaktadır. \ dlğ\ dinie, ne bu dınden doğan ah bolduktan sor.ra dünyalara ve dış eşChurchill veya Rooseveit ne söylerlerse ' lâkla, şerefîe ihtilâfa girişmek İstemiyor. yaya sahib olmak ncye yarar? Hayatta ne de bu ahUktan çıkan dunsöylesinler dunyanın dimağı olan Avru yevî tek bir azab vardır: O da Allahuı bize Azgın sevki tabhlerinı, ihtiraslarını bapada bir buhran vaıdır ve bu kanser verdiği nimetlerle, meziyetlerle, irade şıboş bırakıyor ve aradığı tatminlerin her şeyden önce manevî, daha doğrusu » ahlâkidir. Beşeriyetiıi karşıiaştığı bütün arkasından da hiç bir vicdan azabı duy ™ iküdarla yükselebılecegimız en buyük olgun'uğa erişememektir. Yeryüıstırablar, İşte bu hastalıktan gelıyor. muyor. Zaten onlar için vicdan azabı zünde ferd için ve dolayısile cemiyet Zira bir hayli zamandanberi iırıdnını denilen şey bile meçhuldür. Çİrkin ha için zaman. mahduddur. Bir lük.s olan kaybetmiş olan muasır insan, şimdi bü reketlerinde o kadar samımidirler ki bu oyunla, tabiatin bize kurduğu bir tutün manasile imansiîhğım ve onun se hareketlerin çirkınüğınden bile şüphe zak olan zevkle, şehvetle geçirilecek etmezler. Bütün ömürleri arzunun ve faletıni İdrak etmişür. an yoktur. Hayaü idame için lâzım olan Bu ahlâk buhranırıdan her hangi bir insiyakm tebcilidır. Cünkü varlıkları kuvvet ker.di üzerirr.ize yaptığ:mız şumilletin uzak kalması mümkün olabıhr nın en güzel bir hakıkat halinde tecsl urlu tazyikten, ölçülü zorlarr.adan domi? Sür'atin başdöndürücü bir lıale gel lisini ancak bu hareketlerde görmekte ğar ve başıboş hürriyetle ölür. Hallâcı dıği bu asırda mazuıin efsanevî mesa dirler. Madde için ruhlarmı inkâr ede Mansur'un dediği pibi ideal âleminde feleri bir adımlık yer olmuştur ve artık cek kadar ileriye varmak onlar için bir «aşkın iki rekât namazı kanla abdest dunyanın tek bir yüreği, tek bir bey zarurettir, hududsuz saadeti bunda bu almayınca sahih olnıaz». Devam iç^n, ni vardır. Milletler uzviyetlerinin sıh lurlar. Her şeye bakarak gecıp gider asıl ve esas için feragat, fazilei elzcmhat derecesi nisbetinde az çok bundan ler ve hiç bir yerde, hiç bir rr.erha dir. Ancak ekseriyeti faziletli İnsan^rmüteessir obnağa mahkumdurlar. Hele lede durmazlar. Bir şeyin objectif, müdan mürekkeb olan cemiyet sürü değil, yepyeni bir hayata kavuşmak emelile cerred, bizatihi kıymeti olacağma inanmazlar. Hareket ve amelin iyi veya fena millettir. Fazilet ise değismiyen büyük caniılığını kaybeden her müesseseyi imanlann mahsulüdür. Halbuki gencyıkmış olan Türk miileti için bu anarşi oldueuna hükmetmeğe lüzum görmeden hareket ederler. Hajnr mı, şer mi oldu liğe sadece ihtiraslarını tatmin etmek mevzuu ilk plânda ele alınması icab bir gaye gibi gösteıi!ince, her hakikateden bir davadır. Onun için, en aziz ğuna ehemmiyet veremden severler. Isten, her faziletten şüphe etmek bir zebir mesele saydığım bu mevzuu kay tırablan da mahrum oldukları zevkiri kâ nişanesi gibi ileri sürülünce içtimaî naklanndan itibaren hulâsa ederek bu hasretinden ibarettir. veya metafizik bir idealiıuyürekleri tugüne gelmek istiyorum. Bütün bu hayat tssavvuru ve dürıya tuşturmıyacağı muhakkaktır. Garblılaşıyoruz. Fakat eski rehberi görüşü R. M. du Gard'ın bir kahramaİşte Abdullah Cevdetin, ruhumun anamiz (garb) kendishıe yol arıyor. Ah r.ın «Bu kitab ellerimi yakıyor» dediği lâkî sahada şaşırmış olduğu besbellidir. A. Gide'in «Dünya Nimetleri» adındaki sı dediği geçmişin kahraman Fransası Şimdi kırk yaşına basmış olan Fransız eserinde düsturunu bulmuştur: «Şeh ve ona benziyen memleketler bu yüzlar için, şekilden ziyade içe düşkün bir vet! (Volupte) bu kelimeyi muttasıl den yıkıldılar. Zira her hangi bir kuvromancı olan Mauriac bakın neler söy tekrarlamalıyım. Onun maddeten ve ma veti yenecek halleri kalmamıştı. Hallüyor: nen mes'ud olmak hatta sadece var ol buki kendisini yenemiyen kimi yenebi«Bugün bir delikanlı ne benimsediği mak kelimesine müteradif olmasını is lir? Bir cemiyet ancak kendisini yenmesini bilen ferdlerin mecmuundan ibadinle, ne bu dinden çıkan ahlâkla, ne terdim!» ret olursa yaşamağa hak kazanır. Ferdî de bu ahlâktan çıkan dünyevî şerefle Hele M. Proust'un Sodom ve Gomore ihtilâfa girişmek istemiyor. Onda ihti adlı kitabım ele al:rsak, beşerî şuurun ve içtimaî saadet ahlâk kanunlarına karaslar hiç bir sedle karşılaşmaz.» bu eserde kat'iyyen mevcud olmadığını yıdsız ve şartsız itatle mümkün olabilir. İmanın bulunmadığı yerde ne de«İlk gencliğimizde imrenerek okudu görürüz. Bu kitabı dolduran şahıslarm ğumuz Fromentm'ın Dominicue'i gibi hiç birinde en basit bir ahlâkî endişe, vam eden bir güzellik, ne de alelâde bir bir romanın bugünün delıkanlısı için en ufacık bir vicdan rahatsızlığı, en bi hakikat vardır. tamamile anlaşılmaz bir hale gelmiş ol tik bir kemal arzusu yoktur. Burhan TOPRAK ması çok dikkate değer. Bir gün Daudet bu kitab için «Kalp şaheser!» diye bağırmıştı. Elbette kalp şaheser değil, fakat şimdiki neslin anahtarını kaybettiği şaheser. Robert de Traz o kitabı şöyle tarif ediyordu: «Dominique, yahud orta halli insanîarın namusu!» OrBu gün matinelerden itibaren ta halli insanîarın namusu, bu güzel mefhum zamane çocuğu için ne demekHarikalar artisti tir? Aralarında en incesine sorunuz, Dominique'le Madeleine birbirlerini ihtirasla istedikleri halde gene bu arzuUrına teslim olmazıar. Cevab olarak un NOTR DAM'IN KANBURU filmînden sonra oynadığı size Dominique'i okumadıklarını söyli»» 1 ** 1 ** yeceklerdir. Bu cins buhranlar artık anlaşılmaz olmuştur. Hatta daha göze çarpan dramlar bile anlaşılmıyor. Bir gün genc bir kadın Racine'in Phedre'indeki B Ü Y Ü K M A C E R A F İ L M İ vicdan azablarmdan, inkisarlardan hiç bir şey anlamadığım itiraf ediyordu. Üvey oğluna âşık oîmak sanki dünyaf nm en basit hâdısesi> miş gibi, «Bir hiç Için ne kadar gürültü!» diyordu. Vicdan rahati içinde ananm üvoy oğlunu baştan çıkardığı ve babanın bur.a göz iştirakile Büyük Okyanuslarda geçen heyecanlı aşk, entrika ve yumduğu güzel devir. Phedre'in başmdan geçenler bugün heyhat bir faciabaştanbaşa sergüzeşt ve mücadele ile dolu süper film. nın mevzuu olamaz.» AYRICA İLÂVE OLARAK: T A H İ N L E R J MIHINA! [HEM NALINA Adil sulh? Burhan Toprak ı Yazan: Bir çocuk da otomobil altında kaldı Taksim Istikametincen gelen soför Hasan idaresindeki otomobil, Beyoğlunda, İstiklâl caddesinde, karşı kaldınma geçmek istiyen Elmadağında oturan Aleksandrın oğlu 11 yaşuıda Aruna çarpmıştır. Çocufun sol ayagı kırılmıştır. Arun, Şişli Etfal hastanesine yatırılmıştır. Şoför Hasan, yakalanmıştır. 108 ton mangal kömürii Dün şehrimize yeniden 108 ton mangal kömürii gelmiştir. Bunlara da sekiz kuruştan satmak müsaadesi verilmiştir. Bu kömürler, kömürcülere de satılabilecektir. rkadaşlanmızdan Hikmet Tuna, Ulus'ta .Hâdiselerin ardından» koşan sütununda, «Sulh düşunceleri» başlıkh bir yazı yazmış. Dünyayı saran korkunc yangının göklere yükselen kızıl aleilerinin janUılarile kızarmış. Gazetelerimizde «sulh» sözü, insanın gözüne bir serab halinde olsa dahi yeşil ve mes'ud bir cennet bahçesi gibi göründüğü için, bu yazıyı hemen okudum. Kıymetli arkadaşım da, bütün insanlar gibi banşa susamış olduğu için sulhtan bahsediyor; fakat ona ne zaman kavuşmak müyesser olacağını söyliyemiyor; yalnız şu nasihati veriyor: «Âdılâne ve deramlt bir stılh, ancak dtitün. milletlerin el ve gönülbnliğüs kurulacaktır. «Gelecek sulh yapvsını Uuracak olanlar bundan evvelki yapıda işlenmiş olan hatalart gö2Öniinde tutarak kolay kolay yıkılmıyacak ve içtimaî depremlere dayanacak bir yapı kurmalıdırlar.v Ben. insanlann âdil bir sulh yapabileceklerine inanmıyorum; çünkü tarihte, hemen hemen hiçbir sulh âdil olmamıştır. Galibler, daima mağlubları azçok ezen bir banş yapmışlardır ve bir sulh muahedesinin altına, imzalarile beraber yeni bir harbin temelini de atmışlardır. Bunun en yaman misalini birinci Dünya Harbinin, ikinci Dünya Harbini doğuran sulhunda bulunız. Bu harbin sonundaki banş yapısınm şimdiye kadar her iki taraftan ortaya atılan plânları dahi, âdil bir sulh yerine zalim bir sulh kurulacağını göstennekfo ve onun için, banş ümid ve temennilcri yeni yeni harblerle altüst olmaktadır. Sulh, artık, kutublara kaçan bir serab olmuştur. Onun ne valdt geri geleceğini yahud, mustarib insanlığm ona ne vakit kavuşacağını kestirmek mümkün değildir. Her milletin istediği âdil banştır amma, bu adaletin, ölçüsü her millete göre değişiyor ve bozuk, hileli bir terazi gibi, o milletin kendi tarafına basıyor. Tnsanlık, henüz, milletler arasında hak ve adalet tevzi edebilecek bir mahkeme kuramamıştır. Onun için banş yaparken adaleti galib kılıclar, istedikleri gibi taksim ediyorlar. Bu defa da öyle olacak, muhterem arkadaşım, Hikmet Tuna ve onun gibi düsünenlerin pek makul ve haklı olarak ileri sürdükleri âdil sulh \ apıiamıyacaktır. Mubareğin fidilinden vazgeçtik: çayrl âdiline de raajnz amma nerede ki? Universitede kurulacak talebe cemiyetleri Ünlversite fakültelerinde kurulacak talebe cemiyetlerine aid seçimlere deBununla beraber doğu cephesindcki vam olunmaktadır. Hukuk Fakülteslnvaziyette Almanlar aleyhinde ehcmmi de yapılan intihab dün bitmiş, her sıyetli bir değişiklik hasıl olduğu muhak nıftan üçer talebenin Isml dekanlığa kaktır. Almanlar için, gelecek ilkbahar bUdirilmiştir. Bu talebe bugün topsonıında bahis mevzuu olacak olan şey, lanarak üç profesör veya doçent seçemevzi harbinden çıkarak hareket ve ceklerdir. Dekanlık bunlardan birini Şimdi bu hattı tahmin ve tayine çnlı teşebbüste takaddümü betekrar ele al fakülte cemiyeti reisl ve son sınıf taçalım: Cephenin en soğuk yeri Alnıan ınaktır. Gerçi bu, onlar için pek güç bir lebesinden birini de reis veküi olarak ların Leningrad muhasarasmı gönül ar hareket olmıyacaktır. Bundan başka tayin edecektir. Bu suretle cemiyet bugün resmen teşekkül etmiş olacaktır. zularile kaldırmağa yani Leningrad et Almanlar için altı ay zarfında biitün rafında tesis ettikleri cemberi kendilik dunyanın en çok, en tehlikeli ve en bü Esas teşkilât kanunumuzun lerinden bozarak buradan meselâ Len : n vük bir ordusunu mağlubiyetten mağprad garbında I.ııga rchri, İimen cü'ii lubiyete uğratarak ve kuvvetlerinin ek yeni terimlere göre tanzimi harrına çekilmeğe ri7a gösterpceklerini ^eriyerini imha ederek hududdan 1000 Esas teşkilât kanunumuzun yeni graaannetmek hatalı olur. Cünkü evvelâ Km. içeride Moskova kapılarına kadar mer kaidelerine ve yeni tenmlere göre Almanların, Leninsrradın batiMnda. Fin fterj atabilmek, Leningradı sarmak ve tanzimi için Universitede Rektör Cekörfe7İnde bir noktadan beslıyarak ve L'krayna gibi pek zengin raemleketleıi mü Bilselin riyasetüide çahşan heyet, muvaffaldvettir. faaliyetini bi:ırmiş, hazırlanan rapor cski Çarlık merke7İni cenubdan dola zaptetmek büyük bir sar?k \ewa nphrinin Lado^a cölütıe dö Fakat bunlann bövle olması, bu kışlan Maarif Vekâletine gönderilmiştir. Ayni küldüğü Schlüsselbunr mevkiinde ni cvvel IMoskovanuı raptolunamamasinm şekilde Ankara Hukuk Fakültesi ile 27 fıovptienmek üzere. aylardanberi lesis onlar için büyük. hem de pek büyük bir meb'us da bu lş üzerinde ayn ayrı çarttikleri büviik ve tmın muhaçara cem ınahzur, bir keder ve endişe kaynağı lışmaktadır. Tespit edJen esaslar karşılıklı olarak tetkik edilmek suretile kaberi her türlü vaMtalarla in<;a edilmis (eskil etmesine mâni olamaz. tılduğu için. mevci'd sığınaklar saveŞimdiki vaziyeti Abnanlar bakımından nuna kafl şekil verilecektir. sınde burada hem Leninpradm ihatasını ancak 56 ay sonra Almanların yeniden Müşterek bir komite devam ettirmek ve hem de kışın soğu gösterecekleri bir celâdetle Volga ve ğrma karsı konınmak mümkfin olur. Yardımsevenler cemiyetile Kızılay, Uralın ötelerine kadar ilerilemeleri düBundan baska Leninsnrartın muba^a zcltebilir. Unutmamalıdır ki Almanların askerlerimize kışlık hedlyelerin hazırrasmj bozup eeri cokilmek Miskovaırn düşündükleri veçhile Avrupa harbir.i bi lanması için müşterek bir komite kurheniiz bir emrivaki nimıvan ih?fasınd!>n tirıneleri ancak Rus harbini sona erdir muşlardır. Bu komite, muhtelif bölge\an geçmeğe asla tu>ıızemiyen bir nevi melerile mümkün olur. Bu da şimdiki lerde hediye satan dükkânlar açacaktır. ricat olur ki bövle bir sev ihtivarî ola hatta ilânihaye durmakla değil, betek Bir veznedar beş sene on ay rak tatbik olunamaz. Hakikatte de rar ilerilemekle kabildir. hapse mahkum oldu Almanlar. Leningrad muhasarasını kalH. E. ERKİLET dırmak zorunda dcjrildirler. Bu sebebGayrimübadiIIer cemiyeti veznedarı lerle Almanların şnoalde Leninjrradın iken muhtelif tarihlerde bazı defterÇay tehiri bab, cenub ve doğusunda Fin körfennlerde tahrifat yaparak, para miktannı Türk Kadınları Esirgeme Derneğinin de Newa ağzindaki Sfusselburg'a kadarnoksan göstererek ve başka muhtelif menfaatine, Taksim Belediye kazino ki muhasara mevzilcri ve bu mevzilerisunda 20 birincikânun cumartesi günü şekülerde ihtilâstan maznun Macid Bî doğuya karsı korumak için Siusselverilmesi karara alınmış olan çay, tehir hakkmda karar verilmiştir. Maznunun burg mevkünin doğu^ında Ladoça götopyekun 114,310 lira. 52 kuruş ihtilâs edilmiştir. lü cemıbundaki Novaladoga mevkündcn ettiği sabit görülmüştür. Mahkeme, saîlmen gölü cenub doğusundaki Waldai bık, veznedarı 5 sene, 10 ay ağır hapse, yaylasma kadarki müdafaa hatîarım ihtilâs ettiği parayı ödemeğe ve buntnuhafaza edeceklerî muhakkak addodan başka 114,310 lira, 52 kuruş da a«Zira Allahsız dünyamız, bizi, aşkı da lunabilir. ğır para cezası vermeğe mahkum ether hangi bir hareket gibi bir hareket miş tir. Dfizgün bir müdafaa hatfı. \Valdai ssymağa mecbur etmektedir. Geçmişte yaylâsından Seliger gölüne, yukarı VolProfesör Fahreddin Kerimin aşk denilen şey bugünün birçok gencigaya, Rşeuı'den \Vi.vasrna'dan Ugra gene Versailles bahçelerinin tabiate olan konferansı risine, Kaluga garbile Bolçhow, Orel, uzaklığından fazla realiteden uzak göKursk ve Hartowa uğnyarak yukan Profesör Dr. Fahreddin Kerim dün rünüyor. Genc kadın lar, kaideleri büfilminde. • Donetzden Azak denizine uzanır. Bu Beyoglu Halkevinde ruhî bünyemiz yülü olan bu eski ojuna güvenmemek , Itibarla Tula Kalinin ve belki de bizMacera adamı... Kadın aveısı... mevzulu bir konferans vermiştir. lâzım geldiğini pek iyi biliyorlar.» ^ t Taganrog kışlık mevziin önlerinde diplomat olan, bütün kadın kalbHatib, evvelâ ilk dırvirden itibaren «M. Proust'un ya'mz şu başlığı üzefcalacaklanndan Almaiîlarca bırakılabiinsanlığm sosyal ve zihni tekâmül saf rinde düşününüz: Kalbin nöbelleri... Ierini teshir edecektir. leceklerdir. Nitekün Ruslar Kalinin halarım işaret ettikten sonra ruh mef üzerinde düşününüz: Kalbin nöbetleri... humu üzerinde insanlarm telâkkilerini Önceleri aşk denilen şey feragatten. kentahlll etmiş, muhtelif dinlerle felsefe dine ki3madan, yiğitlikle vicdan azamekteblerinin ruh üzer:ndeki düçün I bından örülmüş ince nesillerin eserı celerjni, ilimcilerin ruh telâkkilerini Copraşık bir duygu İdi. Din ve t'inden izah etmiştir. gelen ahlâk ona destek oluyordu. Dinî goklerle Ruh ve beden alâkası ve ruhî hâdi faziletlerin sedleri clmasaydı dolu olan bu güzel sular birikmiyeselerde fiziyopatolojik âmillerin tesiri üzerinde hatib kendi müşahedelerini cekti.» anlatımş ve ruhi hayatta beden muva«Aldatma artık aldatma değildir. SaPek büvük muvaffakıyet kazannnş olan zeneslnin rolünü tahlil eylemiştir. dakat man?sız bir kelimeye dönmüşlür. Edirnekapı ile Eyüb halkmın teşekkürü Edirnekapı ile Eyüb arasmdaki yollann yeniden yapılması ve tenvirl dolayısile semt halkı, Vali ve Belediye reisimizle Kaymakama teşekkür et< mektedir. T A K S İ M Sinemasında Gayıb aranıyor 15 senedir hiç görüşmediğlm hem« şirem Bulgaristanın Nevrekcp kazasının Brezniça köyünden Atikanm tstanbula geldiğini duydum. Adreslni bllenlerin insaniyet namına Üsküdarda İskele karşısındaki camide Ne^Tekoplu Selim Özcan Çavuşa bildirmelerl rica olunur. CHARLES LAUGHTON T urkçe sozlu ASYANIN ÜSTÜNLOĞÜ ve DUŞKÜNLÜĞÜ (Avrupanın Ikbali)' tçînde Osmanlı İmparatorİDğnnun yükseliş ve alçalışı en büyük mevki tutan bu kitab, her Türk münevverinin dikkatle okuyacağı bir eserdir. Teni çıkmıştır. Tevzi yeri Cumhuriyet Matbası ve Ankara caddesinde Üniver» site Kitabevidir. Fiatı 100 kuruş. KANLI MEYHANE Dilber M A U R E N O'HARA'mn Bel Atni Sinemasında WILLY FORST LA GONGA Danslı şarkıü musikili, çok eğlenceli film. CUNHURİYET Nüshası 5 Abone seraifi Senelife Alü avlık Üç ayhk Bir ayük r Bu haffa Harun urreşid CÖZDESİ ŞARK Saraylarının ihtişam destanı Tarihin en büyük ve en kanlı aşk macerası Dikkat knruştur. Türkiye Harlc İçin lcin 1400 Kr. 2700 Kr. 750 > 1450 a 800 » 400 > 150 • Yoktur. Gazetemize eönderilen evrak ve vazılar nesredilsin edihnesin iad© edilmez vo mes'niivet kahul olunmaz. Keseceğimiz kurbanlan göklere armağan edelim. Havacılığa kıymet veren milletlerin daima ba^lan dik ve havaya kalkıktır. Nasıl kaplamasın, Veysi Efendi yediği darbeden bihaber köşede nargilesini içiyordu. Halbuki kahvehanede bugün. tecrübeyi göımüş olanlardan en aşağı yirmi kişi mevcuddu. Veysi Efendi de komUs vaziyete düşmüştü? ZARAH KADIN SEVİNCE emsalsiz süper filminin yarattığı LEANDER İkinci haffası olarak Ö Z G Ü R Seyircilerini gaşyetrr.ekte devam edecektir. PROGR\MA İLÂVE OLARAK: İ B R A H İ M ATEŞ BOCEKLERÎ Memleketimizin eşsiz san'atkâr caz kralı ile beraber en mümtaz arkadaşları tarafından 20,30 dan 21e kadar konser. DİIber Lenî Morenbach ve Albert Maflerslockı ŞARK Sinemasında kazanan AŞKTA GALİP filminde sinemanm en fevkalâde bir çifti olduklarını isbat etmislerdir. Büyük bir muvaffakıyet C f c msi Doğru Efendi, Pazar caduesinde > «Doğru İş» tuhafiye mağazasmın sahibidir. Öğleye doğru daimî muştsrilerınden bir bayan uğramış: Dönüşte bir metre tül alacağım, demişti, Halbuki mağazasında tül kalmamıştı. Ticaret haydtuıın felsefesini dğreniigıni iddia eden Şemsi Efendi, müşteriye «Kaimsdı efendim» demenın ne büyak bir tehlike olduğunu takdir ederdi. Başka bir gün olsa üzülebilirdi; fakat biraz evvel rakibi «Dürüst İş» tuhafiye mağazaşırıın sahibi Veysi Dürüst Efendi çılağmı göndermış, bir metre keten istetmısti. Şu halde kendisi de oradan bugüalük tül ihtiyacını temin edebilirdi Hemen çırağım çağırdı: Haydi, Osman şu parayla Veysi Efendiden bir metre tül al da gel.. dedi. Çocuk biraz ötedeki «Dürüst İş» m a s a zasından, bir kaç dakika sonra döndü. Şeınsi Doğru Efendi tülü kendi dükkânının ismini taşıyan bir kâğıda :;aracaktı, fakat hergünkü ahşkanlıkla el : ndekı kumaşı bir daha ölçmek istedi: Ne! Vay hmzır vay; bak bana bir mefre diye verdiğı tül doksan altı santim geliyor! Biı daha ölçtü, gene ölçtü.. Artık şüpLesi kalmadı. Veysi Efendi onu taıa = fcüçük hikâye Iki kumaşcı Selvan Gizli Yazan: dört santjn aldatmıştı. Siz Şemsi Efendınjn kızdığını mı zannedersiniz! Bilâkis onun gibi ticaret kurdu herşeyden istifade eder, hatta aldatılmaktan bile. Bakuı ne diyordu: Hımm! Çok iyi. Ben sana gösteririm Veysi Efendi. Bütün kasabayı senin bu hırsızlığına inandıracağım. Ondan sonra boş kalan dükkânmı kapar benim yar.ımda tezgâhtar olurGun.. Ve Şemsi Doğru Efendi muzafferane eülümsüyordu. Ne ehemmiyeti var efendim, Filıhati âlileriniz iyi olsun da.. Yalnız bir şeye ihtiyacınız olursa Dürüst Iş mağazasmdan evvel beni düşünmenizi ist : rham edecektim de. Yani bu da sadece sizin menfaatinız için. Hayır hayır izahat istemeyln, öğrenmek mi istiyorsunuz? Şemsi Efendi cebınden bir lira çıkardı Saraylı hanımefendinin evlâdhğına uzattı: Haydi evlâdım, git şu (Dürüst İş) ten bir metre tül al bakayım! Unutma tam bir metre. Saraylı hanımın merakı uzun sürmedı. Şemsi Efendi öğleden sonra gölge düşen kapısının önünden ayrılmadı. Ge Biraz sonra istenen tül geldi. Şemsi Elen geçenlerin arasında mühim sim3lar fendi tezini ispat eden bir âlim gibi arıyordu. İşte Saraylı hanımefendinin eline metresini aldı: Bakın hanımefendi, bir metre diye ta kendisi, bastonuna dayana dayana bu Küldırıma geçiyor. Şemsi Efendi doğrul verilen tüle.. İşte ucuca tam, bakın efendim tam doksan altı santimetre! du: üördünüz mü? Buyursunlar hanımefendi hazret eri, birşey mi emredersiniz? Hayır bugün istemez. Biraz sonra Bedreddin Bey, daha son Şemsi Doğru Efendi yere serdiğine = emm olduğu rakibinden uzak oturmayı ra, Zekiye Zekı Hanım, biraz daha son tercih ederek diğer köşedeki boş bir isra Ertuğrulzade Bey hep ayni tecriıbeye kemleye yerleşti. Fakat tam bu sırada ve neticeye şabid oldular. Her biri içır. Veysi Dürüst Efendi onu gördü ve sesÇemsi Efendinin yüz kuruşu gitmi;se dc lendi: bu küçük zarar elde edilecek istifadenin Şemsi Efendi kardeşim sana çok karçısında devede kulak kalırdı. teşekkür ederim. Akşam saat yedide Şemsi Efendi dükkânını hiç bu kadar memnun kapatmamıştı. O gün tam kırk üç kisiye Veysi Efendinin hünerini göstermişti. Bu, kasabnda tuhafiye meydan muharebesini kazanmış olması demekti. Şemsi Efendi memnun memnun dükkânın üstünde asılı duran «Doğru İş mağazası» isimli yaftaya baktı. Şüphesiz bundan böyle bu yaftayı çok daha büyütmek lâzımdı... Şemsi Efendi akşam yemeğini yemeden evvei kahveye uğradı. Kapıdan girer girmez içinj daha büyük bir sevinc kapladı: Şemsi Efendi biraz şaşalar gibi olduysa da o da Veysi Efendi gibi yerinden kımıldamaJan bağırdı: Niçin bana teşekkür edersin Veysi Efendi? Veysi Efendi ayni hızlı sesle izah etti: Düşün kardeşim bugün dükkânı açliğımda metreyi nereye koyduğumu bir »ürlü bulamadım. Kaç saat aradım nafıle! Onsuz nasıl iş görebiürdim? Bereket azizim aklıma! Hemen sizin mağaza» dan bir metre keten aldırttım. İşte bütün ıxm onu metre olarak kullandım. Hem de ne satış oldu bilsen. Nasıl teşekkür etmem azizim? Şetyan Çjzlj